POLİTİKA - 16 Aralık 2025 Salı 12:19

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından çocukların dijital dünyadaki güvenliğini korumak adına 2 yeni çalışma

A
A
A
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından çocukların dijital dünyadaki güvenliğini korumak adına 2 yeni çalışma

Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş, çocukların dijital dünyadaki güvenliğini korumak adına hayata geçirdikleri ‘Çocuklar Güvende’ web sitesi ve mobil uygulaması ile Dijital Dünya’da Çocukların Güçlendirilmesine Yönelik Eylem Planı’nın tanıtım programına katıldı.


‘Çocuklar Güvende’ web sitesi ve mobil uygulaması ile Dijital Dünya’da Çocukların Güçlendirilmesine Yönelik Eylem Planı’nın tanıtımı Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı Mahinur Özdemir Göktaş’ın katılımıyla yapıldı. Anadolu Medeniyetleri Müzesinde düzenlenen programda konuşan Göktaş, çocukların dijital dünyada daha güvenli olması için hayata geçirdikleri çalışmalara ilişkin bilgi verdi. Göktaş, "İlk kez hayata geçirdiğimiz bu Eylem Planı ile çocuklarımızın dijital ortamlarda daha güvenli ve bilinçli bireyler olarak var olmasını amaçlıyoruz. ‘Çocuklar Güvende’ web sitesi ve mobil uygulamasıyla da çocuklara ve ailelere rehberlik ederek güvenli bir dijital yaşam kültürü oluşturuyoruz" şeklinde konuştu.


Çocukları dijital dünyadan korumak adına kapsamlı adımlar attıklarına dikkati çeken Göktaş, "İşte o adımlardan ilki, Dijital Dünya’da Çocukların Güçlendirilmesine Yönelik Eylem Planımızdır. Bu eylem planıyla amacımız, çocukları dijital dünyanın tehlikelerinden korurken bu dünyayı bilinçli, güvenli ve verimli şekilde kullanmalarını sağlamaktır" ifadelerini kullandı.


"Amacımız, çocukların dijital ortamda korunmasını sağlayacak mevzuatın güçlendirilmesi ve kişisel verilerin korunmasıdır"


Eylem planının 4 temel başlık üzerine kurulu olduğunu aktaran Göktaş, sözlerini şöyle sürdürdü:


"Birinci başlık farkındalık ve bilinçlendirmedir. Çocukların dijital dünyada neyin risk, neyin fırsat olduğunu bilmelerini istiyoruz. Aynı şekilde anne babaların ve eğitimcilerin de çocuklara doğru rehberlik etmesini hedefliyoruz. İkincisi başlık koruyucu ve önleyici çalışmalardır. Çocuklar için güvenli dijital ortamlar oluşturmayı ve zararlı içeriklerin önüne geçmeyi hedefliyoruz. Aynı zamanda çocuklarımızın ekran dışında da sağlıklı ve nitelikli zaman geçirmelerini destekleyen politika ve uygulamaları güçlendirmeyi amaçlıyoruz. Üçüncüsü müdahale ve destek mekanizmalarıdır. Dijital dünyada bir riskle karşılaşan ya da zarar gören çocuklara yönelik danışmanlık ve rehberlik sistemlerini güçlendirmeyi hedefliyoruz. Dördüncü ve son başlık ise yasal ve kurumsal düzenlemeler. Burada amacımız, çocukların dijital ortamda korunmasını sağlayacak mevzuatın güçlendirilmesi ve kişisel verilerin korunmasıdır. Bu kapsamda meclisimize de milletvekillerimize de sorumluluk düşüyor."


Eylem planının başka kurumların da desteğiyle yürütüleceğini söyleyen Göktaş, "RTÜK’ten TRT’ye, Ulaştırma ve Altyapı Bakanlığından Millî Eğitim Bakanlığına kadar birçok kurumumuz bu çalışmanın paydaşları arasında yer alıyor. Bu alanda ülkemize özgü bir model geliştirmek için geçen yıl altyapı çalışmalarını başlatmıştık. Bu vesileyle dijital medya ve oyun platformlarına dair düzenleyici ve denetleyici bir yasal düzenlemenin hayata geçirilmesi gerekliliğini bir kez daha vurgulamak isterim" ifadelerine yer verdi.


"Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi ile çocuklarımızın dijital ortamdaki haklarını açık ve güçlü bir şekilde vurguluyoruz"


Ailelerin, çocukları bir riskle karşılaştığında nasıl hareket edecekleri konusunda desteğe ihtiyaç duyduğunu ve bu ihtiyaçtan hareketle çalışmalarını sürdürdüklerini aktaran Göktaş, şu ifadeleri kullandı:


"Bu platform, çocukların dijital ortamda karşılaşabileceği risklere karşı onları korumayı amaçlıyor. Aynı zamanda ailelere, öğretmenlere, rehberlik servislerine ve sosyal hizmet uzmanlarına yol gösteren kapsamlı bir rehber niteliği taşıyor. Amacımız dijital dünyada çocukları yalnız bırakmamak ve ebeveynleri bu süreçte doğru bilgiye ulaştırmak ve o konuda desteklemek. Sitenin ve mobil uygulamanın içinde; ailelerin dijital cihazlarda ebeveyn denetimini nasıl sağlayabileceğini anlatan açık ve anlaşılır bilgiler yer alıyor. Ekran süresi yönetimi, dijital ebeveynlik, teknoloji bağımlılığı ve sosyal medyada çocuk paylaşımının riskleri gibi konular sade bir dille ele alınıyor. Sadece ebeveynler için değil, çocuklar için de özel olarak hazırlanan içeriklerimiz var. Akran zorbalığını tanımaya ve bununla başa çıkmaya yardımcı olan videolar yer alıyor. Ayrıca, güvenli internet bilinci kazandıran kitaplar ve eğitici materyaller yer alıyor. ‘Benimle Paylaş’ alanı sayesinde çocuklarımız internette karşılaştıkları zararlı içerikleri bildirerek sürecin aktif bir parçası oluyor. Sitenin açılışında yer alan Dijital Dünyada Çocuk Hakları Sözleşmesi ile çocuklarımızın dijital ortamdaki haklarını açık ve güçlü bir şekilde vurguluyoruz."


"Uygulama, çocuk dostu bir tasarıma sahip olup yaş gruplarına uygun, sade ve güven veren bir arayüz sunuyor"


Bakan Göktaş, ‘Çocuklar Güvende’ mobil uygulamasının çocuklar için bir ihtiyaç ve destek platformu olduğunun altını çizerek, "Özellikle çocuklar için oluşturduğumuz ‘Çocuklar Güvende’ mobil uygulaması; çocukları ihmal, istismar, şiddet, zorbalık ve dijital risklere karşı korumak amacıyla geliştirilmiş ulusal bir dijital güvenlik ve destek platformudur. Mobil uygulama ile akran zorbalığına karşı erken uyarı mekanizmalarını devreye alıyoruz. Riskli durumlarda çocukların ve ailelerin sosyal hizmet birimlerine hızlı ve güvenli bir şekilde erişimini sağlıyoruz. Çocuklar acil durumlarda tek tuşla yardım çağrısı yapabiliyor. Yapılan bildirimler ilgili birimlere ve 7/24 hizmet veren Alo 183 hattına yönlendiriliyor. Konum destekli sistem sayesinde çocukların ve ailelerin destek mekanizmalarına en kısa sürede ve doğru şekilde erişimi sağlanıyor. Uygulama, çocuk dostu bir tasarıma sahip olup yaş gruplarına uygun, sade ve güven veren bir arayüz sunuyor. Ayrıca çocukların riskli durumları fark etmelerine yardımcı olacak özel içerikler yer alıyor. ‘Yalnız değilsin’ anlayışıyla çocuklara psikolojik destek hissi kazandırıyor" açıklamasında bulundu.


"Bu süreci yürütürken güvenlik ve mahremiyet en temel önceliğimizdir"


Süreci yürütürken en büyük önceliklerinin güvenlik ve mahremiyet olduğunu dile getiren Göktaş, "Aileler için ise çocukların karşılaşabileceği risklere dair bilgilendirici ve yol gösterici içerikler sunuyor. Aile-çocuk iletişimini güçlendiren rehberlik çalışmalarıyla sürece eşlik ediyoruz. Gerektiğinde sosyal destek ve danışmanlık hizmetlerine doğru yönlendirmeler yapıyoruz. Bu süreci yürütürken güvenlik ve mahremiyet en temel önceliğimizdir. Çocuklarımıza ait tüm veriler yüksek güvenlik standartlarıyla koruyoruz, gizlilik, etik ilkeler ve çocuk hakları platformun her aşamasında esas alıyoruz. ‘Çocuklar Güvende’, çocukları koruyan, dinleyen ve destekleyen bir dijital yol arkadaşıdır. Bu uygulamayı tüm mobil uygulama mağazalarından vatandaşlarımızın kullanımına sunuyoruz. Böylece çocuklarımıza güvende oldukları bir dijital ortam sunuyoruz" diye konuştu.


"Bizlere düşen görev, çocuklarımızı dijital dünyadan uzaklaştırmak değil; bu dünyada güçlü, bilinçli ve güvende kılmaktır"


Çocukları dijital dünyadan uzaklaştırmanın değil bu dünyada güçlü ve güvende kılmanın önemine dikkati çeken Göktaş, şunları kaydetti:


"Bizim için dijital dünya, çocuklarımızın doğru rehberlikle güvenle yürüyebilecekleri bir imkan alanıdır. Ancak Sayın Cumhurbaşkanımızın da dile getirdiği gibi, "Dijital mecraların kontrolsüz ve pek çok tehditle dolu ikliminde evlatlarımızı yalnız ve sahipsiz bırakamayız." Hepimiz, çocuklarımız dijital dünyanın sunduğu fırsatlardan yararlanırken onların ruhunu, zihnini ve kimliğini korumakla yükümlüyüz. Bizlere düşen görev, çocuklarımızı dijital dünyadan uzaklaştırmak değil; bu dünyada güçlü, bilinçli ve güvende kılmaktır. Bugün hayata geçirdiğimiz Eylem Planı ile ‘Çocuklar Güvende’ web sitesi ve mobil uygulaması işte bu anlayışın somut bir göstergesidir. Bu çalışmalarla çocuklarımızın yanında olduğumuzu, ailelerimizin yalnız olmadığını ve dijital dünyada da koruyucu bir devlet aklının var olduğunu açıkça ortaya koyuyoruz. İnanıyoruz ki çocuklarını koruyabilen bir toplum, geleceğini de güvence altına alır."



Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığından çocukların dijital dünyadaki güvenliğini korumak adına 2 yeni çalışma

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Denizli Merkezefendi’de buz pateni pisti açıldı Merkezefendi Belediyesi, çocukların ve ailelerin keyifli vakit geçirmesi için Merkezefendi Kültür Merkezi’nin yanında Buz Pateni Pisti’ni vatandaşların hizmetine sundu. Renkli etkinlik alanlarıyla dikkat çeken pist, Mart ayına kadar açık kalacak. Sosyal ve kültürel etkinliklerle ilçe genelinde çalışmalarını sürdüren Merkezefendi Belediyesi, çocuklar ve gençler için eğlence dolu bir alan oluşturdu. Merkezefendi Kültür Merkezi’nin yan tarafına kurulan geniş Buz Pateni Pisti, kısa sürede çocukların ve gençlerin buluşma noktası haline geldi. Çocuklar buz pateni yapmanın keyfini yaşarken, aileler için de alan çevresinde sokak lezzetleri, lunapark ve alışveriş stantları kuruldu. Yiyecek-içecek kioskları ve çeşitli stantlarla zenginleştirilen alanda her yaştan ziyaretçi keyifli vakit geçirebilecek. Buz Pisti’nde vatandaşlar Mart ayına kadar her gün 12.00 - 22.00 saatleri arasında giriş yapabilecek. "Kış boyunca eğlence Merkezefendi’de yaşanacak" Çocukların mutluluğunun kendileri için çok kıymetli olduğunu ifade eden Merkezefendi Belediye Başkanı Şeniz Doğan, "Çocuklarımızın güzel hatıralar biriktirmesini istedik. Bu düşünceyle Merkezefendi Kültür Merkezi’mizin yan tarafına büyük bir Buz Pateni Pisti kurduk. Çocuklarımız eğlenirken, ailelerimizin de keyifle vakit geçirebilmesi için sokak lezzetleri, lunapark ve alışveriş stantlarıyla alanı daha da renklendirdik. Pistimiz 12.00 - 22.00 saatleri arasında her gün Mart ayına kadar açık olacak. Tüm hemşehrilerimizi bu keyifli atmosfere davet ediyorum" dedi.
İstanbul "Tuğyan ve Sultan, ekran önü ve ekran arkasında çok farklıydılar" ‘Neler Oluyor Hayatta’ programının Genel Koordinatörü ve haberci Reyhan Şan Tunaboylu, Tuğyan Ülkem Gülter ve o gecenin tek tanığı olan itirafçı arkadaşı Sultan Nur Ulu ile yaptığı röportajın hem perde arkasını hem de önemli izlenimlerini anlattı. Ünlü sanatçı Güllü’nün şüpheli ölümüne dair birçok röportaj, Kanal D’de yayınlanan Hakan Ural ve Ferda Yıldırım’ın sunduğu "Neler Oluyor Hayatta" programında izlenmişti. Annesini, "kasten öldürme" suçlamasıyla tutuklanan Tuğyan Ülkem Gülter ve o gecenin tek tanığı olan itirafçı arkadaşı Sultan Nur Ulu, "Neler Oluyor Hayatta"ya konuşmuştu. Röportajları yapan ve Güllü’nün düştüğü o eve giren "Neler Oluyor Hayatta" programının Genel Koordinatörü Reyhan Şan Tunaboylu, hem röportajların perde arkasını hem de önemli izlenimlerini anlattı. Tuğberk de şüpheli mi? Röportajların perde arkasında yaşananlara dair Tunaboylu’nun anlattıkları şöyle: ’’İlk andan itibaren olayın üzerinde ciddi bir titizlikle durduk. Bu konunun ana karakterleri Tuğyan, Tuğberk ve Sultan’dı. Ben de konuya onlarla görüşerek girmeye başladım. Başta yapımcımız Hülya Sepken olmak üzere ekiple yaptığımız görüşmeler sonucu Yalova’ya gitmeye karar verdik. Yayıncılık kalitemizi ve tarafsız yayın yaptığımızı gördükleri için onlar da sadece ve sadece bizimle konuşmayı tercih ettiler. Tuğberk olayın çok üzerindeydi. Şu an Tuğyan gözükse bile belli bir süre olayı hep Tuğberk ile yürüttük. İlk görüşmeleri onunla yaptık. Röportaj günü, yeri, saati, eve davet etmeler, "Burayı çekelim, şurayı çekmeyelim" gibi tüm talepler ve iletişimi Tuğberk ile yaptık. Ben onun şüpheli olduğuna inanıyorum. Tuğberk bize bağlandığında, "Ne olur acımızı yaşamamıza müsaade edin" dedi ve tüm ekip olarak onun acısını hissetmeye çalıştık. Saygı duyduk ve başka hiçbir canlı yayına da katılmadı. Annesinin doğum gününde yayınımıza bağlanan birine soracağınız her soru kifayetsiz kalıyordu. Şunu net söyleyebilirim; ekran önünde gördüğünüz o duygusal, anneye bağlı, konuşmakta bile güçlük çeken Tuğberk, birebir görüşme anlarında hiç öyle bir profil değil. "Ekran önü ve ekran arkasında çok farklıydılar" Ciddi baskın, o acısını hiç hissettirmeyen, bütün olayı koordine eden, hatta evden çıkarken "Reyhan abla, sana polislerin olay inceleme görüntülerini atacağız. İzleyin, bakın yerlerin kaygan olduğuna onlar da inanıyor" diyerek bunun aslında bir kaza olduğu yönünde görsel videolarla bizi ikna etmeye çalışıyordu. Geldiğimiz noktada olay çok net; ekran önüne geldikleri zaman Tuğyan ve Tuğberk, ağlamaktan konuşamayan iki acılı evlat; kameralar kapanıyor, arkamızı dönüyoruz, ciddi anlamda etrafa hükmeden, olayın yönünü çeviren, ağzı bozuk, çok sertleşebilen yapılara sahip iki kardeş bunlar. Tuğberk belli bir yere kadar olayı yönetti. Belli bir noktadan sonra artık ifşalar, mesajlar, ses kayıtları. Olay onun kontrolünden çıktıktan sonra kendini yok etti. Çünkü oradan çıkış olmadığını fark etti. Mesela oğluyla ilgili KADES’e Güllü’nün yaptığı şikâyeti de ilk biz verdik ve bunu da inkâr edemediler. Ben de bunu Tuğyan röportajımda sordum. Tuğberk her şeyi yönetiyordu; avukatlarla yaptığımız görüşmelerde bile. Sultan bu hikâyenin en silik karakteriydi aslında. Ben avukattan, Tuğberk’ten ve Tuğyan’dan defalarca Sultan’ın telefonunu istedim ama buna asla müsaade etmediler. Ben Sultan’ın ifadesinde Sultan’ın telefonunu gördüm, hemen aradım. Çok ürkek konuştu; hatta konuşmak istemediğini söyledi. Ben de ısrarcı oldum. Konuşmayı düşünmeyince ben bir hafta boyunca aramaya başladım. Bir gece beni aradı. "Konuşmaya karar verdim ama bana Tuğyan ve Tuğberk’in izin vermesi lazım. Siz eğer onlardan izin alırsanız, ben bir kez konuşacağım ve size konuşacağım" dedi. Tuğberk ile iletişime geçtim, izin verdi. Hatta orada Tuğberk ile bir tartışmamız oldu. "18 yaşın üzerinde, üniversite eğitimi alan bir kız Sultan, senin ailenin içinde biri değil. Senin onunla röportaj yapmam konusunda nasıl bir müdahalen olabilir? O kendi hür iradesiyle röportaj yapmak istiyor. Sen neden bunu engelliyorsun?" dedim. "Ben engellemiyorum ama şu an hiç kimsenin psikolojisi yerinde değil" dedi. Gece yarısı Sultan’a mesaj attım ve konuşması gerektiğini söyledim. Beni aradı ve ne soracağımı sordu, soruları istedi. Birkaç soru attım ona ve "tamam" dedi. Röportajı nerede yapacağımızı sorduğumda "Yalova’da Güllü annenin evinde" dedi. Sürekli fikir değiştiren karakterler bunlar. O gün Tuğyan, Sultan ve Sultan’ın babası evdeydi. Bir de tanımadığımız birkaç kişi daha Eve girdiğinizde o tedirginliği hissediyorsunuz. O an röportaja başlayacakken Tuğberk beni aradı. Ben o an Tuğberk’in bizi kameralardan izlediğini bilmiyorum. "Eve gelmişsin, soruları da göndermişsin ama bak sadece beş soru" dedi. Tuğberk’in telefonundan sonra ben herhalde kız kardeşi haber verdi diye düşündüm. Röportajı Güllü’nün odasında yapmak istedim, izin vermediler ve bir siyah koltuk gösterdiler. Tuğyan aşırı gergindi ve sürekli bir telefon trafiğindeydi. Sultan bakışlarını Tuğyan’dan alamadığı için rahat değildi. Röportaj yapacağın yere kadar onlar karar veriyor ve bir türlü başlayamıyorsun. Benim o gün gördüğüm; o güne kadar acılı, konuşmakta bile güçlük çeken anne acısıyla yanıp tutuşan Tuğyan profilinin olmadığıydı. Çok agresif, sürekli küfreden biri olduğunu gördüm. Sürekli telefonda Kervan ile kavga, gürültü Ortamda terör estiren bir Tuğyan vardı ve o baskı yüzünden Sultan konuşamaz hâlde. Ve beni Tuğberk tekrar aradı. "Reyhan Abla hemen başlayın" dedi. "Beş sorunun dışına çıkmayın" diye de uyardı. O gerilim beni rahatsız etti. Sultan hipnozda gibi, Tuğyan’dan gözlerini alamıyordu. Birinci soru ürkek cevap, ikinci soru ürkek cevap Tuğyan yine birileriyle telefonda kavga ediyor, yine küfürlü konuşuyor. Sultan’ın konuşmak istediğini gözlerinden görüyordum. Biz 20 dakika rahat konuşabilirdik. Bizim istihbarat şefimiz İsmail Navruz, Tuğyan’ı kısa süreliğine mutfağa götürdüğünde ben hemen Sultan’a "o gece aslında ne yaşandı?" sorusunu sorar sormaz telefonum çaldı. Arayan Tuğberk’ti Bana "bu soruya girme" dedi. Şaşırdım, etrafıma baktım; Tuğberk yoktu. O an kameralarla bizi izlediğini fark ettim. "Hemen röportajı kesin" dedi. "Soruların dışına çıktınız" dedi. Baskı yaptı.’’