POLİTİKA - 28 Şubat 2015 Cumartesi 16:26

Bakan Eroğlu: “Türkiye'yi Büyük Bir Beladan Kurtardık

A
A
A
Bakan Eroğlu: “Türkiye'yi Büyük Bir Beladan Kurtardık

Orman ve Su İşleri Bakanı Veysel Eroğlu, Süleyman Şah Türbesi’nin taşınarak Türkiye’nin ilerde yaşayabileceği büyük bir beladan kurtarıldığını kaydederek, “Bunu tarih şuuru olmayan, tarih vizyonu olmayan, tarihi olmayan insanlar bunu takdir edemez” dedi.
Bakan Eroğlu, Haziran ayında gerçekleştirilecek genel seçimler öncesi partisinin il başkanlığında seçim süreci ile ilgili bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya İl Genel Meclis (İGM) Başkanı Salih Sel, AK Parti Afyonkarahisar İl Başkanı İbrahim Yurdunuseven, Merkez İlçe Başkanı Bülent Eser ve AK Parti İl Kadın Kolları Başkanı Dilek Hanım Çengelci ile birlikte milletvekili aday adayları ve partililer katıldı.
Toplantıda Afyonkarahisar’a AK Parti hükümeti döneminde yapılan yatırımlardan bahseden Bakan Eroğlu, Türkiye ile birlikte Afyonkarahisar’ın adeta şaha kalktığını ifade etti. Ardından konuşmasında gündemdeki sıcaklığını koruyan “İç Güvenlik Paketi ve Şah-Fırat Operasyonu” konularına değinen Bakan Eroğlu, önce Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde (TBMM) muhalefetin yoğun eleştirilerine neden olan İç Güvenlik Paketi konusunda açıklamalarda bulundu. Konu hakkında muhalefetin eleştirilerine anlam veremediğini belirten Bakan Eroğlu, “AK Parti’nin değişik konularda ne kadar Türkiye’yi büyük felaketlerden kurtardığını anlatacağız. Bakın şu ‘çözüm süreci’ ne kadar önemli. Biz milletin huzuru için, emniyeti için malını, canını, namusunu, ırzını korumak için bunları yapıyoruz. Polis bunun için var. Ne oldu? Biz Avrupa standartlarından daha kötü bir durumda değiliz. Yani dünyanın her yerinde molotof atmak büyük bir cezadır. Yani molotof dediğinizin el bombasından farkı yoktur. Nitekim otobüse attılar kaç kişi hayatını kaybetti. Dolayısı ile molotof, polisin özellikle gözaltına alması suresi bir hususla, emniyet teşkilatından piramit tersine dönmüş. Bunun yeniden yapılandırılması gibi konularda gerçekten çok ciddi bir çalışma yapıldı ama nedense muhalefet buna hep karşı çıkıyor. Allah nasip ederse, zaten şuana kadar 35-40 madde falan geçti, bunu devam ederek geçireceğiz” diye konuştu.
“BÜYÜK HARPLER KÜÇÜK KIVILCIMLARDAN ÇIKAR”
Şah-Fırat Operasyonu’na da değinen Bakan Eroğlu şunları söyledi:
“Türkiye’yi çok büyük bir sıkıntıdan, büyük bir beladan kurtarmak için Suriye’deki bu kardeşiniz takip etmişti. Ben Süleyman Şah Türbesini takip eden bir kişi olarak, oraya gittim ama şimdi etrafı kuşatılmış, birisi bir ateş edecek oradaki kahraman askerlerimizi öldürecek, büyük bir şey. Bakın unutmayın büyük harpler bazen küçük şeylerden, kıvılcımlardan çıkar. Nitekim biliyorsunuz, bir cihan harbi Saraybosna’da köprünün üzerinden geçerken bir prens öldürüldü, büyük bir harp çıktı. Dolayısı ile oradaki insanları kurtarmak maksadı ile toprağımız orada zaten iki defa yer değiştirmiş, daha önce yer değiştirmiş, baraj yapılmış bir kez daha yer değiştirmiş. Biz barajın kenarında çok enteresan bir yerde bir orayı sulardan korumak için tahkimat yaptık, güzelleştirdik. Şimdi orayı yine Suriye toprağında bir yere, emniyetli bir yere taşıdık. Aslında bu büyük bir başarı hikayesi. Kimsenin burnu kanamadan, Allah rahmet eylesin kapak açılınca bir astsubayımız şehit düştü, bir kaza neticesinde ama onun dışında Türkiye’yi muhtemel bir beladan kurtardık. Bunu tarih şuuru olmayan, tarih vizyonu olmayan, tarihi olmayan insanlar bunu takdir edemez. Hükümetimiz bunu 4 dörtlük düşündü, karar verdi, en uygun zamanda, en uygun şekilde ve hiç kimsen izin almadan sadece haber vererek gereğini yaptı. Büyük Türkiye bu işte, vatanseverlik budur işte. Vatanseverlik oradaki askerlerimizin ayağına diken batmaması için her türlü tedbiri almaktır.”
“TÜRK İLE KÜRT KARDEŞTİR BUNU BOZAN KALLEŞTİR”
Açıklamalarının ardından gazetecilerin sorularını yanıtlayan Bakan Eroğlu, bir gazetecinin “Silah bırakma ve Milliyetçi Hareket Partisi’nden (MHP) gelen ‘bu ihanettir’ açıklamalarını nasıl değerlendiriyorsunuz?" sorusuna ise şu yanıtı verdi:
“Silah bırakmaları lazım. Biz bütün vatandaşlarımızı seviyoruz. 78 milyon vatandaşımızı kucaklıyoruz. Onların hak ve hürriyetlerini, özgürlüklerini korumak için elimizden gelen bütün gayreti sarf ediyoruz. Hükümet olarak bütün açılımları biz gerçekleştirdik. Ne oldu? Şuanda Kürtçe televizyon var. Vatandaş gittiği zaman annesiyle hastanede Kürtçe konuşabiliyor. Bütün imkanları sağladık. Bu yüzden onların da silah bırakmaları gerekir. Madem ki birlik beraberlik kardeşliği daha da pekiştireceğiz, bunun gerçekleşmesi gerekir. Biliyorsunuz bizim milletimizde şöyle bir şey var; Türk ile Kürt kardeştir, bunu bozan kalleştir diye. Asırlardır, bin yıldır bu topraklarda biz birlikte yaşadık. Aslında ayrım da yoktur. Kürt Cumhurbaşkanları, Genelkurmay Başkanları ve Bakanlar vardır. Şuanda bile kabinede var. Neden Kürt, Türk, Çerkez vesaire ayrımı yoktur? Dolayısıyla hepimiz tek bir millet tek vatan tek bayrak olarak hep birlikte kardeşiz. Bu kardeşliği pekiştirmek için bunların unsurlarının da silahları bırakması şart.”
Bakan Eroğlu’nun açıklamalarının ardından teşkilat üyeleri ile basına kapalı bir toplantı gerçekleştirdi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Anadolu Üniversitesi’nde kültür söyleşilerine Prof. Dr. Halil Berktay konuk oldu Eskişehir’de ‘Kültür Söyleşileri’ kapsamında düzenlenen ’Tarih ve İdeoloji’ başlıklı söyleşi Anadolu Üniversitesi İletişim Bilimleri Fakültesi (İBF) Şener Şen Salonu’nda gerçekleştirildi. Anadolu Üniversitesi Türk Dünyası Uygulama ve Araştırma Merkezi (TÜDAM) Müdürü Prof. Dr. Haşim Şahin’in moderatörlüğünü yaptığı etkinliğe İbn Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Berktay konuk oldu. Söyleşiye İBF Dekanı Prof. Dr. Bülend Aydın Ertekin başta olmak üzere çok sayıda akademisyen ve öğrenci de katılım gösterdi. “Tarihçilik ve tarih yazıcılığı bugün ile geçmiş arasında sürekli bir ilişkidir” Tarihçinin özelliklerinden ve tarihi ideolojilerden kurtarmanın mümkün olup olmadığına değinen İbn Haldun Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Halil Berktay konuşmasında şunlara yer verdi: “Bilimde objektiflik apriori değildir aposteoridir. İyi bilim insanı ise sadece yanıldığını kabul etmekle kalmaz, yanıldığının düzeltilmesinden sevinç duyar. Kendisini aşağılanmış hissetmez gerçeğe daha fazla yaklaşmak uğruna hatasının düzeltilmesinden sevinç duyar. Sadece gerçeği bilmek söz konusu değildir. Tarihte niyet ve bağlayıcı meslek etiği önemlidir. Tarihçilik ve tarih yazıcılığı bugün ile geçmiş arasında sürekli bir ilişkidir; geçmişin nötr bir şekilde incelenmesi yerine bugün ile geçmiş arasında sürekli diyalogdur ve bu ilişki bugünden kurulur. Günümüz olayları, ideolojik politik cereyanları tarihi belirli bir ortamla kuşatır ve ona bazı fikirleri, konuları, temaları ilham eder. Duyarlılıklar doğrultusunda her nesil kendi tarihine ilişkin sorular sorar. 1960-1968 Paris Vietnam savaşı ve protestoları birer dalgalanma örnekleri. 1950’lerin sonundan itibaren birçok İlkçağ Tarihine yönelen genç araştırmacılar, kölelik ve köle isyanını çalışıyor çünkü 1960’ların, o dönemin solcu terminolojisi, aşağıdan yukarı patlak veren isyanları, özellikle klasik Atina’nın ve Roma’nın kölelik düzeni ve köleleri ile zihinsel ve duygusal bir bağlantı kuruyorlar. Böylelikle İlkçağ Tarihçiliğinde yoksulluk, sınıflar, sınıfsallaşma, köylü isyanları gibi konular öne çıkar. Sovyetler Birliği çökünce ve bütün Doğu Avrupa’daki komünist tek partili rejimleri de transformasyona uğratınca demokrasiye geri dönüş gerçekleşti. Bunun sonucunda İlkçağ Tarihçiliğinde, ilkçağ demokrasisi yeniden değer kazandı.” ‘Tarih ve İdeoloji’ söyleşisi soru-cevap kısmının ardından İBF Dekanı Prof. Dr. Bülend Aydın Ertekin’in Prof. Dr. Halil Berktay’a teşekkür belgesi ve hediye takdim etmesiyle sona erdi.
Ankara Bakan Tunç’tan Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Khan’a "Gazze çağrısı" Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) Başsavcısı Karim Asad Ahmad Khan’a, "Acilen soruşturma açılmalı, tedbir kararları alınmalı, suçluların tutuklanması sağlanmalıdır" çağrısında bulundu. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç, X hesabından yaptığı paylaşımda, Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Asad Ahmad Khan’a Gazze’de yaşanan olaylara ilişkin çağrıda bulundu. Bakan Tunç, "Khan’ın Filistin’de işlenen insanlık suçları karşısında soruşturmayı tamamlayarak davayı açmaması Gazze’deki dramın giderek artmasına, çocuk katliamının devamına neden olmaktadır. Davanın gecikmesi İsrailli saldırganları cesaretlendirmekte, Uluslararası Hukuka olan güveni ortadan kaldırmakta, UCM’yi etkisizleştirmektedir" ifadelerini kullandı. "Lütfen çocuklar öldürülmesin, suçlular adalet önünde hesap versin" "15 bini çocuk 37 bin sivilin öldürüldüğü 77 bin masum insanın yaralandığı" ifadesini kullanan Tunç, paylaşımında şunları aktardı: "Milyonlarca insanın açlık ve susuzluğa maruz bırakıldığı, hastanelerin, ibadethanelerin, okulların, mülteci kamplarının bombalandığı saldırılarda harekete geçilmeyecekse ne zaman geçilecektir. Tüm suç delilleri ortada iken davayı açmamakta direnmek, katliama sessiz kalmak, işlenen suça ortak olmak anlamına gelecektir. Artık tahammül kalmamıştır, insanlık vicdanı dünyanın her yerinde, üniversitelere, sokaklara, meydanlara taşmaktadır. Çocukların katlini önlemek UCM’nin elindedir, soykırım suçunu önlemek UCM’nin varlık sebebidir, UCM bunun için kurulmuştur, bu yetkisi vardır. Suçlular da bellidir, acilen soruşturma açılmalı, tedbir kararları alınmalı, suçluların tutuklanması sağlanmalıdır. Bir gün bile gecikmek, yüzlerce çocuğun hayattan koparılması demektir. Uluslararası Ceza Mahkemesi Başsavcısı Karim Asad Ahmad Khan, beklemeniz için hiçbir neden yok, dünya hukuk tarihine kara bir leke olarak değil; insan haklarını ve adaleti savunan biri olarak geçmek istiyorsanız bir dakika bile beklememeniz gerekir. Lütfen çocuklar öldürülmesin. Suçlular adalet önünde hesap versin."
Ankara CHP lideri Özel: (Kılıçdaroğlu ile görüşmesi) "Cumhurbaşkanı ile yaptığım görüşmeyle ilgili kendisine bilgi verdim, detayların önemli bir kısmını paylaştım" Cumhuriyet Halk Partisi Genel Başkanı Özgür Özel, Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmeye ilişkin, "Cumhurbaşkanı ile yaptığım görüşmeyle ilgili kendisine bilgi verdim. Detayların önemli bir kısmını paylaştım, kendisinin görüşlerini aldım" dedi. Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, Ankara Büyükşehir Belediyesi (ABB) Başkanı Mansur Yavaş’ı 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri’nin ardından ilk kez ziyaret etti. Basına kapalı gerçekleşen görüşmenin ardından Özel ve Yavaş, Belediye Meclis Salonunda CHP’nin Ankara ilçe belediye başkanları ve belediye meclis üyeleri ile bir toplantı yaptı. Toplantının çıkışında ise Özel ve Yavaş basın mensuplarına açıklamalarda bulundu. ABB Başkanı Mansur Yavaş, Özel’in seçimlerin ardından hayırlı olsun ziyaretinde bulunduğunu ve kendisine belediye olarak yaptıkları çalışmalar ile finansal raporlara ilişkin bilgiler verdiğini kaydetti. CHP Genel Başkanı Özgür Özel ise ziyarette Yavaş’ın kendisine Ankara’nın 5 Beyazı’nı temsil eden Ankara tavşanı, Ankara balı, Ankara keçisi, Ankara kedisi ve Ankara güvercinini simgeleyen bir plaket takdim ettiğini, kendisinin ise Atatürkçü Düşünce Derneği ve Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneği’ne yaptığı bağışın sertifikasını hediye ettiğini bildirdi. "Ben de olumlu buluyorum" Açıklamaların ardından Özel ve Yavaş, basın mensuplarının sorularını yanıtladı. Mansur Yavaş, Özgür Özel ile Cumhurbaşkanı Erdoğan arasındaki görüşme hatırlatılarak, "Bu görüşmeyi nasıl değerlendiriyorsunuz? Sizin Recep Tayyip Erdoğan’la görüşmeniz gerçekleşecek mi?" şeklindeki soruya, şu yanıtı verdi: "Kamuoyu gibi ben de olumlu buluyorum. Genel Başkanımızın yaptığı konuşmada belediyelerimizin sorunları da Cumhurbaşkanımıza anlatıldı. Önümüzdeki günlerde bizim de bakanlıklarla ilgili bazı bekleyen yazılarımız var. Onlarla ilgili eğer görüşmenin sonucu olumlu olursa biz de olumlu sonuç bekliyoruz. Olumlu sonuçlanmazsa ondan sonra tekrar bir randevu istemeyi düşünebilirim. Görüşmenin sonucu inşallah olumlu olur iki taraftan da diye bekliyorum eğer hükümet kanadından olumlu bir yaklaşım olursa zaten problemlerimiz çözülecek o zaman görüşmeye gerek kalmayacak." "Yargı talimatı kendi vicdanından alsın" Cumhurbaşkanı Erdoğan’la görüşmesinde Gezi Parkı Davası tutuklularının gündeme gelip gelmediği ve atılacak olumlu bir adım konusunda umutlu olup olmadığı sorulan Özel, "Bu konuda en yoğun beklenti, iş adamlarından tutun Türkiye’nin ekonomisi iyiye gitsin isteyen herkesin beklentisidir. Gezi Davası, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararı ve Anayasa Mahkemesi kararı ayrı ayrı uygulanmadığı için Türkiye’de hukukun üstünlüğü olmadığını, hukuki öngörülebilirlik olmadığını, insanların önünü göremediğini böyle bir ülkeye yatırım yapılamayacağını, kredi verilemeyeceğini, verilen kredinin riskinin yüksek olduğunu ve doğrudan ekonomiye dahi olumsuz etkisi olan bir durum olduğunu bir kere bu yönüyle hatırlatalım. Yargı talimatı kendi vicdanından alsın. Yeniden yargılama mı? yargılamanın yenilenmesi mi? En doğrusunu hukukçular bilir ama bu bir yol bulunsun, Türkiye bu cendereden kurtulsun" dedi. "Cumhurbaşkanının düşüncelerini ifade etmek bana düşmez" Erdoğan ile görüşmesinde hasta tutuklular konusunun gündeme gelip gelmediği sorusunu yanıtlayan Özel, "Ben tabii kamuoyuna mal olmuş konularda kendi düşüncelerini söyleyebilirim ancak Cumhurbaşkanının düşüncelerini ifade etmek bana düşmez bu sorunun muhatabı kendisi. Ben büyük dramı anlattım ve bu konuda kendisinin gerekeni yapmasının çok yerinde olacağını nezaketli bir dille kendisinden talep ettim. Ancak kendisinin değerlendirmelerini kamuoyuyla paylaşmaya ben yetkili değilim" ifadelerini kullandı. "Çok defa yemek yedik, bu kadar keyifli bir yemek yememiştik" Dün Ahlatlıbel’de CHP eski Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile yaptığı görüşmede Kılıçdaroğlu’nun 31 Mart’taki seçimleri ve Erdoğan’la görüşmesini nasıl değerlendirdiği sorulan Özel, şunları aktardı: "Genel Başkanımızla hem çok faydalı hem de bugüne kadar en rahat ve en keyifli yemeğimizi yedik. İki taraf da kazanan tarafta sonuçta. CHP kazanınca mevcut genel başkanı da bir önceki genel başkanı da keyifleniyor. Çok keyifli bir sohbet oldu. Hem Sayın Meclis Başkanı ile hem de Sayın Cumhurbaşkanı ile yaptığım görüşmeyle ilgili kendisine bilgi verdim. Detayların önemli bir kısmını paylaştım, kendisinin görüşlerini aldım. O Twitter meselesiyle ilgili ben onu hiç üstüme almamıştım almamakla doğru yapmışım. Sayın Genel Başkanı telefonla aradığımda görüşmeyle ilgili zaten bunu önerilerde bulundu. ’Şu söylenebilir, şunu söylerlerse bunu hatırlatmayı unutmazsak iyi olur’ dediğine göre, görüşmeyi yanlış bulmuyor. Yoksa ’benim söyleyecek bir sözüm yok ne gidiyorsunuz?’ derdi. Genel Başkanlar her tweeti üstüne almazlar. İkincisi, dün de kendisiyle yaptığım görüşmenin değerlendirmesinde kendisinin son derece yapıcı, son derece katkı, verici geleceğe dönük ışık tutucu bir yaklaşımı vardı. O yüzden böyle bir sorun alanımız yok. Bundan sonra partiyle ilgili, partinin geleceğiyle ilgili partinin iktidara gelmesi ile ilgili umutlarımız var. Çok defa yemek yedik, bu kadar keyifli bir yemek yememiştik."