YEREL HABERLER - 02 Mart 2014 Pazar 09:42

Beyin Ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof Dr Nejat Akalan

A
A
A
Beyin Ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof Dr Nejat Akalan

“İLACA DİRENÇLİ EPİLEPSİ HASTALARI İÇİN UMUT IŞIĞI OLAN AMELİYATLARDA BAŞARI ORANI YÜZDE 80’E ULAŞIYOR”
BAYRAM KILINÇER
Beyin ve Sinir Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Nejat Akalan, beynin bir ya da birkaç bölgesinde ortaya çıkan geçici anormal elektrik aktivite ile kendini gösteren epilepsi hastalığının tedavisinde cerrahinin önemli yer tuttuğunu söyledi. Akalan, ilaca dirençli epilepsi hastaları için umut ışığı olan ameliyatlarda ise başarı oranının yüzde 80’e ulaştığını söyledi.
Hastalıkla ilgili açıklamalarda bulunan Akalan, bazen basit bir göz dalması olarak kendini gösterse de epilepsinin, kişilerin günlük hayatlarını devam ettirmelerini olanaksız kılan nöbetlere yol açabildiğini ifade ederek, “Özellikle çocukluk çağındaki nöbetlerin sıklığı ve şiddeti, onların gelişimini olumsuz etkilediği için önem taşıyor. Epilepsi hastalarının yüzde 80’i ilaçla tedavi edilebilen nöbetler geçirse de, geriye kalan kısmı ilaca direnç gösterdiği için cerrahi yöntemler devreye giriyor. Epilepsi genel olarak cins, ırk ya da yaş ayrımı olmaksızın toplumda her 100-150 kişiden birinde ilaç kullanmayı gerektirecek nöbetlere yol açmaktadır. Beynin bir ya da birkaç bölgesinde ani ve düzensiz nöronal aktivite ile ortaya çıkan epilepsi, kısaca olağandışı uyarılma sorunu olarak da tanımlanıyor. Nöbetlerin anormal bir nöronal aktivite sorunu olduğu göz önüne alındığında, epilepsiye neden olan odakların beyinde sadece nöronların bulunduğu yerde oluştuğu ortaya çıkar" dedi.
NÖBETLERİN SIKLIĞI ÖNEM TAŞIYOR
Nüfusun büyük çoğunluğunun ömründe bir kez epileptik nöbet geçirdiği varsayıldığını kaydeden Akalan, “İlaç tedavisi gerektirecek ve günlük yaşantıyı etkileyecek sıklık ve şiddette nöbet geçirilmesi ise epilepsi hastalığı olarak kabul ediliyor. Odağa bağlı olarak epilepsinin yol açtığı nöbet de değişiklik gösteriyor. Basit bir göz dalgınlığından titremeye ya da bilinç kaybına kadar uzanan şiddette ve türde etkileri olabileceği gibi, bazen odaktan yayılan anormal dalgalar çok hızlı hareket edip dağılarak daha uzak bölgelerde de nöbet görülmesine yol açıyor. Her on epileptik hastadan sekizinde tek ilaçla nöbetleri kontrol altına almak mümkün oluyor. Burada üzerinde durulması gereken önemli konu, nöbetlerin sıklığı. En basit bir nöbet bile kişinin yaşına ve mesleğine bağlı olarak kendisinin ve çevresindekilerin hayatını tehdit eden bir unsura dönüşebiliyor” dedi.
KİMLERE CERRAHİ TEDAVİ UYGULANIYOR?
Cerrahide uygulanan yönteme ilişkin bilgiler veren Prof. Dr. Nejat Akalan şunları söyledi: “Epilepsi nöbetlerini durdurmaya yönelik cerrahi işlemleri iki gruba ayırmak gerekiyor. Bazen odağı bulup tamamen çıkarmak gerekiyor. Bu işlem genellikle, bir iyi huylu olan, kendi haline bırakıldığında hastaya zarar vermesi beklenmeyen ancak orada olduğu için nöbete neden olan bir tümörün alınmasında kullanılıyor. Bunun yanı sıra doğuştan gelen yapısal bazı bozukluklarda, beynin kabuk denilen gri çeperindeki hücrelerin kontrolden çıkarak normalden farklı aktivite göstermesi ile ortaya çıkan displazi durumlarında da odak çıkarmaya gidiliyor. Odaklar çıkarıldığında hastaya ek bir sıkıntı vermeyecekse, bu grup en iyi cerrahi adayı. Bazen film ya da radyoloji ile sorun olduğu gösterilemeyen, tamamen normal görünüşlü bir alanda anormal elektrik aktivitesi görülüyor. Bu odak çıkarılıp mikroskopik düzeyde incelenince radyolojiye yansımayan bozukluklar bulunabiliyor. Odağın çıkartıldığı cerrahi girişimlerde amaç, kişinin nöbet geçirmesinin önlenmesi ve ilaç kullanma gereksiniminin de ortadan kalkması”. Bazen epileptik odaklar birden fazla olabiliyor. Böyle durumlarda nöbet sıklığı ve şiddetini azaltmaya yönelik olarak cerrahi girişimler uygulanıyor. Palyatif yöntem olarak tanımlanan bu cerrahi işlemler arasında halk arasında “pil” olarak bilinen Vagus Sinir Stimülasyonu da yer alıyor. 90’lı yıllarda uzun denemelerden sonra onay alan bu yöntemin amacı, beyinden çıkan anormal elektrik aktivitesine karşı belli aralıklarla beyne uyarı gönderilmesiyle, nöbetin başlamasının önlenmesi, etkinin azaltılması ve yayılmasının engellenmesi. Boynun sol tarafındaki vagus sinirine yerleştirilen elektrot ve göğüs bölgesinde cilt altına konulan pil, kablo ile birbirine bağlanıyor ve karşı dalga üretiyor. Cerrahi yöntemlerin sonuçları ise yüz güldürücü. Erişkinlerde en çok görülen ilaca dirençli temporal lob epilepsisinde hastanın nöbetsiz yaşama olanağının sağlanması şansı yüzde 80’e kadar çıkıyor. Burada uygun hasta seçimi de önem taşıyor. Bazı durumlarda ise odak çıkarılsa bile beyin kendisi yeni devreler oluşturarak anormal aktivitesine devam edebiliyor. Bu da beynin özelliği olarak kabul ediliyor”.
YENİLİKLER BAŞARIYI ARTIRIYOR
Epilepsinin, iki gruba ayrıldığını kaydeden Akalan, “Bazı nöbetler beyindeki başka bir rahatsızlığın belirtisi olabiliyor. İyi huylu beyin tümörlerinin büyümesi ve çevre dokuya yaptığı basınca bağlı olarak meydana gelen nöbetler, sara yani epilepsi olarak kabul edilmiyor. Bu nedenle, her nöbetin nedeninin bulunması önem taşıyor. Gözle görülür bir neden olmaksızın meydana gelen nöbetlerle kendini gösteren epilepside, durum genellikle bir ilaçla kontrol altına alınabiliyor. Ancak hastaların yüzde 20’sinde ilaca rağmen nöbetler devam ediyor. İkinci bir ilaç ya da cerrahi yöntemler bu hasta grubunda devreye giriyor. Burada odağın belirlenmesi ve hastaya zarar vermeden cerrahi yöntemlerle alınması tedavide önemli bir başarı sağlıyor. Görüntüleme teknolojisindeki yenilikler sayesinde, ilaca dirençli grupta yer alan epilepsi hastalarının yarısı cerrahi yöntemlerden faydalanabiliyor. Önceki yıllarda bir odak olduğu düşünüldüğü halde bu görüntülenemediği için ameliyat da gerçekleştirilemiyordu. Fokal epilepsi olarak tanımlanan tek odaktaki anormal elektrik aktivitesine bağlı sara hastalarında, bu odaklar çıkartıldığında hasta ömür boyunca bir daha nöbet geçirmeyebiliyor. İlaç kullanmasına da gerek kalmıyor” dedi.
Akalan tanı yöntemlerini ise şöyle ifade etti: “Nedenleri tam olarak bilinemese de genetik yatkınlık, doğum öncesi ve sonrası kimi hastalıklar gibi durumlara bağlı olabileceği düşünülen epilepsinin tanısında ilk adım, hastanın öyküsünün alınması. Ardından beyin elektrosu çekilerek, beyin dokusundaki bozukluklar ortaya konmaya çalışılıyor. Şüpheli bir durum ortaya çıktığında ise, EEG video-monitarizasyon sisteminden yararlanılıyor. Hastanın hem beyin aktivitesi hem de görüntüsü kaydedilerek eşleştiriliyor. Bu yöntem epilepsinin türünün belirlenmesinde de önemli. Odak şüphesi olduğunda, sonraki adım ayrıntılı radyolojik inceleme oluyor. Bunun için MR ve PET görüntüleri alınıyor. Radyolojik olarak tamamen normal görünümlü hastalardaki patolojinin elektrofizyolojik olarak gösterilmesi sağlanıyor. Bölgelin çıkarılabilir olması ve hastada soruna yol açmaması, kişileri epilepsi cerrahisi adayı yapıyor. Epilepsi hastalığı özellikle çocuklar için büyük önem taşıyor. Henüz fonksiyonel açıdan gelişimin tamamlanamamış olması nedeniyle sürekli anormal aktivite meydana gelmesi, çocukların normal gelişimini engelliyor. Sık nöbet geçiren, bu durumu fark edilemeyen çocuklarda öğrenme ve algılama olumsuz etkileniyor. Çocuklar olması gereken sosyal, bilişsel ve psikolojik kapasitelerine ulaşamıyor.”
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İzmir Milyonluk tekneler İzmir’de vitrine çıktı Denizcilik sektörünün üreticilerini ve önemli markalarını deniz tutkunlarıyla buluşturan MAST İzmir Boat Show-Tekne, Tekne Ekipmanları ve Deniz Aksesuarları Fuarı, fiyatı on milyonlarca lirayı aşan tekneleri görücüye çıkardı. Yerli ve yabancı firmaların ürünlerinin sergilendiği fuar deniz tutkunlarının akınına uğrarken, birbirinden değerli tekneler için satış görüşmeleri de yapıldı. Fuara olan ilgi katılımcı firmalar tarafından memnuniyetle karşılandı. İzmir Büyükşehir Belediyesi’nin ev sahipliğinde, İZFAŞ ve ED Fuarcılık ortaklığında bu yıl ikinci kez düzenlen MAST İzmir Boat Show - Tekne, Tekne Ekipmanları ve Deniz Aksesuarları Fuarı, Fuar İzmir’de devam ediyor. 5 Mayıs’a kadar B ve C holünde devam edecek MAST İzmir Boat Show’da insan gücüyle çalışan su motorları, elektrikli sörf tahtaları, sürat tekneleri, boyutu 16 metreyi bulan büyük tekneler ve sektörün gelişimi için tasarlanan inovatif ürünler yerli ve yabancı ziyaretçilerin ilgisiyle karşılandı. Fuarı ziyaret eden yerli ve yabancı konuklar fiyatı 15-20 milyon liraları bulan tekneler için görüşmeler yaptı. Fuara katılan firmaların temsilcilerinden Buğrahan Biçer, “Çok güzel bir fuar, katılımcı ve ziyaretçi oranımız çok iyi” diye konuşurken, başka bir firmanın müdürü Hilal Kaya da, “Bundan sonraki yıllarda da katılmayı planlıyoruz. Böyle bir fuarın destekçisiyiz” ifadelerini kullandı.
Eskişehir Anadolu Üniversitesi öğrencileri deprem bölgesinde kütüphaneler kurmak için yola çıktı Eskişehir’den Hatay ve Kahramanmaraş’a giden Anadolu Üniversitesi Gönüllü Toplumsal Hizmetler Kulübü katılımcıları, deprem bölgesinde oluşturacakları yeni kütüphanelere hayatını kaybeden öğrencilerin ve öğretmenlerin adlarını verecek. 6 Şubat 2023’te Kahramanmaraş merkezli olarak yüzeye çok yakın mesafede meydana gelen 7,7 ve 7,6 büyüklüğünde 2 deprem sonucunda on binlerce vatandaş hayatını kaybetmişti. ‘Asrın Felaketi’ olarak kayıtlara geçen depremin yaraları hala sarılmaya devam edilirken, Anadolu Üniversitesi Gönüllü Toplumsal Hizmetler Kulübü’nde yer alan öğrenciler Kahramanmaraş ve Hatay’da anasınıfı projeleri gerçekleştirmek üzere bir araya geldi. Deprem bölgelerinde sıfırdan anasınıfları ve kütüphaneler kuracak olan Anadolu Üniversitesi öğrencileri, bölgeye gitmek üzere Eskişehir’den yola çıktı. Kuracakları kütüphanelere hayatını kaybeden öğretmenlerin ve öğrencilerin isimlerini verecek olan kulüp katılımcıları, konteynerler de eğitim ve öğretim hayatına devam eden çocuklar için de özel çalışmalar gerçeklekleştirerek oradaki vatandaşlara ellerinden gelen desteği sağlamaya çalışacak. Daha önceden de benzer projeler yürüten kulüp öğrencileri bugün Eskişehir’e geri dönecek. "Öğrencilerimizin vicdani gelişimi ve toplumda bu tür aktif rol almaları büyük bir onur" Anadolu Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Fuat Erdal, üniversitelerinin bütün kulüpleriyle gurur duyduklarını kaydederek, "Gönüllü Toplumsal Hizmetler Kulübü’müz Hatay ve Elbistan’da güzel bir proje gerçekleştirecekler. Biz şubat ayından temmuz ayına kadar Hatay Belen’de hem aşevi hem de oyun evi projelerini yürütmüştük. Burada da bu kulübümüz başta olmak üzere birçok kulüplerimiz, akademi ve değerli personelimiz görev almıştı. Şu anda da kulübümüz hem kitap kampanyası vasıtasıyla hem de oyun evi ve anasınıfı kurmak amacıyla bir proje düzenliyorlar. Bunun sonucunda, toplanan birikimlerle gidip orada oyun evi ve kütüphaneyi kuracaklar. Öğrencilerimizle gurur duyuyoruz. Onların vicdani gelişimi ve toplumda bu tür aktif rol almaları bizim için çok büyük bir avantaj, çok büyük bir onur meselesi. O yüzden bütün organizasyondaki ekiplerimize ve öğrencilerimize teşekkür ediyorum” dedi. "Kütüphanelere hayatını kaybeden öğretmen ve öğrencilerimizin isimlerini veriyoruz" Anadolu Üniversitesi Gönüllü Toplumsal Hizmetler Kulübü Başkanı ve Sosyal Eğitim öğrencisi olan İrem Sultan Işıldak ise, kulüplerinden ve gittikleri bölgelerde gerçekleştirecekleri projelerden bahsederek, “Biz Anadolu Üniversitesi’nin Gönüllü Toplumsal Hizmetler Kulübü’yüz. 1999 yılından beri 25 yıllık bir kulüp olarak gönüllü şekilde sahada çalışıyoruz. Bu çalışma ile, Kahramanmaraş ve Hatay’da anasınıfı projelerimizi gerçekleştireceğiz. Kahramanmaraş’ta okula sıfırdan kütüphane kuracağız. Buralara hayatını orada kaybeden öğretmenlerimizin ve öğrencilerimizin isimlerini veriyoruz. Ertesi gün Hatay’dayız. Oradaki Yusuf Tatlı İlkokulu ve Ortaokulu maalesef yıkılmış. Konteynerde 500 öğrenci eğitim ve öğretim görmekte. Bir konteyner anasınıfı, bir konteyner de kütüphane kuracağız. Çevre okulları da unutmadık tabii ki. Onlara da hazırladığımız materyal destek kutularını ulaştıracağız. Cumartesi sabah tekrardan Eskişehir’de olacağız. Bu bizim ilk Hatay’a gidişimiz değil. Deprem zamanı üniversitemiz sayesinde oraya gidip oyun parkı ve oyun evi kurmuştuk. Şimdi ikinci defa daha kapsamlı bir şekilde yolculuğumuz başladı” şeklinde konuştu.