POLİTİKA - 18 Mart 2018 Pazar 12:29

MHP Genel Başkanı Bahçeli: "Eş zamanlı olarak, Afrin’de tüneller kazılırken, yurdumuzda da kazılmıştır"

A
A
A
MHP Genel Başkanı Bahçeli: "Eş zamanlı olarak, Afrin’de tüneller kazılırken, yurdumuzda da kazılmıştır"

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Sorumluluk çevresi terörle mücadele bölgeleri olan, özellikle rütbesi tuğgeneral seviyesinde bulunan çok sayıda hain 15 Temmuz’da FETÖ darbe girişiminde suçüstü basılmıştır.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Sorumluluk çevresi terörle mücadele bölgeleri olan, özellikle rütbesi tuğgeneral seviyesinde bulunan çok sayıda hain 15 Temmuz’da FETÖ darbe girişiminde suçüstü basılmıştır. Eş zamanlı olarak, Afrin’de tüneller kazılırken, yurdumuzda da kazılmıştır" dedi.


MHP’nin 12. Olağan Büyük Kurultayı, Ankara Arena Spor Salonu’nda başladı. Kurultayda konuşan Genel Başkan Bahçeli, MHP’nin, 1 Kasım 2015’den sonra ele geçirilmek istendiğini anımsatarak, MHP’nin yarım asra yaklaşan hüviyet ve hatırasıyla imha edilmek istendiğini, Türkiye düşmanlarının senaryoyu böyle yazmış olduklarını dile getirdi. Bahçeli, "MHP yıkılmak, temellerinden, öz değerlerinden koparılmak istendi; çünkü büyük resme baktığımızda, üst akla dikkat ettiğimizde, ilişki ve irtibatları yorumladığımızda ülkemiz ve bölgemizde vahşi bir kaos planlanmıştı. Milletin son kalesi teslim olsaydı, milli direnç düşecek, milliyetçi direniş inişe geçecek, 15 Temmuz hain FETÖ darbesi Allah muhafaza belki de gerçekleşmiş olacaktı. Amaç buydu, hesap buydu, proje böyleydi. 2015 yılının Kasım ayından itibaren Doğu ve Güneydoğu Anadolu’daki il ve ilçelerimizi tesiri altına alan işgal ve isyan teşebbüslerini, kazılan hendekleri, dikilen barikatları, açılan tünelleri, döşenen patlayıcıları unutmadık, unutmayacağız, unutturmayacağız. Şehirlerimiz istila edilirken, el yapımı patlayıcılar sokak sokak, ev ev tuzaklanırken dönemin askeri ve mülki erkanı suskun ve seyirci kalmıştı. Terörle mücadele, teslimiyet ve tepkisizliğe dönmüş, döndükçe de gömülmüştü. Hain terör örgütü, aldığı dış destekle Şırnak’tan Muş’a, Lice’den Silvan’a, Sur’dan Nusaybin’e, Silopi’den Cizre’ye, İdil’den, Dargeçit ve Derik’e kadar Türkiye Cumhuriyeti’nin egemenlik haklarına kast etmişti. Bu süreçte yüz on üç vatan evladını şehit verdik. Eş zamanlı olarak, Afrin’de tüneller kazılırken, yurdumuzda da kazılmıştır. Çukurlar açılırken, aynısı az önce sıraladığım il ve ilçelerimizde de yapılmıştır. Bu esnada MHP’de de hıyanetin kazı ve tünel faaliyeti görülmüştür. Sorumluluk çevresi terörle mücadele bölgeleri olan, özellikle rütbesi tuğgeneral seviyesinde bulunan çok sayıda hain 15 Temmuz’da FETÖ darbe girişiminde suçüstü basılmıştır. Bu tesadüf olamaz, rastlantı olamaz, olamayacaktır. 7 Haziran 2015’den sonra FETÖ planı tutmayınca Anadolu’nun doğrudan işgal planı devreye alınmıştı" şeklinde konuştu.



"Milliyetçi Hareket Partisi ameliyat masasına yatırıldı"


7 Haziran’ın rövanşını 1 Kasım’da almak, MHP’yi Meclis dışında bırakmak için harekete geçenlerin, bunu başaramayınca malum sancılı ve ağır operasyon sürecini başlattıklarını ifade eden Bahçeli, bu kapsamda oyunu gördüklerini, oyuncuları tanıdıklarını, Türkiye üzerindeki hesapları isabetle yorumladıklarını belirtti. Bahçeli, "Bir yanda MHP’nin tasfiyesi planlandı, diğer yanda hendek, tünel, barikat terörü palazlandırıldı. Bir yanda Afrin’den Sur’a, Ayn El Arap’tan Suruç’a, Cizire’den Yüksekova’ya kadar büyük ve küresel ölçekli bir şiddet sarmalı sahaya indirildi, diğer yanda ise FETÖ iblisi silahını yağlayarak son hazırlıklarını gözden geçirdi. Şehirlerimizde bombalar patladı. Asker ve polislerimizin yanı sıra sivil ve masum vatandaşlarımız hedef alındı. Türk milleti her gün al bayrağa sarılı şehit naaşlarını ağıtlarla son yolculuklarına uğurladı. Lütfen dikkat buyurunuz, 20 Temmuz 2015’den bugüne kadar bin dört yüz altmış bir evladımız şehit düştü. Devlet hayatına sızmış asker ve sivil FETÖ’cüler PKK’ya alan açtılar, teröristlerle paslaşıp verkaça girdiler. Nitekim 15 Temmuz 2016’da tarihin en şiddetli işgal ve ihanet teşebbüslerinden birisine milletçe maruz kaldık. Karşımızdaki melun senaryonun ilk aşamasında, milli duruşu tamamen etkisiz hale getirip, milliyetçiliği sorgulatıp Türkiye’yi iç kargaşa ve kaos ortamına sürüklemek bulunuyordu. İkinci aşamasında, bu kargaşa ve kaos halinin doğal ve doğrudan sonucu olarak vatanın kaybı, milletin bölünmesi, devletin yıkımı söz konusuydu. Üçüncü aşamada, güney sınırlarımız boyunca 2014’den itibaren pilot uygulamasına geçilen sözde kanton yönetimlerin aynısının Türkiye’nin bazı il ve ilçelerini kapsayacak şekilde hayata geçirilmesi, dört parçalı Kürdistan’ın Irak ve Suriye’den sonra üçüncü ayağının tezahür etmesi yer almaktaydı. Belirli aralıklarla dayatılan, duyurulan sözde özerklik ilanları bunun habercisiydi. Dördüncü ve son aşamada ise İran’ın, ABD ve İsrail kanalıyla çözülerek Kürdistan’ın son kısmının inşası hedeflenmişti.


Bu maksatla Milliyetçi Hareket Partisi’yle uğraşıldı. Bu nedenle Milliyetçi Hareket Partisi ameliyat masasına yatırıldı. PKK-PYD-FETÖ-DEAŞ’in Türkiye’ye saldırı düzenlemesi bu yüzdendi. Hem MHP, hem de partisiyle birlikte Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan küresel kuşatmaya alındı. Bu husumet ve ihanet kuşatmasına tesir düzeyi yüksek ilk vuruş 15 Temmuz gecesi bizzat Türk milleti tarafından gerçekleştirilmiştir. İkinci vuruş, 24 Ağustos 2016 tarihinde başlayan Fırat Kalkanı Harekatı, üçüncüsü de 20 Ocak 2018’de Afrin’i kapsamına alan Zeytin Dalı Harekatı’dır. Tehlike geçti mi? Hayır. Saldırılar azaldı mı? Asla. Karşımızda beka düzeyindeki tehditler artıyor ve yaygınlaşıyorken sorumluluktan kaçamazdık, duruşumuzu bozamazdık, işbirliği ve uzlaşmaya kulak tıkayamazdık. Zira mesele namus bildiğimiz vatandır. Konu devlet ve milletin tarihi haklarıdır. Mevzu istiklalimizdir. 103 yıl önce, Çanakkale’de, 67 askeriyle Ertuğrul Koyu’nu düşmana dar eden Ezineli Yahya Çavuş’un yüzünü kara çıkaramazdık. 275 kilogram ağırlığındaki üç mermiyi kol gücüyle kaldırıp topun namlusuna sürmüş Seyit Onbaşı’nın kutlu mücadelesine leke düşüremezdik" diye konuştu.


"Türkiye yıkılamaz, Türk milleti mütecaviz emellere kurban verilemez" diyen Bahçeli, 7 Ağustos’ta Yenikapı ruhuna bağlılık gösterdiklerini anımsatarak, "Bunun gereği neyse titizlikle onu yaptık. Millet için uzlaştık, devlet için özveride bulunduk, Türklüğün bekası için taşın altına elimizi koyduk. Adalet ve Kalkınma Partisiyle milli zaruret ve mecburiyetleri değerlendirip milli bekamızın muhatap kaldığı yüksek riskleri göğüslemek amacıyla yeni bir hükumet sistemi üzerinde anlaştık. Anayasa değişikliği ekseninde mutabakata vardık. 15 Temmuz FETÖ darbe teşebbüsü milattı. Hiçbir şey, bu tarihten öncesi gibi olamayacaktı" ifadelerinde bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Hafriyat kamyonuyla polis memurunun ölümüne neden olan sürücüye ağırlaştırılmış müebbet hapis talebi ‘Dur’ ihtarına uymayıp hafriyat kamyonuyla çarptığı polis memuru Lütfü Baykar’ın ölümüne neden olan Sezgin Açık hakkında ağırlaştırılmış müebbet ile 32 yıl 6 aya kadar hapis cezası istendi. Sancaktepe’de 20 Ekim 2023 tarihinde Paşaköy Tır Garajı’nda babasına ait tırı çalarak, alkol ve uyuşturucu etkisinde kullandığı iddia edilen 22 yaşındaki Sezgin Açık, ‘dur’ ihtarına uymadığı polis memuru Lütfü Baykar’a çarparak ölümüne neden oldu. Ataşehir’de yakalanan sürücü tutuklanarak cezaevine gönderildi. Olaya ilişkin Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı tarafından yürütülen soruşturma tamamlandı. Hazırlanan iddianamede, sanığın hafriyat kamyonuna uyuşturucu madde etkisi altında binerek annesi ve babasının geldiği araca çarparak garaj içerisinden ayrıldığı, Açık’ın içinde bulunduğu kamyonla Kartal sahil yolundan Maltepe sahil yoluna kaçtığı kaydedildi. İddianamede, sanık Maltepe Büyükyalı Caddesi’ndeki köprü altına geldiğinde şehit polis memuru Lütfü Baykar ve aynı ekipte bulunan çarşı ve mahalle bekçisi müştekiler Kerem A., Doğancan K., Eren S., Burak S., Tamer Y. ve Sezer Ç.’nin sanığı uygulama alanında karşıladığı, sanık Açık’ın hız kesmeden aracı buraya sürdüğü, Mustafa H.’ye ait araca, buradaki emniyet aracına, dışarıda bulunan şehit polis memuru Lütfü Baykar’a ve kaldırımdaki Kerem A.’ya çarptıktan sonra olay yerinden kaçtığı kaydedildi. Kanında uyuşturucu çıktı Adli Tıp Kurumu (ATK) Kimya İhtisas Dairesi Raporu’nda ise sanık Sezgin Açık’ın kanında uyuşturucu madde tespit edildiği belirtildi. Hazırlanan iddianamede, sanık Sezgin Açık’ın, "kişinin yerine getirdiği kamu görevi nedeniyle, bir suçu gizlemek, delillerini ortadan kaldırmak veya işlenmesini kolaylaştırmak ya da yakalanmamak amacıyla kasten öldürme" suçundan ağırlaştırılmış müebbet, "kasten öldürmeye teşebbüs", "kasten yaralama" ve 3 kişiye karşı "kasten yaralamaya teşebbüs" ile "mala zarar verme" suçlarından 16 yıl 4 aydan 32 yıl 6 aya kadar hapisle cezalandırılması talep edildi.
Adıyaman Adıyaman’da ışkın toplamak için Türk Dağına tırmandılar Adıyaman’ın Sincik ilçesinde karların erimesiyle ortaya çıkan ışkınlar, kilometrelerce yol yürüyen vatandaşlar tarafından toplanmaya başlandı. Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’ndeki yüksek rakımlı dağlarda kendiliğinden yetişen bir bitki türü olan ışkın, kuzukulağıgiller familyasında yer alıyor. Sincik ilçesinde 2 bin 600 rakımlı Türk Dağının yamaçlarında ki Teşikan yaylasında Mayıs ayında doğal olarak yetişen ışkın bitkisi, yöre halkının vazgeçilmezi haline gelmeye devam ediyor. Işkın bitkisini toplamak isteyen vatandaşlar, araçlarını yarı yolda bırakarak ışkın bitkisine ulaşmak için kilometrelerce yol yürüyor. Işkın toplamak için her yıl bu mevsimde Türk dağın yamaçlarında ki Teşikan yaylasına çıktığını söyleyen Azize Öztürk, "Işkın bitkisi, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi’nde 2 bin rakımın üzerindeki dağlarda yetişen bir bitkidir. Bu bitki şeker hastalığına çok iyi geliyor. Bizim yaylada bolca yetişen bir bitkidir. Biz her yıl bu mevsimde mutlaka ışkın toplamak için yaylaya geliyoruz. Kışın yayla yolu bozulmuş, şu anda daha yapılmadığı için meşakkatli bir yürüyüşten sonra ışkın bitkisine ulaşa bildik. Araçla belli bir mesafeye geldikten sonra 5 kilometre yürüyerek ancak ulaşabildik. Bu bitki karların erimesinden bir iki hafta sonra çıkıyor. Işkın, ömrü kısa olan bir bitkidir. Mevsimi kaçırırsanız bir sene beklemek zorunda kalırsınız" diye konuştu.
Adıyaman Gölbaşı’nda ilk defa perkütan nefrostomi takıldı Adıyaman’ın Gölbaşı ilçesinde bir hastanın iki böbreğine perkütan nefrostomi takıldı. Adıyaman’ın Gölbaşı İlçe Devlet Hastanesi’nde mesane tümörü olan ve tıkanıklığa bağlı böbreklerinde çift taraflı hidronefrozu (genişleme-şişme) olan hastanın, böbrek yetmezliğine girerek böbreklerini kaybetmemesi ve diyaliz hastası olmasının önlenmesi için iki böbreğine de perkütan nefrostomi takıldı. Başarılı geçen operasyon sonrası hastanın böbrek değerleri normale dönerek, böbrek yetmezliği gelişiminin önüne geçildi. Gölbaşı Devlet Hastanesi’nde ilk defa gerçekleştirilen, genellikle üniversite hastaneleri ya da eğitim araştırma hastanelerinde uygulanan bu özellikli ve detaylı işlemin başında Radyoloji Uzmanı Dr. Zekai Emre Sevgilioğlu ve Üroloji Uzmanı Dr. Osman Coşkun yer aldı. Operasyon sonrası değerlendirmede bulunan Radyoloji Uzmanı Dr. Zekai Emre Sevgilioğlu ve Üroloji Uzmanı Osman Coşkun, “Hastanemize başvuran ve yapılan kontrolleri sonrasında mesane tümörü nedeniyle her iki böbreğinde hidronefroz gelişen, böbreklerini kaybetme riski bulunan hastanın yapılan kontroller sonrasında kaybedecek zamanı olmadığı göz önüne alındığında hızlıca operasyonu planladık. Görüntüleme cihazları rehberliğinde her iki böbreğin cilt yoluyla drenajını sağlayacak sistemi birlikte başarıyla yerleştirdik” ifadelerini kullandı.
İstanbul Garanti BBVA, yıla güçlü başladı Türkiye Garanti Bankası ilk çeyrek finansal tablolarını açıkladı. Bankanın konsolide finansal tablolarına göre, yılın ilk 3 ayında, net kârı 22 milyar 479 milyon 583 bin TL oldu. Aktif büyüklüğü 2 trilyon 462 milyar 474 milyon 815 bin TL seviyesinde gerçekleşti. Türkiye Garanti Bankası A.Ş., 31 Mart tarihli finansal tablolarını açıkladı. Bankanın konsolide finansal tablolarına göre, yılın ilk 3 ayında, net kârı 22 milyar 479 milyon 583 bin TL oldu. Aktif büyüklüğü 2 trilyon 462 milyar 474 milyon 815 bin TL seviyesinde gerçekleşirken, ekonomiye nakdi ve gayri nakdi krediler aracılığıyla sağladığı destek ise 1 trilyon 853 milyar 956 milyon 245 bin TL oldu. Fonlama bazını dinamik bir şekilde yöneten Garanti BBVA’nın fonlama kaynakları içindeki en büyük ağırlığı yüzde 71 ile müşteri mevduatları oluşturmaya devam etti. Müşteri mevduat tabanı yılın ilk 3 ayında yüzde 9,3 büyümeyle 1 trilyon 750 milyar 964 milyon 135 bin TL oldu. Güçlü sermaye odağını koruyan Bankanın sermaye yeterlilik oranı yüzde 15.4, özkaynak kârlılığı yüzde 36.0, aktif kârlılığı ise yüzde 3.9 seviyelerinde gerçekleşti. Konuyla ilgili bilgi veren Garanti BBVA Genel Müdürü Recep Baştuğ, “2024, ekonomide bir önceki yıl başlayan dengelenmenin devamı niteliğinde olurken, yılın ilk üç ayında parasal sıkılaştırma politikalarının doğal sonuçları bilançoyu etkiledi. Kredi büyümeleri regülasyonun belirlediği sınırlar içinde kalırken, fonlama maliyetleri üzerindeki baskı devam etti. Yılın geri kalanı enflasyonla mücadele ve sadeleşmelerin daha ön plana çıktığı bir dönem olacak. Enflasyonla mücadele ortamında yüksek faiz oranları devam etse de doğru ve sağlıklı politikaların sonuçlarının özellikle yılın ikinci yarısında görülmesini bekliyoruz. Enflasyonun, Merkez Bankası’nın hedeflediği seviyelere düşmesi durumunda mevcut sıkılaştırma adımlarının kontrollü şekilde gevşetilebileceğini düşünüyoruz. Ekonomide atılan doğru adımlar neticesinde artan öngörülebilirlik yabancı yatırımcı ilgisini de olumlu etkiliyor. Bilançolarımızda önemli bir ağırlığa sahip olan KKM’deki çözülmenin, TL mevduat faizlerindeki yüksek getiri ve kurdaki makul seviyeler sayesinde artarak devam edeceğini düşünüyoruz” dedi. Recep Baştuğ sözlerini şöyle sürdürdü: “Şubat ayında uluslararası yatırımcılardan büyük ilgi gördüğümüz 500 milyon dolarlık sermaye benzeri tahvil ihracını gerçekleştirdik. Bu işlem; ABD tahvili + 409 bps (yüzde 8,375) seviyesine gelen fiyatlamasıyla son yıllarda bir bankanın gerçekleştirdiği en uygun maliyetli ‘sermaye benzeri borçlanma’ oldu. Türkiye’deki diğer bankaların da artan yurtdışı borçlanmalarını ve yabancıların taleplerini sektör açısından pozitif bir gelişme olarak değerlendiriyoruz. Banka olarak, sürdürülebilirlik konusuna odaklanıyoruz ve bu alanda iki ana başlık öne çıkıyor: iklim kriziyle mücadele ve kapsayıcı büyüme. Yeşil dönüşümü teşvik etmek ve bu alandaki farkındalığı artırmak öncelikli hedeflerimiz arasında yer alıyor. Ayrıca, yenilenebilir enerji yatırımlarına sağladığımız kümülatif finansman tutarı 6 milyar doları aşarken, bugün her 4 rüzgar enerji santralinden biri bankamız tarafından finanse ediliyor; bu da bizi bu alanda pazar lideri konumuna getirdi. 2006’dan bu yana kadın girişimcileri destekleme kararlılığımız, bankacılık sektöründe ve diğer endüstrilerde yeni programların ilham kaynağı oldu. Kadın girişimcilere yönelik programlar kapsamında sağladığımız finansman desteği son 5 yılda 200 milyar TL’yi aştı. Stratejik önceliklerimizden biri olan girişimcilik alanına büyük önem veriyoruz ve bu alan kadın girişimciliğinden teknoloji girişimciliğine kadar geniş bir yelpazeyi kapsıyor. Sürdürülebilirlik stratejimizi, dijitalleşmenin desteğiyle toplumun tüm kesimlerine yaygınlaştırmayı hedefliyoruz. Aktif dijital müşterilerimizin sayısı 15.5 milyona ulaşırken, ana işlem adetlerinde şube dışı kanalların payı yüzde 98’e kadar yükseldi. Gelecekte ise yapay zekânın sektörü müşteri odaklı ve kişiselleştirilmiş hizmetler sunma noktasında daha güçlü bir konuma taşıyacağını öngörüyoruz. Güçlü sermaye yapımız ve sürdürülebilir büyüme stratejimizle, Garanti BBVA olarak Türkiye’nin ekonomik ve sosyal gelişimine katkı sağlamaya devam edeceğiz. Bankamızın yılın ilk çeyreğinde ulaştığı sonuçlarda emeği geçen tüm çalışma arkadaşlarıma, bize güvenen ve destekleyen tüm paydaşlarımıza teşekkür ederim.” Hesap dönemine ait faaliyet sonuçlarına ilişkin özet finansal bilgiler şöyle açıklandı: Ortalama aktif kârlılığı yüzde 3.9 oldu. Ortalama özkaynak kârlılığı yüzde 36.0 seviyesinde gerçekleşti. Ekonomiye nakdi ve gayri nakdi krediler aracılığıyla sağladığı destek 1 trilyon 853 milyar 956 milyon 245 bin TL oldu. Toplam canlı krediler, TL krediler ve YP krediler pazar payları sırasıyla yüzde 10.8, yüzde 11.4 ve yüzde 9.6 seviyesinde gerçekleşti. Yılbaşından bu yana toplam müşteri mevduatları yüzde 9.3 büyüdü ve pazar payı yüzde 10.8 seviyesine geldi. Vadesiz mevduatların, toplam mevduatlar içindeki payı yüzde 43 olarak gerçekleşti. Sermaye yeterlilik oranı yüzde 12.1 olan yasal limitlerin üzerinde yüzde 15.4 seviyesinde gerçekleşti. Donuk alacak oranı yüzde 1.9 seviyesinde gerçekleşti.
Trabzon Karları eriyen Sis Dağı misafirlerini ağırlamaya başladı Trabzon’un Şalpazarı ilçesine bağlı Sis Dağı Yaylasında kış aylarında yağan yoğun karın erimesiyle birlikte yayla misafirlerini ağırlamaya başladı. Baharın gelmesiyle eriyen karların ardından yaz mevsimine doğru yayladaki turizm faaliyetlerinin artması bekleniyor. Trabzon’un Şalpazarı ilçesi ile Giresun’un Eynesil ilçesi sakinleri tarafından yoğun olarak kullanılan ve deniz seviyesinden 2 bin 182 metre yüksekteki Sis Dağı Yaylası üzerindeki kar örtüsünü büyük ölçüde attı. Yayla yoğun yapılaşmayla gündeme gelse de her mevsim farklı bir güzellik ile ziyaretçilerini ağırlıyor. Trabzon-Giresun sınırında yer alan Sis Dağı yaylası Nisan ayının son günlerinde vatandaşların ilgisini çekmeye başlayarak adeta sezona "Merhaba" dedi. Her yıl Temmuz ayının dördüncü cumartesi günü Sis Dağı Şenlikleri’nin de yapıldığı yayla ziyaretçilerini bekliyor. 41 yıl sonra yeniden Sis Dağı’nda Yaylada karların erimeye başlaması ile yaylaya çıkan vatandaşlar arasında yer alan Ramazan Akat, 41 yıl sonra Sis Dağı’na çıktığını söyledi. Akat "Daha önce de gelmiştim buraya gençliğimde. 1983 yılında bu bölgeye gelip ilk elektrik trafosunun açılışında bulunmuştum. O günden beri bildiğim ve beğendiğim bir bölge burası. Doğal güzellik çok güzel bir şey, tertemiz hava, güzel tabiat. Herkesin içine bir sıcaklık ve güzellik duygusu aşılıyor. Deniz kenarlarında yanmaktansa bu yaylalarda efil efil esen bir rüzgarın altında yanmak çok daha güzel bence" dedi. Ankara’dan ilk defa Sis Dağı’na geldiğini ifade eden Emine Akat, "Trabzonluyum ancak Ankara’da yaşıyorum. Buraya ilk defa geldim. Çok beğendim gerçekten ve çok güzel. Anlatılmaz yaşanır derler ya tam olarak öyle işte. İnsan çok duygulanıyor. Şehir merkezinde sıcacık hava var ama buraya geliyorsunuz bu kar, toprak ve suyu görünce çok mutu oldum. Kesinlikle bir daha gelmek isterim. Zaten çocuklarım da artık bu tarafa taşınmayı düşünüyorlar. Ben son zamanlarda Karadeniz belgeselleri izliyorum. Herkesi buraya gelmeye davet ediyorum. Bu tarihlerde bu karı burada görmek çok güzel" diye konuştu. Sahilden 40 dakikada Sis Dağı’na çıkabilirsiniz Vakfıkebir’den geldiğini belirten Yavuz Cömert ise "Çocuklarla birlikte geldik, onları böyle dağlara ’Çıkaralım’ dedik. Tepelerde parça parça kar olsa da artık onlar da 5-10 gün içinde erir. Bu vakitten sonra burası Trabzonluların, Giresunluların bir numaralı yeri. Burası olsun, tepe tarafının olsun her hafta sonu ziyaretçileri oluyor. Sis Dağı 2 bin 182 rakımlı bir yayla. Bu civarın en yüksek dağı. Burada hafta içi, hafta sonu, özellikle yaz aylarında çayınızı içecek, mangalınızı yapacak yer bulamıyorsunuz. Gelecek olanlar sahilden yaklaşık 40 dakikada buraya gelebilir ve yayla havasını alabilirler. Günübirlik çok rahat gelinip gidilebilecek bir yer" ifadelerini kullandı.