EKONOMİ - 22 Ağustos 2025 Cuma 09:58

Çalışma Genel Müdürü Baş, 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecini değerlendirdi

A
A
A
Çalışma Genel Müdürü Baş, 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecini değerlendirdi

Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı Çalışma Genel Müdürü Dr. Mehmet Baş, 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecine ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, "Kazanımları genele esas olarak tüm herkesin faydalanabileceği bir şekilde dağıtmaya çalıştık" dedi.

Yaklaşık 4 milyon memur ve 2 buçuk memur emeklisini ilgilendiren 8. Dönem Toplu Sözleşme sürecinde takvim işliyor. Kısmi anlaşma ile biten müzakere sürecinin sonucunda 11 hizmet kolunda anlaşma sağlanırken, genele ilişkin zam teklifinde ise uzlaşma sağlanamadı.

Takvime göre, 1 Ağustos’ta başlayan süreçte 19 Ağustos tarihi ile müzakereler sona erdi. Bu kapsamda, Çalışma Genel Müdürü Mehmet Baş, İhlas Haber Ajansı’na (İHA) sürece ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Baş, 8. Dönem Toplu Sözleşmede elde edilen kazanımlar ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu’nun işleyişine dair soruları da yanıtladı.

"Toplu Sözleşmede Toplam bin 48 talep geldi"

Sürecin, 28 Temmuz’da yapılan bir hazırlık toplantısıyla başladığını hatırlatan Baş, bu toplantının sürecin yol haritasını çizme toplantısını olduğunu ve yasal olarak sürecin 1 Ağustos’ta başladığını ifade etti.

Baş, 1 Ağustos itibarıyla 8. Dönem Toplu Sözleşme çalışmalarına başladıklarını aktararak, "Yaklaşık bin 48 talep geldi bu dönem. Daha önceki dönemden de kalanları eklediğimizde değerlendirme yapmamız üzere bin 107 talep geldi. 1 Ağustos itibariyle tek tek sendikalarımızla oturup önce bir tasnif çalışması yaptık. Yaklaşık dört, beş gün geceli gündüzlü yapmış olduğumuz bu çalışmada tasniflerimizi tamamladıktan sonra müzakere sürecine geçtik ki bu genelde çalışmalarımızı bu şekilde yürütüyoruz. Müzakerelerimiz de yaklaşık bir hafta sürdü. Hem hizmet kolları bazında hem de geneli üzerinde yapmış olduğumuz müzakereler sonucunda da bir noktaya geldik. Maddeler üzerinde anlaşabildiklerimiz oldu, anlaşamadıklarımız oldu" ifadelerine yer verdi.

"Bizi en çok mutlu eden 11 hizmet kolumuzun tamamında anlaşmayla sonuçlanması oldu"

Müzakerelerin ardından 12 Ağustos’ta Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan Başkanlığındaki Kamu İşveren Heyeti’nin ilk teklifini sunduğunu hatırlatan Baş, bu teklife ek olarak iyileştirilmiş olarak ikinci teklifin ve taban aylığa bin liralık zam teklifinin sunulduğunu hatırlattı.

Yapılan tekliflerin sendikalar tarafından değerlendirildiğini de sözlerine ekleyen Baş, "En sevindirici, bizi ve sendikalarımızı en çok mutlu eden 11 hizmet kolumuzun tamamında anlaşmayla sonuçlandı. Bu bizim için de, sendikalarımız için de son derece kıymetli. Çünkü hizmet kollarımızla çok ciddi kazanımlar elde etti çalışanlarımız, memurlarımız. Yine geneli üzerinde çok ciddi kazanımlar elde edildi ve yine bunlarda da sendikalarımız olumlu yaklaşım gösterdiler. Ama oransal olarak hükümetin sunmuş olduğu teklifte sendikalarımızın konfederasyonlarımızın olumlu yaklaşımı olmadı" açıklamasında bulundu.

"Şube müdürlerine mühendislere, veteriner hekimlere yaklaşık 2 bin 223 lira ek hizmet tazminatı eklendi"

Baş, 8. Dönem Toplu Sözleşme’de çok önemli kazanımlar üzerine uzlaşıldığını ifade ederek, kazanımlara ilişkin şu bilgilendirmelerde bulundu:

"Mesela şube müdürlerimize yaklaşık 2 bin 223 lira kadar, mühendislerimize aşağı yukarı yine 2 bin 223 lira, veteriner hekimlerimize 2 bin 223 lira olmak üzere bir ek hizmet tazminatı eklendi. Ayrıca genel idare hizmetlerinde çalışan arkadaşlarımızın tamamına istisnasız tüm hizmet kollarını ilgilendirecek şekilde 887 lira civarında bir rakam gelmiş oldu bu yapılan çalışmaların neticesinde. Yine akademisyenlerimize öğretim tazminatlarında ciddi bir artış sağlandı. Öğretmen arkadaşlarımıza yine öğretim tazminatlarında ciddi bir artış sağlandı ki bunlar daha önceki toplu sözleşme süreçlerinde genel olarak olmayan şeylerdi. Hizmet kollarında yapılan çalışmalar ağırlıktaydı ama biz bu dönem herkesi ilgilendirmesi açısından hizmet kollarımızın dışında genele ilişkin de çok ciddi memurlarımızın kazanımı olacak şekilde bir çalışma yürüttük. Bu hem daha adaletli oldu hem de herkese dokunmuş oldu."

"Kazanımları genele esas olarak tüm herkesin faydalanabileceği bir şekilde dağıtmaya çalıştık"

Baş, 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinde yaklaşık 80 milyar değerinde bir kazanım sağlandığını ve bu kazanımların dağılımının hizmet kollarına göre farklılık gösterdiğini kaydederek, "Hizmet kollarımızdaki üye sayıları farklılık gösteriyor biliyorsunuz. 300 bin, 400 bin üyesi olan sendikalarımız da oluyor. 15 bin 20 bin üyesi olan sendikalarımız da oluyor. Dolayısıyla bunlar farklılık gösteriyor. Ama biz Sayın Bakanımızın da ifade ettiği gibi o yaklaşık 80 milyarında üstünde bir rakama tekabül ediyor. O 80 milyarlık rakamın çok büyük bir kısmını genele esas hususlarda dağıttık. Ayrıca hizmet kollarımıza da çok ciddi kazanımlar sağlamış olduk. Bu çok doğru da olmayabilir. Ama genele esas olarak tüm herkesin faydalanabileceği bir şekilde adaletli eşit bir şekilde dağıtmaya çalıştık" diye konuştu.

Toplu Sözleşme sürecinde uzun saatler süren toplantıların gerçekleştiğini de söyleyen Baş, bu toplantıların tamamında Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Işıkhan’ın başkanlık ettiğini ve görüşmelerin sosyal diyalog çerçevesinde gerçekleşmesine katkı sağladığını kaydetti.

"Anlaştığımız maddeler geçen dönemden çok daha fazla"

8. Dönem Toplu Sözleşme’nin. 7. Dönem Toplu Sözleşmeye oranla çok daha kapsamlı olduğuna dikkati çeken Baş, "7. Dönem Toplu Sözleşmede yanlış hatırlamıyorsam yaklaşık 967 madde üzerinde bir şey çalışma yapıldı. Bu dönem ise bin 107’yi buldu. Çok daha fazla. Hizmet kollarında anlaştığımız maddeler geçen dönemden çok daha fazla. Kazanımlar olarak da dediğim gibi biz hizmet kollarında yapmış olduğumuz yani parça parça dağıttığımız bu imkanı bu dönem genel esas hususları dikkate alarak dağıttığımız için çok daha kazanımlı, çok daha tabana yayılan ve herkesi etkileyen bir çalışma metodu oldu. Ben bunun bundan sonra da bu şekilde devam etmesinin çok doğru olacağını düşünüyorum" değerlendirmesinde bulundu.

"Hakem heyetine başvurulduktan sonra beş gün içerisinde karar veriliyor"

Uyuşmazlıkla sonuçlanan toplu sözleşmelerin Kamu Görevlileri Hakem Heyeti’ne gittiğini hatırlatan Baş, Kamu Görevlileri Hakem Heyeti’ne ilişkin de bilgilendirmelerde bulunarak, "Bu sürecin işleyişi şöyle; yetkili konfederasyonun müracaatı oluyor. Hakeme üç gün içerisinde bu müracaat tamamlanıyor. Tamamlanmak zorunda kanunen böyle. Sonraki beş gün içerisinde de hakem toplanıp değerlendirip bir karar veriyor" diye konuştu.

"Her iki taraf da Kamu Görevlileri Hakem Heyeti’ne başvurmazsa süreç bütçe kanununa gider"

Konfederasyonların Kamu Görevlileri Hakem Heyeti’ne başvurmaması sonucunda ne olacağına ilişkin de konuşan Baş, şunları kaydetti:

"Konfederasyon başvurmazsa kamu tarafı başvurabilir. Her iki tarafta başvurmazsa ne ile karşılaşırız? O zaman bütçe kanununa gider. Yani hakeme başvurulmadığı takdirde, hakemde sonuçlanmadığı takdirde bütçe görüşmeleri yaparken verilen oransal artışlar o bütçe kanununda yasalaşır. Hakeme başvuru süreci hala devam ediyor, daha tamamlanmadı Ağustos ayının 22’si son tarih. Bizim memur sendikalarımızın hakem heyetine başvuracağı noktasında beklentimiz devam ediyor."

Kemal Diri - Gürkan Sayın

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Adana Yaralı pelikanın yürek ısıtan dostluğu Adana’da yaralı halde bulunarak tedavi altına alınan pelikanın, kendisini tedavi eden görevliyle kurduğu bağ görenlerin içini ısıttı. Doğa Koruma ve Milli Parklar 7. Bölge Müdürlüğü’ne bağlı Adana Doğa Koruma ve Milli Parklar Müdürlüğü ekiplerince Yumurtalık ilçesindeki bir lagünde avcı kuşların saldırısıyla yaralanan pelikan bulundu. Koruma altında tutularak tedavisine başlanan pelikanın, bir hafta sonra doğaya salınmasının planlandığı belirtildi. Yaralı pelikanı hem tedavi eden hem de onunla gece gündüz ilgilenip yemeğini yediren görevli Kazım Baykurt, hayvanın avcı kuşların saldırısına uğradığını, göğüs kısmında yara bulunduğunu ifade etti. Baykurt, tedavi sürecinde pelikanla aralarında özel bir dostluk oluştuğunu söyleyerek, "Yemeğini vermem nedeniyle aramızda bir bağ oluştu. Balıkla besliyoruz, akşamları da ilaçlarını veriyorum. Bana karşı hiç saldırgan değil. Hatta sakin ve uyumlu davranıyor" dedi. Pelikanın, kendisine alıştığını belirten Baykurt, hayvanın zaman zaman başkalarına karşı temkinli davrandığını ancak kendine karşı güven duyduğunu, gün geçtikçe aralarındaki bağın daha da güçlendiği dile getirdi. Baykurt, "Bir hafta sonra doğal yaşam alanına bırakacağız. Gitmesine üzülüyorum çünkü aramızda güzel bir dostluk oluştu. Ama ne kadar alışsak da onların yeri doğa. İyileştikten sonra özgürce yaşaması için ait olduğu yere bırakacağız" diye konuştu.
Van Van’da soba başında 83 yıllık çay geleneği Van’ın İpekyolu ilçesindeki Kahvaltıcılar Sokağı’nda yer alan ve yaklaşık 83 yıllık geçmişiyle kentin hafızasında önemli bir yere sahip olan tarihi çay evi, ziyaretçilerine nostaljik bir yolculuk sunuyor. Van’da 1942 yılından bu yana hizmet veren çay evi, özellikle kış aylarında odun sobası etrafında oluşan sıcak atmosferiyle dikkat çekiyor. Sobanın üzerinde demlenen çay ve tarçının kokusu mekânı sararken, geçmişten bugüne taşınan masa, sandalye ve demlikler ise eski günleri hatırlatıyor. Sigara içilmesine izin verilmeyen ve siyasetin konuşulmadığı çay evi, huzurlu ortamıyla her kesimden ziyaretçiyi ağırlıyor. 12 bardak çayı tek seferde servis ediyor Çay evinin dikkat çeken bir diğer özelliği ise çay servisi. Tepside çay sunmayı tercih etmeyen çay evi sahibi Dolayı Usta, yaklaşık 12 bardağı aynı anda eline alarak masalara servis yapıyor. Yılların verdiği alışkanlıkla yapılan bu sunum, mekânın kendine has kültürünü ve ustalığını gözler önüne seriyor. "Bu değerin yok olmasına gönlümüz razı değil" İHA muhbirine konuşan 56 yaşındaki çay evi sahibi Dolayı Öztürk, mekânın Van kültürünü yaşatmak amacıyla korunduğunu belirtti. Kentin en eski çay evi olduğunu ifade eden Öztürk, "Tam 83 yıllık bir geçmişe sahiptir. Biz burada eskiyi canlandırmaya, yaşatmaya çalışıyoruz. Van’ın kültürünü yaşatmak istiyoruz. Büyüklerimizin geçmişte yaşadıklarını, örfünü ve adetlerini kaybetmek istemiyoruz; bu değerin yok olmasına gönlümüz razı değil. Bakıyorsunuz; sobamız eski, sandalyelerimiz eski, demliklerimiz eskidir. Hepsini geçmişe dayanarak kullanıyoruz. Çünkü diyoruz ki, büyüklerimizin örfü, adeti kaybolmasın. Bunları yaşatmaya çalışıyoruz" dedi. "Burada bir bilgi bankası oluşuyor" Bu tür kahvehanelerin dostluklarının çok farklı olduğunu dile getiren Öztürk, "Buraya gelen insanların bilgi ve birikimi çok kıymetlidir. Biz onlara adeta birer ‘kitap’ diyoruz. Çünkü aralarında büyük esnaflar, önemli bürokratlar ve iş insanları var. Hepsi bir araya geldiğinde adeta bir bilgi bankası oluşuyor. Gençler buraya geliyor ve bu insanlardan çok şey alıyor" diye konuştu. Her kesimden vatandaşı çay evinde ağırladıklarını söyleyen Öztürk, sözlerini şöyle sürdürdü: "Sigara yasaklandığı gün biz de kahvemizde yasakladık. Bu çok güzel bir uygulama oldu. Ayrıca burası siyasetin olmadığı bir ortamdır. Herkese açık bir yerdir. Her kesimden insan gelir ve herkes buradan memnun ayrılır. İnsanlar geliyor, eskiyi yad ediyor; sandalyeye, masaya, çaya bakıyor. Zaten bir tezgâh yaklaşık 84 yıl ayakta durmuşsa, bilin ki onun verdiği bir tat, bir emek vardır. Çünkü bu memleketin değerlerine sahip çıkılması gerekiyor. Eğer biz bunları yaşatmaz, sahip çıkmaz ve korumazsak, ileride hepsi yok olur." "Emekli olduktan sonra neredeyse her gün buradayım" 13 yıl önce emekli olduktan sonra hemen her gün bu çay evine geldiğini ifade eden Ferzende Olgun ise "Buraya genellikle esnaflar ve emekli olan insanlar gelir. İnsanlar burada dinlenir, sohbet eder. Biz de sürekli buradayız; gelip burada dinleniyoruz. Ben kendi adıma söyleyeyim; emekli olduktan sonra neredeyse her gün buradayım. 2013 yılında emekli oldum ve o günden bu yana hep buraya geliyorum" dedi. "Çok güzel ve nostaljik bir mekândır" 1980’li yıllardan beri aynı çay evine geldiğini söyleyen Burhan Çap da, "Burası bana hep eskiyi hatırlatıyor. Buraya geldiğimde interneti, teknolojiyi, her şeyi unutuyorum. Eski zamanlar, eski hatıralar, arkadaşlar geliyor aklıma. Öğrencilik yıllarımızda da buraya gelir, hep çay içerdik. Çayı gerçekten çok güzeldir. Burası güzel bir yer, çok güzel ve nostaljik bir mekândır" şeklinde konuştu.