EKONOMİ - 03 Mayıs 2021 Pazartesi 09:02

Sigorta Tatbikatçıları Derneği, “Sigortacılığın Gelişiminde Çatı Kanun İhtiyacı” adlı panel düzenledi

A
A
A
Sigorta Tatbikatçıları Derneği, “Sigortacılığın Gelişiminde Çatı Kanun İhtiyacı” adlı panel düzenledi

Sigorta Tatbikatçıları Derneği (STD), “Sigortacılığın Gelişiminde Çatı Kanun İhtiyacı” adlı bir panel gerçekleştirdi.

Sigorta Tatbikatçıları Derneği (STD), “Sigortacılığın Gelişiminde Çatı Kanun İhtiyacı” adlı bir panel gerçekleştirdi. STD Başkan Yardımcısı Menekşe Uçaroğlu’nun açış sunumunu yaptığı ve Sektörün deneyimli isimlerinin yer aldığı panel gerçekleşti.


Moderatörlüğünü Quick Sigorta Genel Müdürü Ahmet Yaşar ‘ın yaptığı panele, Axa Sigorta Genel Müdürü Yavuz Ölken, Piri Reis Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi Prof. Samim Ünan ve STD Başkanı Fahri Altıngöz konuşmacı olarak katıldı.



Sigorta sektörünün acı kaybı


STD Başkanı Fahri Altıngöz, sözlerine Sigorta Tatbikatçıları Derneği Kurucu Üyesi ve sigorta sektörünün duayen ismi İlham Saner’in yaşamını kaybettiğine dair haberle başladı ve üzüntülerini dile getirdi. İlham Saner’in çıkacak kitabının son halini görmediğini belirten panelistler, paneldeki tüm katılımcılara, İlham Saner’in son kitabını armağan edeceklerini de duyurdular.



“Sigortacılık stratejik bir sektör”


Türk sigorta sektöründeki organizasyonel ve mevzuat anlamındaki dağınıklığı hatırlatan Panelin moderatörü, Quick Sigorta Genel Müdürü Ahmet Yaşar, organizasyonel dağınıklığın Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumu (SEDDK)’nın kuruluşu ile ortadan kalktığını, mevzuat anlamındaki dağınıklığın ise sektörün önünü açacak bir çatı kanunla mümkün olacağını söyledi. Cumhuriyet tarihinde geçmişteki kanun hazırlıklarından da söz eden Yaşar 16 Şubat 1938 tarihli dönemin önemli gazetesi Ulus ‘ ta yer alan manşeti paylaşarak, konunun öteden beri önem arz ettiğini belirterek sigortacılık kanununun öneminden bahsetti. Yaşar, çok eski yıllardan bu yana konuyla ilgili çalışmalar olduğunu ancak düzenleme konusundaki dağınıklığın bir türlü giderilemediğini söyledi. Ekonomi Reform Paketinde yer alan, "Müstakil bir Katılım Finans Kanunu hazırlanarak, çeşitli kanunlar altında düzenlenen katılım finans sektörü tek bir çatı altında toplanacak" maddesini hatırlatarak sigortacılar olarak uzun yıllardır bekledikleri düzenlemeyi "yeni yapılanan katılım finansın" tek bir madde ile reform paketine soktuğunu söyleyen Yaşar, geçtiğimiz yıllarda hem Cumhurbaşkanlığının programlarında hem yeni Ekonomi Programlarında hem de strateji planlarında sigortacılığın stratejik sektör olduğunu vurgulayarak ilk sözü STD Başkanı Fahri Altıngöz’e verdi.



“Sektördeki en önemli konu büyüme”


STD Başkanı Fahri Altıngöz, öncelikle bu panelin amacına dair bir konuşma gerçekleştirdi. Altıngöz, sigortacılık sektöründeki en önemli konunun büyüme olduğunu söyledi ve şunları kaydetti: “Benim gördüğüm birkaç tane ana konu var. Bunlardan bir tanesi ve en önemlisi sektörün büyümesi, penetrasyonlar ve bir şekilde Gayri Safi Yurtiçi Hasıla’dan almış olduğu pay. Bu yaklaşık 1.4 seviyesinde. Yani sektörün aslında gerek gelişmekte olan gerek OCD piyasalarındaki diğer birtakım ülkelere kıyasla aslında iki- iki buçuk kat hatta üç kat gidebileceği bir potansiyel ve yolu var. Dolayısıyla sektörün bugünkü en önemli konu başlığı ve sorunu bence büyümedir. Burada da büyümeyi sağlayacak birtakım itici güçlere ihtiyacımız var. Bu açıdan büyüme en önemli konu başlığı. İkinci önemli başlık ise regülasyon. Gelişmiş ve gelişmekte olan pazarlarda regülasyonun günün koşullarına cevap verilecek nitelikte olması gerekiyor, alt başlık içerisinde ben hem finansal istikrarı sayıyorum hem dijitalleşmeyi sayıyorum hem teknoloji ve yeni dünyayı sayıyorum. Mevcut uluslararası yatırımcının buradaki yatırım iştahının devamlılığı ve aynı zamanda yeni yatırımcının da ülkeye gelebilmesi çok önemli. Mevcut düzenlemede bir dağınıklığın mevcut olduğunu aktaran STD Başkanı Fahri Altıngöz, “Dağınık yapı içerisinde herhangi bir ihtiyaca cevap verecek yasal düzenleme gecikebiliyor, proaktif şekilde ve zamanında ihtiyaca cevap verilemiyor. Çağı yakalama anlamında tüm yasal düzenlemelerin günün koşullarına cevap verecek nitelikte olması gerekir. SEDDK yönetimi proaktif yaklaşımla birçok girişimde bulunuyor ama ilgili birçok taraf var. Tarım Bakanlığından Sağlık Bakanlığına, Çevre ve Maliye Bakanlığına kadar dağınık bir tablo söz konusu. Sigortacılık yasalarının yanı sıra tüketicinin korunması, kara yolları, afet, sivil havacılık, borçlar, SGK, medeni kanun, icra iflas gibi birçok kanundan besleniyoruz. Bu yüzden gecikmeler olabiliyor ve zamanında ihtiyaca cevap maalesef alınamıyor. Bu bir bariyer olarak duruyor sektörde. Bu yüzden sigortacılık sözleşmeleri ve sigortacılık faaliyetine ilişkin düzenlemelerin ortak çatıda buluşması gerekli.”


Reform paketi içerisinde bir çatı kanun olarak toplanması konusu makro ekonomik istikrara, kamu finansmanına katkı sağlayacak ve mevzuatta bir eşgüdüm sağlanacak. En önemli konu ise tek bir kamu otoritesinin yetkisi dahilinde düzenlemeler hızla sağlanabilecek. Almanya, Fransa, İngiltere gibi gelişmiş ülkelerde iyi örnekler görülüyor” dedi. Altıngöz, “Yetkinlik ve uzmanlık sigortacılıkta önemli. Derinlik kazanmak için bunları artırmak gerekiyor. Yeni dünyanın ve teknolojinin getirdiği yenilikler ile birlikte sektörde derinliğe ve uzmanlığa ihtiyaç var. Bu yüzden mevzuatta ve ikincil düzenlemelerde SEDDK’nın çok hızlı aksiyon alabileceği imkana sahip olması gerekiyor. Çatı kanun ile öngörüleblir bir pazar oluşurken ayrıca derinlik kazanıp büyüme sağlayabileceğiz” diye konuştu.



“Düzenlemeler var ama yeterli değil”


Altıngöz’ün ardından sözü alarak sigortacılığın çok itibarlı bir meslek olduğunu vurgulayan Axa Sigorta CEO’su Yavuz Ölken, 2011’den bu yana sigortacılıkla ilgili kanunda herhangi bir düzenleme yapılmadığını söyledi. Ölken, birtakım düzenlemelerin olduğunu fakat bunların da yeterli olmadığını belirtti. Axa Sigorta CEO’su Yavuz Ölken, “Sigortacılığın özünde güven meselesi var. “Müşterilerimize sözleşme satıp tazminat ödüyoruz ama öyle bir noktadayız ki, dağıldık. Güven tesis ederken en önemli konumuz hasarı zamanında ve düzgün ödemek. Bunun için Sözleşmeler öyle kurulmalı ki basit, sade ve anlaşılır olmalı ve kimsede soru işareti oluşmamalı. Anayasa mahkemesi bir karar alıyor, bu kararın yeniden düzenlenebilmesi için trafik kanununun değişmesi gerekiyor. Değişene kadar tazminatı borçlar kanununa göre hesaplamamız gerekiyor. İşin içinden çıkması zorlaşıyor. Her konuda uzlaşma olmuyor ve tüketici hakem heyetleri, tüketici mahkemeleri, sigorta hakemleri devrede ama hangisinin ne karar verdiğini bilmiyorsunuz. Başka bir sorun da portföy mülkiyetiyle ilgili. Bu sorunu borçlar kanununda mı yoksa sigortacılık kanununda mı çözeceksiniz? Diyen Ölken: "Dijital bir dünyadayız ve düzenleme yetersiz, 1423 ile yürüyemeyeceğimiz ortada. Alacağın takibi, tahsili, devri büyük sorun. Sigortacılık sistemi, dışarıdaki farklı bir yönetim tarzı geliştiriyor. Tahkim Komisyonun uygulamalarını düzenlemelerini, çerçevelerini çok iyi tanımlamamız lazım. Neden bunları yapıyoruz? Çünkü sistemi korumamız lazım, müşteri hakkını korumamız lazım, acentelerimizin haklarını korumamız lazım, sigorta şirketlerine sürdürülebilir finansal yapı ve öngörülebilir doğru fiyatlama yapması için bütün düzenlemeleri baştan aşağıya toplamamamız lazım" dedi. “Bugün değişiklik konuşuyorsak bunun bir tane hedefi var: Bu işi büyütmek, geliştirmek” şeklinde sözlerini sürdüren Ölken “Çok güçlü organlarımız var. SEDDK da bizim için çok önemli bir kaldıraç; sektörün lokomotifi olarak önünü açacak. Gelişmiş ülkelerin ilerisine geçecek bir fırsata sahibiz. Nüfusun yüzde 40’ı, 25 yaşın altında. Onlara çok sağlıklı bir ortam hazırlama görevimiz var. Bugün dijital çağa büyüyen bir çocuğun sigorta sözleşmesini okuyup, anlaması, uzlaşmazlık durumlarda bu kadar kompleks meseleleri kabul etmesi mümkün değil. Geleceğe umutla bakmak adına yasal değişikliklerin zamanını geldiğini düşünüyorum” Yani çatı kanuna doğru mutlaka gitmemiz lazım” ifadelerini kullandı.



“Murakebe kanunu delik deşikti”


Yavuz Ölken’in ardından söz alan Piri Reis Üniversitesi Hukuk Fakültesi Öğretim Üyesi


Prof. Dr. Samim Ünan, 2007 yılında Sigortacılık Kanunu’nun yürürlüğe girdiğini hatırlattı ve bunun öncesinde yürürlükte olan Murakebe Kanunu’nu "delik deşik" olarak tanımladı. Bu kanunun uygulanamaz hale geldiğini, sonrasında çıkan Sigortacılık Kanunu’nun da can yeleği haline geldiğini söyledi.


Prof. Dr. Samim Ünan, “Hukuk arkadan gelen bir kurum. Hukukun önden gittiği haller çok nadir, bu sebeple birçok hukuki problem gelecekte de karşımıza çıkacak” diyerek sözlerine devam etti: “Bizim çabuk hareket eden, acele ve uygun çözüm üretebilen, çelişen menfaatleri en iyi şekilde dengeleyen çözümlere ihtiyacımız var” “Sigortacılığa ilişkin, çok çabuk hareket etme ihtiyacımız var. Çünkü bu evrensel bir faaliyet. Dijitalleşmeye ayak uydurabilmek için çok çabuk hareket etmek, çok çabuk çözüm üretmek icab ediyor. Ama bu çözümlerin bir kısmının da kanuna dayalı olarak yapılması lazım ki kanun buna engel oluyor diye ikincil mevzuatın tartışmaya açılması önlenebilsin. Yani kanunda yer alması gereken bazı hususları bizim mutlaka bu kanuna aktarıyor olmamız lazım. Aksi halde yaptığımız ikincil düzenlemeler birçok kanunun hükümlerine uygun düşmediği için tartışma konusu oluyor hatta iptalde uygulanamazlık noktasına kadar gidiyor.”



“Mutfak çalışmasını SEDDK yapmalı”


Sigortacılık alanındaki çatı kuruluş olan SEDDK’nın sigorta sözleşmelerine ilişkin hukuki düzenlemelerin önemli bir bölümünü ikincil düzenleme olarak yaptığını kaydeden Ünal, şöyle devam etti: “Sigorta Genel Şartları’nı SEDDK düzenliyor, buna karşılık sigortacılık alanında uygulanacak yasa kuralları bakımından SEDDK’nın, yasayı değiştirebilmesi , buna müdahale edebilmesi, acele hareket edebilmesi mümkün olmuyor çünkü Adalet Bakanlığı var; birçok kanuna dağılmış durumdaki sigortacılık düzenlemeleri var. Türk Ticaret Kanunu, sigorta sözleşmesine ilişkin hükümleri içeriyor. Ayrıca, tüketici mevzuatında sigorta sözleşmesine uygulanabilecek bir sürü hüküm var. Keza, Karayolları Trafik Kanunu’nda Çevre Kanunu gibi birçok kanunlara dağılmış vaziyette sigorta sözleşmesine ilişkin düzenlemeler var. Bunlar da bazen gereken ihtiyaçları karşılayabilecek ve çözümleri üretebilecek şekilde pozisyon almamızı engelliyor. Kanunun ayak bağı olmaktan çıkması ve yeniliklere açık hale gelmesi lâzım ama bunu yaparken de taraflardan birine avantaj sağlamaması lazım. Burada acele hareketle, Sektörü tanıma, dengeleri gerektiği gibi takdir edebilme ve koordinasyonu sağlama bakımından dengelerin korunarak SEDDK’nın patronajı altında bütün mevzuatın toplanması gayet doğru ve uygun bir çözüm olur. Ama buna itiraz gelecektir; mesela tüketici düzenlemeleriyle ilgili. Ama sigortacılık çok özel bir alan ve özel düzenlemelere ihtiyaç var. Sektör kendi düzenlemelerini hazırlayıp önermeli. Tabi ki TBMM’nin önüne geçecek değil ama en azından mutfak çalışmasını SEDDK’nın yapması hızı arttırıp kolaylık sağlayacaktır.”



Katılımcılar için ağaç ve kitap


Toplantının sonunda sözü alan Axa Sigorta CEO’su Yavuz Ölken, dünyadaki iklim krizine de vurgu yaptı. Ölken’in önerisiyle panele katılan 250 katılımcı adına da toplam 750 ağaç dikilecek. Yakın zamanda yaşamını yitiren İlham Samer için de yeni çıkan kitabı yine katılımcılara hediye edilecek.



Öngörülebilirlik ve sürdürülebilirlik için sektörün ihtiyacı çatı kanun


Toplantının kapanış konuşmasında paneli kısaca özetleyen panel moderatörü Quick Sigorta Genel Müdürü Ahmet Yaşar, "Sigortacılık ve Özel Emeklilik Düzenleme ve Denetleme Kurumunun (SEDDK) nun sektörün çatı kurumu olduğunu belirterek, kurulmasının herkesi memnun ederek organizasyonel dağınıklığa son verdiğini şimdi bu çatı kuruma bir çatı kanunun yakışacağını bunun da öngörülebilir ve sürdürülebilir bir sigortacılık için şart olduğunu, Samim Hoca’nın sözleriyle hukuk bunun için var , kuralı bunun için koyuyoruz "dedi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Eskişehir Öğrencilerle buluşan iş insanları değerli tavsiyeler verdi Eskişehir’de çeşitli etkinliklerin gerçekleştirildiği bir programda öğrencilerle buluşan gelen iş insanları, meslek hayatlarındaki tecrübelerini paylaşarak önemli tavsiyelerde bulundu. ’Eskişehir’de ticarete yön veren önemli iş insanları öğrencilerimizle buluşuyor’ isimli program Ahi Evran Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde gerçekleştirildi. Esnaf ve Sanatkarlar Odası Birliği Başkanı Ekrem Birsen’in destek ve katkılarıyla hazırlanan programda öğrencilere hitap eden iş insanları, meslek hayatlarındaki tecrübelerini paylaştılar. Öğrencilere zorluklar karşısında yılmamaları ve geleceğe umutla bakmaları gerektiği mesajını kendi yaşamış oldukları tecrübelerle birlikte aktaran konuşmacılar, iş dünyasında başarının kimseye altın tepside sunulmadığı gerçeğinin altını çizdi. Öğrencilere devamlı değişim ve gelişim halinde olmanın, günceli ve dünyayı iyi takip etmenin gerekliliklerinin anlatıldığı programda konuşmaların ardından öğrenciler ve iş insanları okul bahçesinde mehter gösterisi izleyip samimi bir ortamda sohbet imkanı buldu. Ahilik konulu resim sergisinin de gezildiği program, öğrenci, öğretmen ve konukların beğenisini kazanan ’Anadolu Bacıları’ isimli tiyatro gösterisinin ardından sona erdi. Düzenlenen programa Eskişehir İl Milli Eğitim Müdürü Sinan Aydın, Serbest Muhasebeciler ve Mali Müşavirler Odası Başkanı Ersin Karakoç, Eskişehir Ticaret İl Müdürü Cemil Kürkçü, okul mezunlarından Ali Eldem ve Aydın Bandırma ile eğitim camiasından desteğini esirgemeyen Hasan Küpeli katılım gösterdi.
Adana Annesi maganda kurşunuyla ölen hukuk fakültesi öğrencisi Burak: "Annem cübbe giydiğimi göremeyecek" Adana’da annesi maganda kurşunuyla hayatını kaybeden hukuk fakültesi öğrencisi Burak, "Annem, benim hep savcı olmamı isterdi. Cübbeyi giymemi annem göremeyecek ve bu gerçekten çok büyük bir boşluk. Adalete güveniyorum umarım yerini bulur" dedi. Olay, geçen Cumartesi saat 09.00 sıralarında merkez Seyhan ilçesi Mücahitler Caddesi’nde meydana geldi. 43 yaşındaki Hayriye Derin, otomobiliyle 12 yaşındaki oğlu Talha’yı yabancı dil kursuna bıraktıktan sonra yanındaki diğer oğlu 7 yaşındaki Kayra ile evine dönmek için yola çıktı. Maganda kurşunu ensesine isabet etti Derin, caddeden geçtiği sırada motosikletli 2 şüpheli, husumetli oldukları kişinin oto lastik tamiri yapılan iş yerine tabancalı saldırı düzenledi. Tabancadan çıkan kurşunlardan biri 01 ANK 092 plakalı otomobiliyle yolda giden Hayriye Derin’in ensesine isabet etti. Oğlu Kayra’nın gözleri önünde vurulan Derin, bilinci kapanınca karşı şeritten gelen yolcu minibüsüne çarptı. Saldırganlar ise motosikletle kaçtı. Çevredekilerin ihbarıyla olay yerine polis ve sağlık ekipleri sevk edildi. İlk müdahalesi yapılan Derin, ambulansla hastaneye kaldırıldı. Sağlık durumu ağır olan Derin, doktorların tüm müdahalesine rağmen Cumartesi akşam saatlerinde hayatını kaybetti. Derin’in cenazesi Kabasakal Mezarlığı’nda toprağa verildi. Aile taziyeleri kabul etti Eşini kaybeden Ali Derin (47), evlatlarıyla birlikte taziyeleri Mücahitler Caddesi’nde bulunan evlerinde kabul ederken faillerin de hak ettiği cezayı almasını istedi. Hayriye Derin’in Çukurova Üniversitesi Hukuk Fakültesi 2. sınıf öğrencisi oğlu Burak ise gazetecilere açıklamalarda bulundu. "Bu organize bir olay, çete savaşı" Annesinin maganda kurşunu sonucu hayatını kaybettiğini anlatan ve hukuk fakültesini bitirmeden önce mağdur olduğunu söyleyen Derin, "Olay evimize çok yakın bir noktada oluyor. İlk duyumlarımıza göre iki grup arasında husumet olduğu söyleniyor. Fakat ben bu olayı basitleştirmiyorum. Daha organize bir olay. Yani çete savaşları gibi olduğunu düşünüyorum. Hukuk dünyasına giriş amacım mağdurların yanında olabilmekti. Maalesef bu olay sonrası mağdur olan taraf biz olduk. Her türlü hakkımızı arayacağız, bu olayın peşini bırakmayacağız" ifadelerini kullandı. "Katillerin bulunmasını istiyorum" Adalete güvendiğini ve annesinin katillerinin bir an önce bulunmasını istediğini aktaran Derin, "Maalesef giden geri gelmiyor. Türkiye Cumhuriyetinin adaletine, savcısına, hakimine, avukatına ve polisine güvenim sonsuz. Umarım adalet yerini bulacaktır. Failler belli ancak annemin katilleri hala bulunamadı. Annemin katillerinin bulunması için buradan herkese sesleniyorum. Her şeyin fazlasıyla yapılmasını istiyorum" diye konuştu. "Annem savcı olmamı isterdi" Hukuk fakültesini bitirdikten sonra giyeceği cübbeyi annesinin göremeyeceğini anlatan Burak Derin, "Annem, benim hep savcı olmamı isterdi ama ben de avukat olmak istediğimi söylerdim. Türkiye Cumhuriyeti adaletine ben güveniyorum. İnşallah bana gerek kalmadan bu olay çözülür. Cübbeyi giymemi annem göremeyecek ve bu gerçekten çok büyük bir boşluk. Olaydan sonra kardeşimin yanına gittiğimde buz kesmiş gibiydi. Acımız çok büyük, failler belli ve gerekenin yapılmasını istiyoruz" dedi.
İstanbul “Diş çürükleri kalp hastalıklarını tetikleyebilir” Diş çürüklerinin kalp hastalıklarını tetiklediğine dikkat çeken Periodontoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kadriye Merve Altıkat, “Özellikle doğumsal kalp rahatsızlığı olan çocuklar, yetişkinler, kalp kapağı protezi taşıyan hastalar, kalp ameliyatı geçirmiş veya kalp yetmezliği bulunan erişkinlerde diş çürükleri ciddi risk oluşturur. Hastalık baş göstermeden uygulanacak ağız ve diş sağlığı bakımı ile birlikte düzenli diş hekimi kontrolleri ile kalp hastalıkları yüzde 70 (önemli ölçüde) azaltabilir” dedi. Yaşamımızın her alanında dikkat etmemiz gereken ağız ve diş sağlığının önemi giderek artıyor. Ağız ve diş sağlığı, yaşamımızın her alanında daha fazla önem kazanıyor. Özellikle özen gösterilmeyen ağız hijyeni, bakterilerin kolay üremesine ve çeşitli sağlık sorunlarının ortaya çıkmasına neden olabiliyor. İstinye Üniversitesi Diş Hekimliği Fakültesi İSÜ Dent’ten Periodontoloji Uzmanı Dr. Öğr. Üyesi Kadriye Merve Altıkat, özen gösterilmeyen ağız ve diş sağlığının sadece diş kayıplarına sebep olmadığını, bununla birlikte kalp sağlığımızı da olumsuz yönde etkilediğine dikkat çekerken, periodontal hastalıklar denilen diş ve diş eti iltihabi hastalıklarının, kalp hastalıkları ile arasında doğrudan bir ilişkinin bilimsel olarak kanıtlandığını söyledi. “Doğumsal kalp rahatsızlığı olan çocuklar ve yetişkinler risk altında” Diş eti iltihabı ile kalp hastalıkları arasında bir ilişki olduğuna dikkat çeken Dr. Öğr. Üyesi Altıkat, “Genel sağlık durumunda hiçbir sorun yaşamayan insanlar için de risk oluşturan bu ilişki, özellikle doğumsal kalp rahatsızlığı olan çocuklar, yetişkinler, kalp kapağı protezi taşıyan hastalar, kalp ameliyatı geçirmiş veya kalp yetmezliği bulunan erişkinlerde ciddi risk oluşturur. Sadece çürük ve enfeksiyonlu dişlerin çekimi veya tedavisi sırasında değil, bazen sadece diş fırçalama esnasında gelişen kanamalarda dahi buradaki enfeksiyon etkenlerinin kan dolaşımına karışarak, kalpteki sorunlu bölgeye ulaşıp burada çoğalarak ciddi bir kalp enfeksiyonuna sebep olabilir” diye konuştu. “Kalp hastalığı olanlara diş tedavisi öncesi enfeksiyondan koruyucu antibiyotik verilir” Koruyucu önlemlerin önemine değinen Dr. Öğr. Üyesi Altıkat, “Enfektif endokardit olarak adlandırılan bu tehlikeli klinik vakayı önleyici korunma yolu olarak, riskli sınıfta bulunan ve kalp hastalığı olan hastalara diş tedavileri öncesinde enfeksiyondan koruyucu antibiyotik verilir. Ağız ve diş sağlığını ilgilendiren en ideal tedavi yöntemi koruyucu önlemlerdir. Hastalık baş göstermeden uygulanacak ağız ve diş sağlığı bakımıyla birlikte düzenli diş hekimi kontrolleri ile kalp hastalıkları yüzde 70 (önemli ölçüde) azaltabilir” dedi. “Her 2 ayda bir kullanılan diş fırçası yenilenmelidir” Ağız ve diş sağlığının, genel sağlığımızı doğrudan etkileyen önemli bir unsur olduğunu dile getiren Dr. Öğr. Üyesi Altıkat, “Ağız ve diş sağlığımızda oluşabilecek olumsuzlukların, hayati önem taşıyan organlarımızdan biri olan kalbimiz ve onu çevreleyen damar sistemi üzerindeki etkisini unutmamamız gerekir. Her 2 ayda bir kullandığımız diş fırçasını yenilememizin, diş aralarını her gün 1 defa diş ipi veya arayüz fırçası ile temizlememiz bu noktada önemlidir” ifadelerini kullandı. “Düzenli diş hekim kontrolü yapılmalıdır” Düzenli diş hekimi kontrolüne küçük yaşlardan itibaren başlanması gerektiğini vurgulayan Dr. Öğr. Üyesi Altıkat, “Ağız ve diş sağlığı konusunda, bebeklik döneminden başlayıp düzenli olarak diş hekimi kontrolünü aksatmamak ve yılda en az 2 defa olmak üzere düzenli diş hekimi ziyaretleri önem taşımaktadır. Ancak bu sayede ciddi diş ve diş eti hastalıklarına erken teşhis uygulayabiliriz. Rutin kontrollerin yanı sıra, bireylerin tüm hayatları boyunca sağlıklı bir ağız ve diş sağlığına sahip olabilmesi ve hayata sağlıkla gülümsemesi için doktoru ile iş birliği yapması önemlidir. Ağız bakımını öğretildiği şekilde doğru ve sürekli uygulaması gerekmektedir” şeklinde konuştu. Son olarak ağız ve diş sağlığına gereken önemi göstermenin, kalbimizi korumada önemli olduğunun altını çizen Dr. Öğr. Üyesi Altıkat, “Rutin kontroller ve doğru ağız bakım alışkanlıkları sayesinde sağlıklı bir gülümseme ve sağlıklı bir kalp için adımlar atabiliriz” dedi.