GÜNDEM - 18 Nisan 2024 Perşembe 12:53

Ağrı ve Hatay arasında kurulan kardeşlik köprüsüyle depremzede çocuklar 23 Nisan’da unutulmayacak

A
A
A
Ağrı ve Hatay arasında kurulan kardeşlik köprüsüyle depremzede çocuklar 23 Nisan’da unutulmayacak

Ağrı’da eğitim gören öğrenciler, “Seni Unutmadık Kardeşim” projesi ile 6 Şubat depreminden etkilenen Hatay’daki öğrencilere 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle binlerce oyuncak, kitap ve hediyeler gönderdi.


Ağrı Valiliği ve İl Milli Eğitim Müdürlüğü koordinesinde hayata geçirilen “Seni Unutmadık Kardeşim” projesi ile 6 Şubat’ta meydana gelen Kahramanmaraş merkezli olan depremden etkilenen çocuklar ve Ağrı’da eğitim gören öğrenciler arasında kardeşlik köprüsü kuruldu. Bu doğrultuda kentte eğitim gören öğrenciler depremzede çocukların yanında olmak amacıyla daha önce depremin yıldönümünde Hatay’daki öğrencilere oyuncak göndermişti. Bu defa 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı nedeniyle yine depremzede çocukların yanında olmak isteyen öğrenciler, binlerce oyuncak, kitap ve Hatay’daki öğrencilerin istedikleri hediyeleri kolilere doldurarak Ağrı Valisi Mustafa Koç ve eşi Neslihan Gül Koç ile beraber Hatay’a gönderdi.


Ağrı’da bulunan Alpaslan İlkokulunda düzenlenen etkinliğe katılan Ağrı Vasisi Mustafa Koç ve eşi Neslihan Gül Koç, öğrencilerle beraber Hatay’a gidecek oyuncakları tıra yükleyerek Hatay’a uğurladı. Burada açıklama yapan Vali Koç şu ifadelere yer verdi :


“Yaklaşık bir buçuk yıl önce 6 Şubat’ta ülkemizin çok büyük bir bölümünü etkileyen çok acı bir deprem yaşadık. Birçok canımızı kaybettik. İnsanları, sevdiklerimizi, akrabalarımızı kaybettik. Ben Adanalıyım ve benim ilimde etkilenmişti. Niğde valisi olduğum dönemde Osmaniye’de koordinatör vali olarak görev almıştım. Hem orada zor durumda olan insanlara yardımcı olma mutluluğu yaşarken oradaki acılara da tanık olma hüznünü yaşamıştık. Şahit olduğumuz asrın felaketi olarak nitelendirilen bu büyük afeti milletimizin asrın dayanışmasına çevirmesine şahit olduk. Bu dayanışma hala devam ediyor. Tabii orada insanlarımız her alanda etkilendiler, öğrencilerimiz de etkilendi. Okullarımız da etkilendi. Zor şartlarda eğitimlerini sürdürmeye çalışan var orda. Ağrı’daki yavrularımız da onlarla bir dayanışma örneği göstermek istediler. Daha önce ilk etapta “Kardeşim Seni Unutmadık" adı altında bir proje hayata geçirilmişti. Bu defa hem 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı haftası olması nedeniyle Hatay’da daha önce belirledikleri 24 okuldaki 7 bin öğrenci kardeşleriyle kardeş oldular, kardeş okul oldular. Ve onların ihtiyaçları doğrultusunda onlara yaklaşık 5 bin tane hiç kullanamamış oyuncak ve 2 bin tane kitap ve yine onların isteği doğrultusunda çeşitli hediyeleri bugün yavrularımızla beraber uğurlayacağız inşallah. Biz yavrularımıza teşekkür ediyoruz. Kendileri minicik gibi görünse de yürekleri kocaman. Oradaki arkadaşlarına yardımcı olmak, unutulmadıklarını göstermek, dayanışmanın hala devam ettiğini göstermek adına böyle kendilerinden büyük bir sorumluluk örneği alarak büyüklerimize de bizlere de örnek oluyorlar. Biz onlarla gurur duyuyoruz. Allah memleketimize bir daha böyle acılar yaşatmasın.“

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Afyon Sel suları parke taşlarını yerinden söküp önüne ne kattıysa sürükledi Sel suları parke taşlarını yerinden söküp önüne ne kattıysa sürükledi- Şuhut’ta dolu ve sağanak yağış sonrası bir köyde sel baskını yaşandı AFYONKARAHİSAR (İHA) - Afyonkarahisar’ın Şuhut ilçesinde aniden bastıran dolu ve sağanak yağışı bir köyde sele neden olurken, tarım arazilerinin sular altında kaldığı olayda azgın sular parka taşlarını da yerinden söküp önüne ne kattıysa sürükleyip götürdü. Olay, Şuhut ilçesine bağlı Akyuva köyünde yaşandı. Bölgede aniden bastıran dolu ve sağanak yağış hayatı olumsuz etkiledi. Yağışla birlikte yaşanan sel baskınları sonucu bir çok ev ve ağıl sular altında kalırken, azgın sular köy yollarındaki parke taşlarını da yerinden söküp sürükledi. Yolların çamur ve moloz yığınına döndüğü köyde Şuhut Kaymakamlığı İlçe Özel İdaresi ekipleri tarafından temizlik çalışması başlatıldı. Sel sularından tarım arazileri de etkilenirken, bir çok vatandaşa ait ekili alanlar sudan dolayı zarar gördü. Köy muhtarı İsmail Karataş, yaşanan sel felaketi sonrası mağduriyet yaşandığını ifade ederek, “Köyümüzde aşırı bir yağış yağdı ve dolu da yağdı. Özellikle arazilerimiz zarar gördü, maddi hasarımız çok büyük. Yollarımızda aşırı yağış ve sel parke taşlarını kaldırdı, içme suyu şebekesinde boru patlaklarına neden oldu” dedi. (GC-
Adana İşçiler 1 Mayıs’ta da çalışıyor Adana’da 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü olmasına rağmen bazı işçiler ekmek parası için çalışmaya devam ediyor. Tüm Türkiye’de 1 Mayıs Emek ve Dayanışma Günü nedeniyle birçok etkinlik düzenlenirken, Adana’da birçok işçi ülke ekonomisine katkı sunmaya devam ediyor. Kimileri fırında ekmek üreterek vatandaşlara hizmet verirken kimileri tarlada hasat yapıyor, kimileri de park ve caddelerde ürün satarak ekonomiye katkı sunuyor. “Bizim durma şansımız yok” Ekmek parasını fırında ekmek üreterek kazanan fırıncı esnafından Salih Gülağacı, İhlas Haber Ajansı’na konuştu. Gülağacı, gerçek işçilerin 1 Mayıs’ta dahi çalıştığını vurgulayarak, “İnsan vücudunda kan dolaşımı durursa insan ölür. İşçiler durursa da dünya durur. Bugün gelişen dünyada ne kadar çağa ayak uydurmaya çalışsak da işçiler işi bitiriyor. İşçilere alın teri kurumadan hakkını ödeyelim. Bizim bayramımız işimiz bitince. Hizmet sektörü olduğumuz için bizim durma şansımız yok. Çalışmaya devam” ifadelerini kullandı. “Bizim bayramımız hasat bittikten sonra” Tarlada çalışan Yılmaz Deme (30), “1 Mayıs’ta işimizin başındayız. 1 Mayıs İşçi Bayramı ama bizler bu kadar bu tarlalara emek veriyoruz o nedenle tatil yapamıyoruz. Gerçek işçiler her zaman sahada. Bizim iznimiz, bayramımız hasat bittikten sonra” dedi. “Masa başı iş yapanlar 1 Mayıs’ta izinli” Dönerci esnafından Samet Eker ise, “Bize 1 Mayıs yok. İzin günlerimiz haftada 1 gün. Normal günlerdeki gibi işimizin başındayız. Özel günler daha yoğun oluyor, bizim gibi çalışanlar izin yapmıyor. Devlet memurları, masa başı iş yapanlar 1 Mayıs’ta izinli. Bizler hep çalışıyoruz” diye konuştu.
Gümüşhane Gümüşhane’de kaya düşme riski bulunan dağlar çelik ağlarla kafese alınıyor Taş ve kaya düşmesi sonucu ölümlerin de yaşanması nedeniyle özellikle yağışlı günlerde Türkiye’nin en tehlikeli yollarından birisi olarak kabul edilen Gümüşhane-Kürtün karayolunda uzman ekipler tarafından dağ ve yamaçlar çelik ağlarla kafese alınıyor. Gümüşhane ile Giresun illerini birbirine bağlayan Gümüşhane-Kürtün Karayolu’nda kaya düşme riski bulunan dağlar ve yamaçlar endüstriyel dağcılar tarafından çelik ağlarla örülüyor. Özellikle ilkbahar dönemlerinde yağışların da etkisiyle sık sık heyelanların, kaya ve taş düşmelerinin meydana geldiği, ölümlü ve yaralanmalı kazalara sebep olan bölgede vatandaşların güven içerisinde seyahat edebilmesi için Karayolları tarafından çalışma başlatıldı. Geçtiğimiz yıllarda dağcılar tarafından kaya düşürme çalışması yapılan alanda bu kez uzman ekipler tarafından belirlenen kayalar çelik ağlarla kafese alınarak risk minimuma indiriliyor. İki ay önce başlayan ve şimdiye kadar 3 noktada gerçekleştirilen çalışmalarda her bir yamaç yaklaşık 7 bin metrekare çelik ağla örülürken, Kürtün ilçesine bağlı Özkürtün Beldesi Karaçukur Mahallesi geçişinde bulunan dağ yamacında çalışmalarını sürdüren 9 kişilik uzman ekip 50 metrelik vinç yardımıyla çelik tel ağ ve halka marifetiyle adeta dağı kafes içine alıyor. Zorlu çalışmada karayolunda trafik kontrollü olarak tek şeritten sağlanırken özel eğitim almış uzman ekip halatlar yardımıyla kendilerini bağladıkları dağın yamacına kafesi serip 1 metreden fazla deldikleri kayaya bağlıyor. Çalışmayı yapan ekibin şefi İpli Erişim Uzmanı Tanju Demirel alanında uzman 8 personelle birlikte yürüttükleri çalışmada yerde birleştirdikleri çelik ağları 50 metrelik vinç yardımıyla dağ yamacına sererek yolu güvenli hale getirdiklerini söyledi. “Bu yol için her zaman bir risk söz konusu” Bölgede çok az bir yağışta bile taş dökülmelerinin meydana geldiğini aktaran İpli Erişim Uzmanı Tanju Demirel, “Yaptığımız çalışmada karayollarının güvenliğini tehlikeye atan ve taş düşme riskli bulunan alanları güvenli hale getiriyoruz. Bunun iki yöntemi var birisi kayaların temizlenmesi birisi de tel ağlarla örtüleme. Bu riskli alanları Karayolları belirliyor ve biz de bu süreçten sonra gerekli çalışmaları yapıyoruz. Amacımız burada yol ve vatandaşın güvenliğini sağlamak bu noktada Karayolları ve emniyet birimleriyle birlikte çalışıyoruz. Yaklaşık 2 ay önce bu bölgede çalışmaya başladık ve bu çalışmalar 20 gün daha devam edecek. Haziran ve Ağustos ayları içerisinde de Karayolları’nın uygun gördüğü noktalarda çalışmalarımızı sürdüreceğiz. Şu ana kadar 3 noktada çalışma yaptık Kirazlık bölgesi ve Karaçukur bölgesinde. Bu bölgede şu an için başka çalışma görülmüyor Burada yaptığımız çalışmada 7 bin metrekarelik bir alanı örtülüyoruz. Arkadaşlarımız iple erişim sertifikasına sahip, bu uluslararası bir sertifika tüm dünyada geçerli. Belirli bir eğitim sürecinden geçtikten sonra burada çalışabiliyorlar. Şu anda toplamda 9 kişilik bir ekiple çalışıyoruz ve 50 metrelik bir vinç kullanıyoruz. Yamaçtan yola düşebilecek farklı ebatlardaki taşları tutacak kapasite bu teller. Burası riskli bir bölge olduğu için halka ağlar da kullanıldı. Çalışmalar bittiğinde vatandaşlarımız bu alandan güvenli bir şekilde geçebilecekler. Burada en ufak bir yağmurda çok fazla dökülme meydana geliyor bu yol için her zaman bir risk söz konusu” dedi. “Dağ kafese alınıyor ve taş düşmeleri engelleniyor” Gümüşhane-Kürtün karayolunu sürekli olarak kullandığını dile getiren sürücü Selçuk Çelik, “Ben diyaliz teknisyeniyim yıllardır bu yolu kullanırım. Tabi ki buradan korkuyorum başımıza sürekli küçük küçük kazalar geliyor, taş düşüyor hele ki yağmurlu havalarda. Kışın daha kötü oluyor. Bu yapılan çalışmada görüldüğü üzere dağ kafese alınıyor ve taş düşmeleri engelleniyor bu da bizim sağlığımızı koruyacaktır diye düşünüyorum” diye konuştu.
Trabzon Arap turistlerin konaklamada otel yerine ’ev’ tercihi kayıt dışına neden oluyor Son yıllarda Trabzon’a yoğun olarak gelen Arap turistlerin oteller yerine konaklamak için ’ev’leri tercih etmesi kayıt dışı tehlikesini de beraberinde getirdi. Kentte 280’e yakın resmi otel bulunurken, ev ve apart olarak kayıt dışı işletmecilik yapanların sayısı ise 2 bin 800’e yükseldi. Konuyla ilgili açıklama yapan Trabzon Otelciler Birliği Başkanı Mustafa Aksu, 3 yıldır turizmde kayıt dışılığı önlemek amacıyla çalışma yaptıklarını ve büyük bir liste hazırladıklarını belirterek "Elimizde şu anda Trabzon’da hangi adreste, hangi odada, hangi binanın kaçıncı katında kayıt dışı konaklama yapılıyor, her şey elimizde var, hepsini tespit ettik" dedi. Karadeniz Bölgesi’nin turizm merkezi olma yolunda ilerleyen Trabzon, yaklaşan turizm sezonunda Körfez ülkelerinden gelecek misafirlerini ağırlamaya hazırlanıyor. Haziran ayından itibaren turizm yoğunluğunun başlayacağı kente gelen turistler özellikle yüksek kesimlerdeki yaylaları tercih ederken, doğal güzellikleri ile ünlü Uzungöl turistlerin konaklama listesinde ilk sırada yer alıyor. Son yıllarda artan turizm hareketliliği kayıt dışı turizm sorununu da beraberinde getiriyor. Bölgeye gelen Arap turistlerin özellikle konaklama için ev ve apartları tercih etmesi bunda önemli rol oynuyor. Her yıl 2-3 milyon turistin geldiği belirtilen Trabzon’da 280’e yakın resmi otel işletmesi bulunurken, 480’e yakın da gayri resmi otel bulunduğu tespit edildi. Günübirlik kiraya verilen evlerde birlikte bu sayının 2 bin 800’e çıktığı belirtilirken, turizmciler yaklaşan turizm sezonu öncesi kentte denetleme yapılmasını istiyor. "Kayıt dışı turizm işletmeciliği yapanların büyük çoğunluğu yabancı uyruklu" Turizmde yaşanan kayıt dışı tehlikesinde önlem alınması gerektiğini belirten Trabzon Otelciler Birliği Başkanı Mustafa Aksu, yabancı uyruklu kişilerinde kentte kayıt dışı işletmecilik yaptığını da belirtti. Aksu, "Artan turizm sektöründe sayı değerleri olarak yıllarca yanlış bilgiler verildi. Yani şehrimize 2-3 milyon turist gelmiyor. Zaten bu şehir onu kaldıramaz. Vergi sistemine baktığımız zaman kayıt dışının yaklaşık 400 milyon dolarlara kadar çıkan bir para döndüğü görülüyor. Birincisi şehir kaybediyor. Çünkü vergi vermediği sürece sektör olarak da gerekli yatırımı alamıyoruz. Ikincisi de gelen misafirlerimizin memnuniyeti. Eğer bir insan evimize geliyorsa bir daha gelmek istemiyorsa bir sorun var. Bizler resmi oteller, kanunun el verdiği her şeyi yapmaktayız. Ama bakıldığı zaman bizler bu kadar kanunun üzerinden ve kanuni çalışırken, bu kadar bizim iki katımız, üç katımız olan kayıt dışlarını yaptıkları ve bu vergi sistemine verdikleri üzere büyük bir zarar. Biz bu konuda sadece Trabzon’a özel demiyoruz. Kanun bir kere 1 Ocak itibarıyla çıktı. Evrağın, işletme belgen, ruhsatın olmadan bu turizmi yapamazsınız. Biz her yer kapansın, oteller kapansın insanlar sokakta kalsın mantığında değiliz. Resmi olabilecek, vergisini veren biz ciromuzun binde 75’ini TGA vergisi olarak veriyoruz. Konaklama vergisi olarak da dünyanın parasını veriyoruz. Ama bu verdiğimiz vergi sistemde baktığımız zaman, gelen misafir ya da sayı olarak çok düşüklerde kalıyor. Bizler daha iyi hizmet vermek istiyoruz. Resmi olarak devletimize vergimizi vermek istiyoruz ve eşit olmak istiyoruz. Şimdi bakıldığı zaman bizlerin maliyeti, resmiyete bakma vergilerle inanılmaz büyük bir mevla geliyor. Mevduat hesaplarına bakılsa insanlarımız hiçbir mal varlığı üzerinde yokken inanılmaz mevduat hesapları var. Ve bu kesinlikle bu şehre zarar veren bir şeydir. Para geliyor, şehir kullanıyor diye bir şey yok. Bakıldığı zaman kayıt dışı olanların da birçoğunun da yabancı uyruklu insanların olduğu" dedi. "Kayıt dışı tesislerin listesini tuttuk, gerekli mercilere verdik" 3 yıldır çalışma yaptıkları ve büyük bir liste oluşturduklarını kaydeden Aksu, "Aşağı yukarı yaklaşık 280’e yakın resmi bir işletme var Trabzon’da. Yaklaşık 480’e yakın da gayri resmi oteller var. Evlerle beraber 2 bin 800’e yakın kayıt dışı işletme var. Hiçbir kontrollleri yok. Onlar şikayet edildiği zaman biz denetleniyoruz. Ama bir Ocak’ta çıkan kanun bizi ümitlendirdi. Çünkü artık kanun diyor ki belgen olmadan hiçbir turizm sektöründe hizmet edemezsin. Yüzde 17 memnuniyet oranı inanılmaz büyük bir zarar. Yani evinize gelen 100 kişinin sadece 17 kişisi memnun kalmış ve ’Bir daha gelmeyeceğim’ diyor. Yani 83 kişi gelmeyeceğini beyan ediyor. Bu şehre zarar. Şehir merkezi bile turizm sektörüyle ayakta kalabiliyor. Kasım ve Aralık ayında gerçekten kötü durumda oluyoruz. 1,5 ay çalış 10 ay bu çalıştığından yaşa bu olmaması gereken bir şey. 3 yıldır çalışma yapıyoruz. Tüm arkadaşlarımız sağ olsun ve büyük bir liste topladık. Bunları üçlü çapraz sorgulamayla online kanallardan ve hepsinin adresi hepsi elimizde. Biz de bunları gerekli mercilere de verdik. Yani biz şu anda devletin vergisinin peşindeyiz. Devletin parasının peşindeyiz. Bizde şu anda Trabzon’da hangi adreste, hangi odada, hangi binanın kaçıncı katında konaklama yapılıyor her şey elimizde var. Bu konuda bütün çalışmalarımız yaptık" ifadelerini kullandı.