YEREL HABERLER - 05 Şubat 2014 Çarşamba 18:01

Stk’lardan Çelikhan Yolu’na Ortak Tepki

A
A
A
Stk’lardan Çelikhan Yolu’na Ortak Tepki

Adıyaman’da faaliyet gösteren sivil toplum kuruluşu temsilcileri bir araya gelerek Adıyaman-Çelikhan Karayolu’nda meydana gelen kazalar ve kazalarda yollardan kaynaklanan eksikliklerin olduğunu ifade ederek basın açıklaması düzenledi.
Düzenlen basın açıklamasını okuyan Eğitim Bir- Sen Adıyaman Şube Başkanı Gaffari İzci, “Geçtiğimiz ay Adıyaman- Çelikhan Karayolu Palanlı mevkiinde meydana gelen elim kazada bir öğretmen arkadaşımız hayatını kaybetmiş, 7 öğretmen arkadaşımız da yaralanmıştı.
Eğitimciler Birliği Sendikası Adıyaman Şubesi olarak olay hakkında basın açıklaması yaparak kazaya sebep olan ihmal ve eksiklikleri gündeme getirmiş, en kısa zamanda çözüme kavuşturulması konusunda yetkilileri göreve davet etmiştik. 26 Ağustos 2013 tarihinde ise Adıyaman Memur-Sen olarak yaptığımız açıklamada Adıyaman Çelikhan yolunda her yıl onlarca kişinin yaralandığını veya hayatını kaybettiğini, tüm ilgili ve yetkililere haykırmıştık. Türkiye’nin her tarafını duble yollarla ören hükümet sıra Adıyaman-Çelikhan yoluna gelince yoldan sorumlu bölge müdürlüğü duble yol yerine bir bariyer koymaya para bulamadığını söyleyerek ödenek yokluğunu gerekçe gösteriyor. Ve bununla yetinmeyerek ölümlü kazalara sebebiyet veren yolun durumu meydanda iken kazadan dolayı şoförü suçluyor ve bunu gündeme getiren basına dava açıyor. Konuyu gündeme getirerek çözüm bulunmasını isteyen başta Eğitim-Bir-Sen ve Memur-Sen olmak üzere sivil toplum kuruluşları ile konuyu işleyen basın organlarının tek amacı insan hayatına önem vermesi ve gelişen Türkiye’nin birçok nimetinden mahrum kalan Adıyaman’ın az da olsa hizmet almasıdır. Sivil toplum kuruluşları olarak bizler içinde yaşadığımız topluma karşı kendimizi sorumlu hissediyor ve bunu her fırsatta dile getiriyoruz. Bu sorumluluğun gereği olarak geçtiğimiz hafta sivil toplum kuruluşları ile yaptığımız toplantıda konu gündeme gelmiştir. Toplantıya katılan Memur-Sen, AKİV, ADİMDER, Ensar Vakfı, Gökkuşağı Derneği, Hayat Vakfı, Safvan-Der, Hayrat Vakfı, İHH, İlim Yayma Cemiyeti, TÜMSİAD, ULUED, Ülfet Hareketi, Yüzakı Derneği, YADER, Adıyamanlılar Vakfı, Anadolu Gençlik Derneği, İmam Hüseyin Derneği, Hak-İş başta olmak üzere toplantıya gelemeyen diğer STK’lar olarak ilimizi ve insanımızı ilgilendiren her konunun bizi de ilgilendirdiğinin bilinmesini istiyoruz. Kamu görevi yapan basın kuruluşu ve mensubu arkadaşlarımızın da bu minvalde hareket ederek toplumun sesi ve vicdanı olmaya gayret ettiklerine inanıyoruz. Duyumlarımıza göre özellikle Palanlı mevkiinde meydana gelen ve 1 kişinin vefatı 7 kişinin de yaralanmasına neden olan kazayı gündeme getiren, genelde de bu güzergâhta meydana gelen kazalardan dolayı yolun yapılmasını isteyen ve bu konuda yetkilileri göreve davet eden bir basın mensubu arkadaşımız Karayolları Bölge Müdürü tarafından mahkemeye verilmiş. Adıyaman için talihsiz ve trajikomik olan bu olayın gerçek olmamasını diliyoruz. Eğer gerçekse, başta ilin siyasileri olmak üzere etkili ve yetkililerine sesleniyoruz. Bu ilin sorunlarını basın yoluyla gündeme getirmek ve çözüm istemek ne zamandan beri suç oldu? Gündeme getirilen sorunlar doğru değilse lütfen açıklama yaparak yalanlayın. Ama doğru ise, yılların sorunlarını çözemeyenler mi suçlu, yoksa bunu gündeme getirenler mi? Belki bir kazayı önleyecek hatta belki de bir hayatı kurtaracak birkaç metrelik bariyeri ödenek gerekçesi ile çok görenler basınımızı mahkemeye vermek suretiyle susturmaya, bu ilin STK’larına ve kamuoyuna gözdağı mı vermeye çalışıyorlar?
Adeta, “Biz bariyer yapmamış olabiliriz, meydana gelen kazada yol trafiğe yüzde 100 elverişsiz de olabilir ancak siz bunu gündeme getiremezsiniz, basınınız bunu konuşamaz hatta haber bile yapamaz çünkü siz sadece ölebilirsiniz, vergi ödeyebilirsiniz ama karşı çıkamazsınız, konuşamazsınız, sorgulayamazsınız, hesap zaten soramazsınız” gibi yaklaşımlar asla kabul edilemez. Memleketimizin müzminleşmiş sorunlarını gündeme getirerek çözüm arayan ve hizmet isteyen basınımızı bu tavrından dolayı takdir ve teşvik etmek gerekirken bunu önlemek adına fikir beyan etmenin dışında başka yollar aramak ve dava açmak gibi basına, STK’lara ve kamuoyuna tehdit ve baskı olarak algılanabilecek uygulamaları kabul etmeyeceğimizi ve bu tür yaklaşımlarla mücadelemizi sürdüreceğimizi ifade ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sivas Bu belirtiler varsa Lohusa Sendromu yaşıyor olabilirsiniz Doğum sonrası başlayıp ortalama 6 hafta devam eden lohusalık sürecinde anneler duygusal, biyolojik, fiziksel, toplumsal, psikolojik değişiklikler yaşıyor. Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kerime Nazlı Salihoğlu, “Anneler doğumun ardından kendilerini mutsuz, karamsar, üzgün hissedebilir. Hayattan zevk alamama, bebeğine yeterli sevgi hissedememe, dışarı çıkmak istememe, aşırı uyku hali ve aşırı iştah ya da tam tersi uykusuzluk ve iştahsızlık gibi durumlar yaşayabilir. Bu süreçte aile ve eşlerin anneye desteği çok önemlidir” dedi. Medicana Sivas Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kerime Nazlı Salihoğlu, doğum yapan her 100 kadından 10-15’inde lohusa sendromunun görebileceğini söyledi. Lohusa sendromu belirtilerini anlatan Op. Dr. Nazlı Salihoğlu, sendrom döneminde aile desteğinin önemli olduğunu söyledi. Lohusalık sürecinin önemli olduğunu söyleyen Salihoğlu, “Bazen hastalarımız, kadınlarımız bu durumu gizledikleri için ya da çok farkına varamadıkları için ortaya çıkması da gecikebilir. Toplumda her doğum yapan kadında lohusa sendromu görülme riski vardır. Her 100 doğum yapan kadının 10-15 ‘inde de görülebilir. Aslında bu oranlar daha fazla ama kadınlar paylaşmadıkları için oranlar biraz daha düşükmüş gibi algılanıyor. Doğumu zor olan hastalarımızda, travmatik bir doğum yaşamışsa, prematüre bir doğum yaşamışsa, daha önce gebelik döneminde depresyon şikayeti varsa, ailesi ile ve eşiyle problemi olan hastalarımızda lohusa sendromu risk altındadır. Daha önce gebelikte anksiyete ya da sosyo-ekonomik düzey olarak düşük seyreden hastalarımızda lohusa sendromunu daha fazla görüyoruz. Yapılan çalışmalarda; normal doğum yapanlarda, sezaryen doğuma oranla, daha fazla lohusalık sendromu görüldüğü belirtiliyor. Çalışan annelerde de çalışmayan annelere oranla daha fazla görülüyor’’ şeklinde konuştu. “Herkeste görülebilen ve tedavisi mümkün olan bir durum” Salihoğlu, bu süreçte annelerin bebeği reddetme, kötü davranma, beslememe durumunun olduğunu belirterek “Bazen lohusalık sendromunda, bebeğini kucağına aldığında yeterli sevgi hissedemediğini söyleyen anneler oluyor. Ya da ‘Anne olamadım mı?’ diye düşünenler oluyor. Bebeği reddetme durumu görülebiliyor. Bazen kötü davranma, emzirmeme, bakımını yapmama gibi tepkilerle karşılaşabiliyoruz. Bu süreçte anneler bebeğine gerçekten kötü davranma meyillin de olabiliyorlar. Bu süreçte mutlaka psikolojik ve psikiyatrik destek almalarını öneriyorum. Mutlaka eşiyle, hekimiyle, aile hekimiyle ya da kadın doğum hekimiyle mutlaka paylaşılmalı. Çünkü bunlar önlenemeyen şeyler değildir. Herkeste görülebilen bir durumdur. Tedavisi olmayan bir durum değildir. Genelde konuşarak ya da bazen psikolog desteği alarak da ortadan kaldırılabilir. Bazen psikoza kadar ilerleyebilir. O zamanda ilaç tedavisi ya da psikiyatrik destekte öneriyoruz mutlaka. Bu süreçte aileye ve eşe çok fazla destek düşüyor’’ ifadelerini kullandı. “Kendimizi yıpratmamızın bir anlamı yok’’ Op. Dr. Salihoğlu, Lohusalık Sendromuna yakalanan annelerin egzersiz yapmalarını, yürüyüş yapmalarını ve eşleriyle vakit geçirmelerini önerdiğini ifade ederek, “Bazen eve yeni bir bebek gelmenin heyecanıyla bütün ilgi bebeğe kayabiliyor. Anne burada kendini değersiz, sevilmediğini, artık ikinci planda olduğunu hissedebiliyor. Bazen bu hissiyatta annelerimizi lohusalık sendromuna sokabiliyor. O yüzden ailede bebeğe bakımı açısından destek olup, eşler yeri geldiğinde mutlaka annelerimizle birlikte ayrıntılı vakit geçirmeliler. Annemize bu süreçte en önemli tavsiyem mutlaka kendisine vakit ayırmasını öneriyorum. Bolca dinlenmesini, uyku düzenini oturtmasını, ailesinden bebek için yardım almasını, eşiyle birlikte yalnız olarak dışarı çıkıp birlikte vakit geçirmelerini öneriyorum. Ya da annemizin arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirmesini öneriyorum. Bolca egzersiz yapabilir, yürüyüş yapabilir, televizyon izleyebilir, sosyal medyada anne bloklarını takip edebilir. Hayatta her şey rol olduğu gibi annelikte bir roldür ve oynadıkça, öğrendikçe bizler öğreneceğiz. O yüzden kendimizi yıpratmamızın bir anlamı yok. Mutlaka önemli olan sevgi temeline dayalı, bebeğiyle birlikte vakit geçirerek bu süreci birlikte atlatabileceklerini düşünüyorum” ifadelerine yer verdi.
Balıkesir Ayvalık turizm sezonuna hazırlanıyor Turizm alanında Kuzey Ege’nin incisi ve cazibe merkezi konumundaki Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde, yaklaşan sezon öncesinde hazırlıkları sürüyor. Ayvalık Belediyesi Fen İşleri ve Temizlik İşleri müdürlüklerine bağlı ekiplerin ortak yürüttükleri çalışmalarla Ayvalık’ta yeni yaz sezonu hazırlıkları tamamlanıyor. Sarımsaklı Badavut mevkisinde sahil boyunca yürütülen çalışmalarla Ayvalık’ın doğal güzellikleri titizlikle korunuyor. Sahilde, atıklardan arındırma, kumları temizleme işlemlerini hızlandıran ekipler, bölgenin temiz ve düzenli bir görünüme kavuşmasını sağlıyor. Badavut mevkiindeki çalışmalar, kumsalın hem estetik açıdan daha güzel bir görünüme kavuşmasını, hem de yerli ve yabancı turistlerin rahat ve keyifli vakit geçirebileceği bir ortama kavuşturmaya çalışıyor. Ekipler, titizlikle yürüttükleri çalışmalarla Ayvalık’ın turizm potansiyeline değer katabilmek için mücadele ediyor. Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin, yapılan çalışmaların Ayvalık’ın çevre düzenlemesi ve turizme verilen değer açısından önemli olduğunu belirterek, Sarımsaklı Badavut mevkisi sahilindeki düzenlemelerin titizlikle yürütüldüğünü söyledi. Başkan Ergin, "Kentimize gelen her vatandaşımız temiz ve düzenli bir çevrede vakit geçirsinler. Kentimizden huzur içinde keyifli hatıralarla ayrılmalarını hedefliyoruz" dedi.