POLİTİKA - 19 Mart 2018 Pazartesi 17:13

Çiftçiye mazotta yüzde 50 destek müjdesi

A
A
A
Çiftçiye mazotta yüzde 50 destek müjdesi

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Adana Ticaret Borsası Kompleksi’ni açtı.

Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci, Adana Ticaret Borsası Kompleksi’ni açtı. Tüfenkci, Türkiye’de lisanslı depoculuk hedefinin 9 milyon 500 ton olduğunu kaydetti. Çiftçilerin her zaman arkasında olduklarını belirten Tüfenkci, çiftçilerin kullandığı mazotun yüzde 50’sinin destekleneceğini vurguladı.


Ceyhan yolu üzerindeki Adana Ticaret Borsası Kompleksi’nin açılış töreni, Bakan Tüfenkci’nin katılımıyla yapıldı.


Açılışta konuşan Adana Ticaret Borsası Başkanı Şahin Bilgiç, açılıı yapılan eserin alıcı ile satıcıyı, üretici ile taciri buluşturan modern bir pazar yeri olduğunu kaydetti. Komplekste elektronik satış salonu, lisanslı depoları ve yetkili sınıflandırıcı laboratuvarın bulunduğunu kaydeden Bilgiç, “Hayallerimizden önemli birisini gerçekleştiriyoruz” dedi.


Türkiye Odalar Borsalar Birliği Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu ise komplekste 50 bin tonluk hububat ve mısır deposunun bulunduğunu kaydederek, ikinci aşamada bu kapasiteyi 115 bin tona çıkartacaklarını kaydetti. Ürün İhtisas Borsası’nın da yakın zamanda kurularak ürünlerin fiyatının artık Türkiye’de belirleneceğini aktaran Hisarcıklıoğlu, önümüzdeki dönemde yenilenecek borsa tescil yazılımıyla da tüm oda üyelerinin cep telefonu veya bilgisayarla internetten tescil yapabileceklerini vurguladı.


Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü de bu yatırımların yapımına emeği geçen herkesi tebrik etti.


Hollanda’nın Rotterdam kentine yaptığı ziyaretten bahseden Sözlü, “Onların çiçek borsasını gördüğümde mutlu olmuştum. Siz koltuğunuzda otururken önünüzden araçlarla çiçekler geçiyor, tüm özellikleri belirtilmiş, nereden ithal edildikleri görülmüş. Onun ticaretini yapanlar butona bastığında o çiçek onların oluyor. Burada yapılan işin niteliği hakikaten Rotterdam’da gördüğümüz nitelikte. Adana Ticaret Borsası bölgemizin tarım ürünlerini değerlendirmesi açısından, ufuklarından dolayı, şehrimize nitelik katacak bu yatırımdan dolayı kendilerini tebrik ediyoruz. Bundan sonra da dışarıya gıpta etmeyiz. Bizim de bu çorbada tuzumuz varsa ne mutlu bize, bu bize bir şereftir” ifadelerini kullandı.


Adana Valisi Mahmut Demirtaş da açılışı gerçekleştirilen yatırımın üreticilere katkılar sunacağına vurgu yaparak, “Bu proje, hem alım satım yapanlara hem ülkemize çok ciddi katmadeğer sağlayacaktır. Adana’da yetişen ürünlerin gerçek piyasaları burada belirlenecek, ulusal ve uluslararası piyasaya referans olacaktır. Adana’nın tarımsal alandaki gücüne güç katacaktır. Bu kompleksin Adana’ya hayırlı uğurlu olmasını diliyorum" şeklinde konuştu.


Gümrük ve Ticaret Bakanı Bülent Tüfenkci ise Adana’nın verimli ve bereketli topraklarına atıfta bulunarak sözlerine başladı.


Adana Ticaret Borsası’nın 1913 yılında kurulduğunu hatırlatan Bakan Tüfenkci, Adana’nın pamuk, buğday, soya fasulyesi, arpa, üzüm ve narenciyenin büyük miktarlarda üretildiği Çukurova tarım bölgesinin pazarlama ve dağıtım merkezi olduğuna dikkat çekti.


Adana’nın pamuk merkezi olduğunu kaydeden Tüfenkci, önümüzde kente dönem lisanslı depo yapılacağını söyledi.


Türkiye’de tarım ticaretinin en iyi şekilde değerlendirilmesi gerektiğine dikkat çeken Bakan Tüfenkci, "Sizler öneri getireceksiniz, yol göstereceksiniz, hükümet olarak da biz sizin önünüzü açacağız. Her zaman üreticinin yanında olduk. Olmaya da devam ediyoruz. Bu sene başında başbakanımızın açıkladığı gibi mazotun yüzde 50’sini biz vereceğiz. Buradaki amacımız üretimi artırmak. Yeter mi? Yetmez. Dünyanın önemli, dünyanın gittiği yere yani lisanslı depolara biz gidiyoruz ve lisanslı depolara verdiğimiz desteklerle de özellikle tarım ticaretinin desteklenmesi noktasında önemli gayretler gösteriyoruz" dedi.



Hedef 9 milyon ton kapasite


Lisanslı deponun başta çiftçiler, üreticiler, ikinci olarak da tarım sanayisiyle iştigal eden sanayiciler için olduğunu bildiren Tüfenkci şöyle devam etti:


"Onların depo maliyetlerinden kurtarıyoruz. Tıpkı çiftçilerimizi kurtardığımız gibi. Türkiye için de şu faydası var, biz israfı önlüyoruz. Biz, tarım ürünlerindeki kaybı önlüyoruz. O kaybı önleyerek hem üreticilere kazandırıyoruz ama aynı zamanda tüketicilere de kazandırıyoruz. Lisanslı depolarla neler getiriyoruz? Lisanslı depo yapan herkes ülkenin neresinde yaparsa yapsın, 5. depo teşvik yatırımlarına aldık. 10 milyon liraya kadar faizsiz kredi veriyorduk, şimdi 20 milyon liraya kadar çıkardık. Lisanslı depo kapasitemiz 1 milyon 700 tona ulaştı. Kuruluş izni almış 106 şirketin tamamının lisans alması durumunda hedef 9 milyon 500 ton kapasitedir. Dünyanın en büyük sanayi ülkeleri aynı zamanda dünyanın en büyük tarım ülkeleri. ABD önemli bir sanayi ülkesidir ama aynı zamanda önemli bir tarım ülkesidir. Rusya da Çin de Avrupa Birliği ülkeleri de böyle. Bizler tarımı bir kenara bırakamayız. Sanayileşirken tarımın da stratejik bir ürün gamı olduğunu bilip ona göre hareket etmemiz lazım."


Açılışa kent protokolünün yanı sıra çok sayıda davetli katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Ormanda çöp toplama etkinliği Samsun’un Vezirköprü ilçesinde “Orman Benim” sloganı ile ormanda çöp toplama etkinliği yapıldı. Tarım ve Orman Bakanlığı, Orman Genel Müdürlüğü tarafından “Orman Benim” sloganı ile 81 ilde ve bütün ilçelerde, orman yangınlarına karşı farkındalık oluşturmak için bir program düzenlendi. Vezirköprü’deki farkındalık etkinliği ise Çaputlu mevkisinde gerçekleştirildi. Amaçlarının orman yangınları çıkmadan önlem almak olduğunu belirten Vezirköprü Orman İşletme Müdürü Mecit Koçak, “Orman Benim” yangınlara karşı farkındalık programı ile ilgili yapığı açıklamada, amaçlarının yangın çıkmadan önlem almak olduğunu belirterek, “Benim Ormanım’ etkinliği kapsamında Türkiye’nin bütün illerinde ve tüm ilçelerinde bu etkinlik düzenlendi. Bizler de Kaymakamlık, İlçe Emniyet Müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğü, İlçe Jandarma Komutanlığı ve bazı sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile Çaputlu mevkisinde etkinliğimizi gerçekleştirdik. Amacımız, çevremizin daha temiz olması, özellikle küresel ısınmadan kaynaklı son yıllardaki orman yangınlarına karşı dikkat çekmek ve yangın çıkmadan tedbir almak. Çıkan yangınlarının yüzde 90’ı insan kaynaklı, yanan alanların da yüzde 99’u insan kaynaklıdır. Yangını çıkmadan önlemek için bu proje başlatıldı" dedi. Programa İlçe Kaymakamı Özgür Kaya, Cumhuriyet Başsavcısı Emre Kaya, Vezirköprü Meslek Yüksekokul Müdürü Prof. Dr. Necati Tomal, İlçe Jandarma Komutanı J. Binbaşı Ümit Çetinkaya, İlçe Emniyet Müdürü Ahmet Çelik, kurum müdürleri, siyasi parti temsilcileri, sivil toplum kuruluşları, öğrenciler ve vatandaşlar katıldı.
İstanbul Esenyurt’ta uyuşturucu serasına çevrilen eve operasyon: 15 kilogram esrar ele geçirildi Esenyurt’ta Güven Timleri tarafından uyuşturucu serasına çevrilen eve operasyon düzenlendi. Operasyonda özel düzenekle saksılara ekilmiş 15 kilogram esrar ele geçirilirken 1 kişi yakalandı. Alınan bilgiye göre, dün Esenyurt Mehterçeşme Mahallesi Hacı Bayram Veli Caddesi’nde yayılan kokudan şüphelenen polis ekipleri bölgeyi incelemeye aldı. Yapılan incelemenin ardından polis ekipleri cadde üzerindeki binada bir daireyi gözlem altına aldı. Yapılan takibin ardından 5 katlı apartmanın 5. Katındaki daireye gelen ekipler şüphelilerin kapısını çaldı. Polislerin geldiğini fark eden S.T isimli şüpheli, dairenin terasından çatıya çıkarak karşı binaya geçti. Çatı girişinden yandaki binaya girmeye çalışan S.T aradaki kapının kilitli olması sebebiyle apartman boşluğunda kilitli kaldı. Yan binaya geçtiğini fark eden polis ekipleri, şüpheli S.T’nin kilitli kaldığı kapıyı açarak şahsı gözaltına aldı. Baskın yapılan evde uyuşturucu imalatında kullanılan kimyasallar, özel aydınlatma ve ısıtma sistemleri kurulduğu görüldü. Dairedeki 2 odanın duvarları ve camların alüminyum folyolarla kaplandığı görüldü. Daire içerisinde kokuyu önlemek için havalandırma sistemi kurulduğu belirlendi. Yapılan baskında, toplamda 15 kilogram esrar maddesi ele geçirildi. Polis olayla ilgili geniş çaplı soruşturma başlattı.
Kahramanmaraş Kahramanmaraş Ezgi Apartmanı davasında sıcak gelişme Kahramanmaraş merkezli meydana gelen depremlerde yıkılan ve 35 kişinin yaşamını yitirdiği Ezgi Apartmanı davasının 3. duruşması görüldü. Duruşma sonrası açıklamada bulunan Av. Ersan Şen, "Adaletin er ya da geç yerini bulacak" dedi. Kahramanmaraş Adliyesi 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen davaya tutuklu sanık binanın fenni mesulü M.T ile tutuksuz sanık müteahhit Y.A. katıldı. Tutuklu sanık iç mimar E.D. ise Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) ile duruşmaya katıldı. Duruşmada sanık ve müşteki avukatları ise hazır bulundu. İnşaat yapı ruhsat veren tanık M.D. “Biz sadece binanın enini boyunu ölçüp yola göre kot bilgileri kontrol ederdik tamamlandıktan sonra yapım izni verilirdi. Binanın inşaat aşamasında kontrol edilmiyordu 2003 yılından sonra çıkan genelge ile inceleme başlatıldı" dedi. Soru üzerine apartmanın çatı katında bulunan yerin sonradan yapıldığı ifade eden Tanık M.D, “O tarihteki yönetmeliğe göre ortak mekan olarak kullanan yerde hesaplamaya katılmıyordu ve çatıda yapılan yer ile ilgili yoğunluğa dahil olmadığı için göz yumuyorduk. Yönetmeliğe uygun ise izin veriyorduk” dedi. İnşaata kullanım izin belgesini veren tanık F.Y ise “Kahramanmaraş Belediyesi’nde 1985 ve 2005 yıllarımda görev yaptım. İmar ve harita mühendisi olarak görev de yaptım. O yıllarda inşaatların yapımı sürecinde yerinde kontrol yapılmıyor ancak şikayet edilirse denetimler yapılıyordu Ezgi apartmanında aynı prosedür uygulandı” dedi. Dönemin imar müdürü Tanık V.Ç. belediyede çalıştığı dönemde yaptığı çalışmaları anlattı. Bir inşaatta bağımsız bölümler ve duvar değiştirilebilir mi ? sorusu üzerine tanık V.Ç, “Değiştirilebilir bir mahsuru yok” dedi. Tanık beyanlarına karşı katılan vekillerin sırasıyla beyanları alındı. Daha sonra mahkeme başkanı gelen bilgi ve evrakları okudu. Sanık fenni mesul M.T. ise verdiği beyanda üzerine atılı suçları kabul etmeyerek beratını talep etti. Binanın müteahhitti tutuksuz sanık Y.A. binaya kaçak kat yapmadığını ifade ederek üzerine atılı suçlamaları kabul etmedi. Daha sonra iç mimar tutuklu E.D. savunma yaparak suçlamaları kabul etmedi. Av. Ersan Şen ise kırmızı bülten talebine tepki göstererek, "Adalet er ya da geç yerini bulacak" dedi. Mahkeme, dosyadaki bilgi ve evrakları inceledikten sonra sanıkların beyanlarını dinledi ve kararını açıkladı. Duruşma sonrası açıklama yapan Av. Ersan Şen, "Duruşmada uzun süren tanık dinlemeleri ve münakaşaların ardından mahkeme, dosyanın tekemmül ettiğine karar verdi. Dosyada bulunan iş raporları ve bilimsel mütalaalara itirazlar oldu. Mahkeme artık delil değerlendirmesine geçti. Mahkeme, dosyayı inceleyerek dosyanın bir üniversite veya teknik uzmanlar heyetine gönderilmesine karar verdi. Bu heyet, Ezgi Apartmanı’nın depremde yıkılmasının başka etkenlerle mümkün olup olmadığını inceleyecek ve rapor hazırlayacak. Mahkemenin dosyanın eksiksiz olduğunu belirterek rapor beklenecek" dedi. Gecenin ilerleyen saatlerine kadar süren duruşmada, tutuklama ve dosya ile ilgili savunmaların alındığını ve iki önemli karar verildiğini açıklayan Av. Şen, "Mahkemenin dosyayı bir üniversite veya heyete gönderme kararının ardından davanın gelecekteki seyri belirlenecek. Dava sürecinin oldukça stresli ve uzun geçti. Adaletin yerini bulması ve maddi haklara ulaşılması için ellerinden gelen gayreti gösterdik. Ezgi Apartmanında hayatını kaybeden vatandaşlara Allah’tan rahmet diliyorum. Mahkemenin adil bir karar vereceğine inanıyoruz. Davanın dördüncü duruşması için bekleyiş devam ediyor. Tarafların beyanları alınacak ve mahkeme süreci adalete ulaşmak için devam edecek. 12 Temmuz tarihinde yapılacak olan dördüncü duruşmanın sonuçlarını merakla bekliyoruz" dedi. Mahkeme, raporun yeniden bilirkişiye gönderilmesini, sanıkların tutukluluk hallerinin devamını ve duruşmanın 12 Temmuz tarihine ertelenmesini açıkladı.
Konya Annesini dinledi tarihi mekanları sığdırdığı yüzüklerle dünyaya açıldı Konya’da annesi tarafından meslek öğrenmesi için kuyumcunun yanına çırak olarak verilen Servet Küçükdemirel, ustası kendisini dövünce işten ayrılmak istedi. Annesinin ‘Bu mesleği en güzel şekilde öğreneceksin, ayrılmayacaksın’ demesinin ardından tekrar ustasının yanında devam eden Servet Küçükdemirel, yıllar içerisinde usta olduğu mesleğinde tarihi mekanları ters oyma yöntemi ile yüzüklere sığdırarak, eserlerini dünyanın çeşitli ülkelerine gönderiyor. Konya’da 1981 yılında annesi Sevim Küçükdemirel tarafından bir kuyumcunun yanına meslek öğrenmesi için çırak olarak verilen Servet Küçükdemirel, kendisine meslek öğreten ustasının kendisini dövdüğü şikayetiyle annesine işten ayrılmak istediğini söyledi. Anne Sevim Küçükdemirel de oğlunun kendi isteği ile okulu bıraktığı için bu mesleği öğrenmesini istedi ve ustasının yanından ayrılmasına izin vermedi. Bunun üzerine Servet Küçükdemirel, işe devam edip çıraklığı bitirerek kalfa olduktan sonra askere gitti. Askerlik görevinin ardından kendi iş yerini açan Küçükdemirel, daha sonra burada farklı bir sanat deneyerek tarihi mekanları ters oyma yöntemi ile yüzüklere işlemeye başladı. Bir süre sonra Bursa’da açılan festivale davet edilen Servet Küçükdemirel, burada tanınarak işlediği yüzükleri ilk önce Türkiye geneline ardından ise farklı ülkelere göndermeye başladı. “Sabah konuşuruz derdi, erkenden kaldırıp beni işime tekrar yollardı” Mesleğe yönlendiren annesine teşekkür eden takı tasarımcısı Servet Küçükdemirel, "Bu meslekte beni en çok teşvik eden annem. Benim çıraklık dönemlerimde ustalar hep çıraklarını döverek eğitim verirlerdi, kızarlardı sıkı bir disiplin vardı. Tabii çocuğuz ben de eve gidip ‘bir daha gitmeyeceğim’ derdim anneme. ‘Dövüyor beni ustam’ derdim. Annem ‘o usta seni sevdiği için böyle davranıyor, o sen meslek sahibi ol diye yapıyor. Başka kurtuluşun yok oğlum, abilerin okudu ama sen okumadın. Sen bu mesleğin en iyisi olmalısın. O yüzden de sabredeceksin ve bu mesleği en güzel şekilde öğrenip kendi koluna bir altın bilezik takacaksın’ derdi. Bu şekilde annem beni hep telkinlerle sabah olsun konuşuruz der, sabah erkenden kaldırır ve güzelce işime tekrar yollardı. Çıraklığım, kalfalığım bu şekilde devam etti” dedi. “Hiçbir makine işleyemiyor, bu işi tamamen elde oya oya yapıyoruz” Kendi iş yerini açtıktan sonra oyma sanatıyla uğraştığı sırada düzenlenen festivale davet aldığını anlatan Servet Küçükdemirel, “7 yıl önce Bursa’da uluslararası büyük bir festival oldu. Sağ olsunlar o dönemin kent konseyi başkanları bizi duymuşlar davet ettiler. Oraya giderken de elimiz boş gitmeyelim diye özel bir şeyler tasarlayalım istedim. Bursa Ulu Camii yaptık taşların içerisine. Taşı oyarak yapıyoruz biz bunu. Bunlarla alakalı Bursa’nın önemli yerlerini taşların içerisine oyarak tasarımlar yapıp oraya götürdüm. Festivalde inanılmaz ilgi gördü. Görülmeyen bir takı olarak çığır açtı resmen, görülmeyen bir olaydı. Ondan dolayı da biz bunu daha böyle ileriye taşıyabilmek için mümkün olduğunca daha hassas işlemeye başladık. Hiçbir makine işleyemiyor. Bu işi tamamen elde oya oya yapıyoruz. Bunu ne lazer yapabiliyor, ne CNC yapabiliyor bu tamamen Allah’ın verdiği yetenek ve kabiliyet” ifadelerini kullandı. “Avustralya’da, Kanada’da, İspanya ve Brezilya bile müşterilerimiz var” Yaptığı oyma yüzüklere dünyanın farklı ülkelerinden talep geldiğini anlatan Küçükdemirel, “Dünyada birçok yere iş yapıyoruz. Yani bugün Avustralya’da, Kanada’da, İspanya ve Brezilya’da bile müşterilerimiz var. Bunu talep edenler, koleksiyonerler istiyor genelde ama biz sadece koleksiyonlarda kalmasın, kullanılsın diye kullanışlı hale getiriyoruz. O yüzden de bunu koleksiyonuna koyan insanlar aynı zamanda kullanabiliyor. Biz kullanışlı hale getiriyoruz. Tamamen kapalı kutular içerisinde kalmasını istemiyorum. Endonezya, Malezya, Hindistan ülkelerinden taşı kestiriyorum. Dümdüz şekilde sade bir taş ve bu taşı tersten oya oya böyle tarihi yerleri ortaya çıkarıyoruz” şeklinde konuştu. “Tarihi mekanları işliyoruz deyince hayretler içerisinde kalıyorlar” İşlediği yüzükleri ilk defa görenlerin çok şaşırdığını ifade eden Küçükdemirel, “İnsanın hedefi hiçbir zaman bitmemeli, benim hedeflerim hiç bitmedi. Konya’dan bütün dünyaya açılan bir pencere diyorum ben buraya. Çünkü gerçekten Konya’mızda bütün dünyaya tanıttık. Gerçekten dünyada üç beş kişinin yaptığı işlerden bir tanesi. Zaten bu yüzüğün anatomisini anlatınca insanlar bunun içerisinde sanki taşın içerisinde bir maket koyduğumuzu zannediyorlarmış. Gördüklerinde bunu anlatınca tersten oyarak yapıyoruz. Aslında taşın kendi bünyesinden çıkarıyoruz. Tarihi mekanları işliyoruz deyince hayretler içerisinde kalıyorlar” diye konuştu.
Konya Antika otomobili ile antik şehirler turunda Klasik otomobil tutkunu Cengiz Arsay, 1936 model arabasıyla çıktığı Antik Şehirler turunda duraklarından biri olan Konya’ya ulaştı. Antika otomobili ile Antik Şehirlerin önemine dikkat çekmek için bu tura çıktığını ifade eden Cengiz Arsay, “Bu araçların da bu tip etkinliklerde önemli bir rol alabileceklerini göstermek istiyoruz” dedi. İzmir’den 1936 model otomobili ile Antik Şehirler turu çerçevesinde oğlu ile yola çıkan Cengiz Arsay Konya’ya ulaştı. Konya Klasik Otomobilciler Derneği Başkanı Muammer Deveci ve klasik otomobil severlerin oluşturduğu konvoy ile Konya’nın Isparta kara yolu girişi Akyokuş mevkiinde karşılanan Cengiz Arsay, bir süre klasik otomobil severler ile sohbet etti. Bu turu başlamasındaki en büyük etkenin antika araçlar ile antik şehirlere farkındalık oluşturmak olduğunu ifade eden Arsay, bu turun uluslarası boyut kazanmasını son derece arzuladığını ifade etti. Daha sonra Cengiz Arsay’in 1936 model otomobilinin de içinde olduğu 12 klasik otomobilden oluşan konvoy, tarihin ilk medeniyetlerine ev sahipliği yapmış Çatalhöyük’e doğru yola çıktı. Cengiz Arsay’ın Antik Şehirler turuna çıktığı klasik otomobil 1936 model 88 yaşında 1936 Ford Deluxe. Zamanın teknolojileri yapılan bu otomobilde, günümüzdeki otomobillerde bulunan c¸ift elektrikli korna, c¸akmak, ku¨llu¨k ve arkada c¸ift stop lambası standart olup ayrıca, Deluxe serisinin bu ekipmanlara ilaveten ampermetre ve aku¨ s¸arj lambası, arkada ku¨llu¨k, saat, torpido go¨zu¨ kilidi, banjo s¸ekli direksiyonları ve maun desenli o¨n panelleri var. "Oğlumla birlikte bu turu kişisel olarak düzenledik" Tura çıkmasındaki asıl hedefleri anlatan Cengiz Arsay, “Biz İzmir’den yola çıktık ve Türkiye’nin antik ve tarih öncesine giden varlıklarını ziyaret ederek bugün Konya’ya geldik. Sonra da Çatalhöyük’e devam edeceğiz. Biz antika otomobil meraklılarıyız, bunların koruyucularıyız. Bu araçların da bu tip etkinliklerde önemli bir rol alabileceklerini göstermek istiyoruz. O yüzden de oğlum Ata ile birlikte bu turu kişisel olarak düzenledik. Fakat arzu ediyoruz ki bu ileriki yıllarda uluslarası tura dönüşsün. 2. Dünya Savaşı öncesi araçlarının Türkiye’ye gelip buradaki değerleri ziyaret etmelerini arzu ediyoruz. Konya’dan sonra Ankara üzerinden Mardin’e devam etmek istiyoruz. Umarım aracımız da bu konuda bize zorluk çıkarmaz, yardımcı olur. Çünkü 88 yaşında 1936 model. Dolasıyla onun yardımına çok ihtiyacımız var” şeklinde konuştu. "Türkiye’deki antik kentlerin tanıtımını yapmak" Konya Klasik Otomobilciler Derneği Başkanı Muammer Deveci ise “Cengiz Arsay, bizim gönül taşlarımızın ve klasik otomobil klasmanının döğenidir. Aynı zamanda da Klasik Otomobil Müzesi de var. Bizim en eskilerimizden ve bu işin çığırını açan arkadaşlarımızdan biridir. Cengiz bey, Antik Şehirler turunda. Özel bir turdur bu. Türkiye’de daha önce yapıldı mı bilmiyorum. Cengiz bey şu anda 90 yaşındaki arabasıyla antik şehirler turu düzenledi. Burada esas ana gaye, kendisinden ve aracından ziyade dünyaya ve bu işin ilgililerine Türkiye’deki antik kentlerin tanıtımını yapmak. Bu sebeple kendisine teşekkür ediyorum” diye konuştu.