GÜNDEM - 09 Mayıs 2024 Perşembe 11:41

Ağrılı eğitimciler hayatını kaybeden okul müdürü için bir araya geldi

A
A
A
Ağrılı eğitimciler hayatını kaybeden okul müdürü için bir araya geldi

Ağrı’da, Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışması Sendikası eğitim çalışanlarını karşılaştığı şiddet olaylarına dikkat çekmek için basın açıklamasın


İstanbul’da okulda uğradığı silahlı saldırı sonucu hayatını kaybeden okul müdürü İbrahim Oktugan cinayetinin ardından ülkenin dört bir yanında bulunan öğretmenler ayaklandı. Ağrı’da da bir araya gelen Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışması Sendikası üyeleri, tepki için basın açıklamasında bulundu.


Yapılan açıklamada şu ifadelere yer verildi, “Bugün burada, Eğitim ve Bilim Gücü Dayanışması Sendikası olarak bir araya gelmemizin sebebi, eğitim çalışanlarının karşılaştığı şiddet olaylarına dikkat çekmek ve bu soruna çözüm bulunması için sesimizi duyurmaktır. İstanbul’da okulda uğradığı silahlı saldırı sonucu vefat eden Okul Müdürümüz Sayın İbrahim Oktugan’a Allah’tan rahmet, ailesi, sevenleri ve eğitim camiamıza baş sağlığı diliyoruz.


Eğitim kurumlarında görev yapan öğretmenler, idareciler ve eğitim çalışanları olarak, artan şiddet vakaları karşısında sessiz kalmayı reddediyoruz.


Son dönemde eğitim kurumlarında yaşanan şiddet olaylarının artması, sadece bireysel değil, toplumsal bir sorun haline gelmiştir. Eğitim çalışanlarına yönelik yapılan fiziksel ve sözlü saldırılar, sadece çalışanların sağlığını tehdit etmekle kalmıyor, aynı zamanda öğrenci ve velilerin de güvenliğini tehlikeye atıyor.


Milli Eğitim Bakanlığına sesleniyoruz: Eğitim çalışanlarının can güvenliği artık birinci öncelik olmalıdır. Gerekli önlemlerin alınması ve şiddetin her türlüsüne karşı sıfır tolerans politikasının benimsenmesi gerekmektedir. Eğitim çalışanlarına yönelik şiddetin ciddiyetinin farkında olduğumuzu ve bu sorunun çözümü için adım atılması gerektiğini vurguluyoruz. Eğitim çalışanlarının insanca yaşayabilecekleri bir çalışma ortamı sağlanmalı ve hak ettikleri değeri görmelidirler. Eğitim Gücü Sen olarak, 9-10 Mayıs 2024 tarihinde iki günlük iş bırakma eylemi gerçekleştireceğimizi duyuruyoruz. Bu eylem, eğitim çalışanlarının haklarına sahip çıkma ve sesimizi duyurma adına bir adımdır.


Bu basın açıklamasıyla, ‘Eğitim Çalışanlarına Şiddet Yasası’nın bir an önce çıkarılmasını talep ediyoruz. Okullarımıza yeterli sayıda güvenlik görevlisi temin edilmesini istiyoruz. Bu yasal ve somut adımlar atılmadan, eğitim çalışanlarının güvenliği sağlanamaz. "Yarın da sen olabilirsin, öğretmenim" diyerek, hepimizin bu tehlikelere karşı savunmasız olabileceğini hatırlatıyorum. Hiçbirimiz bu tür bir tehlike ile yüz yüze kalmayı hak etmiyoruz. Eğitim Gücü Sendikası olarak, eğitim çalışanlarının güvenliği için mücadelemizi sürdüreceğiz. Bu zorlu mücadelede tüm eğitim çalışanlarını yanımızda görmek istiyoruz. Çünkü unutmayın, eğitim herkesin hakkıdır ve eğitimde şiddetin yeri yoktur. Bu duyarlığınız ve desteğiniz için teşekkür ederiz.”


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Sapanca Gölü’nde gizli borular, kesilen sazlıklar, işgal edilen kıyılar Sakarya ve Kocaeli’nin içme suyu kaynağı olan Sapanca Gölü’nden kaçak su çeken ve atık suları göle bırakan yapılar hakkında açıklamalarda bulunan Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar, "5 kilometrelik kısım özel mülkiyetle işletmeler tarafından işgal edilmiş. Milletin yarınları için gölün etrafında hiçbir yapı bırakmayacağız. Sit alanı içindeki tüm kaçak yapıları kaldıracağız" dedi. Sakarya ve Kocaeli’de milyonlarca vatandaşın içme suyu kaynağı olan Sapanca Gölü’nün seviyesi her geçen gün geriliyor. Son olarak 28.56 seviyesinde gerileyen gölün çevresinde kurulu olan yapıların göle uzanan boruları da dikkat çekmeye başladı. Sakarya Büyükşehir Belediye Başkanı Yusuf Alemdar ise gölü kirleten, işgal eden, su kalitesini bozanlara ve gölü korumak için projelere başlandığını belirti. Alemdar, şöyle konuştu: "Dünyadaki değişim, küresel ısınma ve kuraklıkla birlikte Sapaca Gölü’nün Sakarya’nın tek içme suyu kaynağı olması, doğal durumu ve insanımızın tek kaynağı olması münasebetiyle Sapanca Gölü, sadece bir kesimin değil hepimizindir. Gölün gerek kullanımı gerekse Sakarya’mızı beslemesi, gelecekte su sıkıntısı yaşanmaması için bir çalışma ortaya koyduk. Bu çalışmayı yaparken rastgele bir çalışma yapmadık, bu işin doğrusunu yapabilmek için üniversitelerle bilim insanlarıyla, tarihi kültürü ve mirası korumak ve göldeki suyun azalmaması, kirletilmemesi adına milletimizin de koruyup kollaması için bakanlıklarla görüşmeler yaptık. Almış olduğumuz karar gereği etrafında yapılacak olan düzenlemeyi, işgalleri, hoyratça kullanımları ve bireysel kullanmakla göle verilen zararları ortadan kaldırmaya çalışıyoruz. Bizim gölün etrafında ne bir metre yeri doldurmak ne bir metre havzayı küçültmek ne de bir metrekare yerin işgaline müsaade etmeyeceğimizi herkesin bilmesini istiyorum. Gölün etrafındaki tek derdimiz, gölü korumak. Ancak bunu yaparken ekolojik dengeyi de korumak zorundayız." "Ben bedelini ödemeye hazırım" Yaptığı sunumda görseller üzerinde değerlendirmede bulunan Başkan Alemdar, "Son 12 yılda yağış oranı yaklaşık yüzde 50 oranında azalma görülmektedir. Şu anda kod seviyesi 28.56 ile en düşük seviyedeyiz. Bunun için de işin bilenleriyle değerlendirme yapmaya devam ediyoruz. Sapanca Gölü, 3.6 metre altında olup gölün ciddi bir risk teşkil ettiğini görüyoruz. Bizim yapmaya çalıştığımız hadise, gölün işgallerini kurtarmak ve gölün içme suyu kaynağı olduğunu ortaya çıkarmaya çalışıyoruz. Gölün etrafında bulunan sitelerden bazıları, sazlıkları keserek teknelerine yat limanı gibi yer açmış. Sakarya ve Kocaeli’de yaklaşık 5 milyon kişinin hakkına girmiş. Biz gölün etrafındaki kaçağa, göle salınan atık suları ortan kaldırmaya çalışınca kıyamet kopuyor. Ben bunların peşindeyim, toprağın altından boruları getirip yapmış oldukları kaçak bungalovlar, villalar ve alt yapısı olmayan yapıların pisliklerini, atık sularını getirip göle atanlara sesleniyorum; çıksın savunsunlar, ben bedelini ödemeye hazırım" diye konuştu. "5 kilometrelik kısım özel mülkiyetle işletmeler tarafından işgal edilmiş" Sapanca Gölü kıyısında kaçak yollar inşa edilen yapıların kaldırılması konusuna da değinen Alemdar, "Milletin yarınları için gölün etrafında hiçbir yapı bırakmayacağız. Sit alanı içindeki tüm kaçak yapıları kaldıracağız. Bir kısmı burada imar barışında yer almış. İmar barışındaki yasa; sit alanlarında, kıyı kenar çizgisi olan yerlerde imar barışı olmaz. Buna rağmen birileri almış ve onlarla ilgili suç duyurusunda bulundum. Bölgede sazlıkları temizleyip yer açmışlar ancak sazlıkları temizlemedikleri yer ise gölden su çektikleri veya atık sularını göle bıraktıkları yerler. Biz çalışmalarımızı, ekolojik dengeyi korumak için kimsenin gölün etrafında girmemesi için yapıyoruz. 5 kilometrelik kısım özel mülkiyetle işletmeler tarafından işgal edilmiş. 6 kilometrelik alanın sadece 1 kilometrelik bölümü halkın erişebileceği bir yer geriye kalan 5 kilometrelik alan işgal edilmiş. 6 kilometrelik alanın işgal edilen 5 kilometrelik bölümünü halkın hizmetine açmak rant sağlamaksa ben rant sağlıyorum. Vatandaşların gölden faydalanması için işgal edilen 5 kilometrelik bölümü kaldırmak rant sağlamaksa ben hemşehrilerime rant sağlıyorum. Sapanca Gölü’ne ağa da, paşa da, işçi de olsan muhtaçsın. Bu bilinci aklımızdan çıkartmamak lazım. Hizmet için çıktığımız bu yolda millete ihanet edecek, zarar verecek hiçbir şeye müsaade etmedik, etmeyeceğiz" şeklinde konuştu.
Eskişehir Karacahisar’da Orta Çağ kalelerindeki en büyük sarnıçlardan birini ortaya çıkarıldı Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkan Yardımcısı ve Karacahisar Kalesi Kazı Başkanı Doç. Dr. Hasan Yılmazyaşar, Karacahisar’da 2019’da başlatılan ve 2024’te tamamlanan sarnıç kazılarında 7 destek ayağı olan ve tonozla örtülü, Orta Çağ kalelerindeki en büyük sarnıçlardan birini ortaya çıkarıldığını belirtti. Anadolu Üniversitesi Edebiyat Fakültesi’nce "Karacahisar Kalesi Örneğinde Arkeoloji ve Tarih Bağlamı" semineri düzenlendi. Edebiyat Fakültesi Taciser Tüfekçi Konferans Salonunda gerçekleştirilen etkinliğin konuşmacısı, Anadolu Üniversitesi Sanat Tarihi Bölüm Başkan Yardımcısı ve Karacahisar Kalesi Kazı Başkanı Doç. Dr. Hasan Yılmazyaşar oldu. Etkinliğe Edebiyat Fakültesi Dekan Yardımcısı Prof. Dr. Bedia Yelda Uçkan, Edebiyat Fakültesi Sanat Tarihi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Zeliha Demirel Gökalp, Sanat Tarihi Bölümü öğretim üyesi Prof. Dr. Mehmet Erol Altınsapan, akademisyen ve öğrenciler katıldı. "Karacahisar Kalesi 14. yüzyıl Osmanlı tarihinde arkeolojinin kilit rol oynadığı bir alandır" Doç. Dr. Hasan Yılmazyaşar, Karacahisar Kalesi’nin arkeolojik ve tarihi açıdan taşıdığı öneme dikkati çekerek, "Karacahisar Kalesi 14. yüzyıl Osmanlı tarihi için yazılı kaynakların azlığı nedeniyle arkeolojinin kilit rol oynadığı bir alan olmasıyla dikkat çekmektedir. Osmanlı’nın kuruluşunun 700. yılı münasebetiyle başlatılan çalışmalar, Osmanlı arkeolojisi alanında önemli bir farkındalık oluşturmuştur. 2019’da başlatılan ve 2024’te tamamlanan sarnıç kazıları 7 destek ayağı olan ve tonozla örtülü, Orta Çağ kalelerindeki en büyük sarnıçlardan birini ortaya çıkarmıştır. Sarnıçta binin üzerinde seramik parçası ve yoğun keşifler tespit edilmiştir. Kalelerde yaşamın devamı için suyun hayati önemi göz önüne alındığında, sarnıç ve iç surdaki su yapılarının ortaya çıkarılması da oldukça kritik bir öneme sahiptir" dedi. "Keşiflerin çoğu Karacahisar’ın erken Osmanlı ve öncesindeki stratejik önemini gösterir" Arkeolojik kronoloji ve sikke buluntularından da bahseden Edebiyat Fakültesi Yılmazyaşar şunları aktardı: "Karacahisar, Osmanlı Beyliği’nin ilk fetih yeri olarak kabul edilir. Burada ilk hutbe okunmuş ilk sikke basılmış, ilk vergi uygulaması hayata geçmiş ve ilk kadı atanmıştır. Aşılmazade ve Neşri gibi kroniklere göre Osmanlı’nın bağımsızlığını ilan ettiği yerdir. Bu Osmanlı’nın kuruluş sorunu olarak bilinen tartışmada Karacahisar’ı merkezi bir konuma getirmektedir. Son dönemde Yalova’nın kuruluş yeri olarak kabul edilmesi gibi gelişmeler de bu tartışmayı canlı tutmakta. Ayrıca Bizans kroniklerinde geçen Dorylaion Kalesi’nin Şarhöyük yerine Karacahisar olabileceği fikri ortaya atılmıştır. Karacahisar’ın yüksek kayalık üzerindeki konumu, Bizans kaynaklarındaki tanımlamalara daha uygun görülmektedir. Kazılarda çıkan verilerin yüzde doksanından fazlasının Fatih dönemine kadar olan süreci yansıtması Karacahisar’ın erken Osmanlı ve öncesindeki stratejik önemini açıkça ortaya koyar. Arkeolojik çalışmaların Osmanlı kroniklerinin güvenirliği ve tarihi anlatıların revize edilmesi de kritik bir role sahiptir." Etkinlik, soru cevap bölümüyle sona erdi.
Bursa Enerjini geleceğe taşı projesi, 500’ü aşkın okulda enerji farkındalığı oluşturdu Uludağ Enerji, çocuklara erken yaşta enerji tasarrufu bilinci kazandırmayı amaçlayan "Enerjini Geleceğe Taşı" projesini Bursa’da gerçekleştirdi. Bursa İl Milli Eğitim Müdürü Gürhan Çokgezer’in katılımıyla Sakarya Ortaokulu ile Hürriyet Ticaret ve Sanayi Odası İlkokulu’nda düzenlenen etkinliklerle çocuklar hem eğlendi hem öğrendi. Proje bugüne kadar 520 okulda 41 binin üzerinde öğrenciye doğrudan ulaşarak güçlü bir toplumsal farkındalık oluşturdu. Ülkemizin dört bir yanında enerjiyi güvenle ulaştıran, geleceği teknoloji ve verimlilikle şekillendiren Uludağ Enerji, 2018 yılından bu yana yürüttüğü "Enerjini Geleceğe Taşı" projesiyle çocuklara erken yaşta enerji tasarrufu bilinci kazandırmayı sürdürüyor. Bu kapsamda Sakarya Ortaokulu ile Bursa Hürriyet Ticaret ve Sanayi Odası İlkokulu’nda düzenlenen son uygulama; Bursa İl Milli Eğitim Müdürü Gürhan Çokgezer ve Uludağ Enerji Grubu CEO’su Sinan Öktem’in katılımıyla gerçekleşti. Öğrenciler Karagöz Gölge Oyunu aracılığıyla enerjinin doğru kullanımını eğlenceli hikayeler üzerinden öğrenirken, VR gözlüklerle 100 yıl sonrasına yapılan sanal yolculukta bilinçli ve bilinçsiz enerji kullanımının geleceğe etkilerini birebir deneyimledi. "Proje şimdiye kadar 41 binden fazla öğrenciye ulaştı" 2018 yılından bu yana devam eden projenin detaylarına ilişkin açıklamalarda bulunan Uludağ Enerji Grubu CEO’su Sinan Öktem, "Başladığımız günden bugüne kadar 520 okulda 41 binin üzerinde öğrencimize eriştik.Projenin temel amacı öğrencilere enerji tasarruf ve güvenliğini geleneksel ve modern yöntemlerle aktarmak. Karagöz Gölge Oyunu ile geleneksel yöntemler kullanılırken, VR Teknolojisi ile ise enerji tasarruflu ve tasarruf yapılmayan bir dünya senaryoları sanal gerçeklikle gösteriliyor.Ayrıca Uludağ Üniversitesi ile de proje partnerliği yapıyoruz. Üniversite öğrencileri gün boyunca çocuklarla sıcak bir bağ kurarak animasyon karakterleri, yüz boyama ve çeşitli etkinliklerle keyifli anlar yaşattılar.Grup olarak enerjiyi verimli kullanan ve çevreye duyarlı nesiller yetişmesine katkı sağlayarak; daha temiz, daha yaşanabilir ve sürdürülebilir bir gelecek için kalıcı fayda üretmeyi hedefliyoruz. Protokol kapsamında Bursa İl Milli Eğitim Müdürlüğü ile iş birliği yapıyoruz, kendilerine destekleri için teşekkür ederiz" diye konuştu. İş birliğinin ev sahipliği konuşmasını yapan Bursa İl Milli Eğitim Müdürü Gürhan Çokgezer ise, "Bizler için en kıymetli olan; öğrencilerimizin doğru bilgiyle, doğru alışkanlıklarla, doğru yönlendirmelerle yetişmesidir. Enerji tasarrufu bilinci, enerji güvenliği farkındalığı ve sürdürülebilir yaşam kültürü, artık yalnızca belirli alanlara yönelik değil; tüm toplumun ortak sorumluluğu hâline gelmiştir. Uludağ Enerji tarafından yürütülen Enerjini Geleceğe Taşı projesi, VR gözlük ortamında sunulan enerji tasarrufu ve güvenliği eğitimleri, yine çocuklarımızı hem eğlendiren hem bilinçlendiren Karagöz Gölge Oyunu, sanatla öğrenmeyi buluşturan resim yarışmaları, ortaokul öğrencileri için hazırlanan Enerji Timi sunumları; 16 okulda uygulanmış ve kısa sürede çok güçlü bir etki oluşturmuştur. Bu çalışmaların bugün burada daha geniş bir planlama ve iş birliği anlayışıyla devam edecek olması bizi ayrıca sevindirmektedir. Geleceğimizin mimarı olan çocuklarımız için daha güçlü, daha nitelikli, daha bilinçli yaşam ortamlarını birlikte inşa etmenin kararlılığını ortaya koyduğumuz bu iş birliğinin Bursa eğitimine, öğrencilerimize, öğretmenlerimize ve tüm paydaşlarımıza hayırlı olmasını diliyorum" ifadelerini kullandı. Enerjini geleceğe taşı projesi Uludağ Enerji’nin Bursa, Balıkesir, Çanakkale ve Yalova’da yürüttüğü Enerjini Geleceğe Taşı Projesi; VR tabanlı senaryolar, geleneksel Karagöz Gölge Oyunu, interaktif atölyeler ve enerjiyle ilgili eğitim kitaplarıyla bütüncül bir öğrenme deneyimi sunuyor. VR gözlüklerle öğrenciler, tasarruf yapılan ve yapılmayan iki farklı geleceği karşılaştırarak enerjinin sorumlu kullanımının etkilerini somut biçimde görüyor. Gölge oyunu bölümü ise çocuklara ev içinde uygulayabilecekleri küçük ama etkili tasarruf davranışlarını eğlenceyle öğretiyor. Program sonunda dağıtılan Enerjik Tatil Boyama ve Etkinlik ile Geleceğin Enerjisi kitapları, yenilenebilir enerji kaynaklarını oyun, görsel uygulama ve basit deneylerle anlatıyor; böylece projenin etkisi sınıf ortamından eve taşarak kalıcı bir farkındalığa dönüştürüyor.
Balıkesir Üniversiteli gençler, Gazze için koştu Balıkesir Üniversitesi (BAÜN) Burhaniye Uygulamalı Bilimler Fakültesi öğrencileri, Gazze’deki İsrail zulmüne dikkat çekmek amacıyla "Filistin’e Özgürlük Koşusu, Bir Adım At, Bir Umut Kat" sloganıyla bir farkındalık etkinliği düzenledi. Fakülte öğrencileri Tolga Şen, Mehmet Tekin Uslu, Enes Kolu, Büşra Pirvadioğlu ve Samera Mohıbı tarafından hazırlanan proje, Burhaniye Uygulamalı Bilimler Fakültesi önünden başladı. Katılımcılar, Enver Güreli Bulvarı boyunca uzanan 3.5 kilometrelik parkuru tamamladı. Koşuya; Fakülte Dekanı Prof. Dr. Mehmet Oğuzhan İlban, Burhaniye Cumhuriyet Başsavcısı Turgay Osman Taş, Dekan Yardımcıları Prof. Dr. Fatih Çolakopğlu ve Özkan Demir ile Burhaniye Ticaret Odası Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Varol da ellerinde pankartlarla bir süre yürüyerek destek verdi. Yarışmada Ahmet Doğan Keçeci birinciliği, Ramazan Koltuk ikinciliği, Ramazan Yıldırım ise üçüncülüğü elde etti. Dereceye girenlere madalyaları, Dekan Prof. Dr. Mehmet Oğuzhan İlban, Başsavcı Turgay Osman Taş ve Ticaret Odası Başkanı Hasan Varol tarafından takdim edildi. Koşu öncesinde bir konuşma yapan Dekan Prof. Dr. Mehmet Oğuzhan İlban, İsrail’in Gazze ve Filistin’de gerçekleştirdiği katliamı kınadıklarını belirterek, bu tür farkındalık projelerinin önemine vurgu yaptı. İlban, "Fakültemiz sosyal sorumluluk projeleri içerisinde bu katliamın insanlık suçu olduğunu gösterebilmek için bizler de öğrencilerimizle taşın altına elimizi koyduk" şeklinde konuştu. Proje yürütücüsü Tolga Şen ise koşunun Filistin halkının mücadelesinde yanlarında olduklarını haykıran sembolik ve kararlı bir duruş olduğunu vurgulayarak, zulme, soykırıma ve adaletsizliğe karşı duran tüm mazlum toplumlarla omuz omuza olduklarını göstermeyi amaçladıklarını belirtti.