- 20 Eylül 2017 Çarşamba 12:49

Memur-Sen’den “İnsanlık Pusulamız, Arakan Rotamız” yardım kampanyası

A
A
A
Memur-Sen’den “İnsanlık Pusulamız, Arakan Rotamız” yardım kampanyası

Memur-Sen tarafından “İnsanlık Pusulamız, Arakan Rotamız” temasıyla Kızılay, İHH, Cansuyu ve Deniz Feneri ile birlikte yardım kampanyası başlatıldı.

Memur-Sen tarafından “İnsanlık Pusulamız, Arakan Rotamız” temasıyla Kızılay, İHH, Cansuyu ve Deniz Feneri ile birlikte yardım kampanyası başlatıldı. Yardım kampanyası, Memur-Sen Genel Merkezinde düzenlenen basın toplantısıyla kamuoyuna duyuruldu.


Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, 1 milyonu aşkın Memur-Sen üyesine ve 80 milyon vatandaşa, “Arakan için destek verin” çağrısında bulundu. İHH, Türk Kızılayı, Cansuyu ve Deniz Feneri Derneği temsilcileri de insani durumun kötüye gittiği Arakan için destek ve farkındalık çağrısında bulundu. Myanmar ordusu ve Budist çetelerin 25 Ağustos’tan itibaren Arakanlı Müslümanlara karşı dozunu arttırdıkları ve sistemli hale getirdikleri saldırıların katliam boyutunu aştığına dikkat çeken Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Bu saldırılar, soykırıma evrilen etnik ve teolojik temizliğe dönüştü. Hayatta kalmak ve insani değerlere yönelik saldırılardan kurtulmak üzere yollara düşen Arakanlılar, yolculuklarında da Budist çetelerin vahşi saldırılarına maruz kalıyorlar. BM’nin ve uluslararası toplumun kınamakla yetinmesinin bu katliamlardaki etkisi açıktır. Nitekim 1942 yılından beri sistematik bir yok etme kampanyasına maruz kalmaları, çok yönlü ve derin bir ayrımcılığa, asimilasyon ve soykırıma tabi tutulmaları karşısında BM, Arakanlılar için bugüne kadar kınama ve istatistik raporları hazırlama dışında hiçbir şey yapmadı” ifadelerini kullandı.



“Yaşanan hiçbir trajediye kayıtsız kalamayız”


Yüz binlerce Arakanlı’nın Bangladeş’teki sınır kamplarında yaşamak için desteğe ihtiyaçlarının olduğunu vurgulayan Yalçın, “Sınırı geçemeyip kamplara ulaşamayan on binlerce Arakanlı ise sığınmış oldukları ormanlarda açlıkla pençeleşiyor. Dünyanın sessiz bakışları arasında saldırılar ve açlıkla boğuşan, hayatta kalması için insanlığın desteğine ihtiyaç duyan Arakanlılara yine en büyük destek Türkiye’den geldi. Bütün yardım kuruluşları, sivil toplum örgütleri ve hükümet yetkilileriyle birlikte Arakan’a çıkarma yapılarak BM’nin ve uluslararası kuruluşların dikkati Arakanlıların yaşadığı mazlumiyete çevrildi. Bugüne kadar dünyada yaşanan hiçbir trajediye kayıtsız kalmayan Memur-Sen, Pakistan’dan Endonezya’ya, Filipinler’den Nepal’e, Bosna’dan Orta Afrika’ya, Suriye, Bayırbucak, Kobani ve Telafer’e yardım elini uzatmış ve bunu yaparken o ülkenin diline, dinine, etnik kimliğine bakmamıştır. Hal böyleyken Arakan’daki zulme ve trajediye de kayıtsız kalamazdık. Nitekim katliamlar başlayınca Türkiye halkının dikkat ve desteğini Arakan’a çekmek, Arakanlıların sesini uluslararası topluma duyurabilmek amacıyla hiç zaman kaybetmeden 81 ilimizde eş zamanlı basın açıklamaları gerçekleştirdik. Ancak biliyoruz ki bütün bu çabalar artarak sürdürülmezse Arakanlıların hayata tutunması mümkün olmaz. Mevcut yardım kampanyalarına destek vermenin yanında, yeni kampanyaların başlatılması bu yönüyle bir zorunluluktur. Biz de bunun bilincinde olarak bugün burada Kızılay, İHH, Deniz Feneri ve Cansuyu derneklerimizle birlikte bu gerçeğe dikkat çekmek ve ‘İnsanlık Pusulamız, Arakan Rotamız’ adıyla yeni bir kampanyanın fitilini ateşlemek üzere bir araya gelmiş bulunuyoruz. Memur-Sen olarak başlattığımız bu kampanyaya ilk etapta her bir hayır kurumumuza 25 bin TL değerinde birer yardım çeki tevdi ederek, toplamda 100 bin TL’lik bir bağışla kampanyamızı başlatıyoruz. Bunun yanında 1 milyon üyemizle birlikte 80 milyon vatandaşımıza, hayır kurumlarımızın Arakan için açtıkları banka hesapları ile SMS bilgileri üzerinden bu kampanyaya destek verme ve duyarlılık çağrısı yapıyoruz” şeklinde konuştu.



“Mazlumlara el vermekte, insanlığın umudunu yükseltmekte kararlıyız”


Yalçın şöyle devam etti:


“Biz burada bu kampanyayı başlatırken, Genel Başkan Yardımcımız Günay Kaya, dış ilişkiler koordinatörümüz ile bir uzman arkadaşımız an itibariyle Arakan’da sıcak bölgelerdeler. Bir yandan İHH ile birlikte gıda paketi yardımlarımızı Arakanlı mağdurlara dağıtıyorlar, bir yandan da bölgede gözlemlerini raporlaştırıyorlar. Arakan’dan gelecek rapora göre yeni ve farklı adımlar atabileceğimizi ifade etmek istiyoruz. Bugün artık Arakan, Arakanlıların sınavı olmaktan çıkmış, bütün dünyanın ve hassaten İslam dünyasının bir insanlık ve erdem sınavı haline gelmiştir. Arakan’daki mazlumiyet, bütün çıplaklığıyla insanlığımızın aynasıdır. Bütün vahşet görüntülerine rağmen maalesef ki Arakan’daki insanlık durumu Batılı zengin ülkeleri ve toplumları harekete geçirmeye yetmemektedir. İnsanlık Arankanlılar için sorumluluk almak zorundadır. Biz ve bütün İslam dünyası bu sorumluluğun gereklerini yerine getirmekte öncü olmak zorundayız. Kaldı ki Arakanlılara İslam dünyası dışında yardıma niyetli bir ülke ve toplum da gözükmemektedir. Dolayısıyla Arakanlı kardeşlerimize öncelikle yardım etmesi gereken de, Arakanlıların öncelikle yardım bekledikleri de bizleriz. Dünyanın her yerinde zulme maruz bırakılmış kitlelerin umudu olduğumuzun, annelerin, çocukların, yaşlıların yaşarmış gözlerinin bize bakıp durduğunun farkındayız. Sahip olduğumuz bu sorumluluğun ve ağır yükün üstesinden gelmekte, mazlumlara el vermekte, insanlığın umudunu yükseltmekte kararlıyız.”


İslam coğrafyasının sömürü bölgesi, Müslüman kitlelerin zulüm nesnesi yapılmasının temelinde örgütsüzlük, sinmişlik ve devletler arasındaki kopukluk olduğunu belirten Yalçın, İslam dünyasına, örgütlü yapılara ve insani yardım kuruluşlarına "sorumluluk alın" çağrısında bulundu.



“1 milyon üyemizi ve 80 milyon vatandaşımızı kampanyaya destek vermeye çağırıyoruz”


Yalçın, sözlerini şöyle noktaladı:


“Memur-Sen olarak Arakan’daki zulme dikkat çekmek için 81 ilde yaptığımız açıklamalarda Arakanlı kardeşlerimizin yanında olduğumuzu ve Arakan için insani yardım ve diplomasi konusunda ciddi adımlar atılması için üzerimize düşen sorumlulukları yerine getirmeye hazır olduğumuzu bütün kamuoyuna, ilgili ve yetkili herkese deklare etmiştik. Bugün beyan ettiğimiz iradenin gereği olarak dört önemli yardım kuruluşumuzla birlikte Arakan için ‘İnsanlık Pusulamız, Arakan Rotamız’ kampanyasını başlatıyoruz. Bu vesileyle başta AFAD olmak üzere Arakan halkına yardım ulaştıran bütün yardım kuruluşlarına teşekkür ediyoruz. Memur-Sen olarak başta 1 milyon üyemiz olmak üzere 80 milyon insanımızın bu kampanyaya destek vermesini tarihi bir sorumluluğun yerine getirilmesi olarak görüyor, kampanyamızın Arakanlıların acısını bir nebze olsun hafifletmesini ve hayatta kalma mücadelesi veren Arakanlılar için bir ihya eli olmasını temenni ediyoruz.”



“Faaliyetlerimizi sürdürüyoruz”


Arakan’la ilgili olarak görülmeyen ve duyulmayan şeylerin olduğunu belirten Türk Kızılayı Genel Başkan Yardımcısı Abdurrahman Güvenli ise, “Arakan’daki katliama yürek dayanmaz. Oradaki faaliyetlerimizi sürdürüyoruz. Ama 25 Ağustos’ta soykırım vahşete dönüştü, biz de faaliyetlerimizi buna göre artırdık. Ben bu kampanya için Memur-Sen’e teşekkür ediyorum” ifadelerini kullandı.


İHH Ankara İl Temsilcisi Mustafa Sinan, İHH olarak o coğrafyalarda 22 senedir bulunduklarını, ama 22 senedir zulmün o topraklarda devam ettiğini belirtti. Sinan, “Bizler elimizden geldiğince bir STK olarak oradaki yardımımızı en üst seviyede devam ettiriyoruz. Geldiğimiz nokta itibariyle 5 milyon Arakanlı nüfusu 700 binlere düştü, birçok Arakanlı hayatını kaybetti ya da zorla göç ettirildi. Buna bir son verilmeli” dedi.


Cansuyu Derneği Genel Başkanı Mustafa Köylü de, “Bu çalışmaya hayır dualarıyla mukabelede bulunuyorum. Budistler, kendi dinlerine karşı tam tersi bir tutum içerisindeler. Budizm barış felsefesini anlatıyorlar ama tam tersini yapıyorlar. Konu kendi menfaatleri olduğunda herkese saldırma potansiyellerine sahip görünüyorlar. Allah tüm milletimizden razı olsun, nerede yara varsa oraya yardıma koşuyoruz, infakta bulunuyoruz” diye konuştu.


Deniz Feneri Derneği Ankara Şube Yönetim Kurulu Üyesi Dr. Dinçer Yetiş ise şöyle konuştu:


“Tüm Memur-Sen ailesine teşekkür ediyoruz. İngiliz sömürüsüyle Arakanlılar sıkıntı yaşamaya başladı. Dünyada böylesine sıkıntı yaşayan başka bir millet gelmemiştir herhalde. Bölgedeki çalışmalarımız sürüyor. Bölge çok yağış almasına rağmen ne yazık ki temiz içme suyuna ulaşmak mümkün değil. Biz de buna ilişkin su kuyuları açtık. Gereken yardımları iletmek için çabalıyoruz."


Basın toplantısına Memur-Sen Genel Başkan Ali Yalçın, İHH Ankara İl Temsilcisi Mustafa Sinan, Türk Kızılay Genel Başkan Yardımcısı Abdurrahman Güvenli, Deniz Feneri Derneği Ankara Şube Yönetim Kurulu üyesi Dinçer Yetiş, Cansuyu Derneği Genel Başkanı Mustafa Köylü ile çok sayıda sivil toplum kuruluşu temsilcisi katıldı.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Büyük Şehir Sanat Galerisi Sempozyumu gerçekleştirildi Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından tamamlanarak şehrin, sanatseverlerin ve sanat camiasının hizmetine sunulacak olan Büyük Şehir Sanat Galerisi’nin Sempozyumu, alanında önemli sanatçılar ve akademisyenler tarafından gerçekleştirildi. Kayseri Büyükşehir Belediyesi Meclis Salonu’nda gerçekleşen sempozyumda, Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Serdar Öztürk, AK Parti Kayseri Kadın Kolları Başkanı Meral Koşar, İl Kültür Turizm Müdürü Şükrü Dursun, Büyükşehir Belediyesi Daire Başkanları, alanında önemli ve uzman isimler, akademisyenler ve sanatseverler yer aldı. Saygı duruşunda bulunulması ve İstiklal Marşı’nın okunması ile başlayan sempozyumda konuşan Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreter Yardımcısı Serdar Öztürk, Büyük Şehir Sanat Galerisi’nin açılışını iki aşamada gerçekleştirmek istediklerini ve bunların ilkinin sempozyum şeklinde olmasını tercih ettiklerini belirterek, Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin kültür ve turizm alanında çok değerli çalışmalara imza attığını söyledi. Öztürk konuşmasında, “Kayseri Büyükşehir Belediyesi olarak bir çok alanda hizmet vermekteyiz. Kültür, turizm alanında da çok değerli çalışmalarımız var. Özellikle meslek edindirme kursları, sanat akademileri olmak üzere bağlı bulunduğu Kayseri Büyükşehir Belediyesi’nin şirketi olan KAYMEK A.Ş. gibi bir şirketi var. Biz bu şirket ile Kayseri’ye hizmet ediyoruz. Orada birbirinden değerli hocalarımız var, idarecilerimiz var. İnşallah önümüzdeki yıllarda, bu sanat galerimizin de açılması ile sanatseverleri bir alanda buluşturup şehrimize katma değer üretmeyi, çok daha güzel işerle bir araya gelmeyi hedefliyoruz. Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanımız Sayın Dr. Memduh Büyükkılıç’ın da tabi bu çalışmaları yaparken bizlere sonsuz desteği var. Her zaman biz onu yanımızda hissediyoruz” diyerek hayırlı olsun temennilerinde bulundu. Sempozyum, Hacettepe Üniversitesi Öğretim Üyesi Prof. Dr. Fatma Sevin Düz, sanatçılar Ahmet Aytekin, Funda Alaybeyi, Dr. Ahmet Zeki Yavaşi ve Nevin Karaca’nın sunumları ile gerçekleştirildi. Sempozyum sonunda günün anısına toplu fotoğraf çekimi yapıldı.
İstanbul Kontrolsüz ilaçlama arılara ve arı ürünlerine zarar veriyor Olumsuz çevre koşulları ve tarım alanlarının kontrolsüz ilaçlanmasının, arı popülasyonuna ve balın kalitesine zarar veren iki önemli etken olduğunu dile getirerek Dünya Arı Günü öncesinde çağrı yapan Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, “Olumsuz çevre koşulları ve tarım alanlarının kontrolsüz ilaçlanması, arı popülasyonuna ve balın kalitesine zarar veren iki önemli etken. Çiftçilerimiz, iyi tarım ilacı kullanımı ve ilaçlamanın arıların uçmayacağı gece saatlerinde yapılması konularında teşvik edilmeli ve denetlenmeli” dedi. İnsan neslinin devamı için kritik öneme sahip olan arıların, 100 milyon yıldır dünyada olduğu kabul ediliyor. Sofralara gelen her 3 gıdadan yaklaşık biri ise arılar sayesinde üretiliyor. Gıdaların yüzde 90’ı, 82 farklı bitki türünden elde ediliyor. Bu 82 türün 63’ü ise arılar tarafından tozlaştırılarak tohumları çevreye saçılıyor. İklim değişikliği, yanlış, bilinçsiz ve kontrolsüz tarımsal ilaçlama, kirli su kaynakları gibi olumsuz etkenler arı popülasyonunu azaltırken, insanları da çok değerli bir besin kaynağı olan arı ürünlerinden mahrum bırakabiliyor. Arıların önemini vurgulamak ve bu konuda farkındalık oluşturmak için tüm dünyada her yıl 20 Mayıs, “Dünya Arı Günü” olarak kutlanıyor. Bu çerçevede Balparmak Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak, Dünya Arı Günü’nde tarım ilaçlarının kontrollü kullanılması konusunda çağrı yaptı. “Doğayla dost, ekolojik tarım ilaçlarının kullanımı teşvik edilmeli” Yarım asra yakın bir süredir, arılar ile arıcılığın geliştirilmesi için çaba sarf eden ve Türkiye’nin önemli bal markası Balparmak’ın Yönetim Kurulu Başkanı Özen Altıparmak da Dünya Arı Günü’nde konuya dikkat çekti. Arı varlığının korunması için acil önlem alınması gerektiğine işaret eden Altıparmak, çiftçilerin, iyi tarım ilacı kullanımı ve ilaçlamanın arıların uçmayacağı gece saatlerinde yapılması konularında teşvik edilebileceğini belirtti. Kamu otoritelerinin bu konudaki denetimleri artırmasının da önemini vurgulayan Altıparmak, “Bir bal arısı polen ve nektar toplamak için kovanından 80 kilometrekare alanda uçabiliyor. Bu sebeple olumsuz çevre koşulları ve tarım alanlarının kontrolsüz ilaçlanması, arı popülasyonuna ve arı ürünlerinin kalitesine önemli oranda etki ediyor. Doğanın sürdürülebilirliği için ciddi önlemler alınması gerekiyor. Ekosisteme ciddi etkileri olan tarım ilaçları maalesef ülkemizde de yaygın bir şekilde kullanılıyor. Zehirli kimyasallar içeren ilaçlar kullanmayan, doğayla uyumlu ekolojik üretim yapan üreticilerin desteklenmesi ve çoğalması bu nedenle çok önemli. İlgili kurumlar ve karar vericiler, bu konudaki yaptırımları ülkemizde de hızlıca uygulamalı, denetim ve bilinçlendirme çalışmalarına ağırlık vermeli ve ekolojik, doğayla dost, sürdürülebilir yöntemleri teşvik etmeli” dedi. “Arı olmazsa; bitki, hayvan ve sonunda da insan olmaz” Arıların, yeryüzünün en eski sakinlerinden biri olduğunu ifade eden Altıparmak, “Dünyadaki varlıkları insanoğlundan da öncesine dayanan ve dünyayı tam anlamıyla ‘çekip çeviren’ arılara ne kadar teşekkür etsek az. Arıları korumak adına atacağımız doğru adımlarla, sadece onların değil; tüm dünyanın geleceği için daha iyi koşullar oluşturmak mümkün. Çünkü arı olmazsa tozlaşma olmaz, bitki olmaz, hayvan olmaz, sonunda da insan olmaz. Dünyanın en lezzetli doğal besinlerinden birinin üreticisi olan arılar, sıra dışı yaşam döngüleri ve koloni yapılarıyla, canlılar aleminin en merak uyandırıcı varlıkları arasında yer alıyor. Bu minik canlılar, yaşam döngüleri boyunca doğanın sürdürülebilirliğine önemli bir katkı sunuyor. Arı popülasyonunun gezegenimizdeki rolünü tüm nesillere anlatabilmek için hala atılması gereken çok fazla adım var. 2017 yılından beri her yıl, dünya genelinde düzenlenen Dünya Arı Günü kutlamaları, şimdiye dek arı ve ekosistem ilişkisine dair farkındalık oluşturmak amacıyla atılmış en kapsamlı adımlar arasında yer alıyor” diye konuştu. “Arıcılık mesleği hileli ballar yüzünden yaşlanıyor” Arıcıların, piyasada satılan hileli ballardan dolayı oluşan haksız rekabetle başa çıkmakta zorlandıklarını kaydeden Özen Altıparmak, “Yaklaşık yarım asırdır arıların varlığının korunması ve arıcılık mesleğinin gelişimi için çalışıyoruz, balda yapılan hileler sebebiyle tüketici kadar, işini alın teriyle yapan emektar arıcılar da zarar görüyor. Türkiye, arı popülasyonu bakımından dünyanın ilk 10 ülkesi arasında yer alıyor. Arıcılık ülkemizde yan ürünleriyle beraber oldukça geniş bir istihdam ortamı sağlıyor. Arıcılığın babadan evlatlara geçmesi, ailenin arıcılıktan geçimini sağlaması çok önemli. Oldukça meşakkatli olan bu mesleğe bir de mücadele edilmesi gereken taklit ve tağşiş sorunu eklendi. İşini hakkıyla yapan arıcılarımız, piyasada satılan hileli ballarla rekabet etmeye çalışıyor. Bu yorucu mücadele sebebiyle zaten zorlu olan mesleğin karlılığı da azalmaya başladığı için arıcılık artık genç bireyler tarafından tercih edilmiyor, yani arıcılık mesleği yaşlanıyor. Bu riski görüp, 2018 yılında Balparmak Arıcılık Akademisini hayata geçirerek kadın ve genç arıcıların mesleğe kazandırılması misyonunu üstlendik. Kırsal kalkınma bölgelerindeki kadın ve gençlerin arıcılığa kazandırılması ve arıcılık mesleğinin sürdürülebilirliğine destek olmayı amaçladık. Bugüne kadar yüz yüze eğitimlerle 700, online eğitimlerle de 700’den fazla kadın ve gence ulaşmayı başardık. Eğitimlerimizde, katma değerli arı ürünlerinin daha verimli ve kaliteli bir şekilde üretilmesinin yanı sıra, modern arıcılık teknikleri eğitimleriyle arıcılıkta verimliliği ve kaliteyi artırmaya yönelik çalışıyoruz. Eğitimlerimiz sayesinde arıcılık mesleğini genç nesillere özendirmeyi ve hane gelirlerini artırmayı amaçlıyoruz” şeklinde konuştu. “En fazla hileye maruz kalan gıda ürünü bal” Avrupa Gıda Güvenliği Otoritesi (EFSA) tarafından yapılan araştırmaya göre, gıda ürünleri arasında en fazla hileye maruz kalanlardan biri olan balın, doğalına ulaşmak ve sofralara sunulana kadar doğallığını korumak için büyük mücadele verdiklerini vurgulayan Altıparmak, balda taklit ve tağşişin, yani hilenin analiz edilmesi konusunda tüm dünyada bir ilk olan buluşlar gerçekleştirdiklerini belirtti. Gıda güvenliğini, markalaşmanın temel unsuru olarak gördüğünü belirten Altıparmak, “Ülkemizde açıkta satılan ballar veya denetim eksiği olan ürünlerin raflarda yer almasıyla mücadele ediyoruz. Balparmak AR-GE Merkezimize yaptığımız teknolojik yatırımlar ve farklı disiplinlerden oluşan uzman akademisyen kadromuz sayesinde hileli bal olarak kayıtlara geçen mısır, pancar, pirinç, agave gibi şeker şuruplarından elde edilen ve bal diye satılan her türlü ürünü tespit edebiliyoruz. Ayrıca bu şuruplardan elde edilen hileli bala gerçek bal algısı vermek amacıyla katılan gıda boyalarını ve enzim katkılarının varlığını, doğruluğu yüksek ve hassas bir formatta tespit edebiliyoruz. Bu mücadeleyi hem tüketiciyi korumak hem de işini hakkıyla, alın teriyle yapan arıcının emeğini korumak için veriyoruz” ifadelerine yer verdi. Arıları nasıl koruyabiliriz? Yeryüzündeki polen alışverişinin büyük çoğunluğunu sağlayarak, ekosistemin devamlılığında en kritik rolü oynayan arıların korunması için ise ev ve bahçelerde böcek ilacı kullanımı azaltılması, plansız şehirleşmenin önüne geçilerek doğal alanların korunmasının sağlanması, tarımda zirai ilaçlama azaltılarak iyi tarım uygulamalarının yaygınlaştırılması, iklim değişikliğine karşı ülke çapında stratejik önlemler alınması, yeni nesillerde doğa bilincinin yerleşmesi amacı ile program ile etkinliklerin düzenlenmesi ve arıcılık faaliyetleri için daha fazla teşvik oluşturulması öneriliyor.
Düzce Tatbikat gereği kayboldular, kurtarma çalışması tüm gün sürdü Düzce’de senaryo gereği kampçılara ayı saldırdı. 10 kampçı kaybolunca tüm arama kurtarma ekipleri kaybolanları gün boyu arayıp kurtardı. Düzce’de arama kurtarma ekiplerinin geliştirilmesi için tatbikat gerçekleştirildi. AFAD başta olmak üzere Düzce Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü, UMKE, Orman ve diğer sivil toplum kuruluşlarının katılımı ile tatbikat başlatıldı. Senaryo gereği 10 kişilik kamp ekibi ayı saldırısı sonrasında ormana kaçıp kayboldu. Yaralı olarak ayı saldırısından kurtulan 1 kişi durumu 112 Acil Çağrı merkezine bildirdi. İhbar üzerine bölgeye ekipler sevk edilirken, AFAD bölgede koordinasyon merkezi kurdu. Sivil toplum kuruluşlarına 8 ayrı arama bölgesi oluşturulunca, ekipler ormana giriş yaparak kaybolan kişileri arama çalışması başlatıldı. Düzce Valisi Selçuk Aslan ve beraberindeki heyette bölgeye gelerek tatbikat alanında incelemelerde bulundu. Vali Aslan, Düzce’de ki arama kurtarma ekiplerinin niteliklerinin arttırılması için hazırladıkları proje çerçevesinde böyle bir tatbikat hazırladıklarını belirterek, “ Ülkemizin afetler ülkesi olduğu gerçeğini maalesef zaman zaman tecrübe ediyoruz. En acı tecrübemizde 6 Şubat 2023 Kahramanmaraş depremleri ile yaşandı. Bu yaşadığımız afetlerden çıkardığımız dersler var. Afetlere afetler öncesi hazırlık yapılması çıkarılan derslerden bir tanesi. Fiziki yapımızın afetlete karşı dirençli olması gerekiyor. Bu konuda Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’ın himayeleri ile çalışmalar devam ediyor. Diğer bir yön ise insanları afetlere karşı hazırlamamız. İlimizde kamusal kapasitenin kullanımının yanı sıra nitelikli istekli ve özverili bir sivil toplum oluşumları gördük. Şu anda ilimizde 7 STK’mız, 4 tane de kamu kurumlarımız uhdesinde arama kurtarma ekiplerimiz var. Biz bu ekiplerin nitelikli kılabiliriz, eğitim yapıları ile nasıl güçlendirebilirizi düşündük. Böyle bir proje hazırladık. Bu proje çerçevesinde teorik eğitimler verildi. Bugünde ilk aşama olarak teorik eğitimleri pratiğe yansıtmak açısından arazide kayıp arama senaryosu gerçekleştirdik. Tatbikatımızda 236 arama kurtarma personelimiz katılarak saat 10.00’da 112 Acil çağrı merkezine ilk çağrı geldi ve ekiplerimiz bölgede çalışmalarına başladı. Tüm ekipler orman içerisinde arama çalışmalarını sürdürüyorlar” ifadelerini kullandı. (EB-