GENEL - 17 Ocak 2019 Perşembe 11:32

"Okul Tükenmişliği Sendromu"nda aile tutumu önemli

A
A
A
"Okul Tükenmişliği Sendromu"nda aile tutumu önemli

Medline Adana Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Fulda Koyun, "Okul tükenmişliği yaşayan çocukların velileri, çocuklarının başarılı olmalarını istiyorlarsa onların streslerini azaltma yönünde çaba sarf etmeli" dedi.

Medline Adana Hastanesi’nden Uzman Klinik Psikolog Fulda Koyun, "Okul tükenmişliği yaşayan çocukların velileri, çocuklarının başarılı olmalarını istiyorlarsa onların streslerini azaltma yönünde çaba sarf etmeli" dedi.


Fulda Koyun yaptığı açıklamada, okul tükenmişliğinin, öğrencinin başarıyı yakalamak isterken yüksek beklenti ve uğraşlarının zamanla onu fiziksel, zihinsel ve duygusal olarak yorması ve tükenmiş hissetmesine sebep olması şeklinde tanımlanabileceğini belirtti.


Okul tükenmişliğinin birtakım belirtileri olduğunu söyleyen Koyun, “Bunları kısaca, yüksek başarı odaklı taleplerden dolayı bitkin düşme, okul ile ilgili olan birçok şeye karşı ilginin azalması, umursamazlık, ödevlere ilgisizlik, okul başarısına ve derslere karşı yetersiz olduğunu hissetme, öfke kontrolünde sorun yaşama, var olan yeteneklerinden şüphe duyma, okula gitmeme, öğretmen ve sınıf arkadaşlarıyla iletişimin kötüleşmesi şeklinde sıralayabiliriz” diye konuştu. Koyun, bu belirtilerin öğrenciyi olumsuz etkileyebileceğini, dolayısıyla onun okuluna olan motivasyon ve başarısını düşürebileceğini kaydetti.



"Çocuk okulu bırakmak bile isteyebilir"


Tükenmişlik yaşayan öğrencilerin kendisini artık okulda yeteri kadar yetkin hissetmeyebileceğini, bunun sonucunda da başarılı olmak adına içinde hissettiği enerji ve motivasyonu tamamen kaybedebileceğini belirten Psikolog Fulda Koyun, “Bu sendroma kapılan öğrenciler okulu bırakmak bile isteyebilirler” dedi.


Okul tükenmişliğinin en önemli nedenlerinden birinin anne - baba davranışları olduğunu söyleyen Koyun, “Baskıcı ebeveyn tutumu çocuğun var olan stresini hepten artırarak başarısız olmasına neden olur. Sürekli baskı altında hisseden ve cezalarla karşı karşıya kalan çocuk kendine güvenmekte zorluk çeker ve kendisinde var olan yetenekleri ortaya koymaktan çekinir. Oysaki bu dönemde tam tersine, çocuğun destek görmeye ihtiyacı vardır. Çocuğun ailesinden göreceği ilgi, sevgi ve şefkat onun kendi içindeki değer düzeyini ortaya çıkartır. Ailesinden beklediği desteği göremeyen çocuğun ise bu süreçte düşük benlik saygısı, yetersizlik düşüncesi ve tükenmişlik düzeyi iyice artar” şeklinde konuştu.



"Stres azaldıkça tükenmişlik hissi azalıyor"


Araştırmaların, öğrencilerin öznel iyi oluş, yani mutluluk düzeylerinin arttığı zamanlarda tükenmişlik hissi yaşama oranlarının azaldığına işaret ettiğini söyleyen Psikolog Fulda Koyun, “Bu aslında öğrencilerin öznel iyi oluşları azaldığında, aileleri ve okulla alakalı yaşadıkları problemlerin arttığı ve bunun da tükenmişliğe sebep olduğunu bize gösteriyor. Demokratik anne - baba tutumlarında ise çocukların yaşamış oldukları stres, aileden görmüş oldukları desteğe bağlı olarak azaldığından, tükenmişlik oranı da düşüyor. Yine yapılan araştırmalar bize gösteriyor ki, demokratik anne - baba tutumu ile yetişmiş çocuklar diğer çocuklara oranla daha yüksek akademik başarıya sahip, okul içi başarı düzeyi yüksek, bağımsız karakterli ve özgüvene sahip bireyler oluyorlar. Ayrıca bu çocukların sosyal ilişkileri de kuvvetli oluyor ve birçok alanda akranlarına göre daha başarılı yetişiyorlar” dedi.


Psikolog Fulda Koyun, ailelere, çocuklarının başarılı olmalarını istiyorlarsa onların streslerini azaltma yönünde çaba sarf etmelerini önerdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul İstanbul’da düzenlenen “Mahzen-34” operasyonunda elebaşılığını Sezai Gülmez’in yaptığı organize suç örgütü çökertildi İstanbul’da düzenlenen “Mahzen-34” operasyonunda elebaşılığını Sezai Gülmez’in yaptığı organize suç örgütü çökertildi. Operasyonda elebaşının da içerisinde bulunduğu organize suç örgütü üyesi 9 şüpheli yakalandı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, İstanbul’da düzenlenen “Mahzen-34” operasyonunda elebaşılığını Sezai Gülmez’in yaptığı organize suç örgütünün çökertildiğini belirterek operasyonda elebaşının da içerisinde bulunduğu organize suç örgütü üyesi 9 şüphelinin yakalandığını kaydetti. "Aziz milletimizin bilmesini isterim ki; hangi büyüklükte olursa olsun organize suç örgütlerini çökertip, adalete teslim edeceğiz. Şafak sökerken de gün batarken de operasyonlarımız devam edecek" diyen Bakan Yerlikaya şunları kaydetti: "Emniyet Genel Müdürlüğü KOM Başkanlığı koordinesinde; İstanbul İl Emniyet Müdürlüğü Organize Suçlarla Mücadele Şube Müdürlüğünce yapılan çalışmalar sonucu elebaşılığını Sezai Gülmez’in yaptığı organize suç örgütü üyesi şüphelilerin; suç işlemek amacıyla örgüt kurmak, kasten adam öldürmeye teşebbüs, iş yerlerine yönelik çok sayıda molotofkokteyli ve silahlı saldırı, genel güvenliğin kasten tehlikeye sokulması, 6136 sayılı kanuna muhalefet, tehdit ve mala zarar verme suçlarını işledikleri tespit edildi. Operasyon sonucu 3 adet ruhsatsız tabanca, çok sayıda şarjör ve fişeğe el konuldu. Operasyonları gerçekleştiren kahraman polislerimizi tebrik ediyorum. Allah ayağınıza taş değdirmesin. Milletimizin duası sizinle."
Adana Dede Korkut hikayeleri Türklerde kadının konumunu ortaya koyuyor Çukurova Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refiye Şenesen, “Türk Kültüründe Dede Korkut Kitabı” adlı konferansında Dede Korkut hikayelerindeki kadının konum ve önemine değindi. Prof. Dr. Şenesen, Çukurova Üniversitesi Türkoloji Araştırmaları Merkezi’nde (ÇÜTAM) verdiği konferansta, Dede Korkut Hikayelerinde genel olarak Oğuzların birtakım mücadelelerinin yer aldığını ifade ederek, “Bu mücadelelerin ikisi Oğuzların kendi aralarında yaptıkları mücadelelerdir. Bunlardan birinde Dirse Han ve oğlu Boğaç Han arasında geçer. Bir başka mücadele ise İç Oğuz ve Taş Oğuz karşılaşır” dedi. Prof. Dr. Şenesen, şunları kaydetti: “Dede Korkut Hikayelerinde sağlam temellere oturtulmuş bir sosyal yapıyla karşılaşırız. Eski kültür hayatımızı ile ilgili zengin bilgiye bu hikayelerde rastlıyoruz. Hikayelerde toplumun başında hanlar hanı diye gösterilen Begil oğlu Emren Hikayesinde padişah olarak ifade edilen Bayındır Han vardır. Bayındır Han’ın hikayelerindeki rolü beylere akın izin vermek, divanı toplamak, yılda bir defa büyük bir ziyafet vermektir. Hikayelerde kahraman olarak görünmez.” Dede Korkut Hikayelerinde hemen hemen tüm hikayelerde kadının önemli bir yer tuttuğunu söyleyen Ç.Ü. Fen Edebiyat Fakültesi Türk Dili ve Edebiyatı Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Refiye Şenesen, “Kadın bir güzellik sembolü olmanın yanında sosyal hayat içinde erkeğin yanında onun eşi ve ortağı olarak yer alır. Kadın sosyal hayat içinde düşüncesi alınan, eş seçiminde özgür, vefa duygusu gelişmiş, anne, iffet sahibi, saygı duyulan biridir. Bu özelliklerinin yanı sıra ata biner, kılıç kullanır, ok atar ve erkeklerle yarışır” şeklinde konuştu. Konferans sonunda Prof. Dr. Refiye Şenesen’e teşekkür belgesi verilirken hatıra fotoğrafı çekimi de gerçekleştirildi.