SAĞLIK - 27 Mayıs 2018 Pazar 10:33

Kan kanseri tedavisi için 300 yeni ilaç yolda

A
A
A
Kan kanseri tedavisi için 300 yeni ilaç yolda

Lösemi Lenfoma Miyelom Hastaları ve Araştırma Eğitim Birliği Derneği (LLMBİR) Başkanı Prof.

Lösemi Lenfoma Miyelom Hastaları ve Araştırma Eğitim Birliği Derneği (LLMBİR) Başkanı Prof. Dr. Muhit Özcan, kan kanserinin tedavisinde inanılmaz gelişmeler yaşandığını vurgulayarak, "Şu anda yürüme aşamasında, olgunlaşma aşamasında olan 300 civarında yeni ilaç var. Bunlar önümüzdeki 1 ile 8 yıl arasında kullanımda olacak" dedi.


LLMBİR tarafından bu yıl 6’ncısı düzenlenen "Lösemi Lenfoma Miyelom Hastaları Kongresi", ATO Congresium’da gerçekleştirildi. LLMBİR Başkanı Özcan, kongre kapsamında düzenlenen basın toplantısında "Kan kanserinde güncel tedaviler nelerdir?", "Meme protezleri meme lenfomasına yol açar mı?", "Meme lenfoması nasıl anlaşılır" gibi sorulara ışık tuttu. Özcan, ister meme kanserinden sonra eksikliği tamamlamak için yaptırılan, isterse de estetik amaçlı yaptırılan meme protezlerinin memede özel bir kanser olan meme lenfomasına yol açtığını vurguladı. Dünya Sağlık Örgütü’nün de bu konuyu raporlarına koyduğunu ifade eden Özcan, "Amerikalıların oluşturdukları kayıt sistemi, 2017 Eylül itibariyle meme proteziyle ilişkili 414 meme lenfomasının görüldüğünü, bunlardan bir kısmının ölümle sonuçlandığını ortaya koydu. Burada bilinmesi gereken şu ki; meme protezleri lenfoma riski taşımaktadır. Ancak şu anda var olan protezlerin çıkartılmasını gerektirmiyor" diye konuştu.



"Şişlik, ağrı veya yeni bir yakınma olduğunda kontrol yaptırılmalı"


Meme lenfomasını fark etmenin yöntemleri hakkında bilgiler veren Özcan, "Protezli memede şişlik, ağrı veya o bölgeyle ilgili sıra dışı yeni bir yakınma olduğunda mutlaka kontrol yaptırılmalı. Ultrasonografi veya diğer görüntüleme yöntemleriyle tanı kolaylıkla konulabilmekte. Erken tanındığında da protezin çıkartılması bile yeterli olabilmekte. Zamanında tedavi edilmezse ölümle sonuçlanan vakalar bildirilmiş. Hangi protezlerin daha riskli olduğu konusunda sağlıklı bir bilgimiz olmamakla birlikte yüzeyi pürtüklü dokuyla kaplı olanların biraz daha riskli olduğu düşünülmekte. Bu bilgi meme protezi takılacak bütün hanımefendilere mutlaka verilmeli" şeklinde konuştu.


Terörün farklı bir yönüne dikkat çeken Özcan, yapılan araştırmalarda New York’taki 11 Eylül saldırısının ardından olaya ilk müdahale eden itfaiyecilerde özel bir kan kanseri olan Multipl Miyelom’un öncü safhası olan MGUS isimli hastalığın riskinin iki kat arttığının ortaya konulduğunu ifade ederek şunları kaydetti:


"Oraya müdahale eden yaklaşık 700 kadar sağlıklı itfaiyeciyi değerlendirip, normal sağlıklı kontrollerle karşılaştırdıklarında sağlıklı kontrollerde yüzde 4 civarında görülen MGUS’un itfaiyecilerde yüzde 8’e yakın oranda görüldüğünü ortaya koydu. Ayrıca o grupta dört dörtlük Miyelom hastalığı gelişen 16 itfaiyeci ayrıca incelendiğinde bunların beklenen yaştan 12 yıl daha önce Miyelom hastalığına yakalandığı gösterildi. Bilindiği üzere o sırada açığa çıkan zehirli dumanın içinde çok sayıda hidrokarbon, zehirli gaz bulunmakta. Bu sadece o anda değil daha sonra yapım, yıkım işlemleri sırasında kullanılan makinelerin motorlarından açığa çıkan zehirli gazlarla da riskin daha çok arttığı gösterildi. MGUS’u yakalarsanız bunu takip ederek zamanında tedavi edersiniz. Bu da terörün bir başka önemli yan etkisi olarak karşımıza çıktı."



"Olgunlaşma aşamasında olan 300 civarında yeni ilaç var"


Özcan, kan kanserlerinin tedavisinde inanılmaz gelişmelerin yaşandığının altını çizerek, "Tedavi seçeneklerini takip edebilmek zorlaştı. Her ay yepyeni ilaçlar, sonuçlar karşımıza geliyor. Şu anda yürüme aşamasında, olgunlaşma aşamasında olan 300 civarında yeni ilaç var. Bunlar önümüzdeki 1 ile 8 yıl arasında kullanımda olacak. Tedavilerde irili ufaklı devrimler olmakta. Bazı hastalıklarda tedavi başarısı yüzde 10’lardan yüzde 90’lara çıktı. Bizim için en önemlisi lösemi, lenfomayı önlemek. Burada da ’sigarasız bir hayat, yürüyen bir hayat’ diyoruz" ifadelerini kullandı.



"Sigarayı bırakın, yürüyüşe başlayın"


Özcan, "Egzersizin net bir şekilde en az 10 kanser tipinde yüzde 40’a varan risk azalmasını sağladığını net olarak biliyoruz. Sigaradan sonra kanserin çok önemli ikinci nedeni obezitedir. Televizyonlarda size söylenen milyonlarca bitkiyi milyonlarca gün yeseniz, içseniz de düzenli egzersiz yapmanın sağladığı yararı asla sağlayamazsınız. Kalp hastalığı, alzheimer, bağırsak ve kemik sorunlarına olan katkısını saymıyorum bile. En az 10 çeşit kanserin önlenmesinde çok ciddi katkısı olan iki şey; sigarayı bırakın, yürüyüşe başlayın" dedi.



"Benzen" ile kanser arasındaki ilişki


LLMBİR İkinci Başkanı Harun Akın ise, benzin ve türevleri, boya, lastik ve birçok temizlik ürününde bulunan "benzen" maddesine maruziyetin kan ve lenf kanserleri ile ilişkisine dikkat çekti. Akın, "Yılda 200 ppm üzerinden benzen maruziyeti ile kan ve lenf kanserleri arasında ilişki ortaya konmuşken, bugün 0.5-1 ppm gibi çok daha düşük maruziyetlerde dahi bu kanserlerin görülme sıklığının arttığı gösterildi. Çok sayıda ülkede bu toksik maddeye maruziyet ile ilgili sıkı düzenlemeler belirlenmiş olsa da maalesef Türkiye’de hala 20 ppmye kadar benzen maruziyetine izin verilmektedir" diye konuştu.


LLMBİR Üyesi Gürol Demir, egzersizin kalp hastalıkları başta olmak üzere obezite, alzheimer, diyabet ve depresyon gibi pek çok hastalığın önlenmesinde ve tedavisinde önemli bir role sahip olduğunu vurguladı. Günümüzde yapılan birçok çalışmada egzersizin kanserin önlenmesinde ve tedavi sürecindeki yerinin de ortaya konulduğunu söyleyen Demir, kanser tanısı almadan önce ve yine kanser tedavisi sırasında egzersiz yapan bireylerin çok daha uzun yaşadıklarının bilimsel çalışmalarda gösterildiğine dikkat çekti. Yoğun bir egzersiz programı yerine tempolu ve düzenli yürüyüşün bile yeterli olabileceğini ifade eden Demir, haftada 120 dakika yürümenin meme, bağırsak, kan kanserleri gibi birçok kanserden korunmada yeterli olacağının altını çizdi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kocaeli Başiskele, 2026’ya kültür ve sanatla "merhaba" diyecek Başiskele Belediyesi, tiyatrodan konsere, çocuk etkinliklerinden söyleşilere kadar birçok programın yer aldığı 2026 yılı ocak ayı kültür sanat takvimini açıkladı. Ocak ayı boyunca Türkiye Yüzyılı Gençlik Merkezi başta olmak üzere ilçenin farklı noktalarında gerçekleştirilecek etkinlikler, yetişkinlerden çocuklara kadar geniş bir kitleyi sanatla buluşturacak. Program kapsamında yetişkin tiyatroları, müzik konserleri, çocuklara özel etkinlikler, müzikaller, kültür söyleşileri ve film gösterimleri yer alıyor. Kültür sanat sezonu, 9 Ocak Cuma günü sahnelenecek "Sevgili Doktor" adlı yetişkin tiyatro oyunuyla başlayacak. Ay boyunca "Masanın Altında" adlı oyun tiyatroseverlerle buluşurken, Türk Halk ve Sanat Müziği Koro Konseri düzenlenecek. Birçoğunun ücretsiz olacağı etkinliklerde çocuklar için de birbirinden renkli gösteriler yer alacak. İllüzyon ve sahne şovlarının yer aldığı çocuk etkinliği ile "Kuzucuk Müzikali", minik izleyicilere eğlenceli anlar sunacak. Ayrıca ay sonunda düzenlenecek animasyon film gösterimiyle çocuklar ve aileler sinema keyfi yaşayacak. Ocak ayı etkinlikleri kapsamında "Evlilik Okulu" söyleşisi ile ailelere yönelik farkındalık çalışmaları da yer alırken, Kitaphane kültür söyleşileri ise edebiyat, tarih ve düşünce dünyasına ilgi duyan vatandaşları bir araya getirecek. Biletli tiyatro oyunlarını izlemek isteyen tiyatroseverler, Kocaeli Şehir Tiyatroları’nın resmi web sitesi üzerinden online bilet satın alabilecek.
Ankara Sağlıkta 2025 bilançosu: Koruyan, geliştiren ve üreten sağlık modeli Sağlık Bakanlığı, 2025 yılında ‘Sağlıklı Türkiye Yüzyılı’ vizyonu doğrultusunda koruyucu sağlık hizmetleri, dijitalleşme, yerli üretim ve farkındalık kampanyalarıyla sağlık sistemini güçlendirmeye yönelik çok sayıda uygulamayı hayata geçirdi. Sağlık Bakanlığı 2025 yılındaki çalışmalarını, ‘Sağlıklı Türkiye Yüzyılı’ vizyonu doğrultusunda; ‘Koruyan, Geliştiren, Üreten Sağlık’ modelini esas alarak sürdürdü. ‘Sağlıklı Çocuk, Sağlıklı Gelecek’, ‘Dumansız Türkiye’, ‘İdeal Kilonu Öğren, Sağlıklı Yaşa’ ve benzeri kampanyalarla, hastalanmadan önce sağlığı önceleyen bir yaklaşımla toplumda sağlıklı yaşam kültürü oluşturmayı hedefleyen Bakanlık, pek çok yeniliği de hayata geçirdi. Koruyucu sağlık hizmetleri güçlendirildi Koruyucu sağlık hizmetleri kapsamında bu yıl, 40-69 yaş arasındaki 1 milyon 40 bin 885 kişiye mamografi taraması yapıldı. Ulusal Mamografi Raporlama Sistemi sayesinde son 1 yılda 25 binden fazla kadında kanser erken teşhis edildi. Daha fazla vatandaşın ücretsiz kanser tarama hizmetlerinden haberdar olması için kısa mesaj (SMS) ile bilgilendirme uygulaması hayata geçirildi. Bu kapsamda yaklaşık 15 milyon vatandaş kanser taramalarına davet edildi. Kronik hastalıklara erken teşhis Hastalık Yönetim Platformu’nda (HYP) yer alan ‘diyabet, hipertansiyon, kardiyovasküler risk, obezite, yaşlı değerlendirme, koroner arter hastalığı, kronik böbrek hastalığı, inme, astım, KOAH’ modülleri aracılığıyla son 1 yıl içinde 69 milyon tarama ve 43,6 milyon izlem yapıldı. Çocukluk çağı aşı takvimine yeni aşılar eklendi Bu yıl, Türkiye’de 1998 yılından itibaren uygulanan Hepatit B aşısı ile 2008 yılından bugüne uygulanan beşli karma aşıyı (difteri, tetanos, boğmaca, çocuk felci, hemofilus influenza tip b) bir araya getiren ‘altı bileşenli karma aşı’ uygulamasına başlandı. Ayrıca; aşılama programına tetanos-difteri-aselüler boğmaca (TDAB) aşısı da eklendi. Randevuya erişimde kolaylık Vatandaşların Sağlık Bakanlığına bağlı kamu hastaneleri, ağız ve diş sağlığı merkezleri ile aile hekimlerine; ‘muayene randevusu’ alabildiği Merkezi Hekim Randevu Sistemi’nden (MHRS) 2025 yılından 388 milyon 95 bin 539 randevu alındı. Sistemden günlük verilen ortalama randevu sayısı 1,7 milyonu buldu. Sistem, 81 ilde 72 branşta aynı güne, 73 ilde aynı günde tüm branşlara randevu verilebilecek hale getirildi. Yapılan düzenleme ve iyileştirmelerle; randevu bekleyen hasta sayısı 4 milyondan 400 binin altına düştü. Randevu bekleyen vatandaşların oranı ise yüzde 90 azaldı. Sağlıklı Yaş Alma Merkezleri (YAŞAM), Sağlıklı Hayat Merkezleri (SHM), Kanser Erken Teşhis, Tarama ve Eğitim Merkezleri (KETEM) ve Gebe Okullarına vatandaşların MHRS üzerinden randevu alarak da gidebilmesi sağlandı. Ayrıca şehit yakınları, gaziler ve gazi yakınlarına MHRS’de randevu önceliği tanındı. Aynı zamanda bu yıl, Merkezi Hekim Randevu Sistemi (MHRS) üzerinden randevu talebi oluşturmadan önce vatandaşların tercihine sunmak üzere ‘aile hekimine yönlendirme’ uygulaması devreye alındı. Ayrıca, aile hekimliklerinde akupunktur ve fitoterapi uygulamaları başladı. Kampanyalarla farkındalık çalışmaları Sağlık Bakanlığı ve Milli Eğitim Bakanlığı arasında imzalanan protokol kapsamında, ‘Sağlıklı Çocuk Sağlıklı Gelecek Programı’ yürütülmeye başladı. Programın başlangıcından bu yana 855 okulda 284 bin 723 öğrenciye ulaşıldı. ‘İdeal Kilonu Öğren Sağlıklı Yaşa’ Kampanyası kapsamında 3 ayda Türkiye genelinde 10 milyondan fazla vatandaşın boy-kilo ölçümleri gerçekleştirildi. Çalışmalar sonucunda vücut kitle endeksleri hesaplanan vatandaşların yaklaşık yüzde 65’inin fazla kilolu olduğu tespit edilerek Sağlıklı Yaşam Merkezleri’ndeki diyetisyen ve fiziksel aktivite danışmanlarına yönlendirme yapıldı. ‘Dumansız Türkiye’ sağlık iletişimi kampanyası yürütüldü. 81 ilde çapraz denetimlerle kafe ve restoranlarda sigara yasağına uyulup uyulmadığına dair denetimler yapıldı. 4 milyonu aşkın denetimde 30 binden fazla ihlal tespit edildi. Öte yandan Tütünle Mücadele Timleri (TİM) 700 bine yakın vatandaşa ulaştı. 277 bin vatandaş ALO 171 Sigara Bırakma Danışma Hattına yönlendirildi. Mobil sigara bırakma poliklinikleri ve TİM’ler tarafından 180 binden fazla vatandaşa danışmanlık hizmeti verildi. ‘Normal Doğum Eylem Planı’ sayesinde primer sezaryen oranında 4.1 puanlık yani yüzde 12,3’lük düşüş sağlandı. Anne adaylarına rehberlik edecek uygulamalar Bu yıl, anne dostu hastane sayısı 39 yeni hastane ile 194’e yükseldi. Gebe Okullarında 554 bin 824 gebeye eğitim verilirken; ‘Her Gebeye Ebe Uygulaması’ kapsamında 377 bin gebeye ulaşıldı. Annelik Yolculuğu Mobil Uygulaması ile gebelik, doğum, lohusalık ve 0-2 yaş arası bebek bakımıyla ilgili bilimsel bilgiler kullanıcıların ücretsiz erişimine sunuldu. Uygulama mobil marketlerden 76 bin kez indirilerek binlerce anne ve aileye ulaştı. Sağlıkta dijitalleşme hız kazandı E-nabız üzerinden hizmet veren ‘NeyimVar?’ uygulaması ile son 1 yılda 5,9 milyon kişi randevu alırken hastalık belirtilerine göre, doğru branşa yönlendirildi. RADIS-Akılcı Görüntüleme Karar Destek Sistemi projesi ile gereksiz görüntüleme tetkikleri azaltıldı, maliyetler düşürüldü. Evde Sağlık Yönetim Sistemi’ne (ESYS) e-Rapor entegrasyonu ile tam bağımlı veya 80 ve üstü yaştaki kişilere ait 583 bin 493 raporun otomatik olarak yenilenmesi sağlandı. ‘Dijital organ bağışı düzenlemesi’ ile bağışın e-Nabız Sistemi üzerinden yapılması sağlanarak bağış süreçleri kolaylaştırıldı. Uygulamanın hayata geçirildiği ekim ayından itibaren yaklaşık 45 binden fazla vatandaş organını e-Nabız profili üzerinden bağışladı. Milli teknoloji hamlesinin sağlıktaki yansıması ‘üreten sağlık’ ‘Üreten Sağlık’ modeli kapsamında verilen proje destekleri ile 41 adet yerli ürün geliştirme projesi başlatıldı. Bu kapsamda; ASELSAN ile geliştirilen yerli kalp-akciğer makinesinin ilk testleri başarıyla tamamlandı. Yerli üretim cihaz, gelecek yıldan itibaren Türkiye’deki hastanelerde kullanılacak. Glikoz seviyelerinin 24 saat boyunca anlık izlenmesini sağlayan Yerli Sürekli Glikoz İzleme Cihazı’nın ise üretimi tamamlanarak klinik çalışmalarına başlandı. Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) Biyoteknoloji Enstitüsü ile Kanser Enstitüsü’nün ortak projesiyle CAR-T hücre tedavisi Türkiye’de yerli imkanlarla geliştirildi. ASELSAN iş birliğiyle Mobil Dijital Röntgen Cihazı geliştirildi ve kamu hastanelerinde cihazların kullanımına başlandı. ASELSAN iş birliğiyle geliştirilen yerli otomatik şok cihazının- Otomatik Eksternal Defibrilatör (OED) dağıtımına başlandı. Türk Tıp Dünyası Kurultayı’nda TÜSEB-Biosys iş birliğiyle geliştirilen Ev Tipi Mekanik Ventilatör ’Bioxy’nin ilk kez tanıtımı yapıldı. Aşıdan biyoteknolojiye, tanı kitlerinden yapay zeka destekli tıbbi cihazlara kadar sağlık teknolojileri alanında Ar-Ge ve Ür-Ge amaçlı bin 924 (1.924) proje Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) tarafından desteklendi. ‘Üreten Sağlık’ modelinin en önemli adımlarından biri olan ‘4Fikirden Ürüne Portalı’ hayata geçirildi. SMA ilacının yerli üretimi ve yerli aşıların üretimi Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığı (TÜSEB) ile Polifarma İlaç arasında SMA ilacının yerli üretimine ilişkin protokol imzalandı. İlacın seri üretimine 2026 yılında geçilmesi hedefleniyor. Kuduz ve Kırım Kongo aşılarının tamamen yerli üretimi için yürütülen laboratuvar çalışmalarının son aşamasına gelindi. İlaç, kozmetik ve tıbbi cihaz denetimleri sürdürüldü Sağlık Bakanlığı 2025 yılında ilaç, tıbbi cihaz, kozmetik, biyosidal ürünler (vücutla temas eden) ile sağlık beyanıyla yapılan satış ve tanıtımlara ilişkin denetimlerini aralıksız sürdürdü. İnternet, sosyal medya ve benzeri mecralarda yapılan ilaç satış veya tanıtımlarına yönelik denetimleri sonucunda, 1418 internet sitesinin erişime kapatılması sağlandı. Yine aynı mecralarda, sağlık beyanı kullanılarak yapılan ürün satış ve tanıtımlarına yönelik denetimlerde 3407 internet sitesi erişime engellendi. Mevzuata aykırı satış ve tanıtımlara yönelik olarak idari para cezaları uygulandı. Sağlıkta dijital denetim dönemi Sağlık Bakanı Kemal Memişoğlu’nun talimatıyla, tüm sağlık kuruluşlarında dijital denetimler başlatıldı. Sağlık hizmet sunumunda karşılaşılan gerek finansal gerekse insan sağlığı açısından riskli olabilecek durumları yapay zeka destekli veri analiz yöntemiyle tespit ederek önleyen, Risk Esaslı Denetim Sistemi’nin (REDES) başarı oranı yüzde 90’ın üzerine çıktı. Acil sağlık hizmetleri 2025 yılında da kesintisiz devam etti Acil sağlık hizmetleri ülke genelinde tüm kırsal bölgeleri kapsayacak şekilde yaygınlaştırıldı, acil sağlık hizmetleri istasyon sayısı 3 bin 574 ’e çıkarıldı. Türkiye’de, 2025 yılında yaklaşık 6,5 milyon hasta veya yaralı kara ambulanslarıyla, 3 bin 206 hasta veya yaralı deniz ambulanslarıyla, 50 bin 684 hasta veya yaralı ise hava ambulanslarıyla hastanelere nakledildi. Sağlık yatırımları hız kazandı. Bu yıl Türkiye genelinde 60 yeni ikinci ve üçüncü basamak sağlık tesisinin yapımı tamamlandı. 302 yeni Aile Sağlığı Merkezi ve 71 Sağlıklı Hayat Merkezi açıldı.