YEREL HABERLER - 23 Mayıs 2016 Pazartesi 19:09

Adıyaman Tanıtma Vakfı'nın 239 Bin Euroluk Projesi İmzalandı

A
A
A
Adıyaman Tanıtma Vakfı'nın 239 Bin Euroluk Projesi İmzalandı

Adıyaman Valisi Mahmut Demirtaş’ın Başkanlığını yürüttüğü Adıyaman Tanıtma Vakfı tarafından, "Turizm Sektöründe Kayıtlı İstihdamın Teşviki isimli proje kabul edilerek, projenin sözleşmesi Ankara’da imzalandı.
Adıyaman Tanıtma Vakfı tarafından hazırlanarak kabul edilen 239 Bin Euroluk proje ile Adıyaman turizmine katkıda bulunulması hedefleniyor. Proje kapsamında, Adıyaman turizm sektöründe artan kayıt dışı istihdam sorunun çözümüne ilişkin sosyal paydaşlarla beraber alternatifler geliştirilerek toplumsal farkındalık uyandırılması ve hedef grupların kapasitelerinin artırılması yoluyla il turizmine katkı sağlanması amaçlanıyor. Adıyaman’da turizmi canlandırmaya yönelik projelere çok büyük önem verdiklerini belirten Adıyaman Valisi Mahmut Demirtaş, "Kayıtlı İstihdamın Teşviki II Hibe Programı kapsamında kabul edilen 239 bin Euroluk projemizin sözleşmesi Ankara’da imzalanmıştır. Proje kapsamında, kadim medeniyetler şehri Adıyaman’da turizm sektörünün gelişimine yönelik çalıştaylar, paneller ve seminerler düzenlenecektir. Turizmin altyapısı ve çevre düzenlemesinin yapılması adına bugüne kadar ilimizde birçok tarihi ören yerimizi tekrar ayağa kaldırdık. Açık hava müzesi konumunda bulunan ilimizin turizm alanında hak ettiği noktaya gelebilmesi için yoğun gayret içerisindeyiz. Bu önemli projenin hazırlanmasında emeği geçenlere çok teşekkür ediyorum" dedi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Her 3 bin bebekten birinde görülen ’kistik fibrozis’te erken tanı hayat kurtarıyor Türkiye’de 3 bin bebekten birinde görülen kistik fibrozis hastalığı, topuk taramaları ve ter testiyle erken teşhis ediliyor. Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Arslan, kistik fibrozis hastalığının erken teşhis edilmesinin insanın yaşam kalitesini artırdığını ve yaşam sürecini uzattığını söyledi. Genetik bir hastalık olan kistik fibrozis, ülkemizde yeni doğan her 3 bebekten birinde görülüyor. Bebeklerin doğumuyla birlikte ön tanı için 2015 yılından itibaren yapılmaya başlanan topuk taraması ile erken teşhis sağlanıyor. Erken teşhisin ardından uygulanan ter testiyle de hastalığın tespiti yapılıyor. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlanan ter testi de deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlara kolaylık sağlamaya başladı. Hastanede görevli Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Arslan, hastalığın tanı süreci hakkında ve sonrasındaki tedavi süreci hakkında bilgi verdi. "Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir" Kistik fibrozun genetik geçişli bir hastalık olduğunu ve bulaşıcı bir hastalık olmadığını ifade eden Arslan, "Burada çocuk göğüs hastalıkların dan biri olan kistik fibroz için ter çalışması yapıyoruz. Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu geni taşıyan anne ve babanın çocuklarında meydana geliyor. Türk toplumunun da 3 bin kişiden birinde görülebiliyor. Ülkemizdeki mutosyonlar Avrupa’daki görülen mutasyonlardan farklı görülüyor. Kistik fibrozis de ter ve senkrasoyonlarla ilgili bir sorun oluşuyor ve buna bağlı olarak akciğerde ki balgamların yumuşatılıp atılması, pankreasta senkrosyonlar etkileniyor. Buna bağlı olarak sık tekrarlanan akciğer enfeksiyonları, beslenme bozukluğu, yağlı dışkılama, pis koku ishal, gelişme geriliği, sık sinüzitler nedeniyle hastalar çeşitli sıkıntı yaşamakta ve ilerleyen zamanda hayatını kaybediyordu dedi. "Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz" Ülkemizde 2015 yılından itibaren uygulanmaya başlanan topuk testiyle hastalığın erken teşhis edilmeye başlandığına dikkat çeken Dr. Arslan, “2015 yılından itibaren ülkemizde bu hastalık taranıyor. Bebekler doğduğunda topuk taramasında riskli görülen hastalar tarafımıza yönlendiriliyor. Burada ter testi yaparak bu hastalığın tanısını koyuyoruz. Erken tedavi ile daha iyi yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ter testi için hastaları 1 gün öncesinden hazırlıyoruz çünkü hastalardan ter toplamamız gerekiyor. 1 gün öncesinden banyo yapıp, iyi besleniyorlar. Yaklaşık yarım saatlik bir süreç içerisinde de ter toplanıyor sonrasında da ölçüm cihazında teri ölçüyoruz. Toplamda 1 saat içerisinde ter testinin sonucunu elde etmiş oluyoruz. Erken yaşta gözlemlenmeye başlıyor. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz. Hastalar erken tanıyla daha uzun yaşam ömre sahip oluyor. Normal bir birey gibi yaşayabiliyorlar. Bu tedavi süreci hastalar için ömür boyu devam ediyor. Bazı ilaçları ve fizik tedavi uygulamalarını sürekli yapmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.