POLİTİKA - 14 Ekim 2021 Perşembe 15:38

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Yunus Emre’nin ‘Yaratılanı sevdim yaratandan ötürü’ sözü Türkçe üzerinden evrensel bir mesajdır”

A
A
A
Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü Kalın: “Yunus Emre’nin ‘Yaratılanı sevdim yaratandan ötürü’ sözü Türkçe üzerinden evrensel bir mesajdır”

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Yunus Emre’nin Türkçe’de bu kadar yetkin bir ifade kabiliyetine erken dönemde kavuşmuş olmasının miras bıraktığı geleneğin, birikimin, elinden, kalbinden ve dilinden geçtikten sonra yeniden üretilmesini ifade ettiğini belirterek, “Yunus Emre’nin ‘Yaratılanı sevdim yaratandan ötürü’ sözü Türkçe üzerinden evrensel bir mesajdır.

Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, Yunus Emre’nin Türkçe’de bu kadar yetkin bir ifade kabiliyetine erken dönemde kavuşmuş olmasının miras bıraktığı geleneğin, birikimin, elinden, kalbinden ve dilinden geçtikten sonra yeniden üretilmesini ifade ettiğini belirterek, “Yunus Emre’nin ‘Yaratılanı sevdim yaratandan ötürü’ sözü Türkçe üzerinden evrensel bir mesajdır. Bunda hiç şüphe yok” dedi.


Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü ve Cumhurbaşkanı Başdanışmanı İbrahim Kalın, Ankara Üniversitesi tarafından düzenlenen ‘Dünya İnsanlığı İçin Ortak Bir Değer: Yunus Emre ve Bir Medeniyet Dili: Türkçe’ konulu panele katıldı. Sözcü Kalın, açılış konuşmasında sözlerine panelle ilgili birkaç gözlemle başlamak istediğini belirterek, “Bu programda hiç kadın bilim insanımız yok. Neden? Dili çocuğa ilk öğreten annedir. Biz biliyoruz ki önce söz vardır. İnci bu sözle başlar. ’Önce söz vardı’ tarihsel bir gelişimi değil, metafizik bir ilkeyi ifade eder. Çünkü yaratılış bir sözle başlamıştır. Yaratıcının ol emriyle başlar. Önce söz vardı. Aslında sonda da sadece bir nefes olacak” dedi.



“Büyük düşünürlerin, şairlerin, filozofların, sanatkarların başında şüphesiz Yunus Emre gelir”


Haçlı seferlerinin etkisini yitirmesi ile Moğolların büyük oranda İslamlaşmak suretiyle bir kısmının geri çekilip, bir kısmının da kaldıkları bölgelerde Müslüman olmak suretiyle İslam coğrafyasına, kültürüne asimile olduklarını dile getiren Sözcü Kalın, şunları söyledi:


“Artık 14. yüzyılda ne Moğol istilasının ne Haçlı seferlerinin etkisinden bahsetmiyoruz. Bu büyük dönüşümü gerçekleştiren, yeniden inşa sürecini gerçekleştiren büyük düşünürlerin, şairlerin, filozofların, sanatkarların başında da şüphesiz Yunus Emre gelir. Tabii Yunus bir şair. Düşüncesini şiir yoluyla ifade etmiş bir büyük, bilgi, arif. İslam’ı ihsan makamında yaşamış bir kul. Bunu söylerken Yunus Emre’nin sözün ustası bir edebiyatçı olarak algılanmasını ihtiyatla karşılamamız gerektiğini düşünüyorum. Çünkü düşüncede derinlik olmadan sözde ustalık olmaz. Her büyük sanat eserinin arkasında mutlaka derin bir ana fikir vardır. İster ressam olun, ister şair olun, ister müzisyen olun. Hangi sanat dalında çalışırsanız çalışın ortaya bir büyük eser koyuyorsanız o eserin arkasında mutlaka bir büyük fikir vardır.”



“Yunus Emre’nin ‘Yaratılanı sevdim yaratandan ötürü’ sözü Türkçe üzerinden evrensel bir mesajdır”


Yunus Emre ile ilgili olarak Türkçe’de bu kadar yetkin bir ifade kabiliyetine erken dönemde kavuşmuş olmasının miras bıraktığı geleneğin, birikimin, elinden, kalbinden ve dilinden geçtikten sonra yeniden üretilmesini ifade ettiğini belirten Sözcü Kalın, “Yunus Emre’nin ‘Yaratılanı sevdim yaratandan ötürü’ sözü Türkçe üzerinden evrensel bir mesajdır. Bunda hiç şüphe yok. Fakat bunu zaman zaman modern hümanizma olarak takdim edilmesi konusunda da bir ihtiyat kaydını düşmemiz gerekiyor. Çünkü modern anlamda hümanizm klasik döneme geri götürülebilecek bir felsefi doktrin değildir. Klasik hümanizm yani insan sevgisi, insancıllık gibi bir şeyden bahsedeceksek o ancak ve ancak insanın yaratıcısı ile ve alemle olan ilişkisi bağlamında anlam kazanan bir hümanizmadır. O yüzden Yunus Emre, ‘Yaratılanı sevdim, yaratandan ötürü’ der. İnsanlar arasındaki hukuku tanzim ederken yani insanın insanı sevmesi gerektiğini, sayması gerektiğini anlatırken aynı şekilde insanın tabiata saygılı, hürmetli davranması gerektiğini anlatırken bunu yatay bir perspektifle değil dikey metafizik bir perspektifle ortaya koyar” diye konuştu.



“Cumhurbaşkanımızın yetkin liderliği ve dirayetli duruşu sayesinde Hayvanları Koruma Yasası’nı nihayet Meclisten çıkardık”


Çevre meselesi konusunda Yunus Emre’nin çiçekle konuştuğu hikayeye dikkat ettiğinde sadece yatay manada bir tabiat aleminden bahsetmediğini anladığını söyleyen Kalın, “Esma’ül Hüsna’dan biri olan El Muhit isminden bahsediyor aslında. Her şeyi kuşatan. Bugün bir çevre felsefesi ortaya koyacaksak ve bunu Ahmet Yesevilerin, Yunus Emrelerin, Mevlanaların ortaya koyduğu felsefi ve sanatsal birikimden hareketle yapacaksak bu derinlikte ele almak zorundayız. El Muhit ismi ile bir çevre felsefesi geliştirdiğimizde bakın eşyaya bakışınız nasıl değişecek. Kendi tasarrufumuzda istediğimizi yapacağımız, istediğimiz zorbalığı uygulayabileceğimiz nesneler olmaktan çıkartıp alemi bize emanet edilmiş, bize verilmiş bir emanet olarak görmeye başladığımızda bakın hayvanlara, bitkilere ve diğer canlılara bakışımız nasıl değişecek. Hamdolsun Cumhurbaşkanımızın yetkin liderliği ve dirayetli duruşu sayesinde Hayvanları Koruma Yasası’nı nihayet Meclisten çıkardık. Çok önemli bir adım. İklim değişikliği ile ilgili de son dönemde çok önemli adımlar atıldı. Bir bakanlığımızın adı değişti bundan dolayı. İnşallah bu alanda adımlar atmaya da devam edeceğiz. Emisyonların sıfıra indirilmesi için de 2053 hedefini ortaya koyduk. Bunun gibi adımlar atmaya devam ediyoruz. Bunu yaşatacak olan bizim doğru bir perspektife sahip olmamızdır” dedi.


Kalın, konuşmasının ardından ‘Yunus Emre Gel Gör Beni’ sergisini gezerek tabloları inceledi. Kalın, burada bir süre tasavvuf müziği dinletisi eşliğinde sanatçıların icra ettiği ebru çizimini izledi.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Mersin MERCEK’te kuaförlük kursu başladı Kadın ve genç istihdamını artırmak için verdiği kurslara hız kesmeden devam eden Mersin Büyükşehir Belediyesi, Halkkent MERCEK Meslek Edindirme ve Eğitim Merkezi’nde kuaförlük kursu ile zanaat öğrenmek isteyenlere kapılarını açtı. Kuaförlükten bahçıvanlığa, İngilizce dil eğitiminden hasta-yaşlı bakım hizmetlerine, tıbbi aromatik bitki yetiştiriciliğinden temel makyaj eğitimine kadar bir dizi kursa ev sahipliği yapan kurs merkezinde belgelerini alanlardan kimileri kendi iş yerini açarken kimileri de belediyede iş bulma şansı yakaladı. Bine yakın kursiyeri mezun ettiklerini söyleyen Halkkent MERCEK sorumlusu Latife Eşiyok, “Biz genelde istihdama yönelik kurslar açarak vatandaşlarımızın daha çok iş sahalarına yönlendirmeyi amaçlıyoruz. Halkkent’teki vatandaşlarımız şehir merkezindeki vatandaşlarımıza oranla daha dezavantajlı kesimde kalıyorlar. Biz de bu hizmeti ayaklarına getirerek daha çok insana ulaşıyoruz, özellikle kadın istihdamına yönelik kurslarımızı daha çoğaltarak yardımcı oluyoruz” dedi. Kursların bitmesinin ardından kursiyerleri Kariyer Merkezine yönlendirdiklerini söyleyen Eşiyok, “’Teksin Mersin’ uygulaması üzerinden her ayın 15 ve 20 tarihleri arasında hangi kursları açtığımızı paylaşıyoruz. Bu şekilde vatandaşlarımız online olarak bize başvuru yapabiliyorlar” diyerek, online başvuru yapamayanların da kurs merkezine gelerek başvuru yapabileceğini söyledi. Eşiyok, “Biz daha çok kurs açarak, daha çok vatandaşımıza ulaşmaya ve istihdamı artırmaya yönelik çalışmalarımıza devam edeceğiz” diye konuştu. “Kursiyerlerimiz çok şanslı” Sabah temel makyaj eğitimi, öğleden sonra ise fön çekim tekniklerini gösterdiklerini söyleyen eğitmen Türkan Şahgül, “Öğrencilerimizi yetiştiriyoruz, kuaförde neler yapılıyorsa burada da öğrencilerimize öğretmeye çalışıyoruz. 12 kursiyerimiz devam ediyor. Bütün eğitimleri alıyorlar” ifadelerini kullandı. Ustalık belgesi almak için 832 saat eğitim alınması gerektiğini söyleyen Şahgül, “Kursiyerlerimiz bu konuda çok şanslı. Normalde bu tarz kursları özel ve çok yüksek ücretlerde veriliyor. Çok memnunuz, bize böyle güzel hizmetleri sunduğu için Büyükşehir Belediyesine teşekkür ediyorum” diyerek, kurslardan mezun olup iş yeri açan kursiyerlerinin de olduğunu belirtti. “Neden geleceğin kuaförlerinin Halkkent MERCEK’ten çıkmasını istemeyelim?” Uzun zamandır MERCEK’te kurslara katıldığını söyleyen Kerem Akıllıok, güler yüzlü bir ekipten aldığı eğitimden çok memnun olduğunu vurguladı. Kuaför olmayı hayal ettiğini söyleyen Akıllıok, “Neden geleceğin kuaförlerinin Halkkent MERCEK’ten çıkmasını istemeyelim? Buradan Vahap Başkanımıza böyle bir kursu Halkkent bölgesinde bize sağladığı için çok teşekkür ediyorum. Çünkü bir tık daha şehirden uzakta kalıyoruz. Ulaşım tabii ki de her yere var ama bu tarz bir kurs yerini buraya açtığı için ayrıca teşekkür ederiz” diyerek, bu kursların bitiminde kuaför olmayı hayal ettiğini ve ilerde kendi iş yerini açacağını söyledi. “Tarak tutmayı bile bilmezken şu an fön çekebiliyoruz” Kendisi için bu kursların inanılmaz bir fırsat olduğunu vurgulayan Emine Özdoğan ise “Kursun açıldığını duyunca hemen başvurdum. İyi ki de katılmışım. Gerçekten bir ev hanımının gelip kendini geliştirebileceği güzel bir kurs. Hocalarımız sağ olsun bu konuda bize çok yardımcı oluyor. Tarak tutmayı bile bilmezken şu an fön çekebiliyoruz, makyaj konusunda yine öyle fırça tutmayı bilmezken şuan öğreniyoruz. Kendimizi daha çok geliştireceğiz ve eğitmenlerimiz bu konuda üzerine düşen her şeyi yapıyor, üzerimize çok düşüyorlar” sözlerine yer verdi. Kurslardan yararlanmak isteyen kadınlara seslenen Özdoğan, “Evde televizyonun karşısında vakit geçirmek yerine burada gelip kendimizi geliştirebiliriz. Bulunmaz bir fırsat. Teksin üzerinden başvurularını yapabilirler” dedi.
Gaziantep Sürücü 9 kişinin öldüğü kazayı hastalığına bağladı Gaziantep’in İslahiye ilçesinde beton tankerinin yolcu minibüsüne çarptığı ve 9 kişinin öldüğü, 11 kişinin yaralandığı kazanın ardından tanker sürücüsü Mehmet Göğüş’ün ifadesi ortaya çıktı. Göğüş, hızının 70-80 kilometre arasında olduğunu ve tansiyon hastası olduğunu ifade ederek gözlerinin karardığını söyledi. Gaziantep’in İslahiye ilçesinde beton tankerinin yolcu minibüsüne çarptığı ve 9 kişinin öldüğü, 11 kişinin yaralandığı kazanın ardından her iki sürücünün ifadeleri ortaya çıktı. Tanker sürücüsü Mehmet Göğüş, hızının 70-80 kilometre arasında olduğunu belirtirken minibüs sürücüsü Latif Örs, “Kamyon o kadar hızlıydı ki lastikleri yerden kesilerek adeta uçarak bize doğru geliyordu” dedi. “Tansiyon hastasıyım gözlerim karardı” Tanker sürücüsü Mehmet Göğüş, "Narlı ilçesinden Kalesan firmasına ait araçla firmaya ait beton maddesini yükleyerek İslahiye’de bulunan Güçlü beton firmasına saat 11.00 civarında boşalttıktan sonra Pazarcık ilçesine doğru giderken ne alkol kullandım ne de uykusuzdum. Yola çıktıktan 5 dakika sonra gözlerimin karardığını hatırlıyorum. Ben tansiyon hastasıyım düzenli olarak ilaç kullanırım. Kalp, şeker, tansiyon hastalıkları mevcuttur. Araçtaki hızım 70-80 kilometre arasındaydı. Rahatsızlandığımı düşünüyorum hiçbir şey hatırlamıyorum” ifadelerini kullandı. “Kamyon adeta uçarak bize doğru geliyordu” Minibüs sürücüsü Latif Örs ifadesinde, “27 K 5127 plakalı yolcu minibüsünde Hatay yolu istikametinde ilerlerken ağabey mevkiinde karşı şeritten hızla beton mikser aracının bize doğru yaklaşmakta olduğunu gördüm. Kamyonun hızı o kadar yüksekti ki lastiklerin yerden kesildiğini gördüm. Araç uçar vaziyette bize doğru geliyordu. Durumu fark eder etmez aracı sağa doğru kırdım. Kaçmaya çalıştım ancak kaçamadık. Trafik kurallarına uygun şekilde hareket ettim” dedi
Trabzon Şoförler hariç herkesi suçladı, hainlikle itham etti Trabzon’un Sürmene ilçesinde 2 Mayıs günü yaşanan dolmuşçu-öğrenci servisi kavgası ile ilgili konuşan Sürmene Şoförler Odası Başkanı Ekrem Yılmaz, olaya karışan şoförlerin dışındaki herkesi hainlikle suçlayarak ülkedeki 1,5 milyon şoför esnafının Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ başta olmak üzere Trabzon Büyükşehir ve Sürmene Belediye Başkanları hakkında tazminat davası açmalarını istedi.Sürmene Şoförler Odası Başkanı Ekrem Yılmaz, Trabzon’un Sürmene ilçesinde Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) Deniz Ulaştırma İşletme Mühendisliği öğrencileri ile dolmuş şoförleri arasındaki 2 Mayıs günü yaşanan darp olayı ile ilgili Trabzon Gazeteciler Cemiyeti’nde bugün bir basın toplantısı düzenledi.Toplantıda hayli öfkeli ve gergin olduğu gözlenen Yılmaz, “Sürmene’de öğrenciler ve minibüs şoförleri arasında bir olay yaşandı. Savcılığa intikal etti. Savcı karakolda ifadeleri aldı. Öğrenciler ve şoförler gözaltına gerek olmadığı kanaatiyle serbest bırakıldı. Daha sonra bir durak görevlisi ile vatandaşlar gözaltına alınıyor. Nezarette sabaha kadar bekletiliyorlar. Gece 3’te karakol, şoförleri adliyeye gönderiyor. Sürmene Belediye Başkanı yanında bürokratla beraber geliyor, hakimlerle görüşüyor. Olayla ilgili Sürmene belediye başkanı sosyal medyada algı yapıyor. Diyor ki, biz Trabzon Valiliği, Sürmene Kaymakamlığı koordinasyonunda rektörlükle beraber belediye otobüslerini Sürmene’ye göndereceğiz, kampüse kadar çıkacaklar. Yani şoförler suçlu görülüyor” dedi.Konuşmasında Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Metin Genç’i de suçlayan Yılmaz, “ ’Öğrencilerin yanındayım. Öğrencileri taşıma işini üstleneceğim, belediye arabaları ile öğrencileri bedava taşıyacağım’ diyor. O da şoförlerin suçlu olduğuna dair algı yapıyor. Trabzon Büyükşehir Belediye Başkanı şoföre karşı hainlik yapıyor. Kumpas kuruyor. Bunları açıkça söylüyorum. Söylemeye de devam edeceğim. Trabzon Belediye Başkanını tüm Sürmeneli bütün bürokratlara şikayet ediyorum. Şoförün üzerinde algı yaptığı için haindir. Benim şoförümü terörist diyerek hain ilan ettiği için kesinlikle haindir” diye konuştu.Ekrem Yılmaz konuşmasında sosyal medyada kendilerine yönelik bir linç kampanyası yürütüldüğünü de ifade ederek “Çocuklardan biri tweet atıyor. Diyor ki, ‘Sürmene’de durdurulup gasp edildik. Arabadan aşağı alındık ve şoförler tarafından gasp edilip dövüldük.’ Kesinlikle böyle bir şey yok. Öğrenciler şoförleri dövdü. Bu da tespitlidir. Ümit Özdağ, Trabzon Belediye Başkanı ve Sürmene Belediye Başkanı hakkında 1,5 milyon şoförün tazminat davası açmasını rica ediyorum” çağrıda bulundu.