GENEL - 12 Haziran 2019 Çarşamba 11:54

Bakan Pakdemirli’den orman köylülerine müjde

A
A
A
Bakan Pakdemirli’den orman köylülerine müjde

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, mevcutta yaklaşık 6,8 milyon orman köylüsüne hibe ve sıfır faizli destekler verildiğini hatırlatarak, 2019 yılından itibaren, köy evleri elektrik iç tesisatı yenileme, üretimde çalışan orman köylülerinin talep ettiği tomruk çekme vinci, traktör ve motorlu testere alımları için de destek verme kararı alındığını açıkladı.

Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, mevcutta yaklaşık 6,8 milyon orman köylüsüne hibe ve sıfır faizli destekler verildiğini hatırlatarak, 2019 yılından itibaren, köy evleri elektrik iç tesisatı yenileme, üretimde çalışan orman köylülerinin talep ettiği tomruk çekme vinci, traktör ve motorlu testere alımları için de destek verme kararı alındığını açıkladı.


Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın himayelerinde, Orman Genel Müdürlüğü’nce ormanlar ile ormancılık sektörünün geliştirilmesi amacıyla ‘Türkiye Ormancılık Sektörü Buluşması düzenlendi. Orman Genel Müdürlüğü ev sahipliğinde düzenlenen programa Tarım ve Orman Bakanı Dr. Bekir Pakdemirli, Tarım ve Orman Bakanlığı Orman Genel Müdürü Bekir Karacabey, Orman ve Köy İşleri Komisyonu Başkanı Yunus Kılıç ve çok sayıda davetli katıldı.


Programın açılış konuşmasını gerçekleştiren Tarım ve Orman Bakanı Bekir Pakdemirli, orman sektörünün bütün paydaşlarının bir araya geldiği bu buluşmanın ormancılık sektörünün ekonomik ve sosyal kapasitesinin artırılması, ticari bir ivmeyle dinamizm kazanması, sektörün taleplerinin alınması, sorunlarının tespit edilmesi ve birlikte çözümler üretilmesi için oldukça önemli olduğunu belirtti.


2003 yılından bugüne kadar; toplam 5 milyon hektardan fazla alanda, yaklaşık 4,5 milyar adet fidanın toprakla buluştuğunu belirten Pakdemirli, yapılan çalışmalar neticesinde, Türkiye’nin ormanlık ve yeşil alanlarını en fazla arttıran ülkelerden biri olduğunu da vurguladı.



127 milyonluk kredi ve hibe desteği


Tarım ve Orman Bakanı Pakdemirli, konuşmasında, bugüne kadar verilen kredi ve hibe desteklerine de değindi. “Yeşili seven insanımızın, özel ağaçlandırma ve özel orman fidanlığı kurma taleplerini teşvik ederek, bugüne kadar 127 milyon lira kredi ve hibe desteği sağladık” diyen Pakdemirli, 1 milyon hektar sahada, milyonlarca vatan toprağının erozyonla taşınmasının engellendiğini ifade etti.



“Dünyada bir ilki başardık”


Toprağı korumak, köylüyü ve hayvancılığı desteklemek için, her yıl binlerce hektar mera alanının ıslah edildiğini söyleyen Pakdemirli, “Tohum ve fidan üretiminde, kapasitemizi 500 milyon adedin üzerine çıkarttık ve nesli tehlike altında olan ardıçların fidan üretimini, kimyasal yöntemler kullanmadan, dünyada ilk defa biz başardık” dedi.



6 milyon hektar alanda seferberlik


Bakan Pakdemirli, özel sektör fidancılığını destekleyerek ülkemizin fidan ihracatında söz sahibi ülkeler arasında olmasının hedeflendiğini belirtti. "Bu doğrultuda, orman alanlarında orman ağacı fidanı yetiştiriciliğinin önünü açıyoruz" diyen Pakdemirli, ormanların devamlılığını güvence altına almak için, 6 milyon hektar alanda Genç Meşcere Bakımı Seferberliği uygulandığını açıkladı.



10 milyon bozuk alandan 4 milyar gelir sağlanacak


Türkiye’de yaklaşık 10 milyon hektar bozuk orman alanı bulunuyor. Orman sektörü ile bir araya geldiği toplantıda Bakan Pakdemirli, bu alanların öncelikle gelir getirici meyveli ağaç türleri ile ağaçlandırmak ve yabani meyveli türleri aşılamak suretiyle rehabilite edileceğini de açıkladı. Bu sayede, hem ülke ekonomisine yılda yaklaşık 4 milyar lira ek gelir sağlanacak, hem de küresel ısınma, iklim değişikliği ve çölleşmenin ülkemiz üzerinde yapabileceği olumsuz etkiler en aza indirilmiş olacak.



Orman köylülerine müjde


Bakan Pakdemirli’den orman köylülerine de müjde geldi. Mevcutta yaklaşık 6,8 milyon orman köylüsüne hibe ve sıfır faizli destekler verildiğini hatırlatan Tarım ve Orman Bakanı, mevcut desteklemelere ilave olarak, 2019 yılından itibaren, köy evleri elektrik iç tesisatı yenileme, üretimde çalışan orman köylülerinin talep ettiği tomruk çekme vinci, traktör ve motorlu testere alımları için de destek verme kararı alındığını açıkladı.


Bakan Pakdemirli, Türkiye’nin orman varlığını her geçen gün artırmak adına kararlılıkla çalıştığını, son 17 yılda; 5 milyon 274 bin hektar alanda, 4 milyar 324 milyon fidanın toprakla buluşturulmasıyla ortaya konulduğunu da belirtti. Pakdemirli, "2023 hedefleri doğrultusunda da amaç 6 milyon 191 bin hektar alanda, 7 milyar adet fidanı toprakla buluşturarak, orman varlığını 23,5 milyon hektara, yani ülkemiz yüzölçümünün yüzde 30’una çıkarmak olacak" dedi.


Orman yangınlarına ilk müdahale süresinin, 12 dakikanın altına düşürüldüğünü sözlerine ekleyen Bakan Pakdemirli, "Hedefimiz 10 dakikaya kadar inmek. Bu da ormanlarımıza sahip çıktığımızın en güzel ispatı olmuştur" diye konuştu.


Programda orman temasıyla düzenlenen yarışmada dereceye giren kişilere ödülleri Bakan Pakdemirli ve protokol üyeleri tarafından takdim edildi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara Yeniden Refah Partisi lideri Erbakan: “Ahlaklı belediyecilikte belediye başkanlığı makamı ticaret değil, ibadet makamıdır” Yeniden Refah Partisi Genel Başkanı Fatih Erbakan, Yeniden Refah Partisi’nin 55 yıllık siyasi geçmişi olduğunu ve geçmişte belediyelerin ’ahlaklı belediyecilik’ anlayışıyla yönetildiğini dile getirerek, “Ahlaklı belediyecilikte belediye başkanlığı makamı ticaret değil, ibadet makamıdır” dedi. Erbakan, bir otelde düzenlenen Yeniden Refah Partisi Belediye Başkanları Toplantısı’na katıldı. Burada konuşan Erbakan, partisinin 31 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimlerinde yüzde 6,2 oy alması sonucu üçüncü parti olduğunu kaydederek, “ Bu büyük başarı, hepimizi sevindirdi. Belediye Meclisi seçiminde Türkiye geneli oy ortalamamız yüzde 7’ye ulaştı. Bu sonuçlara göre bir önceki seçime göre oylarını yüzde yüzün üzerinde artırarak 31 Mart seçimlerinin tartışmasız galibi ve zafer kazanan partisi Yeniden Refah Partimiz olmuştur. Yeniden Refah Partimiz, bugün Türkiye siyasetinin parlayan yıldızıdır ve Türkiye siyasetinin en güçlü aktörü ve anahtar partisi konumundadır” değerlendirmesinde bulundu. “31 Mart seçimleri sonucu, Yeniden Refah Partimizin iktidar yürüyüşünün ayak sesleridir” Yerel Seçimlerde partisinin 20 ilde yüzde 10’un, 132 ilçede yüzde 20’nin ve 210 ilçede de yüzde 10’un üzerinde oy aldığını hatırlatan Erbakan, “Yeniden Refah Partisi, belediye başkanlığını kazanmasa bile pek çok bölgede başarı göstermiştir. Milletimiz tercihini milli görüşten ve Yeniden Refah’tan yana kullanmıştır. Bu sonuçlar milli görüşün ikinci kırk yılda yeniden şahlanışı demektir ve Yeniden Refah Partimizin iktidar yürüyüşünün ayak sesleri demektir” açıklamasında bulundu. Yeniden Refah Partisi’nin 55 yıllık siyasi geçmişi olduğunu dile getiren Erbakan, 1989 ve 1994 yıllarında uygulanan milli görüş belediyecilik anlayışı çerçevesinde ortaya konulan ‘ahlaklı belediyecilik’ anlayışını geçmişte Türkiye’ye kazandırdıklarını ve şimdi de aynı anlayışı devam ettireceklerini kaydetti. “Ahlaklı belediyecilikte belediye başkanlığı makamı ticaret değil, ibadet makamıdır” Yeniden Refah Partisi’nden seçilen belediye başkanlarının, başkanlık makamını ticaret makamı olarak değil, ibadet makamı olarak göreceklerini ifade eden Erbakan, “Belediye başkanlığı makamını kendisini ve akrabalarını zengin etmek için kullanılan bir ticaret makamı olarak görmek, rant belediyeciliğinin özelliğidir. Ahlaklı belediyecilikte belediye başkanlığı makamı ticaret değil, ibadet makamıdır” dedi. Konuşmasının sonunda ise partisinin Ahlaklı Belediyecilik Protokolü’nü ilan eden Erbakan, şu maddelere dikkati çekti: “Belediyelerin yönetiminde yolsuzluğa asla müsaade edilmeyecek. Tüm faaliyetlerin şeffaf ve denetlenebilir şekilde yürütülecek. Belediyelerimizin bütün kademelerinde rüşvete kesinlikle geçit verilmeyecek. Belediye harcamalarında israfa son verilecek. Belediye bütçesinden harcama yaparken kendi cebimizden harcama yapmaktan daha hassas davranılacak ve en kısa sürede ‘Denk Bütçe’ gerçekleştirilecek. İhtiyaç fazlası makam araçları alınmayacak. İhtiyaç hasıl olduğunda ülkemizde üretilen binek araçların tercih edilecek. Hali hazırda belediyenin elinde bulunan ve ihtiyaç fazlası durumunda olan araçlar elden çıkartılacak. Çalışmayan yani bankamatik memuru olan kişilerin durumunun tespit edilerek işine son verilecek ve personel istihdamında sadece liyakat esas alınacak, adil davranılacak. Nesillerimizi tehdit eden LGBT projesi ile en etkili şekilde mücadele edilecek, gençlerimizin ve çocuklarımızın bu felaketten korunması için gerekli çalışmalar yürütülecek. Sokak hayvanlarının mümkün olduğu kadar sahiplendirilmesi, sahiplenilmeyen ve tehlike arz eden hayvanların oluşturulacak en yüksek standartlı barınaklarda veterinerler gözetiminde hayatlarına devam etmelerinin sağlanacak. Böylelikle kamu düzeninin ve kamu sağlığı da koruma altına alınmış olacak.”
İstanbul 59. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nu Frank van den Broek kazandı 59. Cumhurbaşkanlığı Bisiklet Turu’nu Dsm-Firmenich PostNL sporcusu Frank van den Broek kazandı ve 2024’ün şampiyonu olarak Turkuaz Mayo’nun ebedi sahibi oldu. TUR’un İstanbul etabına hava muhalefeti engel oldu. Cumhurbaşkanlığı himayelerinde, Gençlik ve Spor Bakanlığının destekleriyle Türkiye Bisiklet Federasyonu tarafından bu yıl 59. kez gerçekleştirilen Cumhurbaşkanlığı Türkiye Bisiklet Turu tamamlandı. Organizasyonun 8. ve son etabı olan İstanbul - İstanbul etabında yağmurlu hava etkili oldu. Yağış sonrası yolların kaygan olması sebebiyle 8. etap nötralize edildi. Bisikletçiler yarış dışı olarak İstanbul’da tur atıp etabı tamamladı. Yarışın genel şampiyonu, Yeşil Mayo, Kırmızı Mayo ve Beyaz Mayo sahipleri dünkü sonuçlar geçerli olmak üzere tescil edildi. Geçtiğimiz pazar günü Antalya - Antalya etabı ile start alan ve 8 gün boyunca 1.188 kilometre yol kat eden bisikletçilerin bu yoğun mücadelesi İstanbul’da noktalandı. Tur’u DSM-Firmenich Takımı’ndan Hollandalı Frank Van Den Broek kazandı ve 2024’ün şampiyonu olarak Turkuaz Mayo’nun ebedi sahibi oldu. İkinciliği Terengganu Takımı’ndan Kudus Merhavi, üçüncülüğü de Polti Kometa Takımı’ndan Paul Double kazandı. Beyaz ve Kırmızı Mayoları da Bike Aid sporcusu Vinzent Dorn elde etti. Sprint Mayo’sunu ise yine DSM-Firmenich Takımı’ndan Tobias Andresen elde etti. Takım halinde şampiyonluğu da Q36.5 Pro Cycling aldı. Son etap nötralize edildi Sporcuların güvenliği ön planda olduğu için herhangi bir olumsuzluk yaşanmaması adına bugünkü yarış nötralize şekilde devam etti. Bisikletçiler, pelotonun önünde TUR’un mayolarını taşıyan liderlerin ardında, yine planlanan güzergahta, Caddebostan Sahili’nde 5 yerine 1 tur atarak Sultanahmet Meydanı’nda parkuru tamamladı. Bu etaptaki para ödülü bir hayır kurumuna bağışlanacak. Beşiktaş Meydanı’ndan saat 11.00’de yola çıkan bisikletçiler saat 13.10 civarında Sultanahmet Meydanı’nda olurken, finiş noktasını 4 formanın liderleri birlikte geçti.
Sivas Bu belirtiler varsa Lohusa Sendromu yaşıyor olabilirsiniz Doğum sonrası başlayıp ortalama 6 hafta devam eden lohusalık sürecinde anneler duygusal, biyolojik, fiziksel, toplumsal, psikolojik değişiklikler yaşıyor. Medicana Sağlık Grubu Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kerime Nazlı Salihoğlu, “Anneler doğumun ardından kendilerini mutsuz, karamsar, üzgün hissedebilir. Hayattan zevk alamama, bebeğine yeterli sevgi hissedememe, dışarı çıkmak istememe, aşırı uyku hali ve aşırı iştah ya da tam tersi uykusuzluk ve iştahsızlık gibi durumlar yaşayabilir. Bu süreçte aile ve eşlerin anneye desteği çok önemlidir” dedi. Medicana Sivas Hastanesi Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Op. Dr. Kerime Nazlı Salihoğlu, doğum yapan her 100 kadından 10-15’inde lohusa sendromunun görebileceğini söyledi. Lohusa sendromu belirtilerini anlatan Op. Dr. Nazlı Salihoğlu, sendrom döneminde aile desteğinin önemli olduğunu söyledi. Lohusalık sürecinin önemli olduğunu söyleyen Salihoğlu, “Bazen hastalarımız, kadınlarımız bu durumu gizledikleri için ya da çok farkına varamadıkları için ortaya çıkması da gecikebilir. Toplumda her doğum yapan kadında lohusa sendromu görülme riski vardır. Her 100 doğum yapan kadının 10-15 ‘inde de görülebilir. Aslında bu oranlar daha fazla ama kadınlar paylaşmadıkları için oranlar biraz daha düşükmüş gibi algılanıyor. Doğumu zor olan hastalarımızda, travmatik bir doğum yaşamışsa, prematüre bir doğum yaşamışsa, daha önce gebelik döneminde depresyon şikayeti varsa, ailesi ile ve eşiyle problemi olan hastalarımızda lohusa sendromu risk altındadır. Daha önce gebelikte anksiyete ya da sosyo-ekonomik düzey olarak düşük seyreden hastalarımızda lohusa sendromunu daha fazla görüyoruz. Yapılan çalışmalarda; normal doğum yapanlarda, sezaryen doğuma oranla, daha fazla lohusalık sendromu görüldüğü belirtiliyor. Çalışan annelerde de çalışmayan annelere oranla daha fazla görülüyor’’ şeklinde konuştu. “Herkeste görülebilen ve tedavisi mümkün olan bir durum” Salihoğlu, bu süreçte annelerin bebeği reddetme, kötü davranma, beslememe durumunun olduğunu belirterek “Bazen lohusalık sendromunda, bebeğini kucağına aldığında yeterli sevgi hissedemediğini söyleyen anneler oluyor. Ya da ‘Anne olamadım mı?’ diye düşünenler oluyor. Bebeği reddetme durumu görülebiliyor. Bazen kötü davranma, emzirmeme, bakımını yapmama gibi tepkilerle karşılaşabiliyoruz. Bu süreçte anneler bebeğine gerçekten kötü davranma meyillin de olabiliyorlar. Bu süreçte mutlaka psikolojik ve psikiyatrik destek almalarını öneriyorum. Mutlaka eşiyle, hekimiyle, aile hekimiyle ya da kadın doğum hekimiyle mutlaka paylaşılmalı. Çünkü bunlar önlenemeyen şeyler değildir. Herkeste görülebilen bir durumdur. Tedavisi olmayan bir durum değildir. Genelde konuşarak ya da bazen psikolog desteği alarak da ortadan kaldırılabilir. Bazen psikoza kadar ilerleyebilir. O zamanda ilaç tedavisi ya da psikiyatrik destekte öneriyoruz mutlaka. Bu süreçte aileye ve eşe çok fazla destek düşüyor’’ ifadelerini kullandı. “Kendimizi yıpratmamızın bir anlamı yok’’ Op. Dr. Salihoğlu, Lohusalık Sendromuna yakalanan annelerin egzersiz yapmalarını, yürüyüş yapmalarını ve eşleriyle vakit geçirmelerini önerdiğini ifade ederek, “Bazen eve yeni bir bebek gelmenin heyecanıyla bütün ilgi bebeğe kayabiliyor. Anne burada kendini değersiz, sevilmediğini, artık ikinci planda olduğunu hissedebiliyor. Bazen bu hissiyatta annelerimizi lohusalık sendromuna sokabiliyor. O yüzden ailede bebeğe bakımı açısından destek olup, eşler yeri geldiğinde mutlaka annelerimizle birlikte ayrıntılı vakit geçirmeliler. Annemize bu süreçte en önemli tavsiyem mutlaka kendisine vakit ayırmasını öneriyorum. Bolca dinlenmesini, uyku düzenini oturtmasını, ailesinden bebek için yardım almasını, eşiyle birlikte yalnız olarak dışarı çıkıp birlikte vakit geçirmelerini öneriyorum. Ya da annemizin arkadaşlarıyla birlikte vakit geçirmesini öneriyorum. Bolca egzersiz yapabilir, yürüyüş yapabilir, televizyon izleyebilir, sosyal medyada anne bloklarını takip edebilir. Hayatta her şey rol olduğu gibi annelikte bir roldür ve oynadıkça, öğrendikçe bizler öğreneceğiz. O yüzden kendimizi yıpratmamızın bir anlamı yok. Mutlaka önemli olan sevgi temeline dayalı, bebeğiyle birlikte vakit geçirerek bu süreci birlikte atlatabileceklerini düşünüyorum” ifadelerine yer verdi.