SAĞLIK - 02 Ağustos 2018 Perşembe 10:44

Obezite ameliyatları hormonal nedenlerle kilo alanlar için uygun değil

A
A
A
Obezite ameliyatları hormonal nedenlerle kilo alanlar için uygun değil

Genel Cerrahi Uzmanı Prof.

Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, obezite ameliyatlarının hormonal nedenlerle kilo alanlar için kesinlikle uygun ameliyatlar olmadığını söyledi.


Medline Adana Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, halk arasında aşırı ve hastalıklı şişmanlık hali olarak nitelendirilen obezitenin en basit şekilde vücutta sağlığı bozacak ölçüde anormal ve aşırı yağ birikmesi olduğunu belirterek, “Türkiye’de erkeklerin dörtte birinde, kadınların ise yarıya yakınında obezite sorunu olduğunun tahmin ediliyor” dedi.


Obezitenin, sosyal ve iş hayatına aktif olarak katılamama ve vücut imajının bozulması gibi nedenlerle yol açtığı psikolojik sorunların yanında, doğrudan yol açtığı pek çok sağlık sorunu olduğunu söyleyen Uzman Prof. Dr. Özdoğan, “Bunların tamamını saymak zor olmakla beraber, başlıca metabolik sendrom ve insülin direnci, tip 2 diyabet, kolesterol ve lipid yüksekliği, koroner arter hastalığı, hipertansiyon, kalp yetmezliği, uyku apnesi, uyku bozuklukları, solunum bozuklukları, gastroözofageal reflü, polikistik over sendromu ve kısırlık, adet düzensizlikleri, osteoartrit başta olmak üzere kemik ve eklem problemleri, varis, beyin kanaması ve felç ile safra kesesi taşları olarak söylenebilir. Ayrıca meme, kalın bağırsak ve prostat kanseri gibi bazı kanser türleri obez insanlarda daha fazla görülmektedir" şeklinde konuştu.



Cerrahi ile tedavi gündeme geliyor


Diğer bir önemli bir noktanın da morbid obezitenin bir kez ortaya çıktıktan sonra sadece diyet ve sporla tedavisinin mümkün olmaması olduğunu vurgulayan Özdoğan, "Bilimsel çalışmalar morbid obez hastaların diyet ve sporla kilo verebilseler bile, büyük çoğunluğunun ne yazık ki kalıcı olarak zayıflayamadığını ve verilen kiloların tekrar alındığını ortaya koyuyor. Bunun yanı sıra morbid obezite tedavisinde etkin olduğu ispatlanmış herhangi bir ilaç tedavisi de bulunmuyor. Bununla birlikte günümüzde hayat tarzı ve beslenme alışkanlıkları değişikliklerine, yani diyet ve spora rağmen zayıflayamayan morbid obez hastalarında obezitenin cerrahi tedavisinin gündeme geliyor” ifadelerini kullandı.



Her hasta obezite cerrahisi için uygun olmayabilir


Obezite cerrahisine karar verilirken temel kriterlerin, hastanın vücut ağırlığı ve boyu ile hesaplanan vücut kitle indeksi ve obezite ile ilişkili hastalığı olup olmadığı olduğunun altını çizen Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, vücut kitle indeksi 40’ın üzerinde olan ve 35’in üzerinde olup da obezite ile ilişkili hastalığı olanlarda cerrahi tedavi ile yüz güldürücü sonuçların mümkün olduğunu söyledi.


Prof. Dr. Mehmet Özdoğan, ciddi cerrahi işlemler olan morbid obezite ameliyatlarının yapılması için hastaların daha önce diyet yapmayı denemiş olması, hastanın ruhsal açıdan sağlıklı olması, ameliyattan sonra belirtilen kurallara uyabilecek kararlılıkta olması ve bu ameliyat için motive olması da hastalardan istenen ve beklenen özellikler olarak sıraladı.



"Genel cerrah ve endokrinoloji uzmanı beraber karar vermeli"


"Hastalar, bu ameliyatların birer estetik ameliyat olmadığını, ciddi cerrahi işlemler olduğunu bilmelidirler” diyen Prof. Dr. Özdoğan, bununla beraber hastanın obezite ameliyatına gerçekten ihtiyaç duyup duymadığının ve hangi ameliyatın en uygun seçenek olduğunun bu ameliyatlarda uzmanlaşmış bir genel cerrahi uzmanı ve endokrinoloji uzmanı tarafından ayrıntılı bir şekilde incelenerek karar verilmesi gerektiğini kaydetti.



Hormonal nedenlere dikkat


Obezite ameliyatlarının hormonal nedenlerle kilo alanlar için kesinlikle uygun ameliyatlar olmadığını vurgulayan Prof. Dr. Özdoğan, altta yatan hormonal bir hastalığı olan ya da hormonal bir tedavi sırasında kilo alarak obez hale gelenlerde bu ameliyatın yapılmasının istisnai durumlar haricinde uygun olmadığını da sözlerine ekledi.


Prof. Dr. Özdoğan, “Morbid obezitenin cerrahi tedavisinde yapılan ameliyatlar (Bariatrik ameliyatlar) başlıca ikiye ayrılıyor; kısıtlayıcı ameliyatlar, hem kısıtlayıcı hem de besin maddelerinin emilimini engelleyen ameliyatlar. Kısıtlayıcı ameliyatlar hastanın tükettiği besin miktarını azaltmayı hedeflerken, emilimi engelleyen ameliyatlarda ise tüketilen besin maddelerinin emilmesi azaltılarak kilo kaybı amaçlanıyor. Bu ameliyatların tamamı laparoskopik (kapalı) yöntemle yapılıyor. Günümüzde tüm dünyada en sık uygulanan obezite ameliyatı ise tüp mide (sleeve gastrektomi) ameliyatları" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Bakan Kacır: "Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "23 yıl önce piyade tüfeğini yurt dışından temin eden bir ülkeydik, savunma ürünlerinde yüzde 80 dışa bağımlıydık. Bugün, kendi İHA’mızı, mühimmatını, uçaklarını, helikopterlerini, uydularını, radarlarını, elektronik harp sistemlerini geliştiren, üreten ve artık rekabetçi şekilde dünyaya ihraç edebilen bir ülkeyiz. Fikirden ürüne, üründen pazara uzanan yolculukta her aşamada Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" dedi. Sakarya Teknokent Ar-Ge Binası, Füzyon Girişim Ofisi ve Milli Teknoloji Atölyesi açılışı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın katılımıyla gerçekleşti. Açılışta konuşan Bakan Kacır, "Teknolojide tam bağımsız Türkiye tasavvurumuzu gerçeğe dönüştürme yolunda hayata geçirdiğimiz tüm bu projelerin Sakarya’mıza, üniversitelerimize, gençlerimize, ülkemize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Küresel ölçekte değişimin hız kazandığı, bilginin stratejik bir güç halinde geldiği bir çağdayız. Bu dönemde ülkelerin refah düzeyini ve rekabet gücünü bilimsel bilgi üretme kabiliyetiyle teknolojideki yenilikleri ekonomik değere dönüştürme düzeyi belirliyor. Özellikle yenilikçi teknolojilerde söz sahibi ülkeler sadece bugünün değil yarının dünyasını da şekillendiriyor. Pek çok ülkenin belirsizlikler sarmalında bocaladığı ve geleceğe dair vizyon ortaya koymakta zorlandığı bu süreçte bizler yaşanan değişimi tehdit olarak değil bilakis Türkiye adına tarihi bir fırsat olarak görüyoruz. Bu anlayışla bilimi ve teknolojiyi kalkınma yolculuğumuzun pusulası atlettik. Son 23 yılda dev bir Ar-ge ve inavasyon alt yapısı inşa ettik. Bugün özel sektörümüz bünyesinde bin 700’ü aşkın Ar-Ge ve tasarım merkezinde görev yapan nitelikli mühendislerimiz ve teknisyenlerimiz, yüksek katma değerli üretimi mümkün kılan yenilikçi çözümler geliştiriyor" dedi. "Ar-Ge harcamalarımızın milli gelirimizdeki payını binde 5’ten yüzde 1,46’ya çıkardık" Bakan Kacır, "113 Teknoparkımızda 12 binden fazla firmamız inavasyon odaklı çalışıyor. Bilim insanlarımız, araştırmacılarımız özel sektörümüze sunduğumuz destekler neticesinde Ar-Ge harcamalarımızın milli gelirimizdeki payını binde 5’ten yüzde 1,46’ya çıkardık. 2002’de 29 bin olan tam zaman eş değer Ar-Ge personel sayımız şimdi 310 bini aştı. İnşa ettiğimiz güçlü Ar-Ge alt yapısı milli teknoloji hamlesinin vizyon projelerinin fikirden hakikate dönüştüğü biz zemini sundu. 23 yıl önce piyade tüfeğini yurt dışından temin eden bir ülkeydik, savunma ürünlerinde yüzde 80 dışa bağımlıydık. Bugün, kendi İHA’mızı, mühimmatını, uçaklarını, helikopterlerini, uydularını, radarlarını, elektronik harp sistemlerini geliştiren, üreten ve artık rekabetçi şekilde dünyaya ihraç edebilen bir ülkeyiz. İnsansız hava aracı üretiminde dünyada lideriz. Türkiye’nin otomobili Togg ile elektrikli ve akıllı araç devrimini ve otomotiv sektöründe yaşanan eşzamanlı dönüşümleri ülkemiz adına fırsata çevirme iddiamızı ortaya koyduk. Teknoloji üretiminde ve geliştirmede yakaladığımız bu ivmeyi farklı sektörlere taşıyarak üniversitelerimizle sanayi arasındaki iş birliğini daha da güçlendirerek Türkiye yüzyılında teknolojide tam bağımsız Türkiye hedefimizi adım adım gerçeğe dönüştüreceğiz" diye konuştu. "Teknoloji girişimciliğini bu vizyonu hayata geçirecek itici güç addediyoruz" Bakan Kacır, "Teknoloji girişimciliğini bu vizyonu hayata geçirecek itici güç addediyoruz. Bu doğrultuda ülkemizde teknolojik girişimlerin yeşermesini ve ölçeklenmesini mümkün kılacak zemini çok boyutlu adımlarla inşa etti. Hayata geçirdiğimiz fonların fonu ve eş finansman mekanizmalarıyla 4,6 milyar liralık kamu kaynağını doğrudan girişimlerimize yönlendirdik. Bu etkiyle 120 milyar liralık özel sektör yatırımını harekete geçirdik. Erken aşama girişimlerine finansman sağlayan BİGG programımızla 2 bin 500’den fazla teknoloji girişiminin hayata geçmesini sağladık. 2018’den bu yana düzenlediğimiz Teknofestlerle gençlerimizi girişimcilik yolculuğuna dahil ettik. Fikirden ürüne, üründen pazara uzanan yolculukta her aşamada Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" şeklinde konuştu. "Her yaştan çocuğumuzu ve gencimizi bilimin büyülü dünyasıyla buluşturacağız" 81 ilde milli teknoloji atölyelerinin kurulacağını aktaran Bakan Kacır, "Bugün oyundan e-ticarete, yapay zekadan finans teknolojilerine geniş bir yelpazedeki girişimlerimiz iftihar vesilemizdir. Bu başarı ivmesini katlanarak 2030 yılına kadar ülkemizden 100 bin teknolojik girişiminin doğmasını ve milyar dolar değeri aşan unicornların bizim değimimizle Turkornların toplam kıymetinin 100 milyar doları aşmasını hedefliyoruz. Bu cennet vatanın her köşesindeki gençlerimizin teknoloji geliştirme ve dünyayı değiştirme iddiası taşıyabilmesini sağlayacak bir alt yapıyı kurmayı temel önceliğimiz olarak görüyoruz. Sakarya gerek sahip olduğu dev sanayi alt yapısı ve lojistik gücü, gerekse küresel finans ve teknoloji merkezi İstanbul’a yakınlığıyla girişimciler için önemli bir marka değerine sahip. 2010’da faaliyete geçen ve bünyesinde 130’dan fazla firmanın çalışmalarını sürdürdüğü Sakarya Teknokent, şehrimizde teknoloji girişimciliğinin nabzının attığı, üretim ile aklın buluştuğu milli teknoloji hamlemizin örnek projelerinin hayata geçirildiği ekosistemi inşa ediyor. Girişimcilerin yoğun ilgi gösterdiği Teknokentin yatırımcı talebine cevap verebilmesi adına ilave olarak 6 bin 500 metrekare kapalı alan barındıran 39 bin metrekare bir alanı ilan ettik. Bugünde bakanlığımızın 113 milyon lira ile hayata geçen yeni Ar-ge binasının açılışındayız. Teknokentimizde 3 bin 700 metrekare kapalı alanıyla girişimcilerimize çalışma alanı sunuyoruz. Aynı zamanda bina içinde faaliyet gösterecek füzyon girişim ofisiyle kuluçka ve kuluçka öncesi aşamadaki girişimcilerimize destek seti sunuyoruz. Üniversitelerimiz ve bilim merkezlerimiz bünyesinde kurduğumuz milli teknoloji atölyeleriyle ülkemizin yarınlarını inşa edecek gençlerimizi ileri teknoloji ekipmanları ve modern alt yapıyla buluşturuyoruz. Önümüzdeki yılsonuna kadar 81 ilimizde 100 milli teknoloji atölyesini tamamlamak üzere bir seferberlik ruhuyla çalışıyoruz. İki üniversitemizin de öğrencileri bu atölyede çalışacak. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak ülkemizin nitelikli insan kaynağını büyüten, yetkinliğini derinleştiren politikaları sürdüreceğiz. Her yaştan çocuğumuzu ve gencimizi bilimin büyülü dünyasıyla buluşturacağız. 60 milyon lira destek sağlayacağımız ve bünyesinde atölyeler, sergiler barındıracak olan modern tesis ile gençlerimizin merak ve keşfetme duygusunu ateşleyen bilim üssünü şehrimize kazandıracağız" ifadelerini kullandı.