POLİTİKA - 30 Nisan 2025 Çarşamba 15:26

Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Güya her işlerinde şeffaf olacaklardı, gördük ki bantçı olup çıkmışlar"

A
A
A
Cumhurbaşkanı Erdoğan: "Güya her işlerinde şeffaf olacaklardı, gördük ki bantçı olup çıkmışlar"

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, CHP’ye yönelik, "Güya her işlerinde şeffaf olacaklardı. Gördük ki bantçı olup çıkmışlar" dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM’deki grup toplatısında konuştu. Geçen hafta çarşamba günü Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin 105’inci kuruluş yıldönümü ile Milli Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nı kutladıklarını hatırlatan Erdoğan, milletvekileriyle birlikte 23 Nisan 1920’den bugüne Türkiye’nin istiklali, istikbali ve hürriyeti için emek vermiş, ter dökmüş, bu yüce çatı altında millet için mücadele etmiş tüm milletvekilleri adına şükranlarını sundu. Erdoğan, Cumhuriyetin banisi, Meclisin ilk başkanı Gazi Mustafa Kemal’in yanı sıra, Kurtuluş Savaşı’nı sevk ve idare eden ilk Meclis’teki tüm milletvekillerini bu vesileyle bir kere daha rahmetle yad ettiğini söyledi. Erdoğan, dün gururla idrak ettikleri Kut’ül Amare Zaferi’nin 109’uncu yıldönümünü de tebrik ederek, tüm şehitlere, gazilere, kahraman askerlere Allah’tan rahmet niyaz etti. 27 Nisan Pazar günü ise cumhurbaşkanlığı seçimi bahane edilerek milli iradeye yapılan hadsizliğin 18’inci seneidevriyesi olduğuun söyleyen Erdoğan, "Meclis iradesini ve hukuku hiçe sayma girişimi karşısında çok net bir duruş sergileyerek, milletin emanetine ve Türk demokrasisine cesaretle sahip çıktık. Daha sonra görüldüğü üzere o gün aslında tarihin akışını da değiştirdik. 7 Şubat MİT krizi, Gezi olayları, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz’un başarısız olmasının gerisinde 27 Nisan gecesi aldığımız yürekli tavır vardır. Bundan sonra da demokrasimize vesayetin gölgesinin düşmesine izin vermeyeceğiz" diye konuştu.

"AK Parti’nin bir sahibi varsa, o da milletimizin bizatihi kendisidir"

AK Parti’nin milletin kurduğu, milletin büyüttüğü, girdiği her mücadeleden milletin desteğiyle galip çıkmış bir parti olduğunu belirten Erdoğan, "AK Parti’nin bir sahibi varsa, o da milletimizin bizatihi kendisidir. Her kim bu açık hakikati unutursa ve önemsemezse, karşısında önce bizi, sonra da milletimizi bulur. Yaşadığımız sıkıntıları, kayıpları, hedeflerimiz ile aramızdaki mesafeyi bu açıdan okumak zorundayız. Yani, kabahati asla millette aramayacak, hep kendimize bakacağız. Neyi eksik yaptığımıza, neyi yanlış yaptığımıza, neyi yarım yamalak yaptığımıza odaklanacağız. Buradan çıkardığımız dersler ışığında yeniden milletimize yönelecek, milletimizle daha güçlü bir şekilde kucaklaşacak, milletimizle yeniden yekvücut olacağız. Allah korusun aksi takdirde, Türk siyasi hayatında sayısız örneği olan mum gibi eriyip giden partilerden bir parti haline dönüşürüz" şeklinde konuştu. AK Parti olarak bundan 15 yıl önce ‘2023 vizyonu’ dediklerini hatırlatan Erdoğan, "Allah’ın izniyle bu hedefe ulaştık. Şimdi 2053 diyoruz. Siz bakmayın 2053’ün uzak bir tarih gibi göründüğüne. AK Parti iktidara geldiğinde 2025 de çok uzak bir tarih gibiydi. Gazete manşetlerinden bize ve partimize ömür biçenler olmuştu. Kehanette bulunanlar, nefesimizin kesileceğini iddia edenler çıkmıştı. Elhamdülillah her defasında onları hayal kırıklığına uğrattık. Üstadın ifadesiyle ‘pekleşe pekleşe’ yolumuza devam ettik ve ediyoruz. Görüyorsunuz, 2025’i neredeyse yarıladık" ifadelerini kullandı.

23 yıllık iktidarlarından aldıkları ilhamla, kuvvetle, cesaretle geleceğe çok daha güvenle, umutla, heyecanla baktıklarını ifade eden Erdoğan, "Bunun için günlük olayların hercümerci sizi aldatmasın kardeşlerim. Unutmayın sel gider kum kalır. Aslolan, milletimizle aramızdaki bağdır. Aslolan, 86 milyona kazandırdığımız eşsiz hizmetlerdir. Aslolan, 81 vilayetin her karışına yaptığımız yatırımlardır, eserlerdir. Aslolan, hizmetkarı olmaktan daima şeref duyduğumuz necip milletimizin hayır duasıdır. Eskiler, ‘Lisan-ı hal, lisan-ı kalden entaktır’ derler. Yani, bir insanın davranışları, amelleri, fiilleri, hayat tarzı sözünden, konuşmasından daha mühimdir, daha tesirlidir. Biz lisan-ı halimizi doğru, düzgün, sağlam tutarsak, evelallah bir şey söylememize zaten hacet kalmaz. Böyle bir durumda karşımızdakilerin ne dediğinin, ne ettiğinin, hangi yalanları savurduğunun da önemi yoktur. Buna mukabil değer bozulursa, insanların karşısına istediğimiz kadar güzel sözle, vaatle çıkalım beyhudedir. Ne diyor gönül sultanı: ’Geçme namert köprüsünden, ko aparsın su seni, yatma tilki gölgesinde, ko yesin aslan seni, dest-i a’dâdan soğuk su içme, kandırmaz seni korkma düşmandan ki, ateş olsa yakmaz seni. Müstakim ol ki, Hazreti Allah utandırmaz seni.’ Evet, biz müstakim olduğumuzda, Hazreti Allah’ın yardımını, inayetini; sonunda da nusretini hep yanımızda bulacağız. Biz dosdoğru oldukça, önümüzde daha nice kapıların açıldığını göreceğiz. Biz samimi oldukça, AK Parti ve Cumhur İttifakı olarak daha nice başarı hikayeleri yazacak, inşallah daha nice zafer türküleri söyleyeceğiz. Rabbimiz aynı zamanda bizlere ‘İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır’ buyuruyor" ifadelerine yer verdi.

Hiçbir vakit muhalefetin yaptığı gibi karşılarındakilerin tökezlemesini bekleyip, ortaya çıkan hasılanın üzerine konmaya çalışan ‘beleşçilerden’ olmadıklarını aktaran Erdoğan, "Her zaman bileğimizin gücüne, döktüğümüz alın terine güvendik. Dolayısıyla her ne murat ediyorsak; çalışarak, emek vererek, fedakârlık yaparak, bitip tükenmeyen bir mücadeleyle elde edeceğiz. 86 milyonun tamamına ulaşmanın derdini ve gayesini taşıyacağız. Açıkça ifade etmek isterim ki, ‘Armut piş ağzıma düş’ anlayışının bizim tasavvurumuzda yeri yoktur. Şahsen lise çağlarımızdan beri içinde olduğumuz, kutlu davamızı yaşatma ve yüceltme uğraşında gördüğümüz hakikat budur. Elbette şartları değerlendirmek başka şeydir; suyun önünde sürüklenen bir kütük gibi şartlara teslim olmak başka şeydir. Biz sürüklenen değil inşa eden, kuran, yönlendiren taraftayız. Hep öyle kalacağız" dedi.

"Siyasi beleşçilik ülkemizdeki muhalefetin tarzıdır, işidir, hevesidir"

"Siyasi beleşçilik ülkemizdeki muhalefetin tarzıdır, işidir, hevesidir" diyen Erdoğan, "Bunlar; ülkeleri, milletleri, şehirleri için hiçbir hayalleri, hiçbir vizyonları, hiçbir programları, projeleri olmadığı halde her seçimde iktidara gelme hevesine kapılırlar. Son örneğini 2023 seçimlerinin ardından gördüğümüz üzere sandıkta seçmenden tokadı yiyince de başlarlar millete hakaret etmeye, milleti aşağılamaya, milleti suçlamaya. Kendilerinin içinde hiçbir şey olmayan ‘boş çuval’ gibi ayakta durmalarının mümkün olmadığını görmek, kabullenmek istemezler" diye konuştu.

"Türk demokrasisinin kalitesini düşüren temel sorunlardan biri, daha önce de söyledim gibi ‘toksik muhalefet’ anlayışıdır"

Türk demokrasisinin kalitesini düşüren temel sorunlardan birinin ‘toksik muhalefet’ anlayışı olduğunun altını çizen Erdoğan, "CHP; Meclis’teki sandalye sayısına göre ülkenin en büyük muhalefet partisi. Toplumun siyaset kurumuna güveninin artırılmasından en az iktidar partisi, en az bizim kadar onlar da sorumlu. Ama CHP’nin başındaki zata bakıyorsunuz, FETÖ’cülerin üfürükleri ve üçüncü sınıf sokak dedikodularıyla siyaset yaptığını sanıyor. Liseli gençlerimizi kullandırtmadığı için Milli Eğitim Bakanımıza, Ekonomimize yönelik oyunlarını bozduğu için Hazine ve Maliye Bakanımıza, yalanlarını yüzlerine vurduğu için İçişleri Bakanımıza, Yolsuzluk iddialarının üzerine korkusuzca gittikleri için Yargı mensuplarımıza, sokak terörüne izin vermedikleri için emniyet güçlerimize saldırarak, ucuz yollardan gündeme gelmeye çalışıyor. Batıdaki hırsızlık, yolsuzluk, usulsüzlük operasyonlarına alkış tutarken; kendi partisini ‘ahtapot’ gibi saran rüşvetçileri, arsızları, sahtekârları demokrasi kahramanı ilan ediyor. Yabancı medya kuruluşlarına salya sümük ağlayarak, sadece kendisini değil; partisini ve ülkesini de utandırıyor. Ettiği lafların içi tamamen boş. Nezaket deseniz, hak getire. Üslup deseniz, neye benzetsek ona haksızlık edeceğimiz derecede berbat. Buradan şahsımız, kabine üyelerimiz ve çalışma arkadaşlarımıza yaptığı hakaretleri, kullandığı çirkin ve seviyesiz ifadeleri, CHP Genel Başkanı ve şürekasına misliyle iade ediyorum. Kusura bakmasın, biz ne kimseye hürmetsizlik ederiz ne de yol ve dava arkadaşlarımıza edepsizlik yapılmasına sessiz kalırız" ifadelerini kullandı.

"Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li siyaset girdabında telef olup gidecek?"

"Özel, aklına her estiğinde kendince bize meydan okuyor" diyen Erdoğan, "Yahu insan önce bir aynaya bakar. İnsan önce kendini bir ölçer, tartar, sigaya çeker. Senin siyaset seviyen, bırakınız bizi, bırakınız buradaki heyeti, herhangi bir şehrimizin herhangi bir mahallesindeki parti temsilcimizin bile fersah fersah gerisinde. Bir de kalkmış bu perperişan haliyle Cumhurbaşkanlığı adaylığı peşinde koşmaya başlamış. Ondan önceki de aynı hevesle kurmadık masa, çalmadık kapı, basmadık düğme, önünde eğilip bükülmedik terör örgütü bırakmamıştı. Ama sonuç ortada. Cumhurbaşkanı olacaktı, şaibeli bir şekilde ‘tarih’ oldu. Şimdi ne kapısını çalan ne de halini hatırını soran var. Bunun nefesi 2028’e kadar yetecek mi hep birlikte izleyip göreceğiz. Eskiler, ‘Keçiyi yardan uçuran bir tutam otmuş’ derler. Bakalım, Cumhurbaşkanlığı hevesi yolunda daha kaç CHP’li siyaset girdabında telef olup gidecek?" diye konuştu.

"Güya her işlerinde ‘şeffaf’ olacaklardı ama gördük ki ‘bantçı’ olup çıkmışlar"

"Millete kazandırdığımız binlerce hizmetten herhangi birinin zekatı, bu kişinin ömrü boyunca yaptığı siyasetle elde ettiği neticeleri ona katlar, yüze katlar, bine katlar" diyen Erdoğan, "CHP Genel Başkanı, önce bir mahalle temsilcimizin siyaset kalibresine çıksın, ondan sonra ‘ne diyor’ diye kulak kabartırız. Girdiği bu yanlış yolda ısrar ederse, kendisini muhatap almayız. Hatalarından dönene, kendisine biraz çeki-düzen verene kadar bu şahsı, kendi partisindeki ayak oyunlarıyla oyalanmaya, edep ve adap yoksunu üslubunun içinde debelenmeye mahkûm ediyoruz. ‘İzahı olmayanın mizahı olur’ diye meşhur bir söz var. CHP’de olup bitenleri başka türlü anlamlandırmak mümkün değil. Güya her işlerinde ‘şeffaf’ olacaklardı ama gördük ki ‘bantçı’ olup çıkmışlar" dedi.

"Bugün dediğini yarın tevil eden, sürekli tekzip yiyen, sürekli yalanlanan bir CHP Genel Başkanı bizim işimize gelir"

Siyasi rakipleri olarak giderek dibe batan bir CHP’den şikâyetçi olmadıklarını ifade eden Erdoğan, "Bugün dediğini yarın tevil eden, sürekli tekzip yiyen, sürekli yalanlanan bir CHP Genel Başkanı bizim işimize gelir. Biz, sadece CHP’ye umut bağlamış insanlarımız adına üzülüyoruz. Karşımızda demokratik bir ülkeye yakışır üsluba ve ahlaka sahip muhalefet olmadığı için sözümüzü doğrudan milletimize söylüyoruz. Çünkü bizim ülkemiz ve milletimiz için gençlerimiz ve hanım kardeşlerimiz için, emekçilerimiz ve girişimcilerimiz için, evlatlarımızın aydınlık geleceği için yapmamız gereken daha çok işimiz var" diye konuştu. Türkiye Yüzyılı hedefiyle 2053’e doğru ilerlerken sadece eğitim, sağlık, ulaştırma, enerji, güvenlik, altyapı gibi temel hizmet alanlarındaki eksikleri tamamlamakla kalmayacaklarını söyleyen Erdoğan, "Diplomasiden savunma sanayiine, teknolojiden sosyal dokumuzu güçlendirmeye kadar pek çok alanda katedeceğimiz gelişmelerle Türkiye Yüzyılı vizyonumuzu ‘Kuvveden fiile’ çıkaracağız. Memlekete kazandırdığımız eser ve hizmetleri usanmadan anlatırken, Türkiye Yüzyılı’nda neler yapacağımızın müjdelerini de paylaşacağız. Elbette tüm bunları önce Allah’ın yardımı, sonra da milletimizin desteğiyle gerçekleştireceğiz. Bu noktada en büyük görev genel merkeziyle, Meclis Grubuyla, teşkilatlarıyla, AK Parti’nin her kademesindeki siz kardeşlerime düşüyor. Ne diyor Yunus Emre: ‘Her dem yeniden doğarız, bizden kim usanası.’ Biz de hep birlikte her gün adeta yeniden doğarak azimle, sabırla, sebatla milletimize gideceğiz, milletimizle hemhal olacağız" dedi.

"Muhalefet için seçim demek, 5 yılda bir masaya konan sandık demek olabilir"

Muhalefet için seçimin 5 yılda bir masaya konan sandık olduğunu söyleyen Erdoğan, "AK Parti açısından seçim her gün seher vaktiyle yeniden başlayan, asla bitmeyecek olan bir imtihandır. Biz ‘maraton koşucusuyuz’ değerli arkadaşlarım. Sizlerden nefesinizi, sesinizi, işinizi, gücünüzü, her şeyinizi buna göre ayarlamanızı istiyorum. Sizlerden yılın her günü, günün her saati sokakta, iş yerlerinde, evlerde, insanın bulunduğu her yerde AK Parti’nin rüzgârını hissettirmenizi bekliyorum. Bıraktığımız her boşluğun, karşımızdakilerin yalanlarıyla, çarpıtmalarıyla, iftiralarıyla, hezeyanlarıyla dolacağını asla aklımızdan çıkarmamalıyız. Her ne kadar birçok cephede mücadele yürütüyor olsak da Allah’ın izniyle hepsinin üstesinden gelecek inanca, güce, iradeye sahibiz" dedi. Yaklaşık 11,5 milyonluk üyesiyle sadece Türkiye’yi değil, dünyanın en geniş tabanlı partilerinden biri olan AK Parti’yi temsil etmeye, bu büyük yükü omuzlamaya talip olduğunu belirten Erdoğan, "Böylesine önemli bir vazifenin sorumluluğunu üstlenmeyi yük olarak değil, göğsümüzde gururla taşıdığımız bir şeref madalyası olarak görüyoruz. Her birinizin de bu yüksek şuurla hareket ettiğini çok iyi biliyorum. Ben sizlere, bu kadroya sonsuz derecede inanıyor ve güveniyorum. Rabbim bizi ülkemize ve milletimize hizmet yolundan ayırmasın diyorum" açıklamalarında bulundu.

"Dünya gömlek değiştireceği zaman hadiseler sakınılmaz olurmuş" diyen Erdoğan şu ifadeleri kullandı:

"Bugün küresel siyasette karşı karşıya olduğumuz tablo tam olarak budur. Kuzeyimizde ve güneyimizde yaşanan sıcak çatışmaları, tırmanan gerilimleri, oynanan sinsi oyunları hep birlikte takip ediyoruz. Gazze başta olmak üzere, son dönemde dünyanın farklı bölgelerinde vuku bulan her olay ve katliam, bir hakikati tekrar hatırlatmıştır. Bu gerçek de, Batı’nın, bilhassa İkinci Cihan Harbi sonrası tüm dünyaya dayattığı sözde değerlerin, aslında bir illüzyondan, bir aldatmacadan ibaret olduğudur. Kendi güvenlik ve refahları için tüm insanlığı bu illüzyona inandıranlar, bugün ‘Şapka düştü kel göründü’ misali, asıl yüzlerinin deşifre olmasının şaşkınlığı içindedir. Esasen, bizim milli iradenin üstünlüğü, hukuk, adalet, özgürlük gibi Batı’nın istismar ettiği kavramların özüyle hiçbir sorunumuz, bunlara hiçbir itirazımız bulunmuyor. Tam aksine, bu kavramları, kendi medeniyetimizden tevarüs ettiğimiz miraslar olarak görüyor ve sahip çıkıyoruz. İtirazımız; Batı’nın, en başta Türkiye olmak üzere ‘kendinden görmediği herkese’ karşı sergilediği çifte standarda, riyakarlığa, sahte gülücüğedir."

"Türkiye, dünyanın en istikrarsız bölgesinin tam ortasında her şeye rağmen bir güven, huzur, umut adası olarak yükselmektedir"

Üretim ve hizmet altyapısını 23 yıl boyunca güçlendirmekten askeri ve siyasi konumunu sağlamlaştırmaya kadar her alanda kendi rotalarında ilerlediklerini ifade eden Erdoğan, "Bilhassa salgınla başlayan son süreçteki gelişmeler, bir dönem bize en sert eleştirilerin yöneltildiği bu stratejinin ne kadar isabetli olduğunu tekrar tekrar ortaya koymuştur. Türkiye, dünyanın en istikrarsız bölgesinin tam ortasında her şeye rağmen bir güven, huzur, umut adası olarak yükselmektedir. Günlük sıkıntıların kargaşası içinde bu büyük kazanımı kimse gözden kaçırmamalıdır. Bugün de doğrudan veya dolaylı ülkemizi ilgilendiren hiçbir meseleye bigâne kalmıyor, hassas dokunuşlarla gelişmelere yön veriyoruz. Bunu yaparken ilk sıraya Türkiye’nin güvenliğini, milletimizin huzurunu, vatandaşlarımızın ihtiyaç ve beklentilerinin karşılanmasını koyuyoruz. Attığımız her adımı, verdiğimiz her kararı, anı değil, geleceği gözeterek planlıyor ve hayata geçiriyoruz" diye konuştu.

"Cumhur İttifakı olarak günü kurtarmanın değil, Türkiye’nin istikbalini inşa etmenin derdindeyiz"

Cumhur İttifakı olarak günü kurtarmanın değil, Türkiye’nin istikbalini inşa etmenin derdinde olduklarını vurgulayan Erdoğan, "Büyük bir sabırla yürüttüğümüz ‘Terörsüz Türkiye’ projesini de. Dikkatle takip ettiğimiz Suriye’deki gelişmeleri de, Akdeniz’de giderek kızışan çekişmeleri de, ekonomideki hassasiyetleri de işte böyle bir projeksiyonla yönetiyoruz" dedi.

"Her kim ‘haramilik’ yapıyorsa, her kim beytülmale el uzatıyorsa, her kim ondan bundan ‘haraç’ kesiyorsa, kimliğine bakmadan hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde hesap sorulmasını sağlamak boynumuzun borcudur"

Yine deprem meselesi başta olmak üzere insanı ilgilendiren her hususta aynı şekilde hareket ettiklerini söyleyen Erdoğan, "Kendilerine emanet edilen ve üzerinde yetim hakkı olan kaynakları yağmalayanların adalete hesap vermesi de, ülkemizde hukuk devletinin işlediğinin en somut işaretidir. Hırsızlığın, yolsuzluğun, rüşvetin, sahtekârlığın, ahlaksızlığın partisi, pırtısı, kimliği olmaz. İster İstanbul’da ister başka yerde olsun ortada bir Deli Dumrul düzeni varsa, yargıdan buna göz yummasını kimse bekleyemez. Bu milletin hakkını, hukukunu, çıkarlarını savunmak hepimizin görevidir. Her kim ‘haramilik’ yapıyorsa, her kim beytülmale el uzatıyorsa, her kim ondan bundan ‘haraç’ kesiyorsa, kimliğine bakmadan hukuk devleti ilkeleri çerçevesinde hesap sorulmasını sağlamak boynumuzun borcudur" şeklinde konuştu. Devletin ve milletin bekası için üstlendikleri sorumluluklar ve aldıkları risklerle kendi kısır siyasetlerini karıştıranlara laf yetiştirerek kaybedecek vakitleri olmadığını vurgulayan Erdoğan, "Tam tersine onların yapmadıkları görevleri de gerektiğinde biz omuzlayıp icraata dönüştürüyoruz. Şimdi, son İstanbul depremiyle önemi bir kez daha idrak edilen kentsel dönüşüm konusunda da benzer bir hazırlık içindeyiz. Milletimizin hiçbir ferdinin, bilhassa İstanbullu vatandaşlarımızın canlarını, mallarını, akıbetlerini kifayetsiz muhterislerin kaprislerine bırakamayız. 23 Nisan’dan bu yana verdiğimiz mücadeleyle bunu bir kere daha ortaya koyduk" ifadelerini kullandı.

"Milletle dertleşmeye değil, koltuğunu borçlu olduğu ‘patronundan’ talimat almaya gitmiştir"

İstanbul’u ağzından düşürmeyen CHP Genel Başkanı Özgür Özel’in depremden ancak 5 gün sonra şehrin yolunu hatırladığını söyleyen Erdoğan, "Onda da milletle dertleşmeye değil, koltuğunu borçlu olduğu ‘patronundan’ talimat almaya gitmiştir. İstanbul’un gerçek gündeminden işte bu derece kopuklar. İstanbul’un üzerine karabasan gibi çöken beceriksizliğin, gevşekliğin, umursamazlığın devam etmesine asla gönlümüz razı değildir" dedi.

"Şayet kesintiye uğratılmasa bizim daha önce İstanbul’da başlattığımız kentsel dönüşüm çalışmalarıyla acilen yenilenmesi gereken 600 bin konut çoktan bitip, sahiplerine teslim edilecekti" diyen Erdoğan şu ifadelerini kullandı:

"Hatta bu dönemde hedeflediğimiz 1,5 milyon konutun yenilenmesine doğru ilerliyor olacaktık.Deprem bölgesinde 2 yılda 201 bin konutu teslim ederek, yıl sonuna kadar da 453 bin konutu bitirmeyi planlayarak, bu konudaki rüştümüzü zaten ispatladık. Ama iş yapmak yerine sadece ‘şov’ yapanlar yüzünden, her depremde İstanbul için yüreğimiz ağzımıza geliyor. Deprem riski olan başka şehirlerimizde kentsel dönüşüm çalışmalarını engelleyenler varsa, onlar da aynı vebalin ortağıdır. Evet, bizim kentsel dönüşüm ve depremle ilgili karnemiz, işte budur. İstanbul başta olmak üzere 81 vilayetimizin hepsini, depreme karşı güvenli ve dayanıklı hale getirmek için canla başla çalışıyoruz. Bu amaçla son 23 yılda TOKİ vasıtasıyla 1 milyon 547 bin konut ürettik. Türkiye genelinde toplamda 3 milyon 700 bin dönüşüm konutu ve sosyal konut inşa ettik. 15 milyon vatandaşımıza yeni yuva kazandırdık. Sahada 1 milyona yakın konutun dönüşümü halen devam ediyor."

İstanbul depreminde değeri daha iyi anlaşılan yeni yollar, otoyollar ve köprülerle ulaşım altyapısını her sene güçlendirdiklerini ifade eden Erdoğan, "Muhalefetin dudak büktüğü millet bahçelerimizin deprem anında ne kadar hayati rol oynadığı geçen hafta bir kez daha anlaşılmıştır. İşte bunu AFAD ziyaretimizde oradaki toplantıyı yaptıktan sonra Kağıthane Hasbahçe’ye gittik. Tüm vatandaşlarımız oraya gelmiş, çadırlarını kurmuş, orada çocuklarıyla beraber sabahlamaya hazırlanırken belediyemizin restoranında onlarla beraber şöyle bir çay içtik. Orası millet bahçesiydi. Sağ olsun Murat Kurum kardeşimiz olmak üzere süratle yoğun bir şekilde ilçe belediye başkanlarımız da kendi ilçelerinde yaptılar, yapıyorlar. CHP’nin bu tür millet bahçelerini bulamazsınız. Onların böyle bir derdi yok. Biz dertliyiz dertli. Biz bu tür millet bahçelerini yaparak yola devam ediyoruz. Hizmete açtıkları 291 millet bahçelerinden her gün 20 milyon insan istifade ediyor. İstanbul’da da gördük ki afet anlarında vatandaşımızın büyük çoğunluğu millet bahçelerine koşuyor, buraları toplanma alanı olarak kullanıyor" açıklamalarında bulundu.

Dar gelirli vatandaşları bir yuvaya kavuşturacak projelere ağırlık verdiklerini aktaran Erdoğan, "8 milyonun üzerinde başvuru alan 250 bin sosyal konut kampanyasına devam ediyoruz. Proje kapsamında İstanbul’da 50 bin sosyal konutun inşasıyla ilgili çalışmalar sürüyor. TOKİ; geçen yıl aralık ayında ihaleleri tamamladı; Arnavutköy Baklalı mevkiinde 28 bin 100 konutun inşasını başlattı. Yaklaşık 5 aylık süreçte 3 bin 900 konutun inşası bitme aşamasına geldi. İnşallah bu konutlar yıl sonuna kadar teslim edilecek. Kalan 24 bin 100 konutun inşası ise hızla devam ediyor. 50 bin konutun tamamlanmasıyla 200 bin kişi deprem riskinden kurtarılıp, güvenli barınma imkânına kavuşacak" değerlendirmesinde bulundu.

Depreme hazırlık ve kentsel dönüşüm çalışmalarının sosyal konut projeleriyle sınırlı olmadığını belirten Erdoğan, "İstanbul’un birçok ilçesine parmakla gösterilen projeler kazandırdık. Gaziosmanpaşa’daki projelerimizle, Tozkoparan’daki yatırımlarımızla, Esenler’deki 60 bin konutluk dev dönüşüm hamlemizle, Zeytinburnu Telsiz ve Beştelsiz projelerimizle; Fatih’te, Bağcılar’da, Tuzla’da, Kartal’da, Pendik’te ve İstanbul’un 39 ilçesinin 963 mahallesinin tamamındaki projelerimizle bu alanda büyük bir başarıya imza attık. İstanbul’umuza toplam 141 milyar lira tutarında dönüşüm, sosyal konut ve depreme hazırlık başlığında yatırım yaptık. 2012 yılından bu yana İstanbul’da 923 bin konut ve iş yerinin dönüşümü tamamlandı. 208 bin 915 konut ve iş yerinin dönüşüm süreci devam ediyor. Bu 209 bin konut ve iş yeri, birilerini zengin eden abartılı reklamlara gerek duymadan milletimize karşı sorumluluğumuzun bir gereği olarak sessizce ilerliyor. Çevre ve Şehircilik Bakanlığımızla, TOKİ’mizle, Emlak Konut’umuzla ve belediyelerimizle İstanbul’un hizmetindeyiz, emrindeyiz" dedi.

Mehmet Kalay

Bunlar Da İlginizi Çekebilir
Sakarya Sakaryaspor - Hatayspor maçının ardından Trendyol 1. Lig’in 17. haftasında oynanan Sakaryaspor-Hatayspor maçının arından iki takımın teknik sorumluları basın toplantısında açıklamalarda bulundu. Trendyol 1. Lig’in 17. haftasında Sakaryaspor, sahasında karşılaştığı Hatayspor’u 3-0 mağlup etti. Karşılaşmanın ardından düzenlenen basın toplantısında konuşan Hatayspor Teknik Direktörü Gökhan Alaş, "Sakaryaspor, tecrübeli ve bireysel yetenekli oyunculara sahip olan bir takım. Ancak atletizm konusunda belli sıkıntıları olduğunu da gözlemlemiştik. Maça başladığımızda özellikle ön alan baskısında birebir eşleşmeli bir baskı pozisyonu almayı, topun arkasına geçtiğimiz durumda da adamdan çok alanı korumaya yönelik bir savunma anlayışıyla maça hazırlandık. Aslında maçın başında bunu biraz da başarabilmiştik. Ancak bir anlık dalgınlık, kademe hatalarında verdiğimiz zafiyet maalesef 1-0 geriye düşmemize sebebiyet verdi. Tabi skor dezavantajını yaşadıktan sonra bizim adımıza oyuna tutunmak kolay olmuyor. İkinci yarıda bazı hamlelerle oyunu canlandırmaya çalışsak da kulübeden oyuna dahil ettiğimiz genç oyunculardan oyunu çevirmeye yönelik bir çıkış beklemek çok iyimser bir tablo olur. Çünkü onlar gelişim odaklı baktığımız süreci pozitif yönde kendi adlarına çevirmeye çalıştığımız bir grup. Gene de mücadelelerinden memnunum. Tabi ki mağlup olduğumuz için çok üzgünüz. Sezonun ilk galibiyetini almak üzere bir anlayışla hazırlandık ama gene üzüntülü bir şekilde buradan ayrılıyoruz. Yapacak bir şey yok. Önümüzdeki maçlara bakacağız. Hatalarımızı tekrara masaya yatıracağız. Kendi adımıza düzeltmemiz gereken bölümleri düzeltip, gençleri bu konuda eğitmeye devam edeceğiz. Kalan maçlarda da Sakaryaspor’a başarılar diliyorum’’ dedi. "Biraz temkinli başladık, ikinci yarı oyunu çözdük’’ Sakaryaspor Teknik Sorumlusu Furkan Köseoğlu ise, "Büyükşehir Belediye Başkanımız Yusuf Alemdar bize bir görev tebliğ etti. Biz de elimizden geldiği kadar kısa zamanda takımı toparlamaya çalıştık. Etki etmişiz midir, ufak tefek dokunuşlar yaptık tabi. Önümüzde Çorum maçı var ona hazırlanacağız. Elimizden geldiği kadar bu armayı yükseltmek için, biz Sakarya’nın çocuğuyuz. Elimizden geleni yapacağız. Şuan iyi gidiyoruz moral olarak, inşallah. Kolay bir maç gibi görünüyor ama kaybedecek hiçbir şeyi olmayan bir takım karşımızda. Biraz temkinli başladık. İkinci yarı oyunu çözdük. Mete’nin durumu kötü ama Burak, Çorum maçına sahada olur" diye konuştu.
Kırıkkale Kırıkkale’de FETÖ, uyuşturucu ve dolandırıcılık suçlarından aranan 4 hükümlü yakalandı Kırıkkale’de FETÖ, uyuşturucu ticareti, dolandırıcılık ve taksirle ölüme neden olma suçlarından haklarında kesinleşmiş hapis cezası bulunan 4 hükümlü, jandarma ekiplerince yakalanarak cezaevine teslim edildi. Kırıkkale Cumhuriyet Başsavcılığının talimatıyla İl Jandarma Komutanlığınca aranan şahısların yakalanmasına yönelik yürütülen çalışmalar kapsamında farklı suçlardan haklarında kesinleşmiş hapis cezası bulunan 4 firari hükümlü yakalandı. Edinilen bilgiye göre, Fetullahçı Terör Örgütü’ne (FETÖ) üye olma suçundan aranan M.R.K. (57), uyuşturucu ticareti yapma suçundan aranan A.G. (35), resmi belgede sahtecilik, Türk vatandaşı veya yabancının yurt dışına çıkmasına imkan sağlama ile kendisini kamu görevlisi veya banka, sigorta, kredi kurumlarının çalışanı olarak tanıtmak suretiyle dolandırıcılık suçlarından aranan A.H. (25) ve taksirle ölüme neden olma suçundan aranan N.Y. (56) jandarma ekiplerince yakalandı. Yakalanan şahıslardan M.R.K. hakkında kesinleşmiş 8 yıl 1 ay 15 gün, A.G. hakkında 4 yıl 2 ay, A.H. hakkında 1 yıl 1 ay hapis cezası bulunduğu belirlenirken, söz konusu 3 hükümlü tutuklanarak Keskin Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na teslim edildi. Hakkında kesinleşmiş 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezası bulunan N.Y. ise, tutuklanarak Sulakyurt Kapalı Ceza İnfaz Kurumu’na teslim edildi. Jandarma ekiplerinin kent genelinde aranan şahısların yakalanmasına yönelik çalışmalarını kararlılıkla sürdürdüğü bildirildi.
Giresun Giresun’da fındık fiyatı 250 TL’ye geriledi, üretici umudunu yeni yıla bıraktı Giresun’da serbest piyasada fındık fiyatları son bir ayda yaşanan düşüşle 250 liraya kadar gerilerken, elinde ürün bulunan üreticilerin fiyatların yeniden yükselmesine yönelik beklentisi yılbaşından sonraya kaldı. Sezona 270 liradan başlayan fındık fiyatları kısa sürede 350 liraya kadar yükselirken, son bir aylık süreçte yaklaşık 100 liralık düşüş yaşadı. Rekolteye göre pazara inen fındık oranının yüzde 70’lere ulaştığı belirtilirken, üreticinin elinde yaklaşık 130 bin ton ürün kaldığı tahmin ediliyor. Konuya ilişkin açıklamalarda bulunan Keşap Ziraat Odası Başkanı Abdullah Şahin, "2025 yılı fındık hasadının ardından fiyatlar 350 liraya kadar çıktı, ancak yaşanan dalgalanmalar sonucunda bugün serbest piyasada fındık 250 liradan işlem görüyor. Tarım ve Orman Bakanlığı tarafından hasat döneminde açıklanan 453 bin tonluk rekoltenin büyük bölümü pazara indi. Üreticiler fiyatların daha da yükseleceği beklentisiyle acil ihtiyacı olmayan ürünlerini piyasaya sürmedi. Ancak beklenti gerçekleşmedi, fiyatların gerilemesiyle hem üreticiler hem de yüksek fiyattan alım yapan tüccarlar hayal kırıklığı yaşadı. Sezon başından bugüne 260 ila 350 liradan fındık alan tüccarlar da fiyatların artacağı düşüncesiyle satış yapmadı, ancak onların da beklentileri boşa çıktı" dedi. Elinde fındığı bulunan üretici ve tüccarın umudunun yılbaşı sonuna kaldığını ifade eden Şahin, "Üretici ve tüccar, artık sanayicinin stoklarının tükenmesini bekliyor. Fabrikaların yeni yılın ilk aylarından itibaren ürün tedariki için yeniden piyasaya inmesi bekleniyor. Bu süreçle birlikte yeni yıl sonrasında serbest piyasada bir hareketlenme yaşanabilir ve fındık fiyatlarının yeniden yükselmesini umut ediyoruz" diye konuştu.
Ankara Sahiplendiği köpeklere cinsel istismarda bulunup öldüren doktor hakkında gerekçeli karar açıklandı Ankara’da sahiplendiği köpekleri cinsel istismarda bulunup öldürmekten 9 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan doktor hakkındaki gerekçeli karar açıklandı. Sahiplendiği köpeklere cinsel istismarda bulunup öldürdüğü gerekçesiyle Ankara Batı 3. Asliye Ceza Mahkemesi’nde 9 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan doktor Muhammet Mustafa Duman (28) hakkında verilen cezanın gerekçesi açıklandı. Mahkeme, sanık Duman’ın Mart ve Nisan 2025 tarihleri arasında farklı zamanlarda sahiplendiği en az 8 yavru köpeğe ikametinde cinsel saldırıda bulunarak öldürdüğünün kamera kayıtları, dijital materyaller, bilirkişi raporları ve tanık beyanlarıyla sabit olduğunu belirtti. "Kamera, dijital delil ve mesajlar birbirini doğruladı" Gerekçeli kararda, sanığın 30 Mart 2025’te 5 yavru köpeği, 26 Nisan 2025’te ise 3 yavru köpeği ikamet ettiği villaya getirdiği, kısa süre sonra çöp poşetleri ve kutularla evden ayrıldığı, ardından temizlik yaptığının kamera kayıtlarıyla tespit edildiği bilgisi yer aldı. Sanığa ait cep telefonunda ele geçirilen ve silinen dosyalardan kurtarılan videolarda, kanlar içinde hareketsiz yavru köpeklerin bulunduğu, sanığın bu görüntüleri kayda aldığı ve kardeşine göndererek silmesini istediği mesajlaşmaların bulunduğu kaydedildi. "Duvar boyama ve temizlik delil karartma olarak değerlendirildi" Mahkeme, sanığın karakoldaki ilk ifadesinden sonra serbest bırakılmasının ardından duvarlardaki kan izlerini yok etmek amacıyla evini boyadığı, gece saatlerinde babasıyla birlikte evden çöp poşetleri ve eşyalarla ayrıldığı tespitlerine yer verdi. Gerekçeli kararda bu durumun delil karartma çabası olduğu ifade edildi. Sanık Duman’a ait cep telefonunda yapılan incelemede ise hayvanlara yönelik cinsel içerikli binlerce görüntünün izlendiği, bazı görüntülerin ekran görüntüsü alınarak kaydedildiği, internet aramalarında "hayvan ile cinsel birliktelik" ve "Bestialii" (zoofili, hayvanlarla cinsi münasebet sapkınlığı) gibi anahtar kelimelerin kullanıldığının belirlendiği kaydedildi. Mahkemenin bu kapsamda sanığın müstehcenlik suçunu da işlediğine hükmettiği belirtildi. Sanığın sahiplendiği köpeklerin ikametinin camını açık unuttuğundan ötürü kaçtıklarını iddia etmesine ilişkin ise kararda, bu durumun hayatın olağan akışına uygun olmadığı ve inandırıcılığının bulunmadığı anlatıldı. Yavru köpeklerin yürümekte dahi zorlandığı anlatılan gerekçeli kararda, köpeklerin cama tırmanarak kaçmalarının mümkün olmadığı belirtildi. Kararda, sanığın cinsel amaçlarla söz konusu yavru köpekleri evine getirdikten hemen sonra bu köpeklere cinsel saldırırda bulunarak öldürdüğü, daha sonra bu yavru köpekleri poşetlere koyarak aynı gün çöpe atarak cesetlerinden kurtulduğu anlatıldı. Buna istinaden sanığın cep telefonuyla çektiği görüntü kayıtlarında da poşet üzerinde ölü vaziyette kanlar içinde yavru bir köpeğin bulunmasının bu durumu kanıtladığı ifade edildi. "Zincirleme suç hükümleri uygulandı" Gerekçeli kararda, sanığın eylemleri farklı tarihlerde farklı hayvan gruplarına, yenilenen kasıtla işlediği gerekçesiyle ayrı ayrı suçlar olarak değerlendirildiği belirtildi. Bu nedenle sanık hakkında 5199 sayılı Hayvanları Koruma Kanunu’nun 28/A maddesi kapsamında ayrıca zincirleme suç hükümleri uygulanarak cezaların artırıldığı belirtildi. Yerel mahkemede yapılan son duruşmada sanık Duman, ’köpekleri öldürme’ suçundan 5 yıl 2 ay, ’hayvanlara cinsel istismar’ suçundan ise 4 yıl 7 ay olmak üzere toplam 9 yıl 9 ay hapis cezası ile 20 bin 550 lira adli para cezasına çarptırılmıştı. Ayrıca sanık Duman’a ’müstehcenlik’ suçundan 1 yıl 15 gün hapis ve 750 lira adli para cezası verilmiş ancak cezada hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmişti.