EĞİTİM - 23 Haziran 2021 Çarşamba 15:06

Eğitim-Bir-Sen 51. Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi açıklandı

A
A
A
Eğitim-Bir-Sen 51. Başkanlar Kurulu Sonuç Bildirgesi açıklandı

Eğitim-Bir-Sen 51.

Eğitim-Bir-Sen 51. Başkanlar Kurulu Toplantısı, Kızılcahamam’da yapıldı. Toplu sözleşme gündemli toplantının açılışında konuşan Memur Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, tüm kamu görevlilerine en düşük devlet memuru maaşının oranı kadar seyyanen zam verilmesi yönündeki taleplerini dile getirmeye devam edeceklerini ifade ederek, “Siyasi irade, toplu sözleşmeyi bir adil paylaşım fırsatı olarak gördüğünü ispatlamalı, toplu sözleşmeyi toplumsal sözleşmeye dönüştürmelidir” dedi.


Kamu İşveren Heyeti’nin beklentileri karşılamaktan uzak zam teklifi üzerine mutabakatsızlıkla sonuçlanan 5. Dönem Toplu Sözleşme’den bu yana kamu görevlilerinin ciddi ekonomik kayıplar yaşadığını kaydeden Memur Sen ve Eğitim-Bir-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “6. Dönem Toplu Sözleşme, hak kayıplarının giderilmesi için iyi bir fırsattır. Yetkililer, eğitim çalışanlarını yük değil, güç olarak görmeli; ‘sayısal çoğunluk’ mazeretinin arkasına sığınarak taleplerimize duyarsız kalmamalı, üstesinden gelinemeyecek toplumsal maliyetlere neden olmamalıdır” şeklinde konuştu.


Şube başkanlarının söz alarak gündeme ilişkin görüş ve önerilerini dile getirdikleri toplantının sonuç bildirgesine göre şu kararlar alındı:


"- Anayasa değişikliği konusunda irade ortaya konulması ve çalışmaların başlatılmış olması, millet iradesinin daha da güçlendirilmesi adına önemli bir adımdır. Bu adım, temel hak ve özgürlüklerin genişletilmesi ve güvence altına alınması açısından da yeni bir fırsat olacaktır. Yeni anayasada kamu görevlilerinin hakları ve güvenceleri yeniden ele alınmalı, standartları yükseltilerek ILO normlarına uyarlanmalıdır. Genel yetkili sendika olarak yapılacak bu yeni anayasada sendikal hakların ve normların evrensel standartlarda olması en büyük talebimiz ve beklentimizdir.


- 4688 sayılı Kamu Görevlileri Sendikaları ve Toplu Sözleşme Kanunu’nun kamu görevlilerinin mali, sosyal, özlük haklarının korunma ve geliştirilmesi, çalışma şartlarından kaynaklanan sorunlarının toplu pazarlık masasında çözümü konusunda yetersiz


kaldığı görülmüştür. Sendikal hak ve özgürlükler ile örgütlenme ve toplu pazarlık hakkının uluslararası hukuk normları ekseninde emeğin değeriyle ve akıtılan terle uyumlu hale getirilmesi kaçınılmazdır.


- 6. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde Kamu İşveren Heyeti sıfatıyla toplu sözleşme masasına teklif sunacak olan siyasi irade, bütçe kısıtları ve kamu maliyesi gerekleri mazeretini ileri sürerek kamu görevlilerinin özlük haklarına ilişkin taleplerine duyarsız kalmadan toplu sözleşmeyi bir adil paylaşım fırsatı olarak gördüğünü ispatlamalı; toplu sözleşmeyi toplumsal sözleşmeye dönüştürmelidir.


- Eğitim çalışanlarının mevcut sorunlarının çözülmesinin, mali ve sosyal haklarının geliştirilmesinin ülkemizin kalkınmasına büyük bir katkı sağlayacağı görülmelidir. Toplu sözleşme sürecinde Kamu İşveren Heyeti bu eksende hareket etmeli, eğitim çalışanlarını yük değil güç olarak görmeli; ‘sayısal çoğunluk’ mazeretinin arkasına sığınarak taleplerimize duyarsız kalmamalı, üstesinden gelinemeyecek toplumsal maliyetlere neden olmamalıdır.


- Siyasi irade tarafından sözü verilen 3600 ek gösterge ile ilgili ivedi olarak adım atılmalıdır. Tüm kamu görevlilerine 600 ek gösterge puanı verilerek adalet yerine getirilmelidir.


- Kadro istikrarını cebri yöntemle temin etmenin yolu haline gelen kamu görevlilerini eşi ile işi, sağlık ile işsizlik arasında tercihe zorlayan, temel hakların ihlal edildiği sözleşmeli istihdam biçimine karşıyız. Kamuda aynı işi yapan personel arasındaki statü farkı sonlandırılarak, bütün sözleşmeliler kadroya geçirilmelidir.


- Kariyer ve liyakat ilkesinin vücut bulmuş hâli olan görevde yükselme süreci, kurumların takdirine ve keyfî kararlarına bırakılmamalıdır. Tüm kamu kurumları açısından rutin ve düzenli bir şekilde görevde yükselme ve unvan değişikliği sınavları yapılmalıdır. Kamu personelinin mesleki ve kurumsal yükselme yolları açılmalı; özellikle tüm üniversiteleri kapsayan, keyfîliği giderecek ve mesleki yükselmeyi tesis edecek merkezî bir görevde yükselme süreci başlatılmalıdır.


- Öğretmenlik mesleğinin statüsünü yükseltecek, mesleği tüm aşama ve basamaklarıyla ele alacak, öğretmenlerin özlük ve sosyal haklarında iyileştirmeler yaparak sosyal itibarını daha da yükseltecek, ‘mesleğe destek, geleceğe hizmet’ niteliğinde bir meslek kanunu ihtiyacı artık karşılanmalıdır.


- Eğitim kurumu yöneticilerinin özlük hakları, üstlendikleri pedagojik ve idari sorumluluklarla orantılı olarak geliştirilmeli; eğitim kurumu yöneticiliği ikincil görev olmaktan çıkarılarak, kadrolu istihdama dönüştürülmelidir.


- 100 bini aşkın öğretmen açığı varken, 500 binin üzerinde öğretmen atama beklerken, ücretli öğretmenlik gibi hak kayıplarına neden olan güvencesiz istihdam türleriyle ihtiyacın giderilmeye çalışılması yanlıştır. Öğretmen açığının kapatılması için gerekli adımlar atılmalı, ek atama bekleyen öğretmenlerin sesi duyularak acilen en az 40 bin atama daha yapılmalıdır.


- Eğitim hizmetinin düzenli bir şekilde sürdürülebilmesini sağlayan, okul sisteminin vazgeçilemez unsurları olan şef, memur ve hizmetliler başta olmak üzere, genel idare hizmetleri ve yardımcı hizmetler sınıfı personelinin çalışma şartlarının iyileştirilerek maddi sorunlarının çözülmesi, eğitimin niteliğine ve verimliliğine katkı sağlayacaktır.


- Türkiye genelinde yapılan İLKSAN ilçe temsilciliği seçimlerinde üyeler, Sandığın yönetim zihniyetinin, işleyişinin ve yapısının değişimi konusunda net bir irade ortaya koymuştur. Bu değişim iradesinin Eylül ayında yapılacak olan il temsilciliği seçimlerine de yansıyacağı açıkça görülmektedir.


- Büyük Türkiye vizyonuna ulaşmaya imkân verecek olan üniversitelerin oluşabilmesi için eleştirel düşünebilen, medeniyet değerlerine vâkıf, dünyadaki gelişmeleri okuyabilen, vizyon sahibi fertler yetiştirmeyi hedefleyen, toplumsal kalkınmaya yönelik bilimsel bilgi üretiminin sağlanmasının yanı sıra, iş güvencesini esas alarak katılımcı bir yükseköğretim yönetimini önceleyen ’Yükseköğretimde Değişim ve Dönüşüm Beklentileri Öneriler’ raporumuzdaki tespit ve öneriler ışığında yeni bir yükseköğretim kanununa ihtiyaç vardır.


- Üniversite yönetimi konusunda köklü bir sistem değişikliğine ihtiyaç duyulmaktadır. Üniversite yönetimlerinin, personel ayrımı gözetmeksizin, uyum içinde, adil politikalar izleyerek evrensel üniversite misyonuna uygun hareket etmelerini sağlayacak yapısal dönüşüm için adımlar atılmalıdır.


- Üniversitelerimizde subjektif kriterler yerine üretilen bilgi ve değere odaklanan bir akademik yükselme sistemi uygulanmalıdır. Ayrıca iş güvencesi başta olmak üzere, özlük haklarının korunduğu ve geliştirildiği bir akademik personel yönetimi ile akademisyenlerin esas olarak araştırma ve bilgi üretmelerine imkân sağlayacak bir çalışma düzeni kurulmalıdır.


- İdari ve akademik personelin birbirini tamamlayan unsurlar olduğu gerçeğinden hareketle, idari personel, akademik personele tanınan yükseköğretim tazminatı, geliştirme ödeneği gibi temel bazı mali ve sosyal haklardan faydalandırılmalı; üniversitelerarası merkezî yer değişikliği hakkı tanınmalı, üniversite yönetiminde temsil edilerek görüş ve önerileri dikkate alınmalı, ayrımcılığa maruz bırakılmamalıdır.


- Eğitim hizmet kolunun genel yetkili sendikası Eğitim-Bir-Sen, hak, emek ve özgürlük mücadelesini yeni zeminlere taşıyarak; üyelerinin ve eğitim çalışanlarının haklarının korunup geliştirilmesi, ülkemizde demokratik zeminin güçlendirilmesi ve emeğin saygınlığının artırılması için yerelden evrensele sendikal yürüyüşünü kararlılıkla devam ettirecektir."

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Tuzla’da 8. Yakma Resim Sergisi sanatseverlere kapısını açtı Tuzla Belediyesi Rumeli Kültür Merkezi’nde 23 ustanın hazırladığı 70 eserden oluşan ‘8. Yakma Resim Sergisi’ sanatseverlere kapılarını açtı. 11 Mayıs tarihine kadar açık kalacak serginin küratörlüğünü Yusuf Ziya Güreken üstlendi. Tuzla Belediye Başkanı Av. Eren Ali Bingöl, “Sanatçılarımızın eserlerini ve kültür sanatı, Tuzlalılarla buluşturmanın önemini biliyoruz. Tuzla, kültür sanat kenti olarak anılacak, bunu sağlayacağız” dedi. İstanbul’un farklı ilçelerinden yakma resim sanatçıları, Tuzla Belediyesi ev sahipliğinde bir araya geldi. Ahşap, deri, süs kabağının üzerine yapılan toplam 70 yakma eserin yer aldığı sergiye ilgi oldukça yoğundu. Rumeli Kültür Merkezi’nde düzenlenen açılış törenine, Tuzla Kaymakamı Ümit Hüseyin Güney, Tuzla Belediye Başkanı Av. Eren Ali Bingöl, sanatseverler ve çok sayıda vatandaş katıldı. “Keyif aldığımız, gurur duyduğumuz işler çıkmış” Tuzla Belediye Başkanı Av. Eren Ali Bingöl, “Tuzla’nın kültür ve sanatla buluştuğu alan sayısını artırmamız lazım. Bugün Rumeli Kültür Merkezi’ndeyiz; yakma sanatı üzerine mükemmel eserler inceliyoruz. Hakikaten keyif aldığımız, gurur duyduğumuz işler çıkmış. Kültür sanatı Tuzla’da daha güçlü hale getirmeliyiz, getireceğiz de. Yazın, kapalı alanlardan açık alana taşıyacağız, sahildeki alanı güçlendireceğiz. Sanatçılarımızın eserlerini ve kültür sanatı, Tuzlalılarla buluşturmanın önemini biliyoruz. Tuzla, kültür sanat kenti olarak anılacak, bunu sağlayacağız” dedi. “Tuzla’dan başlayarak İstanbul’un değişik semtlerinde sergiler düzenledim” Emekli olduktan sonra yakma resim sanatına odaklandığını belirten serginin küratörü Yusuf Ziya Güreken, “Karma Sergi yapmaya karar verdikten sonra sosyal medya sayfalarından bu sanatı yapan sanatçıları buldum, bir araya topladım. Tuzla’dan başlayarak İstanbul’un değişik semtlerinde sergiler düzenledim. Bu 8’inci sergimiz; çok rağbet görüyor ve ziyaret edenler çok memnun kalıyor. Sergimizin ilkini Tuzla’da yapmıştım, şimdi sonuncusunu da burada yapıyorum. Tuzla’da başladım, Tuzla’da bitirdim. İnşallah başkaları devralır ve ben onlara destek olurum” ifadelerini kullandı. “Bir şeyler yapmak, üretmek çok güzel bir duygu” Yakma resim sanatını çok sevdiğini söyleyen ve sergiye bir eserini getiren ev hanımı Yeliz Erdem ise, “Yusuf Bey’in daveti sonucunda sergiye katıldım. Yakma resim sanatını İSMEK’te öğrendim ve evde çalışarak kendimi geliştirdim. Elimin yatkın olduğunu fark ettikten sonra büyük bir zevk aldım, çok mutlu oldum. Bir şeyler yapmak, üretmek çok güzel bir duygu. Buraya bir resimle katıldım ama devamı gelecek. Ahşap yakma çok bilinen bir sanat olmadığı için bu tür sergilerin açılması çok büyük önem arz ediyor. Özellikle ev hanımlarının bu tür sanat dallarıyla ilgilenmesi ayrı bir mutluluk veriyor” şeklinde konuştu. “Kısa sürede baya bir yol kat ettiğimi söylediler” Makine Yüksek Mühendisi Meltem Göktaş’ın eserleri de sergide öne çıkan eserler arasındaydı. Sergi ile ilgili düşüncülerini paylaşan Göktaş, “Ahşap Yakma sanatıyla yaklaşık 2,5 yıldır uğraşıyorum, kısa sürede baya bir yol kat ettiğimi söylediler. İşin içinde sabır söz konusu ama ben sevgiyle daha fazla ilerletebileceğime inandım ve başardığımı düşünüyorum. Yakma sanatı bilindik bir sanat olmadığı için bu tarz sergilerin düzenlenmesi, ziyaretçilerin sergiyi daha yakından tanımasına ve bu sanata yönelmesini sağlıyor” dedi.
Hatay Evlilik kredisine başvurusu onaylanan ve eğitimi başarıyla tamamlayan 141 çiftin evlilik telaşı başladı HATAY (İHA) – Depremin vurduğu Hatay’da evlilik kredisi başvurusu onaylanan ve eğitimi başarıyla tamamlayan 141 çiftin evlilik telaşları başladı. Devlet desteğiyle yeni bir yuva kuran Yılmaz çifti, gençlerin evlilik kredisine başvurmalarını gerektiğini belirtti. Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, evlenecek çiftleri desteklemek adına Aile ve Gençlik Fonunu kurmuştu. Fon tarafından desteklenen Evlenecek Gençlerin Desteklenmesi Projesi’nin ilk olarak deprem bölgesinde hayata geçirilmesi planlanmıştı. Proje çerçevesinde Hatay’da, 15 Şubat’ta başlayan evlilik kredisine 2 bin 321’den fazla çift projeye başvuruda bulundu. Başvurusu kabul edilen 141 çiftin evlilik öncesi eğitimleri Hatay’ın ilçelerinde başlamıştı. Eğitimlerini tamamlayan ve evlilik kredisi başvuru yapan çiftlerin ilk nikahları 15 Nisan tarihinden itibaren başladı. Başvurusu onaylanan ve eğitimleri tamamlanan 141 çiftin nikah süreçleri başladı. Deprem bölgesinde evlenecek gençlere umut olacak olan projeyle; evliliklerinin daha sağlam temeller üzerine kurulması ve gençlerin evliliğe teşvik edilmesi hedefleniyor. Evlenecek çiftin her ikisinin de aylık toplam brüt gelirinin 2 asgari geçmiyor olması, 18 - 29 yaş aralığında olunması ve başvuru tarihi itibariyle resmi nikah gününe en az 2 en fazla 6 ay kalmış olması başvuru şartlarının temel şartları arasında yer alıyor. “Gençlerin bu krediye başvurmalarını tavsiye ediyorum” Gençlerin evlilik kredisine başvurmalarını tavsiye eden Vecih Yılmaz, “Evlilik kredisi bize yardımcı oldu. Gençlerin bu krediye başvurmalarını tavsiye ediyorum. Yine de bir nebzede olsa yardımcı oldu. Evlilik kredisi başvuru sürecinde herhangi bir zorluğu yok. Başvuru yapıyorsunuz. 1,5 ay bekliyorsunuz. Sizi aradıktan sonra eğitimlere katılıyorsunuz. 3 eğitim aşamasından geçiyorsunuz. Nikah kıyıldıktan sonraki ay para hesabınıza yatıyor. Nikahtan sonra 2 eğitime katılıp süreci tamamlıyoruz” dedi. “Evlilik kredisinin miktarı çokta yüksek olmasa bile bize büyük bir desteği oldu” Evlilik kredisinin evlilik sürecinde büyük desteği olduğunu ifade eden Burcu Yılmaz, “Evlilik kredisinin miktarı çokta yüksek olmasa bile bize büyük bir desteği oldu. Evlilik aşamasında 150 bin TL’yi çok az bir miktar olarak görüyoruz ama çok yardımcı olduğu noktalarda oldu” şeklinde konuştu. “Evlilik kredisinin miktarının iyi olduğunu belirtip devletimize teşekkür eden çiftlerimiz oldu” Evlilik kredisi için başvuru yapan çiftlerin sayısının çok yükseldiğini belirten nikah memuru Niyazi Yalçın, “Yaz aylarına doğru giderken 2 hafta öncesine kadar evlilik kredisi öncelik olarak çok başvuru aldık. Evlilik kredisinde yüksek bir başvuru var. Pilot bölge olarak Hatay’dan başlamaları çok güzel oldu. Çiftlerimize özellikle evlilik kredisini soruyoruz. Çiftlerimiz için baya faydalı, bütçelerinin yarısından fazlasını karşıladığını ve bu miktarında iyi olduğunu belirtip devletimize teşekkür eden çiftlerimiz oldu. Bizde evlilik kredisini çiftlerimize anlatıyoruz. Devletimiz evlenen genç çiftlerimize böyle bir fon hazırladığını ve pilot bölge olarak Hatay’ı seçtiklerini söyleyerek tavsiye ediyoruz” ifadelerini kullandı.
Isparta Gelen çarptı, giden çarptı Isparta’da park halinde duran motosikletin 3 farklı kazaya karıştığı anlar güvenlik kameraları tarafından kaydedildi. Sahibinin iş yeri önüne park ettiği motosiklet, bölgede yaşanan 3 kazadan da payına düşeni aldı. Kent merkezinde esnaflık yapan Yavuz Şimşek’in Özkanlar Kavşağı’ndaki iş yeri önüne park ettiği motosikletin kaza serisi kontrolden çıkan kamyonetle başladı. 26 Kasım tarihindeki ilk kaza gece saat 03.00 sıralarında yaşandı. Yolun karşı şeridinden gelen ve sürücünün kontrolünden çıkan kamyonet demir korkulukları aşarak iş yeri önünde, park halindeki 32 ABZ 022 plakalı motosiklete çarptı. Hızını alamayan kamyonet elektrik panosuna da çarparak durabildi. Motosiklet sahibi Şimşek, savrulup hasar gören motosikletini kaldırıp aynı yere yeniden park etti. Bu kazanın ardından aynı gecenin sabahında 07.00 sıralarında bu kez geri manevra yapan otomobil motosiklete çarparak hasar verdi. Çarpmasına rağmen durumu fark edemeyen sürücü motosikleti altına alıp sürüklerken çevredeki vatandaşların uyarısıyla durumun farkına vardı. İki kazadan yaklaşık 6 ay sonra 29 Nisan akşamında ise yine aynı yerde park halindeki motosiklete bu defa sürücüsünün hakimiyetini kaybettiği bir otomobil çarptı. Kaza sonrası otomobil sürücüsü motosikleti otomobilin bagajına yükleyip, olay yerinden ayrıldı. Aynı sürücü kazadan dakikalar sonra sonra bu kez park halindeki bir minibüse çarptı ve otomobilin bagajından fırlayan motosiklet yola savruldu. İhbar üzerine olay yerine sağlık ve polis ekipleri sevk edildi. Yaralanan sürücü M.A. sağlık ekiplerinin ilk müdahalesinin ardından hastaneye kaldırıldı. Kaza ile ilgili soruşturma başlatılırken, Yavuz Şimşek’e ait motosiklet ise dava süreci nedeniyle yediemin otoparkına çekildi. Bu arada, 3 farklı kaza, iş yerinin güvenlik kamerası kayıtlarına yansıdı.