GÜNDEM - 11 Temmuz 2024 Perşembe 11:09

15 Temmuz gecesi Genelkurmay’da yediği ilk kurşunu 8 yıldır vücudunda gururla taşıyor

A
A
A

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016‘daki darbe girişimi sırasında Genelkurmay Başkanlığı'nda ilk kurşunu yiyerek gazi olan Hacı Osman Deli, o gece yaşananları anlattı.

FETÖ'nün 15 Temmuz 2016'daki darbe girişimi sırasında Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın halkı milli iradeye sahip çıkmaya davet etmesi üzerine sokağa çıkan Hacı Osman Deli, Genelkurmay Başkanlığı'nda ayağından vurularak gazi oldu. 8 yıldır ayağındaki kurşunla yaşayan 54 yaşındaki Hacı Osman Deli, o gece yaşadıklarını anlattı.

15 Temmuz gecesi Genelkurmay’da yediği ilk kurşunu 8 yıldır vücudunda gururla taşıyor

“Orada ilk vurulan ben oldum”

Darbe kalkışması olduğunu akşam evinde otururken haberlerden gördüğünü dile getiren 15 Temmuz gazisi Deli, havada helikopterler ve uçakların uçtuğunu gördüğünü ifade etti. "Bu vatan bizim ne olursa olsun, ucunda ölüm de olsa gitmemiz lazım" diyerek sokağa çıktığını anlatan Deli, “Oğlumu ve sokaktan 10 kişi daha topladım, arabama koydum. Bastık Kızılay'a, darbe bölgesine. Çünkü Kızılay'ın çok karışık olduğunu gördüğüm için helikopterler, silahlar hep oradan duyuluyordu. Ben oğlumla birlikte Genelkurmay Başkanlığı'na girdim. İçeride bizi bir grup asker karşıladı. O arada biz katlara dağıldık, bütün kapıları kırdık girdik. O arada iki tane komutan bizi karşıladı. Biz onlara ‘Bu vatan bizim' dedik. ‘Yapmayın, etmeyin siz bir oyuna gelmişsiniz. Şu eteğinizdeki taşı dökün, bırakın' dedik. Çok şey söyledik ama halden anlayacak gibi değillerdi. O arada tabii ki komutan MP5 silahı çekti ve benim üzerime tuttu. Beni vuracağı sırada ben silahın üzerine atladım. Sonra üst katlardan bizi taradılar. Taradıkları anda orada ilk vurulan ben oldum. Vurulduktan sonra her tarafım, vücudum kan içindeydi. Öyle bir kan çıkıyordu ki böyle saçılıyordu. O anda bacağımı kemerle bağladım, hastaneye gittik” ifadelerini kullandı.

15 Temmuz gecesi Genelkurmay’da yediği ilk kurşunu 8 yıldır vücudunda gururla taşıyor

“Mermiyle de yaşarız, aç da yaşarız, susuz da yaşarız ama vatansız yaşayamayız”

Hastanede kendisinden daha kötü durumda olan yaralıları gördükten sonra doktorlara “Bende bir şey yok. Bırakın beni, diğer arkadaşlara bakın” dediğini ifade eden Deli, “İçerisi mahşer alanı gibiydi. Kiminin vücuduna 7-8 mermi, kiminin kolu yok, kiminin bacağı yok, kiminin kafası. Kanı durduramıyorlardı ama ben dedim ‘Ben çıkmak istiyorum, iyiyim'. Kendi rızamla doktorlar oradakiler ile ilgilensinler diye imzamı attım çıktım. Sıktıkları mermi direkt ayağıma saplandı ama doktorlar ‘Çıkartamayız, çıkarttığımız zaman sakat kalırsın' dedi. Şu anda mermiyle yaşıyoruz yani. Bu vatana bizim canımız feda olsun. Zaten biz bu vatan için gittik. 1915'leri okuduğumuz için, 1915'leri, Çanakkale Savaşlarını bildiğimiz için dedelerimiz cephede aç, susuz, bir tas çorbayla iki gün, üç gün cephede çarpıştıklarını bildiğimiz için bizim de başka bir vatanımız olmadığı için, bizi kimsenin kabul etmeyeceğini bildiğimiz için sokağa indik. Yani mermi yemişiz, ölmüşüz kalmışız bizim hiç umurumuzda değil. Şimdi biz mermiyle de yaşarız, aç da yaşarız, susuz da yaşarız ama vatansız yaşayamayız. Bizim bir bayrağımız, bir vatanımız, namusumuz var. Onun için bu vatana can feda olsun” dedi. 

15 Temmuz gecesi Genelkurmay’da yediği ilk kurşunu 8 yıldır vücudunda gururla taşıyor

Burak Can Ekizoğlu - İbrahim Berat Yılmaz

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara TİKA, Pakistan’da el yazması ve nadir eserler kütüphanesini yeniledi Türk İşbirliği ve Koordinasyon Ajansı Başkanlığı (TİKA), Pakistan’da Yazma Eserlerin Korunmasına Yönelik Program kapsamında 22 binden fazla el yazması eserin yer aldığı Pencap Üniversitesi El Yazması ve Nadir Eserler Kütüphanesi’ni yeniledi. TİKA tarafından gerçekleştirilen proje kapsamında Pencap Üniversitesi El Yazması ve Nadir Eserler Kütüphanesi’nin arşiv bölümünde kompakt dolap sistemi, ışıklandırma ve iklimlendirme çalışmaları yapılarak, modern temizlik ekipmanları temin edildi ve kütüphane yazma eserlerin korunması için uygun hale getirildi. Kütaphanenin açılış töreni, Türkiye’nin Lahor Başkonsolos Vekili Ali Erbaş, Pencap Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Halit Mamud, TİKA İslamabad Koordinatörü Muhsin Balcı, Türkiye Yazma Eserler Kurumu Başkanlığı Kitap Şifahanesi ve Arşiv Daire Başkanı Dr. Nil Baydar, öğretim üyeleri ve basın mensuplarının katılımıyla gerçekleştirildi. Türkiye’nin Lahor Başkonsolos Vekili Erbaş, törende yaptığı konuşmada Pencap Üniversitesi’nin nadir el yazmaları koleksiyonuna sahip olduğunu belirterek, proje ile yazma eserlerin korunması ve dijitalleştirilmesinin İslam medeniyetine ait bilinmeyen birçok eserin gün yüzüne çıkmasına katkı sağlayacağını ifade etti. Pencap Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Mahmud ise, 22 bin el yazması ile Pakistan’ın en büyük koleksiyonuna sahip olduklarını belirterek, projeyle eserlerin korunmasına verdikleri destek için TİKA’ya teşekkür etti.