ASAYİŞ - 20 Eylül 2018 Perşembe 15:33

Emekli Orgeneral Abidin Ünal: "FETÖ mensuplarının başlattığı hava harekatı yine Hava Kuvvetlerince bastırıldı"

A
A
A
Emekli Orgeneral Abidin Ünal: "FETÖ mensuplarının başlattığı hava harekatı yine Hava Kuvvetlerince bastırıldı"

Akıncı Üssü davasında müşteki sıfatıyla beyanda bulunan eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Abidin Ünal, "Darbe teşebbüsüne katkı sağlayan bir kısım FETÖ mensubunun başlattığı hava harekatı yine Hava Kuvvetlerince bastırılmıştır.

Akıncı Üssü davasında müşteki sıfatıyla beyanda bulunan eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Abidin Ünal, "Darbe teşebbüsüne katkı sağlayan bir kısım FETÖ mensubunun başlattığı hava harekatı yine Hava Kuvvetlerince bastırılmıştır. Akşam 22.03’te başlayan hava faaliyeti 10 saat sonra sabah 08.03’te sonlandırılmıştır. Darbe teşebbüsünde bulunarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve o dönem komutanı olduğum Hava Kuvvetlerinin itibarını zedeleyen FETÖ mensuplarından şikayetçiyim"dedi.


FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki darbe girişiminin komuta merkezi olan Akıncı Üssü’ndeki eylemlere ilişkin 469 sanık hakkında açılan davanın görülmesine devam edildi. Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Cezaevi Kampüsü’ndeki duruşma salonunda görülen davaya tutuklu ve tutuksuz sanıklar, taraf avukatları ve müştekiler katıldı. Davanın bugünkü celsesinde müşteki beyanlarının alınmasına devam edildi. Müşteki sıfatıyla beyanları alınan eski Hava Kuvvetleri Komutanı emekli Orgeneral Abidin Ünal, bugüne kadar görülen duruşmalarda bazı sanıkların hakkında yalan ifadelerde bulunduğunu ve kendisine iftira attığını belirtti. Ünal, emekli Korgeneral Mehmet Şanver’in kızının Moda Deniz Kulübü’ndeki düğününe katılmak üzere saat 19.00’da yola çıktığını anlatarak, saat 19.06 sıralarında Hava Kuvvetleri Komuta Merkezi’nden arandığını, Genelkurmay Komuta Harekat Merkezi emriyle askeri uçuşların durdurulduğu ve havadaki uçakların indirilmesi emri geldiğinin kendisine söylendiğini kaydetti. Ünal, gelen bu bilgide darbe teşebbüsünü ima eden en ufak detayın olmadığını dile getirerek, Eskişehir Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi üzerinden işlemin derhal yerine getirilmesi emrini verdiğini söyledi.



"Benim hayatım da, sizin hayatınız da tehlikede"


Ünal, durum raporu vermek ve olası talimatları almak üzere saat 20.30 ve 21.05’ten sonra emir subayı Temel Karagöz ve özel sekreteri vasıtasıyla Genelkurmay Başkanı’na ulaşmaya çalıştığını ancak kendisine "Genelkurmay Başkanı toplantıda, size döneceğiz" denildiğini anlattı. Saat 22.10 sıralarında Ankara üzerinden F-16’ların uçtuğu bilgisini aldığını aktaran Ünal, "O andan itibaren durumun bir darbe teşebbüsü olduğunu değerlendirdim. O ana kadar bir darbe teşebbüsü ihtimali aklımıza gelmediği gibi hiçbir kaynakta böyle bir bilgi iletmiş değildi. Durumu derhal Korgeneral Şanver’e bildirdim ve salondaki bütün generalleri toplamasını söyledim. Havuz başına geçerken uçakların Akıncı Meydanı’ndan kalkmış olduğunu tahmin ederek Üs Komutanı Hakan Evrim’i aradım. Üçüncü teşebbüsümde telefonu açtı. Ona, ’Bu uçaklar senin mi?’ diye sordum, ’Evet benim. Görevi ben verdim. Mecburum’ dedi. ’Böyle bir mecburiyet yok. Havaya uçak kalkmayacağına dair size emir verildi. Derhal indir o uçakları. Anayasal suç işliyorsun’ dediğimde, bana, ’İndiremem. Durum bildiğiniz gibi değil. Benim hayatım da, sizin hayatınız da tehlikede. Yanımdakiler de telefonu kapatmamı istiyor’ dedi ve telefonu kapattı. Sonraki aramalarda bir daha açmadı" diye konuştu.



"Üssünden uçak kalkan komutanlar Divan-ı Harpliktir"


Havuz başında toplandıktan sonra bütün generallere dönerek, "Birliğinden veya üssünden uçak kalkan komutanlar Divan-ı Harpliktir. Derhal herkes birliklerine ulaşsın ve durumu kontrol altına alsın" dediğini kaydeden Ünal, saat 22.30 civarında dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Ümit Dündar’ın kendisini aradığını ve köprüler tutulduğu için geçemediğini söylediğini dile getirdi. Ünal, 18 veya 19 general olarak bir kriz masası kurduklarını bildirerek, bu süreçte birçok telefon konuşması yapıldığını, ortamda bulunan generallerin ellerindeki bilgileri kendisine aktardığını söyledi.



"Akın Paşam, saf olmayalım, hangi cuma günü bu saatte gece uçuşu olmuş"


Ünal, saat 23.00’dan sonra FETÖ’cü darbe girişiminin askeri kanattaki bir numaralı ismi olduğu belirtilen sanık eski Hava Kuvvetleri Komutanı Akın Öztürk’ü telefonla birkaç kez aradığını ve ona ulaşamadığını anlatarak, "Mehmet Şanver, bana onunla az önce görüştüğünü söyledi. Tahminen saat 23.47’de telefonu bana uzattı. ’Akın Paşam neredesin? diye sorduğumda, ’Akıncı’da torunlarla birlikteyim’ cevabını verdi. ’Uçuşları duyuyorsundur’ dediğimde, ’evet, gece uçuşu var diye düşünüyorum’ karşılığını verdi. Ben de ’Akın Paşam, saf olmayalım, hangi cuma günü bu saatte gece uçuşu olmuş. Darbe mi yapıyor bunlar. Git kendileriyle konuş, bana da bilgi ver’ dedim. Onunla aramda geçen diyalog bu şekildeydi" ifadelerini kullandı.



"Ortalık tam bir kaos ortamına dönüşmüştü"


Bir süre sonra tam teçhizatlı askerlerin bulundukları yere baskın yaptığını aktaran Ünal, "Bağırarak ve silah sıkarak bulunduğumuz yere geldiler. Sadece çılgınlar gibi bağırıyorlar ve çıkış yapmamızı işaret ediyorlardı. Ortalık tam bir kaos ortamına dönüşmüştü" dedi.



"Ahmet Özçetin ’bozulmuş ayarları düzeltiyoruz’ dedi"


Ünal, bu askerlerin kendisini bir uçağa bindirdiğini dile getirerek, "Uçaktan ininceye kadar Akıncı’da olduğumuzu anlamamıştım. Uçaktan indikten sonra Ahmet Özçetin’le karşılaştığım, makam aracı istediğim ve ’141. Filo’ya gidiyoruz’ dediğime yönelik beyanlar tamamen maksatlı uydurmalardır. Ahmet Özçetin’i 141. Filoya gittiğimde gördüm. Bana, ’Komutanım hoş geldiniz’ dedi. Ben de ’Hoş bulmadık’ diye karşılık verdim. Yürürken, ’bozulmuş ayarları düzeltiyoruz’ dedi. Ben de, ’sizin ayarınız bozulmuş Allah sizlere akıl fikir versin’ dedim" şeklinde konuştu.



"Gece boyunca hapsedildiğim odada kimseyle görüşmedim"


Filoda bir odaya kapatıldığını ve cep telefonunu burada Ahmet Özçetin’in aldığının aktaran Ünal, şunları kaydetti:


"Kapılar üzerime kilitlenmeden önce tuvalete gitmek istediğimi söyledim. Özçetin ve iki silahlı AKİP nezaretinde tuvalete gittim. Birkaç saat sonra tekrar tuvalete gitmek için kapıya vurdum. Ses alamayınca kapıyı yumruklamaya başladım. Sonra kapı açıldı. Bu şekilde birkaç kez AKİP nezaretinde tuvalete gidip geldim. Zaman zaman speküle edilen görüntülerim bu koridorda tuvalete geliş gidiş anındaki güvenlik kamera görüntüleridir. Gece boyunca hapsedildiğim odada kimseyle görüşmedim. Fatih Kahraman’ın ’o gece ofise yerleştiğim, her türlü iletişim ortamına sahip olduğum, istediğim zaman dışarı çıkabildiğim’ yönündeki beyanları yalan ve iftiradan ibarettir."


Ünal, saat 08.00 sıralarında Akıncı Meydanı’na uçaklar tarafından top atışı yapıldığını duyduğunu belirterek, top taarruzu seslerinin aralıklı olarak öğlen saatlerine kadar devam ettiğini söyledi. Ünal, "Bu seslerin iki ya da üç kez kalkışa teşebbüs eden ve içinde Akın Öztürk’ün de bulunduğu helikopterlerin kalkışının önlenmesi için Eskişehir Birleştirilmiş Hava Harekat Merkezi (BHHM) tarafından F-4 uçaklarını görevlendirilmesi ile gerçekleştiğini sonradan öğrendim" dedi.


Tutulduğu odaya saat 14.20 sıralarında Akın Öztürk’ün geldiğini aktaran Ünal, şu ifadeleri kullandı:


"Akın Öztürk, metal düğmeli gömlekle resmi üniformalıydı. Bana, ’sen burada mıydın?’ dedi. Gece boyunca Genelkurmay Başkanı ile birlikte olduklarını, darbeyi önlemeye çalıştıklarını, halen müzakerelerin devam ettiğini, sivil savcıya değil askeri savcıya teslim olmayı teklif ettiklerini, bu arada iki kez helikopterle ayrılmaya teşebbüs ettiğini ancak ateş açıldığı için kalkış yapamadığını söyledi. Genelkurmay İkinci Başkanının da karargahta olduğunu söyleyerek, yanına gitmemizi istedi. Ben kabul etmedim. Helikopterle Akıncı Üssü’nden ayrılamayan Akın Öztürk’ün bizlerle birlikte ayrılmayı planlamış olabileceğini tahmin ediyorum."



"2 yıldır bizi kafamızı koparacaklar diye korkuttular"


Akın Öztürk ayrıldıktan sonra Astsubay Yılmaz Bahar’ın yanına geldiğini söyleyen Ünal, "Bana, ’komutanım bizi affedin. Biz vatan haini değiliz, 2 yıldır bizi kafamızı koparacaklar diye korkuttular’ dedi. Elimi öperek af istedi. Gözleri yaşardı. Ben de asıl affın devlete ait olduğunu ifade ettim, ayrıldı. Bir süre sonra gelerek telefonlarımı bıraktı. Telefonu alınca önce Eskişehir’i aradım. Bombalama için teşekkür ettim. Kimin planladığını sordum. ’Ortak akılla planlandı’ diye cevap verildi" diye konuştu.


Daha sonra komutanlarla durum değerlendirmesi yaptıklarını ve akşam saatlerinde Başbakanlıkta yapılan toplantıya katıldığını belirten Ünal, "FETÖ’den arınacak tedbirlere ağırlık verdik" ifadesini kullandı. Saat 04.53’den itibaren darbecilere karşı hava harekatı başlatıldığını sonradan öğrendiğini belirten Ünal, "Sırasıyla Erzurum, Dalaman, İncirlik, Balıkesir, Afyon ve Eskişehir meydanlarından kalkan uçaklarla önce havadaki uçaklara müdahale edilmiş, daha sonra Cumhurbaşkanı ve Başbakanın talimatına uygun olarak Akıncı Meydanı’nın uçak kaldırılmaz hale getirilmesi için önce pistlere top taarruzu, sonra bombalama yapılmıştır. Saat 08.03 itibariyle Akıncı Meydanı’ndan değil uçak helikopter dahi kaldırılamaz hale getirilmiştir. FETÖ darbe teşebbüsünde bulunanların gece boyu 26 sortilik jet uçuşuna karşılık 48 sortilik bir jet uçuşuyla baskı kurulmuştur" şeklinde konuştu.



"FETÖ mensuplarından şikayetçiyim"


Ünal, "Darbe teşebbüsüne katkı sağlayan bir kısım FETÖ mensubunun başlattığı hava harekatı yine Hava Kuvvetlerince bastırılmıştır. Akşam 22.03’te başlayan hava faaliyeti 10 saat sonra sabah 08.03’te sonlandırılmıştır. Darbe teşebbüsünde bulunarak Türk Silahlı Kuvvetlerinin ve o dönem komutanı olduğum Hava Kuvvetlerinin itibarını zedeleyen FETÖ mensuplarından şikayetçiyim. Davaya katılan sıfatıyla iştirak etmek istiyorum" dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Samsun Kadın Mühendis Okulu ile sanayiye kadın eli değiyor Kadın mühendislerin sanayi ve teknoloji alanlarında daha güçlü rol üstlenmesini hedefleyen Kadın Mühendis Okulu, Orta Karadeniz Kalkınma Ajansı (OKA) koordinasyonunda yürütülen örnek uygulamalarıyla istihdama doğrudan katkı sunuyor. Program kapsamında önümüzdeki dönemde yapılacak çalışmalar, Samsun Valisi Orhan Tavlı’nın başkanlığında düzenlenen toplantıda ele alındı. Toplantıya OKA Genel Sekreteri Mehlika Dicle, Merkez OSB Müdürü Hakan Tütüncüoğlu, Yeni OSB Müdürü Oğuz Keleş, Samsun Model Fabrika Müdürü Onur Berberoğlu, OKA Rekabetçi Ekonomi ve Dönüşüm Birimi Başkanı Fatih Ege ile Kadın Mühendis Okulu’nda eğitim alan kadın mühendisler katıldı. Görüşmelerde, kadın mühendislerin sanayideki etkinliğini artıracak yeni adımlar istişare edildi. Samsun Valiliği, Samsun Büyükşehir Belediyesi, Samsun Ticaret ve Sanayi Odası(TSO) ve TOBB Kadın Girişimciler Kurulu arasında imzalanan "Kadın İstihdamı ve Kadın Girişimciliği İş Birliği Protokolü" çerçevesinde hayata geçirilen Kadın Mühendis Okulu, üniversite öğrencisi ve yeni mezun kadınlara uygulamalı sanayi deneyimi kazandırmayı amaçlıyor. Program, işletmelerde dijital dönüşüm ve yalın üretim süreçlerinde kadın istihdamının artırılmasına odaklanıyor. Nisan ayında düzenlenen açılış töreniyle başlayan eğitim sürecinde programa kabul edilen 15 kadın mühendis, dört hafta boyunca yalın üretim teknikleri ve dijital dönüşüm başlıklarında kapsamlı eğitim aldı. Teorik içeriğin yanı sıra saha uygulamaları, sanayi örnekleri ve vaka analizleriyle desteklenen eğitimlerde, katılımcıların pratik becerilerinin güçlendirilmesi hedeflendi. Kadın mühendislere ayrıca YODA Analizi eğitimi verilerek organizasyonel olgunluk düzeylerini değerlendirme, güçlü ve gelişime açık yönleri tespit etme ve sürekli iyileştirme süreçlerine katkı sağlama yetkinlikleri kazandırıldı. Bu kazanımlar, Orta Karadeniz Bölgesi’nde beş işletmede yürütülen Öğren-Dönüş Projeleri kapsamında sahaya taşındı. Samsun Büyükşehir Belediyesi, Merkez OSB, Bafra OSB, Kavak OSB ve Merzifon OSB’deki işletmelerde toplam 10 hafta süren uygulamalar gerçekleştirildi. Öğren-dönüş sürecinin ardından katılımcılar, OKA ve OSB müdürlükleri ile sanayi yapıları ziyaret edilerek kariyer yönetimi, ilin sanayi altyapısı ve yatırım ekosistemi hakkında bilgilendirildi. Program sonunda kursiyerlerden yedisi çeşitli OSB’lerde "Yalın Üretim ve İş Geliştirme Sorumlusu" olarak istihdam edilirken, bir mühendis Samsun Model Fabrika’da, bir mühendis uluslararası bir e-ticaret firmasında, üç mühendis ise bölgede imalat sanayine yönelik faaliyet gösteren özel sektör işletmelerinde göreve başladı. 22 Eylül 2025’te gerçekleştirilen mezuniyet töreniyle birlikte Kadın Mühendis Okulu’nun ikinci dönem lansmanı da yapıldı. İkinci dönem için alınan başvurular arasından farklı mühendislik disiplinlerinden 17 yeni kadın mühendis adayı programa dâhil edildi. Kadın Mühendis Okulu, TR83 Bölgesi’nde kadın mühendislerin sanayiye entegrasyonunu güçlendiren bir model olarak öne çıkarken, yalın ve dijital dönüşüm süreçlerinde bölgesel ölçekte etki oluşturmaya devam ediyor.
Bursa Vakıflar tarihi caminin restorasyonunu Bursa’dan aldı, başkan detayları paylaştı Vakıflar Genel Müdürlüğü, 6 Şubat depreminde yıkılan Hatay Ulucami’nin restorasyon işini Bursa Büyükşehir Belediyesi’nden aldı. Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, inşaatın yüzde 60 seviyesine geldiğini, çalışmaların Haziran ayında bitmesini planladıklarını ifade ederek, "Bu haksız karardan Cumhurbaşkanı ve Kültür Bakanının haberinin olmadığını düşünüyorum" dedi. Hatay Antakya Ulu Cami’nin restorasyon projesini yürütürken, CHP Genel Başkanı Özgür Güzel ile Hatay ziyaretinde açılışta cuma namazı kılma sözünü verdiklerini hatırlatan Bursa Büyükşehir Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, "Hızlı biçimde programlarımızı yaptık, restorasyona devam ettik. Belgeler elimizde. Ben hiç kimseden ne saklıyorum ne gizliyorum ne de farklı söylüyorum. 7 Ekim’de Antakya’da o sözü verdikten iki gün sonra 9 ekimde bilim kurulu projeyi onayladı. Birileri konuşuyor. Yalan söylemeyin bari, yazık ya. 9 Ekim’de proje onaylandı Bilim Kurulu tarafından, onca çabamıza rağmen Nisan’da Bilim Kuruluna veriliyor, Bilim Kurulu onaylamıyor. Bir ara onaylanıyor, tekrar bizden ilave evraklar istedi. Arkadaşlarımız yoğun biçimde çalıştı. Neticede biz bu göreve gelirken de o projeyi ele aldık. Bursa’nın Ulu Cami’nin aynı ismini taşıyan, isimdaşı, buraya sahip çıkmak. Hele hele Antakya’da 2023’te 6 Şubat‘ta o depremden sonra yerle bir olmuş o bölgeye katkı sağlamak amacındaydık. 22 gün o bölgede kaldım. O dönemde yönetici de değildim. Ne olduğunu biliyorum, o camiyi yapmak. Yıllarca Bursa’da beni çok iyi bilirler, Nilüfer’de neyi ne yaptığımızı, ibadet alanlarımıza nasıl sahip çıktığımızı. Göstermelik değil, bizim göstermelikle işimiz yok. Biz yaparız, yürekten yaparız, ama canı gönülden yaparız. Birileri gibi göstere göstere, biz yapıyoruz demeyiz. Yaparız insanlar kullanır. O hizmeti üretiriz orada, gerçekleştiririz" dedi. 9 Ekim’de projeye başladıklarını vurgulayan Başkan Bozbey, "Deprem olmuş 6 Şubat’ta, proje onaylanmış 2024 9 Kasım’da. Ya da sizin döneminiz diyelim ki 2024 Mart sonu bitti. O güne kadar niye projeleri onaylatmadınız, niye yaptırmadınız. Ya kaybetme tehlikesini demek ki görmüşler, bundan o anlaşılıyor. Biz yapmayalım, oylayalım, geçsin bakarız sonrasında. Topluma yalan söylemeyin, toplum doğruları biliyor. Yoğun biçimde çalıştık arkadaşlar şu anda yüzde 60‘lara getirdik. Üstelikte en kötüsü, en uzun çalışma süresini alan temel seviyesidir. Onları tamamladık biz, bitirdik. Ancak bundan birkaç gün önce elimize bir yazı geldi. Vakıflar Genel Müdürlüğü diyor ki 13’üncü maddeye göre iptal ettim, bundan sonra biz yapacağız diyor. Müteahhide 1 TL borcumuz yok. Üstelik de müteahhide dedim ki ‘yap, al parayı’. Öyle çalıştık. Bakın özellikle cami için, Antakya Ulu Cami için, müteahhit hangi hak işi getirdiyse parasının tamamını aldı, onu da sözünü verdik çünkü bir an önce tamamlayalım, bitirelim diye. Sözleşmesi 2026 Haziran’a sarkıyor öyle imzalamışsınız. Şimdi kalkıp, ‘efendim işte şu tamamlandı’, ‘bu tamamlandı’, ‘burası bitmedi’. Allah aşkına yalan söylemeyin bu topluma, toplum bu kadar cahil değil. Belgeler var, siz sözleşmeyi imzalamışsınız, ben imzalamadım. Diyorsunuz ki ‘2026’nın Haziran’ıda bitireceğim’, sözleşme imzalıyorsunuz, niye o zaman 2025’te şu tarihte bitireceğim diye imzalamadınız. Hakikaten ben öyle siyasi değilim, öyle yönetici değilim. Arkadaşlar yalanla işimiz yok. Yüzde 60’ını tamamladık arkadaşlar. 97 milyonluk ihale yapılmış, 54 milyonu bunun ihale, ödediğimiz 86 milyonun geri kalanının fiyat farkı, keşiflerini de hazırlayan yine vakıflar. Yani o keşif üzerinden ihaleye çıkılmış. Durumdan Sayın Cumhurbaşkanımız ve sayın Kültür Bakanının haberinin olmadığını düşünüyorum. Şu an orada kesintisiz 16 kişi çalışıyor aktif olarak. Bitirilmesi konusundaki hassasiyetlerini en üst seviyeye çekiyorlar. ‘Efendim şurası bitti’, ‘yanındaki şu bitti’ diyorlar, o bittiyse onun projesi demek ki daha önce alınmış, daha önce yapılmış. Yıkım Rölevesi Koruma Kurulu onayı tarihi 12.12.2023. Siz ne zaman yaptığınız bu sözleşmeyi dokuzunda yani eylülde yaptınız. 12.12’de sadece yıkımla ilgili kısmı onaylanmış. Kalıntı Rölevesi Koruma Kurulu tarihi 14.03.2024. Restitüsyon Projesi Koruma Kurulu onay tarihi 28.06.2024. Güçlendirme Projesi, ki bu buna göre yapılıyor binalar, onay tarihi 09.10.2024. Arkadaşlar yani ne zaman, Antakya’da biz Haziran 2026’da orada cuma namazını kılacağız, genel başkanımızla birlikte, genel başkanımıza da söyledi. Dediğimiz günden iki gün sonra onaylandı. Daha da ilginç bir şey söyleyeyim size Minare Projesinin Koruma Kurul onayı 22.10.2025. Arkadaşlar niyet televizyona çıkıp da yalan söylüyorsunuz. Belge burada, buna göre yapıyoruz zaten biz. Yazıktır, günahtır. Hele hele bu tür projeleri projesi yapmak mümkün değil, cezası bile var" ifadelerini kullandı.
Samsun İlkadım Hanımeli Konağı hizmete açıldı Samsun’un İlkadım Belediyesi tarafından kadınlara yönelik kurulan Hanımeli Konağı, düzenlenen törenle hizmete açıldı. Kadın emeğini, üretkenliğini ve toplumsal hayattaki etkin rolünü desteklemek amacıyla hayata geçirilen Hanımeli Konağı, İlkadımlı kadınların sosyal, kültürel ve ekonomik yönden güçlenmesine katkı sunmayı hedefliyor. Kadın gücünün ve emeğinin simgesi olarak hayata geçirilen konak, Kadıköy Mahallesi Orhan Gencebay Caddesi üzerinde hizmet vermeye başladı. "Kadınlarımızın hem psikolojik hem kişisel gelişimine katkı sunacağız" Açılış öncesinde İhlas Haber Ajansı’na özel açıklamalarda bulunan İlkadım Belediye Başkanı İhsan Kurnaz, "Seçimden önce vaat ettiğimiz projelerimizden bir tanesi Hanımeli Konağı’ydı. Hamdolsun iki yılı doldurmadan bu projemizi hayata geçiriyoruz. Burada İlkadımlı hemşehrilerimize psikolojik destek vereceğiz. Psikologlarımızla yüz yüze destek hizmetleri sunacağız. Aynı zamanda aile terapi hizmetleri de verilecek. Eşler arasındaki uyuşmazlıklara yönelik psikolojik desteklerimiz olacak. Bir diyetisyenimiz var. İlkadımlı hanımlarımıza burada ücretsiz diyetisyen hizmeti sunacağız. Haftanın 5 günü üniversitemizden ve hastanelerimizden hekimlerimiz programlar dahilinde geliyor. Kadınlarımıza sağlık alanında bilgilendirici seminerler düzenliyoruz. Haftada 1 gün müftülükten bir kadın vaizimiz geliyor, dini sohbetler gerçekleştiriyor. İngilizce kursu ve farklı dil kursları da açacağız. Kadınlarımızın hem psikolojik desteklerine hem de kişisel gelişimlerine katkı sağlayacak çok güzel bir hizmet binası oldu. Tarihi bir binayı derleyip toparladık, ilçemize kazandırdık. İlkadımlı kadınlarımıza hayırlı uğurlu olsun" dedi. Programın açılışında Başkan Kurnaz’ın yanı sıra AK Parti Milletvekilleri Yusuf Ziya Yılmaz, Çiğdem Karaaslan ve Ersan Aksu da söz alarak konağın İlkadım ve Samsun’a hayırlı olmasını diledi. Samsun Büyükşehir Belediye Başkanı Halit Doğan ise, "Daha önce sosyal hizmetler tarafından kullanılan bina, ilçemizin kadınları için İlkadım Belediyemiz tarafından Hanımeli Konağı olarak hizmete başladı. Bu binanın bir bahçesi var. Ben de bu bahçeye bir oyun grubu yakışır diye düşündüm. İnşallah bu binanın bahçesine oyun grubunu Samsun Büyükşehir Belediyesi olarak biz hediye edeceğiz. Kadınlar çocuklarıyla geldiklerinde çocuklar da burada güzel vakit geçirirler diye düşünüyorum" diye konuştu. Konuşmaların ardından protokol üyelerinin katılımıyla konağın açılışı, İl Müftüsü Seyfullah Çakır’ın duasıyla gerçekleştirildi.
İstanbul "Yenidoğan Çetesi" davasının görülmesine devam edildi İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olduğu öne sürülen Yenidoğan Çetesi’nin yöneticileri ve üyelerinin yargılandığı davanın görülmesine devam edildi. 4’üncü gününde devam eden duruşma yarına ertelendi. İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olduğu öne sürülen Yenidoğan Çetesi’ne yönelik düzenlenen 2. dalga operasyona ilişkin geçtiğimiz günlerde iddianame hazırlanmıştı. Çete lideri olduğu iddia edilen Fırat Sarı ile birlikte hareket ettikleri belirlenen şahıslara yönelik hazırlanan ve ana dava dosyası ile birleştirilen iddianame ile sanık sayısı 61’e yükselmişti. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmaya, 6’sı tutuklu bir kısım tutuksuz sanık ile tarafların avukatları hazır bulundu. Bazı tutuklu ve tutuksuz sanıklar ise duruşmaya, Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) aracılığıyla bağlandı. Duruşma, sanıkların yoklamalarının alınmasıyla başladı. Duruşmada savunma yapan tutuklu sanık Fırat Sarı’nın avukatı Aydın Mantar, "Sanıklardan biri, müdür olduğunu ve iddianamede adı geçen diğer hastane müdürlerinin adını bilmediğini ve bu dosyadan 4 kişinin sıyrıldığını iddia etti. Ömrümde ilk kez böyle bir şey gördüm. Savcıyı tehdit davasında yargılanan Aylin Arslantatar’ın tanık olarak bu dosyada dinlenmesi gerekiyor. Biz, acaba bu dosyayla onunla birleştirirler mi diye korkuyorduk. Şimdi en azından tanık olarak bildiklerini anlatması gerekiyor" ifadelerini kullandı. Tutuklu sanık Cansu Akyıldırım’ın avukatı Burak Mengü ise, "Müvekkilim aylardır tutuklu durumda. Savcı tutukluluk halinin devamını istedi ama benim müvekkilim hangi gerekçe ve hangi eylemden dolayı tutuklu? Burada bir örgütün olmadığı açıkça bellidir. Dosyadaki para transferleri kişiler arasında 200-300 liralık basit para alışverişleridir ortada dolandırıcılık yönünden de bir suçlama olmamalıdır. Mahkemeden, burada tutukluluk devam edecekse, hangi eylemden ya da hangi karardan dolayı devam edeceğini açıklamasını talep ediyorum. Biz de ona göre savunma yaparız. Benim müvekkilim aylardır, suçsuz yere yatıyor" şeklinde konuştu. Mahkeme heyeti, diğer sanıkların avukatlarının savunma yapabilmesi için duruşmayı yarın saat 10.00’a erteledi.