GENEL - 06 Mayıs 2020 Çarşamba 20:03

Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: “YKS ve LGS’ye girecek öğrencilerimizin sınav motivasyonlarını beslemeliyiz”

A
A
A
Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Geylan: “YKS ve LGS’ye girecek öğrencilerimizin sınav motivasyonlarını beslemeliyiz”

LGS ve YKS tarihlerinde yapılan değişiklik hakkında açıklama yapan Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, “Bir sınavın ötelenmesi makul karşılanabilir ama geriye çekilmesi ciddi bir risktir” dedi.

LGS ve YKS tarihlerinde yapılan değişiklik hakkında açıklama yapan Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, “Bir sınavın ötelenmesi makul karşılanabilir ama geriye çekilmesi ciddi bir risktir” dedi.


Geylan, LGS ve YKS tarihlerinde yapılan değişiklik hakkında açıklama yaptı. “Çok doğru bir karar olduğunu düşünmüyorum” diyen Geylan, “Mutlaka yakınınızda ‘sınav çocuğu’ vardır. Bu öğrencilerimiz sınav döneminde buluttan nem kaparlar. YKS’nin tarihinin değiştirilerek 25-26 Temmuz’a ertelenmesi bir travmadır ama sınav ötelendiği için herhangi bir risk oluşturmamıştı. Sınav tarihinin ikinci kez değiştirilip, öne çekilmesi ise büyük bir riski beraberinde getirdi. Çocuklarımızın motivasyonu olumsuz etkilendi. Tabi ki devletimiz olaylara daha makro düzeyde bakıyor. Pandemi sonrası Türkiye’nin karşı karşıya kalacağı tabloyu düşünerek başka değişkenleri de dikkate alıyor. Bunu anlıyorum. Sadece pedagojik olarak düşünülseydi, sınav tarihi değiştirilmezdi. Tabi YÖK, bu süreçte öğrencileri rahatlatmak için iki düzenlemeyi hayata geçirdi. Bunlardan birisi sınav süresini 30 dakika uzatmak, diğeri de lisans programlarını tercih edebilmek için ilgili puan türünde uygulanan 180 baraj puanını bu yıl ile sınırlı kalmak şartıyla 170’e çekmek. Tabi bu düzenlemeleri de olumlu bulduğumuzu ifade etmek istiyorum” dedi.



"Öğrencilerimizin sınav motivasyonlarını beslemeliyiz"


Bu tartışmaların artık geride kaldığını, sınav tarihlerinin belirlendiğini hatırlatan Geylan, “Bunun üzerinden artık tarih tartışmasının yaşanmasını doğru bulmuyorum. Hele ki öğrencilerimiz üzerinden yürütülen bu tartışmanın siyasi mecraya taşınmaması gerekir. Şu an tüm paydaşların yoğunlaşacağı tek nokta, çocukların sınav motivasyonlarını beslemek olmalıdır” diye konuştu.



"1 Haziran tarihinde okula dönüş başlarsa, aldığımız tedbirler heba olabilir"


Okulların 1 Haziran itibariyle açılacağı şeklindeki görüşlere katılamadığını da bildiren Geylan, “Ülkemizin bir an önce normalleşmesi için tabi ki tüm yüreğimizle dua ediyoruz. Ancak bugün itibariyle 1 Haziran’da okulların açılmasını pek mümkün görmüyorum. Şöyle ki; devletimiz, salgının başlamasından itibaren süreci takdire şayan şekilde yönetmektedir. Okulların zorunlu olarak tatil edilmesi de devletimizin aldığı çok önemli ve doğru bir tedbirdir. Nitekim bu tedbirler neticesinde şu anki göstergeler umut verici bir noktaya taşınmıştır. Ancak buna rağmen 1 Haziran tarihine kadar salgın riskinin ortadan kalkması mümkün görünmemektedir. Dolayısıyla şayet 1 Haziran’da 18 milyon öğrenci ve 1 milyon öğretmen okula dönerse, aldığımız tedbirler heba olabilir. Zira sınıflarda ve okul giriş çıkışında sosyal mesafe korunamaz. Öğrencilerin hijyen kurallarına harfiyen uyması çok zordur. Üstelik okullarda sadece öğrenci, öğretmen ve eğitim çalışanları olmayacaktır, öğrenci velileri de okullarımızın önüne yığılacaktır. Tüm okullarımızda tekli eğitim yapılıyor olsaydı, sınıf mevcutlarımızı 15 kişiyle sınırlı kalsaydı ve pandemi sürecinde ikili eğitime geçseydik, o zaman 1 Haziran’da okulların açılmasını tartışabilirdik. Ama ülkemizde 30, 40 hatta 50 kişilik sınıflarımız bulunmaktadır ve önemli sayıda okulumuz ikili eğitim yapmaktadır. Böyle bir ortamda koşullar normalleşmeden okula dönüş doğru değildir. Şayet okullar 1 Haziran tarihinde açılırsa, devletimizin aylarca aldığı tedbirler heba olabilir. Bu noktada aylardır titizlikle yürütülen bu mücadelenin korunması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca kurumların ’normalleşme yarışına’ girmesini de hiç istemiyoruz. Bu süreç, başarı/başarısızlık ölçütü olarak kullanılacak bir pazarlama vasıtası olarak kullanılmamalıdır. Okulların açılması hususu, kesinlikle ve sadece Bilim Kurulu’nun tavsiyeleri doğrultusunda kararlaştırılmalıdır. Kamu yönetimi rahat olsun; hiç kimse ’Neden okulları açmıyorsunuz, neden normalleşmeyi sağlamıyorsunuz, ne kadar da beceriksizsiniz’ diye eleştirmeyecektir. Unutulmasın ki; sağlığın dışında her şeyin telafisi mümkündür. Çocuklarımızın sıhhati her şeyin önünde gelir” ifadelerini kullandı.



"Uzaktan eğitim eğitimde fırsat eşitsizliği doğurdu"


Genel Başkan Geylan uzaktan eğitim süreci hakkında da açıklama yaptı. EBA TV’nin bir haftadan kısa sürede hayata geçirildiğine ve eksikleri olsa da başarıyla yürütüldüğüne dikkat çeken Geylan, “Elbette hiçbir tedbir yüz yüze eğitimin karşılığı olamaz. Ancak çocukların öğrenme sürecine olan motivasyonlarının olumsuz etkilenmemesi adına bu tedbir çok önemlidir. Tabi şunu da belirtmek istiyorum: Bazı okullarımızda canlı ders anlatımı yapılmaktadır. Bu uygulama iki yönüyle problemlerle yürümektedir. Bunlardan birincisi internet hizmetinin yeterli olmaması diğeri de eğitimde fırsat eşitsizliğini doğurmasıdır. Ülkemizde evinde internet ve bilgisayar imkanı olmayan önemli sayıda öğrencimiz vardır. Bu öğrencilerimiz internet tabanlı eğitimden yoksun durumdadır. Yıllardır bölgeler arası, okular arası fırsat eşitsizliğinden dem vururken, şu anda fırsat eşitsizliği sınıflarımıza girmiştir” dedi.



"Öğretmenleri huzursuz ederek, başarıyı sağlayamazsınız"


Genel Başkan, bazı ilçe milli eğitim müdürleri ve okul yöneticilerinin, canlı ders anlatımı hususunda adeta skor tabelası tutar gibi bir tutuma girdiklerini, öğretmenleri huzursuz edecek ölçüde dayatmacı ve baskıcı davranışlara girdiğini de hatırlatarak, uyarıda bulundu: “Öğretmenleri huzursuz ederek başarıyı sağlayamazsınız. Bu dayatmaya son verin.”



"Telafi eğitimi 1-30 Eylül tarihleri arasında yapılmalıdır"


Telafi eğitimi ile ilgili görüşlerini bildiren Geylan, “MEB ikinci bir tedbir olarak telafi eğitimini gündeme aldı. Zira öğrencilerimiz ikinci dönemde müfredatı işleyemedi. MEB yüz yüze eğitimde görülmeyen konuları yine yüz yüze eğitimle devam ettirecektir. Tabi bunun yapılması Haziran ayında mümkün görünmüyor. Bu noktada şöyle bir öneride bulundum: Önümüzdeki öğretim yılında Kasım ve Nisan aylarında yapılacak ara tatilleri iptal edelim, 1-30 Eylül tarihleri arasında 1 aylık telafi eğitimi yapalım. Bu şekilde hem bir aylık makul bir süre telafi eğitimine tahsis edilmiş, hem de 2020-2021 Eğitim Öğretim Yılı’nın ders programının süresinden kesinti yapılmamış olacaktır. MEB’in bu önerimizi dikkate almasını önemle istiyoruz” dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Büyükçekmece’de kontrolden çıkan araç tırın altına girdi: 1 ölü, 2 yaralı Büyükçekmece’de gece saatlerinde kontrolden çıkan otomobil, seyir halindeki tırın altına girdi. Kazada araç içerisinde sıkışan 1 kişi hayatını kaybederken tırın ve kaza yapan aracın sürücüleri ise yaralandı. Kaza, saat 01.45 sıralarında Büyükçekmece E5 Karayolu Edirne istikametinde gerçekleşti. İddiaya göre kontrolden çıkan E.M. (42) idaresindeki 35 KH 1721 plakalı otomobil, E5 üzerinde seyir halinde olan S.G. idaresindeki 76 DE 334 plakalı tıra arkadan çarparak tırın altına girdi. Kazayı görenlerin ihbarı üzerine olay yerine polis, itfaiye ve sağlık ekipleri intikal etti. Kazada tır sürücüsünün yaralandığı öğrenilirken tırın altına giren otomobilin sürücüsü E.M. ve yan koltukta bulunan Ahmet Andırın (58) araç içerisinde sıkıştı. İtfaiye ekiplerinin kurtarma çalışmaları sonucu sürücü E.M. bulunduğu yerden yaralı şekilde kurtarılarak ambulansla hastaneye kaldırıldı. Sağlık ekipleri yan koltuktaki Ahmet Andırın’ın ise olay yerinde hayatını kaybettiğini tespit etti. Olay yeri inceleme ekipleri ve nöbetçi savcının incelemelerini tamamlamalarının ardından Ahmet Andırın’ın cenazesi ceset torbasına koyularak ambulansla en yakındaki hastane morguna götürüldü. İtfaiye ekiplerinin çalışması sonucu tırın altına sıkışan araç bulunduğu yerden çıkarılırken polis ekipleri kazayla ilgili inceleme başlattı.
Ankara AJet’in Ankara-Erzincan seferi yapan uçağı bomba ihbarı nedeniyle Ankara’ya geri döndü AJet’in VF4150 numaralı Ankara-Erzincan seferini yapan uçağı bomba ihbarı nedeniyle Ankara Esenboğa Havalimanına geri döndü. Edinilen bilgilere göre AJet’in VF4150 numaralı Ankara-Erzincan seferini yapan Boeing 737 tipi uçakta bomba ihbarı yapıldı. Ankara Esenboğa Havalimanından saat 23.55’te kalkan uçak, ihbar nedeniyle yaklaşık 40 dakika sonra Ankara Esenboğa Havalimanına döndü. Yolcuları tahliye edilerek güvenli bölgeye alınan uçakta güvenlik güçleri tarafından arama yapıldı. Yarım saat süren incelemenin ardından ihbarın asılsız olduğu öğrenildi. Uçakta bulunan yolculardan Murat Bozdelen ise o anları, “AJet firmasından Erzincan için biletimizi aldık. Saat 23.55’te bindik. Biz 40 dakikada indiğimizi sandık. Bize bilgilendirme yapılmadı. İndikten sonra sadece, kadınlar ve çocuklar çıksın, dediler. Biz de internete girip öğrendik ki bomba ihbarı varmış. Sonra buraya geldik, mağdur olduk. Bana kalsa ben biletin parasını isterim ama öyle bir şey yapmıyorlar. 7 gün bekletiyorlarmış” şeklinde anlattı. Uçakta bulunan başka bir yolcu Ayhan Akkaya ise “Saat 12’ye beş kala bindik. Uçak Ankara’ya geri indi. Bize hiçbir şey söylenmedi. 2 saat uçağın içerisinde bekledik. Yetkililerden cevap alamadık. Biz neden beklediğimizi sorduk. Pilot bey bilgi verecek, dediler ama bilgi veren olmadı. Güvenlik güçleri silahları ile gelince biz tedirgin olduk zaten. İlk önce bayanları aldılar. Sonra bizi aldılar. Buraya getirdiler bizi ama burada da yetkili bulamıyoruz” dedi.