GENEL - 20 Nisan 2018 Cuma 17:24

Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii’nde hutbe irad etti

A
A
A
Diyanet İşleri Başkanı Erbaş, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii’nde hutbe irad etti

Diyanet İşleri Başkanı Prof.

Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii’nde hutbe irad ederek cuma namazı kıldırdı.


Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi Camii’nde hutbe irad ederek cuma namazı kıldırdı. Erbaş, namazın ardından İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. İsmail Hakkı Ünal’ı ziyaret etti. Erbaş’ın büyük bir çoğunluğu üniversite öğrencilerinden oluşan cemaate hitaben okuduğu hutbe şu şekilde:


"Cenab-ı Hakk sevgili Peygamber Efendimize ilk vahyini okumak, yazmak, ilim, irfan sahibi olmak konusu ile ilgili gönderdi. Alak Suresi’nin ilk 5 ayeti kerimesinde bütün insanlığı okumaya ve yazmaya teşvik etti. İlk inen ayetlerde hem oku emri var hem de insana kalemle yazmayı öğretti ayeti kerimesiyle, eli kalem tutan insanların olmasına bir talep var, bir emir var; ’Yaratan Rabbinin adıyla oku’ buyurdu Rabbimiz. Bunun için değerli kardeşlerim, özellikle bir ilim merkezinde, bir eğitim yuvasında bulunduğumuz için öğrencilerimizin okuma konusunda, kendilerini yetiştirme konusunda sadece ders kitaplarıyla yetinmeden farklı alanlarda okumaya önem vermeleri gerektiğini hatırlatmak istiyorum. Beşikten mezara kadar okumak, öğrenmek, ilim sahibi olmak Peygamber Efendimiz tarafından tavsiye ediliyor. ’Beşikten mezara kadar ilim talep ediniz’ buyuruyor Peygamber Efendimiz. Ecdadımız bütün hayatı boyunca medeniyetimizin ilim, irfan, bilgi hikmet yolunda ilerlediği asırlarda hep elinde kitap olmuş ve kalem olmuş. Okumuşlar, yazmışlar ve yazdıklarını uzak beldelere kadar ulaştırmaya çalışmışlar. Bizim ilim geleneğimizde bugünkü gibi kalın duvarlarla araları açılmış branşlaşma çok fazla yoktu. Dini ilimlerde zirvede olan bir alimimizin aynı zamanda müspet ilimlerde de zirvede olduğunu görebiliyoruz. Müspet ilim menfi ilmin zıttı değil, yani tecrübi ilim demektir deneye dayanan ilimler. Laboratuvarlarda deneyler neticesinde tespit edilmiş, doğruluğu kanıtlanmış ilim anlamına geliyor. İbn-i Sina’ya baktığımız zaman hem fiili ilimlerde zirve olduğunu görüyoruz hem de müspet ilimlerde başta tıpta, matematikte ve diğer konularda. Akşemseddin Hazretlerini Fatih Sultan Mehmet’e Kur’an-ı Kerim öğreten hoca zannederler, ama bir matematik uzmanıdır, matematik konusunda zirve bir insandır. Aynı zamanda dini ilimlerde de öyledir Akşemseddin Hazretleri. Yüzlerce örnek sayabiliriz burada. Bunla şuraya gelmek istiyorum; özellikle ilahiyat fakültesi öğrencilerimizin sosyoloji, psikoloji, felsefe, tarih ve benzeri alanlarda birden lisede öğrenmiş oldukları matematik, fizik, kimya gibi tabiat bilimlerini unutmayacak derecede kendilerini yetiştirmeleri gerekiyor. Hatırlamaları, tekrarlamaları gerekiyor. Çünkü tabiat bilimleri, fen bilimleri bizim ufkumuzun açılması ve tefekkür dünyamızın gelişmesi için çok önemli alanlar. Tabiat bilimlerinde yani dini bilimlerin dışındaki alanlarda ne kadar çok okursak Kur’an-ı Kerim’i daha iyi anlarız. Astronomi konusunda birkaç kitap okuyan, birkaç makale okuyan bir insan Yasin Suresi’ndeki Güneş’in hareketi, Ay’ın hareketiyle ilgili ayetleri daha iyi anlar. Bu konuda bilgi sahibi olanlar bu ayetleri daha iyi anlarlar. Hani bir söz var ya, bütün kitaplar esas hitabı Allah’ın kitabını daha iyi anlamak için okunur. Bu niyetle okunduğunda aynı zamanda nafile ibadet yapmış oluruz. Üniversite eğitiminde hocalarımız bilirler, öğrencilerimiz de zaman zaman vakıf olurlar, bu konu ile ilgili bilgi sahibi olurlar, interdisipliner metot diye bir metot vardır. Esasında bu bizim ilim geleneğimize de uygundur. Disiplinler arası bilgi sahibi olmak, interdisipliner denir. Yani ilahiyat alanında eğitim alan bir öğrencinin farklı fakültelerde okutulan derslerden de haberdar olması. Mühendislik okuyan bir öğrencinin ilahiyat alanında okutulan derslerden de haberdar olması, bu anlama geliyor interdisipliner metot. Bu teşvik ediliyor üniversite eğitiminde. Esasında bizim de özen göstermemiz gereken bir metottur. Branşlaşma bizi dar kalıplar içerisine hapsetmesin, kendimizi farklı alanlarda da okuyarak geliştirelim. Benim bir tavsiyem var özellikle ilahiyat fakültesi öğrencilerine ve eğitim fakültesi öğrencilerine; ÇAP yapalım. Eğitim fakültesi öğrencileri ilahiyat fakültesinde ÇAP yapsın, yani çift anadal programı diyoruz buna, ilahiyat fakültesindeki öğrencilerimiz de eğitim fakültesinin okul öncesi bölümlerinde çift anadal programı alsınlar. Ve biz Diyanet İşleri Başkanlığında okul öncesi din eğitimi alanlarında onlara görev verelim. Yani çift kanatlı olsun; hem ilahiyat, hem de eğitim fakültesinin ilgili bölümünü ya da eğitim fakültesinin çocuklarla ilgili, çocuk yetiştirme bölümleri var, o bölümlerde de eğer çift anadal programı alırsa öğrencilerimiz onlardan daha çok istifade edebiliriz Diyanet İşleri Başkanlığının açmış olduğu Kur’an kurslarında ve okul öncesi 4-6 yaş Kur’an kurslarında. İlim, irfan, bilgi, hikmet bizim medeniyetimizin en çok önem vermesi gereken unsurlarındandır. Rabbimiz buyuruyor ki: “Rabbinin yoluna hikmetle davet et ve güzel haseneyle davet et.” Bu ilim, hikmet ve güzel hasene ile Rabbinin yoluna davet etme, mücadelelerin en güzelidir. Güzel öğüt ile onlara yaklaşman mücadelen de en güzel bir şekilde sonuca ulaşmanı sağlar. Fakülteden mezun olan öğrencilerimiz yarın Milli Eğitim Bakanlığında görev alacaklar, ya Diyanet İşleri Başkanlığında öğrencileriyle muhatap olacaklar. Onlara bilgi ve birikim ile hikmet ile hitap etmeleri gerekiyor. Eğer camilerde görev alırlarsa cemaatine kürsülerden, minberlerden farklı alanlarda kendilerini yetiştirmiş bir birikimle hitap ederlerse daha faydalı olurlar, daha verimli olurlar. Bu duygularla ben tekrar cumanızı tebrik ediyorum, Rabbimiz yapmış olduğumuz ibadetlerimizi makbul eylesin. Hepinize başarılar diliyorum, öğrencilerimiz için söylüyorum, imtihanlarınızda başarılar diliyorum. Buradaki imtihan esas imtihana bizi alıştırıyor."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Balıkesir Eski Başkan Yılmaz’dan borç iddialarına yanıt CHP’li Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın’ın Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’nin ve şirketlerinin borcunu açıklamasının ardından AK Partili eski Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Yücel Yılmaz ilk açıklamasını yaptı. Yaklaşık 15,5 milyar TL olarak açıklanan borç hakkında Yücel Yılmaz, "Bu rakamlar konusunda anlaşabilmemiz mümkün değil. Burada ciddiye alınacak tek şey var. Sayıştay raporları. Toplam 3 milyar 500 milyon borç var” dedi. AK Parti Balıkesir İl Başkanlığında düzenlenen basın toplantısında konuşan eski başkan Yücel Yılmaz, Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın tarafından açıklanan 15 milyar 428 milyon 985 bin 173 TL’lik borç tablosu hakkında konuştu. 15 milyarlık bir borcun olmadığını iddia eden Yücel Yılmaz, “Balıkesir’i hem Türkiye’de hem de dünyada gururla temsil ettik. Biz millete hizmet etme uğrunda yola çıkarken eleştirilmeyi de göze aldık. Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, çok güçlü bir belediye. Şehri, bütçeyi, milletimizi ve şehrimizin imajını zedelediğimiz bir şey olduğunu düşünmüyoruz. Bir borç yükünden bahsediliyor. Bu rakamlar konusunda anlaşabilmemiz mümkün değil. Burada ciddiye alınacak tek şey var. Sayıştay raporları. Sayıştay’ın denetlediği raporda piyasa borçları 767 milyon 368 bin 747 lira. SGK prim borçları (yapılandırılmış) 14 milyon 494 bin 75 lira. Vergi dairelerine yapılandırılmış borç 28 milyon 512 bin 753 lira ve bankalara kredi borcu da 2 milyar 689 milyon 666 bin 416 lira olmak üzere toplam 3 milyar 500 milyon borç var. Ama iddia edildiği gibi 15,5 milyarlık borç yok” dedi. “Balıkesir’i Türkiye’ye rezil etmeyin” diyerek sözlerine devam eden Yücel Yılmaz, “Genel Merkezinizin talimatıyla hareket etmeyin. Fırıntaş vergi rekortmenliğinde 5. şirket. CHP’li milletvekilleri Serkan Sarı ve Ensar Aytekin, ‘Haklarımızı arayacağız’ dedi. Aramazsanız namertsiniz. 15,5 milyar liranın kayıp olduğunu iddia ediyorsanız tek tek açıklayın. Ben başkanken bir iş grubuyla, bir siyasi partiyle asla bu şehri gündeme kavgayla, gereksiz polemiklerle getirmedim. Bürokratlarımızın duruşuyla, hizmetlerimizle ve yaptığımız işlerle şehri ayakta tuttum. Korkuyorum Balıkesir’in huzuru bozulacak. Orada başka dışarda başka konuşan bir Belediye Başkanı olmaz. Balıkesir’in bütün şirketleri, alışverişleri, kasa giriş ve çıkışları denetime tabidir. Ailene yalan söylemezsiniz. İdare edeceksin. Biz kazansak bunu idare edecektik. Eğer bir yanlış görüyorlarsa savcılığa versinler. Bizim alnımız açık. Bu imzaları da biz atmadık. Şu anda orada olan memur arkadaşlarımız attı. Siyasetin çirkinleşmesine Balıkesir’de müsaade etmemek lazım. Balıkesir güzellikleriyle, coğrafyasıyla, peyniriyle anılsın. Bu tür çirkinlikler, iş bilmezlikle, mağduriyet edebiyatıyla anılmasın” ifadelerini kullandı.
Aksaray Can derdini unutup, yüz derdine düştü Aksaray’da kamyonetin kamyona arkadan çarpması sonucu meydana gelen trafik kazasında kamyonette sıkışan yaralı feryat ederken, kendisine müdahale eden sağlık görevlilerine “Yüzüm çok mu kötü?” diye sorup üzüntüsünü dile getirdi. Kaza, Aksaray Nevşehir karayolunun 2. kilometresinde meydana geldi. Edinilen bilgiye göre, Nevşehir’den Aksaray istikametine seyreden Y.I. (42) idaresindeki 68 ACE 938 plakalı Fiat marka hafif ticari araç sağ ön tarafından, önünde seyreden F.Ç. (27) yönetimindeki 68 ABV 495 plakalı kamyonun kasasının sol tarafına arkadan çarptı. Çarpışmanın etkisiyle hafif ticari aracın önü hurdaya dönerken, sağ ön koltukta yolcu olarak bulunan C.Y.A. (28) araç içinde sıkıştı. Feryat eden yaralıya ilk müdahale diğer araç sürücülerinden geldi. Vatandaşlar yaralı sürücünün sıkışan bacağını kurtarmaya çalışırken, yaralı zaman zaman büyük acı yaşadı. Kaza ihbarı üzerine olay yerine polis, itfaiye, Ulusal Medikal Kurtarma (UMKE) ve sağlık ekipleri sevk edildi. Olay yerine gelen sağlık ve UMKE ekipleri yaralıya ilk müdahaleyi kamyonet içinde yaptı. Damar yolu açılıp serum bağlanan yaralı kamyonet içinde zaman zaman feryat ederek yardım istedi. Sağlık ekipleri yaralının bilincinin açık kalması için sürekli olarak sohbet edip sorular sorarken, yaralı C.Y.A. bir ara acısını unutup sağlık ekiplerine, “Yüzüm çok mu kötü” diye sordu. Sağlık ekiplerinin yaralıya küçük bir çizik olduğunu söylemesine rağmen yaralı “Tüh” diyerek üzüntüsünü dile getirdi. Aksaray Belediyesi İtfaiye Müdürlüğü ekiplerinin olay yerine gelmesiyle yaralı şahıs yarım saat süren kurtarma çalışması sonucu sıkıştığı yerden çıkartıldı. Araç içerisinden çıkartılan sürücü bu sırada kollarıyla aracın üzerinden tutunarak, “Beni biriniz kucağınıza alın” diye yardım istedi. Önce sedyeye ardından da ambulansa taşınan yaralı Aksaray Eğitim ve Araştırma Hastanesi Acil Servisine kaldırıldı. Burada tedavi altına alınan yaralının sağlık durumunun ciddiyetini koruduğu öğrenildi. Kamyon sürücüsü ve kamyonet sürücüsü ise ifadeleri alınmak üzere polis merkezine götürüldü. Kazayla ilgili Aksaray Cumhuriyet Başsavcılığınca tahkikat başlatıldı.