KÜLTÜR SANAT - 30 Aralık 2019 Pazartesi 10:09

Bu fotoğraflara bakan bir daha baktı

A
A
A
Bu fotoğraflara bakan bir daha baktı

Afyon Kocatepe Üniversitesi Araştırma Görevlisi Hakan Yılmaz, Park Afyon Alış Veriş Merkezi’nde şimdiye kadar özellikle Frig vadileri başta olmak üzere doğada çektiği yüz ifadelerini andıran fotoğrafların sergisini Doğadaki Yüzler ismiyle açtı.

Afyon Kocatepe Üniversitesi Araştırma Görevlisi Hakan Yılmaz, Park Afyon Alış Veriş Merkezi’nde şimdiye kadar özellikle Frig vadileri başta olmak üzere doğada çektiği yüz ifadelerini andıran fotoğrafların sergisini Doğadaki Yüzler ismiyle açtı.


Park Afyon Alışveriş Merkezi’nde Hakan Yılmaz tarafından açılan “Doğadaki Yüzler” Fotoğraf Sergisi’ne ilgi yoğun oldu. Sergiyi ziyarete gelenler kayalarda ve yerleşim yerlerindeki yüz ifadelerine hayranlıkla baktılar.


Sergi hakkında bilgi veren Afyon Kocatepe Üniversitesi Sinema ve Televizyon Bölümü Araştırma Görevlisi Hakan Yılmaz, sergide 40 fotoğrafın bulunduğunu belirterek, “Sergi Doğadaki Yüzler ismini taşıyor. Yaklaşık 2 yıldır doğada bazı belgeseller çekmek için bulundum. Bu vesileyle taşlarda, bulutlarda, ağaçlarda yüz ifadeleri görmeye başladım ve bunları fotoğrafladım. Yaklaşık 100 fotoğraf cardı, bunların çerisinden 40’ını seçtik, fotoğraf severlerle buluşturuyoruz şuanda. Sergi 31 Aralık’a kadar açık kalacak 3 gün süreli bir sergi. Çocukluktan itibaren bulutları, başka şekilleri yüz ifadelerine benzetiriz. Aslında böyle bir şeyin böyle zamanda ortya çıkışı; taşlarda, kayalarda, bazı bitkilerde, gökyüzünde, bulutlarda görmeye çalıştığım, insanlarında yüz ifadelerini görmesi için sunduğum bir bir fotoğraf sergisi” diye konuştu.


“Herkes Frig Vadisini görmeli”


Sergide özellikle Frigyalıların yaşadığı Frig Vadilerinde çekilmiş fotoğraflara ağırlık verilmesine de açıklık getiren Yılmaz, “Frig Vadisi malum Afyonkarahisar’ın çok geniş bir alanına yayılmış bir bölge. Orada tabi ki aşındırmalarla oluşmuş Aldalas Kalesi’nde, Ayazin’de Üçlerkayası köyünde, Seydiler’de özellikle bu tür yüz ifadelerini çok daha net gördüğümü düşünüyorum. Bu anlamda da çok zengin bir coğrafyanın üzerinde oturuyoruz. Mutlaka herkes Frig Vadisi’ne gelip bu coğrafyayı gezmeli, o tarihi dokuları, kayaları, yerleşim yerlerini görmeli diye düşünüyorum. Çok esrarengiz, büyülü bir coğrafyanın üzerinde oturuyoruz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir İzmirli ‘Müslümcülerden’ Mustafa Keser’e tepki: “Özür bekliyoruz” Şarkıcı Mustafa Keser’in Müslüm Gürses ile ilgili söylediği sözlere İzmir’de ‘Müslümcülerden’ tepki geldi. Müslümcüler, “Mustafa Keser’den özür bekliyoruz” dedi. Sanatçı Mustafa Keser, yaptığı bir röportajda şarkıcı Orhan Gencebay ve Müslüm Gürses’e yönelik, “Orhan Gencebay iyi bir müzisyendir ama iyi bir ses sanatçısı değildir. Müslüm Gürses Türkiye’nin en lezzetli seslerinden biridir ama hayatımda dinlemedim çünkü kötü okuyor” ifadelerini kullanmıştı. Keser’in bu sözlerine İzmir’de ‘Müslümcüler’ tepki gösterdi. Bornova’da bulunan Müslüm Gürses Arşiv Evi’nde toplanan ‘Müslümcüler’ arasından kendisini ‘radikal Müslümcü’ olarak tanıtan Mehmet Kara, “Geçtiğimiz günlerde Mustafa Keser abimizin bir röportajına denk geldik. Bahsettiği kelimelerde Müslüm Baba için ‘kötü okuyor’, Orhan Gencebay için ‘müzisyenliğini sevmiyorum’ gibi yorumlarda bulunmuş. Biz buna üzüldük. Mustafa Keser’den öncelikle özür bekliyoruz. Müslüm Baba gibi bir sanatçı daha da gelmez” diye konuştu. “Müslüm camiası olarak özür bekliyoruz” 35 yıldır Müslüm Gürses’in müziklerini dinlediğini belirten Nuri Alptekin ise şöyle konuştu: “Müslüm Baba’nın arşiv evi ve müzesi var. Müslüm Baba’nın mumyası yapıldı. Müslüm Baba’nın burada milyonlarca evladı var. Onu sahipsiz bırakmayız. Lütfen ‘Müslüm camiası’ olarak bir özür bekliyoruz.” Müslüm Gürses’in ‘sadece müziklerime saygı duyun’ dediğini aktaran Mustafa Aldanoğlu, “Müslüm Baba, garibanların yanında olan bir insandı. Allah rahmet eylesin, yattığı yeri cennet etsin. Onun üstüne gelmiş geçmiş bir sanatçı daha tanımıyorum. Laflarıyla herkes kendinden sorumludur. Böyle iftiralar atılmaması gerekiyor. Her sanatçıya kendince saygı duyarım. Herkes yaptığından utanır” ifadelerine yer verdi.
Eskişehir Bu hastalığın çaresi hijyene dikkat ve stresten uzak durmak Yaklaşık 50 yıldır Eskişehir’de berberlik yapan Tahsin Bıyıkoğlu, mikrop ve stresten kaynaklanan bir deri hastalığı olan saçkıranın önüne geçilebilmesi için tavsiyelerde bulundu. Son zamanlarda erkek kuaförlerinin hijyene önem vermemesinden ve bireylerin stresli bir hayat sürmesinden kaynaklı saçkıran hastalığının yaygınlaştığı iddia edildi. Bu hastalığın bir deri hastalığı olduğu ve tedavisinin aylar sürdüğü öğrenildi. Saçkıranın, sağlığa herhangi bir negatif etkisinin bulunmadığı fakat vatandaşların, görüntü olarak hoş bir izlenim vermediği için tedaviye başvurduğu gözlendi. “Bu hastalık bir mikroptan bir de stresten olur” Saçkıran hastalığına yakalanan bireylerin kafalarının belirli kısımlarında zaman içerisinde kelliğin meydana geldiğini dile getiren erkek kuaförü Tahsin Bıyıkoğlu, ”Bu hastalık bir mikroptan geçer bir de stresten olur. Bu iki tür oluyor. Birisi dişi birisi erkektir. Bunun tedavisi için cildiyeye gidiyorlar. Ayriyetten jiletle ve sarımsakla kanatarak mikrobu öldürüyorlar. O şekilde dökülen saçın tekrar çıkma durumu oluyor ama erkek olanlarda saçın çıkması biraz daha zor oluyor. İlk başlarda saç olarak beyaz çıkıyor. Arkadan tekrar siyahlaşıyor. Ama bu biraz zaman alıyor tabi. En az 5 - 6 ay sürüyor” ifadelerine yer verdi. “Berberlerin kullanmış olduğu malzeme çok önemli” Saçkıran hastalığının sadece stresten değil, aynı zamanda tercih edilen erkek kuaförlerinin de hijyene dikkat etmemesinden kaynaklı olabileceğini belirten Bıyıkoğlu, “Kullanmış olduğun malzeme çok önemli. Tıraştan sonra kullanılan bütün malzemelerin ilaçlanması çok önemli. Ama tabii ki dikkat edilmiyor bu tür şeylere. Ciltte ne olduğunu bilemeyiz. Çünkü her türlü insan geliyor. Soramayız biz müşteriye saçkıran hastalığın var mı diye. Onun tedbirini berberler kendileri almalı, başka türlü olmaz. Bu saçkıran hastalığının sağlığa bir zararı yoktur. Sadece bir cilt bozukluğu yapar. Saçkıran sakalda ve saçta çıkar. Saç kıranı olan bir müşteriyi tıraş etmek için sandalyeye oturttuduğumuzda düşünerek alırız. Çünkü sonuçta bir sıçrama da olabilir. Tedavi olmadan olmuyor gerçekten. Kullanmış olduğumuz malzemeyi böyle bir durumda yıkamaya mecburuz. Başka bir müşterinin cildine atlama durumu var” şeklinde konuştu. “Hastalığı olan kişinin şansı varsa sarımsak ile saçı ve sakalı tekrar çıkar” Bazı vatandaşların cildiyeye gitmeyip çözümü kuaförlerde aradığını ve bazen dertlerine çözüm bulduklarını söyleyen kuaför Tahsin Bıyıkoğlu, “Önce bir kolonya ile saçkıran olan bölge silinecek sonra kullanılmamış temiz bir jiletin ucuyla iyice kanatılacak. Kanattıktan sonra o bölgeye tuz ve sarımsak sürülecek. Biraz yakar tabi cildi haliyle. Bu şekilde bir deneyecek. Eğer olmazsa mecburen cildiyeye gidilecek. Ama bizim sürdüğümüz sarımsak ve tuz ile geçerse şansına çıkar saçı, sakalı. Bilemeyiz biz, cildin nasıl bir mikrop aldığını bilemeyiz” dedi.