SAĞLIK - 20 Kasım 2025 Perşembe 13:19

Meme ağrısının nedeni sandığınız gibi olmayabilir

A
A
A
Meme ağrısının nedeni sandığınız gibi olmayabilir

Genel Cerrahi Uzmanı Tuğba Balkaya Tunçel, meme ağrısının en yaygın sebebinin hormonal değişiklikler olduğunu söyledi.


Memede ağrı, kadınlarda en sık rastlanan şikayetlerin başında geliyor. Bu ağrı, hormonal değişikliklerden, meme dokusundaki yapısal değişikliklere hatta kanser gibi ciddi sağlık sorunlarına kadar birçok faktörden kaynaklanabiliyor. Meme ağrısının tek başına meme kanserinin tipik bir belirtisi olmadığının altını çizen Medline Adana Hastanesi Genel Cerrahi Uzmanı Tuğba Balkaya Tunçel, "Her ağrı kanser değildir ama ihmale de gelmez. Kadınların meme sağlığı konusunda bilinçli olması ve değişiklikleri zaman kaybetmeden değerlendirmesi çok önemlidir" diyerek dikkat edilmesi gereken noktaları paylaştı.



En sık neden hormonal değişikliklerdir


Meme ağrısının en yaygın sebebinin hormonal değişiklikler olduğunu belirten Genel Cerrahi Uzmanı Tunçel, "Adet öncesi dönem, hamilelik, emzirme ya da hormonal dalgalanmanın arttığı süreçlerde memede dolgunluk ve hassasiyet sıkça görülür. Hormonal kaynaklı ağrılar genellikle her iki memede hissedilir ve döngüsel bir yapı gösterir. Bu durum kadınların büyük bir kısmında tamamen doğal bir süreçtir. Doğru sütyen kullanımı, kafein tüketiminin azaltılması ve yaşam tarzı düzenlemeleri şikayetleri azaltabilir. Meme ağrısının sık karşılaşılan bir diğer nedeni ise meme kistleri ve fibrokistik meme yapısıdır. Özellikle 30-45 yaş arası kadınlarda daha yaygın görülen bu durum, meme dokusundaki doğal değişikliklere bağlı olarak ortaya çıkar. Kistler sıvı dolu yapılardır ve büyüdüklerinde ağrıya neden olabilir. Fibrokistik yapıda ise meme dokusu daha gergin ve hassastır. Bu belirtiler genellikle iyi huyludur ve ultrason gibi basit görüntüleme yöntemleri ile kolayca değerlendirilebilir" dedi.



Kas kaynaklı ağrılar sıklıkla meme ağrısıyla karışır


Bazı ağrıların da memeden değil, göğüs duvarı kaslarından kaynaklandığını kaydeden Tunçel, "Özellikle yanlış duruş, ağır kaldırma ya da kas zorlanmaları memede ağrı hissi oluşturabilir. Hareketle artan ve üzerine basınca belirginleşen ağrılar genellikle memeye bağlı değildir. Toplumdaki yaygın inanışın aksine meme ağrısının tek başına kanser belirtisi değildir. Kanserle ilişkili ağrılar genellikle tek taraflıdır ve çoğu zaman memede kitle, ciltte çekinti veya kalınlaşma gibi ek belirtilerle birlikte görülür. Bu nedenle yalnızca meme ağrısı yaşayan kadınların büyük kısmında ciddi bir probleme rastlanmaz. Bununla birlikte, memede sertlik hissi, akıntı, cilt değişikliği veya ele gelen kitle gibi belirtileri olan kadınların zaman kaybetmeden mutlaka bir uzmana başvurması gerekir. Unutulmamalıdır ki düzenli muayene ve kontroller kanser gibi durumlarda hayat kurtarıcı olabilir" ifadelerini kullandı.



Uygun yöntemlerle sebep kolayca belirlenebilir


Tunçel, meme ağrısı şikayetiyle başvuran kadınlara öncelikle ayrıntılı öykü ve fizik muayene yapıldığını kaydederek, "Doktor tarafından, yaşa ve ihtiyaca göre meme ultrasonu ve mamografi gibi görüntüleme yöntemleri tercih edilebilir. Bu yöntemler sayesinde ağrının kaynağını büyük oranda tespit edilmiş olur. Tedavi, tamamen ağrının nedenine göre şekillenir. Yaşam tarzı düzenlemeleri, doğru sütyen kullanımı, sıcak-soğuk uygulamalar ve gerektiğinde ilaç tedavileri hastaların büyük kısmında olumlu sonuçlar vererek rahatlama sağlar" diye konuştu.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara ’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ kitabı tanıtıldı Muhabirler Derneği üyesi 42 gazeteci tarafından yazılan ’Son Dakika-Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ kitabı Ankara’da tanıtıldı. Ankara merkezli olarak 29 Ağustos tarihinde faaliyete geçen Muhabirler Derneği (MUHABİR-DER) Yönetim Kurulu Başkanı Berrin Yücesan önderliğinde bir araya gelen 42 gazeteci kendi hikayelerini kaleme aldı. Gazetecilerin haberde yaşadığı hikayeleri anlattığı ’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ kitabı tanıtıldı. Programa, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu, İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan, Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu, Etimesgut Kaymakamı Özden Bozkurt, Emekli Emniyet Genel Müdür Yardımcısı Hasan Yücesan, MUHABİR-DER Başkanı Berrin Yücesan, MUHABİR-DER Başkan Yardımcıları Demet Keser Soyuçok, Beyazıt Cebeci, Oya Armutçu, Emrah Alparslan Konukman, Erden Karaoğlu, İsmail Umut Arabacı, Hülya Keklik, MUHABİR-DER Genel Sekreteri Hilal Türkmenoğlu, MUHABİR-DER Saymanı Yeliz Uslu Aslan, MUHABİR-DER Yönetim Kurulu Üyeleri Sevim Taşdelen, Teoman Korkmaz, Selçuk Böke, MUHABİR-DER üyeleri ve davetliler katıldı. Ankara Valisi Vasip Şahin ise etkinliğe, kitabı ve MUHABİR-DER’i tebrik eden yazılı mesaj ile katıldı. "’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ 42 gazetecinin sahada yaşadıklarının ortak sesidir" Yalnızca bir kitabı tanıtmadıklarını, bu mesleğe adanmış hayatları, sahadaki acıları, umutları ve gerçeğin peşinde verilen mücadeleyi geleceğe taşıdıklarını ifade eden MUHABİR-DER Başkanı Berrin Yücesan, "’Son Dakika - Bizim Hikayemiz: Gördük, Yaşadık, Yazdık’ 42 gazetecinin sahada yaşadıklarının ortak sesidir. Yağmurun, karın altında, enkazın başında, savaş alanlarında, kimi zaman hayatı pahasına gerçeğin izini süren meslektaşlarımızın kaleminden dökülen hakikatin sesidir. Çünkü sahada attığımız her adım yalnızca bir haber değil, aynı zamanda bir insanlık görebilir bu geceyi özellikle Filistin’de gerçeği dünyaya duyurmaya çalışırken şehit olan, yaralanan tüm gazeteci meslektaşlarımıza adıyoruz. Onların cesareti bize bu mesleğin kutsallığını ve ağırlığını bir kez daha hatırlatıyor" diye konuştu. "Kitabı Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kütüphaneye de koyacağız" Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Yalçın Topçu ise muhabirliğin çok zor bir meslek olduğuna değinerek, "Muhabirler, bizi haberle buluşturmak için hayatlarını ortaya koyuyorlar. Savaş alanlarında, Gazze’de yapılan soykırımı haberleştirirken Allah onların yardımcısı olsun. Görevi başında şehit olanlara Cenab-ı Hak rahmet etsin. Bu görevi en zor şartlarda yürüten bütün arkadaşlarımıza Allah yardımcı olsun. Biliyorsunuz biz yazıyı bulan ilk milletlerden biriyiz. Yani bugün dünyanın sahibi olduğunu iddia edenler, daha dünya tarihinde yerleri yokken biz devletimizin manifestosunu taşlara yazı olarak yazmışız. 40 küsur arkadaşın meydana getirdiği bu eser okuyucularla buluştukları zaman muhabirliği gerçekten ne kadar çetin ama bir o kadar şerefli bir görev olduğunu görmüş olacaklar. Bu kitap geleceğe de onların yaşadıklarını kendi meslektaşlarına da aktarmış olacak, topluma da aktarmış olacak. ’Söz unutulur, yazı kalır’ sözünden hareketle böyle bir eseri meydana getiren arkadaşlara da çok teşekkür ediyorum. İnşallah kitabın bir tanesini alacağım. Cumhurbaşkanlığı Külliyesi’nde kütüphaneye de koyacağız. Bir tanesini de beyefendiye arz edeceğiz" ifadelerini kullandı. "STK’larımıza, derneklerimize mekan ve her türlü desteğe vermeye hazırız" Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Batuhan Mumcu ise muhabirliği doktorluk gibi gördüğünü dile getirdi. Mumcu, şöyle konuştu: "Bugün buraya gelme sebebimiz birbirinden kıymetli üstatlarımızın yaşadığı olayları ve gördüğü gerçeklikleri kaleme alması. ’Söz uçar yazı kalır’ bu anlamda çok kıymetli bir konu olduğunu da hepinizin huzurunda bir kez daha ifade etmek istiyorum. Biz Kültür ve Turizm Bakanlığı olarak bu tarz STK’larımıza, derneklerimize mekan ve her türlü desteğe vermeye hazır olduğumuzu bakanımızın da selamlarını ileterek sizlere söylemek istiyorum." "Muhabirliğin bir ruhu vardır ve bunu yapay zeka karşılayamaz" İnsanları haberden bihaber yapmayan muhabirlerle bir arada olmaktan mutluluk duyduğunu aktaran İçişleri Bakan Yardımcısı Bülent Turan ise şu şekilde konuştu: "Gerçeğin peşinde koşan, dertleşen, büyük mesai harcayan özel bir mesleğin mensuplarıyla bir aradayız. Eski dönemlerde gezginler vardı. Köy köy, şehir şehir gezer. Gördüğünü yazar, kitap hazırlardı. Fakat sadece kitap yazmak, anı yazmak değil. Gittiği yere geldiği yerin de haberini götürüp bir anlamda habercilik yapan seyyahlar vardı. O günlerden bugünlere gelindi. Şimdi de daha ötesi acaba ’o gezginlerin görevi bitti, muhabirlerin de bitecek. Yapay zeka bu görevi alacak’ tarzı söylemler başladı. Fakat kim ne derse desin tabii ki yapay zekaya veri yükleyeceğiz. Sonuç alacağız, metin alacağız ama muhabirliğin bir ruhu vardır ve bunu yapay zekanın karşılamasının imkanı olmadığını iddia ediyoruz. Çünkü yapay zeka ne yazarsa yazsın, bir muhabirimizin savaş alanındaki heyecanını, bir yangın ortamındaki terini, bir toplantının saatlerce sürüp heyecanla anlatılmasını yapay zekanın yapma ihtimali yok. Yani zekanın adı ne olursa olsun muhabirlik yok olmayacak." Etkinlikte, hatıralarını kitaba yazan 42 gazeteciye plaket verildi.