SAĞLIK - 11 Aralık 2019 Çarşamba 10:28

Çocuklarda nezle ve gribe dikkat

A
A
A
Çocuklarda nezle ve gribe dikkat

Başkent Üniversitesi Adana Dr.

Başkent Üniversitesi Adana Dr. Turgut Noyan Uygulama ve Araştırma Merkezi’nde görevli Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları Uzmanı Doç. Dr. Yasemin Özkale, gribin kendiliğinden düzelen bir hastalık olduğunu, özel durumlarda doktor önerisi ile ilaç kullanılması gerektiğini söyledi.



Doç. Dr. Yasemin Özkale, çocuklarda grip enfeksiyonu ve grip aşısı hakkında bilgiler verdi. Havaların soğuması ve kapalı ortamlarda geçirilen sürenin artması ile birlikte hastalık döneminin başladığını ifade eden Özkale, “Okul, kreş, bakım evi gibi kalabalık ortamlarda kişiler kaynak oldukları enfeksiyonu kolaylıkla çevredekilere bulaştırmaktadır. Bu mevsimde çocuklarda nezle (soğuk algınlığı) ve grip en sık görülen enfeksiyonlar olup sinüzit bademcik ve orta kulak iltihabı gibi üst solunum yolu enfeksiyonları zatürre, bronşit ve bronşiyolit gibi alt solunum yolu enfeksiyonları da diğer sık görülen hastalıklar arasında yer alır. Bu enfeksiyonlardaki en sık etken virüslerdir. Öksürme, hapşırma veya aksırma sonucu içerisinde hastalığa yol açan canlı virüsleri taşıyan damlacıkların çevreye saçılması ile bulaşır. Bu damlacıklar birkaç saat boyunca havada kalabilir ve insan temasının fazla olduğu kalabalık ortamlarda hızla yayılır. Bu damlacıkların bulaştığı yüzey ve nesnelere temas edildikten sonra ellerin ağız, burun veya göze sürülmesi ile bulaşabilmektedir. Tokalaşma, öpüşme, ele ele tutuşma, bir metreden fazla yaklaşarak konuşma önemli bulaşma yollarıdır” diye konuştu.



Grip ve nezle aynı hastalıklar mı?


Grip ve nezle belirtilerinin sıklıkla karıştırılabilen iki farklı hastalık olduğunu kaydeden Doç. Dr. Özkale, “Her iki hastalıkta viral bir enfeksiyon olmakla birlikte farklı virüslerle meydana gelmektedir. Nezleye sebep olan 100’den fazla virüs vardır ve bu nedenle defalarca kez nezle olmak mümkündür. Nezle ile gribin en önemli farkı gripte ateş olması nezlede ateşin olmamasıdır. Nezle veya soğuk algınlığında; hapşırık, burun akıntısı veya burun tıkanıklığı, boğaz ağrısı, öksürük, yüz ve alın bölgesinde dolgunluk hissi görülür. Hastanın şikayetleri genellikle 1 hafta içinde sonlanır. Grip belirtileri, virüsün vücuda girmesinden sonraki 1-3 gün içerisinde ortaya çıkar. Ateş (38-40) dereceye yükselir ve titreme görülür. Şiddetli halsizlik, kas ağrıları, baş ağrısı ve öksürük gibi yakınmalar eşlik etmektedir. Çocuklarda bu duruma kusma ve ishal eşlik edebilir. Küçük çocuklarda ise dikkat edilmesi gereken ek belirti huzursuzluk, iştahsızlık yada uyku halidir. Halsizlik grip geçtikten sonra bile birkaç hafta sürebilir. Hastalık özellikle küçük çocuklarda ve bağışıklığı zayıf olanlarda hayatı tehdit eden komplikasyonlara yol açabilir. Alt solunum yolu enfeksiyonları en sık görülen komplikasyonlardır” şeklinde konuştu.



Nasıl tedavi edilir?


Doç. Dr. Özkale, gribin kendiliğinden düzelen bir hastalık olduğunu, özel durumlarda doktor önerisi ile ilaç kullanılması gerektiğini söyleyerek şunları kaydetti:


“Tedavide antibiyotikler etkili değildir. Gereksiz antibiyotik kullanımı bakterilerde direnç gelişimine neden olur. Antibiyotikler ancak grip sırasında ikincil olarak görülen bakteriyel enfeksiyon gelişirse kullanılmalıdır. Hastalara yatak istirahati, bol sıvı alımı, ağrı kesici ateş düşürücü gibi ilaçlar ile semptomatik tedavi önerilir. Komplikasyonlar açısından bilgilendirilmeli ve yakından takip edilmelidir. Antiviral ilaç başlanması kararı doktor tarafından verilmelidir. Hastaneye yatışı gerektiren ağır hastalığı olan, alt solunum yolu enfeksiyonu bulunan ve komplikasyon gelişmesi açısından yüksek riskli olan hastalara antiviral tedavi başlanmalıdır. Hastalarda semptomlar başladıktan sonra 48 saat içinde başlanan antiviral tedavinin semptomların süresini 1-3 gün azalttığı, 48 saatten sonra başlanan tedavinin genellikle faydasız olduğu gösterilmiştir. Hafif-orta şiddette influenza enfeksiyonu olan, yüksek risk grubunda olmayan hastalara rutin olarak tanısal test yapılması veya antiviral tedavi başlanması önerilmemektedir.”



Çocukları gripten nasıl korunmalı


Gripten korunmanın yolları arasında en önemlisi noktanın el hijyenine dikkat etmek olduğunun altını çizen Özkale, “Çocukların en az 20 saniye su ve sabunla ellerini yıkaması gerektiği öğretilmeli eğer okula gidiyorsa el yıkama kurallarına okulda da uyması sağlanmalıdır. Çocuklara öksürme ve hapşırma sırasında ağzını ve burnunu kağıt mendil ile kapatma, o sırada mendil yoksa kapatma için el yerine kolunu kullanması öğretilmelidir. Yaşanan ortamın nemi iyi ayarlanmalıdır. Kuru hava solunum yollarında bulunan ve mikropları yakalama fonksiyonu olan ‘silia’ olarak bilinen tüycüklerin işlevini azaltır. Bu amaçla odayı nemlendirmek için kaloriferin yada sobanın üstüne su dolu kaplar konulabilir. Kapalı ve havasız ortamlarda hastalığın yayılımı daha kolay olacağından ev, sınıf ve çocukların odası sık sık havalandırılmalı, alışveriş merkezi, toplu ve kapalı oyun ortamlarından bir süreliğine uzak durulmalıdır. Bardak, fincan, çatal, kaşık gibi günlük kişisel kullanılan eşyaları paylaşılmamalı bu çocuklara da öğretilmelidir. Hasta olan çocuklar düzelene kadar mümkünse okula gönderilmemeli ve hasta bireylerden uzak durulmalıdır. Çocuğun dengeli ve düzenli beslenmesine özen gösterilmelidir. C vitamini, A vitamini, omega 3 ve 6 bağışıklık sisteminin sağlıklı işlev görmesini sağlar. Zengin bir C vitamini kaynağı olan kivi, omega 3 kaynağı olan ceviz, balık ve fındık düzenli tüketmeleri sağlanmalıdır. Demir, çinko ve D vitamini eksikliği gribe yakalanmayı kolaylaştırır. Bu nedenle çocukta demir, çinko ve D vitamini eksikliği olmadığından emin olunmalıdır. Çocuğun uykusunu iyi almasına özen gösterilmelidir. Uykusuzluk bağışıklık sisteminin zayıf düşmesine neden olarak gribe yakalanmayı kolaylaştırır” dedi.


Doç. Dr. Yasemin Özkale, grip aşının kimlere yapılması gerektiğini şu şekilde sıraladı:


“6 ay - 5 yaş dilimindeki çocuklar. Astım ve kistik fibroz gibi süreğen akciğer hastalıkları olanlar. Solunum dizgesini baskılayan ya da aspirasyon riskini artıran hastalıklığı olanlar, Hemodinamik olarak önemli kalp hastalıkları olanlar. Uzun süreli aspirin sağaltımı gerektiren hastalıklar. Süreğen böbrek, karaciğer, sinir dizgesi hastalığı olanlar. Orak hücre hastalığı ve başka hemoglobin bozuklukları gibi süreğen kan hastalığı. Şeker hastalığı gibi süreğen metabolizma hastalığı varlığı. Bağışıksal baskılayıcı hastalık ya da sağaltım. Bakımevinde kalma, ağır ya da sorunlu influenza hastalığı açısından yüksek risk oluşturduğundan, bu durumda olanların öncelikle aşılanmasına çaba gösterilmelidir. Ağır ya da sorunlu influenza hastalığı olasılığı olanların ve 5 yaşından, özellikle 6 aylıktan küçük çocukların ev ortamı temaslıları ve bakıcıları, ayrıca yüksek risk altındakilerle yakın ilişkisi olan çocuklar öncelikle aşılanmalıdır.


Aşı, ilk kez aşılanacak olan 6 ay - 8 yaştaki çocuklarda en az 4 hafta arayla 2 kez, sonraki yıllarda yılda 1 kez, 8 yaşından büyüklerde ilk uygulama ve sonraki yıllarda yılda bir kez yapılır. 6 ay - 3 yaştaki çocuklara çocuk tipi aşı yapılması önerilir. Ülkemizde influenza aşılarının çocuk tipi olmadığından, aşılama 6-36 ayda yarım erişkin aşısı, 3 yaş ve üstünde tam erişkin aşısı kullanılarak yapılır. 6 aydan küçük bebeklere, şiddetli yumurta alerjisi olan kişilere, geçmişte grip aşısı ile şiddetli alerjik reaksiyon öyküsü olanlara ve grip aşısı yapılmasını takiben 6 hafta içinde Gullian- Barre sendromu geçirme öyküsü olan kişilere aşı yapılması kesinlikle önerilmez” diye konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Bulgaristan’da ‘Yedi Tepeler Bulgar-Türk Dostluk Sergisi’ sanatseverlerle buluştu Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi, Türkiye Cumhuriyeti Filibe Başkonsolosluğu, Filibe Belediye Başkanlığı, Filibe Ressamlar Derneği ve Nöbet Tepe Kültür Sanat ve Edebiyat Kulübü iş birliğiyle düzenlenen ‘Yedi Tepeler Bulgar-Türk Dostluk Sergisi’, Bulgaristan’ın kültür başkenti Plovdiv’de sanatseverlerle buluştu. Plovdiv Belediye Sanat Galerisi’nde gerçekleştirilen serginin açılışı, yoğun katılım ve güçlü diplomatik temsil ile görkemli bir atmosferde gerçekleşti. Açılışa Türkiye Cumhuriyeti Filibe Başkonsolosu Emre Manav başta olmak üzere diplomatik temsilciler, yerel yöneticiler, sanatçılar ve çok sayıda sanatsever katıldı. Küratörlüğünü Aynur Mahmudova Kaplan’ın üstlendiği sergide, 30 Türk ve 30 Bulgar sanatçının 120 eseri yer aldı. Resim, özgün teknikler ve çağdaş yorumlarla zenginleşen eserler; iki ülke arasındaki ortak kültürel hafızayı, tarihsel bağları ve sanat yoluyla kurulan dostluğu görünür kıldı. Türkiye Cumhuriyeti Filibe Başkonsolosu Emre Manav yaptığı konuşmasında, iki ülkenin gerek coğrafi gerek kültürel benzerliklerinden bahsederek, bu tür etkinliklerin daha da artmasını diledi. Organizasyonun gerçekleşmesinde emeği geçen Ankara Hacı Bayram Veli Üniversitesi Sanat ve Tasarım Fakültesi Grafik Tasarım Bölüm Başkanı Prof. Birsen Çeken ve ekibine de teşekkür belgesi sunuldu. ‘Yedi Tepeler Bulgar-Türk Dostluk Sergisi’, 15 Ocak 2026 tarihine kadar Plovdiv Galerisi’nde ziyaret edilebilecek.
Aydın Aydınlı sağlık ekibi birinciliği bırakmadı Aydın Kadın Doğum ve Çocuk Hastalıkları Hastanesi Çocuk Yoğun Bakım ekibi, çocuk yoğun bakım alanında yürüttükleri bilimsel çalışmalarla üst üste dört yıldır ödül almayı başarırken, bu yıl da birincilik ödülüne layık görüldü. Geçtiğimiz ay Antalya’da düzenlenen Uluslararası Katılımlı 21. Ulusal Çocuk Acil Tıp ve Yoğun Bakım Kongresi ile 17. Çocuk Acil Tıp ve Yoğun Bakım Hemşireliği Kongresi’nde, Türkiye’nin saygın üniversiteleri ve eğitim araştırma hastanelerinin yer aldığı kategoride, Aydınlı ekibin çalışması birincilik ödülü aldı. Birincilik ödülüne layık görülen çalışma, kongrede ekip adına Selma Albayrak tarafından sunulan "Çocuk Yoğun Bakım Ünitesinde; Hemşire Odaklı Bispektral İndeks (BIS) İzlemiyle Uygulanan Sedasyon Protokolünün Klinik Sonuçlara Etkisi: Prospektif, Randomize Kontrollü Çalışma" başlığını taşıyor. Sağlık ekibi geliştirdikleri yeni protokol sayesinde, solunum cihazına bağlı çocuklarda kullanılan anestezik ilaçların miktarını belirgin şekilde azaltmayı başardı. Çocuk Yoğun Bakım ekibinin sorumlusu Doç. Dr. Ekin Soydan, başarıya ilişkin yaptığı değerlendirmede şu ifadeleri kullandı: "Bu kongrelerde Türkiye’nin en saygın hastaneleri yer alıyor. Bildiğimiz kadarıyla dört yıl üst üste ödül alan başka bir merkez bulunmuyor. Bu nedenle elde edilen başarı bizim için ayrı bir mutluluk ve gurur kaynağı. Ekip arkadaşımız Selma Albayrak, yıl boyunca araştırmamızın bulgularını titizlikle derleyerek kongrede son derece başarılı bir sunum gerçekleştirdi. 1.lik ödülünü tekrar kazanmamızı sağladı. Yaklaşık 3,5 yıldır Aydın’da görev yapan bir hekim olarak, hasta bakımında son derece özverili, insani ve mesleki açıdan güçlü bir yoğun bakım ekibiyle çalışıyorum. Bu başarının arkasındaki en önemli güç, ekip arkadaşlarımdır. Önceki yıllarda birincilik ödülü alan çalışmalarımızın yurt dışında saygın dergilerde yayımlanacak olması bizi ayrıca mutlu etti. Çalışmalarımızda ve mesleki eğitim sürecimde büyük katkıları bulunan, İzmir Behçet Uz Çocuk Hastanesi’nden Prof. Dr. Hasan Ağın hocama da buradan özellikle teşekkürlerimi iletmek isterim’
Ankara Karahantepe, Archaeology Magazıne tarafından 2025’in ilk 10 keşfi arasında gösterildi Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Karahantepe’nin Archaeology Magazıne tarafından 2025’in ilk 10 keşfi arasında gösterildiğini duyurdu. Şanlıurfa’da yürütülen Taş Tepeler Projesi’nin parçası olan Karahantepe, Archaeology Magazine tarafından 2025 yılının ilk 10 keşfi arasında gösterilerek derginin kapağına taşındı. Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada, Taş Tepeler Projesi kapsamında yürütülen bilimsel çalışmaların insanlık tarihine dair mevcut kabulleri yeniden şekillendirdiğini vurguladı. "Anadolu’nun 12 bin yıllık hikayesini, kültürel mirasımızı koruyarak dünyaya anlatmaya devam edeceğiz" Bakan Ersoy, yürütülen çalışmaların insanlık tarihine dair bilinenleri yeniden şekillendirdiğini aktararak, "26 Kasım’da 5. yılını kutladığımız Taş Tepeler Projesinin önemli bir parçası olan Karahantepe dünyanın saygın yayınlarından Archaeology Magazine tarafından 2025 yılının ilk 10 keşfi arasında gösterildi ve derginin kapağında yer aldı. Bu topraklarda yürüttüğümüz bilimsel çalışmalar, insanlık tarihine dair bildiklerimizi yeniden şekillendiriyor. İnanıyorum ki mikro analizlerden arkeometriye, sembolik buluntulardan koruma faaliyetlerine uzanan bu kapsamlı süreç, Taş Tepeler’i dünyanın Neolitik başkenti olarak tescilleyecek. Anadolu’nun 12 bin yıllık hikayesini, bilimle gün yüzüne çıkarmaya; kültürel mirasımızı koruyarak dünyaya anlatmaya kararlılıkla devam edeceğiz" ifadelerini kullandı.