KÜLTÜR SANAT - 04 Eylül 2023 Pazartesi 12:15

Budapeşte Yunus Emre Enstitüsü çeviri atölyesiyle Türk-Macar kültürünü kelimelerle birleştirecek

A
A
A
Budapeşte Yunus Emre Enstitüsü çeviri atölyesiyle Türk-Macar kültürünü kelimelerle birleştirecek

Budapeşte Yunus Emre Enstitüsü tarafından Türkçe’den Macarca’ya edebi çeviri faaliyetlerine destek olmak için Budepeşte’de Türçe-Macarca Çeviri Atölyesi gerçekleştirilecek.


Türk edebiyatı eserlerinin Macarcaya daha nitelikli çevirilerle ulaştırılması, edebiyat çevirmenlerinin özendirilmesi, Türkiye ile Macaristan arasında kültürel alışverişin yoğunlaşmasına katkı sağlanması ve edebiyat çevirmenliği alanındaki genç çevirmenlerin mesleki gelişime katkıda bulunmak üzere 25-28 Eylül 2023 tarihleri arasında Budepeşte’de Türçe-Macarca Çeviri Atölyesi yapılacak.


Bu atölye çalışmalarında alanında uzman ve önde gelen çevirmenlerle, mesleki kariyerinin başlarında olan genç çevirmenler bir araya gelerek bilgi ve tecrübe paylaşımında bulunacaklar. Atölyede katılımcılar farklı türlerdeki edebiyat eserleri üzerinden edebi çeviri alanına ilişkin teorik ve pratik düzeyde çalışmalar yapacak.


Atölye hem dilbilgisi hem de kültürel açıdan zengin bir deneyim sunarak katılımcıların dil öğrenimi ve çeviri yeteneklerini birleştirmelerini hedefliyor.


Budapeşte Yunus Emre Enstitüsü, atölye yoluyla Macaristan’da Türk edebiyatı ve yayıncılık dünyasının gelişimine katkıda bulunmayı hedefliyor. Ayrıca Macaristan ile Dostluk Anlaşmasının 1924 yılında yürürlüğe girmesinin 100. yıl dönümü olması vesilesiyle 2024 yılının “Yüzyıllık Dostluk ve İşbirliği” ana temasıyla Türkiye-Macaristan Kültür Yılı olarak kutlanacak olması çerçevesinde edebiyat ve yayıncılık alanında daha fazla eserin çevrilerek kültürel alışveriş ve işbirliğini daha da güçlendirmeyi hedefliyor. TEDA projesi çerçevesinde bugüne kadar 85’e yakın Türkçe edebi eser Macarcaya tercüme edilerek Macar okuyucuya ulaştı.


Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul L’oréal Türkiye genç bilim kadınlarını ödüllendirmeye devam ediyor Tekno-güzellik şirketi L’Oréal Türkiye’nin UNESCO Türkiye Milli Komisyonu iş birliğiyle yürüttüğü "Bilim Kadınları İçin" programı 23 yıldır devam ediyor. Program, bugüne kadar Türkiye’den 128 bilim kadınını destekledi. Bu yıl Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nden Doç. Dr. Banu İyisan, Üçlü Negatif Meme Kanseri için tamamen doğal biyomalzemelerle akıllı ve hedefli nanoilaç teknolojileri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle ödüllendirildi. Türkiye’nin önde gelen kurumsal sosyal sorumluluk programlarından biri olan "Bilim Kadınları İçin" programında, bu yıl ödül alan bilim kadınları L’Oréal Türkiye’nin ev sahipliğinde gerçekleştirilen tören ile duyuruldu. Bu kapsamda Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü öğretim üyesi Doç. Dr. Banu İyisan, tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri (ÜNMK) tedavisinde hedefli ve akıllı nanoilaç sistemleri geliştirmeyi amaçlayan projesiyle öne çıkıyor. Kadınlarda en sık görülen kanser türü olan meme kanserinin agresif alt türlerinden Üçlü Negatif Meme Kanseri’ne yönelik bu çalışma, mevcut tedavilerin sınırlılıklarını aşmayı hedefleyen önemli bir yaklaşım sunuyor. Eğitim ve araştırma yolculuğu: Almanya’dan Türkiye’ye uzanan bilim kariyeri Programın uluslararası ayağı olan L’Oréal-UNESCO For Women in Science, 140’dan fazla ülkede 4 bin 700’den fazla bilim kadınını desteklemiş ve bu isimlerden 7’si daha sonra Nobel Ödülü’ne layık görülmüştü. Türkiye, bu programın en aktif yürütüldüğü ve en çok destek veren ilk beş ülkeden biri olarak öne çıkıyor. İstanbul Teknik Üniversitesi Kimya Mühendisliği bölümünde lisans ve yüksek lisansını tamamlayan Doç. Dr. Banu İyisan 2012 yılında doktora eğitimi için Almanya’ya taşındı. Leibniz Polimer Enstitüsü’nde biyomedikal nanomalzemeler, kontrollü ilaç salım sistemleri, sentetik biyoloji ve biyosensör uygulamaları üzerine çalıştı; 2016’da Dresden Teknik Üniversitesi’nden doktora derecesini aldı. Doktora sürecinde International Helmholtz Research School for Nanoelectronic Networks (IHRS NANONET) programında nanoteknoloji ve malzeme bilimi üzerine eğitim alan araştırmacı, 2017-2020 yılları arasında Max Planck Polimer Araştırma Enstitüsü’nde yürütülen bir AB projesinde, meme kanseri teşhisi için nanofotonik sistemler geliştirmeye yönelik doktora sonrası çalışmalar yaptı. 2023 yılında Max Planck Partner Grup Lideri seçilerek, MPIP ile uluslararası iş birliğini güçlendirdi. Üçlü negatif meme kanserine yönelik yenilikçi tedavi yaklaşımı Yürüttüğü akıllı hibrit nanoilaç teknolojisi projesiyle, meme kanserinin en agresif alt türlerinden biri olan Üçlü Negatif Meme Kanseri’nin hedefli tedavilere yanıt vermemesi ve mevcut kemoterapi ilaçlarının ciddi yan etkilere yol açması nedeniyle ortaya çıkan ihtiyaca çözüm sunmayı amaçlayan İyisan, proje kapsamında tamamen doğal biyomalzemeler kullanarak Üçlü Negatif Meme Kanseri hücrelerini seçici biçimde hedefleyebilen ve pH gibi çevresel uyarılara duyarlı çalışan akıllı hibrit nanoilaç taşıyıcılarının tasarlanmasını hedefliyor. Bu yaklaşım, tedavi etkinliğinin artırılmasına ve yan etkilerin önemli ölçüde azaltılmasına katkı sağlamayı amaçlarken, sürdürülebilir teknolojilerle geliştirilen sistemin gelecekte farklı agresif kanser türlerinde de uygulanabilir olması hedefleniyor. 2020 yılından bu yana Boğaziçi Üniversitesi Biyomedikal Mühendisliği Enstitüsü’nde görev yapan Doç. Dr. Banu İyisan aldığı fonlarla Biyofonksiyonel Nanomalzeme Tasarım Laboratuvarı’nı kurarak araştırmalarını burada sürdürmeye devam ediyor.