EĞİTİM - 13 Eylül 2020 Pazar 12:31

Atılım Üniversitesi ‘Fikrinle İz Bırak’ yarışmasının ödül törenini gerçekleştirdi

A
A
A
Atılım Üniversitesi ‘Fikrinle İz Bırak’ yarışmasının ödül törenini gerçekleştirdi

Atılım Üniversitesi ve TÜGİAD iş birliğiyle düzenlenen ‘Fikrinle İz Bırak’ yarışması ile yenilikçi, teknoloji tabanlı iş fikri olan girişimci gençler ödüllendirildi.

Atılım Üniversitesi ve TÜGİAD iş birliğiyle düzenlenen ‘Fikrinle İz Bırak’ yarışması ile yenilikçi, teknoloji tabanlı iş fikri olan girişimci gençler ödüllendirildi.


Atılım Üniversitesi Merkez Kampüsü’nde düzenlenen ‘Fikrinle İz Bırak’ yarışması ödül töreni, Atılım Üniversitesi ve Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) ortaklığıyla gerçekleştirildi.


Çin’in Vuhan kentinde ortaya çıkan ve kısa zamanda tüm dünyaya yayılma özelliği gösteren yeni tip korona virüs (Covid-19) salgını öncesi belirlenen yarışma takvimine göre başvurular online bir şekilde 11 Aralık 2019-15 Ocak 2020 tarihleri arasında gerçekleştirildi. ‘Fikrinle İz Bırak Yarışması’ ile yenilikçi, teknoloji tabanlı iş fikri olan girişimci adayları ödüllendirme yoluyla teşvik etme ve yarışmaya katılan fikirleri destekleyerek, iş fikirlerinin ticari değere dönüştürülmesi sürecinde; eğitim, mentörlük ve danışmanlık hizmetlerinin verilmesi amaçlandı.


Başvuruda bulunulan fikirlerin, 15 Ocak 2020 - 31 Ocak 2020 tarihleri arasında yapılan ön jüri değerlendirmesi sonucunda, elemeden geçen iş fikri sahipleri, kendilerine iletilen eğitim takvimi kapsamında eğitimlerini aldı.


Takip eden süreçte proje sunumlarını gerçekleştiren ve son değerlendirme jürisinin değerlendirilmesinden geçen fikirler ödüle layık görüldü. Daha önce belirlenen takvimde, 11 Nisan 2020 tarihinde gerçekleştirilmesi planlanan ödül töreni, pandemi koşulları göz önüne alınarak 12 Eylül tarihine ertelendi.



“Fikrinle İz Bırak hem üçüncü nesil üniversitenin misyonuna uygun bir girişim hem de TÜGİAD’ın misyonuna uygun bir girişim oldu”


Atılım Üniversitesi ev sahipliğinde gerçekleşen ödül töreninde karşılama konuşmalarını gerçekleştiren Atılım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ, “Üniversitelerin tarihi yaklaşık bin yıllık. Bu bin yıl içerisinde de 3 evreden söz ediliyor. İlk başlarda sadece eğitim veren üniversiteler daha sonra sadece eğitimle sınırlı kalmayıp; araştırma yapan, bilgi üreten üniversiteler. Bu durum neredeyse son asra kadar bu şekilde devam etti. 21’inci yüzyılda ise üçüncü dönem üniversiteden söz ediliyor. Üniversitenin görevi sadece bilgi üretmek ve aktarmak değil, bu üretilen bilgiyi bir de işlevsel hale getirmek. Üniversiteler girişimcileri destekliyor. Ülkemizde de bu bilinç, üniversitelerimizde yer almaya başladı. Sistemin içerisinde ürüne dönüşen ekosistemin içerisinde üniversite de etkin bir şekilde yer almak durumunda. Atılım Üniversitesi de bunun bilincinde olan bir üniversite” dedi.


Yarışmada emeği geçen herkese teşekkür eden Prof. Dr. Üçtuğ, katılımcıların gösterdiği medeni cesaretten ötürü özel bir teşekkür konuşması gerçekleştirdi. Üçtuğ, “Fikrinle İz Bırak hem üçüncü nesil üniversitenin misyonuna uygun bir girişim hem de TÜGİAD’ın misyonuna uygun bir girişim oldu. Güzel bir ortaklık ortaya çıktı. Ben her şeyin ötesinde en büyük teşekkürü yarışmacılara ve katılımcılara etmek istiyorum. Bugün onların, genç arkadaşlarımızın günü. Onlar bir çaba içerisine girdiler, fikirler ürettiler, çalıştılar, sundular ama en azından kendileri için ve ülkemiz için bir şeyleri değiştirebilmek için çaba sarf ettiler” ifadelerine yer verdi.


“Üniversitenin de bu işin içinde yer alması çok önemli”


Ödül törenine ev sahipliği yapan Atılım Üniversitesi Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Serkan Eryılmaz, pandemi dönemine denk gelen yarışmanın sürecinden bahsetti. Eryılmaz, “Süreç oldukça yoğun geçti. Bu yarışmayla ilgili bir yıldır hazırlıklarımızı sürdürüyoruz. Bu yarışma kapsamında Türkiye genelinde oldukça fazla başvuru aldık. Çeşitli süreçleri sisteme dahil ederek, elemeler oldu. Ödül törenimizi pandemi sürecinin el verdiği şekilde yapacağız. Üniversitemiz yarışmaya çok katkı verdi fakat bunun yanında TÜGİAD Ankara Şubesi’nin de yoğun katkıları oldu. Bu yarışmanın ülkemizdeki girişimcilik ekosistemine oldukça önemli katkılar sağladığını düşünüyorum. Üniversitenin de bu işin içinde yer alması çok önemli. Ödüllendirmenin dışında girişimci adaylarımız çeşitli eğitimlere tabii tutuldular. Bu açıdan yarışmamızın Türkiye’ye önemli katkılar verdiğini düşünüyorum” diye konuştu.


Prof. Dr. Eryılmaz, yarışmanın her sene yapılarak geleneksel hale getirilmesi gerektiğini belirterek, “Biz devamını getirmek istiyoruz. Üniversite olarak, üniversite bünyesinde sadece lisans öğrencilerine açık olan bir yarışma da var. Hem bu yarışmayı hem de Fikrinle İz Bırak yarışmasını sürdürüyor olacağız” şeklinde konuştu.



“5 finalistimiz var. Onların heyecanı bize de yansıdı”


Ödül töreninde konuşan ve aynı zamanda jüri üyeliğini de üstlenen TÜGİAD Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Yıldırım, “Pandemi döneminde tüm önlemler alındı, organizasyon için. İlk iş fikri yarışmamız olan ‘Fikrinle İz Bırak’ yarışmamızın temellerini aslında bir yıl önce attık. Aralık ayında start verdik ve Mart ayında pandemi döneminin başlamasıyla bizim 150 başvuru içerisinden 16 başvuruya indirdiğimiz, elediğimiz arkadaşlarımızla son bir görüşme yapıp; onların projelerini dinleyip, kendi içerimizde değerlendirdik. Pandemi sürecini de boş geçirmeyerek sanal ortamda toplantı yaparak hem yarışmacı arkadaşlarımızı hem de jüri üyelerimizi bilgilendirerek final gününe geldik. 5 finalistimiz var. Onların heyecanı bize de yansıdı. Umarım çok güzel bir organizasyonun ilkini gerçekleştirmiş oluruz. Bundan sonraki dönemlerde ikincisi, üçüncüsü ve daha fazlası; her yıl geleneksel hale getirmek için isteğimiz ve arzumuz tam” ifadelerini kullandı.


Yarışmaya katılan 150 kadar fikri en ince ayrıntısına kadar incelediklerini aktaran Yıldırım, çok dikkatini çeken projelerin de ilk beşin içinde yer aldığına değindi. Yıldırım, “Amacımız, yarışmayı geleneksel hale getirmek. Bunu da her sene bir öncekinden daha kapsamlı hale getirmek. Burada iş fikrine verdiğimiz değer bizim Türkiye için katma değeri yüksek bir yatırım olacağı için çok değerli. Fikir boşa giderse yapılan iş boşa gitmiş olur” diye konuştu.


Bireysel veya ekip olarak başvuruda bulunabilen adaylar yalnızca bir iş fikriyle yarışmaya katıldı. Yarışmada başarı elde eden fikirler için; birinciye 50 bin Türk lirası, ikinciye 30 bin Türk lirası, üçüncüye ise 20 bin Türk lirası para ödülü verildi. Para ödülünün yanı sıra adaylara; AR-GE desteği, Fikri ve Sinai Mülkiyet Hakları Eğitimi, mentör desteği sağlanırken, kapanış davetine katılım hakkı ve yatırımcılarla görüşme hakkı da tanındı.


Yarışmanın jüri üyeliğini ise alanlarında uzman; Girişim Türk Melek Yatırım Yönetim Kurulu Başkanı Berkay Altunbay, Ostim Teknopark Teknoloji Geliştirme Bölgesi Yöneticisi A.Ş. Genel Müdürü Dr. Derya Çağlar, Atılım Üniversitesi Argeda-TTO Direktörü Doç. Dr. Yılser Devrim, Atılım Üniversitesi Rektör Yardımcısı, Prof. Dr. Serkan Eryılmaz, ARGEDOR Bilgi Teknolojileri CEO’su Güven Fidan, SSTEK Savunma Sanayi Teknolojileri A.Ş. Genel Müdürü Mustafa Gürsoy, Onedio Bilişim Yazılım Medya Teknoloji A.Ş. - Founder ve CEO’su Kaan Kayabalı, Volvo Car Türkiye Genel Müdürü Sabri Sözen, TÜGİAD Ankara Şubesi Genel Sekreteri Av. Beril Pınar Tandoğan, KOSGEB Başkanı Prof. Dr. Cevahir Uzkurt, TÜGİAD Ankara Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı ve Yıldırım Grup Yönetim Kurulu Başkanı Zafer Yıldırım, TÜGİAD Yüksek İstişare Kurulu Başkanı ve Yücelen Grup Yönetim Kurulu Başkanı Ali Yücelen ve TÜGİAD Yönetim Kurulu Üyesi ve Atılım Üniversitesi Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Yaman Zaim tarafından yapıldı.


Yarışmada birincilik ödülüne layık görülen ekibe; Elif Kübra Çontar, Beyza Çontar ve Adem Günesen ödüllerini, Atılım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Yıldırım Üçtuğ ve TÜGİAD Genel Başkan Yardımcısı Nilüfer Çevikel takdim etti.


Yarışmada ilk beşe giren fikir sahipleri/ekipleri şu şekilde sıralandı:


Birincilik ödülü; Elif Kübra Çontar, Beyza Çontar ve Adem Günesen,


İkincilik ödülü; Barış Sezer, Berkcan Ünlü, Zeynep Goral ve Z. Burak Erkoç,


Üçüncülük ödülü; Arda Özgenel, Halil Burak Yılmaz ve Doğancan Yarka,


Dördüncülük ödülü; Yaşar Daysal ve Fikret Sefa Çakır,


Beşincilik ödülü; Berkant Erol, Görkem Karagöz ve Emre Elagöz.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Muğla Gökçe Sulak alanı yeniden canlanıyor Muğla’nın Ula ilçesinde 6 hektar alandaki Gökçe Sulak Alanı, Akdeniz Koruma Derneği’nin paydaşları ve yerel halkın katılımı ile sürdürdüğü çalışmalar sonrası koruma-kullanma dengesi gözetilerek yeniden hayat buluyor. Yapılan çalışmalar ile Gökçe Sulak Alanı göçmen kuşlar için bir durak noktası, yerel halk için bir doğa noktası ve örnek bir model olarak yeniden tasarlanıyor. Akdeniz Koruma Derneğinden yapılan açıklamada, "Gökova Körfezi’nde dağları denize bağlayan Gökçe Sulak alanı, yıllar içinde drenaj, kentleşme ve kirlilik nedeniyle doğal işlevlerini büyük ölçüde kaybetmişti. 2023’te Gökçe, Green Light (Yeşil Işık) protokolünün ilk pilot sahası olarak belirlendi. Akdeniz Koruma Derneği (AKD) olarak, Tour du Valat ve Mediterranean Alliance for Wetlands ile birlikte; uzmanlar, öğrenciler ve bölge sakinleriyle sahayı adım adım inceledik. Su akışını, sazlık yapısını ve kuş göç yollarını analiz ettik. Ekosistemi tehdit eden baskıları haritaladık. Bölgedeki okullarla birlikte öğrencilerin katıldığı gözlem ve saha incelemeleri gerçekleştirdik. Gökçe’nin yeniden canlanması için koruma-kullanma dengesini gözeten ortak bir restorasyon vizyonu geliştirdik. 31 Aralık 2025’e kadar sürecek olan bu süreçte; Gökova’da restorasyona uygun sulak alan bölgelerinin tespit edilmesi, paydaşlarla güçlü bir iletişim kurulması, ve bölge için bilim temelli bir envanter oluşturulması hedefleniyor. Bu çalışma, yerel paydaşların uzlaşısıyla belirlenecek ortak bir vizyonun; gelecekte uygulanabilecek kıyı sulak alanı restorasyon projelerine altlık oluşturmasını sağlayacak. Bugün, 6 hektarlık bu küçük sulak alan; göçmen kuşlar için bir durak noktası, yerel topluluk için bir doğa alanı ve Akdeniz kıyıların restorasyonu için örnek bir model olarak yeniden tasarlanıyor. Türkiye’nin Ramsar Sözleşmesi kapsamındaki taahhütleri, bu tür hassas alanların restore edilmesinin ve korunmasının önemini vurgulamaktadır" denildi.
Van Van trafiğine nefes: Çevre yolunun 28 kilometrelik 2 etabı açılıyor Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, Van Çevre Yolu’nun toplam uzunluğu 28 kilometre olan birinci ve üçüncü etaplarını yarın hizmete açacaklarını duyurdu. Ulaştırma ve Altyapı Bakanı Abdulkadir Uraloğlu, toplam uzunluğu 41 kilometre olan Van Çevre Yolu’nun birinci ve üçüncü kesimlerini yarın trafiğe açacaklarını bildirdi. Bakan Uraloğlu, "Van’ın şehir içi, bölgesel ve uluslararası trafik yükünü hafifletmek ve daha konforlu bir ulaşım sağlamak amacıyla hayata geçirdiğimiz projenin 28 kilometrelik bölümünü tamamladık" ifadelerini kullandı. Açılışı yapılacak kesimler hakkında bilgi veren Uraloğlu, sözlerine şu şekilde devam etti: "Çevre yolunda ilk aşamada; İpek Yolu üzerindeki Edremit Kavşağı ile Van-Hakkâri Yolu üzerindeki Kurubaş Kavşağı arasında kalan 10 kilometrelik birinci kesimi ve Van-Özalp Yolu üzerindeki Özalp Kavşağı ile Van-Erciş Yolu’ndaki Erciş Kavşağı arasında kalan 18 kilometrelik üçüncü kesimi trafiğe açacağız. Böylece Van Çevre Yolu’nun 28 kilometrelik bölümünü vatandaşımızın hizmetine sunacağız." Uraloğlu, birinci ve üçüncü kesimlerin tamamlanmasıyla şehir merkezindeki trafik yükünün önemli ölçüde azalacağını, Van’dan çevre yerleşimlere ve sınır kapılarına kesintisiz ve konforlu ulaşım sağlanacağını vurguladı. Projenin; Gürbulak, Kapıköy, Esendere, Umurlu ve Üzümlü gibi önemli sınır kapılarına erişimde de büyük kolaylık sağlayacağına dikkat çeken Uraloğlu, "Kuzey-güney ve doğu-batı yönlü uluslararası güzergâhlar, çevre yolu üzerinden daha kısa sürede ve yüksek standartlı yollarla kat edilecek" dedi. Bakan Uraloğlu, Çevre Yolu’nun tamamını 41 kilometre uzunluğunda projelendirdiklerini kaydetti. Uraloğlu, "3 kesimden oluşan çevre yolumuz Edremit’ten başlayıp Van şehir merkezinin doğusundan geçerek Erciş Yolu’na bağlanacak ve 3 gidiş 3 geliş olmak üzere bitümlü sıcak karışım kaplamalı yol standardında hizmet verecek" açıklamasında bulundu. Bakan Uraloğlu, çevre yolunun tamamının hizmete sunulmasıyla seyahat süresinde azalma olacağını da belirtti. Bakan Uraloğlu, "41 kilometrenin tamamını hizmete sunduğumuzda seyahat süresi 75 dakikadan 35 dakikaya inecek. Zamandan 2,4 milyar lira, akaryakıttan 300 milyon lira olmak üzere yıllık toplam 2,7 milyar lira tasarruf sağlayacağız. Karbon emisyonunu ise 15 bin ton azaltacağız" diye konuştu.
Ankara ‘Hüseyin Nihal Atsız’a Vefa’ temasıyla düzenlenen şiir yarışmasının ödül töreni yapıldı ‘Doğumunun 120’nci, vefatının ise 50’nci yılında Hüseyin Nihal Atsız’a Vefa’ temasıyla düzenlenen ‘Milli Ruh, Milli Kimlik ve Kahramanlık’ şiir yarışması ödül töreni gerçekleştirildi. Türk Eğitim Sen Genel Merkezi’nin, Türk fikir dünyasına, edebiyatına ve tarihine derin izler bırakan Hüseyin Nihal Atsız’ı anmak ve aziz hatırasını yaşamak amacıyla ‘Doğumunun 120’nci, vefatının ise 50’nci yılında Hüseyin Nihal Atsız’a Vefa’ temasıyla düzenlediği ‘Milli Ruh, Milli Kimlik ve Kahramanlık’ şiir yarışmasının ödül töreni gerçekleştirildi. Törene, Türk Eğitim Sen Genel Başkanı Talip Geylan ve eşi Havva Geylan, Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı Önder Kahveci, Ülkü Ocakları Genel Sekreteri İlhan Durak, TÜRKAV Genel Başkanı Ebubekir Korkmaz, Türk Mühendisler Derneği Genel Başkanı Yaşar Yekebağcı, Türk Orman Sen Genel Başkanı Ahmet Demirci, Türk Yerel Hizmet Sen Genel Başkanı Tuncay Erden, Türk İmar Sen Genel Başkanı Zafer Çelik, Türk Enerji Sen Genel Başkanı Şuayip Deniz Demir, Türk Eğitim Sen Genel Başkan Yardımcıları, Türk Eğitim Sen Merkez Kadın Komisyonu, Türk Eğitim Sen Ankara Şubeleri ve çok sayıda davetli katıldı. Yarışma, Türk Dünyası’nın güçlü isimlerinden Nihal Atsız’ın fikirlerini ve eserlerini genç nesillere tanıtmayı amaçlarken, aynı zamanda Türk milletinin kahramanlık mirasına, kültürel zenginliklerine ve millî ruhuna şiir aracılığıyla taze bir nefes kattı. Ödül töreni, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başladı. Kur’an-ı Kerim Tilaveti’nin ardından da Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan açılış konuşmalarını gerçekleştirdi. "Milletler yalnızca zaferler kazanarak değil; dilini koruyarak, kimliğini yaşatarak değerlerini diri tutar " Genel Başkan Geylan, ödül töreninin açılış konuşmasına şair yazar Hüseyin Nihal Atsız’ı şükranla anarak başladı. Geylan şunları söyledi: "Bugün burada, Türk fikir dünyasına, edebiyatına ve tarihine derin izler bırakmış büyük mütefekkir Hüseyin Nihal Atsız’ın; ‘Vaktiyle bir Atsız varmış derlerse ne hoş, Anılmakla hangi bir ruh olmaz ki sarhoş?’ Diyerek gönderdiği selamı almak, onu rahmet ve vefayla anmak; onun aziz hatırasını yaşatmak için bir araya gelmiş bulunuyoruz. Bu buluşma; yalnızca bir anma programı değildir; millet olmanın temel mayası olan millî ruhu, millî kimliği ve kahramanlık şuurunu yeniden hatırlama vesilesidir. Türk milletinin tarih sahnesindeki yürüyüşü, yalnızca ‘destan yapanların’ yürüyüşü değildir; aynı zamanda destanı kelimeye dönüştürenlerin, hatırayı hafızaya, hafızayı şuura çevirenlerin de yürüyüşüdür. Tarih yapan kadar tarihi yazan; kılıç kullanan kadar kalem taşıyan; sınır çizen kadar sınırı anlamlandıran münevverler vardır. Çünkü milletler yalnızca zaferler kazanarak değil; dilini koruyarak, kimliğini yaşatarak, değerlerini diri tutarak büyür. Bu yüzden edebiyat, fikir, tarih ve kültür dünyamızın büyük isimleri, zamanın karanlığında ışığı yakan birer nöbetçilerdir" dedi. "Türk milleti haysiyetini ve istikbal tasavvurunu korumak için mücadele etmiş büyük bir millettir" Türk milletinin, tarih boyunca yalnızca sınırlarını değil; inancını, dilini, haysiyetini ve istikbal tasavvurunu da korumak için mücadele etmiş büyük bir millet olduğunu kaydeden Geylan, "İşte Hüseyin Nihal Atsız da bu nöbetin önemli isimlerindendir. O; tarih araştırmacısı, öğretmen, akademisyen, şair-yazar ve milletine karşı mesuliyet duyan büyük bir mütefekkirdir. O, Ziya Gökalp ve arkadaşlarının yaktığı meşaleyi kimi zaman sisin içinde, kimi zaman fırtınanın karşısında taşımış ama her daim istikametini muhafaza etmiştir. Türk milleti, tarih boyunca yalnızca sınırlarını değil; inancını, dilini, haysiyetini ve istikbal tasavvurunu da korumak için mücadele etmiş büyük bir millettir. Bu mücadele, kimi zaman ordunun ön saflarında, kimi zaman kürsüde, kimi zaman kalemin ucunda, kimi zaman da bir ülkünün etrafında kenetlenen yüreklerde sürmüştür. Bu mücadelede, her çağın kendi öncüleri var olmuştur. Bilge Kağan’dan Sultan Alparslan’a, çağ açıp çağ kapatan Fatih’ten küllerinden yeni bir devlet kuran Atatürk’e uzanan bu yürüyüş; Türk devlet aklının ve Türk idealinin ufkunu temsil eder" diye konuştu. "Eğitimin yalnızca bilgi aktarmak değil; aynı zamanda karakter inşa etmek, değer yaşatmak ve mensubiyet duygusunu güçlendirmek olduğuna inanıyoruz" Türk milletinin büyük yürüyüşlerinin sadece meydanlarda değil mısralarda da sürdüğünü kaydeden Geylan, "Geçmişte ve yakın tarihimizde ise Atsız gibi isimler, farklı şartlarda ama aynı hedef doğrultusunda, inandığı fikirleri savunmayı milli bir sorumluluk bilmiştir. Atsız’ın yürüyüşü; Türkçülük ve Turancılık davasını bir slogan kolaylığına teslim etmeyen, ödediği bedeliyle birlikte yaşayan bir fikrî seferberliktir. O, kalemini rüzgâra göre eğip bükmeyen; itirazın, yalnızlığın, hatta zaman zaman hedef gösterilmenin karşısında dahi duruşunu koruyan bir iradenin adıdır. Türk Eğitim-Sen olarak, eğitimin yalnızca bilgi aktarmak değil; aynı zamanda karakter inşa etmek, değer yaşatmak ve mensubiyet duygusunu güçlendirmek olduğuna inanıyoruz. Tam da bu anlayışla, ‘Doğumunun 120’nci, Vefatının 50’nci Yılında Hüseyin Nihal Atsız’a Vefa" temasıyla düzenlediğimiz ‘Millî Ruh, Millî Kimlik ve Kahramanlık’ Şiir Yarışması; Türk milletinin en asli unsurlarından olan kahramanlık, milliyetçilik, devletçilik gibi hasletleri yüceltmeyi; şiirin diliyle tarihe not düşmeyi ve bunu geleceğe emanet etmeyi hedeflemektedir. Çünkü milletlerin büyük yürüyüşleri yalnızca meydanlarda değil, mısralarda da sürer: Bazen bir mısra bir nesli ayağa kaldırır; bazen bir hissediş bir millete yön verir; bazen bir şiir bir çağrıyı tarihin vicdanına kazır" şeklinde konuştu. "Bedel ödemek, doğru yoldan döndürmez; aksine doğruyu daha gür sesle söyleme cesareti verir" Türk Eğitim-Sen ve Türkiye Kamu-Sen çatısı olarak emeğin onurunu ve kamu çalışanının hakkını savunmaktan her zaman vazgeçmeyeceklerinin altını çizen Geylan, "Atsız’ı anlamak, sadece bir kişiyi hatırlamak değildir; öğretmenliğiyle, akademisyenliğiyle, şairliğiyle ve mütefekkir duruşuyla bedel ödemeyi göze alan bir fikrî ahlâkı da hatırlamaktır. Sendikal mücadelemizle fikrî mücadelenin aynı çizgide yürüdüğünü söylerken, aslında Hüseyin Nihal Atsız’ın şahsında, bugün de sendikal tercihi, fikrî duruşu, millet ve devlet hassasiyeti sebebiyle ekmeğiyle, işiyle, çalışma ortamıyla, ücretiyle tehdit edilen; baskıya, dışlanmaya ve gadre uğrayan kamu çalışanlarımızın hâlini görüyoruz. Atsız’ın Türkçülük ve Turancılık davasıyla başlayan yürüyüşünün tabutlukta işkenceye varan ağır süreçlerle sınandığı; fakat bütün mağduriyetlere rağmen yılmadan direndiği ve sonunda hakikatin yanında duruşuyla zaferi kazanarak bize 3 Mayıs Milliyetçiler Günü gibi nesilden nesile taşınan bir şuur mirası bıraktığı gerçeği, bizim için sadece bir hatıra değil; aynı zamanda bir moral ve motivasyon kaynağıdır. Çünkü o mücadele bize şunu öğretiyor: Bedel ödemek, doğru yoldan döndürmez; aksine doğruyu daha gür sesle söyleme cesareti verir. Bu inançla bizler de Türk Eğitim-Sen ve Türkiye Kamu-Sen çatısı altında, hangi şartla karşılaşırsak karşılaşalım, emeğin onurunu ve kamu çalışanının hakkını savunmaktan vazgeçmeyecek; birliğimizi büyüterek, teşkilatımızı güçlendirerek, haklı mücadelemizi kararlılıkla sürdürmeye devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi. "Türk Eğitim-Sen bir yıldız gibi parlıyor" Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı Önder Kahveci ise şunları kaydetti: "Türk Eğitim-Sen, yalnızca eğitim çalışanlarımızın ekonomik ve sosyal hak ve menfaatlerini korumakla kalmıyor. Ülkemizin bilimsel ve entelektüel kapasitesinin artırılması, milli değerlerimizin yaşatılması ve geleceğimizi emanet edeceğimiz çocuk ve gençlerimizin, şanlı tarihimizin ve kahramanlarımızın ışığında yetişerek devletine ve milletine bağlı bireyler olması yolunda son derece önemli çalışmalara da imza atıyor. Bu çerçevede yazar, Türkolog, düşünür, şair ve her şeyden önemlisi bir öğretmen olan Hüseyin Nihal Atsız’ın hatırasını yaşatmak, düşünce dünyasını genç dimağlarda sürdürmek adına son derece anlamlı bir yarışmayı da düzenlemiş olması, Türk Eğitim-Sen’in neden hizmet kolundaki diğer bütün sendikalar içinde bir yıldız gibi parladığını da ortaya koyuyor. Başta Atsız olmak üzere; bu millet için yazan, düşünen, mücadele eden, fikriyle yol açan tüm münevverlerimizi rahmet, minnet ve saygıyla anıyorum. Bu güzel programımıza katılan tüm misafirlere saygılarımı sunuyor; Hepinizi Allah’a emanet ediyorum. ‘Ne Mutlu Türk’üm Diyene’." Türk Eğitim-Sen Genel Başkanı Talip Geylan, Türkiye Kamu Sen Genel Başkanı Önder Kahveci ve TÜRKAV Genel Başkanı Ebubekir Korkmaz dereceye giren eser sahiplerine ödüllerini takdim etti. Buna göre; birincilik ödülünü Türk Eğitim Sen Uşak Şubesi’nden Ömerali Şimşek’in "Atsız Ata" isimli eseri kazandı. İkincilik ödülünü Türk Eğitim Sen Gümüşhane Şube’den Talat Ülker’in "Kızılelma Muştusu" isimli eseri alırken iken, üçüncülük ödülünü ise Türk Eğitim Sen Gaziantep 1 No’lu Şube’den Abdulhamit Koçoğlu’nun "Hilalin Gölgesinde Atsızlar" isimli eseri kazandı. Ödül töreni, Atilla Yılmaz’ın ‘Yolların Sonu’ adlı konseri ile son buldu.