ASAYİŞ - 09 Haziran 2022 Perşembe 12:34

Bakan Soylu, şehirlerarası yabancı taşıyan taksilere izin belgesi sorma zorunluluğu getirildiğini duyurdu

A
A
A
Bakan Soylu, şehirlerarası yabancı taşıyan taksilere izin belgesi sorma zorunluluğu getirildiğini duyurdu

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, valiliklere gönderecekleri bir yazı ile taksilere ve tır-kamyon parklarına yönelik yeni bir adım attıkları bilgisini vererek, “Taksilerle il dışına yabancı yolcu taşınması halinde taksicilere il dışı seyahat izin belgelerinin kontrolü yükümlülüğünü getiriyoruz.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, valiliklere gönderecekleri bir yazı ile taksilere ve tır-kamyon parklarına yönelik yeni bir adım attıkları bilgisini vererek, “Taksilerle il dışına yabancı yolcu taşınması halinde taksicilere il dışı seyahat izin belgelerinin kontrolü yükümlülüğünü getiriyoruz. Tır kasalarının brandalarını keserek içlerine girme veya başka şekilde başka yolcu alma durumlarına karşın, tır ve kamyon parklarına kamera sistemleri kurmayı hedefliyoruz” dedi.


İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Gölbaşı Vilayetler Evi’nde düzenlenen Göç Kurulu Toplantısı’na katıldı. Toplantıya Bakan Soylu’nun yanı sıra Jandarma Genel Komutanı Orgeneral Arif Çetin, Sahil Güvenlik Komutanı Tümamiral Ahmet Kendir, Emniyet Genel Müdürü Mehmet Aktaş, Göç İdaresi Başkanı Savaş Ünlü ve 11 bakanlığın ve sivil toplum kuruluşunun temsilcileri katıldı.



“Psikolojik harekatlar yapmaz, yaptırır”


Bakan Soylu burada yaptığı konuşmasında “psikolojik harekatın” merkezinin batı ve Amerika olduğunu öne sürerek, “Bunu başarılı bir şekilde yıllarca yapmışlar. Afrika’da yaptılar, sömürdükleri bütün ülkelerde yaptılar, o insanların tamamını kendilerinin suçlu olduğuna inandırmışlardır, tarihlerinden utanmaları gerektiğine inandırmışlardır, kendi insanlarının beceriksiz ve özgüvensiz olduğuna inandırmışlardır. Bunu başarıyla yapmışlardır. Psikolojik harekatlar yapmaz, yaptırır” diye konuştu.


Göç meselesinin bir insanlık meselesi olduğunu dile getiren Soylu, “Kimse kundaktaki çocuğunu binlerce kilometre, ne olduğunu bilmediği bir maceraya giderken keyfi bir şekilde bir yolculuğu gerçekleştiriyor değil. Ya savaştan ya yokluktan. Bu çereçevede, göçün kaynağı olan ülkelerde çözülmesi lazım geldiği iddiamıza, dünyaya sunduğumuz değerlendirmelere ve teorilere bugüne kadar ses çıkarmayanlar da ayrı bir yanılgının içerisinde olduğunu, kendilerinin karşı karşıya kaldıklarında göreceklerdir” dedi.



“Bin 28 kilometre duvar inşa ettik”


Türkiye olarak göç önlemeyi temelde üç sac ayağı üzerine kurguladıkları bilgisini veren Soylu, “Bunlardan birincisi düzensiz yani kaçak göçle mücadele, ikincisi düzenli yani yasal yollardan gelen göçün yönetimi, üçüncüsü de uyum politikalarıdır. Bunların da kendi içlerinde alt başlıkları var. Mesela kaçak göç ile mücadelede hem entegre sınır güvenlik sistemi oluşturuyoruz. Hatırlayın bir önceki ABD Başkanı’nın seçim vaadi: Meksika sınıra duvar çekmek değil miydi? ABD aciz bir ülke midir? Sınır güvenliği konusunu ihmal mi etmiştir? Güvenlik konusunda ortalama seviyelerde bir ülke olduğunu hepimiz biliyoruz. Küresel konjonktüre göre bir tehdit planlaması yapmıştır. Bizim sınır güvenliği çalışmalarımızı eleştirenleri şöyle bir kıyas yapmak isterim. ABD Başkan Trump döneminde 128 kilometresi sıfırdan olmak üzere toplam 725 kilometre sınır duvarı inşa etti. Biz ise çok daha zor bir yol izledik. Bin 28 kilometre duvar inşa ettik. İnşaatı devam edenler ve ihale sürecinde olanlarla toplam sınır güvenlik duvarı uzunluğumuz bin 316 kilometre oldu” ifadelerini kullandı.



Şehirlerarası yabancı yolcu taşıyan taksilere izin belgesi sorma zorunluluğu, tır parklarına kamera sistemi getirildi


Kaçak göç başlığının sürekli yeni taktik ve yöntemler üreten bir alan olduğuna dikkati çeken Bakan Soylu, 81 il valiliğine yönlendirdikleri yeni talimata ilişkin şu bilgileri verdi:


“Valiliklerimize göndereceğimiz bir yazıyla taksilere ve tır parklarına yönelik yeni bir adım atıyoruz. Taksilerle il dışına yabancı yolcu taşınması halinde taksicilere il dışı seyahat izin belgelerinin kontrolü yükümlülüğünü getiriyoruz. Bu ne demektir? Kaçak göçmeni, bir ilden bir ile taşımaya kimse aracılık etmesin. Onun için böyle bir yükümlülüğü bugün itibarıyla getiriyoruz. Çok doğal olarak şunu söyleyebilirler: ‘Biz taşıdık ama kaçak olduğunu bilmiyoruz.’ Onun da önüne geçiyoruz. Otobüslerde birini alırken böyle bir yükümlülük söz konusu. Bu yükümlülüğe uymayanlara da kanunda belirtilen cezaların kesilmesine dair bir talimat veriyoruz. Bilerek taşıdığı tespit edilirse insan kaçakçılığına girer. Aynı zamanda bununla beraber valilikler için de idari para cezasına girer. Hem adli hem de idari olarak.


Yine aynı talimatta tır ve kamyon parklarına ilişkin bir tedbir getiriyoruz. Tır kasalarının brandalarını keserek içlerine girme veya başka şekilde başka yolcu alma durumlarına karşın, tır ve kamyon parklarına kamera sistemleri kurmayı ve diğer güvenlik tedbirlerini almayı da tedbir olarak getiriyoruz.”



“(Batı) LGBT gibi, aile yapısını çökertmek gibi başka sapkınlıkları da eklemeye çalışıyorlar”


Soylu, şöyle devam etti:


“Biz insanlar için birçok düzenleme gerçekleştirirken batı uyudu. 2016’da aklı başına geldi. Ne zaman Yunanistan’a 29 bin kişi geçmeye başladı imdat frenini çekti, ‘Allah’ınızı severseniz bizi kurtarın’ diye Türkiye kapılarına yöneldiler. Çünkü zihinleri ‘Suriye’yi, Afganistan’ı nasıl düzeltirim’ diye bir çalışma içerisinde değil. Göç meselesini Türkiye ile Yunanistan arasındaki bir sınır meselesi olarak ele alan, Türkiye ve Suriye arasındaki bir sınır meselesi olarak ele alan bir anlayış içerisindeler de o yüzden. Zihinleri ancak bu kadar çalışıyor. Küçümsüyorum çünkü küçümsenecek kadar varlar. Koskoca üniversitelerinde yüz yıllık konulardan, ahlaki, akli, istişareye yönelik bir gelecek aklı ortaya çıkaramayacak kadar küçümsenmesi gereken bir batı var. İnsanlıktan uzak bir batı var. Onun için bizim yaptığımız iyilikleri murdar etmeye çalışıyor. ‘Biz yapamadık, sizinkisini de kirletelim.’ Türkiye’nin dünyaya verdiği insanlık dersine tahammül edemeyen içeriden ve dışarıdan yalan, fitne, dezenformasyon üçlüsü ile bu ülkeyi yaptıkları iyiliğe pişman etmek ve karşı çıkmak istiyor. Hiç de medeniyetimize yakışmayan bir kavramı, milletimize tekraren ifade etmek istiyorum ki enjekte etmeye çalışıyorlar. Yanına LGBT gibi, aile yapısını çökertmek gibi başka sapkınlıkları da eklemeye çalışıyorlar.”



“(Muhalefet partileri) (Batı’ya) Sorsanıza, ‘Siz İdlib’de ne yaptınız? Siz Türkiye’nin güvenli bölge haline getirdiği Tel Abyad’da ne yaptınız?’ Soramazsınız”


Savaştan kaçan 3 milyon 900 bin insanın İdlib’de durduğuna vurgu yapan Soylu muhalefet partilerini hedef alarak şunları kaydetti:


“İdlib’in nüfusu 1 buçuk milyon. Bu insanlar Ay’dan gelmedi. Uzaydan da gelmedi. Amerika’dan da gelmedi. Çok sevdiğiniz Avrupa Birliği’nden de gelmedi. Bu insanlar, kendi bölgelerinde yerinde edindiği için iç savaş sonrası canlarını kurtarmak için İdlib bölgesine geldiler. Eğer bu bölgeler PKK’nın PYD’nin ve rejimin tacizi ve saldırı altısında olmuş olsaydı, bu insanlar nereye gideceklerdi? Bu insanların gideceği yer, Türkiye ve Avrupa. Bugün Avrupa’ya soruyorum. Sen İdlib’de ne yapıyorsun? Sen Cerablus’ta, Azez’de ne yapıyorsun? Bugün muhalefet partisi olup ahkam kesenler, laf cambazlığı yapanlar, Avrupalı büyükelçilerle sabahtan akşama kadar bir araya geliyorsunuz, sorsanıza. Bir millilik ortaya koysanıza. Desenize, ‘Siz İdlib’de ne yaptınız? Siz Türkiye’nin güvenli bölge haline getirdiği Tel Abyad’da ne yaptınız?’ Soramazsınız çünkü hepiniz onların emrinde. Soramazsınız çünkü size darılırlar ve küserler. Soramazsınız çünkü onların insanlığa ait olmayan ve bu coğrafyayı karıştırmaya yönelik olan politikalarına tabisiniz. Bu kadar açık ve net: Soramazsınız.”


Toplantı, Soylu’nun konuşmasının ardından basına kapalı şekilde göçün dört ana başlıkta ele alınacağı gündemi ile devam etti.

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Ankara HAK-İŞ Başkanı Arslan: "Setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların temel pek çok haklarından mahrum bırakılması bizi üzüyor" Hak İşçi Sendikaları Konfederasyonu (HAK-İŞ) Genel Başkanı Mahmut Arslan, "Özellikle 1 buçuk, 2 saat süren dizi sürelerinin aynı zamanda insan hakları ihlali olduğunu düşünüyoruz. O setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların gerçekten temel pek çok haklarından mahrum bırakılması ve kendilerinin gerçek anlamda bir sendikasının olmaması bizi ciddi şekilde üzüyor" dedi. Kültür ve Turizm Bakanlığı katkılarıyla uluslararası alanda gerçekleştirilen ’HAK-İŞ 14’üncü Uluslararası Kısa Film Yarışması’ ödülleri sahiplerini buluyor. Ankara’da bir otelde düzenlenen yarışmanın ödül töreninde, ulusal ve uluslararası kategoride 4 dalda toplam 8 ödül ve ’Sendikacı Gözünden’ kategorilerinde ödüller verildi. Törene, HAK-İŞ Genel Başkanı Arslan, yarışmacılar, aileleri ve davetliler katıldı. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla başlayan tören, gün özelinde hazırlanan tanıtım filminin seyredilmesiyle devam etti. Şiir ve balaban dinletisinin ardından açılış konuşmalarına geçildi. "Biz bütün kültür ve sanat alanında yeni şeyler yapmaya çalışıyoruz" Sanat ve kültürün sinemayla, dizilerle sınırlı olmadığını belirten Arslan, "Biz bütün bu kültür ve sanat alanında yeni şeyler yapmaya çalışıyoruz. 50’nci yılımız etkinliğinden bir tanesi Türkiye’nin gerçekten hepimizin tanıdığı, gurur duyduğu büyük sanatçılarımızın birer tane eserini Ankara’da Resim Heykel Müzesi’nde sergiledik ve o eserlerin satışını ressamlarımız Filistinlilere bağış olarak gerçekleştirdi. Resim yarışmalarımızdan başlayarak ebru sanatını tekrar ihya etmek, özellikle meddah diplemeleriyle ilgili unutulmuş sanatlarımızı yeniden toplumla buluşturma çabalarımız daha birçok çalışmalarımızla beraber HAK-İŞ, kültür ve sanat alanında da yeni damarları açmaya devam edecek. Sizlerden desteğimiz bizi bu konuda daha çok teşvik etmeniz, bu konudaki çalışmalarımıza destek olmanız ve bu işin sendikacılığımızın o temel kurallarından bir tanesi olduğunu da sizin de inanmanızı, bize de inandırmanızı istiyoruz. Özellikle Emek Hareketi’nin bir temsilcisi olarak sinema ve dizi sanatçılarının özellikle mevzuat açısından, örgütlenme açısından, sendikalaşma açısından da kendilerine her türlü desteği katkıyı vereceğimizi buradan ilan etmek istiyoruz" diye konuştu. "Setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların temel pek çok haklarından mahrum bırakılması bizi üzüyor" Dizi konusunda Türkiye’nin, dünyanın pek çok ülkesine ihracat yaptığını dile getiren Arslan, "Dizide görev alan emekçilerin, oyuncuların ve bu konuda gerçekten alın teri akıtan insanların haklarının aynı ölçüde korunmadığını görüyoruz. Özellikle 1 buçuk, 2 saat süren dizi sürelerinin aynı zamanda insan hakları ihlali olduğunu düşünüyoruz. O setlerde yatıp kalkmak zorunda kalan insanların gerçekten temel pek çok haklarından mahrum bırakılması ve kendilerinin gerçek anlamda bir sendikasının olmaması bizi ciddi şekilde üzüyor. Bir başka sorun toplumumuzu ne yazık ki bu uzun dizi saatleri başka bir noktaya taşıyor. Bunun tedbirlerin alınması gerekiyor" şeklinde konuştu. Arslan, konuşmasında Mevlana’nın pergel metaforuna atıf yaparak sendikal anlayışlarını anlattı. Pergelin sabit ayağı gibi değerlerine, inancına ve medeniyetine bağlı durduklarını, diğer ayağıyla ise tüm dünyaya açık, evrensel bir sendikal perspektif benimsediklerini ifade etti. HAK-İŞ’in hem milli duruşu hem de evrensel sendikal ilkeleri birlikte taşıyan bir hareket olduğunu vurgulayan Arslan, kuruluş felsefelerinden ve emek mücadelesine kattıkları ilkelerden vazgeçmeden yollarına devam edeceklerini kaydetti. Ödül alacak sanatçıların yanı sıra televizyon dizilerindeki oyunculuklarıyla tanınan, dizi ve sinema filmleri oyuncuları Arzu Balkan, Hakan Boyav, Koray Karaca, Zeynep Aytem, Fatih Küçük, Dursun Ali Erzincanlı ve Melahat Abbasova katılacak. Sanatçılara "Emeğe Saygı" plaketi takdim edilecek.