POLİTİKA - 07 Ekim 2025 Salı 16:17

CHP Lideri Özel: "Yaz boyunca mücadele eden, çalışan, direnen milletvekillerimin huzurunda, 70 gün deniz, kum, güneş ile yaşayan, buna doyan iktidar milletvekillerini hatırlatmak gerekiyor"

A
A
A
CHP Lideri Özel: "Yaz boyunca mücadele eden, çalışan, direnen milletvekillerimin huzurunda, 70 gün deniz, kum, güneş ile yaşayan, buna doyan iktidar milletvekillerini hatırlatmak gerekiyor"

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Genel Başkanı Özgür Özel, "Yaz boyunca mücadele eden, çalışan, direnen milletvekillerimin huzurunda, 70 gün deniz, kum, güneş ile yaşayan, buna doyan iktidar milletvekillerini hatırlatmak gerekiyor" dedi.


CHP Lideri Özel, partisinin TBMM Grup Toplantısında gündeme dair açıklamalarda bulundu. 70 gün aradan sonra yeniden Meclis çatısı altında olduklarını hatırlatan Özel, "Maalesef bu 70 günde can sıkan sorunlar seyrelmedi, aksine arttı ve çoğaldı. Üç büyük krizi yaşamaya devam ettik: Demokrasi krizi, adalet krizi ve bunlara bağlı olan ve kötü yönetimin sonucu ekonomik kriz. 70 gündür ülkenin sorunları büyürken bizler de mücadelemizi büyüttük. Yaz boyunca 81 ilde çalıştık. Derdi olanların ayağına gittik, sorunlarını dinledik. Partimize yönelen saldırılara karşı bir arada durduk ve kenetlendik. Birileri klimalı salonlarda kendi atadıklarına kendini alkışlatırken, biz 70 günde 20 büyük eylem yaptık. 19 Mart sonrası 60’ıncı eylem için de yarın yine İstanbul’dayız, meydanlardayız. Biz milletten aldığımız güçle meydanları doldururken, bizimle siyasi rekabet edemeyenler saldırılarını sürdürdüler. Biz mücadeleyi büyütürken onlar kumpasları büyüttüler. Yaptıklarıyla milletin gönlünden düşmüşlerdi, gözünden de düştüler. Okyanus ötesinde meşruiyet aramaya giriştiler" ifadelerini kullandı.


Türkiye’de işsizlikten dolayı evine ekmek götüremeyenlerin, aldığı maaşla geçinemeyenlerin olduğunu dile getiren Özel, "Bu ülkede yedi milyon asgari ücretli, en düşük maaşı alan 4 milyon emekli, ama hemen onun üstündeki dilimlerde 11 milyon emekli, ürünü para etmediği için topraktan kopan milyonlarca çiftçi, geleceğinden umutsuz gençler varken bu Meclis nasıl saygın olabilir? Meclis’i saygın, vatandaşı perişan bir ülke olmaz. Vatandaş perişansa o mecliste saygınlık aranmaz. Yaz boyunca mücadele eden, çalışan, direnen milletvekillerimin huzurunda 70 gün deniz, kum, güneş ile yaşayan, buna doyan iktidar milletvekillerini hatırlatmak gerekiyor. Bu Meclis’i kapatıp kaçtığınızda 26 bin 400 lira olan açlık sınırı, şu an 28 bin lira oldu. 89 bin lira olan yoksulluk sınırı 91 bin liraya ulaştı. Bugün beş asgari ücretli ya da altı emekli maaşlarını birleştirseler, yoksulluktan altısı birden ancak birini kurtarabiliyorlar" dedi.



"Okul kantini enflasyonu yüzde 68"


Türkiye’deki 22 milyon çocuğun 8,5 milyonunun yoksulluk sınırının altında yaşadığını söyleyen Özel, "Neredeyse 10 çocuğumuzdan dördü yoksun. Ve sonra çıkıp ‘Türkiye yüzyılı’ diyorlar. Hangi yüzle? Hangi yüzyıl? Aç kalan çocukların yüzyılı mı? Bakın genel merkezimizde çaycı arkadaşımızın kızı Defne’nin eline bir kağıt vermişler. Arkadaşımız da kağıdı bize getirdi. Diyorlar ki Defne’ye, Defne’ye söyledikleri şu, ‘Sandviç, meyve suyu, elma, fındık, su.’ Bunların toplamı; sandviç 70 lira, meyve suyu 20 lira, elma 20 lira, fındık 50 lira, su 15 lira. Toplamı 175 lira. Sandviç, meyve suyu, elma, fındık, su. Toplam 175 lira. İkinci sınıftaki Defne’nin Milli Eğitim Bakanlığı tarafından ‘Okula gelirken bunları getir’ diye eline verilen pusula, 175 liraya bu çantayı dolduruyor. Bir avuç değil fındık, bir su, bir küçük meyve suyu, sandviç, elma. Peki, bunu yapmayalım, o zaman Defne’ye verelim kantinden kendisi alsın. Bakın TÜİK‘e söylüyorum. Hani enflasyonu, Tayyip’i üzmeyen istatistik kurumu olarak belirliyorsunuz. Ona göre de zam verilmesini sağlıyorsunuz. Hatta o da değil hedef enflasyona gidiyorlar daha da aşağısını veriyorlar. Geçen sene tost 45’miş, bu sene 80. Ayran 10 liradan, 20 lira olmuş. Simit 15 liradan, 20 lira olmuş. Şişe suyu 10 liradan, 15 lira olmuş. Bisküvi 15 liradan, 25 lira olmuş. Okul kantini enflasyonu yüzde 68. Bugün okullar bu ayın başında açıldı. Ve cebinde para olmayan, işi olmayan, asgari ücretle geçinmeye uğraşan insanların, hatta çocuğu işsiz diye toruna emekli maaşıyla harçlık veren insanların muhatap olduğu enflasyon bu enflasyon" diye konuştu.



"Erdoğan kendi geleceği için ülkenin nadir elementlerini satamaz"


Nadir elementlerin, Türkiye’nin geleceği olduğunu ve satılmaması gerektiğinin altını çizen Özel, "Dünyada nadir toprak elementleri diye bir gerçek var artık. Bazı çalışmalar bu elementlere en çok sahip olan beşinci ülkenin Türkiye olduğunu söylüyor. Üstünde durduğumuz bu topraklarda bir talih kuşu var. Trump o kadar kanın gözyaşının arasında, Ukrayna’ya ’Nadir elementleri bana ver’ diyor. Teknoloji bunlar üzerinden ilerliyor. Gitmiş kapalı kapılar ardında, bunların pazarlığını yapmış. En çok olduğu yer Eskişehir Beylikova’daki madenleri Trump’a veriyor, karşılık olarak meşruiyet alıyor. Erdoğan kendi geleceği için bu ülkenin geleceğini satamaz. Nadir elementler Türkiye’nin geleceğidir, sattırmayalım" ifadelerine yer verdi.



"Ar-Ge‘ye önem verildiğinde Türkiye bu teknolojilere kavuşacak"


Kurtuluş Savaşı sonrasında 100 yıl önce Gazi Mustafa Kemal’in Cumhuriyet’i kurduğunda toplu iğnenin dahi olmadığını söyleyen Özel, "Atın nalına çakacak çivi de yoktu. Ama doğru, dürüst, namuslu çalışıldı. Gençlere güvenildi. Eğitim seferberliği yapıldı. Doğru işler yapıldı. En sonunda Türkiye uçak da vagon da üretebilen, kendine yetebilen bir ülke haline geldi kısa sürede. Bu milletin evlatları 100 yıl sonra biz bir kez daha büyük bir kalkınma hamlesini başlattığımızda bu örümcek kafa Milli Eğitim Bakanlığı’ndan kurtulup yerine dünyayı gören, nasıl çalışılması gerektiğini bilen kadrolar geldiğinde, Ar-Ge‘ye önem verildiğinde Türkiye bu teknolojilere kavuşacak. Bunlar 20 yıl sonra dün bir arkadaş söyledi; ‘maddenin ışınlanması.’ Türkiye’den Avrupa’ya buradan bir madde filmlerde olduğu gibi ışınlanıp oluşacaksa burada da kullanılan teknoloji nadir elementler olacak. Şimdiden altın yumurtlayan tavuğu Trump‘a verip iki yumurtasına razı olmak olmaz. Buradan yalvarıyorum ana muhalefet lideri olarak. Vicdanı olan herkese, aklı olan herkese. Bu ülkenin geleceğini kendi geleceği ile Trump‘a, trampa yapan Erdoğan’a mani olun. Mani olun. Türkiye nadir elementlerle ilgili ayağa kalkmalıdır. Erdoğan kendi geleceği için bu ülkenin nadir elementlerini satamaz" dedi.



CHP Lideri Özel: "Yaz boyunca mücadele eden, çalışan, direnen milletvekillerimin huzurunda, 70 gün deniz, kum, güneş ile yaşayan, buna doyan iktidar milletvekillerini hatırlatmak gerekiyor"

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
İstanbul Emine Erdoğan, Bağımsızlık Öncüleri Zirvesi’nde konuştu: "2026’yı ’Bağımsızlık Yılı’ ilan ediyoruz" Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın eşi Emine Erdoğan, "Yeni yıla sayılı günler kala ’Bağımsız Gelecek, Sağlıklı Nesiller’ anlayışıyla 2026’yı ’Bağımsızlık Yılı’ ilan ediyoruz. Bu büyük ve anlamlı hedefe ülkece omuz vereceğimize yürekten inanıyorum" dedi. Emine Erdoğan, Türkiye Yeşilay Cemiyeti tarafından Şişli’de bir otelde düzenlenen Bağımsızlık Öncüleri Zirvesi’nde yaptığı konuşmada, Yeşilay’ın tam 105 yıldır bağımlılıklarla mücadele ettiğini, hayat kurtardığını, umut inşa ettiğini ve bu aziz vatanın evlatlarının istikbaline gölge düşmesin diye yorulmadan, yılmadan, seferberlik ruhuyla çalıştığını anlattı. Yeşilay’ın bugün 120 şubesi, 105 Yeşilay Danışmanlık Merkezi ve 158 bin gönüllüsüyle hayatın kırılma noktalarında vatandaşların yanında durduğunu kaydeden Erdoğan, Yeşilay’ın bağımlılıkla mücadele eden kişilere yeniden ayağa kalkma gücü ve hayatlarında temiz bir sayfa açma cesareti verdiğini, bunun hakiki bir vatan sevgisinin, samimi bir millet sevdasının en güçlü tezahürü olduğunu dile getirerek, "Sizlere ne kadar teşekkür etsek az kalır" dedi. Emine Erdoğan, bu kutlu misyonu hep birlikte bir adım daha öteye taşıyacaklarına işaret ederek, "Yeni yıla sayılı günler kala, "Bağımsız Gelecek, Sağlıklı Nesiller" anlayışıyla, 2026’yı, "Bağımsızlık Yılı" ilan ediyoruz. Bu büyük ve anlamlı hedefe, ülkece omuz vereceğimize, yürekten inanıyorum" ifadelerini kullandı. Her bir bağımlılığın, milyonlarca tutuklusu olan görünmez bir hapishane olduğunu belirten Erdoğan, "Bugün dünyada 15 yaş üstü 1,3 milyar insan tütün, 400 milyon insan alkol, 292 milyon insan madde bağımlısı olarak yaşamını sürdürüyor. Bağımlılık endüstrisi her gün büyüyor, her an bir insanı daha tuzağına düşürüyor. Kumara ’oyun’, alkole, uyuşturucuya, sosyal medyaya ’eğlence’ diyerek masum maskeler takan karanlık bir düzenle karşı karşıyayız. Ancak biliyoruz ki bu maskelerin ardında son derece trajik hayatlar ve büyük yıkımlar yaşanıyor" diye konuştu. "Bağımlılıklar, asla tolerans gösterilmemesi gereken bir tehdittir" Emine Erdoğan, kumardan sigaraya kadar tüm bu kötü alışkanlıkların "özgürlük" kavramı çarpıtılarak cazip ve özenilir hale getirildiğine dikkati çekerek, şöyle devam etti: "Özgürlüğü tüm isteklerin sınırsızca tatmin edilmesi ve canının istediğini yapabilme gücü olarak empoze ediyor. Halbuki gerçek özgürlük sınır koyabilmektir. Esas sınırların, insanı özgürleştirdiğini anlamaktır. Sağlam bir irade ve ’Hayır’ diyebilme gücüdür. Bir durup düşünelim. Her saat başı sigara molası vermek zorunda kalan, alkol almadan günlük işlerini yapamaz hale gelen, kumar uğruna ailesini, işini, geleceğini feda eden, telefonun şarjı bitiyor diye endişeye kapılan, sosyal medyada oyalanmayı bırakıp hayata karışamayan bir insana gerçekten özgür diyebilir miyiz? Geçen zamanın, boşa harcanan tek bir dakikanın bile telafisi mümkün değilken, koca bir insan ömrü türlü türlü bağımlılıklarla heba ediliyor. Bir örnek vermek gerekirse, ülkemizde günlük ortalama sosyal medya kullanımı yaklaşık 3 saattir. Bu, her ay koskoca 90 saatin ziyan edilmesi demek." Bağımlılıkların bilançosunun yalnızca zaman kaybıyla kısıtlı olmadığına işaret eden Erdoğan, sönen hayatlar, intihara sürüklenen insanlar, dağılan aileler, biten okul ve iş hayatlarının da ödenen ağır faturanın diğer kalemleri olduğunu söyledi. Emine Erdoğan, küresel olarak yılda 3 milyondan fazla insanın alkol ve uyuşturucu, 7 milyon insanın ise sigara nedeniyle hayatını kaybettiğini aktararak, "Aile içi şiddet, boşanmalar, ekonomik zorluklar, işsizlik, suça karışma gibi toplumsal birçok sorunun temelinde de bu bağımlılıklar yatıyor. Bağımlılıkların çevresel maliyetleri de bir o kadar üzücü ve düşündürücü. Ülkemizdeki 20 milyon sigara içicisinden geriye kalan izmaritler, yıllık 5 bin çöp kamyonunu dolduracak hacme ulaşıyor. Düşünün ki bu izmaritlerin ancak 3’te 1’i toplanabiliyor. Geriye kalan 100 milyara yakın izmarit göllere, denizlere karışıyor. İzmaritlerin içerdiği ağır metaller, nikotin ve diğer zehirli maddeler, su ve karasal ekosistemlere büyük zararlar veriyor. Velhasıl bağımlılıklar, insanı, aileyi, toplumu ve doğayı sessizce tüketen, asla tolerans gösterilmemesi gereken bir tehdittir." "Yakın zamanda Yeşilay Meydanları ile temiz bir sosyal çevrenin tohumlarını atacaklar" Bağımlıkla mücadele etmek için toplumun tüm katmanlarına nüfuz eden bir bağımsızlık kültürüne ihtiyaç olduğuna işaret eden Erdoğan, "Yeşilay’ın bu konuda önemli bir projesi olduğu bilgisini aldım. Yakın zamanda Yeşilay Meydanları ile temiz bir sosyal çevrenin tohumlarını atacaklar. Böylece 7’den 70’e herkesin güvenle vakit geçirebileceği dumansız parklar, bahçeler ve meydanlarla bağımsızlık kültürü halka halka tüm topluma yayılacak. Bu noktada elbette en büyük görev mülki amirlerimize ve yerel yönetimlerimize düşüyor. Eminim ki onlar, Yeşilay’a bu konuda en güçlü desteği vereceklerdir. Bizler paylaştığımız alanları sigaradan temizledikçe, sigara içme davranışının görünürlüğünü azalttıkça, sağlıklı yaşam bilinci de herkeste önemli bir farkındalığa dönüşecektir." diye konuştu. Emine Erdoğan, bağımlılıklarla mücadelenin en etkin yolunun, onlara giden tüm yolları tıkamak olduğunu belirterek, "Bilhassa gençlerde, aktivite ve anlamlı uğraş eksikliğinin, onları bağımlılıklara yatkın hale getirdiği biliniyor. Bu noktada Yeşilay’ımızın önleme faaliyetlerini çok kıymetli buluyorum. 106 spor kulübünde 3 bin 901 çocuk ve gençten oluşan sporcularımız, harika başarılara imza atıyorlar. Kazandıkları 142’si yerel, 5’i uluslararası toplam 147 madalyayla gerçekten gurur duyuyoruz." ifadelerini kullandı. Çocukların sanat, spor, bilim gibi alanlara yönlendirilmesinin bağımlılıklara karşı başlı başına bir kalkan olduğunu vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti: "Bağımlılıkların hiçbirine geçit vermeyen en güçlü kale ailedir. Aile, her mensubu için sığınılacak tek liman olduğunda şüphesiz ki insan hayatın fırtınalarında daha az savrulur. O yüzden bağımlılıklarla mücadele, aile kurumunun güçlendirilmesiyle el ele yürüyen bir süreçtir. Gelin, ailelerimizde sevgi, saygı ve merhamet diline daha çok yer açalım. Çocuklarımıza şefkatle yaklaşalım, arkadaş çevrelerinden haberdar olalım, onların özgüvenli ve sağlam iradeli insanlar olarak yetişmelerine katkıda bulunalım. En başta yetişkinler olarak bizler, bağımlılıklardan uzak bir hayat yaşayarak gençlere örnek olalım. Yeşilay Danışmanlık Merkezleri’mizde uzmanlarımız her an vatandaşlarımıza yardım etmek için hazırlar. Tamamen ücretsiz ve erişilebilir bir hizmet sunuyorlar. Lütfen kimse kapılarını çalmaktan çekinmesin. 2026 Bağımsızlık Yılı’nda, büyük küçük demeden bir kötü alışkanlığı diğerine tercih etmeden, toplumca tüm bağımlılıklardan kurtulmak için birlik olmalıyız. Bağımlılıklarla mücadelenin bireysel bir mesele olmanın çok ötesinde bir vatan savunması olduğunu unutmamalıyız." Emine Erdoğan, zirvede, Yeşilay Genel Başkanı Doç. Dr. Mehmet Dinç ve Yeşilay Mütevelli Heyeti Başkanı Prof. Dr. Mücahit Öztürk ile Yeşilay direktörlükleri tarafından kurulan stantları ziyaret ederek, Yeşilay yeleği giyip fotoğraf çektirdi. YEDAM’dan hizmet alan bağımlılık danışanlarının atölyelerde ürettiği el sanatları ürünler hakkında bilgi alan Erdoğan, danışanların "Renklerini Yeniden Kazananlar" adı altında kaleme aldığı teşekkür ve geri bildirim notlarını da inceledi. Program, aile fotoğrafı çekimi ve hediye takdiminin ardından sona erdi.
Balıkesir Balıkesir İtfaiyesi gücüne güç katıyor Balıkesir’i afetlere karşı daha güçlü hale getirmek için itfaiye teşkilatına 7 yeni modern araç kazandıran Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, Balıkesir İtfaiyesi olarak bölgenin en güçlüsü olmak zorunda olduklarının altını çizerken, "Balıkesir İtfaiyesi olarak muhtemel tüm afet ve acil durumlara karşı daima teyakkuzdayız. Hemşehrilerimizin güvenliği için daha çok büyümeye ve güçlenmeye devam edeceğiz" dedi. Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, bölgenin en güçlü itfaiye teşkilatının gücüne güç katmaya devam ediyor. Türkiye’nin dördüncü büyük itfaiye teşkilatı olan Balıkesir İtfaiyesi, personel ve ekipman kapasitesini artırarak afetlere karşı altyapısını güçlendiriyor. Balıkesir ve bölgesini afetlere karşı daha güvenli hale getirmek amacıyla itfaiye teşkilatını yeni nesil araçlarla buluşturan Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın’ın katılımıyla modern teknolojiyle donatılmış yeni araçlar hizmete alındı. Balıkesir İtfaiyesinin bölgenin en güçlüsü olmak zorunda olduğunu söyleyen Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, "İki adet 35 bin litrelik su ikmal tırı, üç adet 12 bin litre kapasiteli itfaiye aracı, bir adet arazi tipi itfaiye aracı ve bir adet su altı ve su üstü arama kurtarma aracı ile toplam 7 adet aracımızı daha İtfaiye’mize kazandırmanın gururunu hep birlikte yaşıyoruz. Balıkesir’imize ve ülkemize hayırlı uğurlu olsun" dedi. Türkiye’nin en şeffaf ve liyakat süreciyle 50 genç itfaiyeciyi kadroya dahil eden Balıkesir İtfaiyesi, 2026 yılında da kadrosunu güçlendirmeye devam edecek. "Bölgenin en güçlüsü olmak zorundayız" Balıkesir’in güvenliğinin en önemli teminatı olan itfaiyeyi güçlendirmeye kararlılıkla devam ettiklerini belirten Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın, il sınırları içerisinde 44 istasyon, 179 araç ve 860 personelle 7/24 görev başında olduklarını söyledi. Bölgenin en büyük, Türkiye’nin ise 4. büyük itfaiye teşkilatını kurmayı hedeflerinin altını çizen Akın, "Balıkesir İtfaiyesi’nin bölgenin en güçlüsü olmak zorunda. Yaz aylarında yaşadığımız orman yangınları, bölgemizin deprem gerçeği bunu bize gösterdi. Halihazırda İtfaiye’miz, başarı anlamında ülke genelinde üst sıralarda yer alıyor. En son Sındırgı’da çok hızlı bir reaksiyon gösterdik ve AFAD’ımız ile birlikte 2-3 dakika gibi kısa bir sürede enkazdan beş vatandaşımızı hızlıca çıkarttık" diye konuştu. "Balıkesir’imize hayırlı olsun" Büyükşehir Belediyesinin öz kaynaklarıyla araçların bakım ve onarımını yaparak modern hale getirdiklerini aktaran Akın, Balıkesir İtfaiyesine yeni araçlar kazandırdıklarını söyledi. Akın, 2 adet 35 bin litrelik su ikmal tırı, 3 adet 12 bin litre kapasiteli itfaiye aracı,1 adet arazi tipi itfaiye aracı ve bir adet su altı ve su üstü arama kurtarma aracı ile toplam 7 adet aracımızı İtfaiye’mize kazandırmanın gururunu hep birlikte yaşıyoruz. Balıkesir’imize ve ülkemize hayırlı uğurlu olsun. Dünya Bankası ve İller Bankası üzerinden 20 milyon Euro’luk afet ve deprem kredi fonuna hak kazanarak, yeni araç alımı konusunda çalışmalarımızı tamamladık. Çalışmalarımızın birinci ve ikinci aşamasında sözleşmelerimizi imzaladık. Balıkesir’imize hayırlı olsun. Bu kapsamda;7 adet 24 metrelik merdivenli ve 7 adet 12 ton su kapasiteli itfaiye araçlarımızın imalatlarına başlandı; toplamda 14 adet aracımızı 2026 Mayıs ayında teslim alacağız. Çalışmalarımızın 30 araçlık üçüncü aşamasında da onaylarımız bitti, ihaleyi bekliyoruz. Bu şekilde envanterimize eklediğimiz 51 araç ile toplamda 230 araç filomuz olacak. Ve bölgemizin en güçlü ve donanımlı itfaiye teşkilatı olacağız" diye konuştu. "Büyümeye ve güçlenmeye devam edeceğiz" KPSS ve tamamen objektif kriterlerle üç ay süren eğitimlerin ardından İtfaiye’ye 50 yeni memur kazandırdıklarını hatırlatan Akın, "800 kırsal mahallemizdeki yangın römork sayımızı 833’e çıkarttık, 2026 yılında 50 römork daha temin edip teslim edeceğiz. Bununla birlikte kırsal mahallelerimizde gönüllü eğitimlerine devam ediyoruz. Arama ve kurtarmanın vazgeçilmez kahramanlarından ve henüz birçok ilde ve birimde bulunmayan akredite olmuş arama kurtarma köpeği sayımızı 2’ye çıkarttık. Coğrafi Bilgi Sistemi ile ilgili yaptığımız çalışmalarda, bilgiye kolayca ulaşabilmek ve hızlı çözüm üretebilmek adına ulusal ve uluslararası platformlarda farkındalık oluşturduk. Eğitim Şube Müdürlüğümüz altında, personelimizin olaylar sonrası yaşadığı travmaların giderilmesini amaçlayan Psikososyal Destek Birimimizi kurduk. AFAD üzerinden ulusal hafif ve orta sınıf kurtarma akreditasyonu için eğitim ve uygulama programımız Mayıs ayı içinde tamamlanıyor. Su altı ve su üstü eğitim merkezimiz, ulusal itfaiye teşkilatlarına hizmet verebilecek seviyededir. Türkiye Belediyeler Birliği ile yapılan çalışmalarda Türkiye’de "Merdivenli Araç Operatör" belgesi veren tek itfaiyeyiz. Yine Proagresif Sürüş Eğitim Belgesi verilmesi ile ilgili görüşmelerimiz de devam ediyor. Balıkesir İtfaiyesi olarak muhtemel tüm afet ve acil durumlara karşı daima teyakkuzdayız. Hemşehrilerimizin güvenliği için daha çok büyümeye ve güçlenmeye devam edeceğiz. Kahramanca mücadele eden tüm İtfaiye Teşkilatımıza teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. Vali Ustaoğlu: "Yeni araçlar görevler ifa edecek" Balıkesir Büyükşehir Belediyesinin afetlere dirençli bir şehir vizyonu doğrultusunda güçlendirdiği itfaiye filosuna yeni araç kazandırmanın gururunu hep birlikte yaşadıklarını belirten Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu, "Balıkesir Büyükşehir Belediyemize katılan yeni itfaiye araçlarımız inşallah bundan sonraki süreçte çok kıymetli, çok önemli görevler ifa edecek. Sadece bu yaz ilimiz genelinde 300’ün üzerinde irili ufaklı orman yangını meydana geldi. Bunların her birine itfaiye teşkilatımız, o kahramanlarımız gidiyor ve mücadele veriyor. Bu çok çok önemli. Sındırgı’da yaşadığımız her iki depremde de bizim AFAD’ımız ile beraber ilk andan itibaren gidip orada vatandaşlarımızı kurtaran bizim orada kahramanlarımız bu teşkilat içerisinde AFAD ile beraber görev yapıyorlar. Onun için bunların gelişmesi, yeni araç filolarıyla ilimizin, ülkemizin, milletimizin hizmetinde olması da bir o kadar önemli. Ben, buradan tüm emeği geçen arkadaşlara teşekkür ediyorum" ifadelerini kullandı. Salih Tozan Kültür Merkezi yanında gerçekleşen "İtfaiye Araç Alım" törenine Balıkesir Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Akın’ın yanı sıra Balıkesir Valisi İsmail Ustaoğlu, Karesi Kaymakamı Metin Arslanbaş, CHP Balıkesir İl Başkanı Erden Köybaşı, Balya Belediye Başkanı Orhan Gaga, Savaştepe Belediye Başkanı Ali Koyuncu, İvrindi Belediye Başkanı Önder Lapanta, basın mensupları ve vatandaşlar katıldı.
Elazığ Başkan Şerifoğulları, kelebek hastası Fatma’nın çağrısını karşılıksız bırakmadı Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, 8 yaşındaki kelebek hastası Fatma Aydın’ın çağrısını karşılıksız bırakmadı. Aydın Ailesi’nin evini ziyaret eden Başkan Şerifoğulları ve Eşi Arzu Şerifoğulları, minik Fatma ile bir araya geldi. Elazığ’da yaşayan ve kelebek hastalığı nedeniyle evden çıkamayan 8 yaşındaki Fatma Aydın, Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları’na çağrı yaparak okumaya geçtiğini ve kendisine kitap okumak istediğini belirtmişti. Başkan Şerifoğulları, Fatma Aydın’ın çağrısına kayıtsız kalmadı ve kendisini kalabalık ortamlarda yormak istemeyerek bizzat evinde ziyaret edip sürpriz yaptı. Moral ziyaretinde Başkan Şerifoğulları’na, eşi Arzu Şerifoğulları da eşlik etti. Minik Fatma’nın dedesi Ramazan Doğan, öğretmeni Arzu Binay, annesi Gülsüm Aydın ve minik arkadaşı Elçin Binay’ın da yer aldığı programda Başkan Şahin Şerifoğulları, hediyelerle yüzünü güldürdüğü küçük kıza, "Senin sağlığın bizim için her şeyden önemli, sen gelemezsen biz sana geliriz" mesajını verdi. Hastalığına rağmen eğitimini başarıyla sürdüren küçük Fatma, Başkan Şerifoğulları ve eşi Arzu Şerifoğulları’na kitap okuyarak yüzlerde tebessüm oluşturdu. Daha sonra üzerinde, "İyi ki varsın Fatma" yazılı pasta kesildi. Fatma Aydın’ın her zaman yanında olduğunu vurgulayan Elazığ Belediye Başkanı Şahin Şerifoğulları, "Bugün, minik kızımız Fatma’nın çağrısı üzerine kendisi ile bir araya gelmenin mutluluğunu yaşadık. Fatma, okuma ve yazmayı öğrenmiş. Bize de okuma yaptı. Fatma’nın eğitim hayatını destekleyerek, her zaman yanında olacağız. Kendisini tebrik ediyor, Allah’tan şifa diliyorum" dedi.
Denizli Cezaevinden izinli çıkıp karısını işkence yaparak öldüren kocaya müebbet hapis cezası Denizli’nin Tavas ilçesinde cezaevinden izinli çıkıp üç çocuk annesi eşini elleri ve ayaklarını iple bağlayıp ardından işkence ederek öldürdüğü iddiasıyla tutuklanan koca, ’eşe ve kadına karşı eziyet çektirerek kasten öldürme’ suçundan ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Kararda haksız tahrik ve takdiri indirim uygulanmadı. Denizli’de kamuoyunun yakından takip ettiği Müge Elbeli cinayetine ilişkin dava, Denizli 1. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen 3. celsede karara bağlandı. Avukat Mehmet Emin Şahin’in takip ettiği davada, sanık M.A.E. ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çarptırıldı. Duruşmaya Müge Elbeli’nin annesi Hatice Tangil ve babası İsmail Tangil de katılarak adalet arayışını mahkeme salonunda sürdürdü. Cumhuriyet savcısı, bir önceki celsede sunduğu mütalaaya uygun şekilde görüşünü yineledi. Savcılık, iddianamede yer alan ’tasarlama’ unsuruna ilişkin yeterli delil bulunmadığını belirtirken, olayın saatler boyunca devam etmesi, maktulün vücudunda çok sayıda kesici alet ve darp izinin bulunması gibi unsurları dikkate alarak, sanığın ’eşe ve kadına karşı eziyet çektirerek kasten öldürme’ suçundan cezalandırılmasını talep etti. Mahkeme heyeti, savcılık mütalaası doğrultusunda sanık M.A.E.’nin ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıyla cezalandırılmasına hükmetti. Kararda, sanığın haksız tahrik savunmasının ispatlanamadığı vurgulanarak Türk Ceza Kanunu’nun 29. maddesinde düzenlenen haksız tahrik indiriminin uygulanmamasına karar verildi. Ayrıca sanığın sabıkalı geçmişi de göz önünde bulundurularak takdiri indirim yapılmadı. Mahkeme tarafından somut olayın şartlarına göre haksız tahrik değerlendirmesinin titizlikle yapılmış olması, kadın cinayetleriyle hukuki mücadelede emsal nitelikte bir karar olarak değerlendirildi. Yargılanmanın tamamlanmasının ardından bir açıklama yapan ailenin avukatı Mehmet Emin Şahin, "Yargılama sürecinde sanık tarafından ileri sürülen haksız tahrik iddiaları, dosya kapsamındaki somut delillerle örtüşmediğinden sanık hakkında haksız tahrik hükümlerinin uygulanmamasına karar verilmiştir. Yine sanık hakkında iyi hal indirimi de uygulanmamış olması kadına yönelik şiddet davalarında cezasızlık algısının önlenmesi açısından son derece önemlidir. Bu dosya yalnızca Müge Elbeli’nin davası değildir. Bu dava, kadınların yaşam hakkına yönelen sistematik şiddetin yargı önünde nasıl değerlendirilmesi gerektiğine dair önemli bir örnek teşkil etmektedir. Eşe karşı, eziyet çektirilerek işlenen bu cinayetin en ağır şekilde cezalandırılması, benzer suçların önlenmesi ve toplumsal caydırıcılığın sağlanması bakımından hayati önemdedir. Gerekçeli kararın yazılmasına müteakip inceleme ve değerlendirmelerimizi yapacağız. Sanığın, eziyet çektirmenin yanı sıra tasarlayarak ve canavarca hisle kasten öldürme suçundan da cezalandırılması için bölge adliye mahkemesine itirazlarımızı yapıp sürecin sonuna kadar takipçisi olacağız" dedi. Olayın geçmişi Tavas ilçesine bağlı Karahisar Mahallesi’nde 31 Temmuz 2024 tarihinde meydana gelen olayda, 112 Acil Çağrı Merkezi’ni arayan M.A.E.’nin (37) yaptığı ihbarın ardından Hanımlar Sokak’taki müstakil eve gelen jandarma ve sağlık ekipleri, 3 çocuk annesi Müge Elbeli’yi (34) evin salonunda ölü olarak buldu. Vücudunda darp ve yara izleri bulunan kadının cenazesi, otopsi için Adli Tıp Kurumu morguna kaldırıldı. Kadının elleri ve ayakları iple bağlandıktan sonra kablo ile dövülerek ve vücudunun çeşitli yerlerinden bıçaklanarak öldürülmesine ilişkin koca M.A.E. ile A.K., S.S. ve F.Y. gözaltına alındı. Açık cezaevinden izinli çıkan M.A.E.’nin evde eşi Müge Elbeli ile tartışmaya başladığı, tartışmanın büyümesi üzerine eşine hortum ve bıçakla şiddet uyguladığı belirlendi. Olay sonrası bir arkadaşının motosikletiyle kaçan koca, jandarma tarafından yakalandı. Savcılık sorgusunun ardından mahkemeye sevk edilen koca M.A.E. ’kasten adam öldürme’ suçundan tutuklandı. Şüphelilerden F.Y. hakkında adli kontrol kararı verilirken, diğer 2 şüpheli ise serbest bırakıldı.