POLİTİKA - 20 Aralık 2025 Cumartesi 11:58

Bakan Güler: "PKK’yı tam bitirdiğimiz anda terör örgütü de ’Terörsüz Türkiye’ sürecine uyacağını açıkladı"

A
A
A
Bakan Güler: "PKK’yı tam bitirdiğimiz anda terör örgütü de ’Terörsüz Türkiye’ sürecine uyacağını açıkladı"

Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, "TSK olarak biz PKK’yı tam bitirdiğimiz anda terör örgütü de ’Terörsüz Türkiye’ sürecine uyacağını açıkladı. Yani biz başarılı operasyonların ardından terör örgütünü silah bırakma evresine getirerek hedefimize ulaştık" dedi.


Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler, yıl sonu değerlendirme toplantısı çerçevesinde Ankara’da basın mensuplarıyla bir araya geldi. Güler, Bakanlığının 2025 yılı faaliyetlerinin yanı sıra 2026 yılına ilişkin yapılan hazırlıklara ilişkin açıklamalarda bulundu.


"Yıl başından bugüne kadar 105 PKK’lı fesih kararından itibaren ise 69 PKK’lı terörist teslim olmuştur"


Güler, 2025 yılının Türk Silahlı Kuvvetleri’nin (TSK) üstün gayretleriyle sürdürülen terörle mücadelede elde edilen başarıların neticesinde yeni bir sürecin başladığı bir yıl olduğunun altını çizerek, "Terör örgütünün fesih kararı sonrası teslim olan terörist sayısında artış olduğunu da izliyoruz. Yıl başından bugüne kadar 105 PKK’lı fesih kararından itibaren ise 69 PKK’lı terörist teslim olmuştur. Sınırlarımızda ve ötesinde arazi arama-tarama mağara sığınak barınak ile mayın ve el yapımı patlayıcı tespit ve imha çalışmalarımız devam ediyor. Nihai hedefimiz 86 milyon vatandaşımızın ortak temennisi olan terörün sona ermesi terör örgütlerinin tamamen tasfiye edilmesi ve ülkemize yönelik her türlü tehdidin ortadan kaldırılmasıdır. Başta PKK-YPG-SDG olmak üzere hiçbir terör örgütünün bölgede kök salmasına farklı adlar altında faaliyet göstermesine kısacası hiçbir terör oluşumuna ve oldubittiye müsaade etmeyeceğimizi bir kez daha hatırlatmak isterim" ifadelerine yer verdi.


Irak ile ilişkilerin son dönemde heyetler arası karşılıklı ziyaretler ve imzalanan anlaşmalarla birlikte olumlu yönde ivme kazandığına dikkati çeken Güler, bölgenin terörden arındırılmasına ilişkin hem Merkezi Irak Hükümeti hem de Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi (IKBY) ile anlayış birliği sağlandığını dile getirdi.


"SDG’nin terör unsurlarından ayrıştırılarak Suriye ordusuna entegrasyonu gerekmektedir"


Güler, Suriye’de istikrar ve güvenliğin sağlanması ve terör örgütleriyle mücadele edilmesinin Türkiye’nin milli güvenliği açısından hayati önemde olduğunu dile getirerek, "SDG’nin terör unsurlarından ayrıştırılarak Suriye ordusuna entegrasyonu, ayrılıkçı ve adem-i merkeziyetçi söylemi terk etmesi, merkezi otoriteye bağlanması, ayrıca sahada paralel güvenlik yapılarının kesinlikle ortadan kaldırılması gerekmektedir. Bu çerçevede Türkiye olarak, süreci en başından itibaren çok yakından ve titizlikle takip ediyoruz" diye konuştu.


"İsrail, kendi güvenliğine ilişkin hassasiyetlerini Suriye’ye saldırarak çözemeyeceğini idrak etmeli"


İsrail’in son dönemde benimsediği, şüpheci güvenlik anlayışına dayalı, Suriye hükümeti aleyhine devlet dışı aktörleri kışkırtıcı ve orantısız güç kullanan yaklaşımının, bölgedeki dengeleri daha da zedelemediğini aktaran Güler, "İsrail’in nefret dili kullanarak Türkiye’yi bölge için tehdit gösteren açıklamalarının aksine Türkiye, uluslararası hukuk çerçevesinde, istikrarın korunmasına ve terörle mücadele hedefine odaklanmıştır. Buna karşın, İsrail’in sürdürdüğü istikrarsızlaştırıcı askerî tutum ve oluşturmak istediği Suriye, Türkiye’nin de doğrudan millî güvenliğini etkileyen bir tehdit alanı oluşturmaktadır. İsrail, kendi güvenliğine ilişkin hassasiyetlerini Suriye’ye saldırarak, onu istikrarsızlaştırarak çözemeyeceğini idrak etmeli; Suriye’nin yeni yönetimiyle işbirliği temelinde, iyi komşuluk ve mütekabiliyet prensiplerine uygun olarak ilişki kurmalıdır" ifadelerine yer verdi.


"Hudutlarda 9 bin 694 düzensiz göçmen ile 182 terörist ve bin 880 kilogram uyuşturucu madde yakalandı"


Hudutların mevcut ve muhtemel tehditlere göre alınan tedbirlerin sürekli olarak yenilendiği bir anlayışla ve dünya standartlarında korunduğunu söyleyen Güler, "Hudutlarımızda yasa dışı geçişler kaçakçılık ve diğer tüm tehditlere karşı sürdürülen etkin mücadele kapsamında 1 Ocak’tan itibaren 65 bin 350 kişinin geçişi engellenmiş yakalanan 9 bin 694 düzensiz göçmen ile 182 terörist ve bin 880 kilogram uyuşturucu madde kolluk kuvvetlerine teslim edilmiştir" dedi.


Türkiye’nin sınır güvenlik sisteminin olağanüstü gayreti teknolojik altyapının sürekli geliştirilmesi ve çok katmanlı güvenlik anlayışıyla etkileyici ve örnek seviyede olduğunu söyleyen Güler, hudut güvenlik sistemimiz pek çok NATO ve bölge ülkesi tarafından örnek alınan bir model haline de geldiğini belirtti.


Güler, TSK’nın Ege ve Doğu Akdeniz’deki faaliyetlerinin milli çıkarlar doğrultusunda yürütüldüğünü ve uluslararası hukuka dayalı, yapıcı ve sorumlu bir duruş da sergilendiğini kaydederek, "Yunanistan’ın bölgede zaman zaman gündeme getirdiği tek taraflı girişimlere karşı da gerekli diplomatik adımlar atılmakta uluslararası hukuk temelinde ve mütekabiliyet esasıyla her türlü tedbir tavizsiz şekilde hayata geçirilmektedir. Zaman zaman iki ülkenin liderleri tarafından ortaya konan yapıcı çalışmaları sekteye uğratmaya yönelik eylem ve söylemlerle karşılaşıyoruz. Türk ve Yunan halkları arasına fitne sokmak suretiyle siyasi kariyer yapma çabası içinde olanlar tehdit paranoyasından kurtulmalı süreci baltalamaktan vazgeçmelidirler. Türk Silahlı Kuvvetleri, kendisine tehdit oluşturmayan hiç kimse için tehdit değildir. Ancak ülkemize yönelebilecek her türlü tehdidi bertaraf edecek güç ve kararlılıktadır" değerlendirmesinde bulundu.


"Türkiye’nin KKTC’nin haklarını korumak için her türlü askerî ve siyasi tedbiri alma kararlılığı tamdır"


Ege ve Doğu Akdeniz’de Türkiye’yi dışlamaya yönelik hiçbir girişimin başarıya ulaşamayacağının da altını çizen Güler, bu doğrultuda Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin hak ve menfaatlerini de aynı hassasiyetle savunduklarını söyledi. Güler, "Ada’da adil, kalıcı ve sürdürülebilir bir çözümün yegâne yolu Kıbrıs Türklerinin iki devletli eşit, egemen ve eşit uluslararası statüsünün tanınması olduğu gerçeğini uluslararası platformlarda tüm muhataplarımıza açık ve net şekilde ifade ediyoruz. Öte yandan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’nin bölge içinden veya dışından aktörlerle geliştirmeye çalıştığı askerî ve siyasi iş birlikleri ile silahlanma faaliyetlerinin Ada’daki barış ortamına hizmet etmediği aksine gerginliği tırmandırdığı da açıktır. Anavatan ve garantör ülke olarak Türkiye’nin Kıbrıs Türk halkının meşru hak ve menfaatlerini korumak için her türlü askerî ve siyasi tedbiri alma kararlılığı bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da tamdır" dedi.


"Türkiye, Gazze’de güvenliğe yönelik inisiyatiflere katkı vermek ve Gazze’yi yeniden ayağa kaldırmak için hazır"


Türkiye’nin İsrail’in Filistin halkına yönelik işgal ilhak politikalarının sona ermesi çağrısında bulunduğunu ve İsrail’in Gazze’ye saldırılarına karşı uluslararası toplumu sorumluluk almaya davet ettiğini söyleyen Güler, bu çerçevede Ekim ayında Türkiye’nin de yoğun çabasıyla İsrail ve Filistin arasında ateşkese varıldığını hatırlattı. Güler, "Gazze’de insani yardım faaliyetlerine katılmak, güvenliğe yönelik inisiyatiflere katkı vermek ve Gazze’yi yeniden ayağa kaldırmak için devletimiz Sayın Cumhurbaşkanımızın riyasetinde tüm kurumları ile her türlü platformda her zaman yardıma hazır olduğunu dile getirmek istiyorum" dedi.


Karadeniz’de, Rusya ve Ukrayna arasındaki savaşın bölgesel güvenlik ve istikrar açısından hassasiyetini koruduğunu söyleyen Güler, Türkiye savaşın başladığı ilk günden bu yana "Savaşın kazananı, barışın kaybedeni olmaz" anlayışıyla adil bir barışın tesisine yönelik çok boyutlu ve samimi girişimlerini sürdürdüğünü söyledi.


Güler, bu doğrultuda Montrö Boğazlar Sözleşmesi’ni tarafsız dikkatli ve tavizsiz bir şekilde uygulamaya devam ettiklerini dile getirdi.


Türkiye’nin NATO’ya katkısının ve taahhütlerinin kesintisiz ve örnek teşkil edecek bir şekilde başarıyla sürdüğünü söyleyerek, "Bu kapsamda ülkemiz, 2025 yılında NATO’nun Deniz Komuta Kontrol yapısındaki 5 görev gücünden 2’sinin komutasını üstlenmiş, yılın ilk yarısında Akdeniz ve Ege’deki NATO deniz görev gruplarına komuta etmiş, Macaristan, Bulgaristan, Slovakya ve Polonya’daki İleri Kara Birliklerine aktif katkılar sağlamıştır. NATO Mukabele Kuvveti Hava Komuta Kontrol, NATO Amfibi Görev Kuvveti Komutanlığı ve Çıkarma Kuvveti Komutanlığı görevlerini 2025-2026 döneminde yürüteceğiz" ifadelerini kullandı.


TSK’nın yüksek hazırlık seviyesini muhafaza etmek, etkinliğini ve caydırıcılığını daha da artırmak amacıyla ulusal ve uluslararası eğitim ve tatbikat faaliyetlerini de aralıksız sürdürdüğünü de söyleyen Güler, şu ifadelere yer verdi:


"Kara Kuvvetlerimiz, 16 bölgede aynı anda harekât icra etmiş ve etmekte, Deniz Kuvvetlerimiz, 141 bin saat seyir gerçekleştirmiş, Hava Kuvvetlerimiz, 75 bin 647 sorti, 120 bin 649 saat uçuş yapmıştır. Farklı coğrafyalarda 70 bin personel ile 20 görev icra edilmektedir. 1 Ocak’tan itibaren 43’ü NATO, 29’u Millî, 59’u Davet ve 24’ü Özel olmak üzere toplam 155 tatbikat icra edilmiştir."


Güler, İspanya ile yapılan Hürjet ve Endonezya ile yapılan Millî Muharip Uçak (KAAN) anlaşmalarının, Açık Deniz Karakol Gemisi Akhisar’ın NATO ve AB üyesi bir ülkeye yapılan ilk muharip gemi ihracatı kapsamında Romanya’ya satışı, seri üretimine başlanan Altay tankının Türkiye’nin Savunma Sanayi alanındaki gelişimini ortaya koyduğunu söyledi.


Bayraktar Kızılelma İnsansız Savaş Uçağı’nın, Aselsan üretimi Murad Aesa radarını kullanarak Karadeniz’de TÜBİTAK-SAGE tarafından geliştirilen Gökdoğan Görüş Ötesi Hava-Hava Füzesi ile dünyada bir ilki gerçekleştirdiğini ve havadaki hedefi başarıyla imha ettiğini hatırlatan Güler, KAAN, Hürjet ve Kızılelma’yla ilgili olarak dost ve müttefik ülkelerden yoğun talep geldiğini dile getirdi.


Güler, şu ifadelere yer verdi:


"Millî Uçak Gemimizin üretilmesi çalışmalarına, çelik kubbenin de bir parçası olarak hava savunma yeteneklerimize önemli katkılar sağlayacak TF-2000 Hava Savunma Harbi Muhribi ile ’Millî Denizaltı’mızın (MİLDEN) ilk test bloğu inşalarına da başlanmıştır. ASFAT Anonim Şirketimiz, hem yurt içinde hem de dost ve müttefik ülkelerle yürütülen kritik projelerde büyük başarılara da imza atmaktadır. Makine ve Kimya Endüstrisi Anonim Şirketimiz ise sahip olduğu köklü tecrübe ve teknik altyapı ile millî mühimmat üretimini geliştirmeye devam etmektedir. Bakanlığımızı ve Türk Silahlı Kuvvetlerimizi hedef alan gerçeklikten uzak, maksatlı ve sistematik dezenformasyon çabalarını yakından takip etmekteyiz."


"SDG konusunda ABD ile görüş farklılığımız azalıyor"


Toplantı, Bakan Güler’in açıklamalarının ardından basın mensuplarının soru-cevap bölümüyle devam etti.


Güler, SDG konusunda ABD ile görüş ayrılığı olup olmadığına ilişkin sorulan soruya, "SDG’nin entegrasyonu konusunda ABD ile görüşmelerimiz devam ediyor. ABD’nin düşünceleri epey değişti. ABD’li dostlarımız şu anda gerçekleri daha iyi görüyor ve bu konudaki görüş farklılığımız azalıyor. Biz ne istediğimizi açık açık ifade ettik. Bu konudan geri adım yok. Mutlak surette Suriye ordusuna entegre olacaklar. SDG de entegrasyondan bahsediyor ama onların bahsettiği birlik halinde entegrasyon. Birlik olarak değil ferdi olarak entegre olmaları lazım. Aksi halde bunun adı entegrasyon olmaz" diye konuştu.


SDG’nin Suriye ordusuna entegre olmaması halinde ise Bakan Güler, "İhtiyaç duyulduğunda gerekeni kimseye sormadan yaparız" dedi.


Suriye’ye terörle mücadele konusunda eğitim verildiğini hatırlatan Güler, "Azerbaycan’a, Libya’ya ve Somali’ye eğitim desteğini nasıl sağladıysak aynısını onlara da sağlayabiliriz. Eğitimlerine Türkiye’de başladık ve devam ediyoruz. Suriye’nin terörle mücadelesine yardımcı olmamız gerektiğini düşünüyoruz ve çalışmalarımızı da bu yönde sürdürüyoruz" şeklinde konuştu.


"PKK’yı tam bitirdiğimiz anda terör örgütü de ’Terörsüz Türkiye’ sürecine uyacağını açıkladı"


Terörsüz Türkiye sürecine ilişkin soruları da yanıtlayan Güler, "TSK olarak biz PKK’yı tam bitirdiğimiz anda terör örgütü de ’Terörsüz Türkiye’ sürecine uyacağını açıkladı. Yani biz başarılı operasyonların ardından terör örgütünü silah bırakma evresine getirerek hedefimize ulaştık. Biz şimdi Terörsüz Türkiye hedefine başarıyla ulaşarak kardeşliğimizin sürekli olmasını istiyoruz. Vatandaşlarımızın şundan emin olması gerekir; TSK, Bakanlığımız, devletimizin ilgili birimleri bu süreçte ne olup bittiğinin farkındadır. Geçmişte terörle mücadelede sarf ettiğimiz dikkati aynı hassasiyetle bugün de terörsüz Türkiye sürecinde sarf ediyoruz. Süreç terör örgütünün istediği şekilde değil, devletimizin belirlediği ve istediği şekilde devam edecek" değerlendirmesinde bulundu.


İsrail-İran savaşı esnasında İran’daki PJAK’lı teröristlerin, İran’da yönetimin değişeceğini düşündüğünü söyleyen Güler, "İsrail-İran arasındaki çatışma istedikleri şekilde sonuçlanmadı ve İran PJAK’a operasyon yaparak ağır zayiat verdirdi. Terör örgütü PKK, silah bırakma açıklamasının ardından Irak’ın kuzeyinden birçok terörist ve silah-mühimmatı İran’a aktarmaya çalıştı. Biz bunları her gün İran’a bildirdik. Onlar da fırsat buldukça operasyonlar icra ediyorlar. İran da bu vesileyle terör örgütü PJAK’ın gerçek yüzünü daha iyi görmüş oldu" ifadelerine yer verdi.


"Düşen C-130 tipi kargo uçağımızın kara kutusu halen TUSAŞ’ta incelenmeye devam ediyor"


Azerbaycan’dan dönerken düşen C-130 kargo uçağına ilişkin de konuşan Güler, "1C-130’ları 1964’te kullanmaya başladık. O günden bu yana böyle bir kaza yaşanmamıştı. C-130’lar bugün hala dünyada en emniyetli uçaklar olarak tam 70 ülke tarafından kullanılıyor. Bu kazadan sonra bütün C-130 uçaklarımızın tamamını kontrole aldık. Bu kontrolü tamamlamayı müteakip uçaklarımızı kullanmaya devam edeceğiz. Düşen uçağımızın kara kutusu halen TUSAŞ’ta incelenmeye devam ediyor. Kaza kırım heyetimiz de çalışmalarını sürdürüyor. Daha tamamlanmadı. Uçağımızın düşüş sebebi hakkında sonuç ne çıkarsa çıksın şeffaflıkla açıklayacağız" açıklamasında bulundu.


Bakan Güler, 15 Aralık’ta F-16’lar tarafından vurularak düşürülen İHA’nın Rusya-Ukrayna savaşı nedeniyle Karadeniz’de kullanılan bir İHA olduğunu ve kontrolden çıktığını dile getirdi. Enkaz arama çalışmalarının devam ettiğini söyleyen Güler, İHA’nın enkazının ulaşıldığında yapılacak incelemeyle kamuoyunun bilgilendirileceğini söyledi.


"Eurofighter uçakları 2030’da 6 tane, 2031’de 8 tane, 2032’de de 6 tane olacak şekilde envantere girecek"


Türkiye’nin Eurofıghter tedarikine ilişkin de bilgilendirmelerde bulunan Güler, şu ifadelere yer verdi:


"Biz İngiltere ile yaptığımız anlaşma ile 20 tane yeni üretim Eurofighter uçağını satın alıyoruz. Üretilecek Eurofighter uçakları 2030’da 6 tane, 2031’de 8 tane, 2032’de de 6 tane olacak şekilde envantere girecek. Ayrıca hem Katar hem de Umman ile Eurofighter uçağı tedariki görüşmelerimiz olumlu şekilde devam ediyor. Katar’dan alacağımız Eurofighterlar, çok az uçuşu olan hazır uçaklar. Katarlı kardeşlerimiz çok büyük anlayış gösteriyorlar. Bu uçakları Katar’daki mühimmat ve malzemeleri ile birlikte alacağız. Umman’dan alacağımız uçaklar da az uçuş yapmış uçaklar. Hangarlarda duruyorlar. Umman’dan tedarik edilecek uçakların AESA radarı, METEOR atma kabiliyeti ile güncel aviyonik sistemlerle modernize edilmesi gerekiyor. Modernizasyonun 12 uçak için 2028 yılında tamamlanmasını bekliyoruz. Biz Eurofighter uçaklarını Meteor füzeleriyle birlikte alıyoruz. Bu uçaklarda kendi milli yazılımlarımızla kendi mühimmatımızı da kullanabileceğiz. Bu süreçte de Meteor füzesinden daha iyisini yaparak, isterlerse de onlara satacağız."


"Yunanistan’ın gayri askeri statüdeki adalara da hava savunma sistemlerini yerleştireceklerine dair haberlere ilişkin bu konuda gerekli çalışmaları yapıyoruz"


Yunanistan, İsrail ve GKRY’nin bir araya gelmesinin ve anlaşmalar imzalamasının Türkiye için bir tehdit oluşturamayacağını söyleyen Güler, "Biz de birçok ülke ile anlaşmalar imzalıyoruz. Ama bu anlaşmaları belli bir ülkeye karşı yapmıyoruz. Gayri askeri statüdeki adalara da İsrail’den alacakları hava savunma sistemlerini yerleştireceklerine dair haberler gündeme geliyor. Buralar adı üzerinde Gayri Askeri Statüdeki Adalar, yani hukuken silahlandırılmaması gereken adalar. Biz bu konuda gerekli çalışmaları yapıyoruz. Öyle çok fazla heveslenmesinler. Yunanistan Savunma Bakanı Dendias 2030 diye bir projeksiyon açıkladı. Artık kadınları da askere alalım diyorlar. Yunan Kara ve Deniz Kuvvetlerine müracaat eden neredeyse kimse yok. Yani personel temini onlar için büyük bir sorun" değerlendirmesinde bulundu.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Düzce Düzce Belediyesi’nden musiki ziyafeti Düzce Belediyesi, Türk sanat müziğinin yaşayan efsanesi Amir Ateş’i sanatseverler ile buluşturdu. Konserde, Ayşe Taş şefliğindeki Türk Sanat Müziği Korosu ile birlikte sahneye çıkan Amir Ateş, sevilen bestelerini seslendirerek, sanatseverlere unutulmaz bir gece yaşattı. Türk musikisinin yaşayan en önemli bestekarlarından Amir Ateş’in birbirinden kıymetli eserleri, Ayşe Taş Sanat Akademisi Türk Sanat Müziği Korosu’nun icrasıyla Düzce’de sanatseverlerle buluştu. Prof. Dr. Erol Güngör Kültür Merkezi’nde düzenlenen konser, izleyenlere unutulmaz bir musiki gecesi yaşattı. Konsere; Vali Selçuk Aslan, Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, Düzce Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Nedim Sözbir, Ayşe Taş Sanat Akademisi Korosu Başkanı Birgül Devrim, onur konuğu Amir Ateş ve eşi ile çok sayıda davetli katıldı. Ayşe Taş şefliğinde sahne alan koro, Türk sanat müziğinin yaşayan çınarı, son mevlidhan ve bestekar Amir Ateş’in hafızalara kazınan eserlerini seslendirdi. Sahneye davet edilen Amir Ateş koroya eşlik ederken, sanatseverler usta bestekârı canlı dinlemenin mutluluğunu yaşadı. Konserin ardından Düzce Valisi Selçuk Aslan ve Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü tarafından Ayşe Taş ve Amir Ateş’e çiçek takdim edildi. Programda konuşan Düzce Valisi Selçuk Aslan, Amir Ateş’i Düzce’de ağırlamaktan büyük gurur duyduklarını belirterek, "Amir Ateş hocamızı bugün Düzce’mizde misafir etme noktasında gösterdiği özveri ve ev sahipliği noktasında Sayın Başkanımız Dr. Faruk Özlü’ye teşekkür etmek istiyorum. Gelişen büyüyen bir Düzce’miz var, iddialıyız. Türkiye’de birçok sosyo ekonomik parametrede önde giden bir vilayetiz. Kültür sanat noktasında da Düzce Belediyemizin, sayın bakanımızın liderliğinde kültüre, sanata, estetiğe vermiş olduğu değer her türlü takdirin üzerinde ve alkışı hak eden bir değerdir. Ben tekrar Amir Ateş hocamıza vilayetimize hoş geldiniz diyor, emek veren Ayşe Taş hanımefendiye, Birgül Devrim Hanımefendiye ve koroda ve sazende heyette yer alan arkadaşlarımıza teşekkürlerimi sunuyorum" dedi. Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü ise Amir Ateş’i Türk sanat müziğinin günümüzde yaşayan en büyük ustalarından biri olarak nitelendirerek, "Hocamız yaşayan son hafız bestekar, çok kıymetli, çok değerli. Hocam Düzce’mize şeref verdiniz, sağ olun" ifadelerini kullandı. Ayşe Taş, Amir Ateş’in eserlerini seslendirmenin kendileri için büyük bir onur olduğunu vurgulayarak, sanata ve sanatçıya verilen destekten dolayı teşekkür etti. Geceye duygusal sözlerle katkı sunan Amir Ateş ise, Düzce’de bulunmaktan duyduğu memnuniyeti dile getirerek, "Musikimizi seven, destekleyen insanlar oldukça Türk Sanat Müziği yeniden güçlenecek ve ülkemizin dört bir yanına yayılacaktır" dedi. Sanatseverlerin yoğun ilgisiyle gerçekleşen konser, izleyicilerden aldığı uzun süreli alkışlarla taçlandı. (ALI-
Hatay Bakan Kurum açıkladı: Yüzyılın Sosyal Konut Projesi’nde geçerli başvuru sayısı 5 milyon 242 bin 766 Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, Yüzyılın Sosyal Konut Projesi’nde geçerli olan başvuru sayısının 5 milyon 242 bin 766 olduğunu belirterek bu başvurulardan 1 milyon 326 bininin gençler tarafından yapıldığını söyledi. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Murat Kurum, çeşitli temaslarda bulunmak üzere Hatay’a geldi. Bakan Kurum, ilk olarak Antakya kent merkezinde bulunan Cumhuriyet Caddesi’nde incelemelerde bulunarak basın açıklaması yaptı. Bakan Kurum, depremin izlerini medeniyetler beşiği Hatay’da silmek için yapılan çalışmalara değinerek "Hatay’ı ayağa kaldırmak, bizim için hiçbir zaman sadece bir imar faaliyeti olmadı. Bizim için Hatay’a hizmet etmek, bir gönül meselesi, kardeşlik meselesi, ecdat mirasına sahip çıkma mücadelesi oldu. Bunun gereği olarak, bir yandan yeni yuvalarımızı sosyal donatılarıyla beraber tamamlarken bir yandan da tarihî mirasımızı yeniden ihya ettik. Bugün de yerinde inceleyeceğimiz Hatay’ın simgesi olan Tarihi Uzun Çarşı’yı, Atatürk Caddesi’ni, Kemalpaşa Caddesi’ni ve "dünyanın ışıklandırılan ilk caddesi" olarak bilinen Kurtuluş Caddesi’ni yeniden eski ihtişamına kavuşturuyoruz. Yine Tarihi Meclis Binası ve Asi Nehri’nin iki yakasındaki yapıların da ihya çalışmalarımızı hızla tamamlıyoruz. Anadolu’nun ilk camisi olan Habib-i Neccar Camii’mizi de inşallah önümüzdeki günlerde ibadete açacağız. Biz, Hatay’ımızda attığımız her adımı aşkla, şevkle, sevgiyle attık. İşte bir mücevher gibi işlediğimiz ve sadece 10 ayda tamamladığımız İskenderun Sahil Yolumuz bunun kanıtıdır" dedi. 27 Aralık Cumartesi günü Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın katılımıyla Hatay’da düzenlenecek programla son anahtar teslim töreninin gerçekleşeceğini belirten Bakan Kurum, "Teslim ettiğimiz 98 bin deprem konutumuzun her biri de Hatay sevdamızın en büyük anıtıdır. Yine aynı aşkla; deprem bölgesinin en büyük 3. şantiyesi olan Antakya Dikmece’de 14 bin 500 konutumuzun yapımında da sona yaklaşıyoruz. İnşallah bu ay sonunda Hatay’da; 155 bin konutumuzun tamamını afetzede kardeşlerimize teslim etmiş olacağız. Önümüzdeki hafta bugün, 27 Aralık’ta; Sayın Cumhurbaşkanımızı burada ağırlayacağız ve son anahtar teslim törenimizi de büyük bir coşkuyla Hatay’ımızda yapacağız. Böylece deprem bölgesindeki 11 ilimizde; yıl sonu hedefimiz olan 455 bin konutumuzu hak sahiplerine kavuşturacağız" dedi. "Hem e-devlet hem banka başvurularıyla tüm kriterlere uyarak geçerli olan başvuru sayısı ise 5 milyon 242 bin 766’dır" Yüzyılın Konut Projesi’ne yapılan 8 milyon 840 bin 314 başvurunun 5 milyon 442 bin 766’sının geçerli olduğunu ifade eden Bakan Kurum, bu başvurulardan 1 milyon 326 bin gencin ev sahibi olmak için başvuruda bulunduğunu ifade ederek, "Deprem bölgemizdeki çalışmalarımızın tamamlanmasıyla burada edindiğimiz tecrübe ve birikimi 81 ilimize yayacağız. Bunun da ilk adımı bildiğiniz gibi Yüzyılın Konut Projesi. Açıkladığımız günden bu yana büyük bir ilgi gören projemizde dün itibarıyla başvurular sona erdi. Ben bu buluşma vesilesiyle toplam başvuru oranını da açıklamak istiyorum. Süreç boyunca 8 milyon 840 bin 314 vatandaşımız kampanyamıza başvurmuştur. Hem e-devlet hem banka başvurularıyla tüm kriterlere uyarak geçerli olan başvuru sayısı ise 5 milyon 242 bin 766’dır. En çok başvuru aldığımız il İstanbul, onu Ankara ve İzmir izliyor. Yine en çok başvuruda bulunulan kategori ise gençler. Görüyoruz ki bu projemiz gençlerimiz için umut olmuş. 1 milyon 326 bin gencimiz ev sahibi olmak için başvurdu. Bu başvuru oranı da gösteriyor ki; milletimiz projemize inanmıştır. Devletine, liderine bir kez daha güvenmiştir. İnşallah biz de Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde bu güveni 23 yıldır olduğu gibi yine boşa çıkarmayacak, bugüne kadar yüzakı kurumumuz TOKİ’mizle 1 milyon 750 bin konutu nasıl teslim ettiysek; iki yılda 455 bini konutumuzu nasıl tamamladıysak, bu evlerimizin anahtarlarını da en kısa sürede sahiplerine vereceğiz. 81 ilde inşa edeceğimiz 500 bin konut için 29 Aralıkta, yıl bitmeden ilk kuralarımızı çekmeye başlıyoruz. Ben şimdiden hayırlı, uğurlu olsun diyorum. Şunu da belirtmek isterim; proje kapsamında deprem bölgesindeki illerimizi ayrıcalıklı tutarak, bu illerimize daha fazla kontenjan ayırdık. Hatay’ımıza da tam 13 bin 289 sosyal konutu sunacağız. İnşallah sosyal konutlarımızla Hatay’ımızda evi olmayan vatandaşımıza, kiracı depremzede kardeşlerimize huzurlu yuvalar kazandıracağız. Tüm dar gelirli vatandaşlarımız ev sahibi olana kadar da çalışacağımızı, yeni sosyal konut kampanyaları yapmaya devam edeceğimizi de milletimize buradan duyurmak isterim" dedi.
Aydın Faslı heyet Aydın’da tarımsal potansiyeli inceledi Fas’ın Fes-Meknes Bölgesi Ziraat Odası’ndan oluşan heyet, tarımsal iş birliği ve bilgi paylaşımı kapsamında Aydın İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nü ziyaret ederek coğrafi işaretli ürünler ve üretim süreçleri hakkında bilgi aldı. Fas’ın Fes-Meknes Bölgesi Ziraat Odası’ndan oluşan heyet, tarımsal iş birliği ve tecrübe paylaşımı amacıyla Aydın’ı ziyaret etti. Aydın İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nün ev sahipliğinde gerçekleşen programda, ilin tarımsal potansiyeli uluslararası heyete tanıtıldı. Ziyaret kapsamında Aydın İl Tarım ve Orman Müdürlüğü’nde düzenlenen sunumlarda, başta Aydın Zeytinyağı ve Aydın İnciri olmak üzere coğrafi işaretli ürünler ele alındı. Üretim süreçleri, kalite standartları ve ihracat imkanlarına ilişkin detaylı bilgiler paylaşıldı. Program boyunca İl Müdürü Ayhan Temiz’in yanı sıra İl Müdür Yardımcıları Dr. H. Eray Yeşilçayır ve Cengiz Karabulak ile Şube Müdürleri Armağan Tanrıkulu, Mutlu Aktaş ve Hafize Kendirlioğlu da görüşmelere katıldı. Heyet, programın devamında Germencik ilçesinde bulunan bir zeytinyağı işleme tesisini ziyaret ederek üretim ve işleme süreçlerini yerinde inceledi. Germencik İlçe Tarım ve Orman Müdürü İlknur Kavas, bölgede yürütülen zeytincilik faaliyetleri hakkında heyete bilgi verdi. Ziyaret, karşılıklı iyi niyet temennileri ve hatıra fotoğrafı çekimiyle sona erdi.