SAĞLIK - 06 Mart 2025 Perşembe 13:16

Acıbadem Hastanesi diyet uzmanından pide uyarısı

A
A
A
Acıbadem Hastanesi diyet uzmanından pide uyarısı

Acıbadem Ankara Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Renan Güneş, pidenin yalnızca bir avuç içi kadar tüketilmesi gerektiği konusunda uyardı.


Beslenme ve Diyet Uzmanı Renan Güneş, iftarda Ramazan’ın vazgeçilmezi olan pideyi sadece bir avuç içi tüketilmesi gerektiğini ve tokluk duygusu için çorbadan sonra 10-15 dakika ara verilmesini tavsiye etti. Diyetisyen Güneş, Ramazan’da yapılan başlıca beslenme hatalarının uzun süre aç kaldıktan sonra besinleri çok hızlı tüketmek, porsiyon kontrolü yapamamak ve yeterli su tüketmemek olarak sıraladı.


Acıbadem Ankara Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Renan Güneş, Ramazan ayında bağışıklık sistemini güçlü tutmak için iftar ve sahurda yeterli ve dengeli beslenmenin önemini vurguladı. Oruç tutanların sadece karın doyurmak için değil, sağlıklı ve dengeli bir öğünle, yorgunluk, halsizlik, susuzluk ve en önemlisi baş ağrısı hissetmeden orucunu sağlıklı bir şekilde tamamlaması için önemli bilgiler verdi. Besinlerden alınan kalorilerin azalması veya belli bir öğüne toplanmasının enerji harcamasını kısıtlayıp metabolizma hızını düşürdüğünü aktaran Diyetisyen Güneş, "Uzun süre aç kaldıktan sonra besinleri çok hızlı tüketmek, porsiyon kontrolü yapamamak, yeterli su tüketmemek en sık yapılan hatalardan birkaçıdır. Hızlı öğün tüketimi, hazımsızlık ve şişkinliğe neden olabilir. Fiziksel açlık nedeniyle porsiyon kontrolü yapmak zorlaşabilir. Ayrıca, uzun süreli açlıkla beraber metabolizma hızının yavaşlamasıyla Ramazan ayında kilo artışları görülebilir" diye konuştu.



"Şekerli besinler kan şekerini yükselteceği için özellikle sahurda tercih edilmemelidir"


Ramazan ayında hipertansiyon, diyabet, kalp hastalıkları gibi kronik rahatsızlığı olanların, hamile ve emziren kadınların, kanser hastaları ve sürekli ilaç kullananların riskli grup olduğunu belirten Diyetisyen Güneş bu kişilerin mutlaka doktor ve diyetisyenlerine danışarak karar vermeleri gerektiğini söyledi. Yiyecek seçimlerinde az yağlı, protein içeriği yüksek, sağlıklı karbonhidrat içeren, posa içeriği yüksek, gün içinde acıkmayı önleyebilecek, sindirimi yormayacak ve susamayı önlemek için tuz oranı düşük besinler olduğunun altını çizen Diyetisyen Güneş "Buna en uygun seçenek kahvaltıdır. Protein kaynağı olarak az yağlı süt, az tuzlu peynirler ve yumurta tercih edilebilir. Yanına sağlıklı karbonhidrat içeren tam tahıllı ekmek eklenebilir. Susatmaması için tuzsuz zeytin veya onun yerine avokado veya çiğ kuruyemişler tercih edilebilir. Şekerli besinler kan şekerini yükselteceği için özellikle sahurda tercih edilmemelidir. Şeker yerine taze veya kuru meyveler, bağışıklık sistemini kuvvetlendiren vitamin ve mineral içeriğinden dolayı tercih edilmelidir" dedi.



"İftarda çorbadan sonra 10 dakika ara verin"


İftarı hurma veya zeytin ile açtıktan sonra 1-2 bardak su içilmesi ve yavaş yenilmesi gerektiğini vurgulayan Diyetisyen Güneş, "Ardından çorba ile devam edilmeli ve mümkünse 10-15 dakika ara verilmelidir. Bu tokluk duygusu oluşturacaktır. Ana yemek olarak et grubu tercih edilecekse ağır, yağlı kızartmalı etler değil, ızgara veya yağsız fırında pişirilmiş etler tercih edilmelidir. Etin yerine tüketebileceğiniz kuru baklagilleri bir gece önceden suda bekleterek gazını almak, sindirim sistemini rahatlatacaktır. Sebze olarak zeytinyağlı bir sebze yemeği veya mevsime uygun salata tercih edilebilir" ifadelerini kullandı.



"Pidenin bir avuç içi kadar tüketilmesi gerekir"


Karbonhidrat kaynağı olarak her zaman tahıllı ekmekleri önerdiklerini belirten Diyetisyen Güneş, "Ramazan ayının değişmez lezzeti pidenin bir avuç içi kadar tüketilmesi gerekir. Ekmek veya pide yerine tam buğday unundan yapılmış makarnalar veya bulgur pilavı da tüketilebilir. Yoğurt, ayran, cacık yemeklerle beraber tüketilebilir. İftardan 1-2 saat sonra meyve ve yoğurt, 10-15 tane çiğ kuruyemiş veya 1 küçük kase sütlü tatlı tüketilebilir. Hazmı kolaylaştıran rezene gibi çaylar tüketebilir, içine çubuk tarçın koyarak kan şekerinizi kontrol etmek sağlanabilir" diye konuştu.


Diyetisyen Güneş Ramazan ayı boyunca ağır yağlı yemeklerden, kızarmış besinlerden, çok tuzlu ve çok tatlı yiyeceklerden, sucuk, salam, sosis, pastırma gibi gıdalardan uzak durmak gerektiğini dile getirdi. Oruç döneminde, antioksidan ve C vitamini kaynağı sebze ve meyvelerin vücudu koruyarak bağışıklığı artırdığına dikkat çekerek sarımsak, soğan gibi besinlerin, özellikle zencefil ve zerdeçal gibi baharatların bağışıklık sistemini olumlu etkilediğini ve rahatça tüketilebileceğini anlattı. Bağırsak florasının da bağışıklığı güçlendirmenin başka bir yolu olduğunu vurgulayarak probiyotik besinler ve probiyotiklerin önemini vurguladı.



"Çay ve kahve gibi içecekler vücuttaki suyu dışarı attığından su yerine geçmez"


Yeterli su tüketiminin altını çizen Diyetisyen Güneş, "Yeteri kadar su tüketmek, besinlerin emilimi ve sindirimi için çok önemlidir. Vücutta ödem ve kabızlık oluşmaması için iftar ve sahur arasında mutlaka kişiden kişiye değişmekle beraber 2-2,5 litre su tüketilmelidir. Çay ve kahve gibi içecekler vücuttaki suyu dışarı attığından su yerine geçmez. Hatta daha fazla su içilmesi gerekmektedir" uyarısında bulundu.



İftardan sonra yürüyüş yapın


İftardan 1-2 saat sonra 30 dakika ila 1 saat arasında tempolu yürüyüş tavsiye eden Diyetisyen Güneş egzersizin bağırsak hareketlerini arttırarak kabızlık sorunlarını önleyeceğini ifade etti. Düzenli uykunun da bağışıklık sistemi için vazgeçilmez olduğunu belirten Güneş, "Uyku sırasında salgılanan melatonin seviyelerinin en yüksek olduğu gece saatlerinde uyumak önemlidir. Melatonin bağışıklık sistemini olumlu etkiler" dedi.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Bakan Kacır: "Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır, "23 yıl önce piyade tüfeğini yurt dışından temin eden bir ülkeydik, savunma ürünlerinde yüzde 80 dışa bağımlıydık. Bugün, kendi İHA’mızı, mühimmatını, uçaklarını, helikopterlerini, uydularını, radarlarını, elektronik harp sistemlerini geliştiren, üreten ve artık rekabetçi şekilde dünyaya ihraç edebilen bir ülkeyiz. Fikirden ürüne, üründen pazara uzanan yolculukta her aşamada Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" dedi. Sakarya Teknokent Ar-Ge Binası, Füzyon Girişim Ofisi ve Milli Teknoloji Atölyesi açılışı, Sanayi ve Teknoloji Bakanı Mehmet Fatih Kacır’ın katılımıyla gerçekleşti. Açılışta konuşan Bakan Kacır, "Teknolojide tam bağımsız Türkiye tasavvurumuzu gerçeğe dönüştürme yolunda hayata geçirdiğimiz tüm bu projelerin Sakarya’mıza, üniversitelerimize, gençlerimize, ülkemize hayırlı uğurlu olmasını temenni ediyorum. Küresel ölçekte değişimin hız kazandığı, bilginin stratejik bir güç halinde geldiği bir çağdayız. Bu dönemde ülkelerin refah düzeyini ve rekabet gücünü bilimsel bilgi üretme kabiliyetiyle teknolojideki yenilikleri ekonomik değere dönüştürme düzeyi belirliyor. Özellikle yenilikçi teknolojilerde söz sahibi ülkeler sadece bugünün değil yarının dünyasını da şekillendiriyor. Pek çok ülkenin belirsizlikler sarmalında bocaladığı ve geleceğe dair vizyon ortaya koymakta zorlandığı bu süreçte bizler yaşanan değişimi tehdit olarak değil bilakis Türkiye adına tarihi bir fırsat olarak görüyoruz. Bu anlayışla bilimi ve teknolojiyi kalkınma yolculuğumuzun pusulası atlettik. Son 23 yılda dev bir Ar-ge ve inavasyon alt yapısı inşa ettik. Bugün özel sektörümüz bünyesinde bin 700’ü aşkın Ar-Ge ve tasarım merkezinde görev yapan nitelikli mühendislerimiz ve teknisyenlerimiz, yüksek katma değerli üretimi mümkün kılan yenilikçi çözümler geliştiriyor" dedi. "Ar-Ge harcamalarımızın milli gelirimizdeki payını binde 5’ten yüzde 1,46’ya çıkardık" Bakan Kacır, "113 Teknoparkımızda 12 binden fazla firmamız inavasyon odaklı çalışıyor. Bilim insanlarımız, araştırmacılarımız özel sektörümüze sunduğumuz destekler neticesinde Ar-Ge harcamalarımızın milli gelirimizdeki payını binde 5’ten yüzde 1,46’ya çıkardık. 2002’de 29 bin olan tam zaman eş değer Ar-Ge personel sayımız şimdi 310 bini aştı. İnşa ettiğimiz güçlü Ar-Ge alt yapısı milli teknoloji hamlesinin vizyon projelerinin fikirden hakikate dönüştüğü biz zemini sundu. 23 yıl önce piyade tüfeğini yurt dışından temin eden bir ülkeydik, savunma ürünlerinde yüzde 80 dışa bağımlıydık. Bugün, kendi İHA’mızı, mühimmatını, uçaklarını, helikopterlerini, uydularını, radarlarını, elektronik harp sistemlerini geliştiren, üreten ve artık rekabetçi şekilde dünyaya ihraç edebilen bir ülkeyiz. İnsansız hava aracı üretiminde dünyada lideriz. Türkiye’nin otomobili Togg ile elektrikli ve akıllı araç devrimini ve otomotiv sektöründe yaşanan eşzamanlı dönüşümleri ülkemiz adına fırsata çevirme iddiamızı ortaya koyduk. Teknoloji üretiminde ve geliştirmede yakaladığımız bu ivmeyi farklı sektörlere taşıyarak üniversitelerimizle sanayi arasındaki iş birliğini daha da güçlendirerek Türkiye yüzyılında teknolojide tam bağımsız Türkiye hedefimizi adım adım gerçeğe dönüştüreceğiz" diye konuştu. "Teknoloji girişimciliğini bu vizyonu hayata geçirecek itici güç addediyoruz" Bakan Kacır, "Teknoloji girişimciliğini bu vizyonu hayata geçirecek itici güç addediyoruz. Bu doğrultuda ülkemizde teknolojik girişimlerin yeşermesini ve ölçeklenmesini mümkün kılacak zemini çok boyutlu adımlarla inşa etti. Hayata geçirdiğimiz fonların fonu ve eş finansman mekanizmalarıyla 4,6 milyar liralık kamu kaynağını doğrudan girişimlerimize yönlendirdik. Bu etkiyle 120 milyar liralık özel sektör yatırımını harekete geçirdik. Erken aşama girişimlerine finansman sağlayan BİGG programımızla 2 bin 500’den fazla teknoloji girişiminin hayata geçmesini sağladık. 2018’den bu yana düzenlediğimiz Teknofestlerle gençlerimizi girişimcilik yolculuğuna dahil ettik. Fikirden ürüne, üründen pazara uzanan yolculukta her aşamada Türkiye teknoloji girişimciliğinde Avrupa’nın parlayan yıldızı olarak tarif ediliyor" şeklinde konuştu. "Her yaştan çocuğumuzu ve gencimizi bilimin büyülü dünyasıyla buluşturacağız" 81 ilde milli teknoloji atölyelerinin kurulacağını aktaran Bakan Kacır, "Bugün oyundan e-ticarete, yapay zekadan finans teknolojilerine geniş bir yelpazedeki girişimlerimiz iftihar vesilemizdir. Bu başarı ivmesini katlanarak 2030 yılına kadar ülkemizden 100 bin teknolojik girişiminin doğmasını ve milyar dolar değeri aşan unicornların bizim değimimizle Turkornların toplam kıymetinin 100 milyar doları aşmasını hedefliyoruz. Bu cennet vatanın her köşesindeki gençlerimizin teknoloji geliştirme ve dünyayı değiştirme iddiası taşıyabilmesini sağlayacak bir alt yapıyı kurmayı temel önceliğimiz olarak görüyoruz. Sakarya gerek sahip olduğu dev sanayi alt yapısı ve lojistik gücü, gerekse küresel finans ve teknoloji merkezi İstanbul’a yakınlığıyla girişimciler için önemli bir marka değerine sahip. 2010’da faaliyete geçen ve bünyesinde 130’dan fazla firmanın çalışmalarını sürdürdüğü Sakarya Teknokent, şehrimizde teknoloji girişimciliğinin nabzının attığı, üretim ile aklın buluştuğu milli teknoloji hamlemizin örnek projelerinin hayata geçirildiği ekosistemi inşa ediyor. Girişimcilerin yoğun ilgi gösterdiği Teknokentin yatırımcı talebine cevap verebilmesi adına ilave olarak 6 bin 500 metrekare kapalı alan barındıran 39 bin metrekare bir alanı ilan ettik. Bugünde bakanlığımızın 113 milyon lira ile hayata geçen yeni Ar-ge binasının açılışındayız. Teknokentimizde 3 bin 700 metrekare kapalı alanıyla girişimcilerimize çalışma alanı sunuyoruz. Aynı zamanda bina içinde faaliyet gösterecek füzyon girişim ofisiyle kuluçka ve kuluçka öncesi aşamadaki girişimcilerimize destek seti sunuyoruz. Üniversitelerimiz ve bilim merkezlerimiz bünyesinde kurduğumuz milli teknoloji atölyeleriyle ülkemizin yarınlarını inşa edecek gençlerimizi ileri teknoloji ekipmanları ve modern alt yapıyla buluşturuyoruz. Önümüzdeki yılsonuna kadar 81 ilimizde 100 milli teknoloji atölyesini tamamlamak üzere bir seferberlik ruhuyla çalışıyoruz. İki üniversitemizin de öğrencileri bu atölyede çalışacak. Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı olarak ülkemizin nitelikli insan kaynağını büyüten, yetkinliğini derinleştiren politikaları sürdüreceğiz. Her yaştan çocuğumuzu ve gencimizi bilimin büyülü dünyasıyla buluşturacağız. 60 milyon lira destek sağlayacağımız ve bünyesinde atölyeler, sergiler barındıracak olan modern tesis ile gençlerimizin merak ve keşfetme duygusunu ateşleyen bilim üssünü şehrimize kazandıracağız" ifadelerini kullandı.