GENEL - 12 Temmuz 2019 Cuma 10:26

(Özel) Şehit babasından, "Gelinimi getirmek için evden çıktığımda ’Şehit oldu oğlum’ duygusuyla yola koyuldum"

A
A
A
(Özel) Şehit babasından, "Gelinimi getirmek için evden çıktığımda ’Şehit oldu oğlum’ duygusuyla yola koyuldum"

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimini engellemeye çalışırken şehit olan polis memuru Bahadır Yüce’nin babası Hasan Yüce, 15 Temmuz gününü İHA’ya anlattı.

Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) darbe girişimini engellemeye çalışırken şehit olan polis memuru Bahadır Yüce’nin babası Hasan Yüce, 15 Temmuz gününü İHA’ya anlattı.


Gölbaşı’nda bulunan polis lojmanlarında oturan Bahadır Yüce, 15 Temmuz darbe girişiminin olduğu gün darbecilere karşı gelmek için hamile eşini evde bırakarak Özel Harekat Daire Başkanlığına gitti. Burada darbecilere karşı gelen Bahadır Yüce, hain saldırı sonucu şehit oldu. Yüce, geride hamile olan eşini ve vefatından yaklaşık 1 ay sonra doğacak çocuğunu bıraktı.



"Akşam saatlerinde televizyonu açtığımda Boğaz Köprüsü’nde askerleri gördüm. Türkiye ile bağdaştıramadım"


Şehit Yüce’nin babası Hasan Yüce, 15 Temmuz günü televizyon izlerken yaşanan olaylarla Türkiye’yi bağdaştıramadığını belirterek, "Akşam saatlerinde televizyonu açtığımda Boğaz Köprüsü’nde askerleri gördüm. Türkiye ile bağdaştıramadım önce, arkadaşı aradım ’Boğaz Köprüsünde askerler var. Bu olay Türkiye’de mi yoksa başka bir yerde mi’ diye. Çünkü, hiçbir anlam veremedim. Türkiye’de olduğunu söylediğinde, ’Ne oluyor ? Kamera şakası mı yoksa film çekimi mi, bu saçma olay nereden çıkıyor’ dedim" ifadelerini kullandı.



"Gelinim beni aradı, ’Baba burayı bombalıyorlar’ dedi"


Evde olaylarla alakalı kendi aralarında yorum yaparken şehit Bahadır Yüce’nin eşi Ayşe Yüce’nin kendisini aradığını ve bulundukları yerin bombalandığını söylediğini aktaran baba Hasan Yüce, "Kendi aramızda yorum yaparken oğlumun eşi Ayşe, oturdukları lojmandan telefonla bana ulaştı. ’Baba burayı bombalıyorlar’ dedi. Bende ’Kızım öyle bir şey mümkün değil. Nasıl bombalayacaklar orayı, hangi bir güç bombalayacak, Rusya olsa NATO var, Suriye olsa Ankara’ya kadar gelecek ne gücü var da gelip bombalayacak’ dedim. Ne yazık ki Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içerisine sızan hainler hiç aklıma gelmedi, hiç kimsenin aklına gelmezde, meğer onu vuranlar Türk Silahlı Kuvvetleri’nin içine sızan hainlermiş" şeklinde konuştu.


Gelini Ayşe Yüce’yi güvenli bir şekilde oradan çıkarmak ve olaylarını aslını öğrenmek için evinden çıkarak yola koyulan baba Yüce: "Olayın aslını öğrenmek için Gölbaşı Polis Lojmanlarına doğru yola çıktım. Gölbaşı’na giderken de sürekli telefonla konuşuyorduk. İkinci bombanın sesini duydum, duydum da kendimi biraz kaybettim. Ben yoldayken, sokağa çıkma yasakları vs. haberleri geliyordu. Ama hiçbirisini dinlemedik. Çünkü ilk işim oradan hamile olan gelinimi, oğlumun eşini alıp gelmekti. Gölbaşı’na ulaştım, oradan gelinim Ayşe Yüce’yi alıp, kendi evime getirdim" diye konuştu.



"Gelinimin güvenliğini sağlayıp ilk amacıma ulaştım"


Gelininin güvenliğini sağladıktan sonra oğlunu düşünmeye başladığını ve bundan dolayı rahatsızlık geçirip hastaneye kaldırıldığını anlatan baba Yüce, şunları kaydetti: "Oğlumu düşünmüyor değildim, düşünüyordum ama polis olduğu için onun görevi hem bizleri korumak hem de kendisini korumaktı. İlk amacıma ulaşmıştım. Gelinimi sağ salim yanıma getirmiştim, ikinci olarak da oğlumu düşünüyordum. Ne bir haber alabiliyor ne de irtibat kurabiliyorduk. İrtibat kuracağım kimseyi bilmiyordum. Zaman geçtikçe iç organlarım içime sığmamaya başladı. Vücudum dar geldi artık, yaklaşık gece 2-3 arasında istifra etmeye başlayıp kendimden geçmeye başladım. Sigarayı bırakalı yaklaşık 6 yıl olmuştu ancak o gün hissettiğim o duygularla sigaraya tekrar başladım. Oğlumun şehit haberini almadan, rahatsızlığım durulmayınca Sincan Devlet Hastanesi’ne gittim. Hastanede yardımcı oldular, ne yaptılar bilmiyorum ama orada kısa süreli uyudum."



"Gelinimi almak için evden çıktığımda içime ’Şehit oldu oğlum’ duygusuyla yola koyuldum"


Oğlunun şehit olduğunun içine doğduğunu kaydeden baba Yüce, "Hastanede uyandıktan sonra rahatladım ama öyle bir duygu yüklendi ki, sanki oğlum şehit oldu. Gelinimi almak için evden ilk çıktığımda içime ’Şehit oldu oğlum’ duygusuyla yola koyuldum. Ama amacım, orada bulunan gelinimi alıp güvenliği için eve gelmekti. Gelinimi getirdikten sonra oğlumu düşünmeye başladım. Gece rahatsızlık geçirip hastaneye gittiğimde, Akıncılar’da orada bulunan hainlerin insanlara kurşun yağdırdıktan sonra oradaki yaralılar gelmeye başlamıştı. Ben oradayken yaralılar hastanede değildi, ben çıkış yaparken gelmeye başladılar" dedi.



"Bizi koruyan bir birim bizi vuruyordu. Bunu gelecek nesillere nasıl izah edeceğiz"


Yaşanan olayların darbe girişimi olduğunu anlamadıklarını vurgulayan baba Yüce, "Saatin tam kaç olduğunu hatırlamıyorum. Eve geldik, duramıyoruz. Sabaha kadar uyumadık, televizyon izliyoruz ancak bu tür olaylarda haber verilmezmiş. Biz bu olayın hain darbe girişimi olduğunu aklımıza bile getirmedik. Hayal içine bile girmedik. O bombaları kim atıyor bilgimiz dışında, bizi vuranların Türk Silahlı Kuvvetleri olduğu söylenildiğinde beynimden vurulmuşa döndüm. Bizi korumakla yükümlü bir birim, Emniyet Genel Müdürlüğü ve Özel Harekat Daire Başkanlığını vuruyordu. Bunu gelecek nesillere nasıl açıklayacağız. 15 Temmuz’daki şehitlerin evlatlarına biz bunları izah edeceğiz ? Oğlum seni hain TSK içerisinde bulunan hainler şehit etti diye nasıl izah edeceğiz. Ama bir türlüde izah edeceğiz" ifadelerini kaydetti.



"TSK’nın içine sızan 3-5 hain yüzünden TSK kötü olmayacak"


Türk Silahlı Kuvvetleri’nin 3-5 hain yüzünden kötü olmayacağını anımsatan baba Yüce, "Türk Silahlı Kuvvetleri bizim Türk Silahlı Kuvvetlerimiz, içerisine sızan 3- 5 tane hain, o hainler olduğu zaman TSK kötü olmayacak. Yine bizleri koruyacak. Yine evlatlarımız gidecek askerlik yapacak. Birileri o görevi yapacak. Dürüstçe, mertçe vatanını korumak için yapacak, haince değil. İki birim, birisi TSK diğeri emniyet, ikisi de bu ülke için canını verecek. Ama o hainler insanların canını aldı. O insanları şehit etti. Şehit oğlumla gurur duyuyorum. Acısı çok büyük, hiç bir zaman bu acı örtülmez, kapanmaz acı ama şehitlikte gurur verici bir olay, oğlum şehit oldu derken gururla anlatıyorum. Ama bir taraftan da o hainleri lanetliyorum" dedi.



"Ambulans kapımızın önüne gelince anladık ki oğlumuz şehit oldu"


16 Temmuz sabahında evinin önüne ambulans geldiğinde oğlunun şehit olduğunu anladığını ifade eden baba Yüce, "Ambulans kapımızın önüne gelince anladık ki oğlumuz şehit oldu. Ama bize hasta diye söylendi. Bizleri ambulansla götürdüler. Hamile olan gelinimle beraber gittik. Onu doğumevine götürdüler hamile olduğu için, bizlere şehit oldu denilmiyordu. Biz adli tıpa gittiğimizde şehit olduğunu öğrendik. O gün zaten oğlumu alamadık. Ertesi güne kaldı. şehit fazla olunca işlemler bitirilemedi. Oradaki insanlar her ne kadar yardımcı olmaya çalışsa da şehit fazlaydı. Ertesi gün Sincan da iki şehit yan yana defnini yaptık" diye konuştu.



" İnşallah adını yaşattığı gibi babasının düşüncesini felsefesini yaşam tarzını benimser"


Şehit Bahadır Yüce’nin ilginç fikirlere sahip olduğunu vurgulayan baba Yüce, şunları aktardı:


"Oğlum sağ iken ilginç fikirleri vardı. Bir tanesi de çocuğuna kendi ismini koymaktı. Hatta bazı misafirliklere gidip geldiğinde bir gün 7 yaşındaki bir çocuk, ’amca sende şehitlik siması var’ demiş. O da kalkmış, elini öpmüş. ’İnşallah şehit olurum’ demiş. ’Oğlumun adının da benim adım olmasını istiyorum’ demiş. Takriben şehit olduktan 1 ay sonra doğan çocuğunun adı da oğlumun adı oldu. Adı yaşıyor. İnşallah adını yaşattığı gibi babasının düşüncesini felsefesini yaşam tarzını benimser. Çünkü benim oğlum sakin yaşayan, sessiz yaşayan, herkese yardım etmeye çalışan bunu ayırt etmezdi. Birisi yardım istediğinde mutlaka ona yardım etmek isterdi. Bir yere götür beni deyince kimseyi reddettiğini görmedim. Bu vatanı seviyordu, milletini seviyordu kendinden çok yanındaki insanları düşünüyordu. İnşallah torunumda babası gibi olur."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul "Sürdürülebilirlik yarının şirketlerinin gündeminde" BSH Ev Aletleri Yönetim Kurulu Başkanı ve Gelişen Pazarlar Bölgesi CEO’su Gökhan Sığın, Uludağ Ekonomi Zirvesi’nde yaptığı konuşmada “Asıl hedefimiz insanların yaşam kalitesini artırmak, bunu bazen ürünlerimizle, hizmetlerimizle bazen de koyduğumuz hedeflerle hayata geçiriyoruz” dedi. BSH Ev Aletleri’nin oturum sponsoru olduğu Uludağ Ekonomi Zirvesi, bu yıl, “Sorumlu ve Duyarlı Liderlik: Teknoloji ve Yapay Zekâ Çağında Gezegen ve İnsanlıkla Uyumlu Bir Sisteme Öncülük Etmek” temasıyla 25-28 Nisan 2024 tarihleri arasında Sapanca’da gerçekleştirildi. Zirve boyunca iş dünyasının gündemindeki büyüme, sürdürülebilirlik, teknolojik dönüşüm, yeni nesillerin eğitimine ve geleceğine yatırım gibi konuların gelecekte nasıl şekilleneceği ele alınıyor. Zirvenin “Liderlerin Gelecek Vizyonu: Yarının Şirketi İçin Yenilikçi Yaklaşımlar, Yatırımlar ve Hedefler” konulu panelinde yerini alan BSH Ev Aletleri Yönetim Kurulu Başkanı ve Gelişen Pazarlar Bölgesi CEO’su Gökhan Sığın, bugün olduğu gibi geleceğin şirketlerinin odağında da “insan” olduğuna dikkat çekti. BSH olarak insanların yaşam kalitesini artırmak üzere çalışırken her alanda sürdürülebilirlik prensiplerine sadık kaldıklarını aktaran Sığın, “2020’den beri karbon nötr olarak faaliyet gösteriyoruz. 2030’a kadar bunu daha da iyileştirmeyi hedefliyoruz. Asli amacımız ise insanların yaşam kalitesini artırmak. Bunu bazen ürünlerimizle, hizmetlerimizle bazen de koyduğumuz hedeflerle hayata geçiriyoruz” dedi. Sığın konuşmasında, Türkiye’den yaklaşık 130 ülkede 4,6 milyar insanı kapsayan bir coğrafyayı yönettiklerini belirtirken “BSH Türkiye toplumsal, çevresel ve yönetişim başarılarıyla bu büyük coğrafyaya öncülük ederken bölgenin geleceğinin şekillenmesinde önemli bir rol üstleniyor” diye konuştu. Yarının odağında “insan” var BSH’nin odağında her zaman “insan” olduğunu vurgulayan Sığın, çocuklar ve gençleri geleceğe hazırlamak üzere 2015’ten bu yana Geleceği Kodlayanlar programı kapsamında 5500’den fazla kişiye kodlama, elektronik, robotik, 3D tasarım, mobil uygulama geliştirme ve algoritmik düşünce alanlarında atölyeler sunduklarını hatırlattı. İstihdamı artırmaya ve toplumsal refahı yükseltmeye yönelik adımlar attıklarını belirten Sığın, “Geleceğe en büyük yatırımımız yarının bilim insanlarını yetiştirmek. Geleceği Kodlayanlar atölyelerimizden faydalanan çocukların ileride bir buluş yapma ihtimali bile bizi çok heyecanlandırıyor” dedi.
Denizli Başkan Tatık kazanın başına geçti Denizli’nin Tavas İlçesine bağlı Sofular Mahallesi’nde geleneksel yağmur duası ve keşkek hayrı düzenlendi. Belediye Başkanı Kadir Tatık’ın da vatandaşlarla birlikte keşkek dövdüğü etkinlikte 10 kazan keşke dağıtıldı. Denizli’nin Tavas ilçesine bağlı Sofular Mahallesinde yağmur duası ve keşke hayrı yapıldı. Her yıl bahar ayında gerçekleştirilen ve uzun yıllardır devam eden etkinlik bu sene de unutulmadı. Sofu Dede Türbesi’nin bulunduğu harman yerinde gerçekleştirilen yağmur duasında 10 kazan keşke hazırlandı. Etkinliğe çevre mahallelerden de çok sayıda vatandaş katılırken, Tavas Belediye Başkanı Kadir Tatık, CHP Tavas İlçe Başkanı Hasan Keçeci ve beraberindeki heyet katılım sağladı ve halkla bir araya geldi. Vatandaşlarla birlikte keşkek kazanını karıştıran ve kaşık sallayan Başkan Tatık, mahallelinin sorunlarını da dinledi. Yağmur duası ve keşke hayrı için kesilen kurbanlar, kurulan kazanlarda sabahın erken saatlerinde pişirilirken, mahalle halkıda imece usulü etkinliğe katkıda bulundu. Kazanlardaki keşkekler gün boyu davetlilere ikram edilirken, eller semaya yağmur duası için kalktı. Yağmur duası ve keşke hayrının uzun yıllardır yapıldığını ifade eden Sofular Mahalle Muhtarı Sunay Sulakcı, “Dinimizde gelenek ve göreneklerimizde yağmur duası var. Bugün burada kıldığımız namazlar ve dualarımız inşallah kabul olur. Mahalle halkı olarak hep birlikte yağmur duasını gerçekleştirdik. Tavas Belediye Başkanımız Kadir Tatık ve komşu köylerimizden de çok sayıda vatandaş katılım sağladı. Bu bölge çiftçilikle geçimini sağlıyor. İnşallah dualarımız kabul olur. Allah’ım afetsiz şekilde yağmurunu versin” dedi.
İstanbul Bağcılar’da sokak ortasında bıçaklı ve silahlı saldırı kamerada Bağcılar’da aralarında husumet bulunan şahıslar sokak ortasında bir kişiyi bıçak ve silahla yaralayıp kaçtı. Şüpheliler polis ekipleri tarafından yakalanırken, kovalamaca ve olay anı güvenlik kamerasına yansıdı. Olay 21.04.2024 tarihinde Bağcılar Kemalpaşa Mahallesi’de meydana geldi. Edinilen bilgilere göre, bir şahsın silah ve bıçak ile yaralandığının görülmesi üzerine polis ve sağlık ekiplerine haber verildi. İhbar üzerine ola yerine gelen sağlık ekipleri ilk müdahalesini olay yerinde yaptığı M.Ç. isimli şahsı hastaneye kaldırdı. M.Ç’nin hayati tehlikesinin olduğu öğrenildi. Polis ekipleri çevrede bulunan güvenlik kamerası görüntülerini inceleyerek olayla ilgili çalışma başlattı.Yapılan çalışmalarda, M.Ç. isimli yaralı şahsın olay öncesinde Ü.Y. isimli kadın şahısla buluştuğu, daha sonra M.Ç.’nin 3 şüpheli şahıs tarafından kovalandığı belirlendi. Şüpheli şahısların olayı gerçekleştirdikten sonra bir araç ile kaçtığı görüldü. Şahısların kullandıkları aracın R.Y. isimli şahıs tarafından Eyüpsultan ilçesinden kiralandığı belirlenirken, olayı gerçekleştiren şüpheli şahısların E.K.(30) , E.K.(22) ve R.Y. isimli şahıslar oldukları tespit edildi. Şahısların husumetli olduğu öğrenildi Şüpheli şahıslar ile M.Ç.’nin yaklaşık bir sene önce Alibeyköy’deki bir düğün sırasında alkollü olmalarından dolayı aralarında kavga çıktığı, olayda R.Y. isimli şahsın bıçaklandığı bundan dolayı aralarında husumet olduğu belirlendi. Şüpheli şahısların Ü.Y. isimli kadın şahısla tanışık oldukları, Ü.Y.’nin M.Ç. ile buluşmasını şüpheli şahıslara bildirmesi üzerine şahısların olay yerine gelerek şahsı yaraladıkları öğrenilirken Ü.Y. isimli kadın şahıs yakalandı. Şüpheli şahısların yakalanmasına yönelik yapılan çalışmalar neticesinde Y.A. isimli şahsın şüpheli şahısları Gaziosmanpaşa bulunan bir ikamette sakladığı belirlenmesi üzerine adrese polis ekipleri tarafından 27.04.2024 tarihinde operasyon düzenlendi. Operasyonda R.Y., E.K.(30) , E.K.(22) ve şahısları saklayan Y.A. isimli şahıs yakalandı. Emniyette işlemleri biten şahıslar adliyeye sevk edildi. Y.A.’ adli kontrol şartı ile serbest bırakılırken, A.K., R.Y., Ü.Y. ve E.K. isimli şahıslar ise “Kasten Öldürme”suçundan tutuklanarak ceza evine gönderildi.
Eskişehir Eskişehir’deki tren garı otoparkı gelirinin Ankara Demirspor’a ait olması Eskişehir’de bulunan tren garının gelirinin, yapılan ihale sonucu Ankara Demirspor’a gitmesi konusunu değerlendiren Eskişehir Demirspor Kulüp Başkanı Mehmet Ali Hünerliel, “Ankara, İstanbul, Eskişehir, İzmir gibi büyük alanlı garlarda alanların bir kısmını ihale usulü kendi üzerine almış görünüyor. Bu gelirler ihaleli olduğu için yani diğer kulüplerin ya da üçüncü şahısların alması gibi bir olay söz konusu değil” dedi. Eskişehir Tren İstasyonu’nun otoparkında asılı olan tabelada Ankara Demirspor’a ait olduğuna dair ibareler, kent genelinde kafalarda soru işaretlerine neden olmuştu. Eskişehir’deki otoparkın gelirlinin Ankara Demirspor’un kasasına girmesi konusunda Eskişehir Demirspor Kulüp Başkanı Mehmet Ali Hünerliel konuştu. Ankara Demirspor’un otoparkın gelirini ihale yoluyla elde ettiğini belirten Başkan Mehmet Ali Hünerliel, durumda bir usulsüzlüğün olmadığını belirtti. Başkan Hünerliel, 1930 yılında kurulan Eskişehir Demirspor’un da benzer bir girişimi olduğunu ve bu yolla kulübe gelir elde etek istediklerinin altını çizdi. “Büyük alanlı garlarda alanların bir kısmını ihale usulü kendi üzerine almış görünüyor” Konuyla alakalı Eskişehir Demirspor Kulüp Başkanı Mehmet Ali Hünerliel, “O pankartta ‘Bu alan bot Ankara Demirspor Kulübü’ne aittir’ diye yazıyor. Yani gerileri kulübe ait olarak kullanılıyor. Ve gelirleri Ankara Demirspor’a gidiyor. Şimdi bu işin aslı astarı şu; Ankara Demirspor şirketleşmiş bir kulüp. Yeni yani kendine ilave olarak bir şirket kurmuş. Bu şirketi kendi demiryolları arazileri üzerinden veya dış işlerde bu şirket üzerinden ihaleyle kendine mal edindirme gibi olay için kullandığı bir şirket üzerinden yapıyor. Bunu da daha önce işte Ankara, İstanbul, Eskişehir, İzmir gibi büyük alanlı garlarda alanların bir kısmını ihale usulü kendi üzerine almış görünüyor. Bu gelirler ihaleli olduğu için yani diğer kulüplerin ya da üçüncü şahısların alması gibi bir olay söz konusu değil. Onun dışında biz de kendi ait bir otopark edinelim diye uğraştık. Bu konuda sağ olsun siyasilerimizden destekleriyle beraber yakın zamanda işte bir alanı Eskişehir Demirspor’a kazandıracağız inşallah. Bir otopark sahibi olacağız inşallah” dedi. “Biz de kendimize gelir kaynağı elde etmeye çalışan bir kulübüz” Eskişehir Demirspor’un tek gelir kaynağının bir halı saha olduğunu hatırlatarak benzer bir proje üzerlerinde çalıştığını belirten Başkan Hünerliel şöyle devam etti: “Biz işte maddi imkanlarımızın kısıtlı olmasından dolayı şikayetlerimizi, serzenişlerimizi söyledikçe insanlar sanki buranın işte Eskişehir Demirspor dururken Ankara Demirspor’a otopark gelirlerinin gittiği konusunda spekülasyon yaptılar. Bunu da işte insanlar kendileri bizleri düşünerek değil, kendilerini düşünerek yapılan bir spekülasyonlardı bunlar. Bundan dolayı kimi insanlar bilmeden etmeden ulu ortağı her türlü lafı kullanıyor. Yani biz Eskişehir Demirspor olarak Ankara Demirspor’a giden paraların derdinde değiliz. Biz de kendimize gelir kaynağı elde etmeye çalışan bir kulübüz. Biliyorsunuz kulüplerin ayakta kalabilmelerinin tek sebebi maddiyattır. Bu maddiyatı nerelerden temin edebiliriz? Nasıl yapabiliriz? diye uğraşıyoruz. İşte son 2023’ün Nisan ayının 7’sinde 13 ay uğraşmamız ve gayretimizden sonra Basın Şehitler Caddesi üzerindeki halı sahayı Eskişehir Demirspor’a kazandırdık. Onun dışında da başka bir gelirimiz yok. Tabii ki bu gelirle yani ahım şahım bir gelir beraber ne diyecektim işte başka imkânlarda kulübümüze yönlendirebilirsek ayakta kalmanın hesabını yapıyoruz yani.”