- 09 Mart 2019 Cumartesi 14:48

Babadan kalma evini, bağlama atölyesi yaptı

A
A
A
Babadan kalma evini, bağlama atölyesi yaptı

Ağrı’da Halk Eğitim Merkezi bünyesinde Bağlama ve Müzik Öğreticiliği Yapan Ramazan Evliyaoğlu (53), babadan kalma eski evini, bağlama atölyesine çevirdi.

Ağrı’da Halk Eğitim Merkezi bünyesinde Bağlama ve Müzik Öğreticiliği Yapan Ramazan Evliyaoğlu (53), babadan kalma eski evini, bağlama atölyesine çevirdi.


Çocukluğundan beri, Halk Müziği ve bağlama tutkunu olan Ramazan Evliyaoğlu, 40 yıllık tutkusu sonunda kurduğu atölyesinde ürettiği bağlamalarla, Halk Eğitim Merkezi bünyesinde açılan bağlama kurslarında öğrencilerine ders veriyor.


‘Ben bu işi ticari kaygı ile yapmıyorum’


Halk Müziğine ve bağlamaya ayrı bir tutku ile bağlı olduğunu dile getiren Ramazan Evliyaoğlu, 40 yılı aşkın müzik hayatı boyunca ticari kazanç sağlama gibi bir düşünce ile hareket etmediğini ifade ederek: “Yaptığım bir bağlamayı sattığımda sanki evladımdan ayrılmış gibi his ediyorum. Yaptığım tüm her şeyin kendime ait olmasını, elimde bulunmasını istiyorum. Ben, bağlama yapmaktan ziyade daha çok kırık olan bağlamaları tamirle ilgileniyorum. Çok büyük hasar almış olanları eski haline çok rahat getirebiliyorum. Ağrı’da hem tamir işini hem de baştan sona yeni bir bağlama yapabilen, benden başka kimse yok. Her türlü arıza ve sorunu çok rahat tamir edebiliyorum. Genelde yaptığım bağlamaları öğrencilerime ve sevdiğim bazı arkadaşlarıma hediye ediyorum.” dedi.


‘İlk bağlamamı kürekle yaptım.’


Çocuk yaşlarda bağlama çalmaya ve yapmaya heves ettiğini anlatan Evliyaoğlu şöyle devam etti: “Ben bağlama çalmaya ilkokul yıllarımda başladım. Öyle çevrede gördüğüm ağabeylerim ve radyodan duyduğum seslerle heves edindim. Böyle ilgi duymaya başladım. Hayatımda ilk bağlamayı da yine ilkokul çağlarında edindiğim hevesle, kürekle yapmıştım. Temsili olmuştu biraz. Küreğe ve sapına çiviler yardımı ile tel bağlamış, o şekilde çalmaya çalışıyordum. Zaten o yıllarda bizim buralarda gerçek bir bağlama bulmak çok zordu. Bende, o eksikliği öyle gidermeye çalışmıştım. Daha sonra ilkokuldan sınıf arkadaşım Zafer vardı. O, okula bir tane bağlama getirmişti. Ben hayatımda canlı bağlamayı ilk o zaman görmüştüm. Çok heyecanlanmıştım o zaman. Sonra bir gün abim, eve bir tane bağlama getirdi. Bağlamayı evde görünce, bir heyecanla bazen abimin yanında bazen de ondan gizli alıp çalmaya başladım. Hatta bir ara kendi kendime akort yapmaya çalışırken, bağlamanın bir telini de kopardım. Yeni tel alıp, bağlamayı tamir etme imkânımız yoktu. Bir bağlama telinin elimize ulaşması için aylarca beklememiz gerekiyordu. Ankara’dan, civar illerden temin etmeye çalışıyorduk. Bazen civar illerde bile bulmak zordu. Öyle olunca da ben, o gün bağlamanın kopan telini bir şekilde bir birine bağlayıp eski haline getirmeye çalışmıştım. O imkânsızlıklar içinde öyle böyle bir şekilde bağlama çalmayı, zaman içerisinde de yapmayı öğrendim.”


‘Ben, hiçbir akademik eğitim almadan bağlama çalmayı öğrendim.’


Müzik alanında hiçbir eğitim almadığını, tamamen kendisinde çocukluktan beri var olan tutku ve istekle çalışarak bağlama çalmayı öğrendiğini belirten Evliyaoğlu, zaman içerisinde Halk Eğitim Merkezi bünyesinde öğreticilik yapabilecek seviyeye geldiğini söyledi.


Ağrı’da kendinden sonraki kuşak içerisinde bağlama çalan çoğu insanın kendisinden ders aldığını ve öğrencilerinin arasında çok iyi yetişenler olduğunu kaydeden Evliyaoğlu: “Zamanın imkânsızlıklarından dolayı hiçbir akademik eğitim almadan, Halk Müziğine ve bağlamaya olan tutkum sayesinde bu alanda, kendi çabamla bir yerlere gelmeye çalıştım. Bir gün sınıfta öğretmenimin ısrarı ile türkü söyledim. Ondan sonra Halk Eğitim Müdürü Aydın Kasar hocam vardı. Beni koroya aldığını söyledi. Bende artık Halk Eğitim bünyesinde koroda türkü söyleyerek bu işe tam başlamış oldum. O gün Halk Eğitime türkü söyleyerek başladığım için bağlama çalma imkânını yine yakalayamadım. Ama abimin eve getirdiği bağlama ile sürekli çalmaya çalıştım. O dönemde Halk Eğitim bünyesinde toplasan 4-5 bağlama vardı zaten. O yüzden kimsenin el sürmesine kolay kolay izin vermiyorlardı. Dediğim gibi abimin eve getirdiği bağlama ile arayarak sesleri buldum. Tamamen kendi çabamla. Ders araların da tenefüsler de eve kaçıp bağlama çalıyordum. İşte o şekilde bağlama çalmayı öğrendim. Aynı çaba ile de kendi imkânlarımla bulduğum notlardan da bu işin akademik boyutunda olması gereken eğitim eksikliğini de tamamlamaya çalıştım. Bu arada söylemek istiyorum. Bu işi öğrenmek için istek şart. Çok iyi gözlem gerek. Bu şekilde bağlama çalmayı epey geliştirdim ve halk eğitim bünyesinde zamanla bağlama çalmaya ve öğreticilik yapmaya başladım. Böylece bu güne geldim. ” İfadelerini kullandı.


‘Bağlama ile bu kadar içli dışlı olunca, bağlama yapmayı da istedim.’


Zamanla Bağlama çalmayı öğrenip, Halk Eğitim Merkezi bünyesinde kurslar vermeye başladıktan sonra bağlamanın tam özüne inmek ve daha da derinden yaşamak adına kendi bağlamasını kendi yapma isteğinin kendinde iyice yer edindiğini aktaran Evliyaoğlu: “Bağlama ile zamanla bu kadar içli dışlı olunca bağlama yapmayı da istedim. Ki bence bir işi yapıyorsan kaynağını da bilmen, o işe tamamen hâkim olman gerek. O yüzden bağlamanın tam özüne inmek yani bu işin iç ustalığını öğrenip bağlama yapmak istedim. Bu şekilde Konya’da tanıştığım bir alevi dedesinin yanında bu işin nasıl yapıldığını tam anlamıyla öğrendim. O, bendeki bu isteği görünce, bana kimseye vermediği ve kimsenin bilmediği bir teknik öğretti. Şimdi bu teknik, benim yaptığım bağlamaları diğerlerinden ayırıyor. Normalde bağlamalar artık daha modern atölyelerde yapılıyor. Ama ben tamamen eski usul yöntemler ve malzemelerle yapıyorum. Şu anda da Ağrı’da benim dışımda bağlama atölyesi olan kimse yok. Bu işi ilk olarak ben yaptım. Bunu yaparken de tamamen sanat boyutunu düşünüp yapıyorum. Ayrıca belirtmek isterim ki bağlama ve halk Müziği aynı zamanda bir kültürdür. Hatta bu kültür, bizim aslında özümüzdür. Bunu kendim gibi gelecek nesillere de aşılamak istiyorum. Bunların yanında Ağrı’nın kültürüne özgü değerleri de ortaya çıkarmak istiyorum. Bu konuda da çalışmalarımız var. Zaman içerisinde bu isteğimi de yerine getireceğim.” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Bayern Münih, Devler Ligi’nde Real Madrid’i konuk edecek UEFA Şampiyonlar Ligi yarı final ilk maçında Bayern Münih, yarın sahasında Real Madrid ile karşı karşıya gelecek. Allianz Arena’da oynanacak müsabaka ile iki takım, Devler Ligi’nde 21. kez rakip olacak. UEFA Şampiyonlar Ligi’nde yarı final aşaması, dev bir mücadeleye sahne olacak. Şampiyonlar Ligi’nin iki güçlü takımı Bayern Münih ile Real Madrid, yarı final ilk maçında yarın TSİ 22.00’da Allianz Arena’da karşı karşıya gelecek. Müsabakanın rövanşı ise 8 Mayıs Çarşamba günü Santiago Bernabeu’da oynanacak. UEFA Şampiyonlar Ligi’nde 21. randevu Bayern Münih ile Real Madrid, UEFA Şampiyonlar Ligi’nde bugüne kadar 20 kez karşı karşıya geldi. Söz konusu müsabakalarda iki takım da 9’ar galibiyet elde ederken, 2 müsabaka beraberlikle sonuçlandı. Kırmızı-beyazlılar, bu maçlarda 32 gol atarken, eflatun-beyazlılar 35 golle karşılık verdi. İki ekip, son olarak UEFA Şampiyonlar Ligi’nde 2017-2018 sezonunun yarı final aşamasında rakip olmuştu. İlk maçı Real Madrid deplasmanda 2-1 kazanırken, rövanş karşılaşması 2-2 beraberlikle sonuçlanmış ve Madrid temsilcisi finale çıkmıştı. Real Madrid, Şampiyonlar Ligi’nde bu sezon namağlup Şampiyonlar Ligi’nde bu sezon Union Berlin, Napoli ve Braga ile C Grubu’nda yer alan Real Madrid, grubunu 18 puanla namağlup lider tamamladı ve bir üst tura yükseldi. Son 16 turunda Leipzig ile karşılaşan İspanyol ekibi, ilk maçta 1-0 yendiği rakibi ile ikinci karşılaşmada 1-1 berabere kalarak çeyrek finale çıktı. Çeyrek finalde de son şampiyon Manchester City’i penaltılarla eleyen Madrid temsilcisi, adını yarı finale yazdırdı. Bayern Münih, zorlu rakipleri eledi Bu sezon Devler Ligi’nin grup aşamasında Manchester United, Galatasaray ve Kopenhag ile mücadele eden Bayern Münih ise A Grubu’nu 16 puanla lider tamamladı. Son 16 turunda Lazio ile eşleşen Alman temsilcisi, ilk maçta 1-0 yenildiği rakibini rövanş müsabakasında 3-0 mağlup ederek adını çeyrek finale yazdırdı. Bayern Münih, çeyrek final aşamasında da Arsenal’a karşı 2-2 ve 1-0’lık sonuçlarla üstünlük kurarak yarı finale yükseldi.
İzmir İzmirli ‘Müslümcülerden’ Mustafa Keser’e tepki: “Özür bekliyoruz” Şarkıcı Mustafa Keser’in Müslüm Gürses ile ilgili söylediği sözlere İzmir’de ‘Müslümcülerden’ tepki geldi. Müslümcüler, “Mustafa Keser’den özür bekliyoruz” dedi. Sanatçı Mustafa Keser, yaptığı bir röportajda şarkıcı Orhan Gencebay ve Müslüm Gürses’e yönelik, “Orhan Gencebay iyi bir müzisyendir ama iyi bir ses sanatçısı değildir. Müslüm Gürses Türkiye’nin en lezzetli seslerinden biridir ama hayatımda dinlemedim çünkü kötü okuyor” ifadelerini kullanmıştı. Keser’in bu sözlerine İzmir’de ‘Müslümcüler’ tepki gösterdi. Bornova’da bulunan Müslüm Gürses Arşiv Evi’nde toplanan ‘Müslümcüler’ arasından kendisini ‘radikal Müslümcü’ olarak tanıtan Mehmet Kara, “Geçtiğimiz günlerde Mustafa Keser abimizin bir röportajına denk geldik. Bahsettiği kelimelerde Müslüm Baba için ‘kötü okuyor’, Orhan Gencebay için ‘müzisyenliğini sevmiyorum’ gibi yorumlarda bulunmuş. Biz buna üzüldük. Mustafa Keser’den öncelikle özür bekliyoruz. Müslüm Baba gibi bir sanatçı daha da gelmez” diye konuştu. “Müslüm camiası olarak özür bekliyoruz” 35 yıldır Müslüm Gürses’in müziklerini dinlediğini belirten Nuri Alptekin ise şöyle konuştu: “Müslüm Baba’nın arşiv evi ve müzesi var. Müslüm Baba’nın mumyası yapıldı. Müslüm Baba’nın burada milyonlarca evladı var. Onu sahipsiz bırakmayız. Lütfen ‘Müslüm camiası’ olarak bir özür bekliyoruz.” Müslüm Gürses’in ‘sadece müziklerime saygı duyun’ dediğini aktaran Mustafa Aldanoğlu, “Müslüm Baba, garibanların yanında olan bir insandı. Allah rahmet eylesin, yattığı yeri cennet etsin. Onun üstüne gelmiş geçmiş bir sanatçı daha tanımıyorum. Laflarıyla herkes kendinden sorumludur. Böyle iftiralar atılmaması gerekiyor. Her sanatçıya kendince saygı duyarım. Herkes yaptığından utanır” ifadelerine yer verdi.