GENEL - 06 Aralık 2018 Perşembe 14:38

Yargıtaydan ’Arabuluculuk Sempozyumu’

A
A
A
Yargıtaydan ’Arabuluculuk Sempozyumu’

Yargıtay ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi iş birliğinde ’Arabuluculuk Sempozyumu’ düzenlendi.

Yargıtay ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi iş birliğinde ’Arabuluculuk Sempozyumu’ düzenlendi. Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, ’’Yargının en etkili kurumu olan Yargıtayın bu ve benzeri algı operasyonlarına malzeme edilmesine müsaade edilmeyecektir’’ dedi.


Yargıtayın 150. yıl dönümleri etkinlikleri kapsamında Yargıtay ve Yıldırım Beyazıt Üniversitesi Hukuk Fakültesi iş birliğinde ’Arabuluculuk Sempozyumu’ düzenlendi. Sempozyumda konuşan Yargıtay Başkanı İsmail Rüştü Cirit, 15 Temmuz darbe girişimini hatırlatarak, Türk yargısının bu hain darbe girişimine karşı her zaman olduğu gibi kararlılıkla ve dimdik ayakta durup, büyük bir cesaret ve kahramanlık örneği gösterdiğini vurguladı. Türk yargısının her zaman halkın demokrasisinin ve devlet bütünlüğünün yanında olduğunu kaydeden Cirit, ’’Türk yargısı 15 Temmuz hain darbe girişimine karşı dimdik ayakta durarak bir cesaret ve kahramanlık örneği göstermiştir. O gecede Türk yargısı darbenin sonuçları belli olmadan darbeye karşı tavrını almış ve bunları gayri meşru ilan ederek bunlarla ilgili soruşturma yapılabileceğini daha saat 23.00 sıralarında ifade etmiş ve işlemlere başlamıştır. Türk yargısı, halkının, demokrasisinin ve devlet bütünlüğünün yanında yer almak becerisini göstermiştir’’ ifadelerini kullandı.



’’Yargının en etkili kurumu olan Yargıtayın bu ve benzeri algı operasyonlarına malzeme edilmesine müsaade edilmeyecektir’’


’’Hukuki uyuşmazlıkların daha hızlı bir çözüme kavuşturulması başta olmak üzere, hukukun amacının gerçekleştirilmesi bakımından bizleri bir adım daha ileriye götürecek böylesi güzel bir sempozyumun düzenlenmesinde emeği geçen herkese teşekkür ediyorum’’ diyen Cirit, konuşmasını şöyle sürdürdü:


’’Son zamanlarda bazı FETÖ itirafçılarının, geçmişi, görev anlayışı ve duruşu itibariyle başından beri terör örgütü FETÖ’yle mücadelesi bilinen yargı üyesi arkadaşlarıma karşı FETÖ elebaşının itirafçı ol diye soyut iftiralarda bulunmalarıyla haysiyet cellatlığına soyunmuşlardır. Yargının en etkili kurumu olan Yargıtayın bu ve benzeri algı operasyonlarına malzeme edilmesine müsaade edilmeyecektir. İnsan hakları alanı sürekli değişen ve gelişen bir niteliğe sahiptir. Hukuk ise insan haklarının çekirdeğinde yer alan bir alandır. Anayasamızın 141. maddesine göre davanın en az giderle ve mümkün ola süratle sonuçlandırılması yargının görevidir. Anayasanın bu hükmü toplumsal barışın da teminatıdır. İfade edildiği gibi geciken adalet adalet değildir. Mahkemenin etkinliğinin ve verimliliğini artırılması ve özellikle yargılama sürelerinin kısaltılması toplum ve devlet için hayati bir öneme sahiptir. Yargıtayın başlıca kuruluş amaçlarından biri hukuki denetimi yapmakla birlikte 1868’den bugüne kadar dünyada ve ülkemizde hukuk sisteminin gelişmesiyle doğru orantılı olarak yüksek mahkemelerin ilave roller üstlenmeye başlamasıyla yargıtayı eğitici ve rol gösterici bir rol üstlenmiştir. Üniversiteler gerçekleri arayan, bilim üreten, analitik düşünebilen, sorgulayan en üst düzey idari araştırma ve eğitimin yapıldığı kurumlardır. Bu bakımdan açılan davarın hızla arttığı dönemde ancak tarafların üzerinde serbestçe tasarruf edebilecekleri iş veya işlerden doğan özel bu uyuşmazlıkların daha barışçıl yöntemlerle, daha kısa sürede ve isabetli şekilde çözümlenmesi için Yargıtayın Yıldırım Beyazıt Üniversite Hukuk Fakültesiyle ortaklaşa düzenlediği sempozyumun önemini vurgulamakta yarar görüyorum.’’



’’Ülkemizde 22 Haziran 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6325 sayılı Kanun’la hayata geçirilen arabuluculuk uygulamaları her geçen gün daha çok talep görmeye devam etmektedir’’


Arabuluculuğun toplumsal barışı sağlayan bir kurum olarak ortaya çıktığını belirten Cirit, ’’Ülkemizde arabuluculuğa ilişkin ilk yazılı düzenleme 1917 tarihli Hukuk-u Aile Kararnamesi’yle yapılmıştır. Günümüzdeyse arabuluculuk kurumuyla ilgili temel düzenlemeler 22 Haziran 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6325 sayılı Hukuk Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Kanunu’yla yapılmıştır. Dünyadaysa arabuluculuk 20. yüzyılda devletler tarafından kabul edilmiş ve kurumsallaştırılmıştır. Kutsal kitabımızda da arabuluculuk konusunda ’Eğer müminlerden iki zümre birbiriyle savaşırsa aralarını bulup barıştırın. Allah şüphesiz ki adil olanları sever. Müminler kardeştir’ buyurmaktadır. Ülkemizde 22 Haziran 2012 tarihinde yürürlüğe giren 6325 sayılı kanunla hayata geçirilen arabuluculuk uygulamaları her geçen gün daha çok talep görmeye devam etmektedir. Faaliyete geçirilen pilot mahkemeler ve taraflar arabuluculuğa yönlendirilmekte, vatandaşlar adliyelerde oluşturulan arabuluculuk merkezleri ve ilgililerle arabuluculuk hakkında detaylı olarak bilgilendirilmektedir. İnsanların toplumda birlik ve beraberlik içinde yaşaması toplum dinamiklerinin birbirine olan sevgisi saygısı adalet ilkesinin merhametiyle sağlanabilir. Arabuluculuk da toplumsal barışı sağlayan bir kurum olarak ortaya çıkmaktadır’’ şeklinde konuştu.



’’2017’nin ilk altı ayında iş uyuşmazlıklarında mahkemelere gelen dava sayısı 120 binken, 2018’in ilk altı ayında 30 bin civarındadır’’


Cirit, sempozyumun sonuçlarının adalete, hukuka ve insan haklarına değerli katkılar sağlayacağına inandığını ifade ederek, arabuluculuk sayesinde mahkemelerdeki dava sayılarında bir azalma olduğunu dile getirdi. 2017 adli istatistik verileri itibariyle Türkiye’de 4 milyon 200 bin soruşturma ve bunun sonucunda da 1,5 milyon dava mahkemelerinin çözüm için uğraştığını belirten Cirit, ’’2 milyona yakın hukuk mahkemelerinde dava vardır. Bunlara icra ve infazla birlikte baktığınızda ortaya çıkan 10 milyondan fazla bir dava sayısı vardır. 2017’nin ilk altı ayında iş uyuşmazlıklarında mahkemelere gelen dava sayısı 120 binken, 2018’in ilk altı ayında 30 bin civarındadır. Bu sempozyumun sonuçlarının adalete, hukuka ve insan haklarına değerli katkılar sağlayacağına inanıyorum’’ açıklamasında bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana "Deprem Sonrası Geleceği Kerpiçle İnşa Etmek" konulu sempozyum yapıldı Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, “Depreme dirençli Adana ve Türkiye için yaşananları unutmadan, bilimin ışığında çalışmalıyız" dedi. Adana Valiliği, Adana Büyükşehir Belediyesi, Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Müdürlüğü, Çukurova Üniversitesi Ziraat Fakültesi, Adana Alparslan Türkeş Bilim ve Teknoloji Üniversitesi, Mersin Üniversitesi, Mersin Toros Üniversitesi ve Adana Ticaret Odası desteğiyle "Deprem Sonrası Geleceği Kerpiç İle İnşa Etmek Sempozyumu" düzenlendi. Adana Ticaret Odası Meclis Salonu’nda yapılan Sempozyuma katılan Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar, ülkenin en önemli gündeminin depreme dirençli kentler oluşturmak olması gerektiğini belirtti ve bunun için yapılması gereken her şeyin acilen hayata geçirilmesinin önemine işaret etti. Karalar şunları söyledi: “Toplum olarak afet yaşandığında o noktaya odaklanıyoruz ama bir müddet sonra bunu unutuyoruz. Türkiye’nin dünyadaki en riskli deprem bölgelerinden biri olduğu gerçeğiyle hareket edip tedbirlerimizi almalıyız.” Sempozyumun; Türkiye’nin en önemli gereksinimlerinden olan enerji kullanımını azaltan kerpiçle ilgili olmasını da önemsediğini kaydeden Başkan Zeydan Karalar, “TMMOB’ne bağlı odalar, bir karşılık beklemeden, ülkenin problemleriyle ilgili proje üreten ve bunları anlatan kuruluşlar. Onların eleştirel yaklaşımına bakıp engellemeye çalışmak, ükemizde bilimin gelişmesinin önüne geçmek anlamına gelir” dedi. Türkiye’yi depreme dayanıklı hale getirmenin şart olduğunu vurgulayan Başkan Zeydan Karalar, ancak böylece hem insan kayıplarının, yaşanan acıların ve ekonomik yıkımın önlenebileceğini söyledi. 6 Şubat depremlerinin ardından gerçekleşen hasar sonucu Adana’da 7 binin üzerinde binanın, yıkılmasını gerektirecek denli hasar aldığını hatırlatan Başkan Zeydan Karalar; Adana’nın depreme dirençli bir şehir olması için Afet Koordinasyon Merkezi’ni hayata geçireceklerini, mikro bölgeleme çalışmaları yaptıklarını, tüm bunları ikinci dönemde uygulayarak, kentin depreme daha dirençli hale gelmesi için katkı sağlamaya devam edeceklerini bildirdi. Karalar, konuşmasını; sempozyumu gerçekleştirenlere ve katılımcılara teşekkür ederek tamamladı. Sempozyumda; kerpiç, yığma ve karma tekniklerle inşa edilmiş yapılar ile deprem ilişkisinin disiplinlerarası bir perspektiften ve çok yönlü olarak ele alınması ve toprağın yapı malzemesi olarak irdelenmesi konuları üzerinde duruldu. Sempozyumun ana başlıkları, Kültürel Miras ve Kerpiç, Modern Toprak Yapılar ve Yapısal Davranışlar oldu.
Mersin Mersin’de belediye ekipleri yağış dolayısıyla teyakkuza geçti Mersin Büyükşehir Belediyesi, Meteoroloji Müdürlüğü tarafından yapılan şiddetli rüzgar ve fırtına uyarısı sonrası şehir hayatının normal seyretmesi için alarma geçti. Kent genelinde yaşanabilecek olumsuz durumlara karşı MESKİ, İtfaiye, Park ve Bahçeler, Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı bünyesindeki ekipler, gerekli uygun araç ve ekipmanla sahaya inerek olaylara anında müdahale etti. Mersin genelinde birçok noktada görev yapan ekipler, fırtına ve rüzgarın etkili olduğu lokasyonlarda mazgalların tıkanmaması için süpürge araçları ile çevre temizliği yaparken, olası bir ağaç devrilmesi ve çatıların uçma riskine karşılık teyakkuzda bekledi. ‘Alo 185’ veya ‘Teksin’ uygulaması üzerinden gelen ihbarları da değerlendiren ekipler, hava koşullarının neden olduğu zor durumlara karşı önlem alırken, sorunların büyümesine de engel oldu. “Kentte olumsuz bir durum yaşanmaması adına 7/24 teyakkuzdayız” Büyükşehir Belediyesi Çevre Koruma ve Kontrol Dairesi Başkanlığı Temizlik Şefi Danyal Güngör, Meteoroloji Müdürlüğünün hafta sonu için kent genelinde yapmış olduğu uyarıları dikkate alarak harekete geçtiklerini belirtti. Güngör, “Büyükşehir Belediyesi olarak Akdeniz, Toroslar, Yenişehir ve Mezitli bölgelerimizde 110 personelimiz ve 11 adet 8 metreküp vakumlu yol süpürme araçlarımızla olası bir yağmur durumunda mazgalların tıkanmaması için ana caddelerde yer alan tüm mazgalları süpürge araçlarımızla temizleyerek mücadele ediyoruz. Ekiplerimiz de sahada süprüntü atıklarının tamamını topluyor. Vatandaşlarımız, olası bir kirlilik veya olumsuzluk gördüklerinde ’Teksin’ üzerinden bizlere ihbar bırakıyor. Biz de en kısa sürede olaylara müdahale ediyoruz” dedi. Kentte olumsuz bir durum yaşanmaması adına 7/24 teyakkuzda olduklarını ifade eden Güngör, “Vatandaşlarımız, herhangi bir olumsuz durumla karşılaştıklarında ‘Alo 185’ ve ‘Teksin’ uygulaması üzerinden bize ulaşmaları halinde en kısa sürede gerekli müdahalelerde bulunuyoruz” diye konuştu.