GENEL - 24 Nisan 2012 Salı 15:52

BAŞBAKAN ERDOОAN, "ANAYASA`NIN DİLİ SEMPOZYUMU"NDA KONUŞTU

A
A
A
BAŞBAKAN ERDOОAN, "ANAYASA`NIN DİLİ SEMPOZYUMU"NDA KONUŞTU

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, yeni yapılacak anayasanın diliyle ve manasıyla kucaklayıcı olacağını belirterek, kendilerinin anayasa yapım süresinde masadan kalkan taraf olmayacaklarını söyledi.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Sheraton Otel`de Ankara Büyükşehir Belediyesi, Türk Dil Kurumu, Türkiye Yazarlar Birliği, Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği tarafından düzenlenen "Anayasa`nın Dili Sempozyumu"na katıldı. Yoğun bir ilginin olduğu sempozyuma ayrıca Başbakan Yardımcıları Bülent Arınç, Bekir Bozdağ, Beşir Atalay, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin de katıldı. Sempozyumda bir konuşma yapan Başbakan Erdoğan, dünyadaki her dilin aslında zengin olduğunu belirterek, "Diller arasında bir
ayrıma gitmek, çok açık bir şekilde söylüyorum, bir ırkçılıktır. Zaman zaman söyleniyor; `Türkçe ile felsefe yapılmaz` deniyor. Türkçe ile bilim yapılmaz, bilim dili kurulmaz deniliyor. Bunların tamamı ırkçılık kokan açıklamalardır aslında. Irkçılık ihtiva eden bir düşünüş biçimidir. Dünyadaki tüm diller gibi Türkçe de zengin bir kelime hazinesiyle bu dili konuşan herkese sonsuz, sınırsız, engin bir muhayyide sunabilecek bir güce sahiptir" diye konuştu.
"Türkçe`nin kısırlaştırılmasına yönelik olarak, çok acıklı, çok acımasız gelişmeler tarihimizde maalesef oldu" diyen Başbakan Erdoğan, "Türkçe tabii mecrasından çıkarıldı ve bir kalıba sokulmak istendi. Dünyadaki her dil, başka dillerden ödünç kelimeler alırken, bu son derece tabii bir şeyken, Türkçe`deki tüm yabancı kelimeleri ayıklamaya yönelik tasarruflarda bulunuldu" dedi.
Bununla ilgili de örnekler veren Başbakan Erdoğan, `katip` kelimesinin yerine `sekreter` kelimesinin getirildiğini söyleyerek, her iki kelimenin de ithal olduğunu belirterek, "Katip`e acaba niyeydi bu düşmanlık diye baktığınızda, aslı belli oluyor zaten. Bu tabii olmayan ideolojik girişimler ne yazık ki Türkiye`yi ciddi anlamda kısırlaştırıldı" dedi.
Başbakan Erdoğan, Türkçe üzerinde yapılan operasyonların tarihimizle bugün arasındaki en önemli irtibatı, en önemli köprüyü, kuşaklar arasındaki dil birliğini ortadan kaldırdığını belirterek, "Adeta bizim şah damarımızı kestiler. Bu çok önemli" değerlendirmesini yaptı.
Konuşması sırasında sık sık kelimeler üzerinden örnekler veren Başbakan Erdoğan, "Örneğin, `Aşk` kelimesini farklı bir dil olduğu için dilimizden çıkarıp atmak çok açık bir şekilde söylüyorum; dili katletmek olur. Zira bu kelimenin yerine geçecek hiçbir kelime yoktur. Sevgi kelimesi, aşk kelimesindeki manayı, ruhu, musikiyi asla ve asla yansıtmayacaktır. Dili doğal mecrasında, tabii akışı içinde bırakmak, dil üzerindeki mühendislik faaliyetlerine mutlaka ve mutlaka dur demek zorundayız. Zira, dil
üzerinde mühendislik yapmak, dünyanın sınırları üzerinde mühendislik yapmaktır" diye konuştu.
Dilin hamisinin edebiyatçılar olduğunu ifade eden Başbakan Erdoğan, edebiyatçıların dili muhafaza etmek, dili yaşatmak, dili yabancı kültürlerin saldırılarından korumak için büyük bir hassasiyet içinde olmaları gerektiğini ifade etti. Şehirlerdeki yatırımlara yabancı isimlerin verildiğini, sokaklardaki tabelalarda dahi yabancı isimlerin bulunduğunu söyleyen Başbakan Erdoğan, "Dilimiz açıkça bir istila altında. Bu istilayı Karamanoğlu Mehmet Bey`in fermanı gibi ya da yakın tarihteki yapılan müdahaleler
gibi girişimlerle durumlarla engelleyemeyiz. Dil yasa ile korunmaz. Yasa ile dil korunamasa da, yasayı yazanların gayretleri ile dil korunabilir" dedi.
ANAYASA`NIN DİLİ `MANA` NOKTASINDA AÇIK DEОİL
Anayasa`nın dilinin gündeme getirilmesini önemli bulduğunu kaydeden Başbakan Erdoğan, "Anayasa ve yasaların dili ile ilgili mesele sadece zahirden, görünenden ibaret değil meselenin bir de mana yönü var ki, asıl bu mana yönünün son derece önemli olduğuna inanıyorum. Ne yazık ki, Anayasamızın dili mana noktasında açık, sahih olmadığı için Türkiye çok büyük sıkıntılar yaşadı ve yaşıyor" diye konuştu.
Anayasa`nın dilinde mana yönünün de açık olması gerektiğine dikkat çeken Başbakan Erdoğan, şunları söyledi:
"Örneğin 367 meselesinde, Anayasanın dili ciddi şekilde istismar edildi. Mana son derece açıkken, lafız farklı yerlere çekilmek suretiyle Türkiye`ye ağır bedeller ödetildi. Aynı şekilde 1982 Anayasası, `ama`, `ancak` kelimesinin sıkça kullanılmasıyla özgürlükleri genişleten değil daraltan bir anlam sergiliyor. Yeni anayasanın çok sahih olması, `ama`lardan, `ancak`lardan arınmış bir anayasa olması özellikle önem arz ediyor. Anayasanın dili Yunus Emre`nin dili olmak zorundadır. Yunus Emre, süt gibi arı
Türkçe`siyle zamanı aşan, sınırları aşan, kültürleri, kıtaları aşan bir mana ortaya koymuştur."
Süt gibi arı bir anayasa dili kurmanın mümkün olduğunu belirten Başbakan Erdoğan, "İnşallah bunu da başaracağız" diyerek, sadece siyasetçilerin, sadece uzmanların anladığı bir dille değil, millete ait ve milletin anladığı bir dille Anayasa oluşturacaklarını kaydetti. Başbakan Erdoğan ayrıca, yeni anayasa konusunda kendilerinin son derece samimi olduklarını belirterek, "Dilimiz dünyamızın sınırlarıdır. Anayasanın dili dünyamıza, özgürlüklerimize sınır koymayacak. Tam tersine anayasa diliyle ihtiva ettiT
Başbakan Erdoğan, Tği manasıyla kucaklayıcı olacak. 75 milyonun hepsi `işte bu benim anayasam` diyerek sahipleneceği bir anayasa olacak. Anayasa konusunda biz son derece samimiyiz. Bunu açıkça ifade etmek gerek" şeklinde konuştu.
"ANAYASA KONUSUNDA MASADAN KALKAN TARAF BİZ OLMAYACAОIZ"
Anayasa yapımı konusunda, "Milletimiz yüzde 50 gibi çok yüksek bir oranla bize bu yetkiyi verdi ancak parlamento oluşumu bize tek başımıza bir anayasa yapmamızı mümkün kılmadı" diyen Erdoğan, "Biz bunu da bir imkan olarak görüyoruz. Bunu uzlaşma için, ortak akıl için, kucaklayıcı bir anayasa inşası için bir imkan, bir fırsat olarak görüyoruz" dedi.
Anayasanın bugün Türkiye`ye dar gelen bir elbise olduğuna dikkat çeken Başbakan Erdoğan, konuşmasında şunları söyledi:
"Büyüyen Türkiye, kendisine yaraşır bir kıyafeti ziyadesiyle hak ediyor. Hiçbir siyasi partinin bu sorumluluktan kaçmayacağına inanıyoruz. Ben arkadaşlarıma şunu çok açık söylüyorum; burada masadan kaçacak olanlar olabilir. Ama siz asla masadan kaçmayacaksınız. Sürekli olarak kovalayan biz olacağız. Fakat burada tabi bize kalkıp da örnek olarak vereyim; yani 26 maddelik anayasa değişikliğini millete götürüp milletimizden de bu noktada yüzde 58 orada bir onay aldıktan sonra şimdi kalkıp `yok bunun
değişmesi lazım` derlerse, öyle bir şeye asla yaklaşmayız. Çünkü bu milletten geçmiştir. Fakat aslına ters düşmeden, içini zenginleştirmek gibi bir yaklaşım olursa ayrıca buna olumlu bakarız. Fakat `bunu kaldıralım` gibi bir şeyin içerisinde AK Parti olamaz. Bu milletimizle ters düşmek olur. Böyle bir şeyi yapmaya ne ehliyetimiz, ne niyetimiz yok. Onun için de yapay engellerle, menfaatçi tavırlarla anayasa yapım sürecinde zorluk çıkarılmayacağını umuyoruz.
Şuanda gönlümüz grubu olan partilerle bunu çıkarmaktan yana. Ama grubu olan partiler burada önümüze farklı engeller çıkarırlarsa, bu defa biz azami müşterekte birleşebileceğimiz parti veya partilerle bu çalışmayı yapabiliriz. Bütün mesele yeni anayasayı yapabilmek. Her halükarda biz masadan çekilen taraf asla olmayacağız. Samimi şekilde milletimize verdiğimiz bir sözün gereği olarak, inşallah yeni, özgürlükçü, katılımcı, demokratik bir anayasayı yine milletimizle birlikte inşa edeceğiz."
Başbakan Erdoğan`ın konuşmasının ardından ise, sempozyuma katılımından dolayı Türkiye Dil ve Edebiyat Derneği Genel Başkanı ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Ekrem Erdem tarafından kendisine `Teşekkür Plaketi` takdim edildi.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Manisa Çöp konteynerine atılan çuvaldan 6 köpek yavrusu çıktı Manisa’nın Alaşehir ilçesinde çöp konteynerinin içine atılan çuvalın içerisinden 6 yavru köpek çıktı. Konteynerin yanından geçen öğrencilerin fark ettiği köpekler bir hayvansever tarafından alınarak, kontrolleri ve bakımı yapılmak üzere veterinere bırakıldı. Olay önceki gün akşam saat 19.00 sıralarında yaşandı. Manisa Celal Bayar Üniversitesi Alaşehir Meslek Yüksek Okulu 2. sınıf öğrencileri Ayşegül Oktay ve Sudenaz Vural, okul çıkışında eve gitmek üzere yürürken, yol kenarında bulunan çöp konteynerinden bir ses duydular. Duyarlı öğrenciler sese kulak vererek, konteynerin içine baktılar. Sesin çöpteki ağzı açık çuval ve yanındaki poşetten geldiğini fark eden gençler, gördükleri manzara karşısında büyük şok yaşadı. Üzerinde kan lekesi bulunan çuval ve yanındaki poşette 6 köpek yavrusu olduğunu gören gençler, hemen hayvanları çöpten çıkardı. Ne yapacaklarını bilemeyen öğrenciler, okul temsilcisi ve bir hayvansever olan Mete Üründü’yü arayıp, yardım istedi. Olay yerine eşi Müşerref Üründü ile birlikte gelen Mete Üründü, yeni doğmuş ve hala üzerinde kan olan yavruları alarak, özel bir veteriner kliniğine götürdü. Yavrular klinikte tedavi edilip, bakıma alınırken, sağlık durumları iyi olduğu öğrenildi. Yavruların tedavisini yaptıran Mete Üründü, “Arkadaşlarımız yolda yürürken, konteynerden ses duymuşlar. Konteynere baktıklarında, çuval içerisinde köpek yavrularını görmüşler. Yavruları çuvaldan çıkararak beni aradılar. Ben de eşim Müşerref Üründü ile beraber olay yerine geldim. Yavrular çok küçüktü ve üzerleri hala kanlıydı. Hemen onları özel bir kliniğe götürdüm. Tedavileri yapıldı, şu anda kontrol altındalar ve sağlıkları çok iyi. Bu bir katliamdır, lütfen duyarsız kalmayalım. Bu hayvan dostlarımıza yardımcı olalım. Bakamayacak durumdaysanız, bunu Alaşehir Belediyesine götürüp, ya da telefon ederek yardım isteyebilirsiniz. Bu konuda duyarlı olalım, hayvanı sevmeyen hiç kimseyi sevmez” dedi. Yavruları bulan öğrencilerden Ayşegül Oktay ise “Arkadaşımla büfeye gitmiştik. Yol kenarında bulunan çöp konteynerinden çocuk sesine benzer bir ses duyduk, hemen çöpe baktık. Çuvalda kımıldayan köpek yavruları vardı. Hemen çuvalı alıp, içindeki yavruları çıkardık ama konteynerden hala ses geliyordu. Tekrar baktık, poşet içerinse konulmuş 2 tane daha yavru varmış, onları da çıkardık. Ne yapacağımızı bilemedik. Okul temsilcimiz Mete Üründü’yü aradık, yardım istedik. O da sağ olsun, gelip yavrulara sahip çıktı” diye konuştu.
İzmir Güneş gözlüğünün rengini seçerken bunlara dikkat edin! Uzm. Dr. Hülya Deveci yaza girerken önemli ihtiyaçlardan biri olarak gündeme gelen güneş gözlüğünün bir aksesuar olarak değil, göz sağlığını koruyacak bir araç olarak kabul edilmesi ve seçiminin de bu amaca yönelik yapılması gerektiğini söyledi. Uzm. Dr. Deveci , “UV ışınlarına maruz kalma katarakt gelişimine neden olabildiği gibi retina denilen gözün arka sinir tabakasında da bir takım hasarlara neden olmaktadır. Güneş gözlüğünde cam rengi bile önemlidir” dedi. Acıbadem Kent Hastanesi Göz Hastalıkları uzmanı Dr. Hülya Deveci, özellikle yaz aylarında kullanımı artan güneş gözlüklerinin göz sağlığını koruma açısından önemini vurguladı. Güneş içindeki UV (ultraviyole) ışınların gözlerimiz için oldukça zararlı etkileri bulunduğunu belirten Uzm. Dr. Deveci, “UV ışınlarına maruz kalma katarakt gelişimine neden olabildiği gibi retina denilen gözün arka sinir tabakasında da bir takım hasarlara neden olmaktadır. Özellikle mavi dalga boyundaki ışınların gözün arka retina tabakasına ulaşımı makula (sarı nokta) denilen görme merkezimizde hasara ve görmede azalmaya neden olmaktadır. Bu nedenle güneş gözlüğü kullanımı ve gözü zararlı UV ışınlarından korumak büyük önem taşımaktadır. Özellikle piyasada satılan ve UV süzme fonksiyonu bulunmayan güneş gözlüklerinin yarar yerine zararları bulunmaktadır. Çünkü bu gözlükler ile göz bebekleri karanlık ortamda daha da büyümekte ve süzülmeyen UV ışınlarının gözün arka tabakasına ulaşması kolaylaşmaktadır. Bu nedenle hiçbir koruyucu özelliği olmayan bu gözlükler kesinlikle kullanılmamalıdır” dedi. Güneş gözlüğünün UV blok özelliği olmalı Uzm. Dr. Deveci, güneş gözlüğünün mutlaka gözlükçülerden alınması ve UV blok özelliğinin kontrol edilmesi gerektiğini söyledi. Genellikle güneş gözlüklerinin sap kısımlarında UV blok özelliği taşıdığı ibaresinin yazılı olduğunu kaydeden Deveci, sözlerini şöyle sürdürdü: “Güneş gözlüklerinin ışığı bloke etme gücü UV200, UV400 ve UV600 gibi ibarelerle belirtilmektedir. Özellikle deniz kenarında ve kayak yaparken minimum UV400 korumalı güneş gözlüklerinin kullanılması gerekir. Hem UVA hem de UVB ışınlarını engelleyen ‘UV 400’ etiketine sahip bir güneş gözlüğü, gözlerinizin ve göz kenarlarındaki hassas derinin sağlıklı kalmasına yardımcı olur ve buna ek olarak size rahat bir görüş sunar. Kaliteli güneş gözlüklerinde güvenilir tescil belgesi olmalıdır. 1995’ten bu yana Avrupa Birliği standartlarına göre kaliteli gözlüklerin üzerinde CE (Conformité Européene) ibaresi bulunmaktadır.” Hangi cam rengini tercih etmelisiniz Uzm. Dr. Deveci, güneş gözlüğü almak isteyenlere önerilerde bulundu. Güneş gözlüğünün camlarının olabildiğince büyük, özellikle yandan girebilecek ışınlara karşı da korumalı olması gerektiğini söyledi. Deveci, “Tercih edilecek cam rengi günlük kullanıma uygun olan göze en zararlı mavi dalga boylu ışığı süzmede en etkili sarı-kahverengi spektrumunda camlar olmalıdır” diyerek, farklı cam renklerinin özelliklerini şöyle sıraladı: Yeşil cam rengi: Mavi ışığı süzerek kontrastı artırır ve parlak güneş ışığında gözlerin kamaşmasını önler. O nedenle açık hava sporları ve günlük kullanım için yeşil uygun bir cam rengidir. Gri cam rengi: Bu nötral cam rengi, özellikle su üzerindeki parlamayı azaltır. Hem bulutlu, hem de güneşli havalarda göz yorgunluğunu önler. Balıkçılık ve araba kullanmak için ideal bir cam rengidir Mavi veya mor cam rengi: Bu cam renkleri; renk algısını artırır, objelerin etrafındaki kontürleri daha net görmenizi sağlar. Sisli ve kapalı havalarda, kar gibi yansıtıcı ortamlarda iyi görüş sağlar. Kırmızı veya pembe cam rengi: Bu cam renkleri, mavi ışığı bloke eder. Derinlik algısını artırır ve detayları görmenizi sağlar. O nedenle kayak gibi pek çok spor aktivitesinde kullanışlıdır. Sarı, turuncu veya altın cam rengi: Orta-az ışık seviyelerinde iyi görüş sağlar. Hem içerde, hem dışardaki spor aktivitelerinde derinlik hissini artırarak iyi bir görüş sağlar. Ancak diğer renkleri algılayışınızı bozar. Amber veya kahverengi cam rengi: Uzaktaki küçük objeleri net görmeniz gereken tüm aktiviteler için uygundur. Yeşil manzaraları veya mavi gökyüzünü daha kontrastlı görmenizi sağlar, güneşli günlerde gözlere büyük konfor sağlar. Polarize camlar: Deniz veya yol gibi düz yüzeylerden yansıtıcılığı önler. O nedenle denizcilik veya uzun yol sürüşleri için polarize güneş gözlüğü kullanımı uygundur. Aynalı camlar: Güneşin çok parlak olduğu durumlarda, şiddetli güneş ışığını diğer camlardan daha fazla önler.
Bayburt Özel öğrenciler çiftlikte at bindiler Bayburt’ta faaliyet gösteren cirit kulüplerinden Bayburt Atlı Spor Kulübü, Engelliler Haftası dolayısıyla çiftlik kapılarını özel öğrencilere açarak, çocuklara unutulmaz bir gün yaşattı. Kurucakol köyündeki Bayburt Atlı Spor Kulübüne ait çiftliğe öğretmenleri gözetiminde getirilen öğrenciler, at binerek keyifli vakit geçirdiler. İlk defa atlarla tanışan çocuklar eğlenceli bir gün geçirirken, çocukların mutlulukları da gözlerinden okundu. At binmek için sıraya giren çocukların heyecanlı bekleyişleri ve sabırsız halleri ise yüzlerde tebessüm oluşturdu. İl Milli Eğitim Müdürlüğü, Gençlik Merkezi, Bayburt Atlı Spor Kulübü ve özel eğitim okulları ortaklığında özel öğrencilere yönelik at binme etkinliği düzenlendi. Öğrencileri doğayla ve atlarla buluşturan Bayburt Atlı Spor Kulübü, Kurucakol köyündeki çiftlikte minik öğrencileri, öğrenci velilerini ve öğretmenleri misafir etti. At binme etkinliği öncesinde Gençlik Merkezi Gönüllüleri, minik öğrencilerle oyunlar oynadı. Palyaçoların yer aldığı etkinlikte çocuklar top oynayıp, ip atlayıp, çiftlikte özgürce koşuşturarak enerjilerini attılar. Oyunların ardından minik öğrenciler cirit sporcuları ve öğretmenleri gözetiminde atlara bindirildi. Atlardan korkan özel çocukları da atlardan mahrum bırakmayan kulüp sporcuları çocukların atlara dokunmalarına olanak tanıyıp, öğrencilerin atlara alışmalarını sabırla beklediler. Atlara alışan ve artık korkmayan çocuklar daha sonra atlara binerek, sporcular eşliğinde çiftlikte tur attılar. Gönüllerince eğlenen çocuklar, çok mutlu olduklarını da söylediler. Öğrencilerin doğayla iç içe olmalarını önemli bulduğunu belirten İl Milli Eğitim Müdürü Rahmi Güney, "Engelliler Haftası münasebetiyle ilimizde özel eğitim alan öğrencilerimizi, çiftlikte misafir ettik. Bu tür programları önemsiyoruz, sürekli de yapıyoruz. Öğrencilerimiz hem doğayla buluşsun, hem de diğer canlılarla iç içe olsun istedik. Hayvan sevgisini pekiştiren güzel bir etkinlik oldu. Programımızda palyaço gösterileri, piknik ve buna bezer etkinlikler icra edildi. Bu ve bu tür programları devam ettirme gayreti içerisinde olacağız" dedi. Bayburt Atlı Spor Kulübü Başkanı Arif Köprücü, Bayburt Atlı Spor Kulübü olarak bu tür etkinliklerin içerisinde her zaman yer aldıklarını, almaya da devam edeceklerini bildirerek, "Özel eğitim öğrencilerimizle yaptığımız bu etkinliği artık Bayburt Atlı Spor Kulübü olarak geleneksel hale getirdik. İnşallah ilerleyen zamanlarda da fırsat buldukça kardeşlerimizle bu tür etkinliklere devam edeceğiz" ifadelerini kullandı. Gençlik Merkezi Gençlik Lideri Kadir Köprücü ise, çocukların sevincine ortak olmanın mutluluğunu yaşadığını belirterek, "Peygamber efendimiz buyuruyor ki, "Hayır kıyamete kadar atın alnına nakşedilmiştir." Dolayısıyla, bu şifa ve hayır kaynağını insanlara sunmak bizim boynumuzun borcudur. Bu özel günde, özel ve güzel çocukların yanlarında olmak bizleri de gönülden mutlu etmiştir. Bu vesileyle, Engelliler Haftası kutlu olsun. Onların yüzlerindeki tebessümü görmek bizlere yetiyor" sözlerini kullandı.
Ankara 77 ilde silah kaçakçılarına ve ruhsatsız silah taşıyanlara yönelik “Mercek-19” operasyonları düzenlendi Silah kaçakçılarına ve ruhsatsız silah taşıyan şahıslara yönelik 77 ilde son 5 günde “Mercek-19” operasyonları düzenlendi. Operasyonlar sonucu; bin 315 ruhsatsız tabanca, 154 kurusıkıdan çevrilmiş tabanca, 53 uzun namlulu tüfek, 355 ruhsatsız av tüfeği olmak üzere toplam bin 877 silah ele geçirildi, 2 bin 89 şüpheli hakkında işlem yapıldı. İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya sosyal medya hesabından yaptığı açıklamada; 77 ilde son 5 günde silah kaçakçılarına ve ruhsatsız silah taşıyan şahıslara yönelik “Mercek-19” operasyonları düzenlendiğini belirterek, operasyonlar sonucu; bin 315 ruhsatsız tabanca, 154 kurusıkıdan çevrilmiş tabanca, 53 uzun namlulu tüfek, 355 ruhsatsız av tüfeği olmak üzere toplam bin 877 silah ele geçirildiğini, 2 bin 89 şüpheli hakkında ise işlem yapıldığını açıkladı. "Aziz milletimizin bilmesini isterim ki; terör örgütlerine, organize suç örgütlerine, şehir eşkıyalarına, uluslararası kartel haline gelmiş zehir tacirlerine, uluslararası örgütlenmiş göçmen kaçakçılarına ruhsatsız silah temin edenleri bir bir yakalayıp adalete teslim etmeye devam edeceğiz. Sizlerin dua ve desteğiyle kendi karanlık düzenlerinin hakim olmasını isteyen suç odaklarıyla mücadelemiz aralıksız sürecek" diyen Bakan Yerlikaya operasyonlarla ilgili şu bilgileri verdi: "İlk 5 şehirlerimizde yakalanan ruhsatsız silahlar ve gözaltına alınan şüpheliler; Şırnak’ta yasa dışı silah imalatı ve silah kaçakçılığına yönelik düzenlenen operasyonda; Cizre ilçesinde durdurulan bir aracın çeşitli bölgelerine gizlenmiş halde bulunan; 32 çeşit toplamda 10 bin 488 silah parçası ve parçaları birleştirildiğinde seri numaraları bulunan 299 ruhsatsız tabanca ele geçirildi. İstanbul’da 245 tabanca, 12 av tüfeği ele geçirildi, 316 şüpheli gözaltına alındı. Adana’da 96 tabanca, 11 av tüfeği ele geçirildi, 122 şüpheli gözaltına alındı. İzmir’de 68 tabanca, 12 av tüfeği ele geçirildi, 106 şüpheli gözaltına alındı. Konya’da 43 tabanca, 29 av tüfeği ele geçirildi, 62 şüpheli gözaltına alındı. Diyarbakır’da 56 tabanca, 7 av tüfeği ele geçirildi, 143 şüpheli şahıs gözaltına alındı. İl Jandarma Komutanlıklarımız ve İl Emniyet Müdürlüklerimiz tarafından İstanbul, Adana, İzmir, Konya, Diyarbakır, Şanlıurfa, Kayseri, Antalya, Ankara, Gaziantep, Sakarya, Mersin, Samsun, Hatay, Balıkesir, Bursa, Manisa, Muğla, Kocaeli, Elazığ, Mardin, Osmaniye, Kahramanmaraş, Tekirdağ, Çorum, Eskişehir, Batman, Malatya, Düzce, Afyonkarahisar, Denizli, Aksaray, Burdur, Muş, Rize, Tokat, Aydın, Nevşehir, Uşak, Giresun, Karabük, Karaman, Kars, Kastamonu, Kırıkkale, Kütahya, Niğde, Şırnak, Yalova, Ağrı, Trabzon, Adıyaman, Erzurum, Ordu, Edirne, Van, Çankırı, Kilis, Kırklareli, Zonguldak, Çanakkale, Isparta, Sivas, Tunceli, Bilecik, Bingöl, Bolu, Siirt, Yozgat, Amasya, Gümüşhane, Hakkari, Ardahan, Bayburt, Bitlis, Erzincan ve Sinop’ta düzenlenen ’MERCEK-19’ operasyonlarında evlerde, iş yerlerinde, halka açık alanlarda ve yol aramalarında ruhsatsız bin 877 silah ele geçirildi. Operasyonları koordine eden valilerimizi, kaymakamlarımızı, operasyonları gerçekleştiren kahraman jandarmamızı ve kahraman emniyetimizi tebrik ediyorum. Allah ayağınıza taş değdirmesin. Milletimizin duası sizinle."
Adana AOSB’den Ar-Ge ve inovasyona büyük destek Değişimi ve sürekli yenilenmeyi destekleyen, yaşanabilir bir çevre, sürdürülebilir ekonomik gelişme ve Türkiye’nin rekabetçi gücüne katkı için AR-GE ve inovasyonu teşvik eden Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi’nin 4. Ulusal Sanayi Odaklı AR-GE ve İnovasyon Proje Yarışması ödülleri sahiplerini buldu. Türkiye’nin 57 seçkin üniversitesinden 144 başvurunun olduğu yarışmada dereceye girenlere 600 bin TL ödül dağıtıldı. Sanayiye, bilime, girişimciliğe ve üniversite-sanayi iş birliğine katkıda bulunan birçok öncü projeyi hayata geçiren Adana Hacı Sabancı Organize Sanayi Bölgesi Bölge Müdürlüğü’nce düzenlenen yarışmanın ödül töreni AOSB Seyhan Salonu’nda gerçekleştirildi. AOSB Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Sütcü, Başkan Vekili Ömer Kaya, Yönetim Kurulu Üyesi Yusuf Kara, Denetim Kurulu Üyesi Mustafa Fidan ve AOSB Bölge Müdürü Ersin Akpınar’ın ev sahipliğinde gerçekleştirilen törene, Adana Büyükşehir Belediyesi Başkan Vekili Güngör Geçer, Çukurova Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Neslihan Boyan, Adana Sanayi ve Teknoloji İl Müdürü Remzi Özdoğan, KOSGEB İl Müdürü Mehmet Eren, Ticaret İl Müdür Vekili Hüseyin Gödelek, Adana İş Kadınları Derneği Başkanı Berman Mantı, İşkur İl Müdürü Ahmet Karaveli, TSE Çukurova Bölge Koordinatörü Fatih Kurt, Milli Eğitim İl Md Yrd. Murat Bilal, İletişim Başkanlığı Adana İl Müdürlüğü Şube Müdürü Mustafa Naci Dönmez, sanayiciler, üniversite akademisyenleri ve diğer davetliler katıldı. AOSB Yönetim Kurulu Başkanı Bekir Sütcü, törenin açılışındaki konuşmasında, bölge yönetimi olarak, sanayicilerine sadece sorunsuz ve kesintisiz üretim imkânı sunmakla kalmayıp, katma değeri yüksek ürünlerle dünya pazarlarında güç sahibi olmalarının da yolunu açma çabasında olduklarını, bu yarışmanın da bu çabalarının bir parçası olduğunu bildirdi. Başkan Sütcü, bu yarışma ile yeni teknoloji ve metotları sanayimize kazandırmak, Ar-Ge ve inovasyon kültürünü yaygınlaştırmak, üniversite-sanayi iş birliğini güçlendirmek ve Ar-Ge ve inovasyon çalışmalarında yeni ortaklıkları başlatma amacıyla emin adımlarla ilerlemeye devam ettiklerini vurguladı. Ar-Ge ve inovasyonun önemi Ar-Ge ve inovasyonun, günümüzde iş dünyasının en önemli belirleyicilerinden biri haline geldiğini ifade eden Bekir Sütcü, “Yeni fikirlerin, teknolojilerin ve süreçlerin geliştirilmesi, sadece rekabet avantajı sağlamakla kalmaz, aynı zamanda toplumların refahına da büyük katkı sağlar” dedi. Sütcü, Ar-Ge ve inovasyonun, sadece büyük şirketlerin değil, aynı zamanda KOBİ’lerin ve girişimcilerin de başarılı olabileceği bir alan olduğunu belirterek, şunları kaydetti: “Bu yarışma, bu potansiyeli ortaya çıkarmak ve desteklemek için bir platform sağlıyor. İnovasyon, sadece ürün veya hizmetlerde değil, aynı zamanda iş modellerinde, operasyonlarda ve sürdürülebilirlik alanında da gerçekleşir. Bu yüzden bu yarışma, çeşitli sektörlerden katılımcıları bir araya getirerek, farklı bakış açılarıyla zenginleşen bir ortam sunuyor.” 57 üniversiteden 144 başvuru Bu yılki proje yarışmasına 57 farklı üniversiteden toplam 144 başvuru olduğuna dikkati çeken Başkan Sütcü, “Bugün burada sadece kazananları değil, aynı zamanda her bir katılımcıyı cesaretlendirmek ve onların potansiyelini keşfetmeye teşvik etmek amacındayız. Başarılı olmak için sadece kazanmak değil, aynı zamanda deneyimlerimizden öğrenmek ve kendimizi geliştirmek önemlidir” dedi. 10 farklı tematik alan, 600 bin TL ödül havuzu Sütcü, 600 bin TL ödül havuzu bulunan ve tematik alanları belirlenirken sanayicilerden gelen istek ve ihtiyaçların değerlendirildiğini yarışmanın katılımcılarına, geleceğin öncüleri olarak başarı dileklerini ilettiği konuşmasını şöyle tamamladı: “Yarışmanın her aşamasında gösterdiğiniz çaba ve tutku, sadece bugün değil, gelecekte de sizi aydınlık bir yola yönlendirecektir. Bu süreçte yarışmamıza katılım sağlayan fikir sahiplerine ve başvuru süreçleri sonrası projelerin şeffaf bir şekilde değerlendirilmesinde emeği geçen tüm akademisyen ve sanayici hakemlerimize ayrı ayrı teşekkür ediyorum.” Açılış konuşmalarının ardından yarışmada dereceye girenlere ödülleri verildi. Ödüllerini törene katılan davetlilerin elinden alan yarışmacılar, projelerini de özetle tanıtma fırsatı buldular. Projeler ve ödüller Donanım-yazılım, elektrik-elektronik, enerji, yeşil teknolojiler, gıda-tarım, tekstil, makine imalatı ve otomotiv, savunma-uzay ve havacılık, sosyal yenilikçilik ve girişimcilik, İş sağlığı ve güvenliği” tematik alanlarında gerçekleştirilen yarışmada dereceye giren projeler şöyle: Akademisyen/Lisansüstü Kategorisi 1’inci: Doç. Dr. Şükran Kara Dokuz Eylül Üniversitesi / Akademisyen Proje Adı: Hayvansal Lif Atıkları Kullanılarak Elde Edilen Yerli Keratinden Biyo-Uyumlu Antibakteriyel Yara Örtüsü Tasarımı 2’nci: İlhan Altay / İnönü Üniversitesi / Kimya Mühendisi Proje Adı: ILSAN Faboto-GSM 3’üncü: Nimet Özmeral / Konya Teknik Üniversitesi / Kimya Mühendisi Proje Adı: Atık Lastiklerin Geri Dönüşümünden Elde Edilen Pirolitik Yakıttan D-Limonen Maddesinin Üretimi Lisans mezun / Lisansüstü öğrenci kategorisi 1’inci: İlknur Bağlan / Akdeniz Üniversitesi / Malzeme Mühendisi Proje Adı: CELL designer 2’nci: Mehmet Türkoğlu / Artvin Çoruh Üniversitesi / Girişimci Proje Adı: Tarımsal Atıklardan Selüloz Bazlı Bioplastik Üretim Yöntemi 3’üncü: Türkan Uzlaşır / Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi / Gıda Mühendisi Proje Adı: Süperkritik Karbondioksit (SK-CO2) Ektraksiyonu ile Spirulina Platensis’ten Gıdalarda Doğal Renklendirici Olarak Kullanılan C- Fikosiyanin Eldesi ve Yapısal Karakterizasyonu Lisans öğrenci kategorisi 1’inci: Emrullah Erdeve / İstanbul Medeniyet Üniversitesi Proje Adı: Ardv 2’nci: Musa Malkoç /Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Proje Adı: TürkHavKontrol. 3’üncü: Hatice Öztekin / Gebze Teknik Üniversitesi Proje Adı: Mikroalg- Maya Simbiyotik Birlikteliği ile Biyoetanol Üretim Potansiyelinin Araştırılması, Analizi ve Optimizasyonu.