POLİTİKA - 10 Aralık 2025 Çarşamba 13:54

Bakan Fidan'dan YPG'ye net uyarı! ''Silahlı unsurlar Suriye ordusuna bağlanmalı''

A
A
A

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, "YPG’nin şunu görmesi gerekiyor. Hiçbir ülkede iki tane silahlı unsur olmaz. Elinizdeki silahlı unsurlar Suriye yönetiminin emrine girmek zorundadır" dedi.

Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, katıldığı "Bir Yılın Ardından Suriye: Toparlanma ve Yeniden İnşa" konulu konferansta YPG/SDG yapılarının geleceğinin Suriye’nin istikrarı açısından belirleyici olduğunu söyledi. Suriye’de "iki silahlı yapının bir arada bulunabileceği bir ülke modelinin mümkün olmadığını" belirten Fidan, bu unsurların Şam yönetiminin kontrolüne girmesi gerektiğini vurguladı. Bakan Fidan, Şam yönetimi ile YPG arasında 2025 Mart ayında varılan mutabakata atıfta bulunarak, bu anlaşmada şu ana kadar somut bir ilerleme kaydedilemediğini vurguladı. Fidan, "En son Doha Forumu sebebiyle Dışişleri Bakanı kardeşim Esat Şeybani ile de konuştuğumda çok fazla olumlu gelişmenin olmadığını söyledi. Biz Türkiye olarak bu sürecin ilerletilmesini, sulh ile meselelerin çözülmesini, yeni bir çatışmanın, yeni bir karşı karşıya gelişin kimsenin lehine olmayacağını her zaman için söylüyoruz. Dolayısıyla burada sürecin diyalog yoluyla ilerletilmesi önemli. YPG’nin şunu görmesi gerekiyor. Hiçbir ülkede iki tane silahlı unsur olmaz.

Bakan Fidan'dan YPG'ye net uyarı! ''Silahlı unsurlar Suriye ordusuna bağlanmalı''

Elinizdeki silahlı unsurlar Suriye yönetiminin emrine girmek zorundadır. Burada dolaylı veya direkt bölücülüğü, istikrarsızlığı körüklüyor. Böyle bir yerde ekonomi de gelmez, istikrar da gelmez, güvenlik de gelmez. Her zaman için çatışma riski vardır. Her zaman için dışarıdan müdahaleye açık bir yara mevcut olur. Kürtlerin iyiliği için de, Arapların iyiliği için de, Sünnilerin, Şiilerin, Dürzilerin iyiliği için de birleşik, bütünleşik bir Suriye önemli. Ama bu demek değil ki, tek bir grubun, tek bir mezhebin, tek bir ırkın baskısı diğerlerinin üzerinde olacak. Bu da zaten eski rejimin farklı bir modaliteyle güncellenmiş hali olur. Buna da karşıyız. Yani ne federalizm getiriyoruz diye ülkeyi böleceğiz ne de bütünlük getiriyoruz diye insanları ezeceğiz, onları yer altına, radikal olmaya, silaha sarılmaya iteceğiz. Herkesin kendini eşit, özgür hissettiği müreffeh bir toplum kurmak mümkün. Yeni modern anlayış artık bunu gerektiriyor. Türkiye bunu yapıyor, Avrupa ülkeleri bunu yapıyor. Dünyada birçok ülke bunu yapıyor. Bu Suriye’de de yapılabilir. Bu da mümkün. Bizim bunu yapmamız gerekiyor. Dolayısıyla biz yakından gözetliyoruz. Bu konuda biliyorum çok soru oluyor, çok husus geliyor. Ne yapacaksınız? Orada silahlı unsurlara ne olacak, ne bitecek? Biz YPG, PKK denklemindeki konuların ne olduğunu söylüyoruz. Bizim milli güvenlikle ilgili tarafımıza bakan hususlar var. Bunları hem süreç içerisinde söylüyoruz hem açıktan söylediğimiz konular da var. Suriye’de Şam yönetiminin SDG ile kendi götürmesi gereken bir alan var. Onlar da onu götürsünler. Ama her zaman için söylüyorum, istikrarın sağlanması için bu entegrasyonun da bir an önce hayata geçmesi gerekiyor" dedi.

Bakan Fidan'dan YPG'ye net uyarı! ''Silahlı unsurlar Suriye ordusuna bağlanmalı''

"Suriye’deki en büyük tehlike İsrail’in yayılmacılığı"

Fidan, bölgedeki en büyük istikrarsızlık sebebinin İsrail’in genişleme politikası olduğunu da vurguladı. Netanyahu hükümetinin Gazze’de başlattığı savaşın farklı sahalara taşınmaya çalışıldığını belirten Fidan, İsrail’in güvenliğini başka ülkelerin güvensizliği üzerine kurmaması gerektiğini dile getirdi.

Oğuzhan Halil Özbek - Ahmet Nusret Saçan

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Karabük Hadrianopolis’te saray kompleksi ortaya çıktı: 4. yüzyıla ait eşsiz mozaikler bulundu Karabük’ün Eskipazar ilçesindeki Hadrianopolis Antik Kenti’nde sürdürülen kazılarda literatürde bulunmayan motiflere sahip 4. yüzyıl mozaikleri ile bir saray kompleksinin kabul salonu gün yüzüne çıkarıldı. Geç Kalkolitik, Roma ve Erken Bizans dönemlerinde yerleşim yeri olarak kullanılan Hadrianopolis Antik Kenti’nde Kültür ve Turizm Bakanlığı’nın Geleceğe Miras Projesi çerçevesinde yürütülen kazılarda ortaya çıkan yeni buluntular tarihe ışık tutmaya devam ediyor. Karabük Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Arkeoloji Bölümü Öğretim Üyesi Doç. Dr. Ersin Çelikbaş’ın başkanlığında İç Kale olarak adlandırılan bölgede yapılan çalışmalarda literatürde bulunmayan motiflere sahip 4. yüzyıl mozaikleri ile bir saray kompleksinin kabul salonu ortaya çıkarıldı. Kazı Başkanı Doç. Dr. Ersin Çelikbaş, antik kentte 2025 yılı çalışmalarının tamamlandığını belirterek, "2025 yılı içerisinde Geleceği Miras Projesi kapsamında çalışmalarımızı ‘İç Kale’ olarak adlandırdığımız bölgede yoğunlaştırdık. İç Kale’nin hemen önünde yapmış olduğumuz çalışmalarda geniş bir alan kapsayan tek odadan oluşan bir bölüm ortaya çıktı ve bu odanın zemininin mozaikle süslendiğini gördük" dedi. Çelikbaş, çalışmalarda buranın bir kabul salonu olduğunu tespit ettiklerini ve bu salonun Hadrianopolis’te aslında bir saray kalıntısına ait olduğunu söyledi. "Literatürde olmayan bazı motiflerin de olduğunu belirtebiliriz" "Bölge için çok önemli bir buluntu olduğunu söyleyebiliriz" diyen Çelikbaş, "Gerçekten mozaik süslemelerde, literatürde olmayan bazı motiflerin de olduğu harika özelliklere ve stile sahip olduğunu belirtebiliriz. Şu ana kadar yapmış olduğumuz değerlendirmelerde hem statigrafik hem de mozaiklerin stilistik açısından M.S. 4. yüzyıla ait olduğunu söyleyebiliriz. Hem Karadeniz Bölgesi için hem de Anadolu arkeolojisi için böyle bir saray kalıntısının Hadrianopolis’te tespit edilmiş olması da gerçekten bizleri heyecanlandırdı. Çalışmalarımız bu yıl için tamamlandı. Fakat 2026 yılı içerisinde sarayın diğer bölümlerinde açma çalışmalarına devam edeceğiz" ifadelerine yer verdi. "Yüzde 80’lik bölümü günümüze sağlam olarak ulaşabilmiş" Mozaiklerdeki motiflerden bahseden Çelikbaş, "Geometrik motifleri görmekteyiz. Mozaikli alanın tam merkezinde ise bir tavus kuşu sahnesi yer almakta. İki tavus kuşu antitetik duruşla resmedilmiş. Ortalarında bir su kabı ve bu su kabından su içerken görülmekte. Mozaiklerde yer yer noksanlar var ama önemli noksanlar değil. Mozaiğin yüzde 80’lik bölümü günümüze sağlam olarak ulaşabilmiş. Hadrianopolis’teki bu mozaik yelpazesini de yine genişletecek niteliğe sahip, özelliklere sahip mozaikler ilk defa ortaya çıktığını söyleyebiliriz" diye konuştu. "Mozaikler bir halı deseni gibi işlenmiş" Çelikbaş, mozaiklerde tespit edilen desenlerle ilgili de şunları söyledi: "Şu ana kadar tespit ettiğimiz desenler, dalgalı kurdele motifi var. 8 kollu yıldız merkezinde işlemiş ve bu sekiz kollu yıldızın tam ortasına da bir antitetik duruşlu tavus kuşları sahnelenmiş. Yine çeşitli geometrik motifler işlenmiş burada. Süleyman düğümleri var panolar içerisinde. Aslında burada gerçekten mozaikler bir halı deseni gibi işlenmiş. Ve o hala canlılığını o rengini koruyarak da günümüze ulaşmış. Şu anda mozaiklerimizin geçici üstlerini korumaya da alacağız. Ama bu yılın sonuna kadar inşallah ziyaretçilerimizin görebileceği bir şekilde de burayı teşhire açacağız." Mozaiklerde ayrıca bir insan figürünün de bulunduğunu aktaran Çelikbaş, "Bu figürün büyük bir bölümü günümüze noksan olarak ulaşmış. Bu figürün bir mitolojik ya da bir dini motif, bir figür olup olmadığı konusunda net bir bilgiye sahip değiliz. Dediğim gibi gerçekten çok özel desenler, motifler bu mozaiklerde karşımıza çıkmaktadır" ifadelerini kullandı. Çelikbaş son olarak, "Bulunan alan Anadolu arkeolojisi açısından da gerçekten çok önem arz ediyor. Anadolu arkeolojisinde görülmemiş motiflerin de ilk defa burada özellikle bir tanesinin tespit edildiğini söylememiz doğru olacaktır" dedi.
Kırıkkale Kırıkkale Valisi Mehmet Makas: "Yangın kontrolümüz altında" Kırıkkale’deki fabrika yangınıyla ilgili açıklama yapan Kırıkkale Valisi Mehmet Makas, "Yangın kontrolümüz altında. Söndürme çalışmalarımız devam ediyor, en kısa sürede inşallah soğutma çalışmalarına geçeceğiz diye tahmin ediyoruz" dedi. Kırıkkale Valisi Mehmet Makas, Kırıkkale Organize Sanayi Bölgesindeki kimya fabrikasında çıkan yangınla ilgili son gelişmeleri açıkladı. Vali Makas, yangının kontrol altına alındığını ve kısa süre içerisinde tamamen söndürerek soğutma çalışmalarını hedeflediklerini kaydetti. 170 personelin yangına müdahale ettiğini söyleyen Vali Makas, "Kırıkkale Organize Sanayi Bölgemizde fabrika yangınıyla ilgili müdahalemiz devam ediyor. Saat 11.30 civarındaki yangına hem tahliye hem de güvenlik tedbirleri noktasında yerinde zamanında müdahale ettik. Fabrikada çalışan 70 işçi kardeşimizin tahliyesi gerçekleştirildi. Her birinin burnunun bile kanamadan dışarı çıkması bizim için sevindirici oldu. Ankara başta olmak üzere çevre vilayetler, Samsun dahil, Çorum, Çankırı, Kırşehir, tüm çevre illerimizden gelen itfaiye ekiplerimizle müdahale ediyoruz. Bir taraftan TÜPRAŞ, bir taraftan Makine Kimya, bir taraftan da diğer fabrikalardan aldığımız takviyeler var. An itibarıyla 50 araç 170 personelle müdahalemiz sürüyor. Yangın kontrolümüz altında. Söndürme çalışmalarımız devam ediyor, en kısa sürede inşallah soğutma çalışmalarına geçeceğiz diye tahmin ediyoruz. Riskli bölümleri atlattık. Tankların olduğu, patlama olabilecek bölgelerle ilgili tedbiri aldık. AFAD Başkanlığımız Ankara’dan koordinasyonu sağlıyor. AFAD Başkan Yardımcımız da yanımızda. Arkadaşlarımız can kıraş şekilde çalışıyor. Verdiğimiz araç sayıları sadece yangına müdahale eden araçlar. Jandarmamız, emniyetimiz, belediyelerimiz ile burada farklı ekiplerimiz var. İnşallah en kısa sürede söndürmeyi gerçekleştireceğiz ve soğutmaya geçeceğiz. 70 kişiye ekmek kapısı olan bir fabrikamız. İnanıyoruz, en kısa sürede tekrar faliyete gösterecektir. Şehrimize önemli bir katkı sağlayan fabrikamız, işadamımız. İnşallah kısa sürede fabrikanın ayağa kalkmasını rabbim nasip eder, biz de Kırıkkaleliler olarak hep beraber destekleyeceğiz" dedi. Yangına müdahale sırasında aynı OSB’deki farklı bir fabrikada çıkan yangınla ilgili de bilgi veren Vali Makas, "Bu fabrikaya müdahalemizden müdahale kaynaklı elektrik kesintisine gidildi. Bir fabrikamızda makineleri beslemek için akü odası var. O akülerin devreye girmesi kaynaklı, fabrikada farklı bir alanda yangın çıktı. Kontrolümüz altında. Ana fabrikamızla ilgili bir sorun yok. İnşallah onu da atlatmış olacağız" diye konuştu. Vali Makas, kimyasal sızıntısı noktasında da bir sorun olmadığını, ekiplerin gerekli tüm önlemleri aldığını söyledi.
Mersin Başkan Seçer: "Şehrin sorunlarını, çözüm yollarını en iyi bilen, orada yaşayan vatandaştır" Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, katıldığı sempozyumda demokratik ve sosyal belediyeciliğin kentlerin ihtiyaçlarına göre şekillenen önemli bir yönetim anlayışı olduğunu belirterek, yerel yönetimlerin halkla birlikte çözüm üretmesinin önemini vurguladı. Türkiye Belediyeler Birliği (TBB) Başkan Vekili ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı Vahap Seçer, bu yıl ‘Demokratik ve Sosyal Belediyecilik’ ana konusu ile düzenlenen ve Türkiye Belediyeler Birliği ve Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi iş birliğiyle gerçekleştirilen ‘7. Ulusal Yerel Yönetimler Sempozyumu’na katıldı. Sempozyum ile demokratik ve sosyal belediyecilik anlayışının nasıl güçlendirilebileceği ve yeniden yapılandırılabileceğine dair konuya ilgi duyan tüm kesimleri bir araya getirmek amaçlanıyor. "Sempozyumun sonunda alınacak olan çıktılar bir el feneri görevi görecek" Konuşmasında, bir arada olmanın önemine değinen Başkan Seçer, farklı fikirleri dinlemenin belediye başkanlığı görevinde önemli olduğuna değindi. Seçer, "6,5 yıldır belediye başkanlığı görevinde bulunuyorum ve şunu öğrendim; sizden daha iyi bilen biri vardır. Onu dinlemek, onların deneyimlerinden yararlanmak lazım. Bu kapsamda, bu bir araya gelişler çok önemli. İnsanları dinlemek, deneyimlerinden yararlanmak lazım diye düşünüyorum" sözlerine yer verdi. "Demokrasi, yerel yönetimlerde başlayan kutsal bir kavramdır" Halk iradesinin gerçek anlamda tecelli ettiği makamların başında belediye başkanlığı ve muhtarlık olduğunu vurgulayan Seçer, belediye başkanlarının bir siyasi partiyi temsilen seçime girmesinin ötesinde belediye başkanının hüviyetinin, halktaki itibarının ve toplumdaki algısının seçimlere etki ettiğini söyledi. Demokrasinin ilk olarak bu kurumlarda başlayan kutsal bir kavram olduğunu ifade eden Seçer, "Beraber yaşadığınız toplumda demokrasi ile ortaklaşıyorsunuz, yaşam alanınızı, o alanı nasıl sevk ve idare edeceğini beraber belirliyorsunuz. Katılımcı demokrasiyi siyasiler çok kullanılır. Hepimiz demokrasiye aşığız ama göreve geldiğimiz zaman ne hikmetse demokrasiden uzaklaşırız. Hemen demokrasi gider, ‘en iyisini ben bilirim’ gelir" diyerek, böyle bir yönetim anlayışının doğru olmadığını vurguladı. "Şehrin sorunlarını, çözüm yollarını en iyi bilen, orada yaşayan vatandaştır" TBB Başkan Vekili ve Mersin Büyükşehir Belediye Başkanı olarak Türkiye’nin iz düşümü olan Mersin’de katılımcı demokrasiyi güçlendirmek için yaptıkları iyi uygulama örneklerinden bahseden Seçer, ‘Kente Sözümüz Var’ toplantılarına değindi. Kentte var olan her kurum, kuruluş, sivil toplum örgütü, meslek odaları, sendikalar ve kooperatiflerle ‘Kente Sözümüz Var’ toplantıları kapsamında bir araya geldiklerini söyleyen Seçer, "Yılda 2 kez, her bir toplantı en az 4-5 saat sürmek kaydıyla insanları dinliyoruz ve bunu zevkle yapıyoruz. Bilmediğimiz birçok şeyi o kitlelerden öğreniyoruz. Bir şehirde şehrin sorunlarını, çözüm yollarını en iyi bilen, orada yaşayan vatandaştır. Sizin belediyeye, bir kurumdan transfer ettiğiniz bürokrat değildir. O sadece vatandaşın sizden talep ettiği ve ‘Bu sorunu yaşıyorum’ dediği sorunun çözüm yollarını bilir. Bunu bilimsel olarak bilir, uygulama deneyimi varsa ikisini harmanlar çözüm yolu üretir ama asıl bilen orada yaşayan insanlardır" dedi. "STK temsilcileri bir siyasetçinin iyi ve kötü gününde yanında dimdik duran yol arkadaşlarıdır" Büyükşehir Belediyesinin, Mersin’e Değer Katanlar (MEDEKA) Projesine de değinen Seçer, kentte kültürel ve sanatsal faaliyet yürütmek isteyen STK’ların tarafsız ve eşit bir şekilde desteklenmesi için bu kurulu hayata geçirdiklerini söyledi. MEDEKA’nın 12 ayrı kuruldan oluştuğunu ve Mersin’de yapılan bütün etkinliklerde önemli bir rol oynadığını ifade eden Seçer, bu kurulların içerisinde alanında uzman olan sivil toplum temsilcilerinin yer aldığını belirtti. Sivil toplum temsilcilerinin siyasetçilerin iyi ve kötü gününde yanında duran yol arkadaşları olduğunu söyleyen Seçer, "Şehre dair kararları ortak aldığınız için sonuç kötü çıkarsa onlar sizi savunuyor, çünkü birlikte almışsınız. İyi çıkarsa bunun mutluluğunu beraber paylaşıyorsunuz. Sizin şehirde seçmen kitleniz ile iletişiminizi kuruyor, fahri görevli oluyor. Sivil toplum örgütleri bizim yönetim anlayışımızda bu derece önemli" dedi. "Sivil toplum kuruluşlarına kapılarımızı açtık" Büyükşehirlerde en önemli konuların başında imar çalışmalarının geldiğini ifade eden Seçer, yapılan her çalışmada rant konusuna dikkat edilmesi gerektiğini vurguladı. Mersin’de önceki yılların imar çalışmalarında yaşananları örnek göstererek, ilgili kurumlar ve odalar ile kurulan ilişkiyi dile getiren Seçer, "Mersin 30 yıldır plansız şehirleşen bir kent. Tam 30 yıldır Büyükşehir Belediyesi ve ilçe belediye başkanları anlaşamıyor, 1/5000’lik planlar yapılamıyordu. Şehir Plancıları Odasına, Mimarlar Odasına, İnşaat Mühendisleri Odasına, Mersin Barosuna dedik ki; ‘Çalışmaları başlatıyoruz, size de kapıları açıyoruz, beraberce yapalım’. Meclisin büyük kısmı olmamasına rağmen kavgasız, gürültüsüz, amasız, fakatsız bir şekilde planları yapabiliyorsunuz. Çünkü kapıları açmışsınız, sivil toplumu da bunu ortak etmişsiniz" ifadelerini kullandı. "Sosyal adaletsizliğin karşısında sosyal politikalar var" Sosyal politikaların her kentin kendi özgün yapısı doğrultusunda şekillendiğine değinen Seçer, projelerin de buna göre dizayn edilebileceğini belirtti. Sosyal politikaların kapsayıcılığının altını çizen Seçer, "Biz Sosyal Politikalar Ofisini kurduk. Sosyal politikalar çok geniş bir tanım. Bunun içerisinde, yaptığınız destekler, dayanıklı kentler oluşturma hedefi, başta kadınlar olmak üzere üreticilerle kırsal kalkınma, yaş almış ve kimsesiz insanlara yarenlik etmek, çocuklar ve özel insanlar var. Bu kocaman dünyanın hepsi sosyal politikalardır" diye konuştu. "Türkiye’de belediyecilik, sosyal politikalardan azade düşünülemez" Seçer, Sosyal Politikalar Ofisinin tüm belediyeler arasında proje aktarımı sağlayarak en iyi hizmet kalitesini ortaya çıkarmaya yardımcı olduğunu söyledi. Sosyal politikaların daireler bazında bir arada tutularak bütçelerinin bu doğrultuda hazırlandığını ifade eden Seçer, "Sosyal Hizmetler Dairesi Başkanlığı, Sağlık İşleri Dairesi Başkanlığı, Kadın ve Aile Hizmetleri Dairesi Başkanlığının yanı sıra Tarımsal Hizmetler Dairesini de bunun içine koyuyoruz, çünkü kırsal kalkınmaya yönelik desteklerimizi burada sürdürüyoruz" dedi. Seçer 2025 yılı bütçesi yapılırken dolar bazında 2019’dan bugüne kadar söz konusu dairelerin bütçelerinin 6 kat artarak yüzde 600 seviyelerine yükseldiğini belirlediklerini kaydetti. 3 gün sürecek olan 7. Ulusal Yerel Yönetimler Sempozyumu’nun çok değerli sonuçlar ortaya koyacağını belirten Seçer, "Sempozyumun; demokrasimizin, belediyelerimizin ve aynı zamanda merkezi hükümetin sosyal politikalarının güçlenmesine çok büyük katkılar yapacağını umut ediyorum" diyerek sözlerini tamamladı.
Isparta Kayıp baş cinayetinde şüpheliler olaydan sonra yeniden bölgeye dönmüş Isparta’da başsız halde cesedi bulunan Ferdi Özdemir’in kayıp başını arama çalışmaları 6’ncı gününde sürerken, olay yerini uzaktan gören bir güvenlik kamerası kaydı tespit edildi. Kayıtlarda aracın kişi ya da kişiler tarafından el fenerleriyle durdurulduğu ve ardından yakıldığı anların görüldüğü, ancak görüntülerin uzaklık ve karanlık nedeniyle hem plakaları hem de şüphelileri net göstermediği kaydedildi. Şüphelilerin olaydan sonra bölgeden ayrılıp kısa süre sonra yeniden olay yerine döndüklerinin tespit edilmesi ise başın olay sonrası alındığı ihtimalini güçlendirdi. Olayla ilgili gözaltına alınan 5 şüpheli, çıkarıldıkları mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Isparta’nın Keçiborlu ilçesine bağlı Aydoğmuş köyünde 4 Aralık Perşembe günü akşam meydana gelen olayda, vatandaşlar dağlık alanda yanmış bir aracın yakınında hareketsiz halde bir kişi görünce durumu 112 Acil Çağrı Merkezi’ne bildirdi. Olay yerine gelen jandarma ekipleri, baş kısmı olmayan erkek cesedinin, köyde kayıp olarak aranan 39 yaşındaki çoban Ferdi Özdemir’e ait olduğunu belirledi. Yakınlarının teşhisiyle kimlik doğrulandı. Jandarma, Özdemir’in cenazesinin otopsi için morga kaldırılmasının ardından geniş çaplı soruşturma başlattı. Otopsi raporunda Özdemir’in göğsünde üç, bel kısmında iki bıçak darbesi tespit edildi. Son görüntüleri ortaya çıktı Olay günü akşama ait güvenlik kamerası görüntülerinde Özdemir’in saat 19.55’te markete girip alışveriş yaptıktan sonra köyden ayrıldığı görüldü. Aramalar hem arazide hem köyde sürüyor Olayın sabah saatlerinde kayıp başı bulmak için özel kadavra köpekleri, arama dedektörleri ve komando birlikleriyle arazide çalışma yapıldı. Öğleden sonra ise köyde şüpheli görülen bazı evlerde aramalar gerçekleştirildi. Olayla ilgili gözaltına alınan 4 kişi ilk aşamada sorgulandı. Ardından gözaltına alınan 5 şüpheli, sevk edildikleri mahkemece adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. Vali Erin: "Hunharca işlenen bir cinayet" Ailenin evine taziye ziyaretinde bulunan Isparta Valisi Abdullah Erin, "Ferdi kardeşimiz vücut bütünlüğü bozularak hunharca işlenen bir cinayete kurban gitti. Tüm ihtimaller titizlikle araştırılıyor. Bu cinayet aydınlatılıncaya kadar bize uyku haram" dedi. Olayı gören uzaktan kamera kayıtları ortaya çıktı Olay bölgesini çok uzaktan gören bir güvenlik kamerası kaydında, Özdemir’in aracının kişi ya da kişilerce el fenerleriyle önü kesilerek durdurulduğu ve ardından aracın yakıldığı anların net şekilde görüldüğü bildirildi. Ancak kameranın çok uzakta olması ve olayın akşam saatlerinde meydana gelmesi nedeniyle, aracı durduran diğer aracın plakasının ve olayı gerçekleştiren kişilerin belirgin şekilde seçilemediği ifade edildi. Kayıtlarda ayrıca şüpheli ya da şüphelilerin olay yerinden uzaklaştıktan bir süre sonra yeniden bölgeye döndükleri, birkaç dakika kaldıktan sonra tekrar ayrıldıkları tespit edildi. Bu durum, kayıp başın olay sonrası olay yerinden alınmış olabileceği ihtimalini güçlendirdi. Olayla ilgili soruşturma sürüyor.
Siirt Siirt’te 68 araç kolluk kuvvetlerine teslim edildi Siirt’te 68 araç, törenle kolluk kuvvetlerime teslim edildi. 15 Temmuz Demokrasi Meydanı’nda düzenlenen törenle 68 yeni araç, İl Emniyet Müdürlüğü ve İl Jandarma Komutanlığı’na teslim edildi. Burada konuşan Vali Kemal Kızılkaya, 28 Kasım’da Cumhurbaşkanı liderliğinde İstanbul Atatürk Havalimanı’nda Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı ve Sahil Güvenlik Komutanlığı’na tahsis edilen 9 bin 200 aracın teslim törenine il emniyet müdürü ve il jandarma komutanıyla birlikte iştirak ettiklerini söyledi. Bugün ise o törende teslim aldıkları Emniyet Müdürlüğü’ne 48, İl Jandarma Komutanlığı’na 20 olmak üzere toplam 68 aracı il merkezinde ve ilçelerde görev yapacak kolluk birimlerine teslim etmek üzere bir arada olduklarını belirten Vali Kızılkaya, "Bu 68 yeni araç, Siirt’imizin hem şehir merkezinde hem de kırsalında daha hızlı, daha etkin ve daha güçlü bir güvenlik hizmeti sunmasına büyük katkı sağlayacaktır. Yenilenen araç filomuz sayesinde vatandaşlarımıza daha kaliteli, hızlı ve etkin bir güvenlik hizmeti sunacağız. Milletimizin huzuru, güvenliği ve kamu düzeni bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da en üst seviyede korunacaktır. Halkımızın huzur ve güvenliği için, aranan son şahıs yakalanıncaya kadar operasyonlarımız kararlılıkla devam edecektir. İlimizin her noktasında, asayişten trafiğe, uyuşturucuyla mücadeleden organize suçlarla mücadeleye kadar tüm güvenlik faaliyetlerimizin çok daha etkin ve verimli yürütülmesine katkı sağlayacak 68 yeni aracın ilimize kazandırılmasındaki güçlü desteklerinden dolayı başta Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan’a, İçişleri Bakanımız Ali Yerlikaya’ya, Emniyet Genel Müdürlüğümüze, Jandarma Genel Komutanlığımıza ve tüm teşkilat mensuplarımıza şükranlarımı arz ediyorum" dedi.