YEREL HABERLER - 23 Mayıs 2014 Cuma 09:58

Türkiye Nükleeri Enine Boyuna Konuşacak

A
A
A
Türkiye Nükleeri Enine Boyuna Konuşacak

HACETTEPE ÜNİVERSİTESİ İİBF ULUSLARARASI İLİŞKİLER BÖLÜMÜ ÖĞRETİM ÜYESİ YRD. DOÇ. DR. ŞEBNEM UDUM:
"NÜKLEER SANTRALLER KONUSUNDA TOPLUMDA YERLEŞMİŞ BİR KORKU VAR”
"İSTANBUL'DA BU AY SONU DÜZENLENECEK VE ÖZELLİKLE SANAYİ SEKTÖRÜNDEN ÇOK SAYIDA KATILIMCININ OLACAĞI ULUSLARARASI NÜKLEER SANTRALLER ZİRVESİ’NDE BU KONU DA ELE ALINACAK”
Hacettepe Üniversitesi İİBF Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şebnem Udum, Türkiye'de nükleer enerji tartışması hakkında yeteri kadar bilgiye sahip olunmadığının altını çizerek, “Toplumda nükleer santrallere karşı duruş yüksek risk algısı sebebiyle yerleşmiş korkudan kaynaklanmakta” dedi.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı’nın desteğiyle 30-31 Mayıs tarihlerinde düzenlenecek “İstanbul Nükleer Santraller Zirvesi”, Türkiye'deki nükleer enerjiyi bilimsel olarak ele alacak. Zirvedeki konuşmacılardan Hacettepe Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Şebnem Udum, Türkiye'de nükleer santrallerle ilgili toplumsal bilgilenme eksikliğine işaret ederek, “Ekonomik kalkınma, büyüme ve çeşitlendirme söylemleri, nükleer santrallerle ilgili yüksek risk algısının aşılması için yeterli değil” diye konuştu.
Türkiye'de nükleer enerji hakkında yaşanan bilgi kirliliğine dikkati çeken Udum, toplumda nükleer santrallere karşı duruşun temel sebebinin Çernobil gibi kazalar sonucu yüksek risk algısıyla yerleşmiş “korku” olduğunu ifade etti. Udum, “Psikoloji ve sosyal psikoloji alanlarından yardım almaya ihtiyacımız var. NGS ve nükleer enerji karşıtlığının temel nedeni korku. Yani kaza, sızıntı ya da atıklardan doğabilecek yüksek radyasyon ve sonucunda da kanser olma riski ya da tarım, içme suyu, turizm alanlarının kullanılamaz hale gelmesi endişesi. Bu noktada toplumda, ‘avantaj ve dezavantajlar nedir’ düşüncesine sıra gelmiyor, çünkü yüksek risk algısı var” dedi.
"BİLGİ ARTTIKÇA KORKU AZALIR”
Yrd. Doç. Dr. Udum, toplumda nükleer santraller ile ilgili yerleşmiş korkunun ancak santrallerin çalışma prensipleri, güvenlik sistemleri, gelişen teknolojileri ile ilgili bilgi sahibi olunduğu takdirde azalabileceğini söyledi. Udum, sözlerini şöyle sürdürdü:
"İnsan psikolojisi kötü senaryoyu duyup ona göre tedbir almaya programlı. Bu nedenle ‘endişeli’ sivil toplum üyeleri, ‘endişesiz’ uzmanlara göre daha fazla dinleyici bulabiliyor. Aslında nükleer güç santrallerinin güvenlik ve emniyet tedbirleri anlatılsa şu anda tartışılan konuların pek çoğu gündemde arka sıraya düşebilir. Kaygı yaratan ve önem arz eden diğer konulara sıra gelebilir. Örneğin Çernobil’de bulunmayan ‘koruma kabı’nın ne işe yaradığını çok az kişi biliyor. Bu nükleer reaktörle ilgili bir problemi içeride tutmaya yarar ve uçak çarpmasına karşı dayanıklı kalın bir beton yapıdır. Çernobil kazası sebebiyle nükleere karşı duranların birçoğu kazadan sonra gelişen teknolojilerin ve güvenlik tedbirlerinin takipçisi değil. Ayrıca uluslararası denetim mekanizmaları ve hukuk konu edilmiyor. Bu sebeple nükleer santrallerin anlatılması sürecinde doğru ve bilimsel veriler ışığında halkın da katılımının sağlanması ve bilgilendirilmesi önemli bir unsur. Bu konuda sivil toplum kuruluşlarına da önemli görevler düşmekte. Siyah-beyaz bir resim yaratma lüksümüz yok.”
"NÜKLEER KARŞITI SÖYLEMLER KONUYU ÇEVRECİLİK BOYUTUNDAN İNCELEMEKTE”
Nükleer enerji karşıtlığının önemli bir kısmının konuyu çevrecilik boyutundan ele aldığını belirten Udum, “Olumsuz görüş sahipleri, nükleer enerjiyi “tehlikeli, kirli, riskli, pahalı” bulmakta, karar vericilerin doğru karar alamadıklarını ileri sürmekte ve alternatif olarak da yenilenebilir kaynaklara yönelmek gerektiğini belirtmekteler” dedi.
Doktora teziyle Türkiye’deki nükleer enerji tartışmasının hem ulusal hem de uluslararası boyutunu incelediğinin altını çizen Udum, nükleer teknolojinin barışçıl kullanımının uluslararası ilişkilerin en temel meselesi olan güvenlik ve stratejiyle ilgili olan nükleer silahlar ve bu silahların yayılmasının önlenmesi rejiminin bir parçası olduğunu ifade etti.
"TOPLUMDA ENDİŞELER YALNIZCA NÜKLEER SANTRALLER İLE İLGİLİ DEĞİL”
Bazı siyasetçilerin ve nükleere karşı olan sivil toplum üyelerinin çevrecilik akımına yön veren siyaset teorilerine atıfta bulunarak, çevrenin korunması, yerel ve küçük projelerin daha fazla öne çıkması ve iktisadi büyümenin dünyanın insanları besleme kapasitesiyle sınırlanması gerekliliğini vurguladıklarını söyleyen Udum, şöyle devam etti:
"Bu anlayışa göre çevre, tarım alanları, su kaynakları ve hava, iktisadi sistemin çevreye zarar veren üretim modelinden kurtarılmalı. Bu anlayış doğrultusunda sadece nükleer santrallerle ilgili değil, HES projeleri gibi bazı yenilenebilir enerji kaynaklarında da aynı endişeler baş göstermiştir.”
Nükleer santraller ile ilgili doğru karar alabilmek için bilimsel veriler ve yöntemler ışığında değerlendirmeler yapmak gerektiğini belirten Udum, konuşmacı olduğu İstanbul Nükleer Santraller Zirvesi’nin yeterince ele alınmayan ve konuşulmayan konuları tartışmak için önemli bir fırsat olacağını vurguladı.
Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Kayseri Kayseri polisi kameraları izliyor, güvenliği sağlıyor Kayseri Emniyeti, vatandaşların yeni yıla huzurlu girmesi için güvenlik tedbirlerini üst safhaya çıkarırken, kent genelindeki kameralar anlık izlenerek olumsuz durumlarda ekipler yönlendiriliyor. Kayseri’de 2026 yılına girilmesine sayılı günler kala vatandaşlar yeni yıl heyecanı yaşıyor. Türkiye’nin en kalabalık 15’inci şehri olan kentte vatandaşların yeni yıla huzurlu girmesi içinde emniyet ekipleri tarafından güvenlik tedbirleri üst safhaya çıkarıldı. Kayseri İl Emniyet Müdürlüğü Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Şube Müdürlüğü’nde görevli ekipler de kent genelinde bulunan kameraları anlık izleyerek asayişin berkemal olması için mesai yürütüyor. Yılbaşı gecesinde de görevlerini büyük bir özveri ile yerine getiren ekipler, kentte huzurun sağlanması için çaba sarf ediyor. Bilgi Teknolojileri ve Haberleşme Şube Müdürvekili Başkomiser Emre Ağca, vatandaşların yeni yılını kutlayarak, "Kayseri İl Emniyet müdürlüğü olarak yılbaşının huzur ve güven ortamında geçmesi, vatandaşların rahat bir şekilde seyahat etmeleri için her türlü trafik ve asayiş tedbirleri alınmış durumdadır. Öncelikli görevlerimizden birisi 112 ihbar hattı üzerinden gelen ihbarları değerlendirerek ilgili ekiplerin sevkini hızlı bir şekilde sağlıyoruz. Zor durumda olan vatandaşların yardımına biran önce koşmak için çalışıyoruz. Bunun dışında sistem üzerinden takip ettiğimiz konular var. HAYDİ, KAAN, KADES konuları, KGYS ve PTS üzerinden takip ettiğimiz şüpheli şahıs ve araç üzerinde de ekiplerimizi sevk ederek kontrollerini sağlıyoruz" dedi. Kentte kamera sayısının arttığını dile getiren Ağca, "Buradaki kamera sayıları 2023 yılından bugüne kadar yüzde 70 arttı. Bu kameralar sayesinde de vatandaşımızın güvenliği sağlıyoruz. 2026 yılında şubemizde görevli arkadaşlarımızla beraber hedeflediğimiz sayı da mevcut sayımıza ek olarak yüzde 44’tür" diye konuştu. (AG-
İzmir İzmir’de yeni yıl mesaisi: 13 bin personel sahada İzmir’de yeni yıla girerken emniyet güçleri kentin huzur ve güvenliğini sağlamak amacıyla karada, denizde ve havada geniş kapsamlı denetimler başlattı. İl genelinde toplam 13 bin 385 personel görev alırken, denetimlerin sabahın ilk ışıklarına kadar süreceği bildirildi. İl Emniyet Müdürlüğü, İl Jandarma Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı ekipleri, yeni yıl kutlamaları kapsamında kentin dört bir yanında teyakkuza geçti. Vatandaşların yoğunluk oluşturduğu cadde ve sokaklarda sıkı güvenlik önlemleri alındı. Kentin en hareketli noktalarından biri olan Alsancak bölgesinde, İl Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şube Müdürlüğü’ne bağlı Motosikletli Polis Timleri (YUNUS), Trafik Tescil Şube Müdürlüğü ve Trafik Denetleme Şube Müdürlüğü ekipleri koordineli bir uygulama gerçekleştirdi. Uygulama noktalarında durdurulan araçlardaki sürücü ve yolculara Genel Bilgi Tarama (GBT) yapılırken, sürücülerin alkol ölçümleri kontrol edildi. Yeni yılın huzur içerisinde geçirilmesi amacıyla, 13 bin 385 personel, Bin 680 araç, Bin 691 ekip, kentin güvenliğini sağlamak için aktif olarak görev yapıyor. Güvenlik önlemleri sadece karayla sınırlı kalmadı. Ekiplerin denizde ve havada araç destekli takipleri kesintisiz bir şekilde devam ediyor. Kolluk birimlerinin, vatandaşların güvenliği için sabahın ilk saatlerine kadar denetimlerini sürdüreceği öğrenildi.