ASAYİŞ - 17 Aralık 2025 Çarşamba 07:46

Bakan Yerlikaya: "FETÖ’ye yönelik operasyonlarımızda 160 şüpheli yakalandı"

A
A
A
Bakan Yerlikaya: "FETÖ’ye yönelik operasyonlarımızda 160 şüpheli yakalandı"

İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, "FETÖ’YE yönelik son 2 haftadır polislerimiz tarafından devam eden operasyonlarımızda; 160 şüpheli yakalandı" dedi.


İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, sosyal medya hesabından yaptığı paylaşımda, Türkiye’nin bütünlüğüne ve Türk milletinin huzuruna kastedenlerle mücadelelerinin kararlılıkla devam edeceğini belirterek, şu ifadelere yer verdi; "FETÖ’YE yönelik son 2 haftadır polislerimiz tarafından devam eden operasyonlarımızda; 160 şüpheli yakalandı. FETÖ’nün kriptolu haberleşme programı ByLock kullanıcısı olan, Ankesörlü telefonlarla örgüt içindeki şahıslarla haberleşmeyi sürdüren, FETÖ’nün dışişleri bakanlığı mahrem hizmetler yapılanması, güncel yapılanması, eğitim yapılanması ve finans yapılanması, askeri mahrem yapılanması ve mahrem yapılanmalar içerisinde faaliyet gösteren, 160 şüpheli polislerimiz tarafından yakaladı. 90’ı tutuklandı. 52’si hakkında adli kontrol hükümleri uygulandı. Diğerlerinin işlemleri devam ediyor. Cumhuriyet Başsavcılıklarımız ile EGM TEM Daire Başkanlığımız, KOM ve İstihbarat Başkanlıklarımız koordinesinde; Emniyet Müdürlükleri TEM ve KOM Şube Müdürlüklerince; Adana, Ankara, Antalya, Aydın, Bartın, Batman, Bilecik, Bursa, Çanakkale, Çorum, Denizli, Edirne, Erzurum, Eskişehir, Gaziantep, Gümüşhane, Hatay, Isparta, İstanbul, İzmir, Kahramanmaraş, Kars, Kayseri, Kırıkkale, Kırklareli, Kilis, Kocaeli, Konya, Kütahya, Manisa, Mardin, Mersin, Nevşehir, Ordu, Sakarya, Sinop, Şırnak, Tekirdağ ve Tokat’ta gerçekleştirilen operasyonlarda; haklarından kesinleşmiş hapis cezası ve aranma kaydı bulunanlar da yakalandı. Milli iradeye karşı kurulan tuzaklar bir bir bozuluyor."


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Diyarbakır Bir yılda 400 bin kişi 3 bin yıllık kaleye çıktı Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde, Roma İmparatorluğu döneminde "askeri yerleşim" olarak kullanılan, arkeolojik kazılarla geçmişe ışık tutan 3 bin yıllık Zerzevan Kalesi, yılın 12’nci ayına kadar yerli ve yabancı 400 bin ziyaretçi ağırladı. İlçeye 13 kilometre uzaklıktaki Demirölçek Mahallesi yakınlarında 124 metre yükseklikte kayalık tepede bulunan ve askeri yerleşimde dünyada bulunan son Mithras tapınağının ortaya çıkarıldığı Zerzevan Kalesi, aralıksız olarak devam eden bilimsel kazılarla tarihe ışık tutuyor. 2020 yılında UNESCO Dünya Miras Geçici Listesine dahil edilen, kentin önemli turizm değerlerinden olan kale, yerli ve yabancı turistlerden de büyük ilgi görüyor. Kültür ve Turizm Bakanlığı, valilik, Çınar Kaymakamlığı ve Diyarbakır Müzesi Müdürlüğü katkılarıyla 2014 yılında başlatılan kazılarda bugüne kadar bin dönüm alanda 15 metre yüksekliğinde ve bin 200 metre uzunluğunda sur kalıntısı, 21 metre yüksekliğinde gözetleme ve savunma kulesi, kilise, yönetim binası, konutlar, tahıl ve silah depoları, kaya mezarları, su kanalları ile 63 su sarnıcı, yer altı kilisesi, 400 kişinin sığacağı yer altı sığınağı, konutlar ve gizli geçitler, milattan sonra 4. yüzyılda Hristiyanlığın benimsenmesiyle önemini kaybeden, dönemin Mithras dinine ait yer altı tapınağı ve Mithras Tapınağı’na gizli dini tören ve ayinler için gelen davetlilerin konakladığı alan ile birçok eser gün ışığına çıkarıldı. Ortaya çıkartılan bu tarihi yapılar ile bu yıl, 400 bin yerli ve yabancı ziyaretçi kaleyi gezmeye geldi. Kazılar 2014’ten beri devam ediyor Kazı Başkanı Prof. Dr. Aytaç Coşkun, Zerzevan Kalesinde kazıların ilk defa 2014 yılında başladığını ve aralıksız olarak devam ettiğini söyledi. Alan önemli bir turizm destinasyonu olduğuna dikkat çeken Prof. Dr. Coşkun, hem Diyarbakır hem de bölge turizmi ve istihdamı için önemli olduğunu kaydetti. Prof. Dr. Coşkun, bu yıl 400 bin rakamına ulaştıklarını belirterek, "Şu anda bazı alanlarımız kapalı restorasyondan dolayı. Buna rağmen önemli bir rakam. Yıl sonuna kadar bu rakam daha da artacaktır. Hem çevre düzenleme hem kazı çalışmaları devam ediyor. Önümüzdeki yılla birlikte yeni restore edilen alanlarında ziyarete açılmasıyla bu rakamın çok daha üzerine çıkacağız. Belki 700-800 binlere ulaşacak. Ama hedefimiz yılda 1 milyon ziyaretçinin Zerzevan Kalesine gelmesi. Hem Zerzevan Kalesi hem de Mithras kutsal alanı UNESCO Dünya Mirası Geçici listesinde. 2026 yılında dünya mirası olmasını da hedefliyoruz. Bu konuda da çalışmalarımız bütün hızıyla devam ediyor" dedi. ’’Tapınağın altında büyük bir şehir var’’ Kalenin dünyanın en iyi korunmuş Roma’nın sınır garnizonu olduğu ifade eden Prof. Dr. Coşkun, "Aslında toprağın altında büyük bir şehir var. Kazıldığı zaman hem dönemin askeri hem de siyasi yaşantısına dair on binlerce eser ortaya çıkarıldı ki bazı eserler ünik. Toprağın altından ameliyat aletlerinden aydınlatma araçlarına, pişirme kaplarından askeri teçhizata kadar, hem sivil hem de askerlerin kullandıkları takılara kadar her şey Zerzevan Kalesinde mevcut. Bu on binlerce eser, dönemin aydınlatılması açısından hem bölgenin tarihini değiştirdi hem de bölgenin turizmine de önemli katkı sundu" şeklinde konuştu. Ziyaretçilerden Sevtap Güzeltürk grup olarak 54 kişiyle Antalya’dan geldiklerini belirterek, "Turumuz Diyarbakır’da başladı. İki gün burada geçireceğiz. Antalya’da Roma ve Bizans uygarlığıyla neredeyse iç içeyiz. Burada çok daha farklı ve çok daha eski uygarlık. Hemen hepimiz çok etkilenmiş olarak dönüyoruz. Bir kez daha geleceğim. Bu gezi bizim için çok etkileyici oldu" diye konuştu. Doktor Cemile İnci ise kendilerini tarih kitaplarının içinde dolanıyormuş gibi hissettiklerini, Mezopotamya’nın etkileyici büyüsünü hissettiğini dile getirdi. Nesrin Ülk de "Zerzevan’a ikinci çıkışım. Burada çok önemli bir tarih yatıyor, çok güzel. Herkesin gelip görmesi lazım" ifadelerinde bulundu.
Balıkesir Oleolog Dr. Kıvrak: "Erken ve olgun hasat zeytinyağları farklı içeriklere sahiptir" Balıkesir Üniversitesi Edremit Meslek Yüksekokulu Öğretim Görevlisi Oleolog Dr. Mücahit Kıvrak, erken ve olgun hasat zeytinlerinden elde edilen zeytinyağlarının lezzet ve içerik açısından birbirinden farklı olduğunu belirtti. Dr. Mücahit Kıvrak yaptığı açıklamada, hava soğumaya başladıktan sonra zeytinin renk değiştirerek pembeleştiğini ve siyaha döndüğünü, bu farklı dönemlerdeki zeytinlerin birbirlerinden farklı içeriklere sahip olduğunu ifade etti. Kıvrak, "Erken hasat zeytinyağlarında daha fazla koku bulursunuz. Daha fazla aromatik özellik bulursunuz. Yağ asitliği daha düşüktür göreceli olarak. Olgun hasatta da yine bizim aslında istediğimiz şeylerden skualen maddesi fazlalaşır bu sefer de özellikle kabuğun etrafında ve kabukta fazla miktarda olur" dedi. Zeytinin olgunlaşma esnasında su kaybederek ağırlığını azalttığını ve lezzetinin oturduğunu belirten Kıvrak, sofralık zeytinlerde olduğu gibi yağda da erken hasat ve olgun hasat ayrımı yaptıklarını kaydetti. Mücahit Kıvrak, bu sayede dört farklı zeytinyağı çeşidi elde ettiklerini, ayrıca yeşil çizik kırma veya salamura gibi işlemlerle farklı lezzetler aldıklarını ve vücuda yararlı yağ asitlerinin alındığını dile getirdi. Bu durumun, sezonu uzatarak üreticinin daha fazla zamanda ürününü toplamasını da sağladığını sözlerine ekledi.
İzmir İade etmek üretmekten daha pahalı E-ticaretin getirdiği "tek tıkla iade" konforunun ardında hem şirketleri hem de çevreyi zorlayan devasa bir lojistik operasyon bulunuyor. Yaşar Üniversitesi Lojistik Yönetimi Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Melisa Özbiltekin Pala, hızla büyüyen "İade Ekonomisi"nin mali ve çevresel yükünü değerlendirdi. Pala, "Birçok durumda bir kazağın iade süreci, tek birim üretim maliyetinden daha yüksek bir operasyonel yük meydana getiriyor. Bunun sonucunda bazı işletmeler, iade edilmiş ürünleri yeniden satışa hazırlamak yerine imha etmeyi tercih edebiliyor" dedi. Çevrim içi alışverişin hayatın merkezine yerleşmesiyle birlikte, tüketiciler için büyük bir kolaylık olan iade süreçleri, lojistik sektörü için karmaşık bir sınav haline geldi. Özellikle giyim ürünlerinde artan iade oranları, "Tersine Lojistik" kavramını gündeme getirdi. Yaşar Üniversitesi Lojistik Yönetimi Bölümü Dr. Öğretim Üyesi Melisa Özbiltekin Pala, masum görünen bir iade işleminin, ürünün üretim maliyetini bile aşan bir operasyonel yük ve oluşan karbon ayak izi nedeniyle çevresel sorun oluşturabildiği ve bu süreçlerin en doğru şekilde yönetilmesi gerekliliği konusunda uyardı. Tek bir iadenin yolculuğu Bir ürünün müşteriden depoya geri dönüşünün; toplama, taşıma, kalite kontrol, yeniden paketleme ve stoklama gibi çok katmanlı bir süreci tetiklediğine dikkat çeken Dr. Pala, bu sürecin mali boyutunu özetleyerek şunları söyledi: "Örneğin bir kazağın üretim aşaması genellikle ölçek ekonomileri sayesinde daha düşük maliyetliyken; iade edilen bir ürün için yürütülen adımlar tekil bazda çok daha maliyetli. Bunun sonucunda bazı işletmeler, iade edilmiş ürünleri yeniden satışa hazırlamak yerine imha etmeyi tercih edebiliyor." Görünmeyen karbon yükü Tüketicilerin en sık başvurduğu iade nedeni olan "beden uyuşmazlığı", kontrolsüz yönetildiği takdirde arka planda ciddi bir çevre kirliliğine yol açıyor. Dr. Pala, tüketicinin "uymazsa geri gönderirim" rahatlığının meydana getirdiği görünmeyen karbon ayak izini anlatarak, "Bir ürün, kargo aracılığıyla toplama merkezlerine, ayrıştırma ve kalite kontrol birimlerine taşınıp yeniden paketlendikten sonra stoklanıyor ve başka bir sevkiyata hazırlanıyor. Özellikle moda perakendesinde, ürün başına düşen karbon salınımı, ilk sevkiyat sürecindeki emisyonu aşabilir ve sektörde ciddi bir ekolojik yük oluşturur. Tüketicinin sıradan gördüğü "uymazsa geri gönder" kararı, arka planda ciddi bir çevresel maliyet oluşturur ve iade süreçlerinin sürdürülebilirlik açısından yeniden değerlendirilmesini gerekli kılar" diye uyardı. Dr. Pala, çözümün stratejik iyileştirmede olduğunu vurgulayarak sözlerini şöyle tamamladı: "Tersine lojistik süreçleri dikkatli ve düzenli bir şekilde uygulandığında; taşıma planlaması, enerji verimliliği ve geri dönüşüm altyapısının iyileştirilmesiyle riskler minimize edilebilmektedir. Doğru yönetilen tersine lojistik hem operasyonel verimliliği artırmakta hem de sürdürülebilirlik hedefleriyle uyum sağlamaktadır."