POLİTİKA - 24 Haziran 2025 Salı 15:51

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Ateşkese tam riayet etmeye davet ediyoruz"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Ateşkese tam riayet etmeye davet ediyoruz"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Taraflar arasında ateşkes sağlanmasına dair mutabakata ulaşıldığı haberini memnuniyetle karşılıyoruz. Tüm tarafları ateşkese tam riayet etmeye davet ediyoruz" dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "NATO Devlet ve Hükümet Başkanları Zirvesi" için Hollanda’ya hareketi öncesi Esenboğa Havalimanı’nda basın toplantısı düzenledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, zirvede ittifakın caydırıcılık ve savunmasını pekiştirecek adımları değerlendireceklerini söyledi. Müttefiklerin savunma harcamalarının arttırılması konusunda yeni hedefler belirleyeceklerini ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye olarak adil külfet paylaşımını ve Avrupa güvenliğinin pekiştirilmesini özellikle savunuyoruz. NATO’nun ikinci büyük kara ordusunu sevk ve idare eden bir müttefikiz. Ülkemizin savunma yeteneklerini sürekli geliştirirken ittifakın caydırıcılığına da katkıda bulunuyoruz.

İttifak satında savunma sanayinin güçlendirilmesini önemsiyoruz. Ancak daha güçlü savunma ve daha etkin ordu hedefiyle yola çıkarken müttefikler arasında savunma ürünleri ticaretinin önüne engeller getirilmesini doğru bulmuyoruz. Bu engelleme ve kısıtlamaların en kısa sürede amasız, fakatsız kaldırılması gerekiyor. Bu bağlamda Avrupa Birliği’nin son dönemde savunma ve güvenlik alanında girişimlerini de yakından takip ediyoruz. Avrupa’nın güvenliğine birçok üyenin toplamından fazla katkı sunan ülkemiz birliğin savunma girişimlerine uygun şekilde dahil edilmelidir. Türk savunma sektörünün birliğin savunma mekanizma ve projelerine dahil tüm Avrupa’nın faydasına olacaktır. Bu konuda öncelikle bizim gibi birlik üyesi olmayan müttefiklerle yakın istişare halindeyiz" diye konuştu.

İttifak’ın Avrupa sütununu destekleyici tedbirleri ele almayı planladıklarını bildiren Erdoğan, "Zirvede ayrıca yıllar önce öngörülü bir yaklaşımla ittifak bünyesinde terörizmle mücadele konseptine en fazla katkıyı veren müttefik olarak bu alanda ittifakın yapması gerekenlere dikkat çekeceğiz" ifadelerini kullandı.

Ukrayna’daki savaşın adil bir çözümle kalıcı olarak neticelendirilmesine yönelik gayretler zirvenin başlıkları arasında yer aldığına dikkat çeken Erdoğan, "Müttefikler Ukrayna devlet Başkanı Zelenski ile de bir araya gelecek. Biz ittifaka karşı sorumluluklarımıza halel getirmeksizin savaşın diplomasi yoluyla sonlandırılmasına dair çabalarımızı anlatacağız" dedi.

3 yıllık aradan sonra Rus ve Ukraynalı tarafları İstanbul’da buluşturduklarını hatırlatan Erdoğan, "Esir ve cenaze takasıyla ilgili kararların alınmasına ve hayata geçirilmesine vesile olduk. İstanbul sürecinin devamına yönelik yeni adımlar planlıyoruz" dedi.

Gerek zirvede gerek ikili görüşmelerinde Netanyahu hükümetinin Filistin halkına yönelik katliamlarına da dikkat çekeceklerini vurgulayan Erdoğan, "21 aydır devam eden işgal, silah ve yıkım politikasının bir an önce son bulması gerektiğinin altını çizeceğiz. Öte yandan biliyorsunuz 13 Haziran’dan beri bölgemizde tansiyon iyice tırmandı. İsrail’in İran’a saldırılarıyla başlayan süreçte en başından bu yana müzakereleri esas alan girişimlerimiz oldu. Sayın Trump ve Sayın Pezeşkiyan ’ın da aralarında olduğu birçok liderle görüştük. İstanbul’da İslam İşbirliği Teşkilatı üyesi ülkelerin dışişleri bakanlarını bir araya getirdik" ifadelerini kullandı.

Dün Amerikan Başkanı Trump’ın yaptığı açıklamalar sonrası gelişmeleri yakından takip ettiklerini aktaran Erdoğan, "Bölgede ateşkesi sağlayacak ardından da kalıcı sükunete giden yolu açacak her türlü gayreti takdirle karşılar ve samimiyetle destekleriz. Nitekim dün gece geç saatlerde gelen taraflar arasında ateşkes sağlanmasına dair mutabakata ulaşıldığı haberini memnuniyetle karşılıyoruz. Tüm tarafları ateşkese tam riayet etmeye davet ediyoruz. Daha önce de ifade ettim bölgemiz etkileri tüm dünyada hissedilecek bir savaşın yükünü kaldıramaz. Ellerin tetikten çekilmesi ve ihtilafların çözülmesi için diplomasiye şans tanınması en doğru, hayırlı ve akılcı tavır olacaktır. Türkiye olarak uluslararası hukuku gözeten, diplomasiye öncelik veren ilkeli tavrımızı kararlılıkla sürdüreceğiz" şeklinde konuştu.

"2026 yılındaki NATO zirvesine Türkiye’de ev sahipliği yapmak istiyoruz"

2026 yılındaki NATO Zirvesine Türkiye’de ev sahipliği yapmak istediğini açıklayan Erdoğan, "Zirve marjında müttefiklerimiz ile ittifak ortaklarından liderlerle ikili görüşmeler gerçekleştireceğiz" dedi.

Ukrayna-Rusya Savaşı ile ilgili Türkiye’nin arabuluculuğunda İstanbul’da yürütülen görüşmelerle ilgili bir soru üzerine Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:

"Türkiye olarak bu savaşı sona erdirmek için ortaya koyduğumuz çaba herkesin malumudur. Ukrayna ile Rusya arasında adil ve kalıcı bir barışın mümkün olduğuna biz samimiyetle inanıyoruz. Bu barışı sağlamak için de elimizden geleni yaptık yapıyoruz. Her iki tarafın güvenine mazhar olan bir ülkeyiz. Bu güven sayesinde savaş atmosferinde dahi somut ilerlemeler kaybettik. İstanbul’daki görüşmeler atılan en önemli adımlardan biridir. Görüşmelerin daha ileriye taşınmasını ve artık savaşı sonlandıracak yola girilmesini arzu ediyoruz. Sahadaki gelişmelerin de bu umut ışığını artırmasını temenni ediyoruz. Bu savaş sonsuza kadar süremez. Barış için kolları sıvamak, İstanbul’da kurulmuş diyalog zeminini güçlendirerek barış masasını çok daha üst düzeyde bir katılımla ortaya koymak lazım. NATO zirvesinde de muhataplarımız da bu vizyonumuzu anlatacak ve barışı sağlayana kadar durmayacağımızı ifade edeceğiz."

"İsrail saldırganlığı bölgemizin tamamında tümüyle durmalıdır"

Bir basın mensubunun, "İsrail’in İran’a yönelik saldırısıyla başlayan savaşta 12’nci günde ateşkes kararı alındı. Ancak ateşkes her iki taraftan da ihlal ediliyor. Süreci nasıl yorumluyorsunuz?" sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları kaydetti:

"İsrail’in İran’a yönelik saldırıları bölgemizin barış ve huzuruna yönelik büyük bir tehdidin fitilini ateşlemiştir. İsrail’in Filistin ile başlayan Lübnan’a, Suriye’ye, Yemen’e nihayetinde de İran’a uzanan pervasız adımları asla kabul edilemez. Küresel aktörlerin bu çılgınlığa son vermek için etkin tedbirleri alması şart.

Yoksa bunun bedelini sadece bölgemiz değil, bütün dünya öder. Biz herkesi aklıselime çağırmaya, diplomasinin imkanlarının her türlü meseleye çözüm bulmak için yeterli olduğunu söylemeye devam edeceğiz. Çatışmalardan kastımız sadece İsrail ile İran arasındaki gerilim değil, İsrail’in Gazze’deki açlığı silah olarak kullanan hukuksuz zulmünün de sonlandırılmasını istiyoruz. İsrail’in İran’a yönelik saldırısıyla başlayan süreçte hep bu gerilimin Gazze’deki mezalimi gölgelememesi gerektiğini söyledik. Orada insani durum gün geçtikçe kötüleşiyor. Bir an önce Gazze’de kalıcı ateşkes sağlanmalı, İsrail saldırıları durmalı, insani yardımların kesintisiz bir şekilde ulaşımının yolu açılmalıdır. İsrail saldırganlığı bölgemizin tamamında tümüyle durmalıdır."

"Terörsüz Türkiye hedefimize, özellikle bu verdiğimiz sözü yürüyüşümüzde hiç aksamaya fırsat vermeden devam edeceğiz"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer bir basın mensubunun, "Efendim ’Terörsüz Türkiye’ sürecinde tam da silah bırakma aşamasına gelinmişken YPG de Şam yönetimiyle bir anlaşmaya varmışken Şam’da kiliseye yapılan bir terör saldırısı haberini aldık ve bu saldırıyı da DEAŞ’ın yaptığı açıklandı. Öncelikle bu saldırıyı nasıl değerlendiriyorsunuz? Ardından küresel güçler YPG’yi dağıtmamak için ’DEAŞ hala aktif’ algısı mı oluşturmaya çalışıyor?" sorusunu şöyle yanıtladı:

"Çevremizde ne yaşanırsa yaşansın. Terörsüz Türkiye hedefimize, özellikle bu verdiğimiz sözü yürüyüşümüzde hiç aksamaya fırsat vermeden devam edeceğiz. Bir devlet politikası olarak hassasiyetle yürüttüğümüz bu süreci inşallah başarıya ulaştırmakta kararlıyız. Terör bölgemizde çoğu zaman bir maşa olarak kullanıldı. DEAŞ’ın kanlı ve kalleş yüzünü çok iyi bilen bir ülkeyiz. Fırat kalkanı harekatıyla bu örgüte en ağır darbeyi biz bulduk. Kiliseyi hedef alan menfur terör saldırısı sebebiyle Suriye halkına bir kez daha taziyelerimizi sunuyoruz. Suriye’nin 13 yıllık iç savaş sonrası huzur ve istikrar için ortaya koyduğu gayret takdire şayandır. Bu çabaları etkisiz hale getirmek, Suriye’yi yeniden çatışmalı bir geleceğe taşımak isteyenlere Suriye yönetimi asla müsaade etmez. Suriye yönetimi DEAŞ dahil bütün terör örgütleriyle mücadelede son derece kararlı. Biz de kendilerine gereken desteği veriyoruz ve vereceğiz. Suriye müreffeh ve huzurlu geleceğine inşallah ulaşacaktır. Terörle mücadele konusunda Suriye yönetiminin etkin adımlar atarak kısa sürede mesafe alacağına inancım tamdır."

Mehmet Kalay - Gazi Taş

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Bayburt Fotoğrafçılığa adanmış bir ömür: Babasından devraldığı fotoğrafçılık mesleğini Bayburt’ta yarım asırdan fazladır aşkla sürdürüyor Bayburt’ta ilk fotoğraf stüdyosunu kuran Ahmet Yavuz’un oğlu Sadık Yavuz (75), babasından devraldığı fotoğrafçılık mesleğini yarım asrı aşkın süredir ilk günkü aşkla sürdürüyor. Yavuz, fotoğrafçılığın yanı sıra gazetecilik ve Gazeteciler Cemiyeti Başkanlığı görevlerinde de bulundu. Babası Ahmet Yavuz’un 1948 yılında askerlik görevi sırasında öğrendiği fotoğrafçılık mesleği, aile mesleği oldu. Yavuz ailesi, 3 kuşaktır fotoğrafçılık mesleğini kentte özenle sürdürüyor. Ahmet Yavuz, Zonguldak’ta başladığı fotoğrafçılık serüvenini 1967 yılında Bayburt’a taşıyarak kentin ilk fotoğraf stüdyosunu kurdu. Henüz ilkokul çağlarındayken babasının yanında çıraklığa başlayan Sadık Yavuz, mesleğin inceliklerini öğrendi. Yıllar geçtikçe fotoğrafçılığa tam anlamıyla adım atan Yavuz, babasından edindiği bilgi ve tecrübeyi yarım asırdan fazla bir süredir yaşatıyor. Fotoğrafçılık yaptığı sırada gazetecilik teklifleri alan Yavuz, çeşitli gazetelerde çalıştı. Son olarak İhlas Haber Ajansı (İHA) bünyesinde muhabirlik yapan Yavuz, bu iki mesleği severek bir arada yürüttüğünü ifade etti. 2005 yılında İHA’dan ayrılan Yavuz, gazetecilik mesleğinin meslek hayatında ayrı bir yeri olduğunu ifade etti. Karanlık odadan dijital çağa Yavuz, fotoğrafçılık mesleğinin teknolojiyle birlikte geçirdiği değişime yıllar içerisinde şahitlik etti. Karanlık oda, dönemin flaşı olarak bilinen sarı ışık gibi zahmetli süreçlerden dijital çağa geçişi bizzat deneyimleyen Yavuz, dijitalleşme sürecinden de bahsetti. Mesleğe başladığı ilk yıllardan itibaren teknolojik gelişmelere ayak uydurduğunu aktaran Yavuz, "Fotoğrafçılık o dönemlerde teknolojiye göre dizayn oluyordu. O yıllardaki sokak fotoğrafçılarını iyi tanırım, sokak fotoğrafçıları vardı. Biz stüdyo fotoğrafçısıydık. Körüklü makinelerimiz vardı. Değişen teknolojiye ayak uydurmaya çalıştık. Gelişmelerimizi teknolojiye göre ayarlıyorduk. Bu mesleği babamla 2015 yıllarına kadar birlikte yürüttük. Babam çok iyi bir fotoğrafçıydı, fotoğraftan çok iyi anlayan, fotoğrafçılık altyapısı olan biriydi. Biz babamdan o dönemlerde çok faydalandık, fotoğrafçılığı ondan öğrendik. Fotoğraf nasıl çekilir, fotoğraflar nasıl hazırlanır, banyolar nasıl yapılır hepsini öğrendik. Sarı ışık dönemlerini, körüklü makine dönemlerini gördük. Babam da bize severek öğretiyordu. Zaman ilerledikçe teknoloji de ilerledi, dijitale geçtik. Benim yaşım ilerledi ama mecbur biz de dijitale ayak uydurmaya başladık, dijital olarak çekim yapıyoruz, fotoğraflarımızı o şekilde çekiyoruz" ifadelerini kullandı. "Fotoğrafçılık ve gazetecilik mesleklerini bir arada yürüttüm" Babasının da o yıllarda tirajı yüksek bir gazetede foto muhabiri olduğunu söyleyen Yavuz, babasından farklı olarak muhabirlik yaptığını, gazetecilik mesleğine de bir merakla adım attığını vurguladı. İhlas Haber Ajansı bünyesinde uzun yıllar muhabirlik yapan Yavuz, iki farklı mesleği bir arada yürüttüğünü ifade ederek, "Fotoğrafçılık mesleği benim baba mesleğim. Babam bu mesleğe askerde başladı, daha sonra Zonguldak’ta sürdürdü. 1956-1957 yıllarında Bayburt’a geldi, stüdyo açarak fotoğrafçılığa başladı. Tabii biz de bu dönemlerde çocukluk çağlarımızda, ilkokul birinci sınıfa başladığım yıl babama çırak oldum. Dükkana sürekli gidip gelip yardım ediyordum. Daha sonra fotoğrafçılığın inceliklerini belli bir yaştan sonra kavradıktan sonra mesleği tam yapmaya başladım. Hem fotoğrafçılık hem de gazetecilik mesleğini sürdürmeye başladım, gazeteciliğe 1964 yılında başladım. O dönemlerde iki mesleği bir arada yürüttüm. Kaşeli muhabir olarak çalışıyordum ama mesleği severek yapıyordum" şeklinde konuştu. Bayburt Gazeteciler Cemiyeti’nde 15 yıl başkanlık yaptı Bayburt’a ilk matbaayı getiren ve kentin ilk duayen gazetecisi olan Osman Okutmuş’un girişimleriyle 1993 yılında kurulan Bayburt Gazeteciler Cemiyeti’nde de 15 yıl boyunca başkanlık yapan Yavuz, Okutmuş ailesinden de mesleğe dair birçok şey öğrendiğini dile getirdi. Yavuz, fotoğrafçılık mesleğinde yarım asrı aşkın süreyi geride bırakırken, ömrünü adadığı fotoğrafçılık mesleğini yıllarca severek yaptığını, "Fotoğrafçılık güzel bir sanat, sevilen bir meslek. Severek yaparsanız çok güzel bir meslektir, ben de mesleğimi çok seviyorum" sözleriyle dile getirdi. İlerleyen yaşına rağmen mesleğini aşkla sürdüren Yavuz, sabahın erken saatlerinde fotoğraf stüdyosuna gelerek, çekimler yapıyor.
Erzincan Erzincan’da vatandaşlar 15 Temmuz’da tek yumruk oldu Erzincan’da, Fetullahçı Terör Örgütü’nün (FETÖ) 15 Temmuz 2016’daki hain darbe girişiminin 9’uncu yılı dolayısıyla düzenlenen etkinliklerde, demokrasiye sahip çıkan vatandaşlar yeniden meydanlarda buluştu. Gece boyunca süren programlarda şehitler için dualar edildi, birlik ve beraberlik vurgusu yapıldı. FETÖ’nün 15 Temmuz 2016’daki hain darbe girişiminin 9’uncu yıl dönümünde, vatandaşlar demokrasiye olan bağlılıklarını bir kez daha gösterdi. Erzincan Valiliği koordinesinde 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü dolayısıyla çeşitli etkinlikler düzenlendi. Dörtyol Meydanı’nda düzenlenen 15 Temmuz Demokrasi ve Milli Birlik Günü Anma Programı’na; Vali Hamza Aydoğdu, Milletvekili Süleyman Karaman, 3. Ordu Kurmay Başkanı ve Garnizon Komutanı Tümgeneral Murat Ataç, Erzincan Belediye Başkanı Bekir Aksun Mülkiye Başmüfettişi Atilla Şahin, Erzincan Cumhuriyet Başsavcı Vekili Emrah Özkan, EBYÜ Rektörü Prof.Dr. Akın Levent, askeri, adli ve idari erkan, il protokolü, şehit yakınları, gaziler ve yüzlerce vatandaş katıldı. Sporcu gençler tarafından Erzincan sokaklarında taşınan şanlı bayrağın Vali Aydoğdu’ya teslimi ile başlayan anma programı, saygı duruşu ve İstiklal Marşı’nın okunmasıyla devam etti. Kur’an-ı Kerim tilaveti ve dua okunması ile manevi bir atmosferin oluştuğu programda daha sonra Erzincan Lisesi öğrencilerinden Ahmet Kaan Ulubaş tarafından İstiklal Marşının 10 kıtası okundu. Salâ okunması ve 15 Temmuz ile ilgili sinevizyon gösterisinin ardından yapılan protokol konuşmalarında birlik ve beraberlik vurgusu yapılarak aziz şehitler ve kahraman gaziler rahmetle ve minnetle yâd edildi. Programda yaptığı konuşmada, 15 Temmuz’un bin yıllık kardeşliğin, beraberliğin ve inancın hedef alındığı bir gece olduğunu vurgulayan Vali Hamza Aydoğdu, "Biz ki Malazgirt’te Alparslan’ın izini, İstanbul’da Ulubatlı’nın gölgesini, Çanakkale’de Seyit Onbaşı’nın izzetini, 15 Temmuz’da da Ömer Halisdemir’in imanını taşıyan bir milletiz. Bayrağımız inmeyecek, ezanımız susmayacak, milletimiz diz çökmeyecek. Çünkü bu milletin adı Türkiye’dir. Ve zaferin adı da yine Türkiye’dir!" dedi. Vali Hamza Aydoğdu, konuşmasının devamında "Bugün burada, sadece bir hatırayı anmak için değil; o hatıranın yüklediği emanete sahip çıkmak için toplanmış bulunuyoruz. Çünkü o gece, aziz milletimiz ayaktaydı. Kimi duayla, kimi canıyla, kimi bedeniyle. Sokaklara dökülenler sadece insanlar değildi; aynı zamanda bir milletin iradesi, vicdanı, hafızasıydı. Boğaz Köprüsü’nde ellerinde bayrakla yürüyen genç kızlarımız, abdest alıp kurşuna yürüyen amcalarımız, tanklara direnen delikanlılarımız, "Bu vatan sahipsiz değil!" diye haykırıyordu." dedi. Aziz milletin, gövdesini siper edeceğini fakat iradesini asla teslim etmeyeceğini belirten Vali Aydoğdu, "Bu millet, devletiyle omuz omuza verdiğinde; FETÖ’süyle, maşasıyla, emperyal heveslileriyle kurulan bütün senaryoları yırtar atar." diye konuştu. Bu yılki programların "Zaferin Adı Türkiye" mottosuyla düzenlendiğini ifade eden Vali Hamza Aydoğdu, "Çünkü bu topraklarda yazılan her zaferin ardında aynı ruh var: Demokrasinin adı Türkiye’dir. İstiklalin, kahramanlığın, inancın adı Türkiye’dir. 15 Temmuz, necip milletimizin kendi mukadderatına mühür vurduğu bir gecedir. İşte o gece, meydanlarda sadece insanlar değil; bir milletin kaderi dimdik durmuştu. Unutmadık, Unutturmayacağız." dedi. 15 Temmuz gecesi Erzincanlıların, tıpkı 13 Şubat’ta olduğu gibi, bir ve beraber olmanın ne demek olduğunu bir kez daha gösterdiğini belirten Vali Aydoğdu, "Erzincanlı hemşehrimiz sıra dağlar gibi duran bir kararlılıkla, milletimizin istiklâli için o karanlık gecede vakur bir duruş sergiledi. Demokrasi nöbetlerinde omuz omuza duran gençlerimiz, dualarıyla meydanları kuşatan analarımız, yüreklerini ortaya koydu. Bu aziz topraklarda, istiklâl meşalesi her zaman milletimizin kalbinde yanacaktır. İşte bu yüzden, 15 Temmuz’u sadece anmakla kalmayacağız; anlatacağız, yaşayacağız, yaşatacağız. Aziz milletimizin verdiği bu demokrasi dersini gelecek nesillere de bir emanet gibi aktaracağız." şeklinde konuştu. Konuşmasının son bölümünde, aziz milletin bir daha böylesine hain girişimlerle karşılaşmamasını dileyen Vali Aydoğdu, Cumhuriyetin kurucusu Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e, silah arkadaşlarına, 15 Temmuz şehitlerine ve tüm şehitlere Allah’tan rahmet; gazilere sağlıklı uzun ömürler diledi. Yapılan konuşmaların ardından Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın halka seslenişi meydandaki dev ekrandan izlendi. Erzincan Lisesi öğrencilerinden Muhammed Emin Aktay’ın okuduğu "15 Temmuz Destanı" ile Muhammed Çiftçi’nin okuduğu "Otuz Kuş" şiirleri duygusal anlar yaşattı. Program, 3. Ordu Bandosu tarafından seslendirilen marşların ardından saat 00.13’te Erzincan’daki tüm camilerden salaların okunmasıyla sona erdi.
Çanakkale Çanakkale’deki orman yangınında yanan alanlar havadan görüntülendi Çanakkale’nin Ayvacık ilçesinde çıkan orman yangını 17’nci saatinde devam ediyor. Yangına havadan ve karadan müdahale ediliyor. Yangında yanan ormanlık alanlar ile yerleşim yerleri dron ile görüntülendi. Ayvacık ilçesi Naldöken köyü mevkiinde dün saat 15.00 sıralarında başlayan orman yangını rüzgarın da etkisiyle yerleşim yerlerine sıçardı. Yangına dün havadan 4 uçak, 6 helikopter ile müdahale edildi. Havanın kararmasıyla birlikte orman yangınına karadan 42 arazöz, 15 itfaiye aracı, 6 dozer ve 300 personel ile müdahaleye devam edildi. Sabahın ilk ışıklarıyla beraber havadan 2 helikopter, karadan çok sayıda arazöz ve orman personeliyle yangına 17’nci saatinde müdahaleye devam ediliyor. Yangında oluşan can güvenliği riski sebebiyle dün tahliye edilen Naldöken, Tuzla, Taşağıl ve Çamköyündeki vatandaşlarla evlerine dönmeye başladı. Ayvacık ilçesinde bağlı Tuzla köyünde yaşayan yaşlı bir kişi kadının tahliyesine jandarma ekipleri yardım etti. Ekipler yürüyemeyen yaşlı kadını omuzlarına alarak evden çıkardı. Öte yandan Tuzla köyündeki birçok dam, bahçe, metruk bina, tarım aletleri, traktör ve tarım arazileri zarar gördü. Bazı hayvan damlarındaki küçükbaş hayvanlar telef oldu. Tuzla köyünde bulunan 1’inci Murat tarafından 659 yıl önce yaptırılan ve restorasyon aşamasındaki Murad Hüdavendigar Camisi’nin bahçesinde bulanan tarihi mezarlar da alevlerden etkilendi. Yangında yanan ormanlık alanlar ile yerleşim yerleri dron ile görüntülendi.