GENEL - 10 Haziran 2019 Pazartesi 17:01

Sıcaktan bunalan köpeğe dondurma yedirdi

A
A
A
Sıcaktan bunalan köpeğe dondurma yedirdi

Son günlerde etkili olan aşırı sıcakların yaşandığı Ağrı’da yaşayan 12 yaşındaki Fırat Ergül, sıcaktan bunalan sokak köpeğine dondurma vererek serinletti.

Son günlerde etkili olan aşırı sıcakların yaşandığı Ağrı’da yaşayan 12 yaşındaki Fırat Ergül, sıcaktan bunalan sokak köpeğine dondurma vererek serinletti.


Ağrı’da yaz mevsimiyle beraber aşırı sıcak havalar insanlar kadar hayvanları da olumsuz etkilerken sokakta sıcaktan bunalan yavru köpeği gören Fırat Ergül, kendisine aldığı dondurmayı köpeğe vererek serinlemesini sağladı. Sokak köpeğinin dondurmayı iştahla yalamasına sevindiğini söyleyen Ergül, köpeğin dondurma yedikten sonra peşini bırakmayıp eve kadar takip ettiğini söyledi. Yavru köpeği sahiplendiğini ve ona her gün kendisine aldığı dondurmadan aldığını belirten Ergül, ‘’Sokakta arkadaşlarla oyun oynarken sıcaktan bunalıp dondurma yemeye karar verdik. Sonra bakkaldan dondurma aldık. Tam yemeğe başlayacaktım ki bu köpeğin bize baktığını ve susamış olduğunu gördüm. Hemen ona kendime aldığım dondurmadan verdim. Dondurmayı iştahla yaladığını görünce çok şaşırdık. Sonra peşimden ayrılmadı. Bende onu bırakmak istemedim’’ dedi.


Yavru köpeğin dondurma yiyişini çok sevdiğini dile getiren Ergül, köpeği sahiplendiğini söyleyerek şu ifadeleri kullandı:


‘’Köpeğe ilk dondurmayı verdikten sonra peşimden beni eve kadar takip etmesiyle onunla aramızda bir bağ oluştuğunu anladım. O günden beri ben bakıyorum ona. Kapımızın önünden hiç ayrılmıyor. Babam harçlık verince, ona da kendime de dondurma alıyorum. Köpeğe çok alıştım. Onunla normal bir arkadaşım gibi oyun oynuyorum.’’


Hayvanlarında insanlar gibi açlık ve susuzluk çektiklerini söyleyen Ergül, sergilediği davranışla örnek teşkil etti. Ergül, ‘’Havyaları sevmeliyiz, çünkü onlarda bizim gibi can taşıyor’’ ifadelerini kullandığı konuşmasında, ‘’Köpeği o halde görünce bizim gibi onunda susadığını düşündüm. Ama onlar bizler gibi değil. Biz o an gidip bir şeyler alıp susuzluğumuzu giderebiliyoruz. Karnımızı doyurabiliyoruz. Ama onlar bunları yapamıyor. Bu yüzden onu öyle bırakmak istemedim. Ona aldığım dondurmayı vermek istedim. Hayvanlarda canlı. Onlarda bizim gibi acı çekiyor. Karınları acıkıyor. Onlara kötü davranmamalıyız. Bu köpek en iyi arkadaşlarımdan biri oldu. Onunla çok güzel oyunlar oynuyoruz. Peşimden koşuyor’’ ifadelerine yer verdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Keneden korunmak için günlük vücut kontrolü yapmalı Ankara Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ömer Orkun, “Günlük vücut kontrolleri ile kene görüldüğünde derhal çıkartılması esastır. Eğer siz keneyi bir an önce vücuttan uzaklaştırırsanız kene enfekte dahi olsa mikropları vermeden siz çok kolaylıkla kurtulabilirsiniz” dedi. Ateş, cilt içi ve diğer alanlarda kanama gibi bulgulara neden olan kene kaynaklı Kırım-Kongo kanamalı ateşi (KKKA) vakaları, Nisan ve Mayıs ayında artış gösterdi. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Öğretim Üyesi, Keneler ve Kene Kaynaklı Hastalıklar Araştırma Laboratuvarı Sorumlusu Doç. Dr. Ömer Orkun, İHA muhabirine yaptığı açıklamada, Kırım-Kongo kanamalı ateşe neden olan kenelerden korunma yöntemlerini açıkladı. “Kene atlamaz, sıçramaz” Kenenin özelliklerini anlatan Doç. Dr. Orkun, “Bu avcı karakterli bir kene olup insanlara yerden yürüyerek geliyor. Bu kene atlamaz, zıplamaz ve sıçramaz. Bu kene otlara ve ağaçlara tırmanmaz. Ağaçlardan da düşmez. Bunun asıl geldiği yer, yerlerden yürüyerek geliyor” ifadesini kullandı. “Avına doğru yürüyerek gidiyor” Tarım yapan vatandaşları da uyaran Orkun, “Tarımsal faaliyetlerin olduğu tarım alanlarının etraflarında daha yoğun görüyoruz. Toprakta, taşın ve yaprağın altında saklanıyor. Hedef canlı grubu, bu insan, sığır, koyun ve keçi olabilir, oradan geçene kadar bekliyor. Oradan geçerken bir takım çok kompleks algaçlarıyla algılıyor. Tabiri caizse avına doğru yürüyerek gidiyor” diye konuştu. “İnsanları onlarca metre takip edebilir” Türkiye’de Kırım Kongo Kanamalı ateşin vektörü olan kene türünün çok hızlı hareket ettiğini ifade eden Orkun, “Hatta dünyada karşılaşabileceğimiz en hızlı ve en uzun yol kat edebilen, yürüyerek veya da koşarak yol kat eden bir türdür. İnsanları onlarca metre takip edebilir. Kene tutulmasının gördüğümüz yerlerde çok karşımıza çıkan bir durumdur. Yakalıyor ve ilk tercihen en çok girdiği yer paçanın içerisinden geliyor ve açık olursa deriye ulaşmaya çalışıyor” şeklinde konuştu. Doç. Dr. Orkun, Türkiye’de kenenin olmadığı hiçbir yerin olmadığı belirterek, tarım arazisinde vakit geçiren vatandaşların ciddi risk altında olduğunu da kaydetti. “Keneden korunmak için günlük vücut kontrolü yapmalı Birtakım alınacak önlemler ile vatandaşların keneden korunmasının mümkün olduğunu söyleyen Orkun, şöyle konuştu: “İlk 24 saatten 48-72 saate kadar ulaşan sürelere ihtiyaç var. Günlük vücut kontrolleri ve kene görüldüğünde derhal çıkartılması esastır. Eğer siz keneyi bir an önce vücuttan uzaklaştırırsanız kene enfekte dahi olsa henüz size ekolojik ajanı, yani iç organizmayı ve mikropları vermeden siz çok kolaylıkla kurtulabilirsiniz.” “Çivi söker gibi çıkarabilirsiniz” Kenenin vücuttan çıkarılmasının profesyonellik isteyen bir durum olmadığına dikkati çeken Orkun, şunları kaydetti: “Keneyi çok kolaylıkla bir cımbız yardımıyla veya onları bulamazsınız eldiven, yaprak ve naylon ile tutup çıkarabilirsiniz. Çivi söker gibi çok kolay. Patlatmamak burada esastır. Çünkü bazen patlattığınızda elinizdeki yarık ve çatlaklarda mikrobiyolojik ajanların girmesi de mümkün olabiliyor. Ama keneden bir an önce kurtulmanız sizin için esas.”