EĞİTİM - 26 Eylül 2019 Perşembe 14:59

YÖK Başkanı M. A. Yekta Saraç, “Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporlarını bugün erişime açıyoruz”

A
A
A
YÖK Başkanı M. A. Yekta Saraç, “Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporlarını bugün erişime açıyoruz”

YÖK Başkanı M.

YÖK Başkanı M. A. Yekta Saraç, “Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporlarını bugün erişime açıyoruz. Önemle belirtmek isterim ki Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporları ile amacımız sıralama yapmak değildir. Bu süreçte hedefimiz öncelikle yıl esaslı olmak üzere üniversitelerin gelişimini ortaya koymaktır. Diğer bir ifade ile her bir üniversiteyi kendisiyle yarıştırma ve daimi tekamül, gelişim esaslı faaliyet yapmaya sevk etmektedir” dedi.


Yükseköğretim Kurulu (YÖK) toplantı salonunda, YÖK Başkanı M. A. Yekta Saraç, 2018 yılına ait üniversite izleme ve değerlendirme raporlarını açıkladı. 8 milyona dayanan öğrenci sayısı ve 207 yükseköğretim kurumu ile sayısal büyüme açısından belirli bir düzeye ulaşıldığının aktarıldığı toplantıda Başkan Saraç, basın mensuplarının sorularını da yanıtladı. Üniversitelerin 5 ana alanda toplam 45 alt göstergede değerlendirildiğini vurgulayan Saraç, amacın üniversiteleri birbirleriyle yarıştırmak olmadığı, kendi içlerinde kendileriyle yarıştırmak olduğunu söyledi.


Başlangıç olarak raporda belirlenen 5 ana başlık; eğitim ve öğretim, araştırma geliştirme proje ve yayın, uluslararasılaşma, bütçe ve finansman, topluma hizmet ve sosyal sorumluluk alanları olarak belirlendi. YÖK tarafından, üniversite yıllık izleme ve değerlendirme raporlarında yer alan verilerin toplanması için üniversitelerin elektronik ortamda veri girişlerinin yapacakları bir sistem de kuruldu. Bu sistem kapsamında artık verilere dayalı bir izleme sisteminin olacağını belirten Saraç, üniversitelerin gelişmeye açık yanlarının ortaya çıkmasında sistemin faydalı olacağını da aktardı.



“Yükseköğretim sistemimiz artık nitelik üzerine odaklanmalıdır”


YÖK Başkanı M. A. Yekta Saraç, üniversitelerin değerlendirilmesi sürecini, hazırlanan üniversite yıllık izleme ve değerlendirme raporları ile başlatıldığını belirterek, “8 milyona yaklaşan öğrenci sayısı ve 207 yükseköğretim kurumu ile sayısal olarak belirli bir düzeye ulaşan yükseköğretim sistemimiz artık nitelik yani keyfiyet ve kalite üzerine odaklanmalıdır. Bunu sağlamanın en etkili araçlardan biri de üniversitedeki bütün süreçleri kapsayacak, gelişmiş bir izleme ve değerlendirme sistemidir. 5 ana başlıkta 45 göstergeye ait 2018 yılı verileri ile üniversitelerimizin izlenmesi ve değerlendirilmesi gerçekleştirilmiştir. Hazırlanan raporlarda üniversitelerimize ait veriler topluma açık, şeffaf ve nesnel bir şekilde beyan edilmiştir. Üniversitelerimizin çalışmalarını objektif ölçütlere göre değerlendirmek için; Eğitim ve Öğretim; Araştırma-Geliştirme, Proje ve Yayın; Uluslararasılaşma; Bütçe ve Finansman; Topluma Hizmet ve Sosyal Sorumluluk Alanları olarak belirlendi. Başkanlığımız tarafından belirlenen bu verilerin toplanması için üniversitelerin elektronik ortamda veri girişlerini yapacakları bir sistem kurulmuştur. Oluşturduğumuz bu veri tabanı bizlere, üniversitelere ve kamuoyuna, üniversitelerimiz ile ilgili farklı açılardan analiz yapma fırsatı sunacaktır. Yükseköğretim sistemine ve her bir üniversiteye yönelik politikalar geliştirilirken bu veri tabanındaki verilerin önemli bir kaynak olacağına inanıyoruz” şeklinde konuştu.



“Amacımız; üniversiteleri iyi, kötü diye ayırmak ya da birbirleriyle kıyaslamak değil”


2018 Yılı Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporlarını paylaşma konusundaki nihai hedefin üniversitelerin kendi eksiklerini görerek, geliştirme yolunda adımlar atmaları olduğunu dile getiren Saraç, “2018 yılında verileri henüz oluşmamış üniversitelerin bir başka ifadeyle yeni kurulan ve ayrılan üniversitelere ait raporları önümüzdeki yıldan itibaren yayımlanacaktır. Burada çok önemli bir hususa dikkatinizi çekmek istiyorum. Yayımlanan raporlar ile amacımız üniversiteleri iyi veya kötü olarak ayırmak ya da birini diğeriyle kıyaslamak değildir. Asıl gayemiz belirlenen kriterlere göre üniversitelerimizin gelişmeye açık yanlarını ortaya koymak ve her bir üniversitemizi kendi gelişme şartları içerisinde değerlendirerek daha iyiye doğru gitmelerini desteklemektir. Unutulmamalıdır ki, her üniversite kendine özgü şartlar dâhilinde faaliyetlerini sürdürmektedir. Çok köklü bir üniversite ile daha kuruluş aşamalarını yeni tamamlamış olan bir üniversitenin aynı koşullar altında karşılaştırılması eşyanın tabiatına aykırıdır. Bu nedenle bütün üniversitelerin belirlenen beş temel alanda da üst düzey performans sergilemesi elbette beklenmemektedir. Nihai hedefimiz üniversitelerimizin bu beş alanda belirli bir seviyeye ulaşmasını sağlamaktır” şeklinde konuştu.



“Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporlarını bugün hizmete açıyoruz”


2018 yılına ait her bir üniversitemizin izleme ve değerlendirme raporlarına Yükseköğretim Kurulu’nun ana sayfasından ulaşılabileceğini aktaran Saraç, “Öğrencilerimiz, akademisyenlerimiz, üniversite yöneticilerimiz ve diğer paydaşlar üniversitelerinin beş alanda ve 45 göstergeye ait sonuç raporunu görebilirler. Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporlarını bugün erişime açıyoruz. Önemle belirtmek isterim ki Üniversite İzleme ve Değerlendirme Raporları ile amacımız sıralama yapmak değildir. Bu süreçte hedefimiz öncelikle yıl esaslı olmak üzere üniversitelerin gelişimini ortaya koymaktır. Diğer bir ifade ile her bir üniversiteyi kendisiyle yarıştırma ve daimi tekamül, gelişim esaslı faaliyet yapmaya sevk etmektedir” açıklamasında bulundu.



“Yarış Türkiye’nin en köklü üniversiteleriyle değil, bir önceki yıldaki verileriyle olacak”


Raporların incelenmesiyle birlikte belirlenen 5 ana alandaki; Eğitim ve öğretim alanında Orta Doğu Teknik Üniversitesi’nin, Araştırma-geliştirme, proje ve yayın alanında KOÇ Üniversitesinin, Topluma hizmet ve sosyal sorumluluk alanlarında Ankara Üniversitesi’nin başarılı olduğu ortaya çıktı. Saraç, konuyla ilgili basın mensuplarından gelen soruları da cevapladı. “Her üniversiteyi bulunduğu yerden daha yukarıya çekebilmek için bilgi esaslı bir düzenleme, bir kurgu. Dolayısıyla biz burada farklı yıllarda kurulmuş, farklı imkanlara sahip, farklı zorluklarla karşılaşan üniversiteler aynı kriterlerle incelenmeye alınmadı. Belli başlıklarla bazı üniversiteler diğerlerine göre öne çıkıyor. Amacımız; bu üniversitelerin 2018 senesine ait verilerini açıkladıktan sonra 2019 verilerini de açıkladıktan sonra üniversitelerin gelişim tekamül çizgilerinin kamuoyuyla paylaşılması ve üniversite hocalarının, öğrencilerinin hatta toplumun tümünün üniversite yönetimini gelişmeye yönelik yol açacak bir yola sevk etmektedir. Üniversitelerin bütün bileşenlerinin son yıllarda kat ettiği veya gerilediği başlıklar varsa eleştirilerini buna göre yapması. Yani üniversitelerin birbirleriyle değil, her üniversiteyi yıl esaslı olmak üzere üniversiteleri kendileriyle yarıştırmak. Bu raporları yayınladıktan sonra değerlendirmeler yapılacaktır. Şuna dikkat etmek durumundayız; son birkaç yılda kurulmuş üniversitelerle Türkiye’nin en köklü üniversitelerini yarıştırmak doğru değildir. Topluma kattığı değer açısından üniversiteleri kendi kendileriyle yarıştıracağız. Bizim kurgumuz bu. Üniversitelerin üst yöneticileri, o üniversitelerin gösterdiği performansa bağlı olarak altındaki akademisyenler ve öğrencilerle kendisini bir yarışta hissedecek. Burada yarıştığı Türkiye’nin en köklü üniversitesi değil, bir önceki yıldaki verileri olacak” dedi.


Toplantıya iştirak eden YÖK Başkanı M. A. Yekta Saraç ve beraberindekiler bahsi geçen web sitesini incelediler.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Edirne’de ata sporu güreşle geleceğin şampiyonları yetişiyor Edirneli güreşçiler, minderlerde kazandıkları derecelerle hem kentin adını duyuruyor hem de geleceğe umutla hazırlanıyor. Edirne’de Mimar Sinan Spor Salonu’nda antrenmanlarını sürdüren Edirneli güreşçiler, yeni başarılara imza atmak için çalışmalarına devam ediyor. Genç sporcular, Türkiye Güreş Federasyonu Edirne Temsilcisi Şamil Doğu Delen ve ekibi gözetiminde yeni başarılara hazırlanıyor. Ata sporu güreşi gençlerle buluşturan Delen, özellikle dezavantajlı öğrencileri spora kazandırarak onların hem sportif hem de kişisel gelişimlerine katkı sağlıyor. Edirne’nin son yıllarda minder güreşleri ve geleneksel güreşlerde önemli başarılara imza attığını belirten Delen, tüm maddi zorluklara rağmen gençleri sporla buluşturmak için yoğun bir çaba sarf ettiklerini ifade etti. Edirneli güreşçilerin ulusal ve uluslararası arenada elde ettiği derecelerle kentin güreşte söz sahibi haline geldiğini vurgulayan Delen, desteklerin artması halinde bu başarının katlanarak süreceğini dile getirdi. Ata sporu güreşe gönül veren gençler, tüm zorluklara rağmen elde ettikleri başarılarla kenti ulusal ve uluslararası arenada temsil etmeye devam ediyor. "10 şehir bir araya gelse bu madalyaları toplayamaz" Delen, "Çok yoğun bir yıl geçirdik ama sonunda güzel sonuçlar elde ettik. 2025 yılı Edirne için güreşte en başarılı yıl oldu. Minder güreşlerinde 29 Türkiye şampiyonası madalyasını Edirne’ye kazandırdık. Bir Avrupa şampiyonu, bir dünya üçüncüsü sporcumuz var. Bu büyük bir ekip başarısı. Bu başarıların gelmesinde Edirne Serhad Şehri Spor Kulübü lokomotif görevini üstlendi, kendilerini de tebrik ediyorum. İddialı olacak ama 10 şehir bir araya gelse bu madalyaları toplayamaz. Ayrıca Kırkpınar’da derece yapan 2 sporcumuzu Balıkesir Büyükşehir Belediyesi’ne transfer ettik. 1 sporcumuz da boy atlamaya hak kazandı" dedi. "Edirne’yi geleneksel güreşlerde de söz sahibi yaptık" Edirne’nin yağlı güreşin merkezi olduğunu vurgulayan Delen, "Geleneksel Sporlar Federasyonu’nun kurulmasıyla birlikte Karakucak ve Aşırtmalı Aba güreşlerinde de çalışmalar yaptık. Karakucak güreşlerinde üç, Aba güreşlerinde dört Türkiye derecesi elde ettik. Bu branşlar Edirne’ye ait olmamasına rağmen Edirne’yi bu alanlarda da söz sahibi yaptık. Yurt içi ve yurt dışı müsabakalarda Edirne’yi başarıyla temsil ediyoruz" diye konuştu. "Hedefimiz 2026’da daha büyük başarılar" Delen, 2026 hedeflerine de değinerek, "2025’in üzerine koyarak devam etmek istiyoruz. 2024’te Kırkpınar’da 15 pehlivanımız güreşirken, bu sayı 2026’da 23’e çıktı. Bu çok önemli bir artış. Sayın Valimiz Yunus Sezer’e ve Gençlik ve Spor İl Müdürümüz Selim Ak’a desteklerinden dolayı teşekkür ediyoruz. Güreş Edirne’de haftada 6 gün ücretsiz yapılan ve en başarılı branş. Maddi sıkıntılarımız var ama desteklerin artmasıyla çok daha büyük başarılara imza atacağımıza inanıyoruz" ifadelerini kullandı.
Erzurum Yıldız Kardeşler Camii ibadete açıldı Yıldız Kardeşler Camii Hatice-Timur Atabek Kur’an Kursu, Gençlik Merkezi ve Taziye Evi, Regaib Kandili dolayısıyla düzenlenen programla ibadete açıldı. Şükrüpaşa Mahallesi Çaykur Caddesi’nde inşa edilen caminin açılışına Erzurum Valisi Mustafa Çiftçi ve Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen de katıldı. Regaib Kandili dolayısıyla düzenlenen programa Erzurum İl Müftüsü Yaşar Çapçı ve Ayasofya-i Kebir Camii Şerifi Uzman İmam Hatibi Bünyamin Topçuoğlu da iştirak etti. Vatandaşların yoğun katılımıyla gerçekleşen açılışta Kur’an-ı Kerim tilaveti ve okunan ilahilerle kandil gecesi huşu içerisinde idrak edildi. Başkan Mehmet Sekmen, konuya ilişkin şu kaydı düştü: "Camiler; İslam’ın öğretilip yaşatıldığı Beytullah’ın birer şubeleridir. Camilerimiz mukaddes mekânlarımızdır. Regaib Kandili’mizde Yıldız Kardeşler Camii Hatice-Timur Atabek Kur’an Kursu, Gençlik Merkezi ve Taziye Evi’mizin açılışını gerçekleştirdik. Bizler; imanlı, irfanlı, ahlaklı, faziletli, duyarlı, bilgili kısacası Akif’in tabiriyle Asım Nesli’ni sürdürmenin gayreti içindeyiz. Bu güzide eserin yapılmasından ötürü emeği geçen kardeşlerime ve tüm hayırseverlere şükranlarımı sunuyorum. Rabbim burada yapılacak ibadetleri kabul etsin, mahallemize bereket ihsan etsin. Bu vesileyle rahmeti ve bereketi bol olan mübarek Üç Aylarımızın habercisi; lütuf ve keremin üzerimize yağdığı Regaib Kandili’miz mübarek olsun."
İstanbul Bakan Ersoy: "Dizi ihracatından elde edilen gelir 1 milyar doları geçti" Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Türk dizilerinin dünyada 1 milyar kişi tarafından izlendiğini aktararak, dizi ihracatından elde edilen gelirin 1 milyar doları geçtiğini söyledi. Ersoy, "Bugün TGA aracılığıyla 200’e yakın ülkede tanıtım yapıyoruz. Go Türkiye markamız, 10 dilde yayın yapan küresel bir platform haline gelmiştir. Bugüne kadar TGA aracılığıyla; tüm dünyada yakından takip edilen 143 reklam ve 100’den fazla tanıtım filmi ürettik, 31,5 milyar gösterim ve 11 milyar izlenmeye ulaştık, Türkiye’yi dünyanın en görünür ülkelerinden biri haline getirdik" dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı ile Türkiye Turizm Tanıtma ve Geliştirme Ajansı (TGA), işbirliğiyle hayata geçirilen Go Türkiye markasının mini dizilerinin ülke turizmine sağladığı katkılar üzerine bir toplantı düzenlendi. Taksim’de bulunan Atatürk Kültür Merkezi’nde ki toplantıya, Kültür ve Turizm Bakanı Mehmet Nuri Ersoy, Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürü Birol Güven, ünlü oyuncular Ozan Akbaba, Sinem Ünsal ve Eda Ece ile çok sayıda davetli katıldı. "Türkiye’yi dijital tanıtımda zirveye taşıyoruz" Son zamanlarda başta Türkiye olmak üzere Avrupa’nın birçok yerinde sahne alan Türk dizilerinin tanıtıldığı video gösteriminin ardından konuşan Bakan Ersoy, "Bu büyük dönüşümün tanıtım ayağında yer alan ve 6 yıl önce kurduğumuz Türkiye Turizm Tanıtım ve Geliştirme Ajansı, dinamik yapısı, dijital gücü ve yenilikçi yaklaşımıyla vitrini olmuştur. TGA aracılığıyla 200’e yakın ülkede tanıtım yapıyoruz. Go Türkiye markamız, 10 dilde yayın yapan küresel bir platform haline gelmiştir. İnstagram, YouTube, TikTok başta olmak üzere 9 farklı sosyal medya platformunda 21,3 milyon takipçiye ulaşarak Türkiye’yi dijital tanıtımda zirveye taşıyoruz" ifadelerini kullandı. "143 reklam ve 100’den fazla tanıtım filmi ürettik, 31,5 milyar gösterim ve 11 milyar izlenmeye ulaştık" Bakan Ersoy konuşmasının devamında, Türkiye’nin dünyada en çok dizi üreten ülkelerin başında geldiğini ve yıllık üretilen dizi bölümü sayısında dünya lideri olduğunu belirterek, "Bugüne kadar TGA aracılığıyla tüm dünyada yakından takip edilen 143 reklam ve 100’den fazla tanıtım filmi ürettik. 31,5 milyar gösterim ve 11 milyar izlenmeye ulaştık. Türkiye’yi, dünyanın en görünür ülkelerinden biri haline getirdik. Ancak biz bir noktada şunu sorduk, Daha fazlasını nasıl yapabiliriz? Tam da bu noktada, çok güçlü bir gerçeğin farkına vardık. Yüzyıllardır bu topraklarda medeniyetler buluştu, aşklar yaşandı, destanlar yazıldı. Ve bugün, bu güçlü anlatı geleneğini, çağın diliyle dünyaya anlatıyoruz. Türkiye bugün, dünyada en çok dizi üreten ülkelerin başında gelmektedir. Yıllık üretilen dizi bölümü sayısında dünya lideridir. Aynı zamanda satış ve ihracat gücü açısından Amerika ve İngiltere ile birlikte dünyanın en büyük üç televizyon endüstrisinden birine sahibiz" şeklinde konuştu. "Dizi ihracatından elde edilen gelir 1 milyar dolar" Bakan Ersoy, konuşmasının devamında, Türk dizilerinin dünyada 1 milyar kişi tarafından izlendiğini aktararak, dizi ihracatından elde edilen gelirin 1 milyar doları geçtiğine dikkat çekti. Ersoy, " Türk dizileri bugün; Latin Amerika’dan Orta Doğu’ya, Avrupa’dan Asya’ya uzanan geniş bir coğrafyada izleniyor. Özellikle Avrupa ülkelerinde Fransa, İspanya, İtalya’da önemli bir izleyici kitlesine sahibiz. Kuzey Avrupa ülkelerinde her geçen gün artan bir seyirci potansiyeli Türk dizileri ile tanışıyor. Kısacası Türk dizileri 170’e yakın ülkede, yaklaşık 1 milyar insan tarafından düzenli olarak takip ediliyor. Dizi sektörümüzün ülke ekonomimize katkısı da yadsınamayacak düzeyde. Son gelen bilgilere göre dizi ihracatından elde edilen gelir 1 milyar doları geçmiş durumda" dedi. "Dizilerde oynamak milli formayı giymek gibidir" Öte yandan Bakan Ersoy, Türkiye Turizm Geliştirme Ajansı’nın bugüne kadar dünyanın her yerinde reklam filmleri ile tanıtım yaptığına dikkat çekerek, "Hatta ABD başkanlık yarışından uluslararası spor organizasyonlarına kadar her noktada milyarlarca kişi Türkiye’yi izledi... Bundan sonra bu reklam filmlerinin yanında mini dizilerle, bugüne kadar ulaşamadığımız yeni turizm pazarlarına da ulaşacağız. Bu dizilerde oynamak, milli formayı giymek gibidir. Bu dizilerin yapımını üstlenen firmalarımız, bu projelerde görev alan sanatçılarımız, senaristlerimiz, müzisyenlerimiz ve kamera arkası ekiplerimiz milli formayı giymiştir. Bugün bu milli formayı ilk giyen kıymetli yapımcı ve sanatçı arkadaşlarımızla birlikteyiz. Yeni tanıtım stratejimizin daha ilk yılında, gösterime girdiği andan itibaren izlenme rekorları kıran 4 mini dizimiz var. Çünkü adeta milli formayı giyerek elini taşın altına koyan starlarımız; dünyanın her yerinde çok bilinen, çok sevilen ve çok takip edilen yıldızlardır. Yani artık dünyaca ünlü şehirlerimizi, dünyaca ünlü starlarımız tanıtıyor. Aynı şekilde Türk dizi sektörünün dünyaya açılımında önde gelen yapım şirketlerinden olan Ay Yapım ve Med Yapım da sahip oldukları son derece güçlü bir uluslararası network ile yeni tanıtım stratejimizde önemli bir rol üstlenmiştir" dedi.