YEREL HABERLER - 16 Nisan 2012 Pazartesi 16:35

ÇANKAYA`DA YARDIMLAR GERÇEK İHTİYAÇ SAHİPLERİNE GİDİYOR

A
A
A
ÇANKAYA`DA YARDIMLAR GERÇEK İHTİYAÇ SAHİPLERİNE GİDİYOR

Çankaya Belediyesi`nin yeni toplumcu belediyecilik anlayışı ile ihtiyaç sahibi insanlara destek olmak amacıyla faaliyet gösteren Çankaya Yardımlaşma ve Ekonomik Dayanışma Derneği (ÇAYED), ayni ve nakdi yardımlarını sürdürüyor.
Öncelikli yardım grubu olarak yaşlı, kimsesiz ve engelli vatandaşları göz önünde bulunduran ÇAYED, insanların onurlarını zedelemeden yardım yapmaya özen gösteriyor. Asıl olanın insana insan gibi yaşama hakkının verilmesi gerektiğinin altını çizen Çankaya Belediye Başkanı Bülent Tanık, "İhtiyaç sahibi ailelere ÇAYED aracılığı ile insani bir şekilde yardım yapıyoruz. Yardımlaşmak, paylaşmak yerel yönetimlerin üzerinde durması gereken önemli konulardır. Sosyal ve kültürel değerlerimizi temel alarak,
vatandaşların onurlu yardım almalarını sağlıyoruz. Bizim için önemli olan bu tür hizmetlerimizi sessiz sedasız gerçekleştirmektir. Bir mahalleye kamyonla yardım götürüp ne insanların deşifre olmasını isteriz ne de izdiham yaşanmasını isteriz. O nedenle Çankaya`da yaşayan ihtiyaç sahibi her aile gönül rahatlığıyla belediyemize başvurabilir" dedi.
Bağışta bulunmak isteyen vatandaşların ÇAYED`e başvurabileceğini, bağışlarının yardım yapılmaya gereksinimi olan ailelere onurlu bir şekilde ulaşacağını vurgulayan Tanık, böylece yardım yapmak isteyenlerin ihtiyaç sahibi aramak yerine belediye aracılığı ile doğrudan yardım yapabileceklerini bildirdi. Daha fazla hayırseverin katkılarıyla daha çok kişinin yararlanacağını ifade eden Tanık, "Ailelerden olumlu tepkiler almak ve onların sevincini, güler yüzlerini görmekten mutluluk duyuyoruz. Gönül isterdi ki
hiçbir vatandaşımız yardıma ihtiyaç duymasın. Maalesef durum böyleyken bize düşen de vatandaşlarımızı mutlu etmektir" diye konuştu.
İhtiyaç sahibi aileler, nüfus cüzdanı fotokopisi ve ikametgahlarıyla Çankaya Belediyesi Çözüm Merkezi`ne ya da ÇAYED`e başvurmaları halinde oluşturulan veri tabanına göre yardımlarını bizzat telefonla aranarak alabiliyorlar. 2008 yılı Şubat ayından beri faaliyette bulunan ve 4 bin kişinin kayıtlı olduğu ÇAYED`de gıda, giyim, yakacak, ev eşyası, öğrenciler için kırtasiye malzemesi ihtiyaçları tespit edilen aileler yardım sıraları geldiğinde bilgilendirilip, belediyenin araçlarıyla evlerinden ÇAYED`e
getiriliyor ve kendi tercihleriyle ihtiyaçları giderildikten sonra tekrar evlerine bırakılıyorlar.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Hatay Her 3 bin bebekten birinde görülen ’kistik fibrozis’te erken tanı hayat kurtarıyor Türkiye’de 3 bin bebekten birinde görülen kistik fibrozis hastalığı, topuk taramaları ve ter testiyle erken teşhis ediliyor. Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Dr. Hüseyin Arslan, kistik fibrozis hastalığının erken teşhis edilmesinin insanın yaşam kalitesini artırdığını ve yaşam sürecini uzattığını söyledi. Genetik bir hastalık olan kistik fibrozis, ülkemizde yeni doğan her 3 bebekten birinde görülüyor. Bebeklerin doğumuyla birlikte ön tanı için 2015 yılından itibaren yapılmaya başlanan topuk taraması ile erken teşhis sağlanıyor. Erken teşhisin ardından uygulanan ter testiyle de hastalığın tespiti yapılıyor. Hatay Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde uygulanmaya başlanan ter testi de deprem bölgesinde yaşayan vatandaşlara kolaylık sağlamaya başladı. Hastanede görevli Çocuk Göğüs Hastalıkları Uzmanı Hüseyin Arslan, hastalığın tanı süreci hakkında ve sonrasındaki tedavi süreci hakkında bilgi verdi. "Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir" Kistik fibrozun genetik geçişli bir hastalık olduğunu ve bulaşıcı bir hastalık olmadığını ifade eden Arslan, "Burada çocuk göğüs hastalıkların dan biri olan kistik fibroz için ter çalışması yapıyoruz. Kistik fibrozis genetik geçişli bir hastalık, bulaşıcı bir hastalık değildir. Bu geni taşıyan anne ve babanın çocuklarında meydana geliyor. Türk toplumunun da 3 bin kişiden birinde görülebiliyor. Ülkemizdeki mutosyonlar Avrupa’daki görülen mutasyonlardan farklı görülüyor. Kistik fibrozis de ter ve senkrasoyonlarla ilgili bir sorun oluşuyor ve buna bağlı olarak akciğerde ki balgamların yumuşatılıp atılması, pankreasta senkrosyonlar etkileniyor. Buna bağlı olarak sık tekrarlanan akciğer enfeksiyonları, beslenme bozukluğu, yağlı dışkılama, pis koku ishal, gelişme geriliği, sık sinüzitler nedeniyle hastalar çeşitli sıkıntı yaşamakta ve ilerleyen zamanda hayatını kaybediyordu dedi. "Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz" Ülkemizde 2015 yılından itibaren uygulanmaya başlanan topuk testiyle hastalığın erken teşhis edilmeye başlandığına dikkat çeken Dr. Arslan, “2015 yılından itibaren ülkemizde bu hastalık taranıyor. Bebekler doğduğunda topuk taramasında riskli görülen hastalar tarafımıza yönlendiriliyor. Burada ter testi yaparak bu hastalığın tanısını koyuyoruz. Erken tedavi ile daha iyi yaşam kalitesi sağlamaya yardımcı olmaya çalışıyoruz. Ter testi için hastaları 1 gün öncesinden hazırlıyoruz çünkü hastalardan ter toplamamız gerekiyor. 1 gün öncesinden banyo yapıp, iyi besleniyorlar. Yaklaşık yarım saatlik bir süreç içerisinde de ter toplanıyor sonrasında da ölçüm cihazında teri ölçüyoruz. Toplamda 1 saat içerisinde ter testinin sonucunu elde etmiş oluyoruz. Erken yaşta gözlemlenmeye başlıyor. Hastalığı ne kadar erken yakalarsak, hastaya bazı tedavileri verirsek daha faydalı oluyoruz. Hastalar erken tanıyla daha uzun yaşam ömre sahip oluyor. Normal bir birey gibi yaşayabiliyorlar. Bu tedavi süreci hastalar için ömür boyu devam ediyor. Bazı ilaçları ve fizik tedavi uygulamalarını sürekli yapmaları gerekiyor" ifadelerini kullandı.