SAĞLIK - 25 Mayıs 2017 Perşembe 11:42

Akgül: “Sağlıklı bir oruç dönemi için sahur şart”

A
A
A
Akgül: “Sağlıklı bir oruç dönemi için sahur şart”

Acıbadem Adana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Akgül, Ramazan ayında uzun süren açlık süresinin metabolizma hızının yavaşlamasına neden olduğunu belirterek, sahur yapmadan oruç tutmanın yanlış olduğunu söyledi.

Acıbadem Adana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Akgül, Ramazan ayında uzun süren açlık süresinin metabolizma hızının yavaşlamasına neden olduğunu belirterek, sahur yapmadan oruç tutmanın yanlış olduğunu söyledi.


Akgül, Ramazan ayı öncesinde yeterli ve dengeli beslenme konusunda vatandaşlara uyarılarda bulundu. Akgül, bahar aylarının sonu ve yaz başına denk gelen Ramazan’da uzun süren oruç boyunca metabolizmayı sağlıklı tutmak için sahur öğünlerinin atlanmaması gerektiğini kaydetti.



“Sahurda doğru tercihler yapılmalı”


Ramazan ayı boyunca sahur yapmadan oruç tutmanın birçok sağlık problemini beraberinde getirebileceğini söyleyen Diyetisyen Gizem Akgül, “Ramazan ayının gelmesi ile birlikte beslenme saatleri de değişiyor. Ramazan sürecinde oruç tutan bazı bireylerde sağlık problemleri görülebiliyor. Bunun önüne geçebilmek için sahura önem verilmesi gerekiyor. Sahur öğününde rastgele beslenilmemeli, bol su içilmeli ve doğru besin tercihleri yapılmalıdır” ifadelerini kullandı.



“Sakatattan uzak durun”


Sahurda vatandaşların kaliteli protein tüketmelerinin önemli olduğunu da belirten Diyetisyen Akgül, “Sahurda, yumurta, domates, salatalık, yeşillik ve peynir mutlaka tüketilmesi gereken besinlerdir. Bizim kültürümüzde sahurda bulgur pilavı yeme ve hoşaf içme alışkanlığı var. Eğer hoşaf tüketilecekse hoşafın şekersiz hazırlanmış olması gerekmektedir. Bulgur pilavının yanında tüketilecek bir miktar yoğurt ise kas kayıplarının önüne geçmek için etkili olabilir. Sahurda çok yağlı ve tuzlu gıdalardan uzak durulması gerekmektedir. Ayrıca çok şekerli gıdalar da tercih edilmemelidir. Beyaz ekmek yerine tam tahıllı ekmek sağlıklı bir tercih olacaktır. Sakatat, salam, sucuk, sosis gibi gıdalardan ise bu süreçte özellikle kaçınılmalıdır” diye konuştu.



“Posalı yiyecekler tüketin”


Ramazan ayı boyunca oruç tutan kişilerde sindirim sistemi problemleri yaşanabildiğini ve bunun önüne geçmek için posalı yiyecekler tüketmeleri gerektiğini söyleyen Gizem Akgül, “Bazı bireyler sahurda taze sıkılmış meyve suları veya hazır meyve suyu tüketiyorlar. Bunun yerine meyvenin kendisini yemeyi tercih etmek sindirim sistemini rahatlatacaktır. Ayrıca bol miktarda su içilmesi gerektiği de unutulmamalıdır” dedi.



“1 avuç pide yeter”


İftarda ise vatandaşların zeytin, hurma ve su ile oruçlarını açmalarının iyi bir tercih olacağını söyleyen Acıbadem Adana Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gizem Akgül, “Bunların yanı sıra, çok sıcak olmamakla beraber bir kase çorba da sağlıklı bir tercihtir. Sayılan hafif besinler ile oruç açıldıktan 15 dakika sonra ise kızartma olmamak kaydıyla hazırlanan yemekler yoğurt ve salata ile birlikte tüketilebilir. Ramazan ayının vazgeçilmezi pide ise 1 avuç içi kadar yenilebilir. Aksi durumda kontrolsüz kilo alımına zemin hazırlanmış olur” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kars Karslı vatandaştan duyarlı davranış Ermeni-Türk harbinde Kars’ta 1920 yılında şehit düşen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarına duyarlı vatandaş tarafından önce bayrak dikildi, ardında da mezarın bulunduğu bölge temizlendi. Tarihi Benli Ahmet İstasyonu’nda dört tarafı duvarla çevrili olan Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının anıt mezar haline getirilmesini isteyen vatandaşlar, mezarlıkta 5 ayrı mezarın bulunduğuna dikkat çekerek mezarın olduğu bölgenin koruma altına alınması gerektiğini veya buraya anıt mezar yapılmasını istedi. Kars’ın en işlek caddelerinden birisi olan Faikbey Caddesi’ne ismi verilen Yüzbaşı Faik Bey’in mezarının tarihi istasyonda bulunduğunu ifade eden vatandaşlar, "Kars ve civarının Ermenilerden geri alınması için yapılan harekat esnasında 12. Tümen, 36. Alay 1’inci tabur komutanı yüzbaşı Faik bey 14 Ekim 1920 tarihinde Ermeni-Türk harbinde, Berne (Koyunyurdu) Köyü’nün doğusundaki tepede birliğin başında olduğu sırada çarpışmalarda şehit düştü. Ben de her sene geliyorum. Otlarını temizliyoruz, bayrağını taktık. Her yıl bu ayalarda gelip buranın bakım ve onarımı yapıyorum" dedi. Duyarlı vatandaş daha sonra Yüzbaşı Faik Bey’in bulunduğu mezarın etrafını temizledi, mezarın üzerinde bulunan ağaç parçalarını ve istenmeyen otlarını topladı, mezarlığın içerisindeki bayrağı değiştirdi. Şehitlere dua eden vatandaş daha sonra bölgeden ayrıldı.
Antalya Eşinden para istedi, ’param yok’ cevabını alınca hayatı değişti, kendi işinin patronu oldu Kocası harçlık vermeyince kendi dükkanını açan kadın, 36 yıldır mesleğini icra ediyor. Antalya’nın Serik ilçesinde yaşayan Fahriye Altınkaynak, 36 yıldır hayali olan olan terzilik mesleğini sürdürüyor. Altınkaynak, terziliğe hobi olarak başladı. Eşinden bir ihtiyacı için bir miktar para istediğinde “Param yok” cevabını alan Altınkaynak, kendi iş yerini açtı. Evindeki el makinesi ve kumaşlarla birlikte dikiş, giyim üzerine açtığı küçük bir dükkanla geçimini sağlamaya başlayan Fahriye Altınkaynak (62), “Herkes bana, "Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın” dedi. Ben de yapabilirim dedim” dedi. Terzilik mesleğiyle çocuklarını okuttu İş yeri açtığı zaman müşteri gelmesi için konfeksiyonlara broşür ve kartvizit dağıttığını anlatan Fahriye Altınkaynak, mesleğinin çocukluk hayali olduğunu aktardı. Eşinin işine karşı gösterdiği tüm direnişlere rağmen, 36 yıllık zaman zarfında 3 çocuğunun üniversite öğrenimini tamamladığını açıklayan Altınkaynak, meslekte nasıl başarıya ulaştığını şu sözlerle ifade etti: "Mesleğim, çocukluk hayalim. Bu işe önce evde başladım. Fakat evde olmuyordu, eve gelen çocuklarıyla geliyordu, çalışma imkanım olmuyordu. Sonra çok acil bir para ihtiyacım oldu. Eşimden para istedim, ’Param yok’ dedi. Eşimin bana öyle demesi çok üzdü. Oturup düşündüm ve bir iş yeri açmaya karar verdim. Hemen araştırmaya başladım ve dikiş, giyim üzerine bir dükkan kiraladım ama hiçbir şeyim yoktu, sadece küçük bir el makinem vardı. Herkes bana, ’Başaramazsın, yapamazsın, tek başına bir bayansın’ dedi. Ben de ’Neden, ben de yapabilirim’ dedim. Evimdeki makinemi iş yerime getirdim. Broşürler, kartvizitler bastırdım. Bütün konfeksiyonları dolaşarak dağıttım. ’Yapılacak tadilat işlerinize talibim’ dedim. Evdeki kumaşlarımı getirdim, dükkanıma yerleştirdim, badana yaptım. Eşim şiddetle karşı çıktı, ’Yapamazsın, uğraşamazsın, otur evde yemeğini yap’ dedi. Ama ben kararlıydım. Çok ağır bir kelime kullandı. Eğer hayat müşterekse ve ben çalışmıyorsam, almakla mükelleftir kendisi. Almıyorsa, ben de bir şeyler yapma ihtiyacı hissettim. Kimseye muhtaç olmak istemedim. O kadar zor ki birilerine muhtaç olmak. Azmettim ve yavaş yavaş müşterilerim gelmeye başladı. Sonra eşimden ayrıldım." Kadınların hayatta her zaman üretken olması gerektiğini anlatan Altınkaynak, “Elimden geldiği kadar helalinden olsun diye gece gündüz, gece yarılarına kadar çalıştım. 3 çocuğum ve 8 torunum var. Oğullarım ve kızım üniversiteyi bitirdi ve hepsinin mesleği var. Torunlarımla mutluyum ve en güzeli bir işim var. Bir kadın, üretken ve karınca gibi olmalı. İlla ki, iş yeri açması gerekmiyor. Evde, tarlada, fabrika başka bir iş yerinde çalışsın ama üretsin. Kadınlar, kimseye muhtaç olmamalı, dimdik ayakta kalmalı” diye konuştu.