POLİTİKA - 23 Mayıs 2018 Çarşamba 02:24

İçişleri Bakanı Soylu şehit yakınlarıyla iftarda buluştu

A
A
A
İçişleri Bakanı Soylu şehit yakınlarıyla iftarda buluştu

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Batılı ülkelerin sınırlarını mültecilere kapatmasını eleştirerek, “Sorarsan kendini terörden kovuyor.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Batılı ülkelerin sınırlarını mültecilere kapatmasını eleştirerek, “Sorarsan kendini terörden kovuyor. Biz bunu kimseye yapamayız. Biz kimseye kapılarımızı kapatamayız. Biz komşumuza sırtımızı dönemeyiz” dedi.


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Ankara Polis Kolej Müdürlüğü’nde şehit emniyet personeli aileleri onuruna düzenlenen iftar programının konuğu oldu. Emniyet personeliyle birlikte orucunu açan Soylu, iftar sonrasında gündeme ilişkin önemli açıklamalarda bulundu. Terörle mücadele şehitlerinin, Türkiye’ye dayatılmaya çalışılan bir projeye canlarını feda ettiklerini ve “bunu kabul etmeyiz” dediklerini ifade eden Soylu, “Onların bıraktıkları emanet emin ellerdedir. Bakın, dün 8 terörist etkisiz hale geldi, bugün hem Siirt Baykan’da hem de Kars Çemçe’de toplam 9 terörist etkisiz hale geldi. Yani aslında silahı emanet edenler sadece silahı emanet etmediler, bu ülkenin namusunu da emanet ettiler. Ve bu evlatlar şimdi onların arkadaşları, memleketimin her tarafında namusuna ve silahına sahip çıkarak bunu sağlıyor” şeklinde konuştu.


Batılı ülkelerin sınırlarını mültecilere kapatmalarını sert bir dille eleştiren Bakan Soylu, “Batı sınırlarının kapılarını her tarafa kapatıyor. Sorarsan kendini terörden kovuyor. Biz bunu kimseye yapamayız. Biz kimseye kapılarımızı kapatamayız. Biz komşumuza sırtımızı dönemeyiz. 400 yıl aynı sancak altında yaşadığımız, aynı kıbleye döndüğümüz, aynı tabutları omzumuzda beraber taşıdığımız, aynı horonlarda beraber oynadığımız, aynı kız almalara, aynı düğünlere beraber gittiğimiz o insanlara sırtımızı dönemeyiz. Biz batı gibi değiliz. Biz annemizi babamızı unutamayız. Biz mezarlarımızı dahi unutamayız. Biz ninemizin, dedemizin bize öğrettiklerini unutamayız” ifadelerini kullandı.



“Biz etrafımızda bir pusu kuruldu mu, aman Amerika’dan gelsinler bizi kurtarsınlar demeyiz”


Türkiye’nin terörle mücadelede verdiği çabayı anlatan Soylu şunları söyledi:


“Biz etrafımızda bir pusu kuruldu mu, tezgah kuruldu mu ‘Aman Amerika’dan gelsinler, yardım etsinler bizi kurtarsınlar’ demeyiz. Gücümüz yettiği kadar, nasıl Cerablus’ta yaptıysak, nasıl Afrin’de yapmışsak, nasıl Kato’da yapmışsak, nasıl bugün Tendürek’de yapmışsak, nasıl Tunceli’de yapmışsak, nasıl Türkiye’nin her tarafında terörle bizi imtihan etmeye çalışanlara karşı, gücümüz yoksa da beraber ayaklarımız titremeden onlara karşı bu mücadeleyi vermiş, ondan sonra da şehitlerimizle beraber, gazilerimizle beraber, onur duyup onlara sadakatle bakmışsak, bugünden sonra da aynısını yapacağımızı dünya da bilsin, herkes de bilsin.”


Soylu, Avrupa’nın dünyevileşmekte olduğunu ve “Her insan bir alemdir” sözünden haberdar olmadığını aktararak, “Biz insan tacirini yakalamak için denizde ölümle burun buruna gelmiş göçmeni dahi ata bağlamak zorundayız. Biz onlara benzemeyiz. Bizim sahil güvenliğimiz eğer o sahilde bir yavrucağı, bir kadını yakalamışsa, kendi annesi gibi, kendi bacısı gibi, kendi ninesi gibi, kendi kardeşi gibi sarılmaktadır. Oysa onlar itelemekte, başka bir tarafa atmakta ve aslında bizim gittiklerimizi bilmedikleri için yani ‘her insan bir alemdir’ sözünü bilmedikleri için davranışlarını dünyevileştirmektedirler” açıklamasında bulundu.



“Son 300 yılın en güçlü dönemindeyiz”


Türkiye’nin son 300 yılının en güçlü dönemini yaşadığını ifade eden Soylu, “Güçlüyüz, son 300 yılın en güçlü dönemindeyiz. Allahımıza hamdolsun ve gerileme dönemini bitirmiş, yükselme dönemine başlamış, Cumhuriyetiyle, demokrasisiyle, maneviyatıyla, medeniyetiyle, bütün dünyayı kucaklayan bir anlayış içerisindeyiz” dedi.



“Savunma sanayimizin yüzde 60’ı milli”


Türkiye’nin savunma sanayisinin yüzde 60’ını milli imkanlarıyla üreten bir ülke olduğunu vurgulayan Soylu konuşmasının sonunda şunları kaydetti:


“Savunma sanayimizde dün elimizi açmış ne olursunuz bize silah verin diye onlara yalvarırken bu gün neredeyse savunma sanayimizin yüzde 60’ının üzerindekini kendi yerli, milli imkanlarıyla üreten bir Türkiye haline geldik.”

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Konya Nakipoğlu Mahallesi’ndeki evlerin restorasyonu tamamlanıyor Konya’nın merkez Karatay ilçesinin geçmişini yansıtan ve ilçenin çeşitli noktalarında bulunan 100 yılı aşkın tarihe sahip yapılar, Karatay Belediyesi’nin çalışmalarıyla bir bir yeniden ayağa kaldırılıyor. Söz konusu yapıların korunup geleceğe taşınması amacıyla Nakipoğlu Mahallesi’nde devam eden restore çalışmalarını yerinde inceleyen Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca; “Tarihimizi korumaya ve yaşatmaya devam ediyoruz” dedi. Konya’ya özgü mimari özellikleri yansıtan; kerpiç, ahşap ve taş kullanılarak inşa edilen tarihi yapılar, Karatay Belediyesi’nin yürüttüğü restorasyon çalışmalarıyla eski günlerine yeniden döndürülüyor. Bu çerçevede Nakipoğlu Mahallesi’nde 125 yıllık geçmişe sahip iki tarihi ev, Karatay Belediyesi ekipleri tarafından restore ediliyor. Söz konusu yapıların restorasyon çalışmalarında artık sona gelinirken; Karatay Belediye Başkanı Hasan Kılca, çalışmaları yerinde inceledi. “Konya’mızın tarihi değerlerine sahip çıkıyoruz” Konya ve Karatay’ın yüzlerce yıllık geçmişini yansıtan tarihi evleri gelecek kuşaklara aktarmak için yürüttükleri restorasyon çalışmalarının başarılı bir şekilde sürdüğünü söyleyen Başkan Kılca, “Konya’mızın tarihi mimari özelliklerini taşıyan ve zaman içinde tahribata uğrayan evlerimizi tek tek tespit ederek önce korumaya alıyoruz. Konya’mızın tarihi değerlerine sahip çıkıyoruz. Şu anda tarihi bir Konya evindeyiz. Bu tür evlerimizi kamulaştırarak, restore ediyoruz. Nakipoğlu Mahallemizde tarihi bir evimizin restoresini tamamlamak üzereyiz. Burada eski yüklüklerimiz, aynalıklarımız ve sahanlıklarımız var. Ahşaptan ve hepsi el emeği ürünler. Bunları gelecek nesillerimize taşımış oluyoruz. Eski evlerimizde kerpiç ve ahşap malzemeler ve hasır tavanlardan oluşan bu yapıyı gelecek kuşaklara aktarmamız önemli. Bu tür yapılara sahip çıkacağız. Evde detaylar çok etkileyici. 125 yıl öncesine ait bir aynalığımız var ve bunu koruma kurulunun da görüşünü alarak eski haline uygun restore ediyoruz. Karatay Belediyesi olarak bu tür projelerimize sahip çıkarak Konya’mızın ve Karatay’ımızın kadim geçmişini yüzyıllar ötesine aktarmaya devam edeceğiz” şeklinde konuştu.
Diyarbakır Uzmanlar, yaz ayalarının gelmesiyle göz sağlığını tehdit eden güneş gözlüğüne dikkat çekti Diyarbakır’da uzmanlar, yaz ayalarının gelmesiyle gözlük tercihi ve kullanımında dikkat edilmediğinde göz sağlığını tehdit eden sağlık sorunlarına dikkat çekti. Güneş gözlüğü, genellikle havaların ısınmasıyla birlikte yaz aylarında ağırlıklı olarak kullanımı tercih ediliyor. Uzmanlar ise, güneş gözlüğünün her mevsim göz sağlığı için önemli olduğuna dikkat çekerken, gözlük tercihinde standartlara uyulmadığı taktirde göz sağlığında ciddi sağlık sorunları ile karşılaşacağını vurguluyor. Diyarbakır’da Memorial Hastanesi’nde Op. Dr. Belgin Ekmekçiler, güneş gözlüklerinin çoğunlukla aksesuar amaçlı düşünüldüğünü ve bunun tam tam tersi bir şey olduğunu söyledi. Güneş gözlüklerini koruyucu bir tedavi olarak uyguladıklarını belirten Dr. Ekmekçiler, çünkü güneş ışınlarında göze zarar ultraviyole dedikleri gözle görülmeyen ışıkların olduğunu kaydetti. Bu ışıkların gözün birçok yapısına hasar verdiğinin altını çizen Dr. Ekmekçiler, şöyle konuştu: "Ciltten başlayıp retinaya kadar. Örneğin cildimizde kırışıklıkları artırıyor, et büyümesi yaparak görmemizi etkiliyor. Yine lensimiz dediğimiz gözümüzün merceğinde proteinleri de denature ederek katarak oluşmasını hızlandırıyor. Ve en önemlisi de gözümüzün arkasındaki fotoğraf filmi dediğimiz retinada sarı nokta oluşmasına sebep olarak da geri dönüşümü olmayan ciddi görme kayıplarına sebep oluyor. Biz de bu sebepten dolayı hastalarımızı ışıklardan korumak için güneş gözlükleri öneriyoruz." Güneş gözlüklerinin birçok yerde aksesuar olarak alınabildiğine dikkat çeken Dr. Ekmekçiler, “Ama güneş gözlüğünün asıl özelliği ultraviyole blokajının olması gerekiyor. Bu blokaj olmadan sadece renkli olmasında hiçbir anlamı olmuyor. Hatta siyah camlar göz bebeğimizi büyüterek gözümüze ultraviyole ışınlarının daha çok girmesine sebep olarak hasarı daha da katlayarak artırabiliyor. Bu sebepten güneş gözlüğü alacağımızda bunun aksesuardan çok koruyucu bir tedavi olduğunu bilmemiz gerekiyor. Ve aldığımızın camları hangi özellikte olduğunu, daha iyi bilmemizi gerektiriyor dedi. "Bizim açımızdan çerçeve önemli değil, camın üstünde olan ultraviyole blokajları" “Bizim açımızdan çerçeve önemli değil, camın üstünde olan ultraviyole blokajları” diyen Dr. Ekmekçiler, “Bunu da ancak nasıl anlayabiliriz? Gözle anlayabileceğimiz bir özellik değil. Ancak aldığımız gözlüklerin garanti belgelerinde ultraviyole yüzde 100 koruma şeklinde yazar. Ya da güneş gözlüklerinin CE belgesi dediğimiz denetlenmiş, kurumlar tarafından verilen özellikleri vardır. Bunun mutlaka olması gerektiğini kontrol etmemiz gerekiyor ki gözümüzü bu yüksek doz ultraviyoleden koruyabilelim” şeklinde konuştu. 21. Bölge Güneydoğu Optisyenler Gözlükçüler Odası Yönetim Kurulu Başkanı Abdurrahim Erdoğan ise, güneş gözlüğü mevsimsel olarak kullanılabilecek bir gözlük olmadığını, ultraviyole denilen olayın her ne kadar yaz aylarında özelikle bölge itibariyle güneş ışınlarının dik geldiği dönemlerde daha çok gözde ve ciltte hasara sebebiyet verse de, yılın geri kalan periyodlarında da ultraviyole yoğunluğu olduğu dönemler olduğunu söyledi. Güneş ışınların en dik geldiği baharın sonları ve yaz aylarının başlangıcına denk gelen mevsimde ultraviyole özellikli güneş gözlüğü takılması göz ve görme sağlığı adına ciddi bir önem arz ettiğini kaydeden Erdoğan, “Tüketicilerimizin dikkat etmesi gereken en önemli hususlardan biri her koyu renkli gözlük korucuyu bir güneş gözlüğü değildir. Bunu kesinlikle bilmemiz lazım. Hatta güneş gözlüğü camları ultraviyoleden değil de, boyadan elde edildiği takdirde daha koyu bir hal alır. Bu koyu cam rengi gözbebeğinin olağandan daha çok büyümesi, dolayısı ile ultraviyole dediğimiz sarı nokta görme alanlarına daha çok gelmesi, daha çok zarar vermesine sebebiyet verir. Bir güneş gözlüğü muhakkak suretle Sağlık Bakanlığının denetimi altında olan optisyenlik müesseselerinden temin edilmesi gerekir. Çünkü rutin olarak bakanlık ve sağlık müdürlüğü denetimi altında. Buna bağlı olarak ultraviyoleden elde edilen Avrupa standartlarına uyumlu güneş gözlükleri satışı mevcut” ifadelerine yer verdi. Müşterilerden Çağrı Eren, yaz aylarında genelde Diyarbakır çok sıcak olduğu için maalesef takmak zorunda olduklarını söyleyerek, “Gözlerimizi de güneş ışınlarından korumamız gerekiyor. O yüzden gözlüğümü tamire getirmiştim ve yenisini de almayı düşünüyorum” dedi.