GÜNDEM - 06 Mayıs 2024 Pazartesi 19:11

Trafik kazası tatbikatını gerçek sanıp olay yerini doldurdular

A
A
A
Trafik kazası tatbikatını gerçek sanıp olay yerini doldurdular

Adana’da Trafik Haftası etkinlikleri çerçevesinde ’kazalı araçtan kazazede kurtarma’ tatbikatı gerçekleştirildi. Tatbikat gerçeğini aratmayınca yoldan geçen vatandaşlar tatbikat yerine akın etti.


Adana Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri tarafından Atatürk Parkı’nda vatandaşları bilinçlendirmek amacıyla kaza tatbikatı gerçekleştirildi. Tatbikatta bir trafik kazası canlandırıldı. Araç sürücüsünün kazanın ardından aracın ön camından fırlayarak yerde ağır yaralı biçimde uzandığı tatbikatta, sürücünün yan koltuğunda oturan kişi ise başını aracın açılan hava yastığına yaslayarak gelecek yardımı bekledi. Tatbikatta kazayı gören vatandaşlar önce 112’yi arayarak kazayı yetkililere bildirdi. Kaza alanına yetkililerin gelmesiyle birlikte araç içerisindeki yaralı itfaiye ekiplerince tahliye edilirken, araçtan fırlayan sürücünün ise sağlık ekipleri tarafından doğru müdahale ile sedyeye alınarak ambulansa götürülmesi canlandırıldı. Tatbikat esnasında yoldan geçen vatandaşlar ise kazayı gerçek zannederek izlemeye başladı. Olayın gerçek olmadığını öğrenen vatandaşlar, sonrasında tatbikatı cep telefonu kameralarıyla kaydetti.


Tatbikatın ardından ise vatandaşlara trafik kurallarının anlatıldığı broşür dağıtılarak, uyarılarda bulunuldu.



"Ülkemizde yıllık bin 800 ölümlü kaza oluyor"


Adana Emniyet Müdürlüğü Trafik Denetleme Şube Müdür Vekili Emniyet Amiri Mustafa Çuhadar, Türkiye’de bir yılda yaklaşık bin 800 ölümlü kaza, 206 bin yaralanmalı kaza olduğunu, bunun sonucunda 305 bin kişinin yaralandığını söyledi. Gerçekleştirilen tatbikat ile vatandaşları trafik kurallarına uyma konusunda bilinçlendirmeyi amaçladıklarını belirten Çuhadar, "Bu seneki trafik haftası etkinlikleri çerçevesinde bir trafik kazası canlandırmasında bulunmuş olduk. Kazada aşırı hızlı giden aracın kaza sonrası ne hale geldiğini vatandaşlara göstermeyi amaçladık. Öte yandan emniyet kemerini bağlamayan sürücünün de dışarıya savrulduğunu canlı bir biçimde izledik. Ülkemizde genel olarak baktığımızda yıllık bin 800 ölümlü kaza olurken 206 bin de yaralamalı kaza meydana geliyor. 305 bin de yaralımız oluyor. Düzenlemiş olduğumuz tatbikatta emniyet kemerinin önemini dile getirmeye çalıştık. Aşırı hız yapan aracın ne hale geldiğini ve araç içerisinde bulunan vatandaşlarımızın yaralanmalarını, araç dışarısına savrulmalarını canlandırmış olduk" dedi.



"Kurallara dikkat edilmezse sonuçların neler olacağını bu tatbikatta görebilirsiniz"


Tatbikatta kaza sonrası aracın ön camından fırlayarak ağır yaralanan sürücüyü canlandıran Niyazi Gültekin Demir, "Vatandaşlarımızın trafik kurallarına uymaları, şoförlerimizin araçlarını dikkatli kullanmaları, alkollü araç kullanmamaları gerektiğine özverili olarak dikkat etmemiz gerekiyor. Burada oyunculuk yaparak vatandaşlara örnek olarak katkıda bulundum. Kurallara dikkat edilmezse sonuçların neler olacağını bu tatbikatta görebilirsiniz. Yerde yatarken dışarıdaki vatandaşlar sahne sanki gerçekmiş gibi gördüler. Ardından ambulansa bindim, bu sırada ambulanstaki hemşire hanımlar da bir an afallayıp gerçekten yaralı olduğumu sandılar, abi çok gerçekçi oynadın diyerek beni tebrik ettiler" diye konuştu.



Vatandaşlar tatbikatı ilgiyle takip etti


Tatbikatı izleyen vatandaşlardan Necat Yılmaz, "Polis ekibi, itfaiye ekibi geldi, hepimiz bu duruma şaştık kaldık. Tatbikatta araçtan fırlayan sürücü aracın önünde yerde yatarken, yan koltukta oturan kişiyse başını aracın göğsüne vurmuş şekilde duruyordu. Ben ilk defa karşılaştım böyle bir organizasyonla. Ekipler birden koştular, hemen yardım ekibi geldi, ambulans geldi, polis geldi. Hemen müdahale ettiler kazaya. Bu sayede vatandaşlar bu tatbikatı izleyerek bir kaza anında neler yapılması gerektiğini görmüş oldular" şeklinde konuştu.



Trafik kazası tatbikatını gerçek sanıp olay yerini doldurdular

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Rize Tarihi serenderler otel odası oldu Rize’de geçmiş dönemlerde daha çok yiyeceklerin saklanması için kullanılan serenderler otel odası oldu. Genelde üst kısmında yiyeceklerini kemirgenlerden korumak için sakladığı, alt kısmını da çoğunlukta ahırda yetiştirdikleri hayvanlar için yazdan hazırladıkları otları koymak için kullandığı ahşap serenderler artık tarih olmaya başladı. Genel itibariyle 4 direk üzerine kurulan oda şeklinde olan ve oturtulduğu direklere kemirgenlerin tırmanmaması için tekerleğe benzer yuvarlak bir ahşap ile kesişen serenderler aynı zamanda bir zenginlik göstergesiydi. Birçok evin yakınına kurulan bu serenderlerin alt kısımları da ahırda bakılan büyükbaş veya küçükbaş hayvanların yemesi için saklanan otlarla doldurulurdu. Unutulmaya yüz tutmuş bu yerel mimari Rizeli aile için fikir kaynağı oldu. Rize’nin Ardeşen ilçesi Fırtına Vadisinde yaşayan Recep Kurtoğlu ve oğulları, çürümeye yüz tutan ve Doğu Karadeniz’in geçmiş dönemde vazgeçilmezi olan bir serenderi satın alarak köylerinde ki araziye yerleştiremeyince farklı bir alana yerleştirdiler. Aile genellikle yakın akrabaları ve arkadaşları ile çay içmek için serenderi kullanmaya başladı. Sonrasında talep artınca serenderi otel odasına çevirdi. Alt kısmını lavabo, salon ve mutfağa çeviren aile üst katını ise yatak odasına ayırdı. Talep arttıkça harekete geçen Kurtoğlu ailesi, tamamen doğallığı bozmadan yaptıkları serenderlerin sayısını 5’e kadar çıkarttı. “Orijinalini hiç bozmamaya çalıştık” Orjinalliğini bozmadan serenderleri otel odası olarak kullanmaya başladıklarını ifade eden Recep Kurtoğlu, “Aslında ilk önce evimin önüne koymak için almıştım. Tarihi eserleri seviyorum. Sığmayınca buraya getirmek zorunda kaldık. Çocuklar özellikle burayı istediler. Başta ticari amaçlı değildi. Sırf kendimiz için yapmıştık. Tamamen doğaldan yanayız. Her şeyi otantik yapmaya çalıştık. Bunlar en az 150-200 yıllık yapılar. Orijinalini hiç bozmamaya çalıştık. Orijinalliğini bozmadan eskiyi canlandırmak istedik” dedi. “Rize hayatını burada yaşatıyoruz” Gelen misafirleri şehir hayatından uzaklaştırarak Rize hayatını yaşattıklarını belirten Burak Kurtoğlu, “Buranın en büyük özelliği tamamen doğal olması. 150-200 yıllık yapılarımız var burada. 5 ayrı serender evimiz mevcut. Hiçbirinde çivi bile yok. Eskilerimiz tahtaların birbirine geçirerek yapmışlar. Zamanında bunlar kiler olarak kullanılmaktaydı. Eskiler mısır gibi ürünler öğüttükleri zaman fare gibi haşereler ulaşamaması için serenderlerde saklanırdı. Asıl kullanım amacaı oydu. Yöremizde çokça mevcuttu. Sahipleri bir kısmını kırıp odun yapmaya başladılar. Bir kısmı çürütmeye başladı. Değeri kalmadı. Bu olay zaten karambole gelişti. Öncelikle bu işe girmemize sebep olan arkadaş serenderi çürütüyordu. Eski sahibi bakamadığı için bize sattı. Köyümüze büyük geldiği için orada kullanamadık. Düz bir alana kurup arkadaşlarımız gelip çay içeriz amacıyla buraya kurduk. Sonrasında neden konaklamaya çevirmiyorsunuz gibilerinden çok talep olunca neden olmasın dedik. Bir tane ile başlamıştık. Şu anda 5 adet farklı serender evimiz mevcut. Rize’nin farklı köylerinden serender evleri aldık buraya taşıdık. Doğallığını bozmadan buraya dizdik. İçini de otel hizmeti verebilecek şekilde dizayn ettik. Buranın en büyük özelliği doğal olması. Buraya gelen insan 2-3 gün olsa bile şehir hayatından uzaklaşıyor. Rize hayatını burada yaşatıyoruz” ifadelerini kullandı. “Burada uyumak benim için tarif edilemeyecek bir duygu” Kaan Kurtoğlu ise serenderlerin tarihine dikkat çekerek “Serender yaklaşık 150 yıllık. İçine girdiğin andan itibaren ahşabın kokusunu alıyorsunuz. Özellikle yağmurlu havalarda burada uyumak benim için tarif edilemeyecek bir duygu. Gelen insanlarda bu şekilde düşünüyor. Bu serenderler eskiden kiler olarak kullanılıyordu. Buzdolabı olmadığı için insanlar gıda ürünlerini burada saklarlardı. Bunlar yerden yüksek olduğu için fare gibi hayvanlar gıdalara ulaşamıyordu. Bu şekilde kullanılıyordu” şeklinde konuştu.
Zonguldak Rektör Özölçer’den 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı mesajı Zonguldak Bülent Ecevit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. İsmail Hakkı Özölçer, 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı münasebetiyle bir mesaj yayımladı. Rektör Özölçer mesajında şu ifadelere yer verdi: “19 Mayıs, kadim Türk milletimizin tarih sahnesine adım attığı ilk andan itibaren aşkla bağlandığı bağımsızlığını aynı ruhla dünya sahnesine ilan ettiği asil günün adıdır. Övünç kaynağı tarihimizin dönüm noktası olarak bilinen Gazi Mustafa Kemal’in Samsun’a attığı ilk adım, milletimizin umudu ve karanlığın aydınlığı olurken millî devletimizin de müjdecisi olmuştur. 105. yıl dönümünü gurur ve mutluluk içinde kutladığımız bugün; aziz milletimizin kahramanlık beratı, devletimizin payidarlığının nişanı ve cumhuriyetimizin emaneti gençliğin meşalesidir. Ulu Önder Atatürk’ün yarınların umudu olan Türk gençliğine ithaf ettiği bu kutlu gün gençliğe duyduğu güvenin timsalidir. Güçlü Türkiye yüzyılında aydınlığımız olan gençlerimizin bilimde, sanatta, sporda ve hayatın her anında kazandığı zaferler ile insanlığa sunduğu nitelikli üretimler ‘Muhtaç olduğun kudret damalarındaki asil kanda mevcuttur’ sözünün göstergesidir. Ülkemizin teminatı olan gençlerin geleceğini emin adımlarla şekillendirdiği üniversiteler olarak bizler de üstümüze düşen sorumluluğun her daim farkındayız. Bu farkındalığın önemini bilerek aklın ve bilimin kılavuzluğunda çağdaş, vatansever, çalışkan, üretken, inancına ve kültürüne bağlı bir ülküyle birlikte ülkemizi muasır medeniyetlerin üstüne taşıyacak gençleri yetiştirmeyi görev addediyoruz. Bu duygu ve düşüncelerle necip milletimizin 19 Mayıs Atatürk’ü Anma, Gençlik ve Spor Bayramı’nı canı gönülden kutluyor; başta ülkemizin banisi Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve kahraman silah arkadaşları olmak üzere tüm aziz şehitlerimizi saygı, minnet ve rahmetle yâd ederken gazilerimize de sağlıklı bir ömür diliyorum.”