GENEL - 20 Ocak 2020 Pazartesi 08:39

Çocukları ölümün eşiğindeki ailenin evleri yıkılmak üzere

A
A
A
Çocukları ölümün eşiğindeki ailenin evleri yıkılmak üzere

Adana’da 13 yıl önce dalak ve karaciğer büyümesi nedeniyle kızlarından birini 11 yaşındayken kaybeden Barık ailesi, biri 6 diğeri 11 yaşında iki çocuğu da aynı hastalığa yakalanınca evlatlarını kaybetmemek için Ankara’ya götürüp tedavi ettirmek istedi ancak evlerine döndüklerinde duvarların çatlak ve yıkılmak üzere olduğunu görünce gözyaşlarına boğuldular.

Adana’da 13 yıl önce dalak ve karaciğer büyümesi nedeniyle kızlarından birini 11 yaşındayken kaybeden Barık ailesi, biri 6 diğeri 11 yaşında iki çocuğu da aynı hastalığa yakalanınca evlatlarını kaybetmemek için Ankara’ya götürüp tedavi ettirmek istedi ancak evlerine döndüklerinde duvarların çatlak ve yıkılmak üzere olduğunu görünce gözyaşlarına boğuldular.


İnşaatlarda işçi olarak çalışan İbrahim Barık (41) 25 yıl önce amcasının kızı Sevda Barık (44) ile evlendi. Bu evlilikten 1996 yılında Esra ismini verdikleri bir kız çocukları oldu. Ancak Esra’nın 9 yaşından sonra sürekli burnu kanamaya başladı. Barık ailesi çocuklarını doktora götürdüğünde dalak ve karaciğer büyümesi olduğunu öğrendi. Ancak geç başvurulduğu için hastalık ilerlediğinden kız çocuğu 2 yıl tedavi görmesine rağmen 11 yaşındayken 2007 yılında hayatını kaybetti.


Bu arada, Rabia (18), Suna (16), Şule (11) Esra (10) ve 6 yaşında İbrahim isimli çocukları olan Barık ailesi, kızlarının acısını unutmamışken 5 yıl önce kızları Şule’de de dalak ve karaciğer büyümesi olduğunu öğrendi. Bu hastalıktan ilk çocuğu hayatını kaybeden baba İbrahim Barık, çalıştığı işten de ayrılarak kızının tedavisi için mücadele etmeye başladı. 5 yıldır çalışmayan baba Barık’ın ne maaşı ne de sigortası var. İki odalı üzeri çinko ile kaplı bazı pencerelerinde ise cam yerine naylon bulunan bir evde yaşam sürdürürken çocuklarının ölmemesi için mücadele başlattı. Bu sırada tek oğlu olan İbrahim Barık’ın da aynı hastalığa yakalandığını öğrendi. Barık ailesinin bu mücadelesine devlet kulak vererek onları Ankara Gazi Hastanesine tedaviye gönderdi. Bundan 2 yıl önce aile Ankara’ya giderek iki çocuğunun hayatta kalması için mücadele başlattı. Aralıklarla Adana’ya gelen aile son geldiklerinde iki odalı evlerinin bütün duvarlarının çatladığını, evlerinin yıkılmak üzere olduğunu gördü.



"Evim çocuklarımın üzerine yıkılacak diye korkuyorum"


Baba İbrahim Barık, "2 yıldır çocuklarımın tedavisi için Ankara’da Gazi Üniversitesi Sağlık Araştırma ve Uygulama Merkezi Gazi Hastanesi’nde bulunuyorum. Şimdi de ailemle Adana’daki evime geldik. Evim, çocuklarımın üzerine yıkılacak diye korkuyorum. Şu evin haline bakın. Perişan durumdayım. Bir çocuğum hastalıktan öldü iki çocuğum aynı hastalığa yakalandı onlar ölmesin diye mücadele ederken evim bu hale geldi. Ne olur büyüklerimiz bize yardım etsin" diyerek gözyaşlarına boğuldu.


Babanın ağlaması üzerine anne ve bütün çocuklar da gözyaşlarına boğuldu. Baba Barık iki elini yüzüne koyarak açılan duvar önünde diz çöküp çaresizce uzun süre ağladı.


Hasta Şule Barık da gözyaşları içinde, "Evimiz başımıza yıkılacak diye içine girmeye korkuyoruz. Ben de hastayım. Kalacak yerimiz de yok. Ne olur bize yardım edin" dedi.


Abla Suna Barık ise "2 kardeşim de siroz hastası. Kalacak başka yerimiz yok. Bir an önce evimizin yapılmasını istiyoruz. Lütfen bir an önce bize yardımcı olun" diyerek ağladı.


Evin duvarlarında bir insan kafası sığacak kadar açıklar oluştuğu görülürken, aile duvar çökmesin diye kendince önlem almış.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Gümüşhane Sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği otomobil köprü korkuluklarına çarparak durabildi Gümüşhane’de sürücüsünün yağmur nedeniyle kayganlaşan zeminde kontrolünü kaybettiği otomobil köprüdeki köprülüklere çarparak durabildi. Şoför hastanede tedavi altına alınırken kaza yapan otomobilin tekerleği metrelerce öteye savruldu. Kaza, öğleden sonra Gümüşhane merkez Pirahmet Köyü’nde meydana geldi. Edinilen bilgilere göre Erzincan’dan Gümüşhane istikametine hareket halindeki 42 YD 504 plakalı Fiat Marea markalı otomobilin sürücüsü Ahmet Baş (28) Pirahmet Köyü geçişinde yağmur nedeniyle kayganlaşan yolda direksiyon hâkimiyetini kaybetti. Sürücüsünün direksiyon hakimiyetini kaybettiği otomobil ters istikamete dönerek köprüdeki korkuluklara çarparak durabildi. Kazanın etkisiyle ise otomobilin sol ön tekeri metrelerce uzağa fırladı. İhbar üzerine olay yerine 112 acil sağlık, polis ve jandarma ekipleri sevk edildi. Otomobilin hava yastığının açılması nedeniyle hayata tutunan sürücü sağlık ekiplerinin olay yerindeki ilk müdahalesinin ardından Gümüşhane Devlet Hastanesi’ne kaldırıldı. Olay yerinden başka bir vakaya giden ambulansın kazayı görerek müdahale ettiğini söyleyen görgü tanığı İsmail Çilenk, “Ben evimin kapısının önünde oturuyordum bir ses duydum, köprüden araba gittiğini düşündüm koştum geldim bu araba bu hale gelmiş. Demirlere vurarak durmuş ve ters dönmüş. Şans eseri başka bir hastaya giden ambulans gördü de müdahale etti. Şoförün durumu iyiydi sadece kaburgalarım ağrıyor diyordu” dedi. Kaza nedeniyle Gümüşhane - Erzincan Karayolu’nda trafik kontrollü olarak verilirken, kazayla ilgili soruşturma başlatıldı.
Bursa Bursa’yı "Bidaa Dükkan" tutkusu sardı Bursa’da ’bidaa dükkan’ların ilk konsept mağazası, Nilüfer 23 Nisan Mahallesi’nde hizmete girdi. Tüketicilerden büyük ilgi gören bidaa dükkanlar, ev dışında yemek yeme alışkanlıklarının değiştiği günümüzde, gençler, çalışan ebeveynler, çekirdek aileler, bekarlar, ofis çalışanları ve evde yemek yapmaya vakit harcamak istemeyen herkese; koruyucusuz ve hijyenik ortamda üretilmiş, hızlı, pratik yiyecekler sunmayı hedefliyor. Firmanın Yönetim Kurulu Başkanı Coşkun Dönmez, Yankı Gıda ile birlikte grup firması olan Doybox Gıda’nın, bidaa Markası ile EDT pazarında yeniliklere devam ettiğini, perakende pazarında da bidaa dükkan konseptleri ile yoluna devam edeceğini söyledi. Toplumun tüketim alışkanlıklarının yeni konseptleri ile uyumluluğunu görmek için açtıkları tanıtım standının büyük ilgi gördüğünü belirten Coşkun Dönmez, “Buradan aldığımız cesaretle Nilüfer 23 Nisan Mahallesi’nde ‘bidaa dükkan’ı açtık. Buradaki konseptimizi tüm Türkiye’de uygulayacağız. Ev yemeği lezzetinde hizmet verecek ‘bidaa dükkân’ların Bursa’mızdan başlayarak kısa zamanda tüm Türkiye’ye yayılmasını hedefliyoruz” dedi. Yankı Yemek A.Ş olarak, sektörde 35 yıllık bir deneyime sahip olduklarını ve gurup şirketleri olan Doybox’un bidaa markası ile geleneksel ev yemeği lezzetinde, tüketicilere tamamen doğal ve hızlı hazırlanabilen ekonomik fiyatlı yiyecekler sunmayı hedeflediğini belirten Coşkun Dönmez, "Belirlediğimiz, ‘Geleneğin Pratik Tadı’ sloganımız, bu vizyonun bir yansıması olarak öne çıkıyor” şeklinde konuştu. Coşkun Dönmez, 2 yılı aşkın süredir restoranlar ve fast food işletmeleri için çözüm ortağı olduklarını belirterek, bunun yanı sıra, tam otomatik çorba makineleri olan ‘Doymatikleri’ geliştirerek tüketicilere sunmanın gururunu yaşadıklarını da vurguladı. Dönmez, "Bidaa dükkânların yanı sıra bir yandan da ‘Doymatik’lerimizi halkımızın kolay ulaşacağı noktalarda hizmete sunacağız” dedi. Coşkun Dönmez, dünya genelinde sağlıklı, koruyucusuz güvenli hızlı tüketim ürünlerinin, hızla yükselen bir eğilim haline geldiğini, özellikle 35 yaş altındaki gençlerin, yoğun iş temposu ve hızlı yaşam tarzları nedeniyle ev dışında yemek yeme alışkanlığını benimsediklerini söyledi. Dönmez, “Pratik, hızlı, sağlıklı ve güvenli yemek seçeneklerine olan talep her geçen gün artıyor. Biz de hızla büyüyen bu talebi karşılamak ve geleneksel lezzetleri modern ve hızlı bir şekilde sunmak için yeni yollar arıyoruz. Hızlı tüketim pazarındaki büyümeye hızla adapte olmak ve genişlemek istiyoruz. Bursalıları oldukça ekonomik ve tamamen doğal lezzete sahip olan menülerimizi tatmaya bekliyoruz” diye konuştu.
Sakarya Bir gün önce şampiyonada başarı elde etmişti, ağaca acılı halde bulundu 23-25 Nisan tarihleri arasında Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu tarafından Eskişehir’de düzenlenen bilek güreşi turnuvasında kendi kategorisinde birinci olan 25 yaşındaki milli sporcu, Sakarya’nın Erenler ilçesinde Sakarya Nehri kenarında ağaca asılı halde bulundu. Hastaneye kaldırılan genç, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamadı. 23-25 Nisan tarihleri arasında Eskişehir’de Türkiye Üniversite Sporları Federasyonu faaliyet takviminde yer alan Türkiye Bilek Güreşi Şampiyonası’na SUBÜ sporcusu olarak katılan ve 80 kilogram sağ kol kategorisinde 1’inci, 80 kilogram sol kol kategorisinde ise 3’üncü olan 25 yaşındaki Ferhat Satar, Sakarya Nehri kenarındaki bir ağaçta asılı halde bulundu. Durumun haber verilmesi üzerine bölgeye sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen sağlık ekipleri, yaptıkları ilk müdahale sonrasında Satar’ı hastaneye sevk etti. Burada tedavi altına alınan genç, yapılan tüm müdahalelere rağmen kurtarılamayarak hayatını kaybetti. Polis ekipleri konuya ilişkin inceleme başlattı. Öte yandan, Sakarya Uygulamalı Bilimler Üniversitesi (SUBÜ) tarafından da Ferhat Satar’ın ölümüne ilişkni başsağlığı mesajı yayınlandı. Üniversitenin sosyal medya hesabı üzerinden yapılan paylaşımda, “Öğrencimiz ve bilek güreşi branşında birçok şampiyonluğu bulunan milli sporcumuz Ferhat Satar’ı kaybettik. Mekanı cennet olsun” ifadeleri yer aldı.
Çanakkale SOLOTÜRK öğrencilerle bir araya geldi Türk Hava Kuvvetleri’ne bağlı SOLOTÜRK ekibi, öğrencilerle bir araya gelerek, tecrübelerini paylaştı. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Havacılık Kulübü tarafından düzenlenen söyleşide SOLOTÜRK Pilotları Binbaşı Murat Bakıcı ve Binbaşı Yasin Dikkule öğrencilerle bir araya gelerek, havacılık sektörü hakkında bilgilerini paylaştı. İÇDAŞ Kongre Merkezi’nde gerçekleşen söyleşiye ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Cüneyt Erenoğlu ve çok sayıda öğrenci katılım sağladı. Program saygı duruşunda bulunulup, İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Ardından söyleşi öncesinde ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Cüneyt Erenoğlu, SOLOTÜRK ekibine plaket takdim etti. Program öncesinde basın mensuplarına açıklama yapan Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi (ÇOMÜ) Rektörü Prof. Dr. Cüneyt Erenoğlu, "SOLOTÜRK ekibini büyük bir beğeniyle izledik. Bugün de onlarla söyleşide bir araya geldik. Havacılık kulübümüzün bu etkinlikleri öğrencilerimiz için bir rol model olma imkanı sağlıyor. Özellikle önlisans ve lisans seviyesindeki öğrencilerimiz ile bu ekibi bir araya getirmek önemli bir faaliyet oldu. Pilotların başarı hikayelerini onların kendi ağızlarından dinlemek bizim için çok kıymetli. ÇOMÜ’de havacılık, savunma sanayi, elektrikli araçlar anlamında önemli çalışmalar yapmaktayız. Devam eden Ar-Ge faaliyetlerimiz var. Özel sektörle yoğun çalışıyoruz. Bu anlamda böyle etkinlikler birçok öğrencimizin hayatının bundan sonraki aşamasına şekil vermesi açısından çok kıymetli. Ben güzel yeteneklerin burada motive edileceğini ve kendi kariyerlerinin şekilleneceğini düşünüyorum" şeklinde konuştu. "KAAN uçağıyla yapmak da bizleri gururlandıracaktır" Maneviyatıyla insanları etkileyen Çanakkale’de olmaktan mutlu ve gururlu olduklarını ifade eden Binbaşı Murat Bakıcı, "Bizler sizleri temsil ediyoruz. Dünyanın her yerine gidiyoruz. Air Show’lara, fuarlara vesaire hepsine katılıyoruz. Şanlı bayrağımızı, sizleri her yerde temsil ediyoruz. Türk milletinin gücünü ve kudretini her yerde gösteriyoruz arkadaşlar öncelikle bunu bilin istiyoruz. Bu havacılık bir tutku, aşk. Şükürler olsun ki tutkumuz olan, aşkla bağlandığımız, tutkumuz bizim mesleğimiz oldu. Allah’ın izniyle KAAN uçağımız ilk aşamasını kaydetti, gökyüzünde yerini aldı. En kısa süre içerisinde de aktif olarak yerini alacaktır. Bu SOLOTÜRK gösterilerinde milli muharip uçağımız KAAN uçağıyla yapmak da bizleri gururlandıracaktır" dedi. "Dünyaya Türk’ün gücünü gösterdi" SOLOTURK 2’nci Gösteri Pilotu Hava Pilot Binbaşı Yasin Dikkule ise, "Silah ve Taktikler Filosunu da şöyle özetleyebiliriz. Bir arabayı kullanmayı öğreniyorsunuz. B sınıfı ehliyeti alıyorsunuz ama ileri sürüş teknikleri var. Onları tamamlamak gerekiyor. Savaş pilotluğunda da bu böyle. Öğretmen oluyorsunuz, öğretmen seviyesine geliyorsunuz ama ileri seviyesi de var. İleri seviyesi de ne oluyor? Silah ve Taktikler Filosu. Buraya atandınız, silah ve taktikler öğretmenliğini de tertip ediyorsunuz. Artı onun üzerine görev komutanlığı. Daha büyük grupları yönetme. Harekatlarda belki karşılaşmışsınızdır, Türkiye olaylardan sonra 72 uçakla Suriye’ye girmiştik. Afrin Harekatı düzenlemiştik. O aslında dünyaya Türk’ün gücünü gösterdi. 72 uçakla biz buradayız. Biz dimdik ayaktayız. Bizi kimse yıkamaz. Bunu tüm dünyaya gösterdik. İşte bu kursu bizim filo veriyor. Silahlı Taktikler öğretmeni nezdinde veriyor. Yaklaşık 6 ay sürüyor. 6 ay tamamen kendinizi kapatıyorsunuz" diye konuştu.