GÜNDEM - 26 Temmuz 2025 Cumartesi 11:53

Bir sirenle başlayan hayat mesaisi: İşte itfaiyecilerin gölgedeki gerçeği

A
A
A

Yangın, kaza ve kurtarma vakalarına müdahale eden itfaiye ekipleri, yüksek risk altında görev yaparken hem fiziksel hem psikolojik olarak ciddi zorluklarla karşılaşıyor. 24 saatlik vardiyalarla görev yapan ekipler, yüksek sıcaklık, zehirli duman ve ağır ekipmanlarla zorlu şartlarda görevini sürdürüyor.

Yaz aylarında artan hava sıcaklıkları, yangın riskini de beraberinde getiriyor. Özellikle sıcaklığın 35 dereceyi aştığı günlerde, yangınlara müdahale eden ekipler hem yoğun duman hem de koruyucu kıyafetlerin etkisiyle daha fazla zorlanıyor. Ortalama 50-60 kilogram ağırlığındaki ekipmanlar, ıslanıp ağırlaştığında müdahaleyi daha da güçleştiriyor. Zaman zaman 600-700 dereceye kadar çıkan sıcaklıklarda çalışan itfaiyeciler, görevlerini fedakârlıkla yerine getiriyor. Ankara’da görev yapan İtfaiye Daire Başkanlığı’na bağlı ekipler, mesleğin perde arkasında yaşanan güçlükleri anlattı.

Bir sirenle başlayan hayat mesaisi: İşte itfaiyecilerin gölgedeki gerçeği

İtfaiye personeli Batın Güler, yangın anında organize şekilde çalışmanın hayati önem taşıdığını belirterek, "Olay yerinde bilgi, teknik ve tecrübemizi sahaya yansıtmamız gerekiyor. İçeride mahsur kalan vatandaşın olup olmayacağı endişesiyle hareket ediyoruz. İlk kırmızı alarm verildiğinde, 30 saniye içerisinde araçlara binip hareket ediyoruz" dedi.

Yangın anında çökme tehlikesi, zehirli gazlar, görüş kaybı ve iletişim kesintileri gibi birçok unsurun itfaiyeciler için tehdit oluşturduğunu belirten Güler "Bodrum kat yangınlarında ekip hâlinde girilmesi gerekiyor. Bazen içeride yön kaybı yaşanabiliyor. Bu nedenle her an dikkatli ve koordineli olmak zorundayız" ifadelerini kullandı.

Bir sirenle başlayan hayat mesaisi: İşte itfaiyecilerin gölgedeki gerçeği

İtfaiyecilerin, 24 saat esasına göre nöbet tuttuğunu ancak yangın ve kurtarma müdahaleleri nedeniyle nöbet süresi içinde aralıksız 20-21 saate kadar çalıştıkları durumların yaşandığını aktaran Güler, "Özellikle yaz aylarında sıcakların etkisiyle yangın sayısı artıyor. Dumanlı ortamlarda müdahale etmek, hem bedenen hem ruhsal olarak daha fazla yorucu oluyor. Zor bir meslek ama gönül verdiğimiz sürece bu zorlukları aşabiliyoruz. Bizim için en önemli şey, bir cana dokunabilmek" dedi.

İtfaiye personeli Asena Uykur ise olaylara ekip ruhuyla müdahale ettiklerini belirtti. Uykur,"Araca bindiğimiz andan itibaren tek bir vücut gibi hareket ediyoruz. Olay yerinde birlikte çalışıyoruz. Bir kişiyi olay yerinde bırakmak, bizim için bedenimizin bir parçasını bırakmak gibidir" şeklinde konuştu.

Bir sirenle başlayan hayat mesaisi: İşte itfaiyecilerin gölgedeki gerçeği

Trafik nedeniyle olaylara ulaşımda yaşanan gecikmelere dikkat çeken Batuhan Kırmaz, "Vatandaşlar yol verme konusunda bilinçli değil. Fermuar sisteminin yaygınlaştırılması gerekiyor. Saniyeler bizim için çok önemli" dedi.

İtfaiye personeli Eray Kaluç ise mesleklerinin yalnızca yangınla sınırlı olmadığını, çok çeşitli olaylara müdahale ettiklerini belirtti. "Trafik kazaları, intihar girişimleri, yüzük kesme, su üstü ve su altı arama kurtarma gibi pek çok görevimiz var. Bu nedenle ekip uyumu çok önemli. Olay yerinde çoğu zaman konuşmadan, göz temasıyla anlaşabiliyoruz" dedi.

Bir sirenle başlayan hayat mesaisi: İşte itfaiyecilerin gölgedeki gerçeği

Kaluç, yangın sırasında kullanılan ekipmanların ağırlığına da dikkat çekerek, "Giydiğimiz koruyucu kıyafetler ortalama 50-60 kilogram geliyor. Islandığında daha da ağırlaşıyor. Bu kıyafetlerle 600-700 derece sıcaklığa müdahale etmek zorunda kalıyoruz" ifadelerini kullandı.

İtfaiyeciler, hem ekipman ağırlığı hem de maruz kaldıkları yüksek ısı nedeniyle yoğun fiziksel efor sarf ettiklerini belirtiyor. Buna rağmen görevlerini fedakârca sürdüren ekipler, kamuoyundan yalnızca daha fazla farkındalık ve anlayış bekliyor.

Vahit Aldı



 

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Edirne Keşan’da trafik kazasında hayatını kaybedenler için yapılan anıt açıldı Edirne’nin Keşan ilçesine bağlı Karacaali köyünde 1998 yılında meydana gelen trafik kazasında hayatını kaybeden 7 öğrenci ve 1 servis şoförü için kazanın meydana geldiği noktada yenilenen anıt törenle açıldı. Törende konuşan Karacaali Köyü Muhtarı Mustafa Kocaalili, "Paşayiğit İlköğretim Okulu’na taşımalı eğitim kapsamında giden öğrencilerimizi taşıyan servis aracının geçirdiği kaza sonucunda, henüz yolun başındaki 7 evladımız ve görevini yapan 1 şoförümüzü kaybettik. Bu acı olay, yalnız aileleri değil tüm Karacaali’yi ve bölgemizi derinden sarmıştır. Bugün açılışını yaptığımız bu anıt, kaybettiğimiz evlatlarımız ve şoförümüzün aziz hatırlarını yaşatmak, benzer acıların bir daha yaşanmaması için toplumsal hafızamızı ve farkındalığı diri tutmak amacıyla inşa edilmiştir" diye konuştu. Edirne İl Genel Meclisi Başkanı Çiğdem Gegeoğlu, kazada hayatını kaybedenlerin ailelerine başsağlığı dilerken, Keşan Belediye Başkanı Mehmet Özcan da kazanın meydana geldiği günü anlattı. Keşan Kaymakamı Aziz Mercan ise yaşanan kazanın büyük bir acı olduğunu dile getirerek, "Buradan hepimiz gerekli dersi alıyoruz. Bu olayların yaşanmaması için elimizden ne geliyorsa gerekli gayreti göstereceğiz" dedi. Paşayiğit İlkokulu ve Ortaokulu öğrencilerinin, anıta çiçek bıraktığı tören, dua yapılmasıyla sona erdi. Törene, muhtarlar, sivil toplum kuruluşları ve siyasi partilerin temsilcileri, kazada hayatını kaybedenlerin yakınları ve çok sayıda vatandaşlar katıldı.
Düzce Otobüs şoförlerinin duyarlılığı araç içi kamerasına yansıdı Düzce Belediyesi özel halk otobüsü şoförleri, rahatsızlanan yolcular için güzergahlarından çıkarak yolcuları hastaneye yetiştirdi. O anlar araç içi kamerasına yansıdı. Düzce Belediyesine bağlı Düzce Ulaşım A.Ş.’ye ait iki ayrı hatta görev yapan halk otobüsü şoförleri bir hafta arayla rahatsızlanan iki yolcuyu harekat merkezine haber verip güzergah dışına çıkarak Acil Servis’e ulaştırdı. İlk olay 7 Aralık’ta yaşandı. Düşmeye bağlı olarak yürüme güçlüğü çeken ve hastaneye gitmek isteyen genç kadını fark eden şoför İzzet Aydın, hastaneye yakın durakta indirmek yerine acil servisin kapısına kadar götürdü. "Harekat merkezine bildirip, güzergah değiştirdim" Olay günü yaşananları aktaran araç şoförü İzzet Aydın, "2013 yılından bu yana şoförlük yapıyorum. 7 numaralı hatta çalışıyordum. Krempark’ın oradan 3 kişi araca bindi. Bir tanesi ayağının üzerine basamıyordu. Geçmiş olsun dedim. Hastaneye gideceğiz dedi. Harekat merkezine bildirerek güzergah dışına çıkacağımı söyleyerek, hastayı hastaneye götürdüm. Araçta başka kimse de yoktu. Acilin önüne kadar götürüp, güzergahıma devam ettim" dedi. Bir diğer olay ise 12 Aralık Cuma günü gerçekleşti. Araca bindiğinde fenalaşan yolcuyu fark eden otobüs şoförü Suat Atmaca, Hastane Caddesi’ndeki duraktan "U" dönüşü yaparak güzergah dışına çıktı. Vakit kaybetmeden rotayı Atatürk Devlet Hastanesi Acil Servisine çeviren Atmaca kısa süre içerisinde Acil Servis önüne ulaştı. Otobüsten indirilip sedyeye alınan kadın yolcu, sağlık ekiplerine ulaştırıldı. "Vatandaşın sağlığı her şeyden önemlidir" diyen şoför Suat Atmaca, "Olay günü 18 nolu hatta çalışıyordum. Durağa yanaştığımda iki genç benden kolanya istedi. Ne olduğunu sorduğumda arkadaşlarının rahatsızlandığını söylediler. Harekat merkezini arayarak rotamdan çıkıp U dönüşü yaptım. Hastanede acil servise geldiğimizde servise bindirdik ve hastamızı sağlık ekiplerine teslim ettik. Bize periyodik eğitimler veriliyor, bu eğitimlerde bu sağlık konusunda da hassas davranmamız konusunda bilgilendirme yapılıyor. Bizimde çocuğumuz var, biz burada insanlık görevimizi yaptık" dedi. Yaşanan bu örnek davranışlar, Düzce Ulaşım A.Ş. bünyesinde görev yapan şoförlerin, yolcuların sağlığı ve güvenliği konusunda da sorumluluk bilinciyle hareket ettiğini gösterdi. Şoförlerin duyarlılığı diğer yolcular tarafından da tebrik edildi.
Ankara Sanatçı Metin Şentürk TBMM’de engelli bireylerin sorunlarını ve hayat hikayesini anlattı AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu başkanlığında toplanan Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu’na katılan sanatçı Metin Şentürk, engelli bireylerin sorunlarını ve hayat hikayesini anlattı. Engelli Bireylerin Sorunlarını Araştırma Komisyonu, AK Parti İzmir Milletvekili Mehmet Kasapoğlu başkanlığında toplandı. Komisyona sanatçı ve Dünya Engelliler Birliği Kurucu Başkanı Metin Şentürk katıldı. Komisyonun açılışında konuşan Kasapoğlu, "Tüm Komisyon üyelerimizin ortak inancı, engelli bireylerimizin toplumun tam merkezinde yer alması; sanatta, sporda, siyasette, akademide, medyada, üretimde, istihdamda her bir noktada en merkezde yer alması, onların merkezde yer almasıyla birlikte toplumun bu anlamdaki algısı, bakışı çok güçlü şekilde değişiyor. Kullanılan dilden, ön yargıların kırılmasına kadar pek çok değişimi gözlemliyoruz. İşte, Metin Bey’in bu anlamdaki yolculuğu da hem sanat alanında hem de sivil toplumdaki mücadelesi bu açıdan çok kıymetli ve çok ama çok öğretici" diye konuştu. "9 kişilik ailenin 6 kişisi kör oldu" Konuşmasına kendi hayat hikayesini anlatarak başlayan Metin Şentürk, "7 çocuklu bir ailede doğdum. Yalnız hayatın anneme acımasız şakaları enteresan bir şekilde devam etti. Baba tarafından genetik körlük vardı. 2 kız kardeşim, 2 erkek kardeşim, babam ve ben, hepimiz sağlam doğmamıza rağmen, 9 kişilik bir ailede 6 kişi zaman içinde yaşanan küçük problemlerden körlükle karşıya kaldı. 9 kişilik ailenin 6 kişisi kör oldu. Bugüne kadar hayatımı kolaylaştıran yegâne unsurun bakış açısı olduğuna çok inandım. Bakış açınızı değiştirdiğinizde acınızı değiştirebiliyorsunuz" dedi. "Sahadaki çalışmalarınız içinse ben 7/24 hazırım" Engelliliğin, engelliden ziyade aileleri için daha zor olduğuna inandığını dile getiren Şentürk, "Engelli hayatına bir şekilde alışıyor ama aileler için her uyanılan sabah aynı tabloyla karşılaşmak biraz daha farklı. Evlatlarının önündeki engelleri aileler, sonra yasalar, sonra da vicdanlar kaldırırsa bazı şeylerin çok daha iyi olacağına inanıyorum. Sahadaki çalışmalarınız içinse ben 7/24 hazırım. Emeğimle, bedenimle, ruhumla ve gönlümle yanınızda olmaya hazırım. Şayet bu işe yarayacaksa, dediğim gibi, 7/24 ülkenin her tarafında emek veririm. Çünkü sonuç itibarıyla, benim bu ülkede bu kadar emek verme çabamın tek bir nedeni var. Askerlik yapamadığım bir ülkede askerliğimi bu şekilde tamamlıyorum, bu da benim hayata bakış açımın bir tarafı" ifadelerini kullandı.