POLİTİKA - 28 Nisan 2025 Pazartesi 14:57

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yalçın: "CHP Genel Başkanı Özel’in partimizi doğrudan doğruya hiçbir şekilde ilgilendirmeyen bir yolsuzluk soruşturması üzerinden cuntacı ilan etmeye kalkışması aklımıza ve hafızamıza hakarettir"

A
A
A
AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yalçın: "CHP Genel Başkanı Özel’in partimizi doğrudan doğruya hiçbir şekilde ilgilendirmeyen bir yolsuzluk soruşturması üzerinden cuntacı ilan etmeye kalkışması aklımıza ve hafızamıza hakarettir"

AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Basri Yalçın, "CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in partimizi doğrudan doğruya hiçbir şekilde ilgilendirmeyen bir yolsuzluk soruşturması üzerinden cuntacı ilan etmeye kalkışması aklımıza ve hafızamıza hakarettir. Bu iftiraların hiçbirini kabul etmiyoruz ve bir yerde cunta varsa orada CHP vardır diyoruz" dedi.


AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Hasan Basri Yalçın, AK Parti Genel Merkezinde düzenlenen "Cuntacılık ve Darbecilikle Mücadelede 27 Nisan: Bir Dik Duruşun Hikayesi" temalı panelde konuştu.



Yalçın, Ülke tarihinde maalesef darbe ve muhtıraların çokluğu nedeniyle belki de o tarihleri yeterince önemini kavrayarak anamadıklarını söylenebileceğini 27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül, 28 Şubat, 27 Nisan, 15 Temmuz ve diğerleri her biri demokrasi tarihinde derin ve tatsız izler bırakmış, ülkenin gelişme ve büyümesine, insan hak ve hürriyetlerine büyük zararlar verdiğini belirtti.


Hepsi bir bütün olarak ele alındığında darbecilik hareketleri ve bununla ilgili olarak vesayetçilik zihniyeti belki de Türkiye’nin gelişme ve ilerlemesini engelleyen en temel faktörlerden biri olduğunu buna rağmen birçok düzlemde darbecilik meselesinin tam olarak anlaşılmış olduğunu ve gerekli derslerin çıkartılmış olduğunu söylemek de çok kolay olmadığını ifade etti.



"Darbecilik ve vesayetçilik mekanizması bu ülkede CHP zihniyetini muktedir kılmak üzere kurgulanmıştır"


Güncel siyasi tartışmalar birçok tarihi gerçekliğin unutulmasına ve hatta zaman zaman çarpıtılmasına bile neden olabildiğini söyleyen Yalçın, "Bugünlerde bir yolsuzluk davasını bile partimize mal etmeye çalışan ve bu davanın özünü konuşmak yerine partimize ve cumhurbaşkanımıza yönelik asılsız ithamlarla suçunu bastıramaya çalışan bir zihniyetle de karşı karşıyayız. Halbuki ülke tarihini ve darbecilik sorununu objektif bir gözle az da olsa ele alan birisi çok rahatça görür ki bu ülke de bir darbe, bir cunta veya bir muhtıra varsa CHP bu işin ya önünde ya arkasında ya yanında ya da tam göbeğinde yer alır. Çünkü başından bu yana darbecilik ve vesayetçilik mekanizması bu ülkede CHP zihniyetini muktedir kılmak üzere kurgulanmıştır" diye konuştu.


27 Mayıs darbesine giden yolda İsmet İnönü ve Cumhuriyet Halk partisi her türlü yalan, iftira, tehdit ve provokasyonla darbenin taşlarını döşediğini hatırlatan Yalçın, "27 Mayıs darbesini yapanlar bir daha Demokrat Parti’ye benzer bir iktidar seçilecek olursa diye onu kontrol altında tutmak için tüm siyasi sistemi baştan aşağı dizayn etmek için ellerinden geleni yapmıştır. O günden bugüne de CHP demokrasiye karşı her türlü müdahalede ya müdahaleyi kolaylaştırıcı bir rol oynamış ya da CHP darbe sonrası iktidara getirilmeye çalışılmıştır" ifadelerini kullandı.


27 Nisan E-muhtırasını Cumhuriyet mitingleri adı verilen provokasyonlarla nasıl çağırdıklarını, ordu göreve pankartlarını hangi zihniyetle kullandıklarını, 367 kararı alınsın diye nasıl Anayasa mahkemesinin kapısına koştuklarını bildiklerini söyleyen Yalçın, "En son 15 Temmuz darbe teşebbüsünü de kahve içerek izlediklerini ve darbenin ardından iktidara gelme hevesi kurduklarını görüyoruz.


Tüm bu olup bitene rağmen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in partimizi doğrudan doğruya hiçbir şekilde ilgilendirmeyen bir yolsuzluk soruşturması üzerinden cuntacı ilan etmeye kalkışması aklımıza ve hafızamıza hakarettir. Bu iftiraların hiçbirini kabul etmiyoruz ve bir yerde cunta varsa orada CHP vardır diyoruz. Biz ise AK Parti olarak bu ülkede darbelerle, muhtıralarla, vesayetle mücadeleyi en etkili biçimde veren parti olmanın gururunu yaşıyoruz. CHP genel başkanı belki kendi seçmeni nezdinde belediye başkanlarının bulaştığı yolsuzlukların üzerini örtmeye çalışıyor olabiliyor. Belki kendisinin bile şu ana kadar kefil olamadığı bir belediye başkanının yolsuzluklarını unutturmak için tarihi gerçekleri alt üst ederek çarpıtmaya çalışıyor olabilir. Kimse kusura bakmasın! Biz gerçekleri biliyoruz. CHP genel başkanının cüretkarlığı ya cehaletinden ya da gerçekleri sınırsızca çarpıtabileceğine olan inancından kaynaklanıyor olabilir. Ancak böylesi bir cüretkarlığa meydanı bırakırsak bunca yıl boyunca demokrasi için darbecilik zihniyetine karşı verdiğimiz mücadelenin hakkını da vermemiş oluruz. O nedenle darbeleri ve darbecileri hatırlamak ve hatırlatmak hepimizin görevidir. Anlamak ve anlatmak, darbelerin önemini kavramak ve kavratmak bize düşer" şeklinde konuştu.



27 Nisan E-muhtırasının üzerinden tam 18 yıl geçtiğini hatırlatan Yalçın şu ifadeleri kullandı:


"O tarihlerde 7 yaşında olan bir çocuk muhtemelen Türkiye’nin o günlerde neyle karşı karşıya kaldığını bilemeyecek ve o günleri hatırlamayacak kadar küçüktür. Ancak o çocuk bugün 25 yaşında bir yetişkindir. Belki iki kez ve hatta belki de üç kez seçim sandığına gitmiş bir genç, eğer yakın tarihe ilgisi yoksa E-muhtıradan neyi kastettiğimizi bile anlamayabilir. İşte bu nedenle 27 Nisan’ı ve tüm diğer darbeleri her seferinde tekrar tekrar konuşmak zorundayız. Doğru düzgün bir siyasi bilinçlenme için doğru bilgileri her türlü fırsatta kamuoyuyla ve özellikle de gençlerimizle paylaşmalıyız. İşte bu nedenle bugün bu salonda toplandık. O dönemi çok yakından tecrübe etmiş büyüklerimizi davet ettik. Birinci ağızdan o günlerde neler yaşandığını AK Parti iktidarını engellemek için neler yapıldığını ve AK Parti’nin bu engellemelerle nasıl mücadele verdiğini anlatmalarını istedik. Sağ olsunlar bizleri kırmadılar" açıklamalarında bulundu.


27 Nisan E- muhtıra ile ilgili yaşananları aktaran Yalçın, "2007 yılı itibariyle AK Parti tek başına iktidardı. Onuncu Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’in görev süresi dolmak üzereydi. Yeni bir Cumhurbaşkanı seçilecekti. O tarihlerde Cumhurbaşkanı meclis oylaması ile seçildiği için normal şartlar altında AK Parti’nin göstereceği aday rahatça cumhurbaşkanı seçilebilirdi. İşte buna karşı AK Partili bir aday Cumhurbaşkanı seçilmesin diye Cumhuriyet mitingleri düzenlendi. Bindirilmiş kıtalar o günlerde de sokakları işgal edip demokrasi ve hukukun işleyişini tehditlerle engellemek için ellerinden geleni yaptı. Yetmedi, ortaya 367 garabeti çıktı. Mecliste seçim esnasında 367 milletvekili olmazsa Cumhurbaşkanı seçilemez diye saçma bir iddia piyasaya sürüldü. Halbuki daha önceki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde hiçbir zaman böyle bir katılım aranmamıştı. Birinci turda AK Parti adayı Abdullah Gül, 361 oy almasına rağmen toplantı yeter sayısının sağlanamadığı iddiasıyla birinci tur seçim anayasa mahkemesine götürüldü. Bilin bakalım kim götürdü? Tabii ki CHP! Bilin bakalım aynı gece ne oldu? Daha önce gazetecileri Genelkurmaya çağırıp sözde değil özde laik bir cumhurbaşkanı istiyoruz diye konuşan dönemin genelkurmay başkanı internet sitesine AK Parti hükümetini tehdit eden bir bildiri koydu. Bu bir muhtıraydı. E-muhtıra Bilin bakalım sonrasında ne oldu? Anayasa mahkemesi üç gün içinde karar verdi ve 367 garabetini kabul ederek meclisin oylamasını iptal etti. Her yer kuşatılmıştı. Gazeteciler genelkurmay başkanına gerekirse darbe olur mu gibi sorular soruyordu. Mahkemeler Genelkurmay’ın beklentilerini karşılamakla meşguldü. CHP yine bu muhtıranın da taşlarını döşeyen taraftı. Sonra ne mi oldu? Hiç olmayan bir şey oldu. AK Parti hükümet sözcüsü Cemil Çiçek kameraların karşısına geçti ve demokrasi tarihimizdeki bir ilki seslendirdi."


AK Parti E-muhtırayı reddettiğini yok saydığını, çöpe attığını belirten Yalçın, "Halbuki daha önceki muhtıra ve darbelerde hükümetler maalesef görevi bırakıp muhtıra tehdidine boyun eğerdi. Fakat bu kez dik dimdik bir duruş sergilendi. Genelkurmay Başkanının hükümete bağlı bir memur olduğu hatırlatılarak E-muhtıraya cevap verildi. Anayasa mahkemesinin kararının ardından da bir erken seçim kararı alınarak milletin hakemliğine başvuruldu. AK Partililer o tarihlerde sokakları işgal etmedi. Yalanlara iftiralara başvurmadı. Provokasyonlara kalkışmadı. Kutsallara küfretmedi. Boykot çağrısında bulunmadı. Tencere tava çalmadı. AK Partililer büyük bir vakar ve sükunetle sandığa gitti ve iradesine sandıkta bir kez daha sahip çıktı. AK Parti Recep Tayyip Erdoğan liderliğinde cesaretle dik bir duruş sergiledi. AK Partililer de aynı cesaretle partisine ve iktidarına sahip çıktı. Demokrasi tarihimizde ilk kez askeri vesayete karşı bir dik duruş sergilenmişti ve millet de bu duruşu benimsemişti. Darbeciler ilk kez istediklerini alamamış ve milletin iradesini çiğneyememişti. İşte 27 Nisan’ın önemi biraz da buradan kaynaklanır. 27 Nisan E-muhtırasına karşı konulan dik duruş, sonrasında vesayet mekanizmalarının teker teker çökertilmesinin de başlangıcı oldu. Bugün ülkede herhangi bir parti iktidara geldiğinde muktedir olabileceğini düşünüyorsa işte bu 27 Nisan E-muhtırasına karşı konulan tavırla başlayan şanlı bir devrim sürecinin sonucudur" dedi.



"Çünkü biz CHP gibi cuntacı bir gelenekten gelmiyor, hukuk ve demokrasiyi önemsiyoruz"


Şükürler olsun bugün Türkiye’nin askeri vesayet mekanizması çöktüğünün altını çizen Yalçın, "Ancak vesayet zihniyeti CHP’nin kodlarında dipdiri varlığını sürdürmektedir. 27 Mayıs’ta hangi yöntemleri kullandılarsa hangi yalanlara başvurdular hangi provokasyonları yaptılarsa 27 Nisan’da da aynı teknikleri kullanmış aynı beklentilere girmişlerdi. Bugün de AK Parti’yle hiçbir ilgisi olmayan bir yolsuzluk skandalında aynı dili kullanıyorlar. Yolsuzluğu, usulsüzlüğü, kongrede şaibeyi yapan kendileri. Mahkemeye gidip şikâyet eden yine kendileri. Hukuka saygı duymak yerine konuyu ilk günden itibaren siyasi zemine çekmeye çalışan yine kendileri. Boykot çağrısı yapan, yakıp yıkan, sokak vandallığından medet uman, zehirli bir dille etrafını suçlayan yine kendileri. Biz ise yine aynı vakar ve cesaretle mahkemenin kararını bekliyoruz. Biz yine demokrasi ve hukuk içerisindeki duruşumuzu sürdürüyoruz. Çünkü biz CHP gibi cuntacı bir gelenekten gelmiyor, hukuk ve demokrasiyi önemsiyoruz. AK Parti’yi AK Parti yapan değerlere sahip çıkıyoruz" şeklinde konuştu.




AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Yalçın: "CHP Genel Başkanı Özel’in partimizi doğrudan doğruya hiçbir şekilde ilgilendirmeyen bir yolsuzluk soruşturması üzerinden cuntacı ilan etmeye kalkışması aklımıza ve hafızamıza hakarettir"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Sakaryaspor - Hatayspor maçının ardından Trendyol 1. Lig’in 17. haftasında oynanan Sakaryaspor-Hatayspor maçının arından iki takımın teknik sorumluları basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Trendyol 1. Lig’in 17. haftasında Sakaryaspor, sahasında karşılaştığı Hatayspor’u 3-0 mağlup etti. Karşılaşmanın ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Hatayspor Teknik Direktörü Gökhan Alaş, "Sakaryaspor, tecrübeli ve bireysel yetenekli oyunculara sahip olan bir takım. Ancak atletizm konusunda belli sıkıntıları olduğunu da gözlemlemiştik. Maça başladığımızda özellikle ön alan baskısında birebir eşleşmeli bir baskı pozisyonu almayı, topun arkasına geçtiğimiz durumda da adamdan çok alanı korumaya yönelik bir savunma anlayışıyla maça hazırlandık. Aslında maçın başında bunu biraz da başarabilmiştik. Ancak bir anlık dalgınlık, kademe hatalarında verdiğimiz zafiyet maalesef 1-0 geriye düşmemize sebebiyet verdi. Tabi skor dezavantajını yaşadıktan sonra bizim adımıza oyuna tutunmak kolay olmuyor. İkinci yarıda bazı hamlelerle oyunu canlandırmaya çalışsak da kulübeden oyuna dahil ettiğimiz genç oyunculardan oyunu çevirmeye yönelik bir çıkış beklemek çok iyimser bir tablo olur. Çünkü onlar gelişim odaklı baktığımız süreci pozitif yönde kendi adlarına çevirmeye çalıştığımız bir grup. Gene de mücadelelerinden memnunum. Tabi ki mağlup olduğumuz için çok üzgünüz. Sezonun ilk galibiyetini almak üzere bir anlayışla hazırlandık ama gene üzüntülü bir şekilde buradan ayrılıyoruz. Yapacak bir şey yok. Önümüzdeki maçlara bakacağız. Hatalarımızı tekrara masaya yatıracağız. Kendi adımıza düzeltmemiz gereken bölümleri düzeltip, gençleri bu konuda eğitmeye devam edeceğiz. Kalan maçlarda da Sakaryaspor’a başarılar diliyorum’’ dedi. "Biraz temkinli başladık, ikinci yarı oyunu çözdük’’ Sakaryaspor Teknik Sorumlusu Furkan Köseoğlu ise, "Büyükşehir Belediye Başkanımız Yusuf Alemdar bize bir görev tebliğ etti. Biz de elimizden geldiği kadar kısa zamanda takımı toparlamaya çalıştık. Etki etmişiz midir, ufak tefek dokunuşlar yaptık tabi. Önümüzde Çorum maçı var ona hazırlanacağız. Elimizden geldiği kadar bu armayı yükseltmek için, biz Sakarya’nın çocuğuyuz. Elimizden geleni yapacağız. Şuan iyi gidiyoruz moral olarak, inşallah. Kolay bir maç gibi görünüyor ama kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir takım karşımızda. Biraz temkinli başladık. İkinci yarı oyunu çözdük. Mete’nin durumu kötü ama Burak, Çorum maçına sahada olur" diye konuştu.
Kırıkkale Kırıkkale’de FETÖ, uyuşturucu ve dolandırıcılık suçlarından aranan 4 hükümlü yakalandı Kırıkkale’de FETÖ, uyuşturucu ticareti, dolandırıcılık ve taksirle ölüme neden olma suçlarından haklarında kesinleşmiş hapis cezası bulunan 4 hükümlü, jandarma ekiplerince yakalanarak cezaevine teslim edildi. Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla İl Jandarma Komutanlığınca aranan şahısların yakalanmasına yönelik yürütülen çalışmalar kapsamında farklı suçlardan haklarında kesinleşmiş hapis cezası bulunan 4 firari hükümlü yakalandı. Edinilen bilgiye göre, Fetullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ) üye olma suçundan aranan M.R.K. (57), uyuşturucu ticareti yapma suçundan aranan A.G. (35), resmi belgede sahtecilik, Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlama ile kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta, kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtmak suretiyle dolandırıcılık suçlarından aranan A.H. (25) ve taksirle ölüme neden olma suçundan aranan N.Y. (56) jandarma ekiplerince yakalandı. Yakalanan şahıslardan M.R.K. hakkında kesinleşmiş 8 yıl 1 ay 15 gün, A.G. hakkında 4 yıl 2 ay, A.H. hakkında 1 yıl 1 ay hapis cezası bulunduğu belirlenirken, söz konusu 3 hükümlü tutuklanarak Keskin Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na teslim edildi. Hakkında kesinleşmiş 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası bulunan N.Y. ise, tutuklanarak Sulakyurt Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na teslim edildi. Jandarma ekiplerinin kent genelinde aranan şahısların yakalanmasına yönelik çalışmalarını kararlılıkla sürdürdüğü bildirildi.
Giresun Giresun’da fındık fiyatı 250 TL’ye geriledi, üretici umudunu yeni yıla bıraktı Giresun’da serbest piyasada fındık fiyatları son bir ayda yaşanan düşüşle 250 liraya kadar gerilerken, elinde ürün bulunan üreticilerin fiyatların yeniden yükselmesine yönelik beklentisi yılbaşından sonraya kaldı. Sezona 270 liradan başlayan fındık fiyatları kısa sürede 350 liraya kadar yükselirken, son bir aylık süreçte yaklaşık 100 liralık düşüş yaşadı. Rekolteye göre pazara inen fındık oranının yüzde 70’lere ulaştığı belirtilirken, üreticinin elinde yaklaşık 130 bin ton ürün kaldığı tahmin ediliyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Keşap Ziraat Odası Başkanı Abdullah Şahin, "2025 yılı fındık hasadının ardından fiyatlar 350 liraya kadar çıktı, ancak yaşanan dalgalanmalar sonucunda bugün serbest piyasada fındık 250 liradan işlem görüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hasat döneminde açıklanan 453 bin tonluk rekoltenin büyük bölümü pazara indi. Üreticiler fiyatların daha da yükseleceği beklentisiyle acil ihtiyacı olmayan ürünlerini piyasaya sürmedi. Ancak beklenti gerçekleşmedi, fiyatların gerilemesiyle hem üreticiler hem de yüksek fiyattan alım yapan tüccarlar hayal kırıklığı yaşadı. Sezon başından bugüne 260 ila 350 liradan fındık alan tüccarlar da fiyatların artacağı düşüncesiyle satış yapmadı, ancak onların da beklentileri boşa çıktı" dedi. Elinde fındığı bulunan üretici ve tüccarın umudunun yılbaşı sonuna kaldığını ifade eden Şahin, "Üretici ve tüccar, artık sanayicinin stoklarının tükenmesini bekliyor. Fabrikaların yeni yılın ilk aylarından itibaren ürün tedariki için yeniden piyasaya inmesi bekleniyor. Bu süreçle birlikte yeni yıl sonrasında serbest piyasada bir hareketlenme yaşanabilir ve fındık fiyatlarının yeniden yükselmesini umut ediyoruz" diye konuştu.
Ankara Sahiplendiği köpeklere cinsel istismarda bulunup öldüren doktor hakkında gerekçeli karar açıklandı Ankara’da sahiplendiği köpekleri cinsel istismarda bulunup öldürmekten 9 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan doktor hakkındaki gerekçeli karar açıklandı. Sahiplendiği köpeklere cinsel istismarda bulunup öldürdüğü gerekçesiyle Ankara Batı 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 9 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan doktor Muhammet Mustafa Duman (28) hakkında verilen cezanın gerekçesi açıklandı. Mahkeme, sanık Duman’ın Mart ve Nisan 2025 tarihleri arasında farklı zamanlarda sahiplendiği en az 8 yavru köpeğe ikametinde cinsel saldırıda bulunarak öldürdüğünün kamera kayıtları, dijital materyaller, bilirkişi raporları ve tanık beyanlarıyla sabit olduğunu belirtti. "Kamera, dijital delil ve mesajlar birbirini doğruladı" Gerekçeli kararda, sanığın 30 Mart 2025’te 5 yavru köpeği, 26 Nisan 2025’te ise 3 yavru köpeği ikamet ettiği villaya getirdiği, kısa süre sonra çöp poşetleri ve kutularla evden ayrıldığı, ardından temizlik yaptığının kamera kayıtlarıyla tespit edildiği bilgisi yer aldı. Sanığa ait cep telefonunda ele geçirilen ve silinen dosyalardan kurtarılan videolarda, kanlar içinde hareketsiz yavru köpeklerin bulunduğu, sanığın bu görüntüleri kayda aldığı ve kardeşine göndererek silmesini istediği mesajlaşmaların bulunduğu kaydedildi. "Duvar boyama ve temizlik delil karartma olarak değerlendirildi" Mahkeme, sanığın karakoldaki ilk ifadesinden sonra serbest bırakılmasının ardından duvarlardaki kan izlerini yok etmek amacıyla evini boyadığı, gece saatlerinde babasıyla birlikte evden çöp poşetleri ve eşyalarla ayrıldığı tespitlerine yer verdi. Gerekçeli kararda bu durumun delil karartma çabası olduğu ifade edildi. Sanık Duman’a ait cep telefonunda yapılan incelemede ise hayvanlara yönelik cinsel içerikli binlerce görüntünün izlendiği, bazı görüntülerin ekran görüntüsü alınarak kaydedildiği, internet aramalarında "hayvan ile cinsel birliktelik" ve "Bestialii" (zoofili, hayvanlarla cinsi münasebet sapkınlığı) gibi anahtar kelimelerin kullanıldığının belirlendiği kaydedildi. Mahkemenin bu kapsamda sanığın müstehcenlik suçunu da işlediğine hükmettiği belirtildi. Sanığın sahiplendiği köpeklerin ikametinin camını açık unuttuğundan ötürü kaçtıklarını iddia etmesine ilişkin ise kararda, bu durumun hayatın olağan akışına uygun olmadığı ve inandırıcılığının bulunmadığı anlatıldı. Yavru köpeklerin yürümekte dahi zorlandığı anlatılan gerekçeli kararda, köpeklerin cama tırmanarak kaçmalarının mümkün olmadığı belirtildi. Kararda, sanığın cinsel amaçlarla söz konusu yavru köpekleri evine getirdikten hemen sonra bu köpeklere cinsel saldırırda bulunarak öldürdüğü, daha sonra bu yavru köpekleri poşetlere koyarak aynı gün çöpe atarak cesetlerinden kurtulduğu anlatıldı. Buna istinaden sanığın cep telefonuyla çektiği görüntü kayıtlarında da poşet üzerinde ölü vaziyette kanlar içinde yavru bir köpeğin bulunmasının bu durumu kanıtladığı ifade edildi. "Zincirleme suç hükümleri uygulandı" Gerekçeli kararda, sanığın eylemleri farklı tarihlerde farklı hayvan gruplarına, yenilenen kasıtla işlediği gerekçesiyle ayrı ayrı suçlar olarak değerlendirildiği belirtildi. Bu nedenle sanık hakkında 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 28/A maddesi kapsamında ayrıca zincirleme suç hükümleri uygulanarak cezaların artırıldığı belirtildi. Yerel mahkemede yapılan son duruşmada sanık Duman, ’köpekleri öldürme’ suçundan 5 yıl 2 ay, ’hayvanlara cinsel istismar’ suçundan ise 4 yıl 7 ay olmak üzere toplam 9 yıl 9 ay hapis cezası ile 20 bin 550 lira adli para cezasına çarptırılmıştı. Ayrıca sanık Duman’a ’müstehcenlik’ suçundan 1 yıl 15 gün hapis ve 750 lira adli para cezası verilmiş ancak cezada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmişti.