GENEL - 24 Mayıs 2019 Cuma 13:54

Şehit Kadir Çakı’nın eşi: “Bin şükür eşimin kanını yerde bırakmadılar”

A
A
A
Şehit Kadir Çakı’nın eşi: “Bin şükür eşimin kanını yerde bırakmadılar”

PKK’lı terörist Ferhat Akgün’ün ölü ele geçirilmesi Amasyalı Şehit Uzman Çavuş Kadir Çakı’nın ailesini sevindirirken, şehidin acılı eşi, “Bin şükür eşimin kanını yerde bırakmadılar” şeklinde duygularını dile getirdi.

PKK’lı terörist Ferhat Akgün’ün ölü ele geçirilmesi Amasyalı Şehit Uzman Çavuş Kadir Çakı’nın ailesini sevindirirken, şehidin acılı eşi, “Bin şükür eşimin kanını yerde bırakmadılar” şeklinde duygularını dile getirdi.


İç Güvenlik Operasyonları Kapsamında Elazıgˆ-Arıcak ilc¸esi Yogˆunbilek ko¨yu¨ kırsalında, Elazığ I·l Jandarma Komutanlığınca yapılan, ’S¸ehit Jandarma Uzman Çavuş Yıldıray Dönertaş-53 Operasyonu’nda 2018 yılında Diyarbakır’ın Dicle ilçesi kırsalında, terör örgütü PKK’ya yönelik yürütülen operasyonda el yapımı patlayıcının infilak etmesi sonucu şehit olan Amasyalı Uzman Çavuş Kadir Çakı’yı şehit eden terörist Ferhat Akgün ölü olarak ele geçirildi. Şehit Çakı’nın Amasya’daki evinde Uzman Çavuş Kadir Çakı’nın kanı yerde kalmadığı için sevinç hakim oldu. Uzman Çavuş Kadir Çakı’nın eşi Hanife Çakı ve 2 yaşındaki oğlu Alp Aslan Çakı (2) babalarının kanlarının yerde kalmadığı haberini alınca büyük bir sevinç yaşadı.


Konuyla ilgili duygularını anlatan Uzman Çavuş Şehit Kadir Çakı’nın eşi Hanife Çakı, “2015 yılında evlendik. 3 yıl kadar nişanlı kaldık biz. 2015’te evlendik, ben 9-10 ay kadar eşimin yanına gidemedim. Evlendikten 1 hafta sonra eşim göreve gitti Diyarbakır’a. 9-10 ay kadar orada kaldık kayınpederlerimle beraber. Genelde görevlerdeydiler, çoğunluğu görevlerde geçiyordu zamanın. Çok nadir taburda kalıyorlardı. Büyük görevler oluyordu onlara gidiyorlardı. Her göreve çıktığında ben daha yeni geldin görevden biraz daha dinlensene. Hemen ne göreviymiş falan derdim. O da ‘bizim görevimiz bu, biz her zaman her daim hazırız, her zaman gideceğiz’ derdi. Bir defa dahi of dediğini ben hiç duymadım eşimden. Yani bugünde görev var, of göreve çıkacağız dediğini hiç duymadım, hiçbir zaman yorulduğunu, sıkıldığını duymadım. Kadir gibi birine eş olduğum için binlerce kez şükürler olsun. Rabbime bin kere şükür ki ona eş olmuşum, onun gibi bir adama eş olmuşum. Çünkü çok farklı bir insandı. Dünyada bir taneydi diyebilirim benim eşim. Çok iyiydi, el üstünde tuttu her zaman beni. Bir dediğimi asla iki etmedi. Ben hiç tartıştığımızı kavga ettiğimizi bilmiyorum doğru düzgün. Ne zaman tartıştıysak da hep benim kaprislerim yüzünden olmuştur büyük bir ihtimalle. Her zaman alttan almıştır. Çok iyi bir insandı, farklıydı yani” diye konuştu.


Eşi şehit olmadan bir hafta öncesi Afrin’de 8 şehit verildiğini hatırlatan Hanife Çakı, “Eşim o zaman görevdeydi, ben eşime mesaj atmıştım. Afrin’de 8 şehidimiz var demiştim, kaç eve ateş düştü, kaç evi yine yakıp kavurdular dedim. O da, ‘evet aileleri için çok büyük bir acı, çok büyük bir zorluk’ dedi. ‘Ama ne mutlu ki kardeşlerime şehit oldular. Keşke bize de nasip olsa’ dedi. Ondan sonra eşim görevden geldi, annemler aradı telefonla. Annem, ‘oğlum bak kaç tane şehitler var, şehidimiz var’ dedi. ‘Ne olur bırak gel’ dedi. ‘Bırak istemiyoruz hiçbir şey’ dedi. ‘Sana bir şey olursa Hanife’ye ne olacak’ dedi. Kadir de, ‘anne, bana bir şey olsa senin kızını el üstünde tutarlar’ dedi. ‘Devletimiz hiçbir zaman onu yalnız bırakmaz’ dedi. Ama gerçekten de öyle, eşim şehit olduğu günden beri beni her zaman baş uçlarında taşıdılar. Hala da öyle devam ediyor. Evet, kanı yerde kalmadı, ben zaten bundan emindim kanı yerde kalmayacaktı, eşimin arkadaşları benim ağabeylerim eşimin kanını yerde bırakmayacaklardı. Bundan emindim zaten. Eşim şehit olduğu zaman arkadaşları gelmişti, cenazesinden sonra mı, cenazesine mi katıldılar tam hatırlamıyorum. O zaman demiştim zaten ben ağabeylerime, eşimin kanını yerde bırakmayın dedim. Bin şükür eşimin kanını yerde bırakmadılar. Bundan da hiçbir zaman şüphe duymadım zaten. Kanı yerde kalmayacaktı, kalmadı da çok şükür. Çok teşekkür ederim hepsine, herkese. Rabbim hiç birine zeval getirmesin, ayaklarına taş değdirmesin. Rabbim her daim onları korusun” şeklinde konuştu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Eyüpsultan’da okul müdürünü vuran öğrenciye tutuklama talebi Eyüpsultan’da okuldan atılmasından sorumlu tuttuğu okul müdürünü silahla vurarak hayatını kaybetmesine neden olan suça sürüklenen çocuk, Savcılıktaki işlemlerinin ardından ‘kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan tutuklama talebiyle nöbetçi hakimliğe sevk edildi. Eyüpsultan’da 7 Mayıs’ta meydana gelen olayda iddiaya göre yabancı uyruklu öğrenci Y.K. (17), okuduğu özel liseden atılmasından sorumlu tuttuğu ve aralarında geçen tartışma dolayısıyla husumet beslediği okul müdürü İbrahim Oktugan’ı odasında silahla vurarak ağır yaralamıştı. Hastaneye kaldırılan Oktugan hayatını kaybederken, olayın ardından yakalanan suça sürüklenen çocuk Y.K. gözaltına alınmıştı. Emniyetteki işlemleri tamamlanan suça sürüklenen çocuk Y.K., Çağlayan’da bulunan İstanbul Adalet Sarayı’na sevk edildi. Burada Savcılığa ifade veren Y.K., daha sonra ‘kişiyi yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle tasarlayarak kasten öldürme’ suçundan tutuklama talebiyle nöbetçi hakimliğe çıkarıldı. Hayati vücut bölgesine hedef alarak 2 el ateş ettiği belirtildi Olaya ilişkin detaylar ise Savcılığın sevk yazısında ortaya çıktı. Sevk yazısında, öldürülen Oktugan ile suça sürüklenen çocuk Y.K. arasında okulda ilişiğin kesilmesi ve aralarında geçen tartışma dolayısıyla husumet beslediğinin anlaşıldığı, 2023 Aralık ayında gerçekleşen olay sonrasında suça sürüklenen çocuğun ulaştığı ruhi sükunete rağmen fiilini planladığı şekilde icra ettiği, böylece Y.K.’nın eğitimci Oktugan’ı silahla hayati vücut bölgesine hedef alarak 2 el ateş ettiği ve hayatını kaybetmesine neden olduğu belirtildi.
Çorum Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı: “Bu dönem Türk arkeolojisinin altın çağı olacak” Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, “Hedefimiz, son 60 yılda Türkiye’de arkeolojiyle ilgili yapılanları 4 yıl içinde yapmak. Bu dönem Türk arkeolojisinin altın çağı olacak” dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı Kültür Varlıkları ve Müzeler Genel Müdürlüğü öncülüğünde Hitit ve Ankara Üniversiteleri işbirliğiyle düzenlenen Türkiye’de yerli ve yabancı bilim insanlarınca gerçekleştirilen Hitit Dönemi, kazı, araştırma ve filolojik çalışmaların sunulacağı, bilim dünyasına duyurulacağı "Hititlerin İzinde: Yeni Bilgiler ve Perspektifler" konulu sempozyum başladı. Hitit İmparatorluğu’nun kültürel zenginliğini korumak ve yaşatmak, geçmiş ve bugün arasında bağ kurarak Hititlerin politikası, ekonomisi, sanatı ve dinî inançları hakkında daha fazla bilgi edinmek ve gelecek kuşaklara aktarmak amacıyla düzenlenen sempozyuma 100’den fazla bilim insanı, uzman ve yönetici katılırken programda Hititler ve Hititlere yönelik bilimsel çalışmalar ve sonuçlarına ilişkin 29 bildiri sunulacak. Sempozyumun açılış programına katılan Kültür ve Turizm Bakan Yardımcısı Gökhan Yazgı, Anadolu tarihinin temel taşlarından biri Hitit İmparatorluğunun, yazılı belgelere dayalı bir devlet yapısına sahip olması, insanlığa tarihin erken dönemlerinden kalma önemli bir bilgi kaynağına sahip olma ve Anadolu’nun eski çağ tarihini anlama imkanı sunduğunu söyledi. Hitit İmparatorluğu’nun sadece Anadolu ve Mezopatamya coğrafyası için değil tüm dünya için örnek alınan, araştırılması gereken bir uygarlık olduğuna dikkat çeken Yazgı, bu uygarlığın bir marka değeri oluşturulması noktasında büyük bir çaba içerisinde olduklarını açıkladı. Hititler’in, Anadolu’da tarımın gelişmesine ve şehirleşmenin yayılmasına önemli katkılarda bulunduğunu anlatan Yazgı, şunları kaydetti; “Bu ekonomik ve kültürel canlılığın artırılmasına, yaşam standardının artırılmasına yönelik önemli kararlar almışlardır. Hitit imparatorluğunun bu kültürün dünya çapında tanıtılması bizim için önemli önceliklerimizden bir tanesi. Anadolu’nun tarihi ve kültürel kimliğini anlamak için kilit bir öneme sahip olan Hititlerin kültürel mirası, günümüzde Anadolu’nun ve dünya tarihinin bir parçası olarak yaşamaya devam etmektedir, bu da geçmişin günümüze olan etkisini ve önemini vurgularken bilimsel araştırmalarla bunu ortaya koydu. Günümüz dünyasında insanlığın karşısına çıkan başlıca sorunlara binlerce yıl önce duyarlılık gösteren ve çözümler bulan Hititlerin adalet anlayışı, kadın hakları konusundaki ileri görüşlü tutumları, Çok kültürlü yapısı ve hoşgörü anlayışı, çevreyi koruma ve sürdürülebilirlik konusundaki duyarlılıklarının daha adil, barışçıl ve sürdürülebilir bir dünya için bizlere ilham kaynağı olması gerektiğini düşünüyorum” Anadolu da ilk kazıların başladığı bu Çorum’da günümüzde de çok önemli kazı çalışmaları sürdürüldüğünü ve bu çalışmaların bilim camiası tarafından merakla takip edildiğini kaydeden Bakan Yardımcısı Yazgı, “2023 yılında yaklaşık 25 tane yüzey araştırması, kazı çalışması ve arkeolojik çalışmaları Çorum’da gerçekleştirdik. Bu sayının artırılması için ciddi bir çaba içerisindeyiz. Başta, Hitit merkezinde yer alan Boğazköy, Alacahöyük, Ortaköy-Şapinuva ve diğer Hitit kentlerinde sürdürülen uzun soluklu ve geleneksel arkeolojik kazı çalışmaları ile ortaya çıkarılan kültürel miras, toplumun bütün fertlerine ortak geçmişlerini anlatan, aralarındaki bağı güçlendiren önemli bir değer olarak karşımıza çıkmaktadır. Bakanlık olarak, geçmişten devraldığımız mirasa sahip çıkmak ve emanet bilinciyle gelecek nesillere aktarmak için kararlılıkla çalışırken, bu değerleri oluşturan çok kültürlü zengin geçmişin ve tarihsel kimliğin anlaşılmasında ve tanıtılmasında bütün dinamiklerin birlikte hareket etmesi gerektiğine inanıyoruz. Bu doğrultuda, Türk arkeoloji çalışmalarında yeni bir dönemin temsilcisi olarak ortaya çıkan, Arkeoloji ve ilgili bilim alanlarında dünyanın çeşitli bölgelerinde arkeolojik araştırmalar yapmayı, kültürel mirası korumayı ve bu alanda bilimsel çalışmaları teşvik etmeyi amaçlayan Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Vakfını kurduk. Bu Vakfa bağlı olarak hizmet verecek olan Türk Arkeoloji ve Kültürel Miras Enstitüsünün, önümüzdeki yıllarda gerek ülkemizde gerekse dünya çapında önemli bilimsel çalışmalara imza atacağına ve kültürel mirasın araştırılması, korunması ve tanıtılması noktasında değerli katkılar sağlayacağına gönülden inanıyorum. Artık arkeoloji Türkiye’de farklı bir bakış açısıyla ele alındığını anlatan Yazgın, “Hitit Medeniyetinin günümüze kadar süre gelen kültürel zenginliği ülkemiz için bir marka değeri taşımaktadır. Bu zenginliği korumak ve yaşatmak, geçmiş ve bugün arasında bağ kurarak gelecek kuşaklara aktarmak, hepimizin görevidir. Bu çerçevede, “Geleceğe Miras” projesi ile arkeolojik kazı çalışmalarımızın hem bütçelerini hem de lojistiklerini tarihinde görülmemiş bir oranda artırarak ekiplerimizin tüm ihtiyaçlarını karşılayacağız. Artık arkeoloji Türkiye’de farklı bir bakış açısıyla ele alınıyor. Bütçelerimizi, imkanlarımızı, arkeolojik çalışmaları artırma noktasında çok ciddi motivasyon sağlamış durumdayız. Bu dönemi Türk arkeolojisinin altın çağı olarak tanımlıyoruz. Hedefimiz, son 60 yılda Türkiye’de arkeolojiyle ilgili yapılanları 4 yılda içinde yapmak. Bu dönem Türk arkeolojisinin altın çağı olacaktır. Bu konuda hocalarımıza, kazı başkanlarımıza güveniyoruz. Onlarla birlikte bu amacı gerçekleştireceğiz. Gelece miras projesi çerçevesinde arkeolojik kazılarla birlikte çıkan bulguların, yapıların restorasyonuyla turizme katılmasıyla birlikte büyük bir sinerji oluşturuyor. Kültür turizminin başkenti olacağına inandığımız Çorum içinde bu çok önemli” ifadelerini kullandı. Yazgın, Anadolu’nun Kaya Anıtları ve Yazıtları Projesi çerçevesinde ülkemizde bulunan Hitit anıtlarının da olduğu kaya anıtları ve kitâbelerinin kataloglaması, 3D taraması ve kayıt altına alınarak belgelenmesine yönelik olarak çalışmaların tamamlanmasının planlandığını belirtti. Cumhuriyet tarihinde Atatürk’ün talimatlarıyla ve Türk Tarih Kurumu desteğiyle başlayan ilk kazılardan olan Alacahöyük kazılarının önemine dikkat çeken Yazgı, Alacahöyük’ün gerçek anlamda da Anadolu ve Hitit uygarlığının tanınmasında bir marka değeri olduğunu, marka değerinin tanıtılması noktasında yoğun bir çaba içerisinde olduklarını sözlerine ekledi. Açılış programına Vali Zülkif Dağlı, Belediye Başkanı Dr. Halil İbrahim Aşgın, Hitit Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ali Osman Öztürk, İl Jandarma Komutanı Kd. Alb. Naim Çetinkaya, Emniyet Müdürü Arif Pehlivan katıldı.
İstanbul İGA gövdesi üzerine iniş yapan kargo uçağını kurtarma çalışmalarıyla ilgili açıklama yaptı İstanbul Havalimanı işletmecisi İGA, iniş takımları açılmadığı için gövdesi üzerine inen FEDEX kargo uçağının devam eden kurtarma çalışmalarıyla ilgili açıklama yaptı. Ölen ya da yaralananın olmadığı olayda, İGA Hava Tarafı Operasyon Direktörü Ozan Karakış, " Havalimanı yangın söndürme ve kaza kırım kurtarma ekipleri 12-13’ncü saniyede sürtünmeden dolayı ortaya çıkan kıvılcımları ve olayın daha vahim hale gelmemesi için yangın söndürme işlemlerini uyguladılar. Uçak içerisindeki her iki pilot, bir kaç dakika içerisinde sakin bir şekilde uçak içerisinden kokpit camından tahliye edildi. Her iki pilotta ayaklarının üzerinde herhangi bir yaralanma ile karşılaşmadık” dedi. İGA, iniş takımları açılmadığı için gövdesi üzerine inen FEDEX kargo uçağının devam eden kurtarma çalışmalarıyla ilgili açıklama yaptı. Konuya ilişkin açıklama yapan İGA Hava Tarafı Operasyon Direktörü Ozan Karakış, “Hidrolik arızası sebebiyle burun iniş dikmesini açamayan bir kargo uçağı, 1-6 sağ pistimize acil iniş gerçekleştirdi. Acil iniş yapacağı daha önce ATC’ye ilan edilmişti. ATC tarafından bize gelen bilgiyle havalimanı yangın söndürme kaza kırım ekipleri pist girişlerinde yerlerini almış durumdaydı. Uçak pistimize iniş yaptıktan sonra iniş takımları üzerinde belli bir noktaya kadar gövde üzerine bırakıp çok başarılı bir şeklide yaklaşık 371 metre ilerleyerek pistte tam merkez noktada kalarak acil iniş gerçekleştirdi. Havalimanı yangın söndürme ve kaza kırım kurtarma ekipleri 12-13’ncü saniyede sürtünmeden dolayı ortaya çıkan kıvılcımları ve olayın daha vahim hale gelmemesi için yangın söndürme işlemlerini uyguladılar. Uçak içerisindeki her iki pilot, bir kaç dakika içerisinde sakin bir şeklide uçak içerisinden kokpit camından tahliye edildi. Her iki pilotta ayaklarının üzerinde herhangi bir yaralanma ile karşılaşmadık. Bu dakikadan sonra kaza mahallinin emniyete alınması sağlanıp, ulaşım emniyeti inceleme merkezine, Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’ne, Devlet Hava Meydanları İşletmesi Genel Müdürlüğü’ne gerekli bilgiler verildi" diye konuştu. “Olmayan bir uygulamayı yapmamızdan dolayı pist köpüklenmeden iniş gerçekleşti” Uçağın pistte emniyetli bir şekilde beklediğini söyleyen Ozan Karakış, " Uçak pist üzerinde emniyetli bir şekilde hareketsiz bekliyor. Uçak inişi esnasında pist, köpükleme ile ilgili bugünün modern havacılığında, uluslararası veya bizim milli mevzuatımızda yer almayan bir uygulama. Özellikle gövde üzerine iniş takımı olmadan gerçekleştirilen bu tür inişlerde, uçağın yansal hareketlerinin ıslaklık ve köpükle kaygan bir yüzeyde olması yerine kuru pist üzerine gerçekleşmesi şuan dünyamızda uygulanan en basit, en temel acil iniş yöntemi. Burada pilotun talep etmemesi, bizimde olmayan bir uygulamayı yapmamızdan dolayı pist köpüklenmeden iniş gerçekleşti. Bu sayede uçak pistin merkez ekseninde duruyor. Yetkili mercilerin kaza ile ilgili yasal soruşturmasının arkasından uçak havayoluna serbest bırakılacak. Havayolu uçak içerisindeki yakıtı, kargoyu nasıl tahliye edeceği ve uçağın nasıl kaldırılacağına karar verecek. İGA İstanbul Havalimanı’nda bizim elimizde A380 uçağını kaldıracak kadar uçak kaldırma takımı mevcut” ifadelerini kullandı. “Havalimanında bir pistin kapalı kalmasını istemiyoruz” Gövde üzerine iniş yapan kargo uçağının kaldırması için ekiplerin şuan beklediğini ifade eden İGA Hava Tarafı Operasyon Direktörü Ozan Karakış, "Uçağın etrafında şuan uçak kaldırma ekipmanları bulunuyor. Süreç işlemesini bekliyoruz. Uçak ne zaman kaldırılacak şimdi söylemek çok zor. Uçak sahibinin soruşturma tamamlanmasının ardından vereceği karara bağlı. Ama önümüzdeki saatler içerisinde ülkemizin HAB’ı, Türk Hava Yolları’nın HAB’ı İstanbul Havalimanı’nda bir pistin kapalı kalmasını istemiyoruz. Bu uçak, şuan bizim ana pistimizde kaldı, Burada mevcut 3 ana pistimiz, 2 yardımcı pistimiz var. Uçak ana pist üzerinde kaldı ama uçaklar bu pistin yanında bulunan yardımcı pistlerden kalkışlarına devam ediyor. Operasyon 4 pist üzerinde aktif şekilde sürmeye devam ediyor” şeklinde konuştu.